22 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA ) ÇYT YUT FY 6 ——— .— — ö — —— a a n a B uyıık sinema anketımız ; Doktor ve Sinema x *« *« Profesör Kemal Cenap: “ Sinemalar yeni ve iyi insan yetiştir- meğe yarayacak, çocuklarda fazilet, ahlâk. altruizm hislerini tenmiye edecek yolda tertip edilmelidir. Harp sonrası yadigârı hotgâm bir ahlâkla mücadele etmek lâzımdır ,, diyor Profesör Bay Kemal Cenap sual- /| lerime şu cevapları verdi : , — Sinemanın bugünkü içtimai ha - yatımız üzerindeki tesirlerini nasıl gö- rüyorsunuz?.. —'Estetik kıymeti olan, insanların İiyi hislerini besliyen, nihayet, terbiye- vi tesiri olan filmlerin, bizim gibi mo- dernize içtimai bir heyet üzerinde iyi tesirler bırakacağına kanlim. — Umumi ahlâk üzerinde sinema - nın müsbet veya menfi tesirleri nedir? — Birinci sorgudaki şartları haiz o- lan sinemanın umumi ahlâk üzerinde faziletkâr tesiri olabilir... — Bilhassa genç kızlar ve kadınla - rımız üzerinde sinemanın tesirleri ne- — Öyle insan vardır ki bir sözle, yahut 'bir hareketle, şuuri olduğu kadar tah- teşşuuri en derin heyecanlara kanpılır. Sinema, bir vak'ayı temsil ediyorsa, ı seyirciler arasında bulunanlar o vak'a- yı, kendi ruhi temayüllerine göre ala- rak, ondan mâna çıkarırlar ve bü yeni intibalar, bu gibi insanlarda yeni yeni ruhiyet cereyanlarına yol veren birta- kım refleksleri meydana getirebilir. Bu suale bilmem niçin, erkekleri ve genç delikanlıları ilâve etmediniz. De- mek isterim ki, yalnız sinema değiil, fakat hayatın her bir tecellisi, her bir içtimaf vâkıa, ve her bir tiyatro piye- si muhtelif ruhlar üzerinde sayısız ce- | reyanlara yol açabilir... — Sinemanın gözler ve dimağ üze- rinde muzır tesirleri var mıdır?.. — Olmak gerektir... Vak'anın yüz - lerce ve binlerce tecellisinin kısa de - nilebilecek bir zaman zarfında dimağ- da yer etmesi ve fikirlerin tedaisi, kü- melenmesi, şüphe edilmesin ki, dimağ- da büyük bir yorgunluk tevlit edebilir.. Fakat, tababette sinema seyrinden ileri gelen yorgunluk meselesi diye bir me- sele ortaya atılmamıştır.. Ve bizde böyle bir dava, ilmen henüz mütalea e- dilmemiştir... — Bazı flimlerin genç dimağlarda | hırsızlık, canilik gibi menfi hislerin in- kişafına yardımı varmıdır?... — Edebilir. Buna hiç şüphem yok. — Memlekette sırf çocuklara mah - sus sinemalar açılması, bunların prog- ramı, bu hususta hükümete düşen va- zâfeler hakkında fikirleriniz?.. — Buna tamamen taraftarım... Prog- ramları, «Yeni ve İyi İnsan» yetiştir - meğe yarayacak, çocuklarda fazilet, ahlâk, altrüism hislerini tenmiye ede- | cek yolda tertip edilmelidir. — Bütün dünyada harpsonu yadigârı olan yeni ve egoist bir ahlâk türemiştir... Bunun la mücadele etmek ve dedelerimizin | an'anesi olan «İyi İnsanlığı» yeniden tesis etmek gerektir... Memleketin içtimaf kurumları bunun la yakından. alâkadar olmalıdir. — Sinemaya gece mi gitmeli, gün - düz mü?.. — Sinemaya gece de gidilebilir. Gün ——— Prof. Dr. Bay Kemal Cenap düz de... Fakat, şu farkla: Geceleri sey redilecek filmler, ruha sükün verecek ,mahiyette olmalıdır. Bugün, bazı si - ,nema filmlerinin ruhta heyecan açan ,sahnelerini gösterdikten sonra rahat bir uykuya dalmanın imkânını kaybe- den nice insanlar vardır... — Sıhhate zarar vermemek üzere, filmler ne kadar sürmeli ? — Bu eiheti, kestiremezsem de, bir buçuk saat tahmin edebilirim. — Ne gibi flimlerden hoşlanırsınız ve niçin?... — Hoşlndığım filmler... ve yeni Fransız filmleridir. İyi artist- ler tarafından sahneye konulan hissi, terbiyevi filmleri beğenirim... Sonra, müziğe ehemmiyet veren Al- man filmlerini de müzik itibarile beğe- .nirim. İyidir. Yoksa, bin bir gece hi - kâyelerinde olduğu gibi, aklın güç ka- ,bul edebileceği vak'aları filmde can - jlandırmak, sinemacılık bakımından bir san'at eseri sayılsa bile, insan ruhiyeti Jdçin yorucudur... «Açıl...» diyince açı- lan dağ parçalarının arkasında topla- man «haramileri...» seyretmek, insanla- rın safiyetini istismar etmektir... En hoşlandığım filmler, günün hâdi- (seleri, seyahatler, manzaralar, fenni filmler ve akıl ve mantığa uygun dü- şen hissi filmlerdir. Bir de Miki Mavs filmlerini san'at eseri olmak itibarile beğeniyorum. — En ziyade beğendiğiniz artist kimdir?.. Neden?.. — Hiç düşünmem bile... — En ziyade beğendiğiniz erkek kim dir?... Neden?... — Kezalik... — Memleketimizde Milli sinemacı - hğın inkişafı için neler düşünürsü - — Bizde sinemacılığın inkişafını can ve gönülden dilerim, - — Şimdiye kadar en çok beğendi - ğiniz filmler hangileridir?.. Niçin?.. — Bu sorgunun yukarıdaki madde- lerde cevabı vardır. Osman Tuğrul (GÖNÜL İŞLERİ Z Ok uyu culâl'lma cenizi bu zevkinden mahrum etme- nizi doğru bulmam, madem ki mas- Cçe'îl?]gl îğrBım ( : rafına tahammül edebiliyorsunuz, an e Bay (Duman) a: hoş görünüz. Mektubunuzun içinden bir pul ** * çıktı, buna bakarak cevabımın ga - zete sütunlarına geçmesini isteme - diğinize hükmettim. Mektupla yol- hyacaktım, fakat adresinizi yazmayı unutmuşsunuz. Çaresiz ikinci bir mektup yazmak zahmetine katla - nacaksınız. ALAR İzmitte Bay (F. A.) ya: Konser ve sinema asrımızın en masum eğlencelerindendir. Hele bü- yük merkezlere uzak, cazibesi az yerlerde, münevver bir insanın ta- ihtiyaçları arasında sayılır. Zev- diyen nişanlı değiştiren bir kızın ni- hayet evlendikten sonra da koca de- ğiştirmek hevesine kapılmıyacağını ne biliyorsunuz? Vaz geçiniz! tercih edeceksiniz, sizin için ümit ve istkbal ondadır. İlk zamanlarda bel- ki müteessir olursunuz. Fakat sön- ra itiyat hükmüne girer. Eskişehirde (D.D. Y.H.) a: Eskimiş bir elbise gibi mütema - * & $ Boluda Bayan (K. Ayşe) ye: Bu vaziyette çaresiz çocuğunuzu | - TEYZE Bazı eski! v SON POSTA Babasını öldüren kız 14 Yaşmdaüatîl “Ruhlar- dan emir aldım,, diyor ama işin içine annesi ve annesi- nin sevdiği genç de karışıyor Amerikada intişar eden Detroit Ti- mes gazetesi yazıyor: Madam Dorothe Turley keşfettiği bir âlet ile ruhlarla konuşmanın acı tecrübesini çekmiştir. Madam Tur- ley'in bulduğu âletin ismi (ovi- yo) dur. Bu âlet alfebenin 25 ta - ne harfinden mürekkeptir. İddiaya gö- re ruhlar bu harfleri harekete getir- mekte ve bu suretle diğer âlemle ko- nuşmak mümkün olmaktadır. Mis Turley on dokuz yaşında genç bir kız iken Amerikada Venüs payesini güzelliğile kazanmıştı. Gayet zengin olan ailesi Amerika Venüsünü terakki | dersleri öğrensin diye Avrupaya gön- derdiler. Genç kız orada derslerine de- vam ederek çalışacağına Ernest Tur - ley isminde bir Bahriyeli ile sevişti ve kısa bir zaman sonra da evlendi. Bu izdivaçtan iki evlâdı dünyaya ge- di. Birinin ismini Mattie, diğerinin is- mini Davit koydu. Bugün kız 14, oğlan da 18 yaşındadır. Turley tekaüt olduktan sonra Âri- zonada satın aldığı bir çiftliğe çekilmiş Mattie ve huzur içinde hayatını orada geçir- meğe başlamıştı. Bir gün Turley bahçede dolaşırken iki el silâh patladı, Turley sırt üstü yere düştü. Adamcağızı vuran o zamanlar 14 yaşında olan kızı Mattie idi. Turley Bahriye nezaretinin bir tay- yaresile Kaliforniyadaki deniz hasta- nesine nakledildi, orada kızının; ken - di ihmali — boşaltmasımı unut - tuğu bir silâhla oynaması yüzünden bu hâdisenin bir kaza neticesinde olduğu- nu söyledi ve iki gün sonra da gözlerini hayata kapadı. Fakat sonra kız poliste itirafa baş -| ladıi ve : — Ben Babamı öldürmek için emir aldım, dedi. Kendisine bu emrin kimin tarafın- dan verildiği soruldu. Kız artık herşeyi söylüyordu: — Annemin övi - yo âleti! diye ce - vap verdi. Ve sözüne şu yolda devam etti: — Annemle ben her gün ovi - yo va- sıtasile ruhları çağırır ve onlarla ko- nuşurduk. Bir gün ovi - yo ile yalnız ben konuştum. Karşıma gelen ruh ba-| — AÂnnen sizin eve gelen genç ve ya- kışıklı kovboyu seviyor, eğer sen ba- banı öldürürsen ona kavuşacak, durma hemen babanı öldür. Ben onun sozune uydum ve babamı öldürdüm. Bu itiraf üzerine Madam Turley tev- kif edildi, kadın herşeyi inkâr etti, bu- na rağmen mahkeme kadıncağızı 20 se ne hapse mahküm etti, çocuk ta isbatı rüşt edinceye kadar bir ıslahhaneye gönderildi. Arizona Temyiz mahkemesi âhiren bu kararı nakzetmiştir. Mahkeme kızın ahvali ruhiyesini normal bulmamış, Freud nazariyeleri- | le izah edilebilecek ruhi bir hâletin mevcudiyetini kabul etmiştir. Bu karardan üç ay geçtikten sonra kadının halinde bir değişiklik görül - müş, - kadın — kocasının ölümü - nü unutmuş ve serbest bir hayata atılmağa başlamış, ve hakıkaten evvel- leri mevhum” sanılan Jorj ismindeki kovboy da Madamın evine sik sık gi- rip çıkmağa başlamıştır. Birinciteşrin 22 4 TİYATRO Şehir Tiyatrosunda: kadının hayatı — Dünya tiyatrolarında sahneler değiş- takılmıyor; sahne dönüyordu. Bunu gö Ten Saint Georges de Bouhelier adın - ,daki yazıcı dönen sahnede kolayca oy- jnıyabilecek tablosu bol bir piyes yaz- ,dı. Seneler geçti. Türkiyede de bir dö- jner sahne yapıldı; Bedreddin Tuncel ,De Bouhelier'in piyesini türkçeye çe - ,kuruluşunda bu piyes oynandı. Piyesin mevzuunu tablolara taksim | ıedilmiş şeklinde yazıyorum : Birinci tablo: Köydeki ev — İhtiyar büyük baba «abla» ile konuşuyor. Bu konuşmadan ,şunları öğreniyoruz. İhtiyarın konuş- tuğu genç kızdan daha küçük bir kız ,kardeşi var. Bu kızın adı Mari, Mariyi annesi hiç sevmiyor. En ağır işlere ko- ,şulan Maridir. Şimdi de iki büyük ko- ,va ile su getirmiye gönderilmiştir. Bü- yük baba, Mariye çok aciyor. Anneyi görüyoruz, büyük babayı da pek hoöş tutmüuyor; yalnız büyük kızı- | nı seviyor, Çünkü büyük kız da pek iyi ,huylu değil. Mari dönüyor. Mari ile abla konuşu- | yorlar. Mariyi seven bir erkek var: Adı Jilber. Bu erkek zengin, her gün başında Mariyi görüyor. Mariyi kaçı- jTacak. Hattâ o gece eve gelecek. Jil - ,ber eve geliyor. Ablanın da teşvikile | Mari Jilberle birlikte kaçıyor. | Büyük baba ile ablanın birinci per- ,dedeki konuşmalarından şunu da öğ - reniforuz: Falcı Marinin falına bakmış.. ,Mari bir çok maceralar geçirdikten | ,sonra mes'ut olacakmış. İkinci tablo: Ormanda kulübe — Mari ile Jilber yoradalar.. Jilber Mariye karşı fena ha- reket ediyor. Mari kaçıyor. Üçüncü tablo: Köydeki evin bahçesi — Büyük ba- ,ba ile abla bahçedeler.. Büyük baba Mariyi bekliyor. Abla gelmez diyor. ,Büyük babayı içeri gönderiyor. Mari /geliyor. İçeri girecek, abla onu kavu - ,yor. Dördüncü tablo: Barda oda — Dansöz, zenci, bar sa- ,hibinin karısı, kemancı Fernandez ve! ,Mari odadalar. Mari bara girmiştir. O- ,rada hizmetçilik nevinden bir iş görü- .yor. Kemancı Fernandez Mariyi sev - ,miştir. Beşinci tablo: Barda kulis — Bar sahibi ile Maril beraberler. Mari bar sahibine bir baba maksadı başka, o Mariyi kendine met- |res yapmak istiyor. Mari bunu anladı- &1 vakit kendisini seven Fernandezle|' pirlikte bardan ayrılıyor. Altıncı tablo: Rıhtım — Fernandezle Mari yeni bir hayata kavuşuyorlar. Beraber yaşıya- caklardır. Yedinci tablo: Güverte — Fernandezle Mari gü - vertedeler, fırtına var.. Mari Fernan- ,dezi kıskanıyor. Çünkü vapurdaki Kor- delya ile Fernandezin — seviştiklerini hissetmiştir. Fernandez çekiliyor, Kor- delya geliyor.. Bu sevgi muhakkak. Çünkü Kordelya da Fernandezle se - viştiğini inkâr etmiyor. Sekizinci tablo: Vapurda bir köşe — Fernandezle Kordelya buluşmuşlar; vapur su alı - yör, ölüm tehlikesi var. Dokuzuncu tablo: Güverte — Vapur batıyor. Herkes canını kurtarmıya bakıyor. Fernan - dezle Mari birer cankurtaran simidi a- larak beraber denize atlıyorlar. Onuncu tablo: Köydeki evin bahçesi — Mevsim kış- | tır. Bu kız çocuğu bahçededir. Pence- reden anne bakıyor, yanında abla var. Anne çocuğa karşı haşin davranıyor. ,Bu çocuk Marinin kızı. Mari ormanda- ki kulübede.. Çocuk ormana dönüyaor. | Abla da peşinden gidecek. Fakat git - .'meden büyük babaya söylüyor. Mari- |yi kendisi kötülemiştir. Mari eve gel- miş, Mariyi eve almamıştır. mişti.. Artık dekorlar bozulup yeniden | virdi. Ve döner sahnenin Türkiyede ilk | yormana otomobille geliyor ve çeşmel. ,sevgisile bağlı. Fakat bar sahibinin| | bilir ki, ÖOn birinci tablo: N W Ormandaki kulübe — Mari W ber yanyana oturuyorlar, Mari Ü? ,rTüyor.. Hastadır. On üç sene evv* .rada Jilberle buluşmuşlardır. -ÜPi sene sonra gene buluşuyorlar. '*-—; sevmiş, unutmamış. Hep buradi ,çermiş. İşte tesadüf onları tekraf ' ,Deştiriyor. : Marinin köye giden kızı dön me ,Mari merak ediyor. Jilber ı:lerhal dıp onu bulacak! On ikinci tablo: F, | Köydeki ev — Mari yatakta. © Mariden af diliyor. Bütün felâk&? ine kendisinin sebep olduğunu, “'? gelip te sorduğu zaman nereye $'7 iğini söylemediğini haber veriyöf ” 'ne gene hep ayni.. Büyük babanil ” ladan soğumaması için ölüm hâ” olan Mariden büyük babanın yât” , abla hakkında fenâ sözler söylem&” | ,sini istiyor. Jilber geliyor. Büyük F Üaf | geliyor, Marinin kızı da orada abi* anne gidiyorlar. Ve Mari sevdıgl |kişinin arasında ölüyor. K Ölmeden biraz evvel falcının ? anlatıyor: Falcı ona bir çok maceralar geçir ten sonra mes'ut olacaksın demlşğ" Onun-için saadet bu, sevdiği İMS” ,ların arasında ölüyor. . * On iki tabloluk pıyesm mevzül * î ,söylenecek bir tek söz vardır: Vasattan çok aşağı bir mevzu! f w | Muharrir piyesinin mevzuunu " şlolar halinde yazmamış, tablolar * linde yazmak istediği piyese bif /zu bulmuş. Mevzu zayıf, Zayıf me& Aj biraz can vermek istemiş. Eu evvE” hikâyesinden başlamış: 4 | Seyirci, piyesin sonunda Matf — ,mes'ut olacağını umacak:; N Fakat piyes biterken, piyesin min ettiğinden başka türlü bittiği ,recek; Marinin saadei meğer sevd arasında ölmekmiş. En manasız melodramlarda bilg İ şine az rastlanan manasız bir TTt Anne gene huysuz, onu Marlye ,man eden sebep ne olabilir?.. D miye bile değmez. Muharrir, M ,bütün hayatında ıztırap çekmeâıllıi temiş. İztırap evden başlıyacak. * (nun için evde bir huysuz insan DU ması lâzım. Jilber Mariyi sevdiği halde 8€ (na karşı fena hareket ediyor? Y ,Mariyi maceralı bir hayata atabi” için bir bahane ister. gl Büyük babanın piyesteki rolü ' Büyük babanın piyesteki rolü ŞU" ,yirciyi ağlatmak için sahnede bir ,tiyarın ağlamasından daha iyi N* J l Hele çocuk doğrudan doğruy? maksatla piyese konulmuş. Anne ken yanında kimsesiz kalan 34 aclk*"% kız çocuğu olmalı, Ölüm sahnesini biraz daha pabilmek için mükemmel bir $€7” Muharrir eğer bu zayıflıklar! wâ vetli bir san'atkâr gibi süsliyeP hü di piyes bu kadar kötü o][rı:ıi:îzdı'spihl yazık ki malzeme ne kadar kötü î“]âr mmar da o kadar acemi, Ve kötü ge ile acemi mimarın yaptıği dının hayatı» hiç bir şeye M * * & Döner sahneyi ilk defa goruı’ Sahne daha yeni konulmuş © ıi'ı rağmen muntazam işledi. Tablo M , pek az sürüyordu. Dekorların " , sek da güverte dekorunu istisnâ * ebıîîr' diğerleri için kusursuzdu denl ,Bilhassa bardaki kulis tablos d |seden zencinin gölgesi fevkâl lâ . zeldi. e Güverte tablosunun kusurun? 7; .ce: Denizi dalgalı; ve gemiyi 5* ğ gibi göstermek için arkadaki p ı,u: dirilip kaldırılıyordu. Bu bü? rcıye ,ti. Perdenin inip kalkması 5€ seyi ordü: ”' gemi sallaniyor, hissini Verlybem edk * de denizin dalgalı olduğunu tip edil ” ; 'yordu. Tablonun daha iyi * geZ mesi mümkündür. _yb”’ (Devımıoıınnl

Bu sayıdan diğer sayfalar: