S Sıyfı Ahdu'hamıdın Hayatını Anlalı Numaralarımı seyreden Abdülhamid beni birden mülâzim yapmıştı Cam Göğsümü iki nişan sus!uyordu. Fakat ben rütbede ve nişanda değildim. Hiç kimsenin beceremediği, becere- bulmak istiyordum miyeceği bir numara Mızıkayı hümayuna tayinimden bir kaç ay sonra bir akşam huzura çıkıp lel göstereceğimiz tebliğ edil ndiğim talebelerim- ştim, Yıldızdaki hu- am ve edeva - Rıza Paşa olduğu hnlık locasına :,—l- di. Y san'atkârları seyrederken l0- canın kafeslerini açması âdetiydi. İlk defa orada yi üze geldik. Ben büyük bir heyecanla numarala- rım: yapmağa başladım. Bartfikste tek elle dönüp, havada iki perende atarak yere bastığım zaman sultanın ve yanındakilerin alâkaları fazlalaştı. Hele 250 librelik gülleyi tek elle havaya kaldırınca serasker - Rıza Paşa dayanamdı. Hünkâra: — Af buyrun efendimiz, bu canbaz hangi millettendir, hangi memleketten geldi? diye sordu. Abdülhamidin cevabı hâlâ kulakla- rımdadır: — Türktür, mızıkayı hümayunum - dandır, asker evlâtlarımdan, Rıza, Çolak canbazbaşının gözleri kırpış - tı. İçini çekerek: — Hey gidi deveran hey. dedi, gö - Tüyor musun evlât, Türklüğüme kani olamadılar, 6 zamanın büyüklerinde hayret verici her işi ancak yabancılar başarırdı. Son numaralarımızı yaparak seyir - cilerimizi temennalarla selâmladık. Sahneden çekileceğim sıra, Abdül - hamidin esvapçıbaşısı İlyas Bey elin - de dört kutu olduğu halde çıkageldi. Bize: — Dışarı çıkmayın! dedi. Durduk: Kutuları açtı. Göğsüme evvelâ be - şinci rütbeden bir nişan, bir de sanay! madalyası taktı. Çırağımı da ayni su - rette taltif etti. Mızikayı hümayun kumandanı Sü - leyman Paşa heyecan içinde idi. Sah - Bay Rıza numaralarından birinde Yıllardır sürgünde bulunan Abdülâ- zizin başcanbazı Yaver Bey de affedil- di. İhliyar adam son deminde İstan - bula dönebildi. Meslegimi nasıl inkişaf ettirdim? O zamanâa kadar her rastladığımdan şu sözleri duyuyordum: — Hangi frenk canbazından ders al- dın? Hangi mım!ı'kene öğrendin bu hünerleri? Beni çileden çıkaran, deli divane e- den bu sualleri belki bana siz de so - racaksırız. Şunu peşinen söyliyeyim ki ben jimnas: vücutla beraber ka- fayı da iyi işlettiğine kaniim. Tabii bu- arada yürek ve göz pekliği de kazanı- hyor. Binaenaleyh yeni yeni numa - ralar keşfetmekte, bunları muvaffa - kiyetle tatbik eylemekte asla güçlük çekmedim. Muhitimin Türke ehemmi- yet vermiyen dejenere tarafı beni ta- mamile yerli bir artist olmağa sevketltli. nenin arkasında bizi sevinçle bekliyor- du. İkimizin de sırtını okşıyarak: — Berhüdar olun evlâtlarım, dedi, Allah size uzun ömürler versin, saye - nizde senelerdir gözden düsmüş olan ocağımız tekrar göze girdi. Hünkâr pek mahzüuz oldu. Ferman ferman üstüne Jimnastik yasağını kaldıran ferma - nın arkası kesilmedi. Hünkârla karşı - Jaştığımın sabahı bir fermanla nefer - likten mülâzimliğe terfi ettim, Çıra - ğim da başçavuş oldu. Halbuki mızı - kayı hümayunda terfi etmek o zaman- lar mühim bir mesele idi. Arkadaşla - rımiz arasında on beş, yirmi senede çavuş, hattâ onbaşı olabilmişler goktu. Bir gün sonra yeni bir ferman çıktı: — Rıza kaç çırak isterse alsın, işine ciddi sarılsın. Fırsatı kaçırmadım, vücudunu mes leğe muvafık gördüğüm küçük çocuk- başlıyabilirler k hiç bir mesleğe ben- ak küçük yaşta başla- van zuhür elti n mektebinde slikhane yap * tikhanenin inşasına başlanır- edüncü ferman da sâdir ol pek | .| s Mr ık mühim numara yaptım. Çıp - Bu bütün hayatımda yogâne fikri sabi- timdir diyebilirim. Çıraklarım da çok müstait çıktı. Meselâ bir tanesi, omuzuna aldığı 9 metre uzunluğunda bir sırığın tepe - sine bir arkadaşını çıkarır, onunla be- raber en mükemmel ve en müşkül mji- vazene hünerleri yapardı. At canbazlığım! Abdülhamidin iyi ata ve binici büyük bir merakı vardı. Zaten hün! rın meşhur olan üç merakı malümdi Binicilik, marangozlük, nişancılık. Ab- dülhamit bu üç işi de Ççök iyi yapardı. Ata iyi biner, marangızluğu mükem - mel becerir, hele nişancılıkta eşi pek |az bulunurdu Bir gün bibdenbire bir sâdir oldu: — Yıldızda Cihannüma köşkünü nünde biri kapalı, biri açık iki manej Rıza burada atlı hünerler daha irade yapılacak, gösterecek, denikli. Ata küçüklüktenberi iyi binerdim. Hemen idmanlara başladım. İlk tem - at dörtnala ko - p bir pevren - r hayvanın sir - de ö gene bazbaşısı | İ yor da bırakmış, traş - olmak için berbere girmişti. O traş o - lurken otomobilini Berberden çıkar çıkmaz ka « rakola gitti: Bay komiser bu ikinci defa başıma geliyor. İlkinde de ge- ne berberde traş oluyordum. Bana ne tavsiye edersiniz? hık çalıyordu. Yalnız bir kişi ellerini vuruyor, alkışlıyordu, yanındakiler sordular: mi? sun? SON POSTA Tavsiye Otomobili yolun kenarın » aşırdılar. — Otomobilimi — aşırdılar — Sakal bırakmanızı! * Niye alkışlayorsun Piyes kötü idi, herkes 1s- — Sen piyesi beğendin — Hiyizl — Öyleyse niye alkışlıyor- — Islık çalmasını bilmedi- — Gülsüm, balıkları kaldır, çalı - şacağım, gürültü istemiyorum. — Bugün yirmi iki yaşımı bitirdim. ğim için, ıslık çalanları alkış - — Öyle mi? Yirmi iki sene evvel sen kaç yaşın- hyorum. da idin? “ ( * B l fi N Uşak mektubu Büz mişti. kı # — Bay İhsan B Mu: muydu? vişr — Yoktu. Siki A — Ben sana BayE , de yoksa mektubu 5 dan M irsin demedim mi Eet — Dediniz. P ir — Oğlu da evde D tek | , du? ğ inu / — Evde idi ama#f lemediniz ki ona kaç tidı mu dür n v der Kıdıfı yeni bir $ kızı ve geldi: ten — Bak ne şık bi ve dim. H k uui hiş; X lim. Hem çol N — Ucuz olduğu fakat bu hâdise befi — Niçin? ! — Ucuz şeye çık l ğin için! — Niye ağzınızı atkıyla kapadı - nız? — Siz konuşmıya başladığınız za . man ne olsa ağzım kapanacak ve hiç açmıya vakit bulamıyacak de - ğil miyim?. Bari evvelden kapıya- yım, dedim! 3 Ta Alışkanlık Kadın — kocasını Di uyandırdı: bittiği E — Kalk, kalk. nına bit İ a. — Ne var? — Bu gece hor- SĞ lamıyorsun? di — Horlamıyor - v sam ne çıkar?. ş — Horlamana o0 da kadar alışmışım ki di <— :: horlamadığın za - — Sen bizim muallim olsan bakkal.. — Ku N man bir türlü uyu- — Niye? nedık yamıyorum. Bilmem — Çocuğum senin adın ne) — Budala.. — Böyle ad olur mu? — Bilmem, babam hep böyle çağı- rır. x Son dela Genç erkek genç kadından hoşlan- mişti. — Sizinle ilk defa konuşuyoruz de- «|ğil mi? Buı.w da hünkâr tarafından fevka- lüde beğenildi. (Arkası yarma) Dedi, genç kadın genç erkekten höş- lanmamıştı: — Hayır, dedi, son defa konuşuyo- TÜZ. — Deftere not yazarken beş yerine on yazardın da.. Baba söyledi: — Ben oğlum sana tol zaman kendim de aynı dim. Çocuk elini yüzüne götü — Öyle ğil, ama aynı w Ne istiyo: ÖGençlik iddinsnda olti ledi: — Otuz yaşıma girdiğiti istiyorum bilir misin? — Bana, zengin, fakat budala bir adamla evlenir misiniz? diye sor « du. — Sen ne dedin? - Servetinin miktarını sordum, — Hiç bilmez olur muytğl bir an evvel çıkabilmeyir: