CARLIK ÜLKESİNDE BiR TÜRK ZABİTİ gi il Mülâzim — Cemil'in Akıbeti — İKİNCİ KISIM — — A.R, Cemil Emmaya: “ Hayret içindeyim. Gözlerimin önüne şatoda o0 muhteşem yatak odasında o şahane karyoladaki halini getiriyorum, bir de bu gece o sefil izbede o perişan kıyafetli insanlar içindeki çırpınmanı düşünüyorum. ,, demişti Madam Anuşka, apartımanın kapı-| memiştir... Karşımızda, kuvvetli un- surlar var. Bunlarla mücadele etmek i- TUNÇANY Yazan : Celâl Cengi Güzel Tunçay Mabuda kurbaf verilecekti buna babası razı olmuş Tunçayın babası Gudeanın karşısına çıktı: “Rüyamda gördüm... Elâm sını açtığı zaman; dişleri birbirine çar- pan Cemil — Aman.. çabuk, sıcak bir şey... Soğuktan, şimdi gebereceğim. Diye bağırmıştı. Ptenses Emma; doğruca salona gire- rek, ağır astragan paltosu ile kasketini bir koltuğun üzerine atmış; sobanın yanındaki kanapeye, boylu boyunca u- zanmıştı. Ve uzanırken: — Ben de iliklerime kadar titriyo - rum... Hem soğuk.. hem sıcak... Ma- amafih, iyi bir patırdı atlattık. Her halde, çök iyi bir iş yaptık. Öyle değil mi dostum?... Diye mırıldanmıştı. Cemil, ellerint oğuştura oğuştura sobaya sokulurken, Emmanın yü: uzun bir nazarla bakmış, ellerini iki törafına kaldırmıştı: — Emma!.. Bana hiç bir şey sor - Ben, o kadar derin bir hayret i« çindeyim ki.. görüyorsun, ya?.. O iz- ne ma. beden çıktığımız dakikadanberi, sana | hiç bir şey sormadım. Azizim!.. Sana şu kadar söyliyeyim ki.. ben, bir rüya gördüğüme kaniim. Emma ,kısa bir kahkaha koyuver - mişti — Niçindii: — Niçin olacak?.. Bir.. gözlerimin önüne; şatoda, o muhteşem yatak o - dasında.. o, şâhâne karyoladaki halini getiriyorum.. bir de ;bu gece.. o sefil izbede., © perişan kıyafetli insanlar i - çindeki çırpınmanı düşünüyorum.. şa- şıp kalıyorum. — Hakkın var, azizim. Hâdisat, in- sanları her kalıba soküyor. — Bir şey sormama müsaade eder misin Emma?.. - Cevabıni ise.; hay hay, — Bu gece, bu tuhaf insanlarla pen- çe pençeye geldin. Bana da, mükem - mel bir yalan söylettin. Bunun mana- sını bana anlatır. mısın... — Ay, sen bunu anlıyamadın mı?.. — Evet.. konuşulan şeylerden, bi - raz anladım. Fakat, asıl işin içyüzü ne- dir?. Emma, etrafına göz gezdirdi. Ve sonra, mühim bir sır tevdi ediyormuş gibi, sözlerini alçaltarak cevab verdi: — Efendiml.. Şimdiye kadar Çarlık | aleyhine yapılan isyan ve ihtilâller, ciddi esaslara istinad etmemiştir. O - bek Bir Doktorun Günlük AZ. Notlarından — (*) I Tansiyon Düşüklüğü Dalma tansiyon yüksekliğinden korku- Tur, Halbuki buna mukabil tansiyon dü- şüklükleri de son derece mühimdir. Bü- tün kansızlarda, zayif ve mukavenitisiz olânlarda tansiyon düşüktür. — Bir çok defa tansiyon düşüklüğü veremi hatıra getirir. Vereme müsteld olanlarda, ve - K dan maada ilerlemiş kalb hastal: da da gene tansiyon düşüktür. Tansiyo- nu yüksek olanlar da bunu indirmek için gayret edilmelidir. Aynı zamanda tansiyo- nu düşük olanların datansiyonunu yük- n çalışmak Tâzımdır. Tansiyo- aline getirmek, vücüdün fiz- ni temin etmek de « arın- (*V Bu netlari kesip saklayınız, yahut Bir albüme yapışlırıp kolleksiyon yapmız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gVi imdadmıza yetişebilir. verebileceğim bir şey | V' lilerde tansiyon dalma düşüktür. Bun ! çin, onlar kadar kuvvetli olmak lâ - ken, yeni bir ihtilâl unsurundan haber- dar olduk. Bunların arasına sokulmak mecburiyeti duyduk... Bu vazifeyi, ben deruhde ettim. Ve, bir kolayını bu- larak bunların içine girdim. — Yani.. biraz evvel gördüğümüz adamların. — Evet.. onların,.. Kuvvet, mü - kim. Hepsi de; anarşistlerin, nihlistle- rin en azılı ve en yılmaz şahıslarından | | vi ., mürekkeb bir kuvvet... Bu kuvvet, ne | “E , zaman olsa, mükemmel bir ihtilâl çıka. ' rabilirdi. Fakat, o ihtilâli yaşatmıya müuktedir. değildi... Halbuki bizim maksadımız, evvelâ Çarlık aleyhine bir shtilâl çıkarmak.. ve sonra da, o ihtilâl sayesinde bir inkılâb yapmaktı. — Âlâ... — Tabitdir ki bu cesur, fakat basit ruhlu adamlara makasadımızı söyleye- mezdik. Onun için bunları gizlice ida- Vroyu lamaz - verdik. | G bon çalış ” İtım. Bunlar arasında bir teşkilât ile bir !ıle idare heyeti yaptım. Ve bu teşkilâtı, büyük ihtilâle faydalı olabilecek bir şe- kilde yürütmiye başladım. — Olur şey değil, Emma.. bu ruhta, bu seciyede insanları, sevk ve idare e- debilmek,.. — E, azizim.. kolay işi, herkes ya - |par. Asıl hüner, güç işlerle uğraşmak ve muvaffak olmıya çalışmaktır. — Sonra?.. — Sonrası.. uğraştım, didindim.. iş- te sana da mükemmel bir yalan söylet- tim. Onları, istediğim yola getirdim. — E, şimdi ne olacak?.. lacak büyük ihtilâl; serseri kuvvetlerin çılgınca hare- ketlerinin mahsulü olmıyacak.. — Ya),.. — Tam bir şuur.. ve, tam bir mef - İküreden doğacak — E, bunlar.. bu hazırlıklar ne ola- cak?.. — Onlar da, tam zamanında kulla- nılacak. Eminâ; birdenbire ayağa kalkısıştı. — Aziz dostum!.. Şu anda beni sa- bırsızlıkla bekliyenler var. Derhal gi- dip onları görmeli.. ve, muvaffakiyeti- mizi onlara bildirmeliyim: — $imdi nereye gidiyorsun, Em - |ma?.. | — Doğruca, Yusupof'un sarayına... — Olur şey değil.. yeraltındaki iz - belerden, saraya... İnanılmaz; cidden inanılmaz şeyler, Emma... — Evet, Görünüşe nazaran, öyle... Maamafih, hayatta tam manasile ina- nılacak ne vardır... Hadi yavrum.. bu akşamki zahmetinin mükâfatı olarak sanü alalmmdön Bir bud vereyim - de, gideyim. Emama, taze bir zambak kadar beyaz olan alnından Cemile bir buse vermiş; sür'atle çıkıp gitmişti, Cemil, fena halde sersemlemişti. Fik ri, perişan bir halde idi. — Mümkün değil.. bunlar,, bir ha- kikat olamaz. Her halde ben, uzun bir İrüya görüyorum. | Diye söylenmişti. * Günler, geçiyordu. Ve günler geç- tikce de Cemil, bir sürü hakikatler öğ- reniyordu. Kontes Olganın gittikce artan çıl - Cemilin üzerindeki (esirlik) markası, silinmiş gibi idi. Hattâ, onun bir (Türk) oldu- gu bile unutuluvermişt. gınca muhabbeti sayesinde, İ (Arkası var) koynuna girip çıkan bir kız Nâraş gibi bir kahramana eş olamaz ,, dedi — n ! 5 Fakat, bizim cüceler çok - fakirdirler.|ğe gelmedi. Bu nasil baba böyle..? zım... Biz, bu kuvveti temine çalışır-| k. / disine biraz altın verirseniz... Nâraş koynundan bir küçük torba altın çıkardı : — Bu gibi işler bedava yapılır mı, Maya? Al işte.. yarısı senin! Yarısını da bu işi yapacak cüceye verirsin! İhtiyar Maya tekrarladı: — Suz kralının sarayındaki bahçe- de çam ağaçlarından birinin dibinde|den ateş püskürmeğe başladı: olan tılaımlı ilâcı çaldıracağım, — Evet.. evet.. bir küçük çömlek i- çinde imiş. Bu ilâcı sevgilim Tunçayın gözlerine süreceğim.. Cüce kadın birdenbire sendeledi: — Ne diyorsunuz. sevgilinizin adı Tunçay midir? — Evet.. neye şaştınız bu kadar..?! — Tuhaf şey bu! Çok tuhaf..! — Niçin tuhaf olsun, canım? Tun - çayı ben Suz şarayından alıp getirdim.. aradan aylar geçtiği halde gözleri açı- madı. Onunla bu halde yaşamak bana azâb ve ıztırab veriyor. Tunçayın göz- lerini ne yapıp yapmalı, açmalıyız.. — Hiç merak etmeyin! Söz veriya- rum: Biraz sorira sihirbaz cücelerden birini Suz'a göndereceğim.. ve istediği- niz ilâcı çaldırıp size vereceğim. Fa - kat... — Ne demek istiyorsun, Maya? Bu- nâ dair bildiğin başka bir şey vârsa, korkma, söyle bana! İhtiyar cüce, küçücük bir çöp gibi yapışık duran kaşlarını kaldırarak, te- reddüdle cevab verdi: — İki gündenberi âaraya uğrama - dınız mı? — Ben zaten sarayda oturuyorum... — O hâalde Gudeayi görmemiş ol - malısınız ) — Dün gece kendisile beraber ye « mek yedim., — Garib şey! Size Tunçay hak - kında bir şey söylemedi mi? — Hayır.. — Anlatayım öyleyse.. Tünçayın babası Taner kızıni Mâbuda hediye e- decekmiş. Gudeaya da bu kararını söylemiş.. — Ne diyorsun, Maya? Sevgilimi demek bu suretle benim elimden al- mak istiyorlar, öyle mi? — Taner size bir şey söylemedi mi? — Hayır. Taner benim yanıma bile dökülmüyöt” — Sizden korkuyor demek..! Suzdan den — kaçıyor? geldiğimiz Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan escxaneler şunlar < dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Btem Pertev). Alemdarda; (Abaülkadir). Bakırköyünde : (Hilâb, Beyazıdda : (Belkis). Rminönünde : (Sa- lih Necati). Fenerde : (Emilyadi). Ka - ragümrükte : (Suad). Küçükpazarda : (Hasan Hulüsi). Samatyada : (Teofilas), Şehremininde : (A. Hamdi). Şehzadeba- şında : (Halil) Beyoğlu cihetindekiler: Galatada : (Sporldis), Hasköyde : (Bar- but). Kasımpaşada : (Vasıf). Merkez na- hiyede : (Kanzuk, Güneş). — Şişlide : (Halk). Taksimde : (Taksim, İtimnd). Üküdar - Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada : (Merkez). Heybelide: (Yu- suf), Kadıköy Pazaryolunda : (Rifut Muhtar), Wodada : (Alâeddini. Üsküdar İskelebaşında : (Merkez) — Ben adam yemem ya. Neden ben. gündenberi bir kere bile kızını görme- koynuna girip çıkan bir kız bir kahismmana eş olamaz. UMSMNN benden onun kanını istiyor.. — y Güdea aynı kelimeyi bir ki Gudea: | tekrarladı n — Uğursuzluk.. uğursuzluk« — Ve Tanere döndü: n — Pekâlâ.. onu sana kat, bana sormadan kanını cakgın! — BSöz veriyorum.. l 'Taner sevindi.. yere eğilerek V anın ayaklarını öptü: — Sizden çekindiğini söylüyorlar. — Pekâlâ.. Gudea onun bu kararına ne demiş? — Duyduğumuza göre, (Sen onun babasısın! Tunçayın kanı ve can) senin elindedir. Tanrı ile senin a- rana kim girebilir?) demiş. Nâraş bu sözleri duyunca hiddetin- — Gudea onu bana bağışladı. O, ar- tık Taner'in kızı değil, benim eşimdir. Tunçaya benden başka kimse karışa - maz, — Ya kral sözünden döndüyse..? — Gudea bunu yapmaz. Sumerde, sözünde durmıyanın yüzüne tükürür- ler.. ve ona selâm vermezler. Kabil değil, Gudea bu dönekliği yapamaz... İhtiyar Maya fazla ileri gitmedi. — Ben paramı aldım.. dileğinizi ya- pacağım.. hemen bugün cücelerden bi- rini Suz'a gönderiyorum. ... 10 İkincikânun 1937 İSTANBUL Öğle neşriyatı: ğ 12.30: Plâkla Türk müsikisi. 1260 İj dis. 1308: Plükla hafif müzik. 13267 - “Ulu Mabud, benden kızımı — |teit piak DSI:Y:L iğti Akşam neşriyatı: İSİI'M ıı;: Ambasadörden naklen yarret Taner o gün, ikinci defa; Sumer kralını ziyadlete gelmişti. Gudea: — Enhil onu affetti. sen neden Ulu Mâbuda hediye ediyorsun kızını) — |30: Belma ve arkadaşları Diye sordu: musikisi ve halk şarkıları. 21:; Sab . eneri Örkestra. 22: Ajans ve borsa haberlerk * —— Tüncağ güdableir eli datiicel TAr ae ae A nu (Şiddet Mâbudu) affetse bile (Ulu H nder Be Mâbud) affetmiyor. Tra ğ — Ulu Mâbudun Tunçayı affetme-| — öğle neşriyatı: diğini nerden anladın? 1220: Plâkla Türk musikisi- 1250 j — Gözleri hâlâ açılmamış.. beni bir | dis. 13:05: Plâkla hatif müzik. 133$* kere bile görmek dileğini göstermedi. |telif plük neşriyatı — Sen niçin görmüyorsun kızını? Akşamt neşriyalı; x: dÜ — Çektiğim sıkıntılar yetmiyormuş ıı::’:ı'.::k'; dg':;:ı:m ’. ( âî'r'ımî";î';:“" Üğürüz aü u | N arafından TTürk m " t arkıları. 2030: Safiye ve aFi Gudea hiddetini gizliyemedi: Ka DalEr ci z BaRİ — Uğursuz mu dedin? Bu da ner - den çıktı? 21: Saat üyarı ve Şehir Tiyatrosu draff p — Rüyamda gördüm.. Elam kralının Ziği. 1930: Konferans: Selim Birri TÜ / tarafından. 20; Müzeyyen ve ari rafından Türk musikisi ve halk — € tarafından bir temsil. 22: Ajans ve berleri. 2230: Plâkla sololar. Zonguldak Ereğli havzai Fahmiy Müdürlüğünden: Havzai Fı.kdyımwmeuıoknxoıhvım diferleri için açık eksiltme suretile 100 takım araba tekerleği ve 3 demiryol vayı ve makası ve vagon tamponu satın alınacaktır. 'Tekerleklerin muhammen bedeli gümrük resmile birlikte 4849 kumveüu&lnl-—lıııd* 2301 lira 61 kuruştur. Fen malzeme İlisteleri ve şartname Zonguldakta maden müdüriyeti n sinden ve İstanbulda Dördüncü Vakıf Hanında İstanbul mmtakası irtibat memurluğundan parasız verilecektir. Arttırma, 29/12/1936 V7 hinden itibaren 18 gündür. İhalesi 14/1/1937 tarihinde saat 15 de kür Müdürlükte toplanacak komisyonda yapılacaktır, 4 Muvakkat teminat yukarıda yazılı bedellerin 707,5 nisbetindedir. " Inıynıynohnbuühınmılmn'ııihduiıyıihdhn-— lacaktır. Bi Müşteri ister birine, ister ikisine pey sürebilir. Teslim müddeti rihinden itibaren 3 aydır. Maden Müdüriyeti Fen kurulunun rapo Teslim muüamelesi Zonguldak limanında vapurda yapılacaktır. T Havzai Fahmiye Müdürlüğüne müracaatları. (3814) İstanbul Gümrüğü Başmüdürlüğünd Gümrük satışından: 26200 kilo çam tahtası rendelenmemiş, 1227 J lo toz şeker, 10240 kilo sodyum sülfür, 3158 kilo demir kırık dolafı kilo ote aksamı, 1524 kilo pamuk mensucat, 1550 kilo kurşun matb” 4 rufatı; 1314 kilo kundura kalıbı, 1232 kilo matban kâğıdı, 3998 kil? E dik tahtası, 2416 kilo sarı renkli sigara kağıdı, 1310 kilc kendir halak f | kilo adi cam bardak, 345 kilo pamuk çanta, 235 kilo av tüfeği 75 #det f 4 kilo vidala deri, 6.400 kilo ipek örtü, 419 adet keçe erkek şapl ŞL nakasa gazetesinin 26/12/936 günlü nüshasile ilân edildiğini v& » — ıünlıiıdıdoıywbü;ikumlınlınlduiuilinolunm. j