Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
""F l SON POSTA 30 - İkinciteşrin —— « Son Posta,,nın resimli zabıta hikâyeleri 1 Bir sabah, antika ticareti yapan Kuvil ve Rexz müessesesine yakışıklı, temiz giyinmiş bir adam gelmiş, Grand otelde oturan Mösyö Tornun çok moşhur ve kıymetli iki minyatürü istettiğini, satın alacağını söylemişti,. Minyatörlerin herbiri otuz bin lira değerinde idi. Yağlı bir müşteriye çat- tığına sevinerek yözleri parlıyan antikacı, minyatürleri bizzat otele götürdü ve Mösyö Tarnun odasını sordu. 3— w Antikacı Mister Rez, kapı aralığından Madam Tornu ya- takta yatar birj vaziyette görünce biraz şaşırmakla beraber, minyatürleri Mister Torna verdi. O da yatak oda- sına girdi. Kü 6 « Kadına seslendi. Ceyap yoktu, Sarstı, gene olmadı. Bir de ne görse beğenirsiniz ?,.. Resme bakinız ! yatakta iyatan kadın filân değil, bir taş bebex idi, yorğan bunun üzerine maharetle örtülmüştü. a Komiser «Kont» un nerelerde dolaştığı- ni, evinin yerini öğrendi. Doğru oraya Sitti. ve kapının zilini şiddtele caldı. İçeri- den bir takım garip sesler düydü. k ontla Neti minyatür hırsızlığından haberleri olmadığını ısrarla iddia ettiler. Kontun al- dindaki ben tam mânasile bir suç delili olamazdı. Fakat komiserin elinde başka deliller de vardı. Kon tün otelle alâkasını pek bariz bir surette göstere- Minyatü ” Ş Mister Rez oturduğu 4 " karısi ile Derken — bulunduğu hayretle işitti. Mister mırıldanarak konuştuklarını duydu. yerden, Koridorda ayak #esleri vardı, 7 Aradan bir ceyrek geçmeden, antlikacı bDolise müracaat etti ve başından gecen- leri anlattı. Adamın cehresini tarif edemi- yordu. Cünkü herifin suratında sabun köpü- ğü vardı. Bununla beraber alninın sağ tara- fında bir ben gözüne carpmıştı. Komiser, eme'yus olmayınız. Elimden geleni vapaca- Bım» dedi. "OIcerî ayağını atar atmaz mak- sada girişen komiser, «Kont dedi, cıkar su minyatürleri!9 , Kont soğukkanlılığını muhafaza ederek, «arayınız, haberim yok!» Ceyabını verdi, fek emareler mevcuttu. Minyatürlerin de nerede *? : iklanmış olduğu kolaylıkla meydana çıkarılabi- Ti 4 İrdi | Siz minyatürlerin nerede olduğunu bulabilir Siniz? Bulamazsanız 8 inci sayfaya bakınız! .g— 12 Kapıcı, antika tücearı tarif etti. ÂAntikacı bizzat Mister Toru tarafından isteyen Zengin genç böyle yarı tıraşlı, yüzü sabunlu bir halde karşısına çıktığından dolayı nasılsa uyuya kalmıştı. « nuz, oturunuz. ben madama minyatörleri baksın » dedi. Torun salonun kapısının kilitlendiğini Komiser ilâye etti : rleri kim çaldı? Rza. Mister Torun odasını yukarı çıkarak kapıyı çaldı, Kapı açıldı. Minyatörleri satın almak özür diledi. hiç, olmazdı Çok rica ederim &ma, siz şöyle buyuru- gütüreyim de bir 5 ü Büt_ı'.'ın kapılas — kilitli idi, Antikacı koridoraru da çıkamadı. — Bununla beraber yatak odasının kapisı açıktı. « Hiç olmazsa - kadın elimde ya !, » diye düşü. nerek içeriye daldı. 8 Komiser, alnının sağ tarafında böyle bir ben olan «Kont» isimli bir serserivi ha- tırladı. Otelden odanın kısa boylü — şişman bir adam tarafından tutulduğunu ve gri el- biseli birisinin de arka merdivenden düşer- cesine indiğini, hattâ orada bulunan bir bo- vacıvı da vere yuvarlamasına ramak kalmış olduğunu otelden öğrendi. e 11 Komiser, doğru banyo odasına geçii, Ve Derken banyo odasından bir ses duyuldu. neş'eli neş'eli, «Masşallah Neti, dedi. Temiz. lik mi?...» gibi ahbap — çevuşlar, birbirinizden ayrılamazsınız değil mi ?.., Şimdi söyleyiniz bakayım. Minyatüörleri hangimiz meydana çıkaracak, sizleri mi, yoksa ben mi ? » « Neti ile Kont, siz iki |) g B 5 ylfa 9 —— —— Alinin külahını Veliye Velinin külâhını Aliye Başkasının parasile saltanat süren tüccar bugün beş parasız kaldı ı Londra piyasasının pek iyi tamdığı tüccar Payper bir yıl evvel milyonlarla oynuyor, bir hükümdar gibi yaşıyordu. Karada otomobilleri, denizde yatı vardı. Her ay bütçesine 30 bin lira eğlence parası ayırırdı Payper, uzun boylu, yakışıklı, par- lak abanoz saçlı olgun bir adamdır. Londra piyasasının pek iyi tanıdığı bu adam, bir zamanlar milyonlarla oynar, karada otomobili, denizde yatı ile taç- sız bir hükümdar saltanatı sürerdi. Fa- kat bugün beş parasız kalmıştır. Ve es- kiden karınca gibi etrafına üşüşen, zi- yafetlerine konan binlerce «iyigün» dos tunun kapılarını çalarak, iş istemekte- dir. Şimdi istediğini yapamamanın, e- mirlerini söktürememenin acılığını tâ can evinden duyan Payper, şimdi, Lon dra iflâs mahkemesinin koridorlarında düşük omuzlarla dolaşmakta, cübbeli, kavuklu hâkimlerden, avukatlardan me 'det ummaktadır. Bu eski taçsız hükümdar hayatını şöyle anlatıyor : — Bugün beş param yok, bu muhak- kak.. Lâkin, siz de bilirsiniz ki, bundan birkaç sene evvel benim yaşayışım ef- nelerinde otomobil satışımın cirosu, 450 bin Türk lirası idi. İnanınız bana, ki bu işlerde bu işlende bir tek kuruş bile Mmenfaatim yoktu. Senede de 8 ilâ 10 bin İngiliz liralık masrafım oluyordu. Büyük işler peşinde olduğum için, yük sek sosyetelerde görünmek, kendimi alduğumdan fazla zengin göstermek ,mecburiyetinde idim, Bazan iş icabı, ,müteaddit yerlerde odalar kiralar, sırf ,yetrafa caka satmak için boşu boşuna ,haftada 200 lira para verirdim. Londra yüksek sosyetesinin icapları- Tna uymak için de bir yat satın almıştım. Hafta sonlarında gene bazı müşterileri ,kafese koymak için, Tanrının günü li- ,manda demirli bulunan bu yatımla te- ,nezzühler tertip ediyordum. Eh.. Bir- ,çok yerlere yayan da gidemezdim ya!.. .Onun için de en pahalı otomobillerden ,birni aldım. Karımla evlendiğimin haf- tası, 30 bin liraya satın aldığım köş - kümde müşterilerime her hafta kokteyl partileri veriyor; öğle veya akşam zi- ,yafetleri çekiyordum. Bu ziyafetler ba na, her seferinde 600 liraya patlıyor- ,du.. Bütçemde «zevk ve safa» faslına 30 bin lira ayırmıştım. , Günlük programımı şöyle çizmiştim: , Sabahleyin saat 8 buçuktan, ertesi ,günün öğleden sonrası üçüne kadar, ya /zıhanemle Savoy oteli Berkley ve is - ,tasyonlar arasında mekik dokurdum. ; Bugün ise kokoz mu kokozum.. Ka - (dınların vefasızlığına karımın benden jayrılması misal teşkil etti. Onlar ancak paranın sevgilisi, paranın âşıkıdırlar. ,Bugün bir müflisim. Bunun için de ka- rımdan ayrıyım... , İşe başladığım zaman 26 yaşında İ- ,dim, Ötomobilcilik yapıyordum. Yazı- ,haneden de, oturduğum yerden, otomo ,bil satabilirim diye düşündüm ve meş- her açmaktansa müteaddit yerlerde ya /zıhaneler kurdum. Plânım şöyle idi : , Yeni veya kullanılmış otomobiller isteyen müşteriler buluyordum. Her is- ,teğe karşı yetişecek kadar sermayem yoktu. Onun için mahdut mikdarda sa- tışlar yapıyondum. Tiyatro âleminde çök tanıdıklarım vardı. Borçla para al- maya başladım. Ekseriya, üç haftalık bir borç için yüzde on beş faiz veriyor- dum, Birçok tanınmış- şahsiyetlerden para aldım. Arkadaşlarım beni arkadaş larma tanıttılar. İşletecek parası olan bana koşuyor; bittabi kasama havadan para yağıyordu. Ben de Alinin külâhını Veliye, Velinin külâhmı Aliye giydiri- yordum. Artık klüplerde ismim çıkmiış tı. En büyük eğlenceler, kumar parti- lerinin başında muhakkak ben bulu- nuyordum. Bulunmalıydım. Yoksa ta- dı çıkmaz, zevkine varılmazdı. Lâkin her çıkışın bir inişi vardır. Ne doğru söz değil mi?... Gelsin şarap, gelsin kumar derken, bir de baktını ki ipin ucunu kaçırm:- Şşım... 1934 yılında kârım azalınca, or- sanevi bir yaşayıştı. 1932 ile 1934 se- |. : Payper taklarıma yüzde 15 den verdiğim kârı yüzde yedi buçuğa indirdim. Bununla beraber gözüm kararmıştı. Birşeyler yapmalı, plânlar kurmatlı, ya şayışımı, yatiyle, otomobiliyle, kacınla rile bu şatafatlı yaşayışımı devam ettir meliydim. Bir sabah çek defterini aç- tım. Bankada tam 22 İngiliz lirası pa - ram vardı. Gayet soğuk kanlılıkla 1500 İngiliz liralık bir çek hazırladım. Ban- kaya dayadım. Ve en ufak bir itirazda bulünmadan parayı verdiler... Zaten bütün oyunum bir blöften baş ,ka birşey değildi. Dudaklarımda emin bir tebessüm taşıyarak bin türlü işlere giriştim. Otelden otele, klüpten klübe mekik dokuyarak yeni yeni müşteriler avladım, Lâkin güneşin karşısında kar dayanır miı?... Vur patlasın, çal oynasın âlemi uzun sürmedi. Bir gün geldi ki alacaklılar beni sıkıştırdı. Paralarını veremedim. Ve sonunda hapse girdim... Müflis bil tüccar olarak hapisten çıktığım zaman jjehimde tek bir kuruşum yoktu... Bu gün de parasızım... Ve kendimi geçin- direcek bir iş arıyorum. İnebolu Halkevi faaliyete geçiyor İnebolu (Hususi) — Vali Avni Do ğan spora ehemmiyet vermekte, bu i; için icab eden yardım ve müzahereti e sirgememektedir. Valinin verdiği di - rektiflerle Halkevinin spor şubesi ha rekete getirilmiştir. İnebolu Halkevi nin diğer şubeleri de harekete geçmeğe hazır bulunmaktadır. Evin temsil şu- besinin şimdiye kadar verdiği temsiller milli bayramlarda okul talebelerinin verdiği temsillerden ileri gitmiyor, ede- biyat. şubesi, canlılık gösteremiyor, köycülük şubesi kuruluşundaki gaye- ye bir türlü ulaşamıyordu. Yalnız mu: siki şubesi yetiştirdiği ve devam ettir: diği bando takımı ile, içtimaf muave « net şubesi de tedris zamanlarında yok- sul talebeleri himaye etmek suretile bir mevcudiyet gösterebiliyorlardı. * Vali Avni Doğanın spor şubesini olduğu gibi diğer şubeleri de harekete getireceğinde şüphe yoktur. Bu İnebo- lu gençliği için büyük bir mazhariyet olacak, bilhassa köycülük şubesinin di- ğger Halkevleri köycülük — şubelerini örnek ittihaz ederek çalışması köylü için verimli ve faydalı neticeler doğu - racaktır. S. A. Karamanda köy bürosu Karaman (Hususi) Karaman C.H.P. si İlyön Kurul merkezinde köy lülerin derdlerini dinlemek, isteklerini yerine getirmek, fakir ve kimsesizlere muâvenette bulunmak ve her türlü yardımlarına kaşmak, köylü kalkın - malarını temin etmek maksadile bir Köycülük Şubesi meydana getisilmiş- tir. Şube âzaları faaliyetlerine başla - mışlardır. İ