, 10 10 Sayfa A — “Son Posta , a nin tefriKası : 8 fi ARLIK ÜLKESİNDE BiR TORK ZARİTİ Mülkün , Cemil'in Akıbeti — Nergis Cemilin eline bir pusla sıkıştırmıştı, puslada şu satırlar yazılı idi: “Grandük sizin çok sert ve âsi “bir ruha malik olduğunuzdan bahsederek, kalabalık üsera garnizonlarına gitmenize razı olmuyor, - (Sarıkamış) ta, kâhir Türk ateşle” ri altında perişan olan (Türkistan a- olayı) nın zabitlerinden (Azmanof) is “mindeki bir binbaşı, (Cemil) e şu ma- lümatı vermişti: © — Sibiryanın bir çok köy ve kasa- balarında, Türk zabit ve askerlerine > karşı büyük bir muhabbet vardır. Bu- © nun sebebi de, şudur... Malüm ya, “(93 barbi) ndede Türklerden bir “hayli esir alınmıştı. Bunlar, Sibirya - “ya yollanmıştı. Bu esirler orada uzun- ca zaman kaldılar. Ve âdeta, halk ile aynaştılar. Bir çok zengin Rus kız - ları, bunlarla evlendiler. Orada birer âile teşkil ettiler. Hattâ bunlardan bir kismi, orada kalmayı tercih ederek, sulh olduktan sonra bile, memleketle- rine avdet etmediler, Ve artık muhi - “tin, en temiz ve en çalışkan bir unsu- ru makamına geçtiler... Onun için bu “sefer de Sibiryaya giden zabit ve ne- ferlerinizin orada rahat edeceklerine, “halktan iyi bir dostluk ve muhabbet göreceklerine eminim. Demişti, © Binbaşı Azmanof'un verdiği bu ma- lümat, Cemilin hoşuna gitmişti. O - onun için bir an evvel hastanenin şu iyotform ve tentirdiyot kokuların - dan kurtularak, seve seve teneffüs e- “dilecek temiz bir havaya, tatlı tatlı onuşulacak arkadaşlara kavuşmayı, t gözle beklemekte idi. Nihayet bir gün, hastabakıcı Ner - z, soluk soluğa gelmiş; Cemili bir öşeye çekmiş: — Gidiyorsunuz. Demişti, E Cemilin yüzünde, birdenbire bir se- inç belirmişti. © — Gidiyor muyum?.. © — Evet. — Nereye? — Onü, tamamile bilmiyorum... Fakat, bildiğim başka bir şey var ki| ©, çok mühim?. — Ne? > — Grandükten evvelce aldığı emir üzerine, sertabip dün kendisine bir re yazmış; artık taburcu edile - inizi bildirmiş. — Evet. © — Grandükten de derhal haber gel- niş. bu binbadıyı, (Orsk) kasabası i mi, halamın çiftliğine gönderi- 'niz. Orada ikamet etsin; diye emir vermiş. © Cemile, hafif hir şaşkınlık gelmişti. o — Sen, bu malümatı nereden al - dın? İ &ir Doktorun b Günlük Cuma İNotlarından (o (*) İ| Anjin, hünnak Boğaz ağrısı 'Ekseriyetle soğuk algınlığından olur. © Buzan da başkasından sirayet eder. A- “leş yükselir, boğazda bademcikler kıza- Je ve şişer. Bazan Üzerlerinde cerahat © noktaları görülür. Istırablı bir hastalık- “ır. Kulakta ve böbreklerde ihtilât yapar e” çok ehemmiyet kesbeder, Son derece | okka etmelidir. Boğaz ağrısı İaşlar başlamaz ıhlamur suyu içine ilâve edilen oksijene ve yahut di içine sicak su damlatılmış tertilrdi - “yodlu su ile sik sık gargara etmelidir. “Dâhilen de günde üç taneye kadar as - “ pirin ve hafif müshiller almak muvafık- | ar. (9) Bu notları kesip saklayınız, ya - İ bat bir albüme yapıştırıp o kelleksiyon | yapın. Sıkıntı zamanınızda bu notlar ibi dektor gibi imdadınıza yetişebilir, — Biz; bütün arkadaşlar, sertabi bin odasile kalem odasını kontrol al- tında bulunduruyoruz. On dakika ev- vel, sertabip bu emri kalem odasına tebliğ ederken, ben orada idim. — Orsk, dedin değil mi?. — Evet, — Acaba, bu kasaba nerede imiş?. — Bilmiyorum. Maamafih, inzi - bat zabitinin odasındaki büyük hari - tada arar, bulur, size haber veririm. — Çok minnettarım; sana Ner - giz... Sana, ve arkadaşlarına.. emin o- lun ki; sizden ayrılmak, bana çok güç gelecek. Nergiz, daha fazla dinleyeme - mişti, Koridorun, sahtiyan rengi mu- şambalarını gıcırdatarak uzaklaşıver- mişti... Cemil, onu gözlerile tâkib et- mişti, Bu genç Türk kızının uzun ve narin endamı, elbisesinin bembeyaz rengi ile, o parlak muşambaya akset- mişti, Cemil, onu gözden kaybedinceye kadar arkasından baktıktan sonra, hastanenin yemek salonuna inmişti. Orada, Rus zabitleri kaysı reçeli ile çay içmektelerdi. Cemil, bunların a - rasında bulunan Binbaşı Azmanof'u bir parti iskambil oynamıya davet et- mişti, Ve iskambil oynarken de, bir münasebet getirerek (Orsk) kasabası hakkında malümat istemişti. Azmanof'un verdiği malümata na- zaran, bu kasaba; garib bir hususiyete malikti. Avrupa ile Asyayı birleştiren hudud hattının tam üzerinde idi. Et- rafı, dağlar ve ormanlarla çevrilmiş - ti. Avrupa ile Türkistan arasındaki büyük kervan yolu, buradan geçmek- te idi... Ahalisinin çoğu (Kazak) di. Fakat bunların arasında, (Kırgız) lar da vardı... Havası biraz sert olmakla beraber, ek sağlamdı. Hattâ, eski (Çar) lardan bazıları; sarı sülün av - lamak için oradaki eski şatoya gelirler; bazan haftalarca kalırlardı. Ve... Cemil, artık bundan fazla malü - mata kulak asmadı... Fakat içinde, bir şüphe vardı. Onu niçin üserâ garni- zonlarından birine sevketmiyorlar da, (Asaletlü Grandük hazretleri) nin (muhterem halaları) na aid olan bir çiftliğe gönderiyorlardı. Yemekte, ve yemekten sonra da, Cemilin kafasının içinde mütemadi - yen bu sual dönüp dolaşıyor; buna bir türlü cevab bulamıyordu. Fakat, tam yatma çanı çalarken, bu muamma da hallolmuştu... Nergiz, u- sullacık onun yanına sokulmuş; eline, /Lâsin harflerile yazılmış olan şu pus - İayı tutuşturmuştu: (Cemil bey!.. (Orsk, tam Si - dasını boş buldum. “Usullacık içeri 80- kuldum. Grandük tarafından hakkı" - 'nızda verilen emri okudum... Gran - dük, sizin çok sert ve âsi bir ruha ma. lik olduğunuzdan bahsederek; (bu binbaşıyı, kalabalık üserâ garnizonları. na göndermek doğru değildir. Arka - daşlarını teşvik ederek bir isyan çı - mi Onun için tenha ve arka - daşlarından uzak bir yerde bulunan | (Orsk) kasrbasında, halam (Kontes İ Olga Nerimanof) un çiftliğine gönde-| İrilmelidir. Orada, bu esir binbaşıya yapılacak muamele hakkında, çiftlik kâhyasına ve mevki kumandanıma, İ- cabedan- emirler görülerilmiştir. ): di - —— iyor... Bu emirnamenin yazılış tarzı na nazaran, hakkınızda fena bir cere- birya hududu üzerindedir... Kalem o SON ÖPUSTA “ “ Son n Posta nin ze nın zabıta romanı: 8 8 Yazan : Hagh Austin İngilizceden çeviren : Kizi bir erkek mi Polis memuru: - :- Köşkte te bulunanlar hakkında mümk mümkün oldı olduğu kadar fazla malümat toplamak mecburiyetindeyim, dedi. Kent kendisi de farkında olmıyarak eski sabırsızlık huyuna kapılmıştı. Kameriyeye doğru gelmekte olan Pattonu karşılamıya gitti ve daha o- nun yanına varmadan soruşturmıya başladı: — Bana bu köşkte oturanlar hak - kında malümat vereceksiniz. Niçin burada toplandınız? — Mister Arnoldun davetlileri ol - duğumuz için. — Mister Arnold sizi neden davet etti? — Hafta sonunu birlikte geçirmek- liğimiz için.. — Öğleden sonra.. Aranızdan biri gaybubet etti mi? — Hayır! — Aranızda ne gibi bir münasebet vardı? Dostluk mu? İş mi? — Mister Arnold, Merrit, Lang ve ben hem dostuz, hem de şerik. Ayni işle iştigal ediyoruz. Firmanın. adı (Merrit, Arnold ve ortakları) dır. — O halde bu toplantı, bir iş top- lantisi idi. — Mutlak surette değil, Buna rağ- men bahis arasında.. iş üzerinde de konuştuk. — Köşke ne vakit gelmiştini z? — Öğle yemeği için: Saat bir bu - çukta! — Anlıyorum. Eğer vaziyetin hü- lâsasını ben yâpacak olursam belki va- kit kazanmış oluruz: Bazı delâile ba - karak O hükmediyorum ki, o Madam Merrit tanıdığı bir adam tarafından öldürülmüştür. Charles Patton komedi Ooynamıya teşebbüs etmedi. Ne istikrah, ne hınç, ne de ademi itimat.. Yüzünde hiç bir hissin eseri görülmüyordu. Yalnız a- dalelerinde hafif bir gerginlik O göze çarptı. Polis memuru sür'atle devam et - G: — Binaenaleyh köşkte bulunanlar hakkında ve öğleden sonra her biri - nin ne yaptıkları meselesi üzerinde mümkün olduğu kadar fazla malümat toplamak mecburiyetinde bulunuyo - rum, İfadeleri yekdiğerine tevafuk e- dinciye kadar her birini ayrı ayrı is ticvap edeceğim. Anladınız mı? Mister Patton ilk defa olarak gü - lümsedi: — Evet, dedi. İfadelerimizin' yek - diğerini nakzetmemesi lâzım geldiği - ni söylediniz. Pekâlâ! İşte benim söy- liyeceklerim: Birlikte yemek yedik. Sonra Madam Arnold biraz serinlemekliğimiz için havuz başına gitmekliğimizi teklif et- jti Banyo yapmak istiyenler bu fırsat- tan istifade edebileceklerdi. Zira haf- ta sonu için banyo takımlarımızı dai- ima yanımızda taşırız. Madam Metrit ile ben derhal banyo yapmamıya ka - rar verdik. Mister Lang ile kızım te - nis oynamak istiyorlardı. Havuz başı- na gittik: Mösyo Merrit; karısı, Mös- yö Arnold karısı.. ve ben.. birliktey- dik.. z Kent: — Anlatırken saatleri tesbit etme- yi de unutmayınız, dedi. — Madam Arnold havuzdan bah - settiği zaman saat ikiyi çeyrek geçi - yordu. Takriben 20 dakika sonra o - raya gittik. — Mister Lang ile Mis Patton ne - redeydiler? — Tenis kortuna gitmek için biz - yan hissedilmiyor. Böyle olmakla be- rabsr, neticenin ne olacağı bilinemez. (Arkası var) den ayrılmışlardı. — Evet. On dakika kadar Madam Merrit bahçede bir tur yapmak istediğini söyledi, Pekâlâ hatırımda - dır. Madam Arnolddan biraz çiçek kes- mek için müsaade de rica etmişti. — Demek ki havuzdan saat (2) yi (45) geçe ayrılmıştır. Patton aklına birdenbire yeni bir fi- kir gelmiş gibi yerinden sıçradı. Ayni zamanda da: — Evet, dedi. Tegmen sizden dok- torun ölümü saat kaç sularında tes - bit etmiş olduğunu sorabilir miyim? — Hay hay! Bunu sizden saklamak için sebep yoktur. Kadın saat 3 ile 3,30) arasında öldürülmüştür. * Patton bir kaç saniye düşünceli, ha- reketsiz kaldı. Sonra: — Kendi ifademle iktifa etmeyi müreccah buluyorum, dedi. Hiç de- ğilse dostlarımın da ifadelerini alaca- ğınız zamana kadar, — Niçin? * — Belki makul bir düşünce değik dir. Şüpheyi onların üzerine tevcih e- debilir. Her neyse.. Devam edeyim. Madam Merritin hareketinden takri- ben bir çeyrek sonra zevci de ayağa kalktı, gidip karımı çağırayım, banyo Çimento fiatları On beş gün sonra piyasaya bol mikdarda çimento verilecek Piyasada çimento ihtikârı mevcut olduğunu ve bununda çimento veren fabrikaların İstanbula ihtiyacı nisbe - tinde mal vermenyasi yüzünden ileri geldiği anlaşıldığım yazmıştık. Kış yaklaştığı için Anadoludaki in- şaat sahipleri kışın devamı müddetin- ce lâzım olacak çimentoyu şimdiden tedarik etmek zaruretinde kalmışlar - dır. Samsun ve Sivasta yapılan yeni yollarla Sümerbankın Anadoluda ye- niden yaptırmakta olduğu inşaat için çimento fabrikalarına külliyetli mik « tarda sipariş yapılmış bulunmaktadır. Şimdi, çimento fabrikaları bu sipa - rişler için mal çıkarmaktadır. Halbuki İstanbulda da bir çok inşaat mevcut bulunduğuna göre fabrikalar İstanbu- lu tatmin etmek zaruretini de hisset - mişlerdir. Bu iş için de tedbir almış - lardır. Bu hususta fabrikalarla alâka- dar bir zat demiştir ki: «— Elimizde fazla sipariş bulun - ması yüzünden İstnabula istekten faz- İa çimento çıkaramıyoruz. Anadolu - dan çok fazla sipariş var. Kışın bastır- masi ihtimali de mevcut olduğundan bunları şimdiden göndermek zarure- tindeyiz. Sıkışık vaziyette olduğumu- zu hisseden İstanbul çimento tüccar- larının, bu fırsattan istifadeye kalkı - şip bizden mal alip stok yaptıktan sonra bilâhare dar zamanda piyasaya çıkarmalarına mâni olmak için bir u- sul bulduk: Bunun için inşaat sahipleri tüccar - dan tedarik edeceğine elindeki inşaat vesikasile bize müracaat etsin, ona is- tediği çimentoyu verelim.» Bu usul de ihtikârın önüne geçe - memiştir. Çünkü elinde inşaat tezke- resi bulunanlar mütemadiyen şirket- ten çimento çekmektedir. Ve tüccarın da çimentoya ihtiyacı olduğundan bu inşaat sahiplerinden biraz kâr vere - rek çimento almakta, müşterilerini fabrikaya gönderecekleri yerde ken - — Demek o sirada saat (2) yi 35/dileri talebi karşılamakta, bittabi narh- geçiyordu. tan yükseğe çimento satmaktadırlar. sonra | yapsın, Birinciteş.ia Hasnun Uşaklıgil öldürdü ! diyordu. Geri döndüğü 2: karisının hafif bir baş ağrısına duğu için kameriyede biraz dinlen mek istediğini söyledi. Bir iki d Madam Arnold yanımızdan a; Sanırım tenis kortuna gideceğini lemişti.. Sonra biz havuz ken kaldık. Bizzat benim Madam | aramıya gittiğim zamana kadar.. — Saat kaçtı? — Benim saatimle tam dörttü. G* yet iyi hatırımdadır, çünkü vaktin b8©| kadar gecikmiş olmasına hayret et miştim.. — Ne siz, ne de Mösyö Arnold vuz başından ayrılmadınız mı? — Hayır! — Pekâlâ! Şimdi size soracağı suale cevap vermeden önce düşünm nizi rica ederim: Mister Merrit ile dam Arnold bahçeden ayrı ayrı döndükleri zaman üzerlerinde bir taşıyorlar mı idi? Patton: — Hayır, dedi. Fakat ayni zaman” da da ihtiyatla ilâve etti: — Ben görmedim. Amma müm © kündür. 1 (Arkası var) | : Ja Sinekler ilâçla “öğ yer ve öldürülecek | Sıhhat Müdürlüğü bu ilâcın formülünü arıyormuş Sinek istilâsı ve çöp derdinin halle dilmesi için yapılan çalışmalar arttı rılmıştır. Bir taraftan çöplerin kald! rılması işine devam edildiği gibi, diğe* taraftan da sıhhat işleri müdürlüğü Şişli, Mecidiye köyü ve Bebek civa * rındaki sineklerin ilâçla telef edilmesi çarelerini aramaktadır. Belediye sıhhat işleri müdürlüğü" den sineklerin imhası için bir ilâç fot” mülü hazırlanmasını istemiştir. Sıh hat işleri müdürlüğü böyle bir ilc formülünü aramakla meşguldür. Belediye temizlik işleri müdürü Pi hususta demiştir ki: «— Sineklerin zehirli bir madde ie itlâfına çalışacağız, belediyenin çöP meselesinde ufak tefek noksanları muştur. Ve bunların da ıslahı ciheti* gidilmekt Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şanlardı”” İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Ziya Nuri). Alemdards * (Sırı Rasim). Bakırköyünde : z Beyaztta : (Haydar). o Eminönünde * (Bensason), Fenerde; (Ari), Karagü” rükte : (Arif. Küçükpazarda : (EDİ Cemil), Samatyada : (Erofilosi, Heh” imininde * (A. Hamdi), Şehzadebaşınd? * (İşmali Hakkı), — © Beyoğlu cihetindekiler: Galatada : (Yeniyol, Mustafa we Hasköyde : (Nisim Aso). Ofüeyyed). Merkez nahiyede : di saray, Matkoviç). Şişlide : (Asım). rr simde : (Kürkeiyan, Zafiropulos$, Ertuğ ruh. Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakier: Büyükadada : (Merkez). Heybeli (Yusuf), Kadıköy Pazaryolunda * o ker). Modada : (Faik İskender) dar Çarşıbayunda : (Ömer Kenan)