9 İkincikânun Yazanı Bu şirin yav adan, yani hiç ki ğ dürmaz ı tlç kimseye fiske do- ineden. ha niyetlenmeden, hiç | , HAttâ hi e G ! olur mu? tiç farkına varmadan Olmaz ! ç ;»ınhîîız | diyeceksiniz. | e ! kırk yararak düşünenleri- | dardır. Fakat 'Erenler haklı çıka -| bi ben Yüzde yüz değil, Çün Yalnız şoförle P dürürk, ver değit, hepimiz, du kimseye Tiske'ü birşey Babrandaz ye fiske doku aI tlenmeden, hdçoîmm“d“- hiç farkına varmı TUM. stemeden, hattâ adan — katil olabiliriz! ? derseni; n beni Şi geDİZ, Tuhsat verin de | âcezeye götü- diklerimi gönlüm Ş İnsan | teper mi?Fakirhane Asa, hiç düşünmeden te Ne zaman buralara yo- * ayağım titremeye baş Ştektim z M düşe ü br. e, el P—'îr;!ı:î“ Mi hatırlıyorsun? Mörler k. n:]ln Umurunda Bayım? Biz Ülecenlerde y A çoktan şerbetlendik. di. B * bir gece başıma Zl"k' ' bale ç ğru ©C0 Tarla Ütrde zor ece başı .yun.yıırc: um, İn: elince san öyle otomobile atlayıp Kidemez a? Ben de ka ndaki duvarın dibi t yaya kaldırımına &. Bger; B Yumuşak b Ssıçramam bir oldu: aya İBima inceci z Feye basmıştı. Ve ku- Ni toparlayıy ” ,leryat gelmişti. Ken |, » Bvrucakı Yafin dibinde, kundaklı bir| M MODile atlı Uğu hemen kucaklayıp M İuttum, F_:vn Dfğ'ıilârezenin yolu - Stığ; ,m:'l,_lğncm, daha üzerine de kimse on: ölmüşmüş. Darülâce- ihda can Venı'll benim kunduralarım Kühahm, CN anlamadı. Fakat hnrü Mi Unutabiliyor muyum? |- mnde bir 5 kendimi İ Sinek öklürmediğim hal- ir katil gibi görüyor, cina Yakayı ele vermemiş ca- , AYUyYorum. | t Lkhg»_mh: ;îî:îun hıçkırığı andıran P- Bukükal ı Ş Cı:bî’m'm Yol gene derdimi taze elli kuruşum olsaydı, al bu acı hâtırası, heimizin du » İstemeden, farkma var- atil olabileceğimizi anla- | mi? *“Arından S n Gsvaplarımızı, çuktur akları K mazı koruyamadığı - cemi at sarfetmeye mecbur ilere dönecea:”för eline düşmüş ıakl dernektir! YIP kibriti çakınca ne gö- |, “Dli goförün, sözlerinde sa- |* gğ rular da onlardan mı? 'SON POSTA oturan * mallarını bi çırmış. — Nasıl olur? Kapıcı da görmemiş taşımışlar, dün gece de iki kanape, bir endam aynası, kiş makinesini arabaya atmışlar. — Siz bize Tütfen larını naklet» tikleri yerin adresi un. İcabına J on içinde tekrar mecura lade olu * Gürüp dürürken, hiç birşey) — Bayan Sabriyenin sütü sağıldı | nurlar. Siz sade adresi öğrenin. — Teşekkür ederim. Adresi kapıcı ğawetle Gönüyorum. Baş hemşire| ile gönderirim. Bayan Melihanın bir hemşireye sordu ğu bu süsale bir mâna vermeye çabal yorum. Ve: «Acaba keçilere, m:ınd_a a- meklere de, cins köpekelere | ğu gibi insan ismileri mi takılmaya baş lanıldı?» diyorum. Fakat az sonra t ninenin adıdı: , ninelerin sütle de, tıpkı geçilerin sütleri gibi s: şişelere — dobdurulur, toplanmış çocuklara içirilir. Çünkü ço- cukların süt içme saatlerinde, ya süt ni e; bir keçinin, bir mandanın, | —» e |4 ri ve sokaklardan | c«bimde, İcraya benim de gitmem lâzım gelir- -| se telefon edersiniz. İcraya gitmenize Jüzum yok. Biz- umuti - vekâletnameniz var. tibim bu işi takip edecektir.. Güle ğreniyorum ki, Ba- di şterimizin kapıcısı ile berabe 'a gidiyoruz. Adam efendisine ya- ranmak için peşimi bırakmıyor. İstirl: küntrato umumi vekâletname sureti Cvrakı havale ettindim. pullarını yapıştırıp zabıt açtırd ını verdüikten sonra dosyamız, ic nelerin bulunamamaları, yahut ta süt/'ra memurunun masasına götürüldü. ninelerin sül emdiremiyecek halde ol-| Memur evrükı tetkik ediyör. maları ihtimali vardır! — Bence dünyanın en velüd anı kaklırımdır. Topraktır. — Malüm ! — Fakat toprağın ber çeşit mahsul verdiği görüh r de, çocuk doj duğu görüdmemiştir. İstanbu) topra 'ı, bu tabiat hârikasını da göste Nihayet mecur dah'linden çıkarılan eşyaların tekrar merura iadesine karar verildi. Bu işi görecek memur tayin olundu. Harcını da ödedik. 'Tayin olunan memuru saat 4 de icra dairesinden alacağız. henüz 2,5. Bir kahveye o - lar: bostanlardan, cami avlularından, * viranelerden ha bre çoct k topluyoru 'Tıpkı armut toplar gibi Bana Darülâcezeyi gezdiren menı acı acı gülerek ilâve ediyor: L Ayda 15 - 20 çocuk getiriyoriaı Son üç dört yıl içinde, sakaklardan top lanılan met gocukların yekânu a tı yüzü buluyor. Bulama! kup ta yaşatamadıklarımız caba!.. Şu anda, burada bulunan çocukların mikdarı iki yüze yakın!. Biraz daha tehacüm olursa, çocuk ga ikisini bir yatağa yatırmak mecbi etinde kalacağız. — Ne yapıyorsunuz bu çocukları? — Bakıyoruz. Hem de her biri di öz € Bü çoc! ara olan sevgisinden kina Darülâceze müdürü Cemile ebin çocuk arımız, bu | 'Tepobaşından geçerken kapıcı tımana (ne var, ne yok bir baka 1 | diye uğradı. Adresi bilen o. Bekliyo * ruz. T.| Yenişehire saptık. Kapıcı eve yaklaştıkça hiddetleni - yör, Bu kiracıdan neler çek l- la | - ken | insan, yemez, içmez mal sahibine k dımız gibi bağrımıza basarak. | rayı verir. Zaten ilk göl üğüm gün gözüm tutmamıştı. Ben kaçın kur'ası « yımm yahu. Kakavan karıya bakar bak- lu baba» lâkabını taktılar... Bay Cemil| maz işi çakmıştım! Hastalıklı kızı da, şimdiye kadar belki 500 çocuğa ad tak mıştır. Yani dünyanın «çocuk adı tak a rekorlmeni» de sayılabilir!.. — İstikballeri ne oluyor bu çocukl: gın? Memurun, mütemadiyen bir ıztı Jar külnatında yaşamaktan bedhinl |'miş, asıklaşmış yüzündeki karanlık ko yulaştı. dar burada kalıyorlar, Sonra da analarının, yok. babalarının Çoğuna takılan ana baba adı «Ab- dullah», ve Havva... da, Bu isimler de, piçliğin birer sembo-| Fa gönderiyordu. Ev kir Gülir de böylece katil ob| | haline geldi.: «Anam ınadı Havva, | dük. Son aylarda işleri babamin adı Abdullaht» diyene: (Devamı 15 inci sayfada) birer mektebe yerleştiriliyorlar. Fakat ekse- risi, muhitlerinde gördükleri hakaret- lere dayanamıyorlar. Nüfus kâğıtların kendisi de sağlam ayakkabı değil bun- lJarın... * Siyah elbiseli, ihtiyar bir kadın. A- yaklı dikiş makinesinin başından kalk- iı. Kapıcıyı görünce hafif sarardı. Ve: — Buyurun, dedi. Eşyaların bir kısmı henüz denk ha - — İşte orası yürekler acısı!.. Ço-|tinde duruyor. Sade bir yatak açı'mış cuklar, mektep çağına gelinceye ka- Kadının bir ayağı biraz topalca. Göz: terile bizi oturtacak bir yer arıyar, İcra memluru söze başladı: — Fayaları borçlu olduğunuz halde habersizce buraya taşımışsmız. — Habersizce değil, beye kaç kere isimleri | rica ettim. İşte kapıcı burada söylesin. Kapıcı homurdandı. — Biz fena insanlar değiliz memur bey, oğlum Yunanistandan her ay pa- gönderemez oldu. Ben de zaten çok bir şey Kazanamiyorum. Şu diktiğim entari bir haftadır ilk siparis, yarına yetiştireceğim de bir buçuk lira alaca: ğım. çalışıyor. Ayda eline 20 lira geçiyor. 22 lira ev kirasını nasıl öderiz? Beye yalvardık. Borcumuza senet verelim | rar eşyaları mecura iade etmemiz lâ - zım! Ben temin ediyorum: rak taîıîıul sokaklarında1 L Eski bir avukat kâtibinin hatıraları: 4 — | | ayda 20 tane yeni |Haciz memuru ile bir dolaşma oğmuş çocuk bulunuyor arülâcezede, alîlâlîsız ği;tlerhıîâ;hlmnı yüklenen günahsız yavruları ziyaret Naci Sadullah & d » İhtiyar terzi kadın, ev sahibine borcu varken eşyalarını gizlice taşıtarak başka ev tutmuş. Gidip bulduk, eşyalar tekrar arabaya kondu ve dün gelen yeni kiracının bu kadar çabuk niçin taşındığını anlamıyan mahallelinin şaşkın bakışları altında hep beraber yola çıktık. — Başka kimseniz yok mu? — Bir m var modistre yanında — Ayda on lira. Arada 12 Hra fark memuru bir benim, bir kapıcı - ne bakıyor. — Vazifenizi yapın! diyoruz. Kadına dönüyor: caba geri alabilir miyim? diye araba önde, &i cecik kız yanımızda yola çıktık. Sayfa 7 — <n aya on lira peşin verdim. A - ruyor, Biz: İyi bir adamsa, elbet iade eder, diyoruz. — Rica ederim, kı zım gelinciye ka * de evden çıkalım dedik. Kabul etme - | dar bel m, merak eder, tekrar o di. eve taşındığımızı bilemez. Sokakta ka: — Buraya kira vermiyecek m lır bu gece, sanki?.. * Kabul ettik. İki sıska be; şirin kolaylıkla çektiği h elbiseli ana ile, in - Ma deli, kafilemizi hayretle sey - — Çaresi yok madamı, bormueibi ka- | Fediyor. — Yarın yazıhaneye gelin, ben ev ibi ile aranızı bulmağa çalışırım, “Fransa hakiki Menfaatlarını İyi görmelidir,, Şimdi Çanakkalenin. Fevzipaşa mahallesinde oturmakla olan An - takyalı bir okuyucumuz, Bay Meh - ve İs - Mmünasebetile u- eti mütalca eden güzel yazı yollamış: — FPrnağada doğruyu görenler çok değildir, pek azdır, sesleri l işitilmez, diyor. V& Fransadan haki- ki menfaatlerini daha iyi görmes'ni istiyor. Biz böyle düşünürüz, fakat siyi vaziyel dolayısile okuyucumuzun mektubunu aynen buraya koymayi münazsip bulmuyaruz. * Osmancıkta saraç Ahmede! Medeni kanun gayet sarihtir: Her hangi bir sebeple olursa bir erkek nikâhı altında iki kadını birleştire- mez. Buna mukabil dalmi, şifası im- kânsız bir hastalık talâk sebebi o - larak hâkime gösterilebilir. Karar gene hâkimin vicdanına kalmış bir meseledir. * Bir kaza kongresi lan Mustafa im - zarfı maalesef yüzlercesi ara- sına karışmış, nereden geldiği belli değil Söylediği şu: Kazamızın Parti kongresine köy ne Dün gelon kiracıların bugün tekrar nereye taşındıklarını me- tikleri belli. Görüyorsunu avukat — kâtipliği her zaman kolay iş değildir. Kemal Tahir ve şehir namma 12 kişilik bir heyet iştirak etti ve bu 12 kişilik heyet ol- duğu gibi vilüyet kongresine işti « rake gitti. Bu nizamnameye muva - fık mıdır? ; * Fakat yukarıda da söyledik: Bu Bununla beraber nin gözü önüne koymayı Va - zife biliyoruz. * Cevablarımız Üniversiteden «Ke, Ak.» a: Yer almak istediğiniz sütun tutulmuş - tur. Şimdilik bizi mazur görmenizi rica ederiz, * Emniyet İşleri Umum Müdür- lüğünün Bir Tavzihi 29 Birincikânun tarihli nüshanısın (Okuyucu mektupları sütununda) Müte- kalt polis memuru Abdülkerimin tekıüd maaşı hakkında gazelenize söylediği söz ler üzerine dosyası tetkik edildi. Mumaileyhin Cumhuriyet gazetesine bu yolda vaki müracaatına evvelce gere- ken cevap verilmişti. Tekaüt kanunu; bu gibi malül memur- ların hizmet müddetleri 20 seneden aşağlı bulunduğu takdirde tazmjyat verilmesini ve 20 seneden fazla bulunduğu takdirde maaş tahsisini emretmektedir. Sözü geçenin hizmet müddeti 20 vene- den aşağı bulunmasına mebni 936 lira tazminat tabakkuk ettirilmiş ve ayrıca maaş Çahsisine imkân olmadığı da bit çok defalar kendisine tobliğ edilmiştir. Verllen bu kaahalın gazetenizin ayni sütununa dercini saygılarımla rica ede rim, T gu