Gâvur Wehmedin Yeni Maceraları GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 80 — Oldukca zeki ve şeytan bir adam)niyet ve itimadı vardı ki, derhal başını olmakla beraber, her halde hafızası çok | önüne eğdi : “zayıf... Vâkıa; Bahçekapı karakolu - nün hapishanesinde, gecenin karanlı- ganda, beni ancak hayal meyal göre- bildi. Amma; sesimden tanıması, çok muhtemeldi. Bereket versin ki, bizim Kıbrıslı Basrinin sesini ve Rumcasını iyice taklit ettim de, bu tehlikenin de ö- nüne geçtim... Ne ise.. işler, fena git- miyor. Şimdi onlar, yarın geceye kadar oradan bir yere kıpırdıyamıyacaklar. Fakat, açlıktan, susuzluktan da bayı- lacaklar. Hele onlar, bayıla dursunlar. Biz, işlerimize devam edelim. Gâvur Mehmet, böylece düşüne dü- şüne Ayvansaray karakoluna girdiği zaman, karakol derin bir süküt içinde idi. Kapıdaki nöbetçi neferi, Güâvur Meh- medi karakola sokmak — istememişti. Fakat; Gâvur Mehmet, çevik bir ha - reketle nöbetçinin önünden sıyrılmış; Hakkı çavuşun odasına girmişti. Gürültüyü duyan Hakkı Çavuş, ye- rinden sıçramış.. karşısında Gâvur Mehmedi görünce hayrette kalmışti! * Gâvur Mehmet, evvelâ dolabdan el- biselerini almış, onları giyerken Hakkı çavuşla konuşmaya başlamıştı; — Hakkı çavuş!.. — Büuyur, çavuşum, — Hadi bakalım, sıva paçaları. Mü- — him bir işe girişeceğiz. — Hayrola, çavuşum. — Evvelâ, iki yangın kancası bula- caksın. Sırıkları, mümkün olduğu ka- — War uzun olacak, — Hazır, çavuşum. Bizim buradaki tulumbacı koğuşunda bulunan kanca- , epeyce uzundur. Başka... — Ön on beş arşın uzunluğunda — kuvvetli bir ip. — Kolay... Baska?, — Güçlü, kuvvetli.. söz anlar, iki nefer . — — Arkadaşlardan seçerim, — Bir de, büyücek fener, — İçi, mumlu mu olsun, lâmbalı mı?.. : — Mum, belki söner. Lâmbalı o - — İlursa, daha iyi. — Bunlar, ne zaman hazır olatak?.. — Şimdi.. şimdi.. şimdi... Aman, — bana da biraz yiyecek. Sen onları ha « zırlarken, ben de bir iki lokma bir şey yiyeyim. — O da, hazır çavuşum. —— Hakkı çavuş, dolabdan bir zenbil çı- karmış. Köşe minderine yerleşen Gâ - xur Mehmedin önüne bir peşkir yay- mış. Sepetten çıkardığı ekmek, söğüş et, balık kızartmasından mürekkeb yi- yöecekleri peşkirin üzerine sıralamış.. — ondan sonra, Güâvur Mehmedin istedik- Terini toplamak için gidip gelmeye baş- İamıştı. — Gâvur Mehmedin istediği şeylerle, — güçlü kuvvetli iki zaptiye neferi, çar- / çabuk hazırlanmıştı. — Gâvur Mehmet yemeğini bitirmiş - — ti. Peşkirin ucu ile ağzının kenarlarını silerek emir vermişti: — Hadi bakalım, Hakkı Çavuş. İş / başına. — — Ne tarafa gideceğiz, çavuşum. — Hani kale duvarlarından inerken, — mahalle halkının beni yakaladıkları ev "_yok mu, oraya. — — Aman, çavuşum.. nasil olur?.. Ben, mahalle halkına, seni zaptiye ka- /— pısına gönderdiğimi söylemiştim. Şim- “di seni görürlerse... — Ne beni ve ne de sizi hiç kimse “görmiyecek... Öne, sen geçeceksin. Ben de on adım geriden geleceğim. “Yangın kancalarını taşıyan zaptiyeler “de, onar adım arkadan gelecekler... ;Doğmca ©-eve gideceksin. Kapıyı ça- lacaksın. Ev sahibini usullacık aşağıya “Çağıracaksın. Gerisini de, bana bıraka- — caksın. — —Hakkı çavuş, Gâvür Mehmedin bu emrine itaat edib etmemekte bir lâhza, /— tereddüt etti. Fakat, ona o derece em- rüm, Cevabını verdi. Dar ve dolambaçlı sokaklardan ge - çerek, o evin bahçe kapısı önüne gel - mişlerdi. Yatağından vakitsiz kaldırı- lan ev sahibi, sersem bir halde idi, Ka- pinın önünde, karakol çavuşunu, o - muzlarında yangın kancaları, ellerinde fenerler, ipler bulunan zaptiye neferle- rini görünce derin bir korku ve hayret hissetmişti. Ve hele; gözleri karanlığa alışıp da, Gâvur Mehmedi görür gör- mez bu hayret ve korkusu, âdeta telâş derecesine gelmişti. Fakat Gâvüur Mehmet, sâkin bir ta- vırla ona yaklaşmış: — Azizim.. Dün gece siz beni hır- sız zannettiniz. Böyle zannetmekte de hakkınız vardı... Fakat, zamanı geldi- ği için söylüyorum ki; ben hırsız deği- lim. Hükümet memuruyum. Şimdi bu- rada biraz işimiz var, Müsaade edin. Şu bahçeye girelim. Kapıyı da kapıya- hm. Öyle konuşalım. Ev sahibi, o kadar korku ve telâş i- çinde idi ki; Bu sözlere cevab bile bu - lamıyarak, sadece geri çekilmişti. Gâvur Mehmet ile arkadaşları içeri girmişler, kapıyı kapamışlardı. Ev sa- hibi, artık korkudan ayakta duramıya- cak bir hal almıştı. Gâvur Mehmet, bu namuslu adamın neden korktuğunu anlamıştı. Elini onun ornzuna daya - mış: — Azizim!. Hiç telâş etme... Göre- ceğimiz işin, senin ne şahsiyetine ve ne de evine zerre kadar taallüku yok... Biz, bir saat kadar senin şu bahçene ve evinin damına misafir olacağız, daha doğrusu, senin evinin şu yüksek da - mından, kale bedenlerine tırmanaca - gız... Sen, git. Rahat rahat uykuna de- vam et, Belki, beş on kiremit kırıla - cak. Hükümete aid bir iş için, onu da hoş görüver. Diye vaziyeti anlatmıştı. Ev sahibi, geniş bir nefes almıştı. — Hay Allah, müstahkını versin. Şeytan aklıma, bin türlü fena şeyler getirmişti... Buyurun. Ne isterseniz, yapin. Mademki, hükümet işidir. Dam- daki kiremitlerin hepsi de feda olsun. İsterseniz, çıkın da hora tepin. Başka bir yardıma ihtiyacınız varsa söyle - yin. (Arkası var) * Son Posta © İstanbul Gelir ve Para BORSASI Türk Devlet Baorçları Tira . Bira £ 23.67S|| 9o 8 Hazine B. 46,00 | V1 21,97$ | Dahili istikraz95,75 1122,25 | Devlet Demiryolları Borçları Lira Lira Ergani SI || Anadolu İveli4i.so Givas Brzurum 99.S0)| Anadalu M 45,80 Sosyeleler Eshamı Lira Lira İş B.Mü. 82.00 | İst. Tremray 22,50 .» Hk 10,00 | Bumornsl 9,25 » » Name — 10,00| Terkos M,7> 82,00| 4. Çimento — 12.80 | Merkes B. D. Ki LT L içli İsterin —— 639.00 || Liret 10.0960 P. Frangt — 12,06 || Dotar 0.7920 | koti NAKİT Kiş. 20 F. Frangi ımm*l Mi 30,00 1 Dolar — 126,00| 20 Drahmi — 23,00 1 İsterlin — 638,00// 20 Leva 23,9) 20 Liret 164,00|| 20 Ley 16,00 | LK LK | Kredi Fonsiye || Mübadit Bon, 09.00 188 senesi ol,mgı Gayri »— » 00,00 1903 » ıoı.ıql Altın 962 yu © 96,50)| Mecidiye || kuvvetli kayınpederi Geyveli Ahmede: SON POSTA ç Son Posta'nın siyasi tefrikası * İttihatçılar Devrinde MUHALEFET ” Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı. Nasıl öldü? e ğ — Pekâlâ, çavuşum, Ben gidiyo -| Kör Alinin karısı, pencereden dışarı bakınca, gördüğü manzara karşısında Eylâl 25 M Yazan: Ziya Şakir « hayrette kalmıştı. Çünkü, kapının önünde, Kör Alinin ümit ettiği gibi saraydan gelecekler yerine, mahalle imamı, muhtar ve bir kaç polis vardı. O zaman Kör Ali arabanın yanın - Bu havıdî;ıen, neş'esi riığılın Kör dan çekilmiş; arabacıya elile ileriyi gös- | Ali ile kayınpederi kalkmışlar, kapı - tererek: — Geecceçt... Diye emir vermişti. Cemaleddin efendi, cidden büyük bir tehlike geçirmişti... Çünkü; Mizan sahibi Murad beyin neşriyatı yüzün - den, cahil softalar bu zâta karşı çok de- rin bir kin beslemektelerdi. Kafile, ilerlemeye devam ederken; Dolmabahçe saat kulesinin önünde de, sadrâzam Kâmil paşanın arabası kö - şeden çıkıvermişti. Sadrâzamın arabası da tevkif edil - mişti. Kör Ali, gene arabanın pencere- si önüne gitmiş: — Paşa hazretleril.. Bak şu cema- atin haline. Mübarek oruçlu ağızları- mızla, sarâyi hümayüna gittik. Oradan avdet ediyoruz... Şeriatin muhafaza- sını, efendimizden istirham ettik. Al- lah, kendilerinden razı olsun. Bizi tat- min ettiler. Tatyib eylediler. Düşü- nüb taşınarak ellerinden geleni yapa- caklarına söz verdiler... Bugüne bu - gün, siz onun vekili sayılırsınız. Bili - riz; ârif bir zâtsınız. Bu defa efendimi- zin bir sözü ile avdet ediyoruz. Fa - kaaat.. bir daha bu yollara gelirsek, encamı hayir olmaz... Böylece lâmunuz olsun . Demişti. Sadrâzam Kâmil paşa, Kör Aliye lâ- yık olduğu vechile cevab vermişti. Fa- kat bu zâtın söylediğini anlamak pek müşkül olduğu için, Kör Ali de söyle - nen sözleri sadrâzam tarafından veri- len kat'i bir teminat zannetmiş: — Buyurun, paşa efendi.. uğurunuz açık olsun. Demişti. (Şeriat komedisi), burada hitama er- mişti... Fatih camisinde, aslan gibi böğürmeleri, kubbeleri sarsan.. binler- ce kişinin karşısında hükümete ve (Con) lara pala sallıyan.. Fatihin tür- besi önünde, havaya silâh sıkan.. ve binlerce kişiyi peşine takarak - Yıldız yokuşuna tırmandıran Kör Alinin bü- tün bu kahramanca teşebbüslerinin hiç bir netice vermiyerek bunca yorgun - lukların boşa gitr 5 si; bu şerir herifin aklına uyanlara acı bir nedamet ver - mişti. Beyazıt meydanına gelinceye kadar o cahil giin,lı. kâmilen dağılıver- mişti... Kör Ali de, ancak yataıdan sonra aç, yorgun ve bitâp olarak E - dirnekapısındaki evine dönebilmişti: — Aman karr .. Biraz tuzlu su yap ma- ||da getir. Tabanlarım patladı. Derken, kapının arkasındaki ot min- dere serilmişti. Maamafih, Kör Alinin ümidi, çok i. Ayni halde yanına serilen — İnşallah, bu yorgunlukların mü- kâfatını göreceğiz. Görürsün; yarın sabah, mutlaka bir zuhürât olacaktır. Demişti... Ve ancak, bir kaç kaşık çorba ile bir kaç lokma yemek yiyebil- dikten sonra; — olduğu yerde kıvrılıp, ||kendinden geçivermişti. Bu dalgın uyku içinde, Kör Ali aca- ba ne rüyalar görmüştü. Bunu, bil - miyoruz... Ancak, sabaha karşı; gün- düzki komedinin daha gülünç bir faslı || başgöstermişti. Sabaha karşı, sokak kapısı acı acı çalınmaya başlamıştı. Kör Ali, yattı- ği yerden sıçrıyarak: — Karı, kalk!.. Kapıya bak. Galiba saraydan geldiler. Diye bağırmıştı... Hatuncağız pen- cereden bakar bakmaz. hayrette kal - mıştı. Çünkü kapının önünde, mahal- lenin imamı, muhtarı ile bir kaç polis vardı. nin arkasına giderek konuşmaya bap» kenüşlardiz T1) — Kim 0). — Mehmet efendi.. Ahmet ağa.. bi- raz karakola kadar buyurun. — Gece sokağa çıkmak âdetimiz değildir. — Zabıtanın emrine itaata mecbur- sunuz. Geleceksiniz. Gündüz, binlerce kişiyi peşine takıp sürüklemek gibi bir zafer kazanmak- tan mağrur, ve bunun neticesinden da- ha hâlâ ümitvâr olan Kör Ali; en gür sesi ile cevab verdi: — Oradan savuşun, gidin. Bizi gü- naha sokmayın... Benim kapımın hal- kasına parmağı dokunanın ellerini kı- rarım, — Hacal, Lâfı uzatma. Aldığımız emir, kat'idir. Kapıyı kırarız. İçeri zor: la gireriz. — Zorla mı girersiniz. Hadi, girin bakalım... Kör Ali, kapıdan uzaklaşmış.. içeri- de bağırmaya başlamıştı: — Verin benim şu martinimi., Ah- met efendi, sen de al şu tüfeği; geç şu pencerenin önüne, Eğer kapıya par - maklarının ucunu dokunduran — olur- sa, bas kurşunu... Kör Alinin bu sözleri yalnız tehdit- den ibaret kalmamıştı. Pencereden dı- şarı doğru, iki uzun cisim uzanmıştı. Polisler, derhal geri çekilmişler; a : dam göndererek bir mikdar asker ge - tirtmişlerdi. Askerler, evin etrafını çe- virmişlerdi... Polislerden bir kaçı da, zaten âdi bir kulübeden ibaret olan e - vin bahçe kapısına yüklenerek bir an: da içeri girmişlerdi. Ve o zaman, biret (1) Bu meseleye dair resmi fezleke-| Kahkaha atmaktan kendilerini men & lerden ;ıl::ı.:ım Ne mükâlemeler | dememişlerdi. Çünkü, Kör Alinin: ve ne de hâdiseler, kat'iyyen hayali de-| — Gelmeyin.. vallahi, yakarım. ğil, hakikattir. Z. Ş. (Arkası var) İstanbul 4 üncü İcra Memurluğundan: Emlâk ve Eytam Bankası Türk Anonim Şirketine Birinci derece ve si- rada ipotekli olup tamamıma 19280 - On dokuz bin iki yüz seksen - İira kıymet takdir edilmiş olan beyoğlunda Teşvikiye yeni meşrutiyet mahal. lesi hacı mansur yeni kodaman sokak eski 36 yeni 93 numaralı apartma - nın bodrum katı: bu katın zemin kat koridorundan mozayik merdivenle i- nilir zemini çimento bir avlu ve bir koridor üzerine bir tarafı bir kapıcı odası, dört kömürlük bahçe tarafında keza bir oda ile bir çimento helâ ve yine çimento döşeli mozayik tekne ve sabit kazanlı ile di ğer tarafta ayrı bir kapı dahilinde bir koridor üzerine dört oda bir he« lâ bir mutfak olub mutfak helâ ve koridor çimento döşelidir. Zemin kat: Sokaktan demir ve camlı kapudan girilir küçük bir antre ve mozayik bir merdivenle karosimen bir koridora çıkılır bu katta bir ve iki numaralı dai- reler vardır. Daire 1: Bir koridor üzerine dört oda bir mutfak, bir banyo bir alaturka helâ vardır daire 2 - 1 numaralı dairenin aynidir. Helâsı alaf. rangadır. Birinci kat: Daire - 3 - 1 ve 2 numaralı dairelerin aynidir. Daire 4 - bir sofa ve bir koridor üzerine beş oda bir helâ bir banyo bir mutfak i- kinci kat: daire 5 — dört numaralı dairelerin aynidir. Daire: 6 - Bu daire bir numaralı dairenin aynidir, 3, 5 numaralı dairelerin sokağa karosimen- den döşeli demir parmaklık korkuluklu balkonu olduğu gibi bütün dairele- rin bahçe kısmına ayni evsafta birer balkonları vardır. Binanın harici aksamı yağlı boyalı ve sokak ciheti pencereleri çerçeveli ve camlıdır. Bütün doğrama aksamı yağlı boya ve bina kullanışlı ve aydın- lıktır. İçinde terkos, elektrik, havagazı tertibat ve tesisatı mevcuttur. Umum mesahası 218 metre murabbaı olup bunun 190 metre üzerinde bins vardır. Mütebakisi bahçedir. Hududu tapu senedinde yazılı olduğu gibidir. tamamı — açık — arttırmaya konmuş olup — ilân ta rihinden — itibaren — şartnamesi herkes tarafından — görülebilecek ve 30-10-936 — tarihine —raslayan Cuma günü — saat 16 ya kadar dairemizde açık artırma suretile satılacaktır. Satış Em - lâk ve Eytam Bankasının 844 No.lı kanunu hükümlerine tabi olduğundan mezkür kanunun 15 inci maddesine tevfikan ikinci bir artırma yapılmak- sızın gayrimenkul, yukarıda yazılı günde en fazla artıranın üzerinde bırakı lacaktır. Artırmaya iştirâk için muhammen kıymetin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesi veya Milki bir Bankanın teminat mektubu tevdi edil- mek lâzımdır. Biriken bina vergilerile çöp ve fener resimleri ve dellâliye ve vakıf icaresi satış bedelinden ödenir. Satış bedeli peşim ödemek lâzem - dır. İcra ve İflâs kanununun 126 mcı maddesine tevfikan İpotek sahibi a- lacaklılarla diğer alâkadarların gayrimenkul üzerindeki haklarını ve hususile faiz ve masraflara dair olan iddialarını evrakı müsbitelerile birlikte 20 gün içinde dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicillerile sa- bit olmadıkca satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Alâkadarların ühhmmıdüıhewımllewm"dıhıhdı-h- mat almak isteyenlerin 34/2253 dosya No. sile dajremize müracaatları ilân olunur. 20 senelik taviz bedeli müşteriye aittir. İstanbul Orman Müdürlüğünden: Bakırköy Kazasınca müsadere edilen 365 Kental meşe odunu 5/10/938 Pazartesi günü ihale edilmek üzere Yüz kilosu 80 kuruş muhammen bedel ile arttırmaya konulmuş olduğundan alıcıların o tarihte Kazayı mezkür Örman İdaresinde müteşekkil Komisyona ınılııı;;”uın. “) — Hukuk Fakültesi Dekanlığından: Fakültemiz iktısad ve içtimaiyat Enstitüsüne 50 lira ücretle bir daktila alınacaktır. Yabancı dil bilmek şarttır. İsteklilerin bir hafta zarfında Fakülte Dekanlığına müracaat etmeleri. «108dn —