Hergün Giornale ' İtalianın Makalesi Yazan: Muhittin Birgen ünkü gazeteler Giornale d'İ D Ciornale ditalya) nın bir maka- lesi hakkında Anadolu Ajansının ver- diği bir t İ rettiler Bu maka â münasebetiyle yazılmış nizin siyasi meselelerinin tetkikine tah s edilmiş olduğu anlaşılıyor. Bu ara: tetkik edilirken V demektir kdeniz meseles yenin em olan Boğ duğu gi * yoklu. Onun &4 olm riyet rejimir )i kabu) edi Mon sından değil, İtalya ile"MiHetler Cemiyeti arasında mevcut olan vazi- yetten ileri gelmişti. Bunun için İtal yanın Mon re ni kabul etmesi Bayet tabildir, rö * İtalya ile Türkiye arasındaki müna- e burada — Giornule tam 7&!'VL1—17X1 a e değiliz. Çünkü, aya karşı hüsumet g ru değildir enin böyle bir vaziyet alma- tada sebep te youktur. Ti ç bir ist kmclc mütev sebetlere kal le dostluk yapmnk si- lam, en müsbet usuller- bir memlekettir. le de hiç erek kendi ta- takip edebilecek r çin bu ba yoktı nce, Türkiye kımdan da ciddi bir üyle b meseli İtalyan g e) Mânasız ne; yapmıştı. Gazetecile rin her yazı larına lürumundan faz la ehemmiyet vermek lâzım gelmedi- biln son elli senelik tari- hinde haricin mütemadi t uğramış olmamızdan! dolaye fevkalâde hassas bir hale gelmiş olan bir kıs 'Türk efkârı umumiyes neşriyatın tesir yapmam dia edilemez. Fakat, gerek Türk hükü- meti ve gerek Türkiyenin iyeti üzerinde bunların hemen hemen hiç te sirleri olmamıştır. Sebep te şudur: Tür İtalyaya karşı emniyetsizlik demek Türki- na r»!ıiuğu id. es. idisinden emin olmi sı demektir. Halbuki bizim kendi dimizden ne kadar emin” olduğumuz herkesin gözü önünde duruyor, Bir memleket diğer bir memlekete karşı; ancak kendi kendisinden emin olmadı ği zaman — ömniyetsizlik gösterebilir. Türk! n her tür ert kendi topraklarımızda ken zi herhangi bir tecavüze karşı müdafaa edebileceğine kâfi bulunduğundan ta- mametn emin olduğumuz müddetçe hiç kimseye karşı emmiyetsizlik gösterme- mize lüzum yoktur. Çok iyi biliriz ki | İtalya akıllı insanların kafalarile idare | ediliyor ve onlar da pekâlâ bilirle: k Ve husumct Türkiye, müdafaada çok kuvvetli olan | bir milletin vatanıdır. Bunun için on- larda Türkiyeye karşı herhangi bir te- cavüz fikri olumaz. Buna rağmen, «ğer arada geçmiş şeyler varsa, bunlar da | ğumuz bir zamanda bize tecavüz etme | nihayet dedikoduların ve biraz da iki | millet münasebetlerinin iyiliğini iste- miyen provakatörlerin eseri olmuştur. | Milletler “arasındaki münasebetlerde bu gibi şeyler her zaman görülür, fa- olmıyacağı âşikârdır. * Kaklı ki, Giornale d'İta diği gibi, İtalyanın Türki zamanlarında dahi Türk vatanına 3öZ dikmemiş olduğu bizce de malümdur. Mihlli Mücadelenin en mühim devir! rinde, İtalyanların bize karşı daha zi-| | Resimli Makale: | (söz A “|ettiği yeni sefir bir kadındır. zlerine | ken-! Hayatta herkesin gayesi ayni şey- dir: Mes'ut ollimak. Herkes saadeti bir güneş şeklinde tasavtvur eder ve nun abtın şulelerinin hayali karş dn mest olur İspanyanın Kaâdın sefiri Sefarethaneye Alınmadı İspanya hükümetinin, İsveçe tayin lemi de Sönora İzahal dö Paleaaiya'dır. Eski sefir hükümete mühalif oldu- ğu ve oturduğu binayı terketmediği i- çin yeni sefir mecburen bir otelde » |turmaktadır. | — Senora İzabel İspanyanın ilk kadın diplomatıdır. Dansinkli vagonlar Belgradda intişar eden Vreme gaze- tesi yazıyor: «Çekoslovakyanın devlet yolları, yemekli, yataklı vagonlar g- bi dana salonlu vagonlar da yapmağa İkarar vermiş, ve bu vagonlar ortaya demir- çıkınca bilhassa gençler tarafından fev kalâde yağbet görmüştür. Hükümet bu vagonları Prag ile kış sporları yapılan istasyonlar arasında “Jişletmekte imiş, vagonların içinde yir- mi, çiftin yahatça dans , edebilecekleri bir.piat, varmış. müzik olarak tadyoyu kullanıyorlarmış. -Bu- vagonlar-bilhas- sa gidişte fazlır kalabalık oluyormuş, | tavdette bir'çok 'kimsöler yoruldukları | ve sakatlandıkları için dans etmek he- vesini kaybediyorlarmış.» larını pekâlâ hatırlarız. ve gene bu- nun içindir ki Türk efkârı umumiye- | sinin ekseriyeti ve Türk hükümeti hiç bir zaman İtakyadan bir tehlike gelm t ihtimalini ciddiyetle mütalea etmiş değillerdir. Bizim en zayıf zamanımız” Fda dostane - tavırlarım | İtalyanların, vatanımızı müdafaa husu |sumda her türlü kuvvetlere sahip oldu ği düşüneceklerine ihtimal vermek ha- kikaten lüzumsuz bir şüphe olurdu. Salâhiyettar İlalyan gazetesinin bize hatırladığınıız | Fakat, herkes mes'ut olabilir m Hayır. Mes'ut olan lar, kendile- nden yüksek olanlara bakanlar ve LuL erini daima yükg$eğe, daha yük- daha yükseğe, dikenlerdir. (| HERGÜN BİR FIKRA | Taraftar değilim Edebiyat müntesipleri bir yerde t Edebiyattan bahse- diyorlardı. (Edebiyat müntesipleri bir yerde toplandıkları zaman ne - den bahsederler ki') içlerinden bi ——— « Londra sokaklarında Gargara Meraklıları Londrada deh- şetli grip salgını vardır. Bu salgına karşı — tedbir ak mak üzere hükü- met herkesin gün de bir kaç kere gargara yapması- ni — emretmiştir. Şimdi artık her yerde, — tokakta, tünelde, tramvay- da, toplantılarda, balolarda herkes ağzına bir ilâç al- makta ve gargara yapmaktadır. Bu haberi veren bir harriri, şu sırada Londraya — gitseniz sokaklarda gargara sesinden başka bir tey duyamazsınız, demektedir. Fransız mu- Fransızlar 1937 sergisine | müthiş hazırlanıyorlar Fransızlar 1937 — sergisine müthiş surette hazırlanmaktadırlar. Sergi ko- | miseri radyoda — verdiği -bir nutukta «bu sergi medeniyet ile: yeni bir mef- | hale olacaktır» demiştir. Serginin içinde intizamı temin et- mek vazifesile mükellef 15 bin polis bulunacaktır. İki milyar ampul yapa- caktır. Halka sergiyi dolaştırmak üze- re 4000 kişi tavzif edilmiştir. nenereenmareaeesenLereren sesaReenedn bugün bunları söylemek vesilesini ver- iş olduğundan memnünuz. Akdenize Ihü sükün getireceğini ümit ve te- menni ettiğimiz İngiliz - İtalyan itilâ- fından sonra eğer Türkiye - İtalyan | münasebetleri de daha dostâne bir dev- re girecek olursa bundan en evvel memnun olacak bizleriz. İtalya ile Tür kiye arasındaki iktısadi münasebetler o kadar sıkıdır ki dostluğun küvvetlen- D iki taraf için de kazançtan başk Munhittin Birgen İSTER İNAN Bir tanıdığım:7 anlattı: «Geçen bafta dünyanın en pahak biri sayılan İsvçredeydim. Burasinin en lmde kakdım. Benden banyolu büyük İSTER yade dostane bir vaziyet almış uldu!.vl altısı, öğle ve memleketler ünde (6 büyük bir bir oda için sabalı İNAN İSTER tiyle Ankaraya gittim. olarak günde (9 W Hayatta mes'ut olmanın en güzel çaresi arada bir kere arkaya çe- | cen aşağıdaki kalabalığa da bakmadısınız ki mes'ut olasınız. Böy- e yapmayanlar ne kadar yükselseler Y at olamazlar. SÖZ ARASINDA l Amsterdamdan - | Derl Sözün Kı a: Pazarlıkla mucadd' Etmeliyiz D çıkıp: emaktu fiyat» ın fr çeveletip c:.'m—k.’hı ıw Di Bu kumaşın metresi On lira, - di İş bitti mi, hay asıl SĞÇ p. olmaz mı? Durun — Hiç vermessen yarısıfil erdi. ndi bu sözü değiştirmiş — En çok verirsen yarısıfili Ben de aza değil, çoğa gitt Tokhyoya Davul ile seyahat 1940 senesi olimpiyadlarının Tok- yoda yaâpılacağı malümdur. Resimleri- ni gör üz iki Amsterdamlı spor meraklısı bu olimpiyad oyunlarinı tey- tetmeğe karar vermişler, ve şimdiden hazırlanarak karadan dır. Bunun jiçin de husüşi davula benzeyen bir yola çıkmışlar- surette ve araba yapmışlar- dır. Bu arabada elbiseleri, karyolaları| vardır. Yalnız davulun içini o şekilde tertip etmişlerdir ki, ne kadar lenirse tekerlensin içindekiler baş aşa- ği gelmemektedir. Reddedilen takvim Bugün kullandığımız takvimin bir çok mahzurları varmış. İki bin iki yüz doksan iki senede bir gün farkediyor gün olamıyormuş. nüş,bazı aylar 30 teker- |muş, sene tam bat ayı güdül |bazıları ise 31 imiş... İbir çok kimseler çare düşünmüşler | Bunların en meşhurları - tanınmış lu_ıımın,mçı Anguste Comte'dir. Av- |guste Comte seneyi 28 zer günden 13 aya taksim etmiş ve artan dört güne de isim vermemiştir. Bu takvim 13 aydan mürekkep ol- duğu için kimse tarafından beğenil- memiş ve sanki 12 aylık sene uğurlu geçiyormuş gibi herkes 13 ün şeame- tinden bahsederek korkmuştur. Zengin olmanın yeni yolu Cenubi Avustralyada Kornenburg mahkemesi bir karı kocayı tamam beş senedenberi yüzlerce insanın saffetle- rinden istifade — ettikleri suçile, ağır hapse mahküm etmiştir. Bu karı koca garip bir dalandırıcı- hk usulü bulmuşlar ve senelerce tat- bik etmişlerdir. İkisi de otomobillerine biniyorlar, şehir şehir, kasaba kasaba dolaşarak evlere uğruyorlar, hayır — cemiyetleri namına, herkes ne verirse topluyorlar- mış. Bu suüretle dehşetli zengin olmuş- Tarmış. tkşam yemekleri de dahil olmak şar- rk lirası aldılar. İsviçreden dönünce yosuz küçük bir oda için yemeksiz kra istediler.» İNANMA! l’ İşte buna katşı| — İmttâmı yol Sualimin cevabını aldım. ne iş bitmedi. Bak daha küf — Ben de almam. — Peki size sekiz Mrayâ — Olmaz beş lira... Altı ! O da fazla beş.. Veremem ! Ben de gider, başka TIm. Başka yerden alacağımdafi dim., Kapıdan çıkıyorum çağırır: — Buyurun verelim. ! Nasıl dediğim gibi değil mi Metresine on Hira istemii Hiraya akdık. Benim kabiliyetim bu de tiyor. Benden daha çok ka? olduğu gibi kabiliyetsizler Göğ Yani bu kumaşın metresi dört lireye kadar alınabilir: — Doğfu'bir iş mi? Doğru iş © dir. Ve ihtikây nihayet kafasi cek bir yılandır. Fakat metrenin € hlikârıf nefsinde topladığı gibi üstebik İda, alıcıyı da yalancılığa, ve emniyetsizliğe sevkeder. Hileli teraziyle, eksik mel |tikârla mücadeleden evvet F mücadele etmeli ve onu ortdü malıyız! Evlenecek erkeklert bulan Robot Sun'i adamlar artık - bir ğ görmeğe başladılar. Amerikât| kinist, kendişinden mış olân mühendislerin biri! hem olarak bir Robot yapmi! bot kendisine müracaat edef! re kiz buluyormuş, Haberi yazan yapıyormuş diye merak zahatı vermektedir: «Robotun eline iki dolaf İ yorsunuz, bir düğmeye bas para derhal Robotün avucun? luyor. Ve bizaz sonra Robt'ğ sünde bir plâkanın üzerindt resimler peyda bu ” evlenmeğe talib olan — erktlll yor. Beğendiğini işaret tun eline iki dolar daha sıkti evvel gazete, oluyor, dmn'adesini ahyör.e îCuİıiİİere evlenme m! verilmeyen meml! Fenlândiyada okuyup meyenlerin evlenmesine müt?” Nikâh dairesine WW iseler onların mezmiş. denler ümn umuüm? menfaat namına KX Fakat işin garibi — şurada Ki |kadar, Fenlandiyada bu yüz© | | ired kararı olmamıştır