8 Sayta L Ediplerimiz zeh rliyorn diyor. Akagündüz ise: « Ankati yapan : Ibrahim Alâeddin Akagündüz — Piyer xoti edip ve - şairdir. Bulal demiştir. Senelerden beri romanları, makale- leri ve könferanslarile - sistematik bir gurette Türk düşmanlığı yapan ve bizi | tinde bulımldlÜ' _hef şeye hayran. Bü- | arıp kalmış dünyada -olup biten hâdiselerden biha- | nun için Loti bizimle ne kadar doîh—' müracaat etmiştir. Yapılan muhake: Japonlarla da ayni derecede dosttur.| — , n ll suçlunun ceza- ber birer «basit» insan sanarak geçen- lerde sıkılmadan gene memleketimize | gelen bunak Klod Farer ile; İzlanda ba hıkçıları adındaki kitabında bir köpe- ğe hayvanca sadakatini nazarı dikkate aslarak Türk adıni vermekten sıkılmı- yan büyük dostumuz müteveffa Piyer Loti hakkında edebiyatçılarımızın fikir lerini sordum. * Klod Farer sokağında oturan İbra - him Alâettin: —Piyer Loti ile Klod Farer Türk dus tu mudurlar? z Sualime şöyle cevap verdi: — Piyer Lati bize karşı merhamet duüyduğu için dost görünmüştür. Bil- hassa Trablus Garp ve Balkan harbi sı ralarında düştüğümüz âciz vaziyet kar şısında bize dustluk göstermiştir ki, merhametten mütevellit bir dostluğun faydası dahi olsa izzeti nefsi yaralama sı cihetinden hiç olmaması hayırlıdır. Dostluk dediğimiz beşeri hâdisenin | en büyük şartı iki taraf arasında gerek kuvvet, gerek içtimai vaziyet ve gerek maddi ve mânevi imkânlar bakımır dan müsavat olmasındadır. Bir zengi- nin bir fakire, bir kuvvetlinin bir zayı- fa karşı duyduğu dostluğa merhamet karışacağı için tam dostluk denilemez. Filhakika mütiareke devrinde Piyer Lotinin dostluğu bir dereceye kadar heyecan uyandırmıştı ama, o gün bile, bu hissimiz itminan verecek kadar kuv vetli değildi. Hem Piyer Lotinin bizimle dost ol- masının en birinci ve en bayağı sebe- bi, orijinalite yapmak fikriyle hareket etreiş olmasındadır. Bunda muvaffak olmadı da denilemez. Klod Farere gelince: O Piyer Lotinin Adi bir müsveddesidir. Bütün hayatın- da, Piyer Lotinin kötü bir mukallidi o- larak kaldı. Piyer Loti Türke dost gö- Tününce, tabi£ mukallidi de onu takip etti. — Bize ne gibi zararları dokunmuş - tur? — En zayıf zamanımızı bütün -dün-! yaya ilân ettiler. —Dühyada zayıfın dostu olamıyacağına göre bunu iyi ni- yetle yapmış dahi olsalar muhakkak | ki bize zararları dokunmuştur. Binaena leyh bakkımızda yazdıkları yazılari faydalı bir iş sayamayız. İşte Piyer Lo- | ti ile Klod Farerin bize yaptıkları bu- nîdiy_ât? Dü Loti ile Farer Türk dostu mu, yoksa Türk düşmanı mıdırlar ? İbrahim Alâettin Klod Farerin Lotinin âdi bir müsveddesi olduğu fik rinde, Selâmi İzzet onun kötü bir muharr'r olduğundan bahsettikten sonra: «Farer konferanslarla Fransız gençlerini olanın sözüne ehemmiyet verilmez.n cevabını veriyor Türklük aleyhine «Klod Farer bir ahmaktır, ahmak Kemal Tahir SON POSTA:" Bir mezarcının şantajı Ölünün mezarını açarak sahibinden para almak istemiş Ümitsiz hastalara İ5 çektirmek doğruT İngilterede Lortlar Kamarasına bu gibi öldürülmesi yolunda yapılan teklif davanın tarihine bir bakış Dün üçüncü ceza mahkemesinde garip bir şantaj davası görülmüştür. Şantajı yapan mezarcı İsmail isminde birisidir. Hâdise şudur: 4 sene evvel kaybeden Hatçe isminde vefakâr bir kadın koca- sının acısını unutlamamış, öldüğü gün- den itibaren her hafta — Edirnekapı kabristanına gidip mezarı ziyarete ve gözyaşı dökmeğe başlamıştır. Mezarcı İsmail hiç aksamadan devam eden bu ziyaretleri gözönüne almış, bundan kendisine bir menfaat temin etmeği düşünmüş ve bir gün gidip mezarı aç- mış, etrafına bir kaç ölü kemiği serp- miştir. Kadıncağız ertesi gün ziyarete geldiği zaman bu elim manzarayı gö- rünce hıçkıra hıçkıra mezarcıyı arama- kocasını Selâmi İzzet mühakkak. Öyle bir şair ki memleke- Çünkü, o yalnız, Eyübün yıkık mezar taşlarına değil, Japon bahçelerinin kri zantemlerine de kasideler yazdı. Eski- den bir acaip Şark zihniyeti vardı: Ha- ni biri kendinden bahsettirmek için gitmiş, zemzem kuyusunu kirletmiş İş te bu hikâyenin tesbit etti tuhaf psi- koloji ile eskiden biz de: «Bizden bah. setsinler de nasıl ederlerse sinlereder dik. Bu telâkki yaşarken Loti de den bahsediyordu. Birtakım insanlar ona B — Sen bizim dostumuzsun! dediler. O da tabii böyle sayılırsa hiç bi kaybetmiyeceğini hesar ayarak: di Klod Farere gelince; Bu zat bir kere son derece basit bir adam ve son dere- ce fena bir muharrirdir. Yani edebiyut çerçevesinde Loti ile Fareri bir araya koymağa imkân yoktur. Gerek fikir, gerek üslüp, gerek üş ve duyuş iti- barile Farer, Lotinin kâtipliğini dahi edemez. O sade Lotiye yapılan pğhpö- he kapıldı. Ve bizim zaafımızı kolla- yarak leşe konan karga gibi Lotinin Ünvanma kondu. Ben kendi hesabıma Farere mem- leketimizde verilen mevki! ne kadar yerinde bulmuyorsam, bugünkü neşri- yatın da © kadar aleyhindeyim. Türki- yede Cumhuriyet ilân edildikten son- ra yaptığı neşriyat, verdiği konferans- lâr üzerine o sakallı zatın ismini, soka- ğının başından sessiz sadasız kaldırına mız ve artık bu adamdan hiç bahset- memiz lâzımdı. — Bize ne gibi zararları olmuştur? — Piyer Lotinin zararlarını tahnıin etmek güç. Nihayet bu adam için «İs- tanbulu topa tuttuğu» söylendi. Bu ha reketi dostlukla ölçmeğe imkân yok - tur. Bu ancak Piyer Lotinin dostluğu (!) nu edebiyat çerçevesinden çıkarıp realiteye getirmemiş olduğuna delâlet eder ki buna da dostluk denilemez. ' Klod Farere gelince: Klod Farer neş riyattan çok daha küvvetli birşey ya- pıyor. Artiık okunmayan kötü bir mu- harrir olduğu için aleyhimizde neşi j yat yapacak yerde işi Fransız gençi. ne konferans vermeğe döktü. Bu kon- feranslar, yarınki Fransız efkârı umu- miyesini teşkil edecek olan büyük bir münevver zümreyi Türklük aleyhine dur. — Ya sokak isimleri meselesi? — Ben Klod Farer sokağında oturu- | yorum. Sokak adı değişirse muhabera:- | tım biraz karışacak ama, (Ankaranın | dört kadını) gibi her noktadan bir he- | zeyan olan eseri çıkar çıkmaz, o levha! değiştirilmeli idi. * Selâmi İzzetle şöyle konuştuk: — Klad Farerle, Piyer Loti Türk dostu mudurlar? — Hayır! — Neden? hazirlıyabilir. Kürsü, aşağı yukarı, bizim evvel za- manların kRara kaplı kitabına benzer. Kalabalık kürsüden söylenen lâfa ina- nir. Bu itibarla Klod Farere sadece Türk dostu değil, demiyeceğim: Farer, şöhret, hirs perisile bugünkü Türkiyehin düşmanıdır da... * Odaya girdiğim zaman Aka Gündüz ile Nizamettin Nazif konuşuyorlardı: — Klod Farerle Piyer Lotiyi de soka hm işte.. Atıldım: — Yavaş gelin, a: 'set şimdilik benim — Haydıi öyle olsun. dı_ı:z cevap ver- | ya başlamış, bulmuş ve kabre ne oldu- ğunu sormuştur. O zaman mezarcı İs- mail: — Bu mezara başka ölü gömüle- cek: İstersen parasını ver, kabri satın «İyi olmaktan ümidini kesmiş ölan | kaçıyor, rengi bir hastanın fazla azap ve ıztırap çek- | şuyor. Müthiş a mesine mâni olmak için öldürülmesi | vücudüne saj) doğru mudur, değil midir?» meselesi | kıp morfin €enji içtimaiyatçıları, doktorları ve hukuk-| nuz. Gitmediğiniz çuları uzun zamandan beri işgal eden | hepsi de başlarını ©* bir meseledir. dan sadra şifa vert, Bu meselede belli başlı iki fikir çar-|ler geveliyorlar. Sİ gi pışır. Birincisi şudur: tada ümit yok.. ğ İyi olmıyacağı muhakkak olan has- | ıztırap halinde do Kadın bu garip şantaj karşısında ve müddeiumumtliğe Jandırılmasını istemiş, muhakeme ka- rar tefhimi için başka güne bırakılmış- tır. ıztırap vermektedir. vermemek, bir insanı bile bile inletmek | yor, âdeta kulağınzA — beşeri değildir. Bu itibarla bu gibi in-|zazlı bir sesle: sanlar dilerlerse öldürülmelidir. — Halimi İkinci ve elyevm ekseriyette olan fi-| şim. Bu dertten kir ise şudur: imkân yok, çektiğiii İnsanların hayatını biz vermedik kilni mahvediyor. onu geri almak salâhiyetini hatz ola -| menettikleri halde ? hm. Mukadderat ne ise o olur. Sonra | celerine cevaz vi hiç bir şeyden tamamiyle ümit kesil-| devrinde cismen ölü mez, ne kadar iyi olmaz zannedilen | karşısında olduğu $ vak'aların iyi olduğu, sık sık görülmüş- | nen ve maddeten © tür. eriyen ve her gün Bundan başka ıztırap tamamiyle en-|insan karşısında bir şeydir. Onu ancak duyan çe-| bağlı duruyorsunuz ker, tahammül! de öyledir. Tabansız bir insan hayatından çabuk bikiverip öl- | tabiatin çok daha dürülmesine karar verebilir. Sonra bu | rine ses çıkarmıy! kaidenin suiistimali de Müthiş facia! ra yol açabilir, ve sülistimal edildiği | yereceğin takdirde gayri kabili telâfi zararlar tev| teklif ettiğim kanlfi Ti eder, ilâh... lerin cevabını vermMe | İşte senelerden ve hattâ asırlardan| Gayri kabili tedavi beri zaman zaman münakaşa edilen bu | rızaları lâhik olursü fikirler bir türlü bitip tükenmez. Tıp | dürme keyfiyeti âleminden, felsefe âlemine intikal ©-| pılacağı için hasta der, mütefekkirler işe karışarak der-| ve bu suretle sürüf ler ki: Görülüyor ki fen mütemadiyen terakki etmektedir. Dün iyi olmaz zan-| (, emalıvyız. Hastani nedilen nice hastalar bugün artık ehem| reşit olması ve yaşıtll, miyetten düşmüştür. Ne oldukları ta-| Junması tabil ilk $t mamile anlaşılmıştır. ni tahriren yapmali Yarın bugün için iyi olmaz| şahit önünde vukua zarmedilen — hastalıklardan bir ço-|te herhangi bir cebf ğunun kabili şifa olmıyacağı nereden | yen gözük: N istihraç ediliyor? Böyle çürük esas ve|den doktorun hi temeller üzerinde hakkı hayata taal-| davi olduğuna daif lük eden kanunlar nasıl vazedilebilir?| kümetin de dol Bu itirazlara rağmen beşeri mülâha- | Sonra evrakı tahkik€ zaları esas tutan bazı mütefekkirler de| hakem hastanın eV7 hayli-ilerlemiş, ilim, fen, felsefe saha:| da hastayı şifahel sından politika sahasına kadar gelmiş-| ra, kararlarını tir. kararı — söyl Bu meyanda İngiltere Lordlar Ka- | dürme hakkındâ marası azasından Lord Ponsonby Meç- | vermişlerse, ölüm, lise bu hususta bir takrir vererek ye-| senin haberi olma€' ni bir kanun lâyihası teklif etmiştir.|bir zamanda & Bu lâyihanın esbabı mucibesinde Lord | dir.» Ponsonby şu mütaleaları ileri sürmek- Lâyiba projesi » tedir: tarların da buna VE” «İngiliz milleti mantığını dajma his|cede makul bir $i lerine hükmedecek şekilde kullanma- | Hülâsa mesele bül |sını bilmiştir. Bu itibarla böyle bir ka | gibi haîledilmed"_ j nundan doğabilecek mahzurların sui- | dır. : Baoşnaklara Turçin yani (Türk) denil! ı de yüzbinlerce öz Türke (müslüma istimallerin İngilizler için varit olma- ç . G dığını hatırlattıktan, ve kanunların da | IZmir Nafia şii ekalliyetleri) derler. Bunlar - itibati (Devamı 9 uncu sayfada) I inhisarımda. v PŞT KP ĞĞ z talar vardır. Bunlar hem hastaya ve| Bir gün hast AÂka güldü ve gülerken ağzından ka- heti dü üt kakanlara: büyük 5ND V0T Si n b ü gü Iztıraba nihayet | çinde bir dirseğinit " git — Korkma, bizim anketle alâkamız yok. Biz Şehir Tiyatrosuna bir Revü hazırlıyoruz. Adı: Dostlarımız, Bu dost lara Klod Farerle Piyer Lotiyi de ka- rıştıralım istiyoruz, Tam sırasında gelmiştim. Arayı so - /ğutmadan sualimi sordum. — Bu adamlar bize dost mudurlar, düşman mı1? Aka cevap v H — Bunların ikisi de bize dost değil- dirler. Klod Farer dostumuz değildir. Fakat düşmanımız da olamaz, Yahut dost veya düşman oluşu bizi hiç mü- tehassis veya müteessir etmemeli. Çün kü bunun fennen bir kıymeli yoktur. Fen, tababet fenni, buna mânidir. Al Bana bir çünkü daha: Dünyanın her sı- nf insanları arasında olduğu gibi mu bharrirleri arasında da dâhileri, meş - hurları, zekileri, budalaları vardır. Klod Farer arsıulusal bir ahmaktır, Hangi tabibi adli kendisini muayene etse tereddü buna rapor verir. Fi- ziyolojikman ahmak olanın dostluğu na, düşmanlığına, sözüne, sazına tabil ehemmiyet verilmez. Hattâ ondan far la bahsetmek bile . lâfı üstüme alayım- ü Des ta 1 'da |biraz budalalık olur. li Aka, bunları tatlı tatlı anlatırken bir den bire ciddileşti: — Yahu! Hele dur! dedi. Sen bu an- keti Son Posta için yapıyorsun değil mi? — Evet — Şu halde.. Son Postanın iki pat ronu da şenin gibi dostumdur. Benim Klod Farer için söylediklerimi gazete- nizin en görünmez tarafına, en küçük harflerle yazınız, Refik Ahmedin başı na gelenler aman unutulmasın. Zaval- liya bu Klod Farer meselesinde, yap- tığı işten dolayı Şişlide aturduğunu yüz de yüz isabetle tahmin ettiğim bir züppe saldırmıştı. Şimdi bir düşün. Buü sefer de - bu Klod Farer fedaisi - yaradana sığınıp Ekremin gözlüğüne bir yumruk savu- rursa benim yüzümden olduğu için çok üzülürüm, — Ya Piyer Loti üstadım? — Piyer Loti toprak üstünde yaşa- yan ree) Türkün değil, kendi hayalin- de, kendi hesabına kurduğu ve adma (Türk) dediği muhayye! bir âlemin dostu idi. Bizlmle hiç alâkası yoktur. Birinin kendi kuruntusuna (Türk) a- dı vermesini biz menedemeyiz. Herkes tasavvur ettiği bir şeye istediği adı ve rebilir. Meselâ Yugoslavyada İ esas itibarile milli olduklarını söy is ten sonra, şunu da ilâve etmeliyim: > Gi Evinizde çocuğunuz, babaniız, anneniz, İzmir Nafia a yahut zevceni Fevkalâde hasta... |tişliğine tayin edil Meselâ sarkomdan kıvramıyor, onun |ketler Komiseri karşımızda her gün biraz daha fazla e ya bu istifası ridiğini görüyorsunuz. Gözleri çukura fedilmiştir.