Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
DA — 4 a ünz d aü e Ş ŞĞ 4 di e Bd 4;1_ Ze n BÜ w -— - —— KERL S Ürm SN AD ASA güet TU a EEa a y -— İAi yela 'a — Ülğpee * _*Ç—Fxı_ı,»-d-!» | DEYERLERE Z K KA . 8 Sayta SON POSTA' (— Ediplerimiz ne diyorlar? — | — Loti ile Farer Türk dostu mu, yoksa Türk düşmanı mıdırlar ” — | zeh'rliyor» diyor. Akagündüz ise: olanın sözüne ehemmiyet İbrahim Alâettin Klod Fareriri Lötinin âdi bir müsveddesi olduğu fik rinde, Selâmi İzzet onun kötü bir muharr'r olduğundan bahsettikten sonra: «Farer konferanslarla Fransız gençlerini Türklük aleyhine «Klod Farer bir ahmaktır, ahmak verilmez.» cevabını veriyor Ankati yapan : Kemal Tahir İbrahim Alâeddin Senelerden beri romaniarı, makale- leri ve konferanslarile sistematik bir surette Türk düşmanlığı yapan ve bizi dünyada olup biten hâdiselerden biha- ber birer «basit» insan sanarak geçen- lerde sıkılmadan gene memleketimize gelen bünak Klod Farer ile; İzlanda ba hıkçıları adındaki kitabında bir köpe- ge hayvanca sadakatini nazarı dikkate alarak Türk admi vermekten- sıkılmı- yan büyük döstumuz müteveffa Piyer Loti hakkında edebiyatçılarımızın fikir lerini sordum. * WKlod Farer sokağında oturan İbra - him Alâettin: —Piyer Loti ile Klod Farer Türk dos tu mudurlar? ç Sualime şöyle cevap verdi: — Piyer Loti bize karşı merhamet duyduğu için dost görünmüştür. Bil- hassa Trablus Garp ve Balkan harbi sı ralarında düştüğümüz âciz vaziyet kar şısında bize dostluk göstermiştir ki, merhametten mütevellit bir dostluğun faydası dahi olsa izzeti nefsi yaralama sı cihetinden hiç olmaması hayırlıdır. Dostluk dediğimiz beşeri hâdisenin maddi ve mânevi imkânlar bakımın- dan müsavat olmasındadır. Bir zengi- nin bir fakire, bir kuvvetlinin bir zayı- fa karşı duyduğu dostluğa merhamet karışacağı için tam dostluk denilemez. Filhakika mütareke devrinde Piyer Lotinin dostluğu bir dereceye kadar heyecan uyandırmıştı ama, o gün bile, bu hissimiz itminan verecek kadar kuv vetli değildi. Hem Piyer Lotinin bizimle dost ol- masının en birinci ve en bayağı sebe- bi, orijinalite yapmak fikriyle hareket etreiş olmasındadır. Bunda muvaffak olmadı da denilemez. Klöd Farere gelince: O Piyer Lotinin âdi bit müsveddesidir. Bütün hayatın- da, Piyer Lotinin kötü bir mukallidi o- larak kaldı. Piyer Loti Türke dost gö- rününce, tabif mukallidi de onu takip etti. | — Bize ne gibi zararları dokunmuş - tur? — En zayıf zamanımızı bütün dün- yaya ilân ettiler. dostu olamıyacağına göre bunu iyi ni- yetle yapmış dahi olsalar muhakkak ki bize zararları dokunmuştur. Binaena leyh hakkımızda yazdıkları yazılari faydalı bir iş sayamayız. İşte Piyer Lo- ti ile Klod Farerin bize yaptıkları bu- dur. â — Ya sokak isimleri meselesi? — Ben Klod Farer sokağında oturu- yorum. Sokak adı değişirse muhabera: tım biraz karışacak ama, (Ankaranın dört kadını) gibi her noktadan bir he- zeyan olan eseri çıkar çıkmaz, o levha değiştirilmeli idi. * HN Selâmi İzzetle şöyle konuştuk: — Klad Farerle, Piyer Loti Türk dostu mudurlar? — Hayır! — Neden? Selâmi İzzet — Piyer noti edip ve - şairdir. Bu mühakkak. Öyle bir şair ki memleke- tinde bulamadığı her şeye hayran. Bu- nun için Loti bizimle ne kadar dostsa,. Japonlarla da ayni derecede dosttur.. Çünkü, o yalnız, Eyübün yıkık mezar - taşlarına değil, Japon bahçelerinin kri. zantemlerine de kasideler yazdı. Eski-. den bir acaip Şark zihniyeti vardı: Ha- ni biri kendinden bahsettirmek için gitmiş, zemzem kuyusunu kirletmiş. İ_ş te bu hikâyenin tesbit ettiği tuhaf psi- koloji ile eskiden biz de: «Bizden bah setsinler de nasıl ederlerse etsinler»der dik. Bu telâkki yaşarken Loti de biz- den bahsediyordu. Birtakım insanlar ona: — Sen bizim dostumuzsun! dediler. O da tabii böyle sayılırsa hiç birşey kaybetmiyeceğini hesaplayarak: di. Klod Farere gelince: Bu zat bir kere ce fena bir muharrirdir. Yani edebiyat çerçevesinde Loti ile Fareri bir araya | gerek üslüp, gerek görüş ve duyüş iti- en büyük şartı iki taraf arasında gerek| barile Farer, Lotinin kâtipliğini“ dall_u kuvvet, gerek içtimai vaziyet ve gerek | edemez. O sade Lotiye yapılan pöhpö- Dühyada zayıfın. koymağa imkân yoktur. Gerek fikir, he kapıldı. Ve bizim zaafımızı kolla- yarak leşe konan karga gibi Lotinin ünvanına kondu. Ben kendi hesabıma Farere mem- leketimizde verilen mevkii ne kadar yerinde bulmuyorsam, bugünkü neşrğ- yatın da © kadar aleyhindeyim. Türki- yede Cumhuriyet ilân edildikten son- ra yaptığı neşriyat, verdiği konferans- lâr üzerine o sakallı zatın ismini, soka- ğının başından sessiz sadasız kaldırına mız ve artık bu adamdan hiç bahset- memiz lâzımdı. — Bize ne gibi zararları olmuştur? — Piyer Lotinin zararlarını tahmin etmek güç. Nihayet bu adam için «İs- tanbulu topa tuttuğu» söylendi. Bu ha reketi dostlukla ölçmeğe imkân yok - tur. Bu ancak Piyer Lotinin dostluğu (!) nu edebiyat çerçevesinden çıkarıp realiteye getirmemiş olduğuna delâlet eder ki buna da dostluk denilemez. Klod Farere gelince: Klod Farer neş riyattan çok daha küvvetli birşey ya- pıyor. Artık okunmayan kötü bir mu- harrir olduğu için aleyhimizde neşri!- | feranslar, yarınki Fransız efkârı umu- | miyesini teşkil edecek olan büyük bir münevver zümreyi Türklük aleyhine hazirliyabilir. Kürsü, aşağı yukarı, bizim evvel za- manların kara kaplı kitabına benzer. nır. Bu itibarla Klod Farere sadece Türk dostu değil, demiyeceğim: Farer, şöhret, hirs perisile bugünkü Türkiyehin düşmanıdır da... * Odaya girdiğim zaman Aka Gündüz ile Nizamettin Nazif konuşuyorlardı: — EKlod Farerle Piyer Lotiyi de soka lım işte.. Atıldım: |gözyaşı dökmeğe başlamıştır. Mezarcı| |İsmail hiç aksamadan devam eden bu — Haydi öyle olsun. diye cevap ver-| son derece basit bir adam ve son dere-|: | harflerle yazınız. Refik Ahmedin başı yat yapacak yerde işi Fransiz gençliği- ne konferans vermeğe döktü. 'Bu kon- Kalabalık kürsüden söylenen lâfa ina- Bir mezarcının şantajı Ölünün mezarını açarak sahibinden para almak istemiş Dün üçüncü ceza mahkemesinde garip bir şantaj davası görülmüştür. Şantajı yapan mezarcı İsmail isminde birisidir. Hâdise şudur: 4 sene evvel kocasını kaybeden Hatçe isminde vefakâr bir kadın koca- sının acısını unutamamış, öldüğü gün- den itibaren her hafta — Edirnekapı kabristanına gidip mezarı ziyarete ve ziyaretleri gözönüne almış, bundan kendisine bir menfaat temin etmeği düşünmüş ve bir gün gidip mezarı aç- mış, etrafına bir kaç ölü kemiği serp- miştir. Kadıncağız ertesi gün ziyarete geldiği zaman bu elim manzarayı gö- rünce hıçkıra hıçkıra mezarcıyı arama- ya başlamış, bulmuş ve kabre ne oldu- ğunu sormuştur. Ü zaman mezarcı İs. mail: — Bu mezara başka ölü gömüle- cek: İstersen parasını ver, kabri satın al demiştir. Kadın bu garip şantaj karşısında şaşırıp kalmış — ve müddeiumumiliğe müracaat etmiştir. Yapılan muhake- mede müddeiumumi suçlunun ceza- landırılmasını istemiş, muhakeme ka- rar tefhimi için başka güne bırakılmış- tır. ... inhisarımda. Aka güldü ve gülerken ağzından ka- çırdı. — Korkma, bizim anketle alâkamız yok. Biz Şehir Tiyatrosuna bir Revü hazırlıyoruz. Adı: Dostlarımız. Bu dost lara Klod Farerle Piyer Lotiyi de ka- rıştıralım istiyoruz. Tam sırasında gelmiştim. Ârayı so - (ğutmadan sualimi sordum. — Bu adamlar bize dost mudurlar, düşman mı? Aka cevap verdi: — Bunların ikisi de bize dost değil- dirler. Klod Farer dostumuz değildir. Fakat düşmanımız da olamaz. Yahut dost veya düşman oluşu bizi hiç mü- tehassis veya müteessir etmemeli. Çün ikü bunun fennen bir kıymeti yoktur. Fen, tababet fenni, buna müânidir. Al sana bir çünkü daha: Dünyanın her sı- nıf insanları arasında olduğu gibi mu harrirleri arasında da dâhileri, meş - hurları, zekileri, budalaları vardır. Klod Farer arsıulusal bir ahmaktır. Hangi tabibi adli kendisini muayene etse tereddütsüz buna rapor verir. F'i- ziyolojikman ahmak olanın dostluğu - na, düşmanlığına, sözüne, sazına tabii ehemmiyet verilmez. Hattâ ondan faz- la bahsetmek bile - lâfı üstüme alayım- ,biraz budalalık olur. Aka, bunları tatlı tatlı anlatırken bir den bire ciddileşti: — Yahu! Hele dur! dedi. Sen bu an- keti Son Posta için yapıyorsun değil mi? — Evet. — Şu halde.. Son Postanın iki pat- ronu da şenin gibi dostumdur. Benim Klod Farer için söylediklerimi gazete- nizin en görünmez tarafına;.en küçük na gelenler aman unutulmasın. Zaval- llya bu- Klod Farer meselesinde, yap- tığı işten dolayı Şişlide oturduğunu yüz de yüz isabetle tahmin ettiğim bir züppe saldırmıştı. Şimdi bir düşün. Buü sefer de bu Klod Farer fedaisi yaradana sığınıp Ekremin gözlüğüne bir. yumruk savu- rursa benim yüzümden olduğu için çok üzülürüm. , — Ya Piyer Loti üstadım? — Piyer Loti toprak üstünde yaşa- yan ree) Türkün değil, kendi hayalin- de, kendi hesabına kurduğu ve adına (Türk) dediği muhayyel bir âlemin Birinin kendi kuruntusuna (Türk) a- dı vermesini biz menedemeyiz. Herkes tasavvur ettiği bir şeye istediği adı ve rebilir. Meselâ Yugoslavyada , bütün Boşnaklara Turçin yani (Türk) denilir de yüzbinlerce öz Türke (müslüman ekalliyetleri) derler. Bunlar itibari (Devamı 9 uncu sayfada) dostu idi. Bizimle hiç alâkası yoktur. | .— —— [ İlim ve fen adamlarını senelerdir uğraşli. çektirmek Ümitsiz hastalara i$ Iî doğru l - «İyit olmaktan ümidini kesmiş ölan bir hastanın fazla azap ve ıztırap çek- mesine mâni olmak için öldürülmesi doğru mudur, değil midir?» meselesi içtimaiyatçıları, doktorları ve hukuk- çuları uzun zamandan beri işgal eden bir meseledir. - Bu meselede belli başlı iki fikir çar- pışır. Birincisi şudur: İyi olmıyacağı muhakkak olan has- talar vardır. Bunlar hem hastaya ve hem de ona bakanlara büyük azap ve ıztırap vermektedir. Iztıraba: nihayet vermemek, bir insanı bile bile inletmek beşeri değildir. Bu itibarla bu gibi in- sanlar dilerlerse öldürülmelidir. İkinci ve elyevm ekseriyette olan fi- kir ise şudur: İnsanların hayatını biz vermedik ki onu geri almak salâhiyetini haiz ola - lım. Mukadderat ne ise o olur. Sonra hiç bir şeyden tamamiyle ümit kesil- mez, ne kadar iyi olmaz zannedilen vak'aların iyi olduğu, sık sık görülmüş- tür. Bundan başka ıztırap tamamiyle en- füsi bir şeydir. Onu ancak duyan çe- ker, tahammül de öyledir. Tabansız bir insan hayatından çabuk bıkıverip öl- dürülmesine karar verebilir. Sonra bu kaidenin suiistimali de müthiş faciala- ra yol açabilir, ve sulistimal edildiği takdirde gayri kabili telâfi zararlar tev Kt eder. ilâh... İşte senelerden ve hattâ asırlardan beri zaman zaman münakaşa edilen bu fikirler bir türlü bitip tükenmez. Tıp âleminden, felsefe âlemine intikal e- der, mütefekkirler işe karışarak der- ler ki: — Görülüyor ki fen mütemadiyen terakki etmektedir. Dün iyi olmaz zan- nedilen nice hastalar bugün artık ehem miyetten düşmüştür. Ne oldukları ta- mamile anlaşılmıştır. Yarın buğgün için olmaz zannedilen hastalıklardan bir ço- ğunun kabili şifa olmıyacağı nereden istihraç ediliyor? Böyle çürük esas ve temeller üzerinde hakkı hayata taal- ilük eden kanunlar nasıl vazedilebilir? Bu itirazlara rağmen beşeri mülâha- zaları esas tutan bazı mütefekkirler de hayli ilerlemiş, ilim, fen, felsefe saha- sından.politika sahasına kadar gelmiş- tir. Bu meyanda İngiltere Lordlar Ka- marası azasından Lord Ponsonby Mec- lise bu hususta bir takrir vererek ye- ni bir kanun lâyihası teklif etmiştir. Bu lâyihanın esbabı mucibesinde Lord Ponsonby şu mütaleaları ileri sürmek- tedir!: «İngiliz milleti mantığını daima his lerine hükmedecek şekilde kullanma- sını bilmiştir. Bu itibarla böyle bir ka nundan doğabilecek mahzurların sui- istimallerin İngilizler için varit olma- dığını hatırlattıktan, ve kanunların da esas itibarile milli olduklarını söyledik ten sonra, şunu da ilâve etmeliyim: Evinizde çocuğunuz, babaniz, anneniz;, yahut zevceniz... Fevkalâde hasta... iyi İngilterede Lortlar Kamarasına bu gibi' _ öldürülmesi yolunda yapılan ”a davanın tarihine bir bakış teklif kaçıyor, rengi yeşit”i şuyor. Müthiş san” ( vücudüne saplanıy0T" gBZ kıp morfin enjeksiy” y nuz. Gitmediğiniz — gı hepsi de başlarını 01 gö dan sadra şifa ver”, geT ler geveliyorlar. SiZ'' yit tada ümit yok.. HT ö ıztırap halinde. dolâ3-.. Bir gün hastanızlâ 4| nuz zamanların bir”, gg çinde bir dirseğinin " giT yor, âdeta Jı:ulağlnlzı | zazlı bir sesle: ada — Halimi görüy07 yıkı, ğim. Bu dertten KW imkân yok, çektiğ : ni mahvediyor. ç menettikleri halde PY ge celerine cevaz Vveri; : devrinde cismen 01_ ' karşısında olduğu 8" nen ve maddeten hef eriyen ve her gün insan karşısında çet n bağlı duruyorsunuz: * gel yişiyle adli işkencelt” illğ tabiatin çok daha 28 'yle, rine ses çıkarmıyor** Bu sözleri dinley*” vereceğinizi şaşırıy?” ni” teklif ettiğim kanü':k' lerin cevabını vermM” (ç Gayri kabili rızaları lâhik olur ' dürme keyfiyeti ien"f pılacağı için hasta *i ve bu suretle sürül” tır. ı,'.ı Öldürme keyfiyetlF” tırmalıyız. Hastanif © reşit olması ve yaşl lunması tabif ilk şaf” 7 ni tahriren yapmali "4 şahit önünde vukua © te herhangi bir oe'bv yen gözükmemelidi!: den doktorun hastâa”” A davi olduğuna daif * 4 kümetin de doktorü y Sonra evrakı iKe l hakem hastanın €V j da hastayı şifaheh y ra, kararlarını Ğ kararı söylememt'” dürme hakkındâ | vermişlerse, ölüm, * Oöğin senin haberi olmad” (d A 'bir zamanda sessize” —Üi Lâyiha projesi DH tarların da buna V& | cede makul bir. süft | Hülâsa mesele buS*'i gibi halledilmeden " dır. ” Izmir Nafia şirk&*" İzmir Nafia Ş“'_ tişliğine tayin ediler ’ Meselâ sarkomdan kıvramıyor, onun karşmızda her gün biraz daha fazla &- — Yavaş gelin, a:.'cet şimdilik benim | 'İridiğini görüyorsunuz. Gözleri çukurâ ketler Komiseri P ıvc bu' istifası Nafiğ' ğ şedilmiştir.