KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 92 — Neyse lâfı uzatmıyalım, doktor — Ha ses çıkarmadı. Eh o da nikâhlı ka- — çisının tezgâhtarlık etmesini — istemez — tabii.. Yeni ahbaplarımız oldu. Benim — kabul günüm pazartesiydi. Neden mi — pazartesi diyeceksiniz? Pazar günü — doktorla gezeriz olmaz,. Cumartesi ya- — hudilerin günü.. Cuma gününü ben is- temedim, O kadar da eski kafalı de - — gilim., Salı uğursuzdur. Ayın ilk çar- — şambasile son çarşambası hamama bi- — le gidilmez.. Perşembeyi her nedense — şevmem.. Ne kaldı.. Pazartesi. Değil mi? p — Evet.. * — Evet ama, başıma gelenler işte bu yüzden geldi. Pazartesileri doktor hastanede nöbetçi kalır. Halbuki be- nim kabul günlerime sade kadınlar — gelmiyor elbette. Erkek - kardeşlerini; — kuzenlerini filân da getiriyorlar. Dok- — tor, o bana Alo garsan - ol “iyen a - — dam, nikâhtan sonra birdenbire kıpkı- zıl kıskanç çıkmasın mı? Böyle ben evde yökken burda erkek filân iste - — mem diye tutturdu. Ben «bu kadar ge- — g, softa gibi bir adamla evleneceğime — Allah canımı alaydı» dedim.. Sizin an- K İıyuağmız.. & — Kavga ettiniz.. — Evet.. Ama nasil... Büfede ne — kadar tabak çatal varsa kafama attı.. —— — Peki siz ne yaptınız hanımelen- di.. D — Elbette armut devşirmedim ben — de divandaki yastıkları fırlattım sura- t b tına.. — Kaza filân olmadı ya.. — Hayır.. — Eh, sonra., k — Sonrası.. Başımı örttüğüm gibi.. — Şey.. Şapkamı giydiğim gibi anamın “evine kaçtım.. Şimdi boşanmak isti - yorum.. Nafaka istiyorum.. Sizi tav - — siye ettiler.. — Hanım sustu. Ömer derin bir nefes — aldı. Genç muharrir, Kâmranın yüzü- — ge bakıyor.. ü Hazret alt dudağile oynıyarak kar- — şısında oturan kadını süzüyor. Kadın omuzlarını oynatıp: — Fiat meselesi kolay, dedi. — Anlaşırız hanımefendi.. teşrif edin.. Davayı açalım.. Kadın çıktıktan sonra Ömer: — Ne tuhaf hikâye, değil mi üs - — tadım, dedi. f Kâmran güldü: —— — Kadın güzelce, dedi. Ama olur iş değil.. Alogarson işine bayildım .. Hem doktora, hem hanima.. — Herif Yarın e Alagarson ama nikâhı kıyınca iş de » — gğişmiş. Sonra kadın da, erkek te ayrı Oayrı çalışır, birbirlerini beslemezler - —— ken, nikâh yok diye metres hayatı ya- şar oluyorlar. Kadın işini bırakıp er- keğin eline bakınca, ara yerde nikâh 'var diye nânamus kurtuluyor.. Ömer bu vesileden istifade etti. Sor- du: — Ailenin, şahst mülkiyetin ve devletin menşeleri diye bir kitap var üstadım.. Okudun mu?. — Hayır.. — Tavsiye ederim, oku.. İ Kâmran güldü. * — Ne 0? Bize de mi propagandaya — başladın?.. * AYSEL HANIM, AY HANIM ve ÖMERİN İLK SARHOŞLUĞU -0-0-—— Ömere ilk rakıyı 89 Kâmran içir « di. © çıkarlarken merdivenlerde iki genç ka- - — dma rastladılar. Kâmran bey kollarını — (iki yana geniş geniş açarak kadınları — karşıladı. Merdiven başında uzun bir hasret nutkundan sonra hanımları Ö- “—mere takdim etti: ” 5 — Benim meslekdaşlardan Aygül hanım.. Ankara Hukukundan mezun- dur. Baronun en yaman, sözü sireti gi- bi şirin perisi.. bu sarı saçlı melike ise kardeşidir. Kendisine Aysel derlerse de, ben selini kaldırdım, Ay hanım de« rim. Hem böylelikle onun huzurunda |& duyduğum hayreti «Ay!» demekle iz- har ederim, Hem de Mahitaba bakmam yar gelir hatırıma! mısraını tersine çe- virerek Yare baktıkça mahitab gelir hatırıma, derim olurum.. vezin biraz uymaz ama zarar yok.. Ankaradan gelir gelmez Kâmran beyin ziyaretine gelen Aysel ve Aygül hanımların şerefine üstad o gece bir ziyafet çekti. Ömeri de zorla çağırdı: — Bu iki güzellik dünyası arasında beni şaşkına dönmekten kurtarırsın.. Ay hanımla meşgul olursun. Ben de bizim meslekdaşla mesleğe dair mü - davelei efkâr ederiz, dedi. Yarısı bahçe, yarısı kapalı çalgılı bir birahaneye gittiler. Ay hanımlara bira ısmarlandı. Kâmran: — Biz seninle rakı içeriz Ömer, de- di.. Ömer, ömründe hiç rakı içmemişti. Fakat bunu söylemeği her nedense gu- ruruna yediremedi,. İçkiler geldi. Kâmran sordu: — Sulü mu içersin. Ömer, susuz mu?, — Susuz.. kalım, Ayların şerefine.. Ömer, kadehi aldı. Burnuna çarpan anason kokusu içini bulandırdı. Göz - lerini kapadı. Rakı kadehini, ilâç içer gibi bir yudumda çekti. Sonra büyük bir telâşla mezelere baktı. Bir sardalya |balığını olduğu gibi attı ağzına. . Kâmran, Nedimden mısralar okur - ken Ömer, iki kadeh daha içti. Birden- başladı. Kâmran kolunu meslekdaşının iskemlesi arkasına atmıştı. Nedim di » vanı kapanmış, bir davanın münaka - şasını yapıyorlar. Ömerin gözleri bir - denbire kendisine bakmakta olan Ay s İ Bir akşam, geç vakit yıızılııııedeni hanımın gözlerile karşılaştı. ome,: — Sefahet yapıyoruz, diye düşün - dü. Kendi kendine güldü. Ay hanım, bu gülümsemeyi üstüne alındı. O da gülümsedi. Kâmran, ko - hanu artık iskemlenin arkalığından kal- dırıp omzuna attığı meslekdaşile giriş- tiği münakaşa arasında bu karşılıklı gülümsemeyi gördü. — Oh, oh, dedi, ayla güneş anlaş- mağa başlıyorlar. Ben bizim Ömeri keşiş sanırdım.. çok hacıların çıktı haçı ziri begalde.. Başka sefer olsaydı, Ömer, belki hâ- 1â kızarırdı. Fakat şimdi başı dönüyor, kendini suyun içinde hareket eden bir balık gibi serbest ve hür hissediyor. (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Perşembe Notlarından — (*) ir kara ciğer sancısı Dalmi surette kabızdan şikâyet eden, sık aık sinir buluranları ve yücudunün muhte- Nf yerlerinde kaşıntıdan şikâyet eden bir hasta müracaut etti. Muayenemde: Karaciğerini şiş gördüm. Safra keşesi bü tazyikten müloessir oluyordu. Bir gişe Afyon maden suyu içine (30) gram Karlesbad tozu koymasını ve bu sudan sabahları nç karnına bir çay fin - canı içmesini tavsiye ettim. Beyaz etleri yedi. Suyu az İçti, ekşi, biber kullanma- | dı, tazo meyralara devam etti. Bütün bu ağrılar bu ilâçin ve rejim sayesinda göçti, (*) Bu notları kesip saklayınız, ya « hut bir albüme yapıştırıp — kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar — Aferin.. ben de öyle.. haydi ba- bire, gözleri bulanarak başı dönmeğe’ SON POSTA “Doğuda Mutlak bir Emniyet var,, Üçüncü Müfettiş yapılan işleri anlatıyor Erzurum, 23 — Üçüncü umumi mü- fettişlik Doğu bölgesinde yaptığı gezi- dönen Tahsin Uzer, bu bölgede â kalkınma faaliyetini anlatır - ken Kağızmanda yerleştirilen muhacir lerle yerlilere verilen arazi tapuları- nın tevzil töreninde bulunduğunu ve bu işin bir vilâyet işi değil, bir devlet ve hükümet mevzuu olarak halledildi- İğini söylemiş ve bu işin diğer vilâyet- lere ve bu arada ilk olarak Erzuruma da teşmil edileceğini bildirmiştir. Doğu illerinde |1 şehir ve kasabanın elektrik tesisatı mukaveleleri imzalan- mıştır. Yeni Erzurum plânları tasdik edildiğinden münakasaya konmuştur. 'Tahsin Uzer, izahatım şu suretle bi- tirmiştir : «Doğuda mutlak bir emniyet vardır. Sebebi de halkın Atatürk rejimine, Cümhuriyet prensiplerine, — vatani ve milli duygularile intibakıdır. Artık ma- ziye karışması lâzım gelen şakavet, bundan sonra masal ölarak söylenecek- İ;alya Milletler Cemiyetinden Çekiliyor (Baştarafı 1 inci sayfada) beş murahhaslarının asamble toplantı- larına işlirak etmelerine karar vermiş- tir, Bu karar üzerine asamble akşam sa- at 7,30 da yarım saat süren bir top - |lantı ve jüridik komitenin vermiş ol - duğu kararı tasdik etmiştir. Bu karar Habeş murahharlarına yal- |nız asamblenin bu devredekı toplantı- larına iştirak hakkını vermektedir. Habeş murahhaslarının asamblenin gelecek toplantısına iştirak edebilme - leri ikinci bir karara bağlı bırakılmak- tadır. | — Asamble toplantısına iştirâk eden 49 devlet murahhaslarından Macar, Avusturya, Arnavutluk — ve Ekvator murahhasları komitenin kararına mu- halif vey vermişler, altı murahhas da müstenkif kalmıştır. Romada Asamblenin verdiği bu karar, Ro- yandırmıştır. Fransa ve Sovyetlerin kuvvet ver- miş olduğu bu karar, küçük devletler tarafından memnuniyetle karşılanmış- tır. Paris, 23 (Hususi) — İzabun Te$- mi mahafili, Milletler Cemiyetinin al- dığı son karar hakkında hiç bir müta- lea beyan etmemektedir. Yalmız bu kararı İtalyaya hasmane bir hareket telâkki eden efkârı umumi- ye İtalyanın Cenevre müessesesinden |gekilecğini ve Beşler konferansına işti- tâk etmiyecğini muhakkak saymakta- dır. Karagümrükte bir ev yandı Dün gece Karagümrükte Atik Ali- |paşada çıkan yangın neticesinde bir ev yanmıştır. TAKVIM EYLÜL Rumt seno | 1862 24 — Eylâl Resm? sene 11 1438 j Arabt sene 1808 Hızır 142 Eylül 24 ' 'İ'ürk Antakya ve İskenderunun akıbeti ne olacak? ma mahafilinde büyük bir asabiyet u- | eyeti karşılamak üzere Suriyeden gelenler (Baştarafı 1 inci sayfada) I&hiyetle Suriye hükümetine — geçmli —.Yıçuıın. Suriye, yaşasın Atatürk | bulunmaktadır. seslerile karşılanmışlar, polisler resmi ıs " kenderun ve Hey'et yedi kişiden mürekkeptir: d Reie Haşimül Etasi'dir, âzalar da mil Merdan, Sadullah Ceberi, Farisi Huri, Eğmon Hamü, Mustafa Sehabi.| altında kalamaz Hey'et reisi kendilerini karşılayan Türk toprağı kendi ken- Vali Muavini Hüdai'ye teşekkür ettik- dini id tmelidii ten sonra otomobillere binip Perapalas AERT AAA SRMEEĞACÜ oteline gitmişlerdir. Ankara 24 (Hususi) — Okuyucula. daşımıza Hey'et Reisi Haşim Bey şun-| riye arasında müzakereye başlandığı ları söylemiştir: |ve muvaffakiyetle yürüdüğü söylendiği «Türk kardeşlerimizden — gördüğü- | “tralarda dost ve komşu memleket hesa- wei seğikbalderi Goi deReE LK Büri WIHM bundan meminun olduğumuzu söy- niat't ; (di bakidir. Yalnız şurasını söy- büyük bir heyecanla alkışlamak sureti- 7 GAi döst bir YAMSLLARA bir öall le milletimize karşı beslediği — temiz | 4adan sıyrılmasını memnuniyetle kar« İduyguları tebarüz ettirmiş oldu. İki| layanlar, mandadan henüz kurtuları cekleri yegâne hissin sarsılmaz bir|zerinde bir manda tesis etmesini hoş dastluk ve derin bir kardeşlik hissinden | göremezler. Hele üzerinde manda te- ibaret olduğuna kimsenin şüphesi yok- | sis edilecek memleket Türk unsnru ile tur. Milletlerimiz arasındaki rabıta | meskün bir Türk toprağı olursa . rinde iki şerefli millet — birbirlerinin medeniyet hamlelerinden mütekabil müteessir olmuşlar ve asırlarca yanya- İna omuzomuza silâh ve kültür kardeş- raların temiz düşüncesi iki kardeş mil- let arasındaki müstakbel münasebet- lerde parlak bir ışık olacaktır, Türkiyenin terakki ve inkişaf yo- lerin takdirkâr seyircisiyiz. Milletini- zin yaptığı eşsiz hamleler diğer Şark milletlerinin merak ve heyecanla takip ettikleri harikalardır. ler, bugün en mükemmel idare şekli- nin demokrasi olduğunu kabul etmiş- lerdir. Binaenaleyh hey'etimiz. Şama varır varmaz, hemen meb'us intihabı kabinde de Reisicumhurumuzu — seçe- ceğiz. Reisicumhurun beş sene müddetle intihabını düşünmekteyiz. Suriye Mil- mün'akit muahedeyi tasdik etmek ve bilâhare vakit kaybetmeden Suriyenin kalkınma hareketleri için muktezi ted- birleri almaktır. milyona yakındır. Fransa askeri çeki- Tince Suriye ordusu teşekkül edecek ve milli hudutlarının dikkatli bekçiliğini sevinçle üzerine alacaktır. Fransa ile iz iki dost millet arasındaki herhangi bir ittifakın aynıdır. Harp vukuunda iki devlet beraber çarpışacaklarını va-. adetmişlerdir. Fransa iki senelik bir selâm ifa etmişlerdir. Antakya manda Naimül Alâki'dir. Kendilerile otelde görüşen bir arka- | Tımız pek iyi hatırlar ki, Fransa ile Su- yenin istiklâline kavuşmasını Türkiye Jemiştik: “Bü 'mempuniyetimiz. bügün komşu memleketin biribirinden göre-|bu memleketin diğer bir memleket ü- 1300 seneliktir. Bu uzun tarihin ye- |liği yapmışlardır. Bu unutulmaz hatı- |lunda gösterdiği büyük muvaffakiyet- İstiklâline yeni kavuşan Suriyeli- başlayacak kabine teşkil edilecek ve a- let Meclişinin ilk işi dost Fransa Memleketimizin nüfusu iki buçuk münasebetimiz necabet mülkiyetini ha- müddet içinde Suriyedeki bütün hak —İ| ve imtiyazlarını tasfiye ederek Suriye hükümetine devredecektir. Ve üçüncü senede de Suriye devleti Milletler Ce: miyetine girmiş bulunacaktır. Antâkya ve İskenderun'un vaziye- tinde şimdilik bir değişiklik olup olmı- yacağı malüm değildir. Bu iki muhtar idareli memleket Fransa ile yapılan muahede mucibince ayni hukuk ve sa- Bunun içindir ki biz, Fransa ile An- karada imza etmiş olduğumuz muahe- dede Antakya ve İskenderun için der- piş edildiği halde bir türlü tatbik edile- memiş olan muhtariyeti idarenin tatbi» kini yahut da bu topraklara istiklâl verilmesini isteriz ve ümit ederiz ki bu isteğimiz kısa bir zaman içinde yerini bulur. * Bunu burada bütün açıklığile kay- detmekle beraber Suriye heyetinin memleketimiz hakkında izhar ettiği dostane hislerden mütahassıs olduğu- muzu ifede etmeği kaydetmeliyiz. Heyet Ankaraya gidecek mi? Hey'etin Ankarayı ziyareti rivayet edilmektedir, Fakat bu ziyaret Tresmit mahiyette olmayıp iki kardeş devlet a. rasında bir dostluk teması olacağı söy- lenmektedir. Suriye Hey'eti Şükrü Saraçoğlunu Ziyaret Etti. Suriye Hey'eti dün öğleden sonra Hariciye Vekil Vekili Şükrü Saraçoğ- hanu Parkotelde ziyaret etmiştir. Şehrimizde bulunan Antakya ve İs- kenderunlulardan mürekkep bir heyet te dün Şükrü Saraçoğlunu ziyaret et- miştir. Bergama yolunda bir otobüs kazası Bergama, (Hususi) — Bergama - İzmir yolunda bir otobüs kazası olmuş, Eğrigöl civarında bir otobüs uçuruma yuvarlanmıştır. Bu otobüs Bergama belediyesine kayıtlı şoför Hasanın ida- resindeki 25 numaralı otobüstür. Ka- za neticesinde şoför muavini — Hasan ölmüş, bir mütekaitle refikası ağır su- rette yaralanmış, 10 kişi de hafif suret. te yaralanmışlardır. Ağır yaralılar Bergama hastanesine nakledilmişlerdir. Şoför kazayı mütes- kıp kaçmıştır. Müddeiumum? tahkikata el koymuştur.