SON POSTA Sancakta vaziyet düzelmedi | ile hükümetimizden daha etraflı bir ifadesini muhtevi ola- rak istediği projeyi bizzat tetkik ede- ceğini beyan ve doktor Arasa M. Blu- mun bu hususta vaki olan vaadini te- yit etmiştir. hassa zabiti Abdülgani Türkmen Üe Ayvukat Hayri halkın Sancağın Suriye nin parçası olmadığı hakkında teza! ratta bulundukları takdirde en ağır su. retle cezalandırılacaklarını bildirmiş - lerdri. Müşahitlerin Antakyadaki temasları Halep, 8 (Hususi) — Müşahitler An- takyada iken yalnız belediye reisi E - temi ve mahalli hükümet reisini ziya- ret etmişlerdir. Müşahitler Vesikalar Topladılar Adana 8 (Hususi) — Müşahitler Antakyaya gelirken, Sancak hudu- dundan harice çekilmekte olan bir Çerkes süvari bölüğüne rastgelmişler- dir. Türk mümessilleri hey'ete mu- fassal bir rapor vereceklerdir. Hey'et İskenderunda oranın Türk mümessil- lerile de temasta bulunmuşlar ve Sancağın Türklüğü hakında bir çok vesikalar toplamışlardır. Hâlâ ekalliyetten bahsediyorlar Ha'ep, 8 (Hususi) — Müşahitler he-| yaret etmişler, içlerinden fransızca bi ye İskenderundan Antakyaya avdet| len bir zat vasıtasile bu muantakada A- ederken bazı yerlerde durmamışlardır. | rap bulunmadığını, cümlesinin Çerkes Bancağın istiklâlini isteyen nalk bun-| ve Türk olduklarını söylemişlerdir. dan çok mütessir olmuştur. Halk mü-| — Kumandan Bono söze karışarak köy messilleri tarafından müşahitlere tees | lerde Arapların da bulunduğunu iddia Büörü ve halkın haklı davasını anlatan| etmiş ise de gençler kumandanın isbat telyraflar çekilmiştir. edilmiyen sözlerini red ve cerhetmiş- Köylülerle jandarmalar arasında ler ve (Biz Türkleri istiyoruz) demiş- ! mücadele lerdir. Lâzikiye, 8 (Hususi) — İskenderun| Reyhaniyeden geçerken de yollarda civarındaki köylüler müşahitlerin şeh-| rastgeldikleri bir köylüye müşahitler re geldiklerini işittikleri zaman şikâ-| Reyhaniye ahalisinin hangi soydan ol- yetlerini anlatmak için kafileler halin-İ duğunu sormuşlar, köylü ahalinin de yola çıkmışlardır. Yol başlarını tu- Türk olduğunu söylemiş, kumandan tan jandarmalar köylüleri şehre bırak Bono burada da işe müdahale etmiştir. mamışlar ve halkla jandarmalar ara-| Türklerin kasden hastalığa maruz sındaki mücadele sabahtan akşama ka- bırakılması müşahitlerin nazarı dar sürmüştür. Halk mümessilleri tel- dikkalini celbetti graflarla müşahitlere vaziyeti anlatmış| — Halep 8 (Hususi) — Müşahitler he- lar ve davalarını izah etmişlerdir. yeti Kırıkhan yolu üzerinde Ağa köyü- Şama tâbi olmak istemiyorlar ne müuvasalat ettikleri zaman istihba- Adana, 8 (Hususi) — Müşahitler İs-|rat zabiti tarafından karşılanmışlar, kenderunda bulundukları zaman elle- | köydeki ahaliye bu sazlardan yapılmış rinde Suriye bayrağı ile heyeti karşı-| evlerde nasıl yaşamaktasınız, rutubet- layan Halepli Alâattin, Salâhattin | ten müteessir olmuyor musunuz, hü - ve avenelerini kabul etmişlerdir. He-| kümet sizin sıhhatiniz için tedbir al- ,yet bunlarla birkaç saat kadar görüşs| maz mı) gibi birtakım sualler sormuş Mmüştjr. Bundan sonra Rüs İlyas, Re-|lardır. Köylülerin verdikleri cevaplar şat ve Bazil Balit ve Ermeni Hayik Bal| şunlardır: (Hükümetten hiç bir yardım yandan mürekkep belediye heyeti mü- görmedik. Bizden ancak fazlasiyle â - şahitleri ziyaret etmişlerdir. Bunlar | Şar vergisi alırlar. Onun için bu hale müşahitlere Şama tâbi olmak isteme- | düştük. Ev yaptıracak halimiz kalma- Giklerini, müstakil Sancakta Fransız | dı. Hükümet Kırıkhandaki Ermenilere Mandasının devam etmesini istedikleri | kinin tevzi eder, bize böyle birşey ver. Bi bildirmişlerdir. mezler) demişlerdir. Bu sözleri işiten Şamlı mutasarrıf| — Türkleri mahkemeye veriyorlar vaziyetten çok mütessir olmuş, Halepli| Lâzikiye, 8 (Hususi) — Antakyada 'Alâettin ve Bakiyi heyetin yanına sev- | yeniden ihdas edilen sebeplerle büçok, ketmiş, belediye heyetinin sözlerini Türkler mahkemeye sevkedilmişler - a biliiiyar: Türk ekalliyetinden bir kısmının tahrik teşebbüslerine — tTağmen, şehir, normal vaziyetini muhafaza etmiştir. Bazı unsurlar, tezahürat yapmaya ve grev ilân edilmesine teşebbüs et- mişlerse de bu husustaki gayretleri muvaffak olmamıştır. Çarşılar umu- miyetle mutad faaliyetlerini muhafa- za etmişlerdir. Milletler Cemiyeti tarafından gön: derilen komisyon, tetkikatına devam tekzip etlirmek istemiştir. dir. BAA NFK EL ? 2 Köylüleri tehdit ediyorlar Türkler hakkındaki tâkibat devam | basını ıe“x:ni?;?. Suriye hudut mınta- Humus, 8 (Fususti) — Köylerde| etmektedir. ı Türk halkı tehdit' ve tazyik için dağıl-| Müşahitler Kırıkhanda Fransızların Rakı yerine su satan adam tevkif edildi Dördüncü asliye ceza mahkemesin- de Hüseyin isminde — sahtekârlıkdan suçlu bir adamın duruşması yapılmış- tır. Hüseyin boş rakı şişelerinin içine su dpldurup ağızlarını gayet mahirane bir şekilde kapatarak rakı diyo sat- maktadır. Gene böyle su dolu bir rakı şişesini Beyoğlunda Balıkpazarında esnaftan Vangele satmak istemiş ve mukabilinde 2 5kuruş alıp sıvışmıştır. Fakat o civarda böyle bir rakı kalpa- zanının dolaştığını bilen Vangelin çı« rağı derhal ustasını ikaz etmiş, bunun üzerine hemen şişeyi açarak içindeki mayiin su olduğunu görmüşler ve po- lise müracaat etmişlerdir. Polis çok geçmeden Hüseyini ya- kalamış, mahkemeye vermiş, mahke- me de Hüseyinin tevkifini kararlaştır. miştir. adamlarile görüştüler Halep, 8 (Hususi) — Müşahitler he- yeti Kırıkhana gekdikleri zaman yalnız, Fransa milis kumandanı ile ve Antak. ya belediye veisi Etemin adamı olan. Sabit ile görüşmüşlerdir. Halkın haki- kati anlatmak arzuları daha evvelden alınan sıkı tedbirler vasıtasiyle izhar e tirilmemiştir. Hama, 8 (Hususi) — Müşahitler he- yetinin sadece mandater memurlara ve mahalli hükümet erkânı ile temas et- melerini temin etmek için uzun zaman. danberi alınan tedbirlere rağmen yer yer halk tezahürlerde bulunmaktadır. Bu tezahürlere mâni olmak için yeni- den müsellâh kuvvetler faaliyete geç Mişlerdir. Sırf bu maksatla Kânunusaninin ü - çüncü günü Antakyaya kuvvtli bir jan darma müfrezesi gönderilmiştir. Antakyada halkı tehdit ettiler Lâzikiye, 8 (Husüsi) — Müşahitler Antakyaya geldikleri zaman mesalihi muş olan zabi ve milisler vazifole- rine deyam etmektedirler. Bunlar mü- gahitlere karşı köylülerin nasıl bir ta- Vır almaları lâzım geldiğini anlatmak ta ve aksi harekette bulundukları tak- dirde mallarından ve canlarından vaz geçmeleri lâzım gekdiğini söylemekte- dirler. Şam istihbarat reisi müşahitlere refakat ediyor Şat, 8 (Hususi) — Müşahitler heye tine Şam istihbarat relsi kumandan Bono refakat etmektedir. Tercümanla- tı da bir Ermenidir. Biz Türkiyeyi isteriz Humus, 8 (Hususi) — Müşahitler Reyhaniye civarında Yenişehir köyü- he geldikleri zaman müşahitlere refa- kat eden kumandan Bono heyeti ken- di adamlarından Şaban namında biri- nin evine misafir etmiştir. bir hainin evine misa- öyün Çerkes hitleri zi eee e yi Ğ ürarrar di inar “Son Fosh,, nınîfehl Tefrikası: 15 bu alâkası bundandır. Fakat insan bu kadar nasıl değişebilir! O ne canlı göz- ler, yüzdeki hatların birdenbire gerile. rek yaylaşması neden? Gene aynı şüp- heye dönüyorum Feride. Bu adamın acaba bir sırrı mı var? Biliyorum, benimle: «İşte senin her K İsrarımıza rağmen © gece kalmadı.|de hoşuma gitti” Doktora karşı içime|teyden esrar, macera çıkaran hayalpe: Evden hep beraber çıktık. Yolda Sırtı gömdüğüm kin de şahlanmadı desem|rest ruhun!» diye, eğleneceksin. Ah Nihad ertesi gün yemeğe gelmesi içi: | salan. Ondan başka herkes beni be -|bilmiyorsun, seven insanlar en ince #öz almadan onu bırakmadı. şenmişti. Dans ederken kulağıma her-| şeylerden öyle manalar çıkarırlar ki, ve Baloda vakit fena geçmedi. Eski ta | es iltifat dolu sözler fısıldamışlardı.|hem bu sefer yanılmıyorum. mıdıklar etrafımızı aldılar, Fakat ves | Yalnız onun kolları vöcuduma buz -| — Artık Selim Naci sık sık geliyor ve tiyerde garib bir şey oldu. Mantonmt | 'an bir halka halinde dolanmıştı. |bize takılarak: «Beni gezdirmiyorsu- Bırakırken bir aralık arkamı dönmüş | — İşte balo gecesi de böyle geçti. O be- nuz, böyle olur mu?» diye, söyleniyor. tüm, Karşı aynada doktorla bakışları | “im hatırim için eğlenir gibi göründü. | Bu yüzden bir kaç kere de onunla çık- mız karşılaştı. Ve bu elâ gözlerdek | Jen başkalarile konuşup, gülüşerek mıya mecbur olduk. Bu genç adamın okşayıcı, ateşli mana beni gene hayrete | reş'eli görünmeye çalıştım ve biz karı , bizim hayatımıza yavaş yavaş şaşmıya düşürdü. Şimdi belki sen de gene ku- | soca böylece harice uygun bir çift gi- başladığını hissederek — üzülüyorum. runtu yaptığıma hamledeceksin. Fa -|»i göründük. Geçen akşam doktar, bir aralık salon- kat emin ol Feride o bana eskiden de | “Ertesi gün Selim Naci yemeğe gel -|dan çıkmış, onunla yalnız kalmıştık, baktığı gibi gözlerinin içi sevgi ve ateşle | di. Sırrı Nihadın sevdiği kadar var, Çok | Gülümsiyerek yüzüme baktı. Gözle- yanarak bakıyordu. Kendimi tutamı -| sevimli açık kalbli bir adam, Öyle şaka-|rinde bana acıyan bir mana beli: yarak, dudaklarımı ısırdım ve yavaşca |!ar yapıyor ki, aylardanberi gülmedi - İsezer gibi oldum. Sinirlendim. O yavaş- başımı aynadan çevirdim. Ondan sonra |ğim halde sofrada ben bile gülmiye|ca: Sırrı Nihad gene o eski soğuk, durgun | başladım. Bol bol Anadoludan bahse-| — Hayret! dedi, Sırrı Nihad eski a- adera oldu. Zannediyorum ki dans e -| diyor. Dikkat ediyorum Anadolu bahsi | ğırlığını hiç kaybetmemişaklalbuki ben, derken bir çok başların tarafımıza çev-|açıldığı zaman Sırrı Nihadın her za -'evlendikten sonra onu çok değişmiş rilmesi ,erkek gözlerinin uzun müd -|tnah derinlerinde bir esrar saklı gibi| göreceğimi ümid etmiştim. det yüzümde dinlenmesi onu pek sıktı. |bulutlu elâ gözleri ateşle parlıyor. Ye-| — Söyliyecek bir şey bulamıyarak su- Öyle çekingen, kendi kabuğunda bir| rinde dimdik olup, yüzü gerilerek müt- suyordum. Devam etti: adam ki.. böyle kalebalık yörler, yanın- hiş bir alâka ile arkadaşını öyle bir din-| — Het halde Nihad sizin arkadaşlı- dak” kadına takılan gözler onu müthiş sık cc v Fet-t t!"ğ'uı“u"ıu ararsan o ge- Nacinin anlattığı bir çok memlekeîlcıilıeket yapmış. Onu çok severim, fakat « kadın gibi, beğenilmek benim Sırrı Nihad da görmüş, gezmiş. Belki|sizi tanıdıktan sonra bu sevgi ikiye , proje hariciye vekâletince hazırlanmış olup Parise gönderilmek üzeredir. tihbarına göre, Türk hükümeti, Fran- sız hükümetile bilitilâf İskenderun me selesinin Milletler Cemiyeti konseyi- nin 21 ikincikânun Tuznamesine ko- nulması için icab eden bulunmasını raportör M: Sandler'den rica etmiştir. bildiriyor: Antakya 8 (A.A.) — Havas ajan- ğ’ li çözellaradir — diğine göre M. Vieno, Türkiye Büyük Sancak hakkında bir Türk - Fransız leyişi var ki.. Adeta şaşırıyorum. Selim | ğinıza el uzatmakla en yerinde bir ha-| mini vaadetmiştin, beklivorum. Şefik|num. Emine, zeki bir kız, her iş€ Parise bir proje gönderiliyor (Baştarafı 1 inci sayfada) İvyermiş, fakat Türk esbabı mu de teklifimizin | kendisine mal etmemişi Söylendiğine göre, İngiltere leri bakanlığı, Türkiye Büyük € müsteşarıma, Türkiyenin c mübalâgalı olduğunu bildirmişti Resmi mahafil, Türkiyenit, lenin bu derecede çabuk — bir hallinde ısrar etinesi: d şılamaktadır. Zira, Türkiyenii ettiği Fransa - Suriye muahed bik mevkiine üç aseneden yecektir. Paris 8 (AA.) —D. N. B. bildiriyor: Dış İşleri Bakanlığı müsteşat Yakın Şarktaki Fransız kuvvet! mandanı General Oesinger ile m rede bulunmuş, bilâhara Türki) yük Elçisile iki saat konuşm! Türk matbuatının Sancak Mf sindeki, şiddetli neşriyatının, N relere devam için havayı çok tirdiği tebarüz — ettirilmektedir. * dığına göre, Fransa ve Türkiye metleri, bilâhara — doğrudan müzakerelere başlamak üzere, kü müzakereleri Milletler konseyinin içtimama kadar t mek hususunda mutabık Fakat herhalde müzakereler *, | memiştir. Cenevre, 8 (A.A.) — Havas 1 bildiriyor: Milletler Cemiyeti mahafili, derun meselesinin Milletler konseyinin müzakerelerinde sıri nulmasından evvel, Türkiyenim yetten çekilmesini veyahut eneff' yasi, ve askeri kararlar almasın! rimuhtemel telâkki suuhedğıt_. Hükümetimiz tarafından verilecek Ankara 8 — Anadolu ajansının is teşebbüslerde müzakerelere devam Paris 8 (A.A.) — Havas ajansı Dış İşleri Bakanlığı Müsteşarı M. Vieno dün, saat 18 den 20 ye kadar si B. Suad Davaz ile görüşmüş- Salâhiyettar bir membadan enil- Elçisinin nazarı dikkatini, Türk mat- buatında görülen bazı makalelerin, anlaşmasına mani olabilecek mal nin şiddeti üzerine çekmiştir. Fransız hükümetinin bu meseleyi itina ile tetkik etmekte olduğu ve Ti kiyenin de ayni tarzda bir tetkikte bu- lunmasını görmekle bahtiyar olacağı bildirilmektedir. Vieno ve Davaz, müzakerelere de- vam edilmesi hususunda mutabık kal- mışlardır. Fransız hükümeti, eğer Tür- a e kiye de böyle bir teşebbüse mütemayil | mafih, eğer tatmin edilmezse, ise, Cenevrede 18 kânunusanide topla- nin kendi hattı hareketini nacak kon&üy içtimamın - taliki husu- | değiştirmesi 'n“h'f“"u'f- sunda müracaatta bulunulmasını kabul| — Türk mahafili, Reisicümhüt etmektedir. türk'ün, Sancak Türk ahalisinip İngiltere de meseleye karıştı (Xey> ve umumiyetle - Arabbes, n 8 (A.A.) — Havas muha- | Juğunu bildirmektedir. iri bildiriyor: v Gti İyi baber alan bir membadan öğre- melTo“l;rkıkM;::hcr;.p!::iy:ked nildiğine göre, Türkiyenin Londra Bü|), ceririlara aF a le getirilerek, Türkiye ve Fransa * yük Elçiliği müsteşarı, Sancak mese- fından birlikte garanti edilmiş bit © lesinin çabuk bir surette halli için İn- riye - Lübnan - İskenderun muhtar' gilterenin Fransız hükümeti nezdinde letleri federasyonun - teşkil ç tesir etmesini taleb zımnında, bir kere |) Li sürecektir. geçen hafta bir kere de dün, diş işleri bakanlığile temasa gelmiştir. ,,,—ığğ"-m' & BLML“—»?. N. B. 4Ü Öğrenildiğine göre, İngiltere hü- Kyarı DEYE n kümeti, Paristeki İngiliz Böyük Elçi-| "? Söncükta Türkler ile diğer si Georges Clerek'e, Türkiye Büyük pi a aa ğ yrn Elçisi müsteşarının * n bildirdiği ""_"h talebini nazarı dikkate almazsa, © Türk noktai nazarının Fransa dış işle-| cak meselesinin cebri bir suretle ri bakanlığına bildirilmesi için talimat | ilmesinden korkulmaktadır. bölündü. Sezadan Ferideye mektublar: Kahve rengi gözlerinde temiz bir pırılti yanıyor, yüzüme şefkatle bakı - yordu. O tanıdığım bütün insanların €en temizi gibi geliyordu bana. Bu yal- nız biçare hayatımda önüme uzatılan Bu dostlük içime serim bir vu gibi dok du. Gözlerimde tutamadığım yaşlar toplandı ve gayri ihtiyari ona ellerimi uzattım. Selim Naci ellerimi avuçla - rında dost bir hareketle sıkarken, Sırrı Nihad içeri girdi. Ve bizim gülüşerek anlattığımız dostluk muahedesini, ba- kışları yaşlı gözlerime düşünce ile ta- kılarak dinledi. Onun bu bakışları be- ni biraz sıktı. Lâf olsun diye: — Dostunuzu elinizden aldığım i - çin sıkıldınız galiba? dedim. Gülümseyerek: — «Selim Nacinin kalbi geniştir, dedi. Sana da, bana da dostluğunu pay edebilecek kadar.» Ben onunla konuşurken bir türlü ha« rice karşı olsun samimi görünemiyo - rum., Ö vaziyeti daha iyi idare ediyor. Asıl fenası Selim Nacinin benim bu resmi hallerime, Nihada karşı çok ya- :în;:'::;:î:r: 'ıîı:.ydugu hayret gali bulunmak mecburiyeti zaten b Suadiyede, münasib bir köşk bulu-|8'kiyor. -Yanımda olmadığı zal namadı. Küçük Modada bir ahbabın | &8'T bir mes'uliyetin yükünü ol tavsiyesi ile denize bakan bir ev tut-|dan bir an için atmış gibi sevfi tuk. Artık sana da oradan yazacağım. Tüm. Gözlerinden öperim. Gülenin bir res-| — Yeni hizmetcimden de pek m Yeni evimize yerleşeli bir ayt yor. Taşınmak, yerleşmek telâşi de sana mektub yazmak ancak oluyor. Küçük Modada, denize bu küçük beyaz evi pek b li nünde bir sed var. Çitlerle * tesi yabanf otların bürüdüğü bir yeşillik. Daha uzaklarda deniz mavi uzanıyor. Burada Şişlideki den kendimi daha rahat, daha s€f hissediyorum. Evin bembeyaz © ru, güzel denizi alabildiğine yan geniş pencereleri karşısında ürkekliğim, — öbür tarafta duyd yabancılık epey hafifledi. Kendim! ha sâkin, ve yüreğimi derdlerden sıyrılmış buluyorum. Sırrı Nihad sık sık hastaların luğunu, sabah erken muayenel de bulunmak lüzümunu öne Şişlideki evde kalıyor. Bundan kâyetim yok. Yanımda olduğu lar öonu muazzeb etmekten kork rum, İstemediği halde daima ka şiyor. Aşcı ihtiyar bir kadındır, mutlakta. (Arkası 'beye selâmlarımı söyle, Seza