Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TT KdK CA S-i L Aana SAT TC Dunyanın en sür atlı kadın yüzücüsü,iddiaları hilâfına âşık oldu « x * Berlin Olimpiyatlarının 100 ve 400 metro birincisi Danimarkalı Ric, vaktiyle âşık olmıyacağım deyip dururken şimdi “Bana spordan fayda yok, evlene- ceğim ve iyi bir zevce olacağım,, sözlerini söylüyor Bu seneki Bertin olimpiyatla- rında yüzme şampi- yonu Ric, harikulâ- de muvaffakıyetleri güzelliği, şirinliği i- le bütün Berlini bü. yülemiştir. Her yer. de, herkesin ağzın. da onun adı dolaş- makta idi. Ric Danimarkalı bir kızdır. Danimar. ka yüzme takımının baş yıldızıdır. Dün- yanın en süratli yü- zen kadını ünvanını kazanmıştır. Yüzmek hususun. da rakiplerini yen- mesine rağmen, aşk yarışında bütün 18- rar ve inatlarının hilâfına olarak sa- rışımn bir gence mağlüp düşen Ric, ko- cası ve pek yakında kuracağı yuvası için bütün şampiyonluk ünvanlarını terke karar vermiştir. 100 ve 400 metre şampiyonu Ric, İngilterede yüzme tur- nesi yaparken seyirciler arasında, ken- |, disini pek ziyade alkışlayan, oturduğu yerde her hareketile alâkadar olan bir seyirciye gözü ilişmiş, ilk önce gence hiç ehemmiyet vermemiş. Sonraları her vesilede karşısına çıkan bu delikanlı- nın takiplerinden âdeta usanç getirmiş ve nihayet bir gün Parkta, meneceri ile dolaşırken gene arkasında bir göl- ge gibi takip ettiğini hissedince daya- namamış, arkasına dönerek : — Müösyö, ne istiyorsunuz; peşimi ni- ye bırakmıyorsunuz, demiş.. Gencin hiç bir şey söylemeden, yal- nız uzun uzun bakıp uzaklaştığını gö- rünce de şaşırmış. İşte ilk tanışmaları böylece başlamış. Gencin böyle uzun uzün ve pek mânalı bakışı, dünya yüzme şampiyonunu ya- vaş yavaş düşündürmeğe başlamış, ve âdeta eskisi gibi her yerde ona rastla- mak istemiş, Günler hep bu iştiyakla geçmiş. Bir gün Danimarka sefaretinde ve: rilen bir çayda, bu garip delikanlıya rastlayan Ric, sanki eski bir tanıdığını görmüş gibi, ona doğru koşmuş ve ilk dansı - hiç birşey söylemeden - onunla etmiştir. Dakikalar, ve saatler geçtikçe biribir- lerini çıgınca sevdiklerini anlayan iki genç, daha o gün, orada, bittabi arala- .rında nişanlanmaya karar vermişler - dir. İki defa, olimpiyat rekorunu kıran, Mlle. Rie Ric, hakiki bir evkadını olmak niye- tindedir. , Üç yaşında iken yüzmeye başlayan ve on yaşından beri de şimdiki mene- cerile birliktle çalışan şampiyon : — Hayat benim için, kocam ve yu- vamdır, demektedir. Bunun için, şim- ,diye kadar kazandığım ve ileride ka- /zanacağım, bütün ünvanları fedaya ha- ,zırım. Bana eski kafalı diyecekler bu- ,lunur. Fakat bunu diyecekler bilmeli- ,dirler ki yüzme beni hayatımın sonu- ha kadar meşgul edecek birşey değil- ,(dir. Bir kadının asıl vazifesi ve mu- ,kaddes gayesi, yuvası ve kocası olma- lıdır. 60 Hamal İşlerinden çıkarıldı İstanbul gümrük başmüdürlüğü eli altında bulunan hamallardan bir kıs - mını — sıhhi vaziyetlerinin müsaade - sizliği ve ahlâkt vaziyetleri dolayısile işlerinden çıkarmıştır. Ayrıca da bun- ların her birine yüz otuzar lira ver - meği taahhüt etmiştir. Emniyet direk- törlüğünde teşekkül eden bir heyet iş- lerinden çıkarılanların bu ikramiyeyi alabileceklerini — tesbitle — meşguldür. Bunların adedi altmış kadardır. İki kişi testereye elini kaptırdı Fındıklıda odun deposunda çalışan Cemal oğlu Salim otomatik testere ile odun keser- ken elini kaptırmış, ağırca yaralanmıştır. * Fenerde odun deposunda çalışan Kemal de otomatik testereye elini kaptırmış, ya - ralanmıştır. L Te ZOEEA Ş Ğ _— GÖNÜL İŞLERİ (? Uzun müddet nişanlı Kalmanın verdiği Bir netice.. . İzmirden «Z, S.» inisiyali ile mek- tub yollıyan bir kadn okuyucum sorüyor: — Altı aydanberi bir gençle sevi- şiyorum, Evlenecektik, fakat işsiz kalınca tasavvurumuz teehhüre uğ- radı, sevdiğim: «Bugün iş bulayım, bugün evlenirim» diyordu. Derken İzmirden ayrıldı, gideli epeyce ol - duğu halde bir mektubunu bile al- madım. ÂAcaba beni unuttu mu? Ve ben ne yapayım, onu bekliyeyim mi?» * Bence bu okuyucum uzun müd - det nişanlı kalmaya küurban gitmiş- tir. Tanıştıkları zamandanberi ge - çen altı ay içinde erkek, gözleri ile visa dahi kadına doymuş, bır baş- ka sergüzeşt peşine düşmüştür. Ka - dının yapacağı şey unutmak ve is - tikbalini bir başka erkek sevgisin - de aramaktır. Bu defa tecrübe sahibi olduğu için ümid ederim ki uzun müddet nişanlı kalmıyacak, işi kat'i neticeye bağlıyacaktır. * * * Sarıyerde (A. Koca) ya: Bu izdivac mümkün değildir. Bul- garistan Türkleri hukuku aile bah - sinde eski hükümler ile idare edi - lirler, yaş bahsinde fazla derin araş- tırmaya lüzum görmeden evlenmele- ri mümkündür. Fakat mademki kız buraya gelecektir, nikâh burada ola- caktır, kanunu medeni hükümleri - ne göre muamele görürsünüz. Ka - nunu medeni ise 13 yaşında bir kı zın evlenmesine cevaz vermez. Âile- nize bu noktayı anlatır, bahsi de kı- sa kesersiniz. TEYZE ı Butun servetını Sevgilisine Bırakan Evli Baron Bir aşk macerası İngilterede günün meselesi oldu , Bütün misarını sevgilisine bırakan evli Baron Allen Çarls İngilterenin ta- nınmış şahsiyetlerinden biridir, asildir, oldukça güzel bir karısı vardır. Son za- ,manlara kadar gayet mes'ut bir şekilde yaşayıp giden, karısının üzerine derin bit sevgiyle titreyen M. Çarls, birden bire değişmiş, huysuz ve geçimsiz ol- muş. Karısı yabancılara karşı zevahiri kurtarmak için kocasının densizlikleri- ne boyun eğmiş, ses çıkarmamış. Çılîr- mamış ama, M, Çarlsi de elinden (Çırmış. |/ Nasıl mı kaçırmış?., M. Çarls, bir zi- yafette tanıdığı otuz iki yaşlarında Wlis Gladys Cayb ismindeki sarışına ilk görüşte tutulmuş, Ve Leylâsını arayan Meecnun gibi hep peşinden koşmuş, on- dan da yüz bulunca, bunca yıllık, evini barkını terketmiş ve sevgilisi ile bir- likte yaşamaya başlamış. Fazla sevgi Jatacağımız küçücük bir kaza, Sör Çar- lsi ölmesine yetmiş... İngilizler ileriyi düşünür adamlar- dır. Bittabi her İngiliz gibi M. Çarls de bu kaidenin şazı olarak kalmamış, o da vasiyetnamesini önceden hazırla - mış. Ölünce de vasiyetnamesi açılmış ,'ve bir buçuk milyon tutan gayrisafi Mis Coyb hadını genç sevgilisi Gladys'e, evinin eşyasını da asıl karısına bıraktığı gö- /rülmüş. Sözü mirasa konan Mis Koyba bıra- kalım : — Allen Çarls ile 1932 Eylülünde ta- nıştım. Bizi, ikimizin arkadaşı olan bi- risi, biribirimize tanıttı. Öyle sanıyo- rum ki daha ilk görüşte biribirimizi sevdik, o zamanlar, ayrı ayrı semitlerde oturuyorduk. Günden güne sevgimin artlığını hissetim. Ondan kaçmak, u - zaklaşmak istedim Ne mümkün.. Gün- ler geçtikçe Allene daha çok bağlan- dım, Çevresinden, havasından ayrıla- maz oldum. Bir gün bana köyde ayrı bir apartıman tuttuğunu, hiç olmazsa senede birkaç ay beraber yaşamamızı teklif etti. Kabul ettim. Ve yeni yuva- mızda, herkesten uzak, aşkımızı en de- rin hislerle ve okşayışlarla bezeyerek ,yaşadık. Köyde, herkes beni Allenin karısı diye biliyor ve hürmet ediyordu. Baronun hiç bir hastalığı yoktu. Sa- pasağlam idi. Görünmez kaza... Apartı- manımızın banyosunu beğenmeyen Al- len bir usta çağırdı ve yepyeni bir ban- yo yaptırdı. Ve o akşam da banyo yap- 'tık. Su biraz sıcakça idi ama bana hiç tesir etmedi, Lâkin Allen banyodan çı- (kınca müthiş bir kulak ağrısına tutul- du. İhmalci tabiatli olduğundan dok- tora da gitmedi. Ağrılar fazlalaşınca korkan sevgilim ameliyata razı oldu. Ama bıçak altından kurtulamadı. Ve bu menhus, mel'un, meş'um banyodan Üüç hafta sonra öldü. Keşki banyoyu ,yaptırmamış olsaydı... Şimdiye kadar beni Allenin karısı diye tanıyanların yüzüne nasıl baka- cağım? Hele karısına karşı müthiş bir vicdan azabı duyuyorum. Duyuyorum ama.. Kabahat benim mi?.. Sevdim. Se- vildim.. Bu tabiatin ezeli kanununa karşı gelemem yal...» ,ve aşağıda kahramanının ağzından an- di Phlın dedıkodaları gene başl iyi tertip Dinarlı Yunanistanda, Kara Ali Halkevinin müsabakala"' 2000 Lira mükâfatlı müsabakayı kazanmaya namzet pehlivanlar d ıokulmıyacagı söyleniyor... Şu halde ortada tek kişimi kala edilmedi — iyileşemedi, Mülâyimin güreıı (Baştarafı 1 inci sayfada) miş, ve serbest usulle güreşecek pehli- vanların sayısı dörde çıkarılmıştı: Ma- lüm, Yağlı güreşe, daha birçok pehlivan- larla beraber, serbest güreşe iştirak e- den güreşçiler de girecekler, Bu da ma lüm, Şimdi pehlivanlarımız, rastgeldikle- 'dan yemek yiyemiyor, kimisi uyku u- yuyamıyor, kimisi su içemiyormuş. İçlerinden besiye çekilenler varmış. Yarımdünya Süleyman pehlivan gün- 'de 4 okka üzüm yiyormuş. Tekirdağlı Hüseyin pehlivan,.haftalardan beri evi- ne uğramıyormuş. Molla Arif pehlivan, yorulmamak için namaz bile kılmıyor- ,muş. Bir kısmı da müsabakalar etrafında uyanan alâkayı genişletmek maksadile ,çıkarılmış olan bu rivayetleri istediği- niz kadar çoğaltabilirsiniz. , Fakat ben dün, Sirkeciyi dolduran ,pehlivanlar arasına karıştığım zaman, ,yapılacak müsabakaların istenilen ne- ticeyi verebileceğine yüzde yüz inana- ,madım, Ben gördüklerimi duydukları- ,mı anlatayım, ondan sonra siz, bu gü- âyik olan pehlivanın meydana çıka - ,bileceğine ister inanın, ister inanma- (yımn, , * | Türkiyede profesyonel yağlı güreşçi- ler, köylerde, kasabalarda, şehirlerde, mütemadiyen biribirlerile tutuşurlar, , Bu güreşler, pehlivanlarımızın kıy- metlerini meydana çıkarmış bulunmak- ,tadır. , Bü güreşleri mahallinde, veya gaze- ,telerde takip edenler bilirler ki, kazan- ,mak talihi, daima dört pehlivanımız - ,dan birine nasip olmuştur. Bu dört pehlivandan birisi Kara Ali, diğeri Mülâyim, üçüncüsü Dinarlı, dör- ,düncüsü de Tekirdağlıdır. Başa güreş- ,şenlerin geri kalanlarından hiç birisi, bu dört pehlivana tehlikeli bir rakip ke silememişlerdir. Bu itibarladır ki, bir ,şampiyonluk çekişmesinde, neticeleri önceden tahmin edilemiyecek olan gü- reşler sade bu dört zorlu pehlivan a- rasındaki tutuşmalardır. Çünkü geri kalan pehlivanlara, yani Yarımdünya Süleymanlara, Molla Ariflere, Manisa- lı Rifatlara birer, ikişer, beşer değil, çok defalar tutuşmuşlar, ve kâh yen- mişler, kâh yenilmişlerdir. Bu dört pehlivandan birisi, yani Di- |narlı Mehmet, yağlı güreşi çoktan bı- rakmıştır. Binaenaleyh, sade serbest güreşe girebilir. Binaenaleyh, yağlı gü- reşte kazanmaları muhtemel olan peh- livanların sayısı üçe iniyor demektir. Halbuki bu dört pehlivanın vaziyetle- livanın kazanacağını kestirmek işten bile değildir. Şu anda, Dinarlı Mehmet Yunaris- tanda bulunmaktadır. Kendisini çeke- miyenlerin aleyhindeki yaygaraların- dan haberdar değildir. Ve güreşlere yetişebilmesi; Halkevinin bu müsaba- kaları tertip ettiğini falcılardan haber alabilmesine bağlıdır. Kara Ali, köyüne, alçıya konmuş kı- rık bir kolla dönmüştü. Söylenildiğine göre, kolü, bundan yirmi beş gün ev- vel alçıdan çıkarılmıştır, — ve kendisi, bu güreşlere girmeye sureti katiyede karar verdiği için, sıkı idmanlara baş- lamış bulunmaktadır. Bu haberden, bi- çare Kara Alinin doktorsuz bir köyde yaşadığı anlaşılmaktadır. Benim de vaktile bir kazada kolum kırılmıştı. Ve kolumu alçıdan çıkaran operatör, boy- numa taktığı askıyı en az bir ay atma- mamı tenbih etmişti. Benden daha yaş- || h olan Kara Alinin kolundaki kırık, benim kolumdaki kırıktan daha geç kaynayacağına göre, onun alçıdan 25 gün önce çıkmış bir kolla sıkı idmana -başlamasına şaşmamak mümkün de - ri gazeteciyi çevirerek, rakiplerine mey ! "İ(dan okumaktadırlar. Kimisi heyecan- | ,reşler neticesinde, başpehlivanlığa en|, otuzar, kırkar, ellişer defa galip gelmiş | olan bu pehlivanlar, biribirlerile de bir |: rini inceleyince, 2000 lirayı hangi peh-| Tekirdağlı Hüseyin Hele bu vaziyette gireceği bif sâbakada tehlikeli bir rakip kesilt? geğine inanmak, meşhur Cüce ,Efendinin Çoban Mehmedi yere ,bileceğine inanmaktan gülünç olu? , Şu halde, geriye, Tekirdağlı HÜ pehlivanla, Mülâyim kalıyor dem” Ben dün, Tekirdağlının bir sabah B tesindeki sözlerini okudum. Tekirdağlı : — Mülâyim pehlivan Sırp teb3 Avrupada milli Arnavut esvabil .reşmiştir! kabilinden lâflar ediyor », - Ben bu sözlere bakınca, Tekird”4 nın Mülâyimle karşılaşmaktan bi? is kaçıncı defa kurtulmak bahanesi — şündüğüne hükmetmiştim. Ve : | — İhtimal, demiştim, böyle bif Ti gavurarak, Mülâyim pehlivanın M reşlere sokulmamasını temine maktadır ! # Fakat Tekirdağlının dün beniml& ", nuşurken, bu sözlerin kendisinde? © dir olmadığını iddia etmesi, hem ? "ij ,zeteyi, hem benim tahminimi | uğrattı. Halbuki kulağıma çalınan rivayS' y Mülâyim pehlivanın bu müsa ; sokulmaması ihtimalini teyit ediy?'ER Bu itibarla dün akşam, bu mü*” kaları tertip eden Eminönü HalkeY p spor kolu başkanile görüştüm. Bu zifeyi gören dostum M. Sami bâ — Biz, dedi, Mülâyimi de müsâ lara çağırdık. Fakat sadece : — Meydana kim çıkarsa ben hâZi” kabilinden bir cevap verdi, ve di. Eğer bu şekilde kafa tutmaktâ ederse, bittabi Sırp tebaasından & ğunu da nazarı itibara almak, V© disini müsabaka harici bırakmakK % buriyetinde kalacağız! ,l ' * Mülâyim pehlivan ise, Türk i ne herhangi bir Türk kadar yü # bağlı bulunduğunu söylemekte, y tebaasında olmadığını iddia etm€ her davete memnuniyetle icabe! yeceğini bildirmektedir. Eğer müs ka gününden evvel Halkevine Bi? mini yazdıirırsa, ve kendisinin mi hUlğ. ka haricinde bırakılması için PİF gf ka mahzur (!) bulunmazsa, Tâf pt bir tek heyecanlı tutuşma seyfS — pi ğiz demektir: Mülâyim - Te'kırdağLı seyin güreşi ! îl?i ” Aksi takdirde, buğünkü vafn .yani Dinarlı Mehmede haber V&? y den, Kara Alinin sakat halindö Jlâyim de bir bahane ile açığa © ,sa, şampiyonanın neticelerini için üç gün arka arkaya Taksif .yomuna kadar zahmet etmeye’ zum yoktur: Çünkü, rakipsiz min ,korkusuz kalacak olan Tekird #' 1 hî dağli - # geyin, ilk defa fırara lüzum g bıne indirmek için, i ,miye bile mecbur kalmıya dan kalma Kral tacı kadar k _gıyılen bir. şampiyonluk tacı, © /şıyan pehlivana iftihar hakki vmd* ,Bu itibarladır ki Eminönü Halk€ .bu güreşleri tertip ettirdiği he _etme,sım istiyoruz. ee ö ”’;' !