/ Sayfa s n Ziraat Bankasında yapılacak ıslâhat (Baştarafı 1 inci sayfada) kontrol imkânını verecek şekilde sahip lendirmek gayesile vücude getirilmiş- tir. Yeni esaslar ayni zamanda elde bu- lunan Kredi kaynak ve imkânlarından Türkiye ekonomisine yarar istihsalde bulunan ve yurdumuzun belkemiği o- lan bakiki çiftçiyi faydalandırmak ül- küsünü taşımaktadır. Zirai servet kaynaklarımızdan üza- mi menfantin temin edilebilmesi için tarfetmekte olduğumuz emeklerin ba- pnda ziral işletme sermayesinin de çok nühim bir mevkil olduğuna, işletme termayesine dayanmıyan arazinin iktı- adi bakımdan bir değer ifade edemi- (cccğinc, şüphe edilemez. Bu itibarla Çtimal hayatımızdaki geniş rolü ve te- Hri itibarile de hususi teşebbüslerin başaramıyacağı bir mahiyet ve ehem- biyette olan zirai kredi meselesi bir levlet faaliyet mevzuu olarak ele alın- nış bulunacaktır. Yeni esaslara göre Ziraat Bankası zirai kooperatiflerin a- hka bankası olacaktır. Maamafih banka (ene esas vazifesinden başka diğer ban a muamelelerini de ayni zamanda ya- habilecektir. Yeni esaslarda ziral kredi- ün tevziinde küçük çiftçinin ihtiyaç- arı üstün tutulmaktadır. Bankanın iti- yari sermayesi yüz milyon liraya çıka- “lmaktadır. Bankanın yapacağı ziraf kredilerin kmeli memleket içinde ve dışında sü- Müm ve satış kabiliyeti bulunan ziral ptihsaldir. Ziraf istihsali gütmeyen her tangi bir zirat kredi talebi gösterilecek Jahsi ve maddi teminatın değeri ne o- lursa olsun banka tarafından kabul e- dilmiyecektir ve yapılmıyacaktır. Bankanın yapacağı ziral kredinin maksatları çiftçinin işletme sermayesi unsurlarını tamamlamak, ziral istihsa- li verimlendirmek, zirai mahsullerin sü rüm ve satışını kolaylaştırıp arttırmak- tır. Banka ziraf kredi işlerinden başka zirai sanayii tesis ve bu sanayie iştirak edecek, bataklık kurutma, ırmak ve çay yataklarını temizleme, kanal açma suretlerile ziraate elverişli toprakları kurutup işletecek veya toprağı az çift- çiye bu gibi araziyi uzun vade ile dağı- tacaktır. Bankanın yeni işletme teşkilâtı | — Umumi heyet, 2 — Zirat krediler yük- sek nâzım heyeti 3 — Mürakıpler, 4 — İdare meclisi, 5 — İdare komitesi, 6 — Umumi müdürlük olarak tesbit edil- miştir. Bankanın umumi heyeti Büyük Millet Meclisinin iktısat, ziraat ve di- vanı muhaşebat encümenleri tarafın - dan bir intihap devresi için seçilecek beşer aza ile Başvekâletten her sene gösterilen beş azadan teşekkül edecek- tir. Yeni esaslara göre Ziraat Bankası memurları diğer devlet müesseseleri İsmet kâğıdı okuduktan sonra Mu- allâya uzattı: — Sana düşünmek için üç gün mü- saade... Bugün cuma, yarın yarım gün, öbürüsü gün de pazar olduğuna göre pazartesi sabah saat on birde ya bana ret cevabını verir, yahut kendin gidip şirketin Calatadaki merkezinde muhasebeci Bay Özkanı görürsün. O sana fazla izahatı verecek ve müdür- lerle görüştürecektir. Tabit her dilden bir imtihan vereceksin. Muallâ binbir duygunun tesiri altın- da sendeliyor gibiydi. Bütün ağır şart- larına tağmen bu iş cidden ideal bir işti. Yalhnız seyahat mesclesi bir yan- dan onu sevindiriyor, bir yandan da Bedid yüzünden üzüyordu — Ben uzakta iken onu yalnız ev- de nasıl bırakırim? Fakat bu lüzumsuz merakını yene- rek kendi kendine söylendi: — Artık çocuk değil ya, bir kaç gün dadımla kalır. İsterse Feridunun kar- deşi Meziyeti de yanında alakoyar. E- en seyahat muhakkak değil; olsa memurlarının istifade ettikleri haklar- dan bundan böyle müstefit olacaklar- dır. Fakat banıka memurları devlet me- murları hakkındaki ahkâm ile bunlar hakkında tatbik edilen muhakeme usul lerine tâbi değildirler. Yeni esaslara nazaran Ziraat Bankası memurlarına gene her sene Kânunuevvel nihayetin- de bir aylık maaşları tutarı ikramiye olarak verileceği, fakat vazilede kusur ları görülenlere bu ikramiye verilmi- yeceği gibi, fazla yararlığı görülecek- lerin de ikramiyeleri iki maaş nisbeti- ne çıkarılabilecektir. t Bankanın ilk teşkilât kanunu İktısat Vekâletince yapılacaktır. diye konulan esasa nazaran bankanın alacağı yeni şekilde icap öderse teşkilâtını genişlet- mek için İktısat Vekâleti tarafından ye- ni bir kadro ve yeni bir teşkilât yapı- labilecektir. Adil Rıza Irakta yeni Hâdiseler Bekleniyor Kahire, 2 (A.A.) — Röyter Ajansı- nın bir muhabirile görüşen tanınmış bir Irak lideri demiştir ki: Iraktaki hükümet darbesi her halde uzun sürmiyecektir. Cafer Elaskerinin katli milleti dehşet içinde bırakmıştır. Hükümetin devrilmesi bir avuç ordu er kânı tarafından ve ordudan yardım görmeksizin yapılmıştır. Üç bakanın kabineden çıkarılması yeni hükümetin muhalefetlen ürktüğünü göstermekte- dir, Bağdatta şimdi hüküm süren inti- zam darbenin âni olmasının bir netice- sidir. Fakat millet bu sarsıntının tesi- rinden kurtulduktan sonra kanun ve ndaletin yeniden tesis edileceğini sanı- yorum. Kabileler sükünetlerini muha- faza ve hüdiseleri takip etmektedirler- ler. Filistin Araplarına Yardım Londra, 2 (A.A.) — Kudüs'ten Daily Telegraph gazetesine - bildirildi- ğine göre, Yüksek Arap Komitesi dün yeni Irak hükümetinden bir tebliğ al- üjt Tzi hkükneti B Büllkğinde Filistindeki Araplar meselesine büyük bir ehemmiyet verdiğini bildirmekte- dir. Bağdat Filistindeki Araplara bü- yük yardımlarda bulunmağa devam edecektir. Irak Dış işleri Bakanı ya- kında Kudüse giderek Arap şefleri ko- misyonu ile müzakerelerde buluna- caktır. da kaç gün sürer? d Bu düşüncenin getirdiği ferahlıkla hemen kararını vererek İsmete söyle. di: — Pazartesi şirkete müracaat ede- ceğim kardeşim. Bu iş olursa sana ne kadar minnettar kalacağımı bilemez - sin. İmtihanda muvaffak olacağımı u- marım. Neticesini her halde sana te » lefonla bildiririm. * Burası geniş koridorları, cilâlı par - keleri, üniformalı odacılarile tam ma - nasile büyük bir işevi idi. Daha kapı- e dan girer girmez Muallâda sevimli bir tesir yaptı. — Burada çalışmaktan usanmıya- cağım gibi geliyor. Uzun boylu, temiz lâcivert elbiseli bir odacı saygı ile yüzüne bakıyordu. — Bay Özkanı göreceğim, — Buyurunuz efendim, yazıhanededir, haber verelim. — Şu kartı kendisine veriniz ve beklediğimi söyleyiniz. Bir saniye sonra güler yüzlü, sarı- karşıdaki SON POSTA . Çimento İ ., aA htikârının . ? .J. Önüne geçiliyor (Baştarafı 1 inci sayfada) alâkadar makamların nazarı dikka- tini celbetmiş ve fiyatlardaki yük- seklik hakkında tedbir alınmasını is- temişti. Hâdisenin üzerinde tevak- kuf eden Son Postanın, haklı neşri- yatınım nazarı dikkate alınmış oldu- ğunu memnuniyetle görüyoruz. İktısat Vekâleti tarafından bu me- sele hakkında Anadolu Ajansının tolgrafi şudür : Ankara, 2 (A.A.) — Çimento fab- rikaları geçen seneki istihlâkin bu se- neki istihlâkten az olmasını ileri süre- rek istihsallerine — geç başlamışlar ve ihtiyaç arttıkça mevcut stoklarla bu ihtiyacı karşılayamamışlardır. Fabrika- |lar istihsalâtının karşılayamadığı ihti- yaç miktarı evvelâ on günlük ve son- ra on beş nihayet 29 günlük teahhür- lerle teslimata sebebiyet vermiştir. Bu vaziyet vilâyetlerde fiyatlar üzerinde ihtikâr yapılmasına da meydan ver- miştir. İktisad Vekâleti — fabrikaların geç istihsalâta başlamalarını şiddetle müahaza etmiş ve - vilâyetlere bir ta- mim yaparak kanuni mevzuata rağ- men ihtikâra sapılmış olmasının se- |beplerini sormuştur. | İktısat Vekâleti, bu tamimde asga- ti bir çuval üzerinden yapılan satışlar- da cari olacak fiyatın | - Haziran - 935 tarihli resmi gazetede ilân edilmiş - lar İstanbulda vasıta üzerinde teslim 20 liya olarak tespit edilmiş, toptan fi- yata ancak nakliye masraflarının ilâ- vesinden ibaret olacağını ve bu suret- le husule gelen fiyata riayet etmiye- rek daha yüksek satışlarda bulunmaya teşebbüs edenler aleyhine endüstriyel mamulâtın fiyatlarımı tesbite mütcal- lik kanun mucibince takibatta bulu- nulmasını bir çuvaldan aşağı miktar- da satışlar için belediye nizamatı mu- cibince fiyat kontrolu yapılması lüzu- mu da bildirilmiştir. Vekâlet diğer ta- raftan icap eden başka — tedbirleri de almakta tereddüt etmiyecektir. Bir Alman tayyaresi Parçalandı 12 kişi öldü Berlin, 2 (A.A.) — Frankfort-Am- Main-Erfurt yolunda işleyen tayyare- lerden biri Thurange ormanına düşe- zek parçalanınıştır. On kişi ölmüş, üç kişi de yaralanmıştır. Kazanın sis yüzünden vukua gel- miş olduğu söylenmektedir. . şıa bir genç kapıdan kendisini karşı - ladı. — Bayan Dalmen... Buyurunuz & fendim. Özkan emniyet veren, dost olmağa hazırlanan bir çift yeşil gözle Muallâ- ya bakıyor, yakınlaşmak istiyen dü - rüst ve terbiyeli bir sesle ona söylü - yordu: — İsmet bana sizi tanıttı Bayan Dalmen; bunun için sizden soracak hiç bir sualim yoktur. Yalnız müsande e- diniz de biraz ben size burasını tanı- tayım. Direktörle görüşmeden evyel, girmek istediğiniz yeri tanımanız da- ba iyi olur. Sizi korkutmak istemiyorum, fakat teklif edilen işin çok güç ve önemli ol duğunu da söylemeğe mecburum. Burası temiz, namuslu ve kibar bir sus? kâtip ve mütercim olarak almak (istiyorlar. Bu, şirketin eli ayağı siz o- lacaksınız demektir. İmtihanda muvaffak olursanız, ki İsmetin söylediklerine nazaran buna e- minim ,derhal angaje edileceksiniz. Yalnız, böyle bir şirkette âmirlere kâtip olmak demek, çalışma ve dinlen- me saatleri belli olmamak demektir. Bu daha ziyade bir erkek işidir. Ba- zan saat sekize, hattâ dokuza kadar çalışacağımız zaman olncaktır. (Arkası var ) VAS İkânciteşrin 3 Türk kadınının havaları- #we * mızda verdiği ilk şehit Dün, Cumhuriyet bayramı münase- betile Ankarada yapılan merasimde paraşütle atlarken şehit düşen Bayan Eribe için, Kadıköy İkinci orta mekte- binde bir ihtifal yapıldı. Bu ihtifalde bulunan arkadaşımızın intibalarını aşa ğıda bulacaksınız: * Eribe, Kadıköy ikinci orta mektebin- den geçen sene mezuün olmuş. Bu itibar la, mektebinin bugünkü talebeleri için- de onu uzaktan yakından tanımıyan yok gibi. Fakat bu ihtifalde hazır bu- lunanlar içinde, mektebin sade şimdi- ki talebeleri değil, eski mezunları da var. Mektebin bahçesini dolduran bü- yük kalabalığın arasında, kızlı erkekli birçok talebeler, birçok muallimler, E- ribeyi tanıyan, tanımıyan birçok kim- seler mevcüt. Kalabalık arasında, hüngür hüngür ağlayanlar da, hiç müteessir görünmi- yenler de bulunuyor. Ben bu tezadın mahiyetini, tam saat an beşte başlayan dokunaklı nutukları dinlerken anladım Evvelâ bir trampet sesi duyuldu. Son- ra, önünde eli bayraklı bir genç kız yü- rüyen ihlifal mangası göründü. Onlar, ellerindeki çelengi, ve Eribenin siyah tüllere sarılmış büyük ve çerçeveli res mini, kalabalığın ortasına kurulmuş ©- lan kürsünün üstüne yerleştirdiler. Ve bir kenara çekildiler. Bu merasimden sonra, mektep müdürü Feridun, kürsü- ye atladı, söze başladı ve : — Bugün, dodi, mektebimiz, en mes'ut, ve en bedbaht gününü yaşa- maktadır. Eribeyi kaybetliğimiz için ağlıyoruz, fakat onun kaı r zandırdığı şerefin büyükl yoruz. Bay ı_nı'ıdı'ı.r. mektebine dört sone ev- vel küçücük bir çocuk olarak gelen Eri- benin çalışkanlığından, derslerine kar- şı dikkatinden, zekâsından, usluluğun- dan, sevimliliğinden uzun uzun bah- settikten sonra, hayli alkış toplayan nutkunu şöyle nihayete erdirdi: — O, dört yıl önce küğficük bir ço- cuktu. Bugün büyük bir kahramandır. Öyle temiz ve iyi bir çocuğu kaybetti- Bimiz için teselliye mühtacız, böyle bü yük bir kahraman kazandığımız için de tebrike lâyıkız! Orada bulunanlardan bazılarının sü- künları bazılarının da teessürleri arasın da tezadın sebebini anlatan bu nutuk- tan sonra, talebelerden ikisi heyecan- larını ifadeleştirdiler. Onları müteakıp, gene talebelerden bir kız, Eribeye hi- tap eden bir şiirini dinletti. Bir nutuk daha söylenildi. Gazetelerde Eribe hak kında çıkan bütün yazılar okundu. Hep bir ağızdan İstiklâl marşı, ve talebele- re bir gün içinde öğretilen havacılık marşı söylenildi. Ve son söz, Eribeyle beraber, Türk- kuşunda çalışmış olan öğretmen Bayan Naciye Tarosa verildi. Günün en çok alkışlanan nutkunu okumak, Bayan Naciye Torosa nasip oldu. Heyecanını ölçülüleştirmesini gayet iyi beceren Ba yan Naciye Toros, Ankarada şahidi olduğu bu acıklı ölümü şöyle an lattı : » — Bugün içinizde, aranızda yetişen Eribenin inanılmıyan ölümüne beraber |" ramı geçirmenin ve atlayışı yapmanın |" sevincile toplanmışlardır. Bütün Tür- kiyenin bir tek kalp gibi attığı büyük günde, Eribenin çok hüzünlü ölümü gö nüllerimizi sonsuz bir acıya doldurdu. Onu gayelerin en yükseği yolunda nızdan yetişmiş olmasile gevinin, övü- nün ! Eribe düştü. Fakat bu düşüş, onu gök lerin şimdiye kadar hiç erişilmemiş katlarına çıkardı. Ölümü bizi korkutmadı. Havacılık aşkımıza daha fazla hız verdi. Sizlere... Hava kurumuna, ve bütün Türkkuşu talebelerine en içli teessürlerimi bildi- — İrirken, Eribenin yarım kalan arzusunu tamamlamak ve erişemediği gayesin | erişmek için Ankarada ettiğimiz yemi* ni, bir defa daha tekrarlarım!» ! Bu nutuktan sonra, Eribenin tayyart ye ilk adımını atlığı Modadaki Vi tayyare hangarına da bir çelenk konul: ması teklifi ekseriyetle münasip bulun” du. Gidilip oraya da bir çelenk konul” du. Mektebe dönüldüğü zaman, biçart Eribenin tüllü çerçeveli fotoğrafı, okü* duğu dershanenin kapısı yanına, me“ rasimle asıldı. Ve bu samimi ihtifalt nihayet verildi. ' * Eribenin arkadaşlarından Bayan Şâ* mika : — Eribe, dedi, dehşetli spor âşıklısiy dı. Bisikletten inmek, denizden çıkmak istemez; babasile sabah akşam havalâ* nırdı. Eribe ile bir sınıfta okumuş olan Ba- yan Süreyya da : — O, dedi, bilhassa jimnastik dersi” ne bayılırdı. Fen bilgisi derslerine dt çok meraklıydı. Biliyorsunuz ki o, tay” yareci Vecihinin kızıdır. Babasile tay” yareye binerlerdi. Kendisi de tayyart kullanmasını biliyordu. Fakat söyledir ğine göre, babası yalnız başına havar lanmasına izin vermiyormuş. Biraz da“ ha büyü de öyle diyormuş. Zavallı Eri- be mütemadiyen : — Ah, diyordu; şu babamı bir kandı- Tabilsem, tayyareyle yalnız başıma ÂN karaya kadar uçup döneceğim! Eğer biraz izin vermezse, ben işi yapmak İ- çin, bir gece tayyareyi hangardan aşıt- maya bile niyetliyim. Fakat kâfir şeyi tek başıma işletemem ki! Bir gün de, biz dershanedeyken, Ve- cihi karşıdaki çayıra düşmüştü, zaval- h bunu görünce öyle fenalaştı ki sor- mayın!.. Ondan sonra babasına yalvar- miş : — Aman, demiş, eğer benim sınıfta saatlerinde uçuşa çıkma, Çünkü aklım fikrim sana gidiyor, hocanın sözlerini kavrayamıyorum! Merasimde olduğu gibi son sözü ben de, Eribenin kazaya uğrayışını gören öğretmen Naciye Torosa verdim. Ba- yan Naciye : — Biz, dedi, Eribeyle beraber uçuş talimlerinde bulunduk. O, bu işe be$ aydır çalışıyordu. Fakat babası kendi- sini daha iki yaşında iken tayyareye bindirmiş. Sonra da uzun zaman çalış- tırmış. Eğer bir ay daha geçseydi, sa- de parâşütçülük değil, pilotluk imtiha- Tunt da verebilecekti. Bayramda 600 metreden atladı. Fa- — Nasıl, kusurlu atlamadım ya? di- ye sormak olmuş, muallimimiz Anohi- min kendisine fena not vermesi ihtima- Jdinden korktuğunu söylemiş. . O kazadan sonra, diğer paraşütçüle- ye, gördükleri kazaya rağmen atlamak- tan çekinip çekinmiyecekleri sorulmuş- — ,Bütün bayanlar, tereddüt bile etmeden derhal atlamaya hazır olduklarını bil- dirmişl Zavallı Eribe.. Ankarada merasim- de atlamayı çok istiyor, ve : — diyordu. Beni atlayışa sok- — Meğer, dedim, atlayımnca ölecek- miş ! Bayan Naciye Toros : — Öyle dedi... Eribecik öldü. Fakat /Türk kadınının adını gökyüzüne yaz- dıktan sonra ! Selim Tevfik Eribe için Ankarada ihıî'ı'y.puı Ankara 2 (Husust muhabirimiz: ü kadaşlar tarafından Ankara Halkevinde bir ih* tifal yapılmıştır. Bu ihtifalde arkadaşları Eribeni uğradığı kazanın ve onun şahadetini© kendi cesaretlerini kırmadığını, bilhass sa arttırdığını ifade edici sözler söyle* mişler ve arkadaşlarının hatırasını tar ziz etmişlerdir.