3 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

3 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DSi Bdi eee OSMAN LI SARAYINDA K 1 — Şekerpare Hatun Yazan : Ragıp Şevki ADI CDO A REŞBİN T AA Ve İ SON POSTA N ELLERİ.. Bir saat evvel Karun kadar zengin iken bir saat sonra «Tarih,Hicri 1040 eklilâdi 1624, yani «bundan 312 yıl ev- «vel. Deli İbrahim «devrindeyiz. Mem - et dışında Girit var, memle « «ket içinde de deli Saray kadınları - çinde en büyük nü- fuz sahibi olan Şe - kerpare Hatundu. Se nelerce — Dördüncü Muradıti* cariyeleri arasında boy göster- Deli İbrahim geçer geçmez zdeler sırasına . Padişahın ve valde Mah Piker Kösem Sultanın gö- züne giren Şekerpa- re, bir müddet sonra & edilmiş, Yeni- çeri Ağası Musa A- ga ile evlendirilmiş- ti. Hatunun bütün hısı para toplamaktı. Valde Kösem Sul - tanla bir oluyor, rüşvetler alıyor, man- saplar satıyor, kim daha çok para ve- rirse, ona en verimli memuriyetleri kayırtıyordu. Kocası baş defterdar ve paşa olduk- tan sonra yıldızı. büsbütün parladı. Topkapı sarayı bostancılarından, En- derun halkına kadar' yalnız Şekerpare Hatunun ismi hürmetle anılıyordu. Sa raya geldiği zaman hemen herkes elle- rini göbeği üstünde bağlardı. Dışarıda, Yeniçeri ocağına kadar nüfuzu vardı. Fakat Şekerparenin bütün bu şüh - reti saray koridorlarında ve Harem 0- dalarında kendi aleyhine büyük bir kis- kançlık yaratmağa başladı. Bilhassa| Hasekiler onu hiç çekemiyorlardı. Ara- larında her gün biraz daha artan büyük bir zıddiyet başgöstermiştiDurup.dinlen meden, yorulmadan ve vülde Mah Pi - ker Kösem Sultanla bir olarak servet temin etmesi, saray duvarları arasın- da sönük zekâlarile mahbus kalmış ha- sekileri çileden çıkarıyordu. * Şekerparenin Süleyman dede ismin- de bir kethüdası ile sebzeci İbrahim Çelebi isminde sadiık bir adamı vardı. Fettan kadın bütün işlerini bu iki kur- naz adamla başarıyordu. Serveti gün geçtikçe artıyor, bu suretle adamları- nı da zengin ediyordu. Halk Şekerparenin bu dört yanı sa- ran şöhreti karşısında bigâne değildi. Ağızdan ağıza saray, kadınlar ve pa - dişah aleyhinde kısık ve korkak dediko dular yayılıyor, İstanbul yeni ve kanlı bir ihtilâle hazırlanıyordu. Kaptan Yusuf Paşa boğdurulup la devlet makinesinde birçok tebeddüller vukua geldiği zaman Şekerpare Ha - tun rüşvetle Pirinci zadeyi Yeniçeri Ağalığına getirmişti. Halk bu hâdiseye ince bir buluşla ve tek bir satırla işaret ediyor : Ameli sükker ile oldu pirincim zerde Diye alay ediyordu. * Sarayda Şekerpare Hatun alevyhinde büyük bir dolap dönerken, o sarayla- rı, konakları, büyük serveti ile İstan- bulun en zengin kadını olarak yaşıyor- du. Bütün güvendiği Deli İbrahimle büyük valde Kösem Sultandı. Padişah bu eski gözdesinin her dediğini yapı - yor, her oyununa âlet oluyordu. Valide Sultan daŞekerpareyi en iyi ve sadık cürüm ortaklarından biri sayryordu. Fa kat Şekerpare servetin ve şühretin ver- diği gururla nihayet bir gün birden bire sukut ediverdi. Bir çarşamba günü Topkapı sara - yında kızılca kıyametler koptüu. Şeker- parenin kuyusunu kazan Hasekiler ve Müsahipler Valde Şultanı doldurmuş- lardı. Valde Sultan o gün eteğini öp - | İstanb 1, meğe gelen Şekerpareye kaşlarını çat- H: — Duyarız ki nice mesalihe karışıp haddini tecavüz edermişsin? dedi. Şekerpare birdenbire celâllendi. «Bi- edebane» Valde Sultana karşı geldi : — Nedir Sultanım; ber birinizin iş- lediğini bize çok mu görürsünüz? dedi. şa birdenbire azdı. «Mehdi ül dürrü saltanat» Kösem Sul- tan birdenbire Şekerparenin üzerine atlıyor, yüzünü tırmalıyor, saçlarını yolup, başını yumrukluyordu. Bu müt- hiş skandal karşısında artık Şekerpate- nin bir daha göze girmesi imkânsızdı. Fettanlığı, hilesi ve ti ile bütün u tutan Ğ rahimin eski göz desi yüzügözü şiş içinde saraydan çÇı - karken, Mahpiker Kösem Sultan da Padişahın yanına koşuyor, Şekerpare- nin bütün küstahlıklarını ve hilelerini anlatıyor : — Rüşvet yüzünden vafiri mal! ga - naim sahibi olmuştur! diyerek Padişa- hın can damarına basıyordu. Deli İbrahim bütün bunları dinledik- ten sonra : — Nefyolunsun!.. diye emir verdi, » Bir salı sabahı Topkapı sarayından çıkan Bostancılar Şekerparenin sarayı- nı bastılar. Hatunu haremde, Halepten mazul Hasan Paşanın karısı Ebekızi Hâmide Hatunla dertleşirken buldular. Ebekızı Şekerparenin en samimi dostu idi. Bu yüzden saraydan bu kadının dâ nefyedilmesi için emir çıkmıştı. Saray basılırken Hâmide Hatun bir köşeye sindi. Hatunun cariyelerinden biri, Şekerpare tutulduğu zaman : — Hâmide Hatun benim! dedi ve ha- nımı yerine kendisini alıp götürdüler. Şekerpare Hatun birkaç dakika için- de Bahçekapıya çıkarıldı. Cariye ile birlikte küçük bir kadirgaya atıldı. Ya- nma Koçbey oğlu Ahmet Ağa isminde birini de mübaşir olarak verdiler ve Sakıza doğru yola çıkardılar, Şekerpare Hatun hüngür hüngür ağ- hyor ; — Bunca mal ve mülküm ardımda kaldı. Bir saat önce karun kadar zen- gin iken şimdi bir Kuruekmeğe müh- tacım!. diyordu. ya Val bir mangıra muhtaç kalan saraylı... öpüyor, gerisinde gittikçe Kuybolun İş- tanbula, Topkapı sarayı kubbtaerine, minarelere hasretle bakıyor, hıçkırı - yordu. * Küçük kadirga Marmaranın durgun sularında uzaklaşırken şehirde Şeker - pare-Hatunun iki sadık adamını, Sü- leyman dede ile Sebzeci İbrahimi ya- kalamışlar, işkenceye koymuşlar, bir bir söyletmişler Bir Bastancı büyük Valde kerpare için yap: tırılan hanı basmış, karanlık bir odada on altı sandık bulupmuştu. r Deli İbrahimin karşısına i zaman Hünkâr : diye emir verdi. BSandıklar açılmaya başlayınca hu - zurdakilerin hepsinin gözleri hayret - ten faltaşı gibi açıldı. On altı sandık ta ağzına kadar altın, gümüş, mücevher, zümrüt, yakut ve pırlanta ile doluydu. Deli Padişahın bu göz kamaştırıcı servet karşısında dili tutuldu. Elile di- zini tutarak : — Hey kâfiliir!.. Bana akşam ekmek alacak akçem yoktur deyu yemin eder- di. Bak neleri çıktı! Hep benim malım- dır. dedi. Bostancılar Şekerparenin sarayıni yeniden bastılar. Odalardan, biri be - yaz, diğeri sarı, altın püsküllü ik! kürk, incili ve altın saçaklı, muhtelif kumaş- lardan yapılmış 200 yorgan, birçok kıy metli eşya ve 250 kese altın çıkardılar. Birkaç gün sonra da Şekerparenin sadık adamı İbrahim Çelebinin boy - nu vuruluyor, başsız vücudü Aksaray çarşısına asılıyor, bir gece de Kethü - dası Süleyman dede boğularak cesodi ortadan yok ediliyordu. Ragıp Şevki İstanbulda muallim tayin ve nakilleri Dün neşrettiğimiz ilk tedrisat kad- rosunun mabaadine bugün de devam ediyoruz: Üsküdar 47 inci mektepten Hatice Saime 48 inci mektebe, Meziyet Sa- miye, Fatma, Lütfü 30 uncu mekte- be, 13 den Mediha 22 ye, 20 den Na- ciye, 16 ya,/İstanbul 28 den Fatma Üsküdar 42 ye, Üsküdar 27 den Ne- dime 23 e, 29 dan Hasan Üsküdar 45 e 46 dan Saime 19) a, Kartaldan Sabiha İstanbul 15 e, Kadıköy 41 den Ferruh Kadıköy 3 e, Beyoğlu 48 den Hikmet Sarıyer 14 de, Sarıyer 14 den Ahmet Beyoğlu 48 e, Beşiktaş 15 den Muam- mer Dumlupinar yatıya, Dumlupınar yatıdan Beşir Beşiktaş 15 e, Beyoğlu 48 den Hasan Şile 1 inciye, İstanbul 60 dan Müzeyyen 64 de, Beykoz Ak- babadan Nazmiye Sarıyer 40 a, Ka dıköy 5 den Sacide İstanbul 24 de, Ya- lova Köcadereden — Fütuhat İstanbul 14 de, Kartal Paşaköyden Fahriye İs- tanbul 14 e' Fatih 38 den Sabiha beyoğ lu 29 a, Beyoilı:_l den Nahide Kadıköy 5 şe, İstanbul 55 den Nazire 5 şe, 5- den Raif 55 şe, Beyoğlu 45 den Gıl- man 12 ye, Beyoğlu 12 den Vedia 45- şe, Sarıyer 41 den Kâzım İstanbul 38 ze, Çatalca Yeniceköyden Asım İs- tanbul 34 de, Şile Kabakoz köyünden Fikriye Beşiktaş 39 za, Beykoz 40 dan Cemal İstanbul 34 de, İstanbul 8 den Bürhan - 26 ya, 2 den Şüküre 6 ya, Bursa Setbaşından Aliye İstanbul 8 ze, Beşiktaş 30 dan Nüzhet Sarıyer 14 de, Beykoz Cumhuriyet mektebinden Es- ra, Beşiktaş 39 za, Çatalcadan Neri- O kadar âni olarak baskına uğramış-|man Bakırköy 4 de, Kartal Sarıgazi- ti ki, yanına tek bir mangır bile alama-|den Asaf Samandıraya, Üsküdar 19- mıştı. Üzerinde basit bir feraceden baş-| gan Neriman Kadıköy 49 za, Yalova ka birşey yoktu. iler köyünden Melâha Koçbey oğlu İstanbulu yıllarca avu- gn: Sılıvı:' ucm: Seymenınlıh!;:::! âı:.içınde tutan bu meşhur kadına acı- den Naci ile Kadriye Yalova Çınarcır — Tasalanma Hatunum, elbette bir ğa, Şıle20 'den Hüseyin (.J'küd" 10 gün mazharı affi şahane olursunuz. de- |Zâ. B"'kt_" 39 dan Meîııye Beyoğlu di. Çıkarıp kendisine 600 akçe verdi. |1 te, Beşiktaş 39 dan Fi AAE İstanbul Şekerpare Hatun hıçkırıklarını tuata- |36 ya, İstanbul 65 den Zeki 46 ya, mıiyor, eğilip Koç Bey oğlunun eteğini SAslinek. vür) Saat gece yarısını çalıyor.. Tenha ve karanlık sokaklarda cinayetlerin işlen- diği saat.. Sacide, başını kürkünün içine sok - muş, yalnız olduğu halde bu vakitte e- vine dönüyordu.. Hiç bir erkek çıkıp|y ta onu oturduğu yere kadar götürmeğe kalkmamıştı. Bu vaziyet genç kadını müteessir etmemiş değildi.. Çok kor - kaktı. Ayni zamanda hırsızların ve ser- |serilerin bu saatte işe başladıklarını bildiği için büsbütün telâşlanıyordu. Onu şu saatte gören bekçiye kendini ,'Lnn'.u:klı.n sonra apartımanına girdi Ve beşinci kata doğru çıkmağa başladı. Her taraf karanlık olduğu için el _d.ım le yürüyordu.. Kapısına va jzaman genel el yordamile kapısınınm lidini açarak girdi içeri,, Kalbi heye - candan çarpıyordu. Ufak bir gürültüyü ık. T kabarık tu : tu, Bu derin tin tik-taklarından başka ihlâl eden bir şey yoktu. Elinde lâmba her tarafı yaklayıp içi rahatladıktanı sonra soyunmağa başla - di. Yorgumluktan elbiselerini topla dan bir hamlede çıkarıp bir yere yığ dı. Kombinezonla kalınca bozulan tu- valetini tazelemek üzere aynanın kar - şısına geçti.. Güzelliğini seyrederken dudakları hafifçe aytıldı. Fakat bu gü- lüşü, Sacidenin kafasından şimşek gi- bi geçen bir düşünce durdurttu.. Onun buvhar'ıkuliıdc güzelliğini ecek bir fişığınıin bulunmayışına ü iyordu. Yatağa girdi.. Göz kapaklarını ka - Payıp uyumağa çalıştı. Fakat şeytan aklına çeşit çeşit düşünceler getiriyor- du. Geçirdiği eski geceleri hatırlıya - rak onlardan daha güzellerini tahayyül etti. Bir taraftan mo- bilyaların arasıra çatlamaları kor « kudan onu sıçra- ma rile güzel bir rü- - yaya dalarak mışıl mışıl uyudu.. * Sacide uyurken bitişik evde şöyle bir hâdise geçmekteydi: Selim bir hafta uğraştıktan ve yo - rulduktan sonra Naciyeden bir ran - devu koparabilmişti.. Naciyenin kocası o gün bir başka yere gidecek ve gece- yi orada geçirecekti.. Halbuki genç kadının kocası işlerini çabuk bitirmiş ve karısına bir sür - priz yapmak üzere gece geç vakit bir- den dönmüştü. Bu ani geliş Selimi derhal telâşlandırdı. Adamın oda ka - pısına yaklaştığını duyar duymaz bal- kona fırladı.. Tehlikeyi kısmen atlat - mıştı.. Fakat buradan nasıl sıvışacak - tı. Balkondan inebilmek için ne mer - diven, ne de ip vardı. Aşağı kadar da, yani beş katı birden atlamak kimsenin yiyeceği halt değildi. Apartımana gi- verken hiç te bu tehlikeleri düşünme - (Satılık Ma Değeri Peyparası ila- K L K 932 55 TI 00 508 metre tamamı. 979 00 74 00 Tophanede hallesinde Kılıçali Paşa camii meşruta hanenin 178 metre murabba'ındaki arsanın tamamı. : Tophanede Firuzağa mahallesinde Hacı kılıç 10/8 ve terlikçi sokağında 19 No.lı 443 metro 44 santim murabbamdaki arsanın tamamı. Kasımpatada Hacı Hasan mahallesinde Hacı Hasan camiinin 139 metre 20 santim murab-« | bamdaki arsanın tamamı. Feriköy ve mahallesinde Akasya sokağında 14 No.lı hanenin tamamı, Yukarda yazılı malların tamamının mülkiyetleri peşin para ile ve 12/Eylül /936 tarihinden itibaren bir ay müddetle ve pazarlıkla ıı,—a'ğ' çıkarılmıştır. İsteklilerin yüzde yedi buçuk pey paralarile ! 14/T.evvel/936 Çarşamba ç ünü akşamına kadar Beyoğlu Vakıflar Direk« törlüğünde mahlülât kalemine gelmeleri. 3277 68 250 00 41 60 11 00 arttırmaya “İko Yarınki nushamızda : . .. zün. bir buse il tıyordu.. — Biraz He j Ka . 3 sonra — korkunun dıye yuzunden hâ:luıqu halledin: tevlit ettiği yor - iran: i ğ H. € gunlukların tesi - çe'll'"l. lsmel "“lüs, ©x bi bit ada Kasımpaşada Hacı Ferhat camiinin taşlarile Nakleden: F. Beremen mişti.. Nariyenin kocası da hergül gi- bi-kuvvetli iri yarı bir adamdı.. Onun için odaya tekrar girip kapıdan kaç - manın imi yoktu. Yorgun g a- dam hemen karısile beraber kar mişti. n ümidi kesen Selim gındaki apartımanın penceri manabileceğini ve oraya girebilr kestirdi. Bununla beraber böyle rısından sonra bir eve yapaca,; 3 t.onu kötü ve tehlikeli bir v te sokardı... Fakat çarnaçar kara rip kendi kendine: — Ne yapayım dedi. Bunları necek sıra değil şimdi. Allah â; uhafaza ve himaye eder.. Hemen işe başladı.. Ve artımana geçiverdi.. nin uyumadan önce açtığı panor (önündeydi şimdi.. Ufak bir idar basının verdiği hafif ışık vasıtasile lim, etrafı tesbite muvaffak oldu nin ortasında alçacık bir kar içinde genç bir kadın tatlı tatlı uyu e yordu... «Ne tesadüf!.. Hem Naciyeden de da- ha güzeldi. Hem de yalnız.. Şimdi güvercinliğe yavaş y meli.. Yüzüğümdeki olmasla pel camı kesebilir ve içeri dalarım..» diye düşündü. Parmağındaki yüzüğü çıkarıp ma » haretle camı kesti, Sacide hiç bir şey duymamıştı; ve derin uykusunu boz- mamış' Bu işten sönra, elini kestiği camdan içeri sokarak sürgüyü çevirdi. Pence- reyi açarak içeri daldı. Bu gürültüden sersem bir halde uyanan Sacide etra- fına bakındı.. Pencereyi açık görünce ağzını açıp «imdat!.» diye bağıraca- ği sırada Selim hemen yetişti. Ona ba- ğırmak için vakit bırakmadan dü « daklarile — ağzınt n vikliğile Sacideyf korku ve hâz için- de bırakarak sıvıştı, gitti. Gecenin pencereden giren - ser nliği Sâcidenin korkusunu aldı. Etrafa bak- tı. Ve bu hırsızın bir busesinden başka bir şey çalmadan kaçtığına hâyret etti.. Hem de ne tatlı bir öpüştü O Tam bu sırada şöminenin bir kena « rına sıkıştırılan bir kâğıt gördü, Kâ « ğidin yanıbaşında on liralık bir bank » not duruyordu.. Sevinçten- deli gibi, hiç umulmadık bu kudret helvasmı â- vücuna sıkışlırarak Allahına şükvey« ledi.. Ve sonra lâmbasını tekrar yatağa girdi.. Bıf hâdiseden mes'ut ve mahzuz bir halde içini çekerek şöyle söylendi: — Hakikaten mal, insana bazan u « yurken de geliyormuş.. Gene hafifçe gülümsedi. Fukat Sa e cidenin bu gülüşü, parayla beraber aşe kın gelebileceğini anlatmak istiyen bir tebessümdü... | kısarali hlül Emlâk) 37 santim murabbamda arsanın Deferdar yokuşunda Ebülfadıl ma- $ î | | ü (1301) —|

Bu sayıdan diğer sayfalar: