24 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

24 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- muüş... — Ma, sen diyeceksin ki; bize ne?.. Biz, y ; “ sıha gitmeyesiniz?... — Başka bir işimiz var. Orada.. bir., bir — kını versin.. işlerimiz, öyle bir bozul - — ga yokolmuştu. Mehmedin Yeni Maceraları — Çonok... Gözünüzü biraz karart- tıktan sonra, sahildeki sandalların hep- si, sizin... Yalnız şu var ki;>bu fikirden - vazgeçin. — Niçin?, — Şunun için ki.. bu iş, tehlikeli, — Tehlike neresinde?.. — Farzedelim ki, kayıkhanelerden birinin kilidini kırdınız. Bir sandal a- şaırdınız... — Karşıya nasıl geçeceksi - niz?.. Şimdi, Kasımpaşanın önünde kol sandalları vızır vizir gezer, Derhal / yakayı ele verirsiniz. — Ay, sen gelmez misin?.. — — Ben mi?.. Yooocok, dostum. Be- him sizinle pazarlığım, sadece can yok daşlığı içindi... Bir de; ufak tefek, za- rarsız işler olursa.. tabul ederim, demiştim... Fakat böy- le tehlikeli işlere giremem... İnsan bir kere tersanenin kol sandallarının eline | düşüb de, (Cami altı zindanına) girdi mi?.. Alimallah, yirmi tane fil gelse, — oradan çekip çıkaramaz. Nemfe lâzım, benim?.. Üç kuruş alacağım diye, ni- / çin öyle tehlikelere gireyim. Yazık de- ğil mi gençliğime?.. — E, Unkapanı köprüsünden ge - çelim. — O da mümkün değil?.. 5 Niçin2.. — Geçenlerde, bir vak'a olmuş... Galiba; sırtındaki zenbilde kesik bir kadın başı bulunan bir adam tutul - Fakat, aşkolsun — herife .. ele geçtiği halde, kaçıp kurtul - muş... O gün, bugündür, o herif ara- niyormuş, Onu tanıyan zaptiye teb - dilleri, köprülerin başlarına oturtul - Mmuş. Gelen geçen, dikkatle gözden ge- giriliyormuş... Gündüz olsa.. hadi ne ise, İnsan kalabalıkta nasıl olsa geçer, gider. Fakat gece.. köprüden tek tük a- m geçtiği için, bu iş tehlikeli... Am- © herif değiliz ya... Doğru amma, bak.. zaptiyelerin elinden, güç kurtulduk. Galiba bizi, benzettiler. İbo, derin derin düşünüyordu. Bu düşüncesi, bir hayli devam — ettikten —sonra, sordu: — Şü halde ne yapalım?.. — Yapılacak, iki iş var dostum. — Ne?.. O — Biri, şu işler örtbas oluncaya ka- dar burada saklanıp kalmak... Öteki ' de; eğer burası pek o kadar hoşunuza gitmedi ise, daha rahat bir yer bulup, orada saklanmak. — İbo, sinirlendi. Yumruklarını sıka - Tak cevab verdi : — — İyi amma.. bizim de işlerimiz war... Haydi, bu geceyi burada geçi - relim. Yarın da, gündüzdür; meydana mız doğru olamaz. Onun için — gündüz de sabredelim. Fakat, yarın ge- €e, mutlaka bizim semtte bulunmalı - yır. — — Ha.. anladım. Mutlaka, bir düğü- e davetlisiniz. Fakat dostum, dikkat din... Malüm ya, sizin semtin düğün- leri meraklı olur. Ayvansaray kapısı rakolunun ne kadar zaptiyesi varsa, mutlaka hepsi oradadır. Korkarım; - düğün evinden doğruca zaptiye kapı- — Hayır, canım... Düğün'değil... adam var ki... Hay, Allah müstah « dy ki.. Gâvur Mehmet, ciddi bir tavır aldı. Düşünerek, kulağını kaşıdı; — — Buldum!.., p: Diye bağırdı. —— ——— Şimdi saat kaç oldu acaba? Kaomodine bir göz gezdirdi. Ve he - men yerinden sıçradı. Orada nosi var- —danı duruyordu; fakat içindeki yirmi bin frank sırra kadem basmışt. O za —İ. İNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 79 maaa., bu aklı öğretmek için on kuruş; için de yirmi kuruş alırım. ise... — Uygun.. hem de, çok uygun... Bak; beni iyi dinle... Bu zaptiyeler bi- zi niçin yakaladılar. Orada kavga çı- kardığımız için, değil mi?. — Evet. — Ellerinden kaçıp kurtulduğumuz zaman; eğer, boş bulunub da ben o si- Kâhı atmasaydım, arkamızdan beş on adım gelirler.. sonra da, canları cehen- neme olsun, diye takibden vazgeçer - ler.. kendilerini uzun uzadıya yormıya — Silâh meselesi, işi bozdu... Fa- kat, bunda da şöyle bir ihtimal var... Eğer silâh boşa gittiyse, bu adamlar öfe kelerini çarçabuk yenerler. Bizi, sıkı sıkıya aramaktan vazgeçerler... Yok e- ğer, içlerinden biri yaralandı; yahud öldü ise.. o zaman, iş kötü... Elele ve- rip, karşıyakaya geçmeliyiz. Bir daha, bu semtlere başımızı bile çevirmemeli- yiz, — Doğru.. bu da, çok doğru. — Şimdi ben, şöyle düşünüyorum... Beni, bu civarda kimse tanımaz. Gide- yim, şu meseleyi tahkik edeyim. — Ya, seni gören zaptiyelerden bi- rine rastgelirsen?.. — Baksana bana, dostum. O kadar budala mıyım?.. Şeytanı görünce, kırk adamım. yüzümü gösterir miyim, istavroz çıkarmayı - bilen Zaptiyeye hiç. — Kıyafetinden tanırlar. — Hangi kıyafetimden?.. Asıl el - biselerim, Balat'da bir kahvede... Söy- ledim, ya.. yangın tulumbalarının gel diğini görür görmez dayanamadım. Hemen o kahvede soyunarak elbisele- rimi oraya bıraktım... Şimdi gider, onları giyerim. Hödük zaptiyeler; be- ni mümkün değil tanıyamazlar. — Bu da, doğru... ü — O halde.. evvelâ, ver bakalım” on kuruşu. İbo, Fernandezle tekrar müzakere - ye girişti... Çocuk yaşındanberi haya- tmmı Galata ve Beyoğlu kaldırımları ü- zerinde geçirmiş, ve bir çok lisanları * hem de oldukça iyi bir surette - öğ - renmiş olan Gâvur Mehmet; İbo ile Fernandezin konuştuğu şu İlisanı bil - mediğine, acı acı teessüf etmekte idi... Yalnız bu zeki adam, konuşulan şey - — Buldum.: evet, buldum... Am - eğer aklımı beğenirseniz, onu yapmak Kör Ali ile — Hay, hay. Eğer uygun bir şey SON POSTA Son Posta'nin' dyast telikam'ı — Evet, paşam... Dün gece, âlemi menâmda kendilerinin didarını gör - mekle müşerref oldum... Bana, bir hayli hitap ve atabda bulundular... Ne duruyorsun! şeriat elden gidiyor. Eğer bu hal devam ederse; bütün dünya, kün fe yekün olacak. Biz, bu işe seni memur ettik, Var, şeriatin ahkâmını icra et; buyurdular... İşte paşam, hâli ahval bu merkezde. Biz buraya, şeriat istemeye geldik. — Şeriattan maksadınız ne?.. — Haaaa, şeriattan maksadımız şu ki.. meyhaneler, tiyatrolar ve sâir se - fahat yerleri kâmilen kapanacak. Ka - dınlar, sokağa çıkmıyacak... Gâvur - cadı olan meclisi meb'usân toplanmı - yacak. Bu sürünün, bir tek çobanı ola- cak. Biz, elli tane çoban istemeyiz. Ç Birdenbire; bir takım sesler gürle- mişti... Kör Alinin etrafını alan ha - vârilerinden, Boşnak İsmail Hakkı, Koltukcu Mehmet, Müezzin Hüsnü, Eskici Ahmet, Uncu Receb, Çulhacı Nuri; Sami paşanın etrafını alarak korkunç tehdidlere girişmişlerdi: — İstemeyiz, paşa.. biz; meclis, fi- lân istemeyiz. — Şeriat isteriz. — Şeriatı muhafazaya memur olan, efendimizi isteriz. — Eğer efendimiz, bize ,görünmez- se; alimallah şu kapıları devirir, içeri gireriz. — Hepimizi kıtır kıtır kesseler.. bir- ğEne göçeriz. — Böylece, ahdü peyman ettik. Sami paşa, çok müşkül bir vaziyet- de kalmıştı. İşi tatlıya bağlamak için: — Hay, hay.. bütün bunları yapa « rız. Arzularınızı, efendimize de arze - deriz. Hadi, artık gidin. Dağılın. Diye, yalvarmıya başlamıştı. Fakat şeriatcılar: — Mümkün değil.. (sâhibi şeriat) efendimizin vekilini görüp de, derdi- mizi dökmeden, dilediklerimizi kabul ettirmeden.. şuradan şuraya gitmeyiz. Diye dayatmışlardı. Sami paşa, bu vaziyet karşısında ne yapmak İlâzım geldiğini anlamak için, Abdülhamide haber yollamıştı. Abdülhamid, söz anlıyanlardan bir kaç kişinin içeri alınmasını irade et - mişti. Fakat, bu iradenin tebliği için 4 MUHALEFET Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? birimizin kanlı cesedleri üzerine basar |” lerin (Prenses Şima) ya aid olduğunu ' kapı açılır açılmaz; önde Kör Ali ol tamamile hissetmişti... Bilhassa Fer - duğu halde, şeriatcılar kapıya dayan - nandezin düşünce ve telâşının artması,|mişlar; zorla saray avlusuna girmiş - her halde sebebsiz değildi. Bu sefer müzakere, ©o kadar uzun devam etmemişti... İbo, başını Gâvur Mehmede çevirerek: — Teklifini kabul ediyoruz.., Git. Vaziyeti anla. Dedi. Güâvur Mehmet, gayet tabit bir ta- vırla mukabele etti. Elini İboya uzata- rak: — Ver, bakalım otuz kuruşu. Diye cevab verdi. * Gâvur Mehmet, - sür'atli adımlarla Ayvansaraya doğru ilerlerken, şöyle- ce düşünmekte idi: (Arkası var) için bu bahane olur. Onu teselli cuneP( ve aldığı eşyayi istemediğimi kendisi- ne söylemek üzere yanına gitmeliyim Ceketini yokladı. Cüz- (erkenden.. Bu prensesin her halde çok sıkıntısı olmalı.. Bu düşiünce uyumasına yardım etti. Mman Nikez acı ve gıcırdıyan bir kahka- |'Tatlı rüyalar gördü. Rüyasında pren - bayla gülerek: — Ne müthiş iş, ne fena diye mırı! - ses te vardı. Sabah olunca iş meydana çıktı.. 16 dandı. Mübarek ve mukaddes prenses.. | numaradaki mürebbiyle kadın gece ya- “Neyse onu bu sabah erkenden görmek | rısı oötelden sıvışmışlardı. â İ lerdi. Bu esnada Abdülhamid, büyük mâ- beyn dairesinde idi... Bu sefil ve pe -| rişan kıyafetli halk sürüsünün içeri dol- duklarını görür görmez, büyük bir te- lâşla pencereye gelmiş; o gür ve ka» lın sesile: İ — Ne istiyorsunuz?... Demişti. Kör Ali ile Boşnak İsmail Hakkı, padişahın bulunduğu pencereye doğru ilerlemişler; Sami paşaya söyledikleri- ni burada da tekrar eylemişlerdi. Kör Ali, bir iki adım daha atmış; pencereye tamamen yaklaşmıştı. Ve, Abdülhamide karşı elini sallıyarak: — Padişahım!.. Korkma.. bize, (te- celliyat) var. Buraya; evlerimizden kalkıp gelmedik. Bizi gönderen, (Sün- |bül Efendi) dir. Sürü, çobansız olmaz: liyor... Biz de bunu istiyoruz. Eğer !dıxliklerimîı.'i yapmazsan, bu işin sonu fena olur. Diye bağırmıştı. Abdülhamid: — Pekâlâ.. düşüneyim de.. elimden geleni yaparım, Şeklinde bir cevab vermiş; ve son- ra Sami paşaya elile işaret ederek: İttihatçılar Devrinde —64 — Yazan: Ziya Şakir . Boşnak İsmail Hakkı, padişahın bulunduğu pencereye doğru ilerlemişler, Sami Paşaya söylediklerini burada da tekrar eylemişlardi. — Hoca efendinin ikametgâhını öğ- renin. — Çevirin, şu mollanın arabasını... Dü Haa ealıŞeyhiılân'ı(m arabası, derhal tevkif " mişti. ilmişti... Kör Ali ağır ağır arabanın Sğrclar li dükler balymna gö Cemilde” Gnlye Z . y |Pencerenin camını indirtmiş: I.Aııl:e Yıldızdan avdet etmişlerdi. Kör — Eisidi. b li ssnlnle bünü BZ GÖ allemi Blaşlak; vdk: tık,.. Şimdi sana, bir tek sualim var... laka bizlere ihsan olunur... Amma, | Sen, şeriatin icrasına razı misın, değil meşihat olmamış.. varsın, bir (Ka - misin?.. zazker) lik olsun. Demişti... Zavallı Cemaleddin efen: Diye söylenmekte idi. dinin rengi, bembeyaz hdlıııl#. Fa - Tam Akaretler caddesinin başına |kat, vakar ve metanetini bozmadan: geldikleri zaman, - o akşam saraya if-| — . Hoca efendil.. Ben, şeriati Mu tara davetli olan - şeyhislâm Cemaled- BL ae ü Ka şirdis Maşa h sökün hammediyeyi icra ve tatbika memu ötmalili. Tum. v Kör Ali, derhal havârilerine emret-| — Cevabını vermişti. mişti: (Arkası var) —— a— ea e eee İstanbul Defterdarlığından : Muhammen kâymeti : n karaç” Mahallesi Paçacı sokağı eski 29 ve Manga- sar sokağında eski 10 sayılı 57 metre ve 46 desimetre murabbaı arsanım 1/3 payı.. 9 58 Bebek : Kilise sokağı eski 72, yeni 86 sayılı 276 metre ve 38 desimetre murabbat arsanın 45/48 payı. 103 65 Büyükada : Nizam caddesi eski 16 mükerrer sayılı 89 metre murabbat arsanın tamamı. 133 50 Şehremini : Fatma Sultan mahallesi Etem Efendi sokaği yeni 17 sayılı evin tamamı. 150 00 Kasımpaşa * Emincami mahallesi Yeni sokak eski 53, ye- ni 24 sayılı evin tamamı, 300 00 Yenişehir * Mahallesi Paçacı sokağı eski 20, yeni 30 sayılı 18 metre 96 desimetre murabbai ar- sanın 2/3 payı. 6 25 Balat : Karabaş Köprübaşı sokağı eski 11, yeni 29 sayılı evin 1/2 payı. 150 00 Balat : Karabaş Köprübaşı sokağı eski 13, yeni 31 sayılı evin tamamı, 750 -00 Fener : Tahtaminare mahalle ve caddesi eski 84, ye- ni 68 sayılı dükkânın tamamı, 200 00 Fener : Seferikoz mahallesi Fener caddesi yeni 128. 132 sayılı odaları müştemil kahvehanenin 57/96 payı ile bir evin 81/96 payi, 2584 00 Yukarıda yazılı mallar 2/10/936 cuma günü saat 14 de peşin para va açık arttırma ile satılacaktır. Satış bedeline istikradı dahili ve 96 beş faizli hazine tahvilleri de kabul olunur.İsteklilerin ©4 de yedi buçuk pey akçele- rini vakti muayyeninden evvel yatırarak defterdarlık milli emlâk idare - sinde müteşekkil satış komisyonuna müracaatları. — (F) (1569) Gaziantep Şehri İçme Suyu Tesisat ve İnşaat Eksiltmesi Dahiliye Vekâletinden: Gaziantep şehrine 12.5 kilometre mesafeden su isalesi ve şebir dahilin- deki şebeke için icap eden malzemelerin tedariki ve boru ferşiyatının icrası ile sair müteferri imalâtın yapılması ve şehir dahilinde iki depo inşası, su sa- atleri ve diğer alât ve edevatın tedariki kapalı zarfla eksiltmeye konulmuş - tur, 1. — İşin muhammen bedeli 249905 lira 59 kuruştur. — 2.— İstekliler bu işe ait şartname, Proje ve sair evrakı on iki buçuk lira —mukabilinde Dahiliye Vekâleti belediyeler imar heyeti fen şefliğinden alabi- lirler, " 3. — Eksiltme 24 İlk Teşrin/1936 tarihine rastlıyan Cumartesi günü saat on birde Ankara'da Dahiliye Vekâleti binasında toplanacak - belediyeler imar heyetince yapılacaktır. 4. — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin aşağıda yazılı teminat ve vesaiki ayni gün saat ona kadar komisyon Reisliğine teslim etmiş olma- ları lâzımdır. A. — 2490 Sayılı kanunun 16 ve 17 inci maddelerine uygun 13745 lira 28 kuruşluk muvakkat teminat, B. — Kanunun tayin ettiği vesikalar, C. — Kanunun 4 üncü maddesi mucibince eksiltmeye girmeye bir mani bulunmadığına dair imzalı bir mektup, D. — Nafia Vekâletinden tasdikli fenni ehliyet vesikası, ş 5. — Teklif mektupları ihale günü saat ona kadar makbuz mukabilin - de komisyon Reisliğine verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektup- larının iadeli taahhütlü olması ve nihayet bu saate kadar komisyona gel - miş bulunması lâzımdır. Bu iş hakkında fazla izahat almak isteyenlerin Belediyeler imâr heyeti fen şefliğine müracaat etmeleri, (773) — (1090)

Bu sayıdan diğer sayfalar: