Frank bir taraftan Fransa ve bir taraftan Dünya meselesidir Yazan: F rasında düşürülmesi meselesi ar- tik bir emri vakidir. Mesele, evvelki #ün ekser gazetelerimizin dedikleri gi- bi, frangın altın esasından — ayıılması değil, franga esas olan altın nisbetinin değiştirilmesinden ibarettir. Son Pos- fanın evvelki gün izah etmiş olduğu Muhittün Birgenemann rangın yüzde yirmi beşle otuz a- İnsanlar tab'an nikbin, bedbin, yahut ta müvaze- neli olarak üç kısma ayrı- hrlar. maya, seriya Bibi frank, 65,5 miligram altına teka- bül eden kıymetini kaybediyor ve baş- — ka bir altın esasında yeni bir kıymet | eee alıyor. Yeni esas, şimdilik 43 ve 49 mi- ligram arasında tahavvül — edecekl s Ö z hükümet, sırf bir takım «pekülâsyon ihtimallerine karşı, frangı icabında 43 — miligğrama kadar düşürmek ve 49 mi- - E;mm kadar çıkarmak için meclis - Japonyada tek başa — ten kendisine hb.iâ hak ı;ınuışiır î;:. İçki içilmesi müddet bu iki hâd arasında oynıyaı F ğ sonra kendisince matlüp olan bir had- Yasak edilmiş de frangı kat'i olarak tesbit edecektir. gu halde, frangın düşürme siyaseti İn- giliz ve Amerikan usulile Çekoslovak- ya, Belçika ve İsveç tarafından tatbik edilen usuller arasında muhtelit bir u- sülden geliyor, demektir. * — Frangın düşürülmesi Fransa için bü- — yük bir meseledir; bilhassa bu düşür - — Menin şekli ve şariları ve bunun tat- bikanı temin için hükümetçe ittihaz e- dilen diğer tedbirler, Fransada sağ ce- nahla sol arasındaki mücadeleyi daha — keskin ve daha hâd bir şekle sokacak- tır. Her Fransızın elindeki elli gram- dan fazla altını hükümete ihbara mec- bur olması, 20 - 26 eylül arasında bor- — sada frank üzerine yapılmış olan va - deli, ve vadesiz muameleleri hükümete ihbar ile mükellef tutulması ve bun - lara muhalif hareketlerin ağır cezalara tâbi tutulması gibi ahkâm, elindeki pa- rasını sımsıkı tutmasını çok seven ve — bir santim üzerindeki hudütsuz mi kiyet hakkına en küçük bir taarruzun vukuuna tahammül edemiyen bir kı - sım Fransız sınıfının hiddetini son had- de kadar çıkaracaktır. Ve ayni zaman- da, frank, kıymetinin düşmesi ile haya- ihtimaline Japonlar bir emir vererek meyha- nelerde tek başına içki içmeği — yasak etmişler, ve bunun — için de şu esbabı mucibeyi ileri sürmüşlerdir: — Tek başına içki içen insan dert- lidir. Ve fena düşüncelere saplanır. Onun — için, tek başına içkiye müsa- ade etmiyoruz. En aşağı iki kişi olma: hdir, ve birisi dertli bile olsa, zehrini kalbine dökmez... Bir vakitler Fransa ve Avustur- yada tütün yasaktı Tütünü yasak eden yalnız Dördün- ı:ü Murad değildir. Avusturyalılar ve Fransızlar da bu meselede hırçın hare- ket etmişlerdir. 1820 ye kadar Avusturyada tütün (içmek kat'iyyen yasaktı. Fransada ise 1830 tarihinde ancak kapalı yerlerde sigaraya müsaade ediliyor, ve sokakta liçen ceza görüyordu. İtalyan parasını hükümet düşürmemiş, fakat turistlere mahsus liret vermeğe başlamış olduğu gibi zaten Habeş har- bi çıkalıdan beri İtalya parası bütün borsalarda daha kıymetle muamele gör mekte bulunmuştur. Almanya paranın naklini sıkı nizamlara bağlamış ve bu suretle kayıt altına alınan Mmarkın — tın yeniden pahalılanması — karşı âmele, memur ve Bair küçük — mukannen, gelirli — insan - - lara yeniden zamlar yapılması husu - — sunda hükümete kanunen yeniden sa- | lâhiyetler verilmesi, Fransada dahili — Mmücadeleyi büsbütün. keskin bir saf- — haya sokacaktır. Fransada yeni — bir — kaynama hareketi başlıyacağından zer- — Te kadar şüpheye maha! yoktur. Bun- dan Avrupa için tehlikeden bâşka bir şey doğamaz. ği Frangın düşmesi ayni zamanda bü- yük bir dünya meselesidir. Bu kararı vermek için Fransız hükümeti - Ameri- ile — anlaşmış bulunma - — sının mânası şu olmak lâzımgelir: Bu “iki memleket, sırf bir aralık büsbütün kıymetini değiştirmemiştir. Şimdiki /— dönüp kalmış olan hazici ticaretlerini | halde Almanlar memleki mevcut iş /— canlandırmak maksadile vaktile para -| haeminden memnun göründül için larını düşürmüşlerdi. Şimdi Fransızlar | parayı düşürmek - fikrinde değildirler. da paralarını düşürmeğe başlayınca bu Fakat, frank besinin vereceği ne- üç memleket arasında bir düşürme ya-| ticelere göre ileride bu fikirlerini de- Tışı Çıkabilir ve o zaman işin neye va-| ğiştirebilirler.. — Tacağı belli olmazdı. Fransa buna müâ-| Şu halde, Fransa, Amerika ve İngil- — hi olmak üzere Amerika ve İngiltere | tere ile bir para misakı akdermiş olma- — ile bir anlaşma yapmayı ve harbe giriş-|sına rağmen, Avrupada tam bir sulh meksizin bir sulh akdini tercih etmiş, da|teessüs etmiş sayılamaz. Henüz para- — ha doğrusu bunu kıymeti düşürmenin |larını düşürmemiş olan memleketlerle — İlk şartı saymıştır. Sulhün esası, İngilte |düşürmüş olanlardan bazıları da yeni- re ile Amerikaya *, 10-15 derecesinde|den paralarını düşürebilirler, Nitekim bir faikiyet vermekten ibârettir. İngi-|İsviçrenin karar verdiği anlaşılıyor. liz-lirası ile dolar yüzde kirk kadar dü-|Lehistan ve İtalya da harekettedirler; — şürülmüş olduğuna ve Fransız frangı da |onların da düşürmeleri çok Mmuhtemel- /— yüzde otuzdan fazla düşürüleceğine gö-|dir; Çekoslovakya tekrar düşürmeği re bu itilâf mânasız değildir. Bu bakım-| düşünüyor; eğer bunlar düşürürlerse /— dan Fransaya karşı İngiltere ile Ameri-| kimbilir, belki de Avusturya ve Ma- kanın verecekleri birşey olmadığı gi- _N, belki hükümetin güç dakikalarında ona yardım etmeleri bile miümkündür. * Diğer memleketlerin bu tedbir kar- O şısinda aldıkları ve alacakları vaziye- te gelince, bu hususta şimdilik göze |—Çarpan şunlar vardır: Avrupada birtakım memleketler var- /— dir ki zaten paralarını düşürmüşlerdir. — Bü arada Çekoslovakyayı yüzde 30 ile, Avusturya ve Macaristanı yüzde 40 - 45 ile başta görüyoruz. Buna mukabil İ£TER Nikbinler daima yanıl- mahkümdurlar. hep pembe görürler, ek- Karamanda oturan arkadaşımız anlattı: «Orman dairesi köylünün şehir dahil zara odun getirip satmasını yasak etmişti, bunun üzeri- ne köylü şehrin dışında elbirliği ile bir odun pazarı kuru- verdi. Geçen gün buradan geçiyordum, a kadar çak odun vardı ki, ormanlarımızın Korunması için öi SON POSTA W Vikbinlik de zarar verir, bedbinlik de! Bi Bedbinler ekseriya ya- mılmazlar, — aldanmazlar, fakat herşeyli yapılamı - yacak, başarılamıyacak te lâkki ettikleri için âtıl kal maya mahkümdurlar.. daima aldanmaya Hayatı kara çıkar. keme ediniz ! ARASINDA (| HERGÜN BİR. FIKRA || Sazam Görüz Adam Gorillerin Komşularile meşgul Lisanından anlıyormuş olmazmış! Denizaptal mahallesinden Bayan İfakat Çalçeneye hâkim sordu: — Bu adam senin komşunmuş.. Hakkında ne Iıxiliyoısııı? Söyle! Bayan Çalçene kırıttı ve: — Estağfurullah! dedi. Ben kendi halimde bir kadmım, Konu komşu- nun işlerile kat'iyyen meşgul ol - mam. Yalnız bildiğim şudur: Bu e- fendi, yedi ay evvel, çeşmenin biti - şiğindeki Hafızın kira evine dört li- ra aylıkla taşındı. Bir tek muhacir arabalık eşya ile geldi. Altı tane şil- tesi, bir masası, sekiz tane hâasır sandalyesi, bir tel dolubı — ol - duğunu, indirilirken gördüm. Bun- lar, evin içinde beş candırlar. Ken- disi, karısı, yatalak kaynanası, iki de çocuk. Çocuklardan birinin gö - zünde misafir var. Ötekisi peltek. Geldikleri gün ev sahibi Hafıza iki aylık peşin verdiler. Liranın birisi yarlıkmış, Hafız almadı, karşıda kö- Mmürcü Halil ağaya değişttirdiler. O esnaftır, nasıl olsa sürer diye.. İşte bu kadar, hâkim efendiciğim. Baş- ka bir şey bilmiyorum.. Ben konu- sunu, komşusunu gözetliyen mahal- le karılarından değilim! iddiada bulunarak, otuz başladıklarını söylemişlerdir . Hazreti Nuh nereli imiş dia etmektedir. Karısının elinde Mahpus kalan adam Amerikadaki mahkemeler verdik- leri hükümlerde kanun ile pek bağlı değillerdir, Kanadada acaip bir karar verilmiştir. Bir adam, bir cerh yüzünden mah- kemeye düşmüş, tam mahküm olaca- ği zaman, samiin yerinden karısı fır- lamış reise: — Kocamı serbest bırakınız, ben onun hareketlerinden mes'ul - olaca- ğım demiş. Mahkeme kadının namuslu ve sö- zünde durur bir insan olduğunu tesbit ettikten sonra: — Sokağa münhasıran karısile çık- mak şartile adamcağızı serbest bıraktır- miş. Şimdi (adam, karısının elinde r_v_ıîl_ı_auımuş le beraber bir adamın gemisi sayesii ahali arasında nakledilmekte olduğun vustralyalı olduğuna kani olmuştur. Aşk yüzünden tayyareci seeesesereeeereserenene caristan da ayni şeyi yaparlar ve da- ba fazla düşürürler. Hülâsa, frangın düşürülmesi kara - rı, karşısında büyük âkıbetler taşıyan ibir hâdisedir. Para fikrine karşı ko- İmünizmin vurmak istediği darbelerden İbirine benzer ve bu bakımdan, bazıla- rının yaptıkları gibi, mernun almayı değil, bilâkis korkmayı ve «acaba ne- hissetmez bir hale gelmiş. da ilâve ediyor: yi iktiza eder. bedbinim. Vihtimali çoktur. NAN İSTER İNANMA! rilmekte olan kararları hatırladım, ve bu vaziyet karşı - sında bir taraftan bu kararların tamamen tatbik edilmiş olabileceklerine, diğer taraftan da maden kömürlerimi- zin iç memlekette tamim edilmiş olacağına inanmadım » lenberi ve- | Fakat ey okuyucu, sen: İSTER İNANMA! de kurulan pa- İNAN Hayatta muvaffak ola - bilmek için müvazeneli ol maya ihtiyaç vardır. Her şeyi olduğu gibi görmeye çalışınız. Ve daima muha Afrikada Libreulle şehrinde, hay- van mürebbilerinden Joan ve Berri, bir senedenberi hayvan mürebbiliği — yaptıklarını, ve nihayet, Gorillerin lisanını anlamağa Bir İngiliz kâşifi Hazreti Nuh'un Avustralyalı olduğunu keşfettiğini id- Otuz seneden fazla bir zaman A- vustralyada bir çok keşiflerde bulunan bu İngiliz orada Karpentariya körfezi- nin civarında çöl gibi bir arazide yaşa- yan yerliler arasında eski bir rivayeti dinlediğini ve bu rivayete göre çok es- kiden bütün Avustralya kıt'asında bir tufan olup bu tüfandan yalnız karısi-|tar, kimini gargara ederiz. Fil hevsin! de kurtulduğunu ve bu adamın gemi- ye girerken meveyt bütün hayvanlar- dan birer çift te beraberine aldığını söylediklerini iqilmf'tir. Fakat evvelce bu hikâyeyi Hazreti Nuh ile gemisi hi- kâyesinden ibaret olup misyonerler ta- rafından Avuatralyaya yayıldığını tah- min etmiş, fakat sonra tahkikatını iler- lettikçe bu hikâyenin daha misyoner- ler Avustralyaya gyak basmadan evvel tesbit ettiği için Hazreti Nuh'un A-|gayesi nedir ve yer yüzünün hangi Bir genç İngiliz kızı bir tayyareciye âşık olmuş, tek tayyareciye lâyık bir sevğili olabilmek 'için' tayğarecilik öğr renmiş.. Tecrübe uçuşlarında muvaffa- ermiş, Eakat tayyarecilik ka-|nın yerli halkıdır. Bilhassa Brezilya « biliyeti genç kızda arttıkça aşkı azal-İnın ormanlarında yaşarlar. mış. İyi bir tayyareci olduğu zaman da sevdiği tayyareciye karşı hiç bir şey| verdikleri millet Macarlardır. Bu havadisi yazan gazete - şunları | Mahaldir, büyük bir harbe sahre olan Pelopone: — Şimdi de bir erkek bu tayyareci (kıza âşık olursa, sakın kıza lâyık bir reye doğru gidiyoruz?» diye düşünme-| âşık olabilmek için tayyarecilik öğren- Ki edilirdi. Bir çok ressamların ilham e meğe kalkmasın. Tayyareciliği öğren- Ben, bu vaziyet karşısında açıkça diği zaman onun da aşkının sönmesi hirleri Teje, Örşomen, Mantinedir. Sözün Kısası Gazete yutan Fil B ir iki gündenberidir. Sürpagop mezarlığının arsasına çadır küe Tup ta temsil vermekte olan sirk'i ziya« rete giden bir arkadaş anlatıyor: Ora« daki terbiyeli fillerden biri, hortumu« nun hizasına rastgelen gazeteleri, fırın gibi ağzına atarak bir lokmada yutur veriyormuş ! Bu havadis meraklısı file bayıldım. Bazı sürümsüz mecmualar için, bundam sonra bir necat kapısı açılıyor demeke tir. İadeleri sirk sahibine iskonto ile sae tarak, hem filin gıdasını, hem de müs harrirlerin ücretlerini temin edebilir « ler. Saniyen, bu harikulâde fil, birlakımt dünya şuununa lükayt yaşayan kimsee ler için ibret olmalıdır. İçinde yaşadığımız devrin İcabatın« dan olan gazete okumanın, değil, me« deni insanların, hattâ terbiyeli fillerin bile takdir eyledikleri bir ilerilik nişae : nesi olduğunu fiilen isbat ediyor. | 4 E. Talu Eskiden, mürekkep yalamış olmake lik, inşanlar arasında iftihar medarj. idi. Bugün, şüphesiz bu fil de emsal ve. akramı arasında : ; Ben, gazete yutmuş hâyvanım! die ye Nü Gene, Pek gençliğimde hatırlayımt $ Balkan harbinden sonra bizden ayrile | mış memleketlerden birine mensup biğ j mektep arkadaşımızla alay ederdik: — Senin mezhebine, akidene inan ol« y maz. Senin kitabımı manda yutmuş! Acaba, gazetesi file lokma olan kime dir ki, şimdi de onun ile alay edelim? Bu mevzu üzerinde, bir meslekdaşe la tramvayda konuşuyorduk. — Muhas : veremize kulak misafiri olan babacam tavırlı bir delikanlı, bizim kimler öldue $ ğumuzu bilmiyerek, lâfa karış'ı. 4 — Fil, gazetöyi sahi mi yutmuş, Bey Ağabey olarak mı ? le imiş, Derin derin içini çekti; ve : — Ey! dedi. İnsanla hayvan nasıl 9«i yırt olacak? 'Tabif böyle işte ! Bizler, gazetenin içindeki şeylerden kimini yue hirden yutmuş !. Biliyor Musunuz? W 1 — Cincinati nerededir? j 2 — Berlinin nüfusu İstanbulun nü« fusundan ne kadar fazladır? 3 — Belçikada «Rex» ler fırkasınıni deviet idaresini tesise uğraşırler? (Cevapları Yarın) & Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Botocudoslar cenubi Amerika « 2 — Osmuanlıların «Kemçelir izmini 3 — Arkadi eski Yunanistanda bir zin orta kısımlarındadır. Hal- kı yalnız çobanlardan mürekkep olan Arkadiyenler, burada otururlardı. Ar« kadi şiir ve saadet yuvası olarak telâk- membat olmuş bir yerdir. Başlıca şe « En fazla kalbi çarpan hayvan kuşlarmış Hayvanat mütehassıslarından biri, insanlar da dahil olduğu halde bütün hayvanlardaki kalb darabanmı — say- ış: En fazla kalbi çarpan kuşlarmış. En az da filmiş. Kanaryanın kalbi dakikada yüz a. tormış, filinki ise 25 vururmuş, - filin mütehammil oluşu, uzun yaşayışı bundan ileri geliyormuş.