Hergün Pancar müstahsilleri Mahsullerinin kazanç Vermediğini söylüyorlar Muhittin Birge — eçende on iki sene evvel bana talebelik etmiş bir dosla rast geldim. «Dost» diyorum, çünkü, ben bütün hocalık hayatımda talebemle dost oldüm. Bu dost bir çiftçi oğlu idi, arazi sahibi idi, öyle kaldı. İ bir çiftçi olarak yaşamayı Ben ayrıca da çiftçi dostu olduğum için işlerden konuştuk. «Nasıl, dedim, ziraatte hesap var mı?» Bana dedi ki: «Eğer sizin bize öğ- rettiğiniz şekilde gitmiş olsaydım şim- diye kadar çoktan batmıştım!e Bu cevap beni ürküttü, bir hoca fatile gençliği batacak yola sevkedece fikirler vermiş olmak bence kaba)ıııılıı— rin en büyüğü idi. Sordum: «Aman, dedim, ben sana ne öğrettim ki böyle bir fenalığa sebep olsun!» Cevap verdi: «Başkasının alnının te- rile değli, kendi alnının terile yaşa'» diye öğretmediniz mi? «Evet» dedim. «İşte, bidayette ben de - öyle yap - tım, topraklarımda kendim çalıştım, fakat gördüm ki batacağım. Şimdi on- dalıkla çalışıyorum, eh geçiniyoruz!» O zaman geniş bir nefes aldım. Çün- kü ben bizde büyük toprak istihsali - nin kazanç vermiyeceğini bilirdim ve talebemi de bu işe sevkedemezdim, «Peki, dedim, ben sana toprakların- da büyük istihsal yap! diye tavsiye el- tim mi?» Buna da şöyle cevap verdi: «Böy söylemediniz amma, insanın kendi a - ln terile yaşaması fikrini bize telkin eden siz değil misiniz? İşte, ben de öy- le yapmak istadim!'» * Hakikaten, bizde büyük ziral istih - sal batak bir iştir. Ben bunu çok za - man evvel ve çok defa yazdım. Bu dostumun tecrübesi de hakikaten işe bir gençlik ideali katmış olmasından - dır. Yoksa tecrübeli babası elbet onun gibi çalışmamıştı. Her neyse, onunla bahsi sonradan pancar ziraatine dök- tük. Acaba, bu kadar emekle vücuda getirilen şekercilik pancar ziraati va - sıtasile çiftçiye yardım etmiş midir? Bunu anlamak istedim. Bu müneyver çiftçi derhal bana hesabı, kitabı ver - di: «Kazanamıyoruz, yahut kazansak ta hiçten bir kazanç'» dedi ve anlattı: Pancarın tonu, fabrikalara seksen kilometre mesafe dahilinde ve vagon- da teslim yedi buçuk dıir. Ancak bunun bir takım tenzilâtı olduğundan elimize 680 kuruş kadar bir şey geçer. Fakat, pancarı ekmek, bir kaç defa ça- palamak, çıkarmak, temizlemek ve nakletmek, bunların hepsi para ile o- lur. Bütün bu masrafları yaptıktan son ra da hakikaten çiflçiye, eğer tarlada bizzat çalışmışsa miskin, gayet miskin bir kâr kalır, eğer yemviye ile başka » sını çilıştırmış, yani büyük istihsal yap. mMışsa üsle de para ekler. Çiftçi dostumun verdiği izahata p,d-î re bu ziraatte şeker fabrikalarile müs- tahsiller arasında aktedilen bir de mu- kavele vardır ki bunlar da hani şu te- lefon, elektrik ve havagazı veya si'- gorta idarelerinin veya şirketlerinin abonelerine okumadan imza ettirdik- leri matbu mukaveleler vardır, işte on- lara benzer, Bütün bunları dinledikten ve pek iyi bildiğim toprakta çalışmaya ait he - sapları kontrol ettikten sonra kendi - sine tamamen hak verdim. O, ilâve et- ti: Eğer pancarın tonu on lira olsaydı bu işten çiftçi istifade edebilir ve kazan- dığı para ile de ahvalini ıslâh edebilir - di. Maalesef fiat şimdisbu hadde indi- rilmiştir, işte hayır kalmamıştır. * 'Yazan: Şeker fiatlarının indirilmesi ne ka- dar doğru idiyse pancar fiatlarının da bu kadar indirilmesi, zannedersem, o kadar yanlıştır. Ne olursa olsun, Tür - k im en büyük istihsal kaynağı olan oprak mahsulleri eğer bu işi işliyen - lere makul bir kâr vermiyecek olursa Türkiyenin çiftçi unsurunun seviye iti- barile yükselmesine ve toprak. istihsa- Himni ıslah edebilmesine imkân yoktur. Pancar fiatlarını, fabrikaların şeker is- Lhsali enasraflarını bir hesap etsek şe- Resimli Makale: aşamak sadece yiyip içmek, gezip eğlenmek değildir. SON POSTA Mütemadiyen yiyip içen ve bir a- sırdan fazla yaşayan hayvanlar da vardır. W Hakihi yaşamak nedir ? Gi Yaşamak az zaman içinde çok şey öğrenmek, görmek, çok şey yapmak- tır. Kobra yılanlarının En büyüğü Yakalandı ef A R Şimdiye kadar yakalanan Kobra yı- lanlarının en büyüğü ve en uzunu ge- çenlerde Londrada Fen müzesinde teş- hir edilmiştir. Hindistanda yakalanan bu Kobra yı- lanı tam altı metre uzunluğundadır. “ Bunu idam edin!,, 1900 senesinde Kaçar hânedanın - dan bir şâh Avrupada bir seyahat yap- | mıştı. Bu arada Fransaya da uğramış- tı. Pi lunmak itsedi. O sırada da idam edile- cek bir mahküm vardı. iste iken bir idam sahnesinde bu- Mahkâmun idam edileceği gün şâ- ha haber verdiler, şâh geldi. Mahkümu görür görmez: — Bu çok zayıf, olmaz! Dedi ve orada bulunan müddeiy « mumfyi gösterdi: — Bunu idam edin! ker satış fiatlarını değiştirmeğe lüzum kalmaksızın pantcarın miskin fiatına bir zam yapılacağını göreceğimize kanlim. Bunun için çok bitaraf bir memleket münevveri, memleketin bu nevi istih- sal işlerini yakından tanıyan tecrü - beli bir Türk sıfatile bu meselenin tet- kik edilmesi fikrini ortaya atıyorum. Ben bizzat şeker fabrikalarının bile bu sehaveti kendiliklerinden yapabilecek- lerini tahmin ediyorum. Bunu yap - salar da şu pancar ziraatçılarının biraz yüzleri gülse çok iyi olur. Toprak üs - tünde çalışan insanların da bizim gibi iyice yaşamıya hakları vardır. Muhittin Birgen | HERGÜN BİR. FİKRA Üçüncü koca Bayan H..., iki kocadan dul kal - maştı. Geçen sene, Allahin emrile bir üçüncü kocaya daha vardı, Geçenlerde, adamcağız hastalan- dı. Harareti 38 buçuğa kadar çıktı. Bayan H... kendisine - şefkat ve ihtimamla bakıyordu. Bir aralık sordu: — Kocacığım! Doktor - falancayı acaba çağırsak mı?.. İster misin? — Tanır mısın? İyi midir? — Evet; tanırım, İlk iki kocamı da o todavi etmişti. Bay H.. irkildi: — Hayır.. Hayır! dedi. Çağırma; istemez. Şu dakikada kendimi da - 'hı iyi hissediyorum! a İki ikiz Rardeş Yaşlarını neden Saklıyorlarınış ? SÖZ ARASINDA İngilterede Türeyen bir Moda Kralı Z İsmi Sun Süre Kim olan bu Korealı adam, kendisinin moda mücidi ve kra- h olduğuna inanır. Her gün yeni bir kıyafetle Londrada Hayd Park'ta do- laşır. Meselâ,, bugünlerdd; gümüşten İkinciteşrin 27 T | Sözün Kısası Bir futbolcunun E. Talu ot Postanın 24/11/36 tarihli sayısının spor sütununda İngi- S liz sporcularına ve tahsisen futbol ta * kımlarına ait enteresan bir yazı vardi. Bu yazıya nazaran İngilterenin meş$ sür Arsenal takımında sağaçık oyni * yan bilmem kim, o takıma, bizim. pa < Tamızla 100,000 liradan fazlaya nıalole müş im! Sporun lüzumlu ve faydalı bir şey olduğunu kat'iyyen inkâr edenlerden değilim, Bir mifletin maddi ve manevi bünyesi üzerinde meşkür tesirler ya * pan sporun her türlü fedakârlığa âyık olduğunu da teslim ederim. Ancak, are zu ederdim ki, yirminci asır beşeriyeti spora verdiği ehemmiyeti ve ona gÖS terdiği alâkayı biraz da güzel san'atlar Ve kültür sahâasında da göstersin. Halbuki, dikkat &diyorüm: Belii biz istisna edilecek olürsak, dünyanın hiç bir tarafında fikir adamları himaye ve sahavet görmez oldular. Edebiya:, sim, müzik gittikçe rağbetten dü Sinema, tiyatroyu, radyo, kitabı Musikiyi öldürdü. Bir yerde hem maç, hem.de konferans.olsa, Halkın tek 5 mü stadyomadır. Maç, güreş, bol! silâtının boliuğu yüzünden kitap tenkit lerine, ilim münakaşalarına gazeteler« de yer kalmadı. Kanser ve verem gibi Ancanlığı kemiren iki yaman derdin, dermanını lâboratuvarının zehirl vası içerisinde Aaraştıran h 100,000 Jira vermek kimsenin aklı: gelmiyor; lâkin bu parayı bir fu!bolcu kolaylıkla alabiliyor ve pek tabii, belki de az görülüyor. Bu bir haksızlıktır. ğ Ve beşeriyet yükselmek istiyorsa,»* şüt çeken bir futbolcu ile ze-uret çe «4 — ken bir fikir adamını - hiç olmazsa 3 bir tutmalıdır! Z—Z:&— Biliyor musunuz ? — 1 — Dayaku kimdir? 2 — Araüks nehri nerededir? 3 — Fransada Prencesse de OClöye ve ta «! haturlar (Memolre) eserlerini yazan kadın kimdir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Portekizli meşhur gemlel Vasko dö İngilterede, birbirlerinden asla ay -| Yapılmış ayakkabılar, parıl parıl par l | FAma Hina yolunu 1498 d6 keştetmiştir. 2 — Üçüncü Napolyonun karısı tmpara « rzılmıyan, aynı şekilde şapka kullanan, Yan açık kırmızı bir pantalon, yaka - aynı terziden diktirilmiş elbiseleri gi-|larında madalyalar, bronalar takılı ka- de epey yaşlıdırlar, ve henüz evlenme- de gümüş rengile boyanmış eldivenler, mişlerdir. Yaşlarını soranlara: | — Nasil olur, yaşımızı söyleyebilir ımiıyiı) Daha durunuz bakalım yaşımız Her rastladığına: ne, başımaz ne... Kısmetimize mâni| —— Ben, dünyanın moda kralıyım, almak mı istiyorsunuz?. demektedir -İherkes beni taklid ediyor. Ne giysem ler: Bir kaç gün sonra moda oluyor, demek- toriçe Eugenle 17 yil, yant 1858 den 1870 € Fransız imparatorluğunda bulun .« yen iki ikiz kardeş vardır. İki kardeş|dife bir ceketle dolaşmaktadır. Ellerin- | » uştur. 8 — Osmanlılarla Macatlar arasında 1526 boynunda eflâtun yaka ve kravat, ba-|da yapılan meçhut Mahaç — müharebesinde şında da, bembeyaz bir şapka vardır. |ölen kral Macar krali Luidir. Ayağıyla olomobil kullanan kıravat bağlıyan adam Londralı Alfred Mayers, doğuştan İSTER İNAN Türkiyede mevcut esnaf cemiyetlerinin en küçüğü Leblebiciler cemiyetidir. Bu cemiyetin 180 üyesi, senede de 180 lira geliri vardır. Cemiyet bu 180 lira Yalancılar arasındaki müsabaka Amerikadaki yalancılar klübü, bir yalan müsabakası yapmıştır. Müsa- bakaya iki bin beş yüz amatör yalancı İştirlik 'etmlş ve birinciliği. “Bösjümen Feresa isminde bir yalancı kazanmış- tır. Benjamen müsabakada şu yalanı söylemiştir: «Bizim evimizde büyük babamdan At ayni yerde o kadar zaman durmuş- tur ki gölgesi duvarı delmiştir.» İki bin beş yüz kişinin iştirâk etti- |lanın kazanmasına doğrusu - şaştık... |Biz buna gelinceye kadar ne akla gel- lmeı yalanlar duymuşuzdur. ye Bi müsabakada birinciliği böyle bit ya cukları daima paralarını aynı hesaba | maktadır. İSTER İNANMA! gelir ile idare merkezi olarak bir oda tutmakta, bir kâtip kullanmakta, ve leblebici esnafından fakir düşen bir kaç kişinin her yı) sılaya gitmelerine yardım etmektedir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! * F kolsuzdur, ve bütün işlerini ayağile gös te ve cebinden çıkardığı bir tomar kâ-| ”| Ü P Bd öti 'a abkialkdake : ” rür. Oromobil. kallanı, yyaki yaranı mükemmel bir makine ustası, dehşetli — İşte bakınız, bunlar da Kral Be-|bir spor meraklısıdır. İyi yüzer ve iyi şinci Corc, Vilson, Mareşal Foş, Loidİdalşr. Bir çok müsabakalara iştirâk et- Corc ve Klemansoya büyük yerlerdenİmiş, bir kaç tane de birincilik almış - tavsiyelerdir. tır. İ B *ei| Ayak parmaklarile, dişleri saye » Ti7 Senelik bünkü Müşterisi sinde holsuz ve elsiz olduğuna asla e- Nevyorktaki bankalardan birinin| şef etmemektedir. Ayak ve dişlerile, 117 senelik bir müşterisi vardır. Ban- yıkanmakta, traş olmakta, giyinmekte, kalma ceki biz düvar'saati vardır. Sa- |Hanın ilk açıldığı hafta bankaya mü -|hattâ kravatını bağlamaktadır. Yapa- racaat edip para yatıran bir adam bü-İmadığı yegâne şey düğme iliklemektir. tün ömrünce parasını bu bankada sak-|Bunu hiç becerememekte, muhakkak lamış.. ve onun çocuğu, çocuğunun ço-|bir başkasının yardımına mühtaç ol « yatırmışlardır. Bu sene banka bu eski müştel için bir ziyafet tertib etmiştir. Ayaklarile, fincanlara çay koyan, l kendi sigarasını yakan Mayers iskam- bil hattâ masa tenisi oynamakta; oy « narken de raketi dişleri veya çenesi ve yahud omuzlarile tutmaktadır. Doğduğu zaman yüzme bilmiyen bir balık | Balıklar ve hemen hemen bütün hayvanlar denizde yüzmeyi doğuştan bilirler. Meselâ bir köpeği denize atım: yüze yüze sahile gelir.. fakat Fok böy* le değildir. Doğduğu zaman yüzmek ,bilmez, ona yüzmeyi annesi öğretir.