SON POSTA era ee —— -- — Evlilik hayatında mes'ut olmak herkesin elindedir Yalnız ruhiyatçılardan murekkep bir heyetin uzun tetkiklerden sonra tertip ettiği suallere samimi olarak cevap vermek şartile G Sıylı Sinema yıldızları | niçin para Eğer şimdiye kadar evlenenler bi - ribirlerile anlaşarak bu işi yapmış ol- talardı, izdivacın aleyhinda hiç kimse bulunamazdı. Şu muhakkaktır ki, ni - kâh ve evlenme müessesi geçen asrın da, gelecek asrın da en mükemmel mü esseselerinden biridir ve hiç bir zan.an yıkılmıyacaktır. Bu işlerle meşgul olan tecrübeli ru- hiyatçılardan bir heyet evlenecek ta - raflar için bir sualler serisi tertip et - miştir. Bu heyet diyor ki: «Evlenecek kadın ve erkekler bu suallerin cevaplarını samimi olarak düşüuüp bir kâğıda yazsınlar, sonra karşılaştırsınlar, eğer huyları ve dü -« şünceleri uyuyorsa derhal evlenamler, uymuyorsa biribirlerinin, hayatını zes hirlemeğe teşebbüs etmesinler, çünkü muhakkak bedbaht olacaklardır. Umumi ve esaslı şartlar Yalnız bu suâllerden evvel iki tara- fin da haiz olması lâzımgelen şartlar vardır: Evvelâ bıınlnrın mevcut olup olma- dıkları tetkik dilmelidir. Bu şartlar sunlardır: A — Biribirinizi ve biribirinizin mu- bitini beğenmelisiniz!. B — Mesleğinize merbut olmalısı- nız. Seçtiğiniz eş te sizin mesleğinizi beğenmeli, en aşağı ona hürmet etme- Ki ve mesleğiniz ile alâkadar olmalıdır. C — Hayatınızı evinize hasretmek mecburiyetindesiniz. Sevinç ve elem- lerden ayni derece hisse sahibi olmalı gınız, Bu şartlar tamamlandıktan * sonra biribirinizin ruhiyatına tamamen vâkıf olmak için de aşağıdaki şartları yerine etirmek kabiliyetinde olmalısınız: 1 — Evinize sadık kalabilecek mi- siniz? 2 — Fedakârlık edebilecek misi - aiz ? 3 — En kederli zamanlarınızda ne- şeli olabilir misiniz? 4 — İhliras sahibi misiniz? 5 — Para kazanmak ve nefsinize eziyet etmeden tasarrufa riayetkâr olmak mecburiyetinde olduğunuzu bi- Hiyor musunuz? *6 — Merhametli ve müşfik olma - hsınız! 7 — Cinst cazibeniz mevcut ol - malıdır! 8 — Çocuklarınızı sevmelisiniz. Şimdi gelelim suallere.. Onlar da (Evlenmekten ne bekliyporsunuz?.. şunlardır: Şunları mı? 1 — Rahat ve huzur. 2 — Çocuk. 3 — Hayatta yardımcı | — Şefakat. 5 — Eğlence. 6 — Bakılmak ihtiyacı, 7 — Alkadaşlık. Sizce evlenmenin manâsı nedir? 1 — İki taraf arasında müşterek hu- | kuklu bir arkadaşlık mı? 2 — Erkeğin hâkim olduğu bir ha. yat birleşmesi mi? 3 — Kadının hâkim olduğu bir ha- yat tarzı mı? Yalnız erkekler için mevzubahs olan mülâhazalar 1 — Ne çeşit kadınlardan hoşlanır- sınız, nişanlınız zevkinize uygun mu - dur? Yumuşak, mütevekkil, mutli ol- sun ve her şeyi sizden mi beklesin? Yoksa siz istemeseniz de — sizinle meşgul olsun, size hâkim olsun mu? olsun mu? 2 — Evin bütün dahili işlerinde ka- yınız mi bilâ kaydü şart söz sahibi ol- malıdır, yoksa siz de müdahale etmek biriktiremiyorlar? Senede 500,000 dolar alan bir san'atkârın elinde ne kalır, bilirmisimiz ? Sinema yıldızlarının kazandıkları para herkesin çenesini yorup durmak- tadır... Sinema yıldızlarının — çoğunu milyoner, milyarder zannedenlerin sa- yısı hayli kabarıktır... Vâkıa sinema yıldızları içinde bü yüzden zengin olanlar var... Fakat bu- nunla beraber şunu itiraf etmek lâzım- gelir ki, kazandıkları paranın ancak dörtte biri kendilerine kalır... Üsttara- fi mecburi masraflara akıp gider... Geçenlerde Holivud'un en meşhur yıldızlarından biri bir muharrirle dert- leşip duruyormuş... Hayatının herhangi bir safhasından acı acı şikâyete başla- mıiş... En büyük Fransız mecmuaların- dan birine mensup olan muharrir ce- vaben demiş ki: — Şikâyet ediyorsunuz amma bir te- selliniz var... Hiç olmazsa çok para ka- zanıyorsunuz... Bu da herkesin kârı de- |ğildir. İstediğiniz vakit bir kenara çe-| kilirsiniz ve rahatça paralarınızı yersi- nİZ... ister misiniz? Yalnız kadınlara mahsus sualler 1 — Biraz sert ve korktuğunuz, saydığınız bir erkek mi istersiniz? 2 — İşlerinize karışan, fakat ihtar- larınıza maruz kalan, sizden arasıra a- zar şitecek erkekten mi hoşlanırsınız? 3 — Sizinle ayni hukuka sahip, bir az nüvazişkâr, sizinle fazla meşgul bir kocayı mı tercih edersiniz?. 4 — Nişanlınız bu tiplerin hangisi- ne daha yakındır? Bahtiyar olmak için neler lâzımdır? 1 — Zevkleriniz, — menfaatleriniz ve alâkalarınız biribirine uyuyor mu? 2 — İkiniz de çocuk ister misiniz? 3 — Para ve ikdısadi telekkileriniz birbirine yakın mıdır? 4 — İçtimat ve siyast fikirlerinizde biribirinize uygun musunuz? 5 — Mütekabil hürmet hislerine sa- hip misiniz? 6 — Biribirinizin zevkine gidecek şekilde giyinebilmek, konuşabilmek için fedakârlık yapabilir misiniz? (Devamı 9 uncu sayfada) Hem saf, Hem de nikbin Bir genç! Bu sabah adresime gelen mektup- lara göz gezdirirken, bizde gönül ma- eeralarının hep mektup alıp vermek- le mi başladığını düşündüm. Bu, memlekete hâs öyle bir usul olacak ki, âdeta ihtira beratı alınmış gi - bidir. Benzerine başka yerlerde he- men hiç tesadüf edilmez. İşte an'ane halini alan bu usulün - Gön misali: Hasköyde Değirmen karşısında 0- turan Nazmi Özkan diyor ki: —« Üç aydanberi tahammül olun- maz bir aşkın zalim pençesinde kıv- ranmaktayım. Sevmiş olduğum kıza müteaddit mektuplar yolladım. Fa- kat o, bunların hiç birine cevap ve- temiyor. Yalnız nazarlarından anlı- yorum ki o da beni sevmektedir. Amma neden cevap yollamıyor? Bu- Ba bir mâna veremiyorum, Bana bir “CGÖNÜL İŞLERİ! akıl öğretiniz.» Bu okuyucum, hem fazla saf, hem de fazla nikbin. Bir defa ne zannedi- yordu? Kız mektubu alır almaz der- hal masa başına oturup bir müsved- de mi karalıyacak? Buma ihtimal ver- mek için bir çocuk kalbine malik ol- mak lâzım.. Saffetinin hududü ge- niştir, Sonra nikbinliği de öyle.. hu- dutsuz. Kızm gözlerinden kendisini vevdiğini anlamış.. Bir hülya ki kıy- meti cihana bedeldir.. Oğlum biraz maddi ol: Her gördü- ğünü sevme, her sevdiğine mektuap yollama, her karşılaştığın nazardan da mâna çıkarmaya kalkışma.. Maa- mafih anlaşılıyor ki pek gençsin, za- man seni pişirecektir. * İneboluda (Bayan Zetje : İkinizden birinde eksiklik olduğu muhakkak. Fakak ârıza banginizde ben nasıl bileyim? Ayrı ayrı doktor müayenesinden geçmeniz lâzım. Bu- nu orada yapamazsınız. Ebe anlamaz, Kimyahane - tahliline ihtiyaç vardır. TEYZE Sinema yıldız kendisine hemen şu cevabı vermiş: — Evet, dediğiniz çok - doğru... Çok kazanıyorum... Senede 500,000 — dolar alıyorum... Fakat bu paraya rağmen kat'iyyen zengin olamıyacağım... Gü- nün birinde fakir olmryacağım da ne malüm... Bir sinema yıldizinin bütçesi nedir biliyor musunuz?... Size bunu tafsilâtile izah edeyim: 500,000 dolar alıyorum dedim değil mi?... İşte mecburi sarfiyatın listesi: Ödediğim vergi (500,000 dolar üze- Dolar rinden): 300,000 Manacere yüzde 10 50,000 İlânat acentesine 10,000 Sekiz sivil polise 20,000 Tuvalet ve seyahat mas- rafları 20,000 Resmikabuller 30,000 İcar bedelleri 12,000 Hizmetçilerin aylıkları — 12,000 Sigortalar 5,000 Ev için yapılan masraflar 12,000 Yekün 471,000 Bu asgari bir hesaptır. Bu masraf- ları yapmak mecburiyetindeyiz... Çün- kü geçirdiğimiz hayat bunu âmirdir... Sekiz sivil pölise verilen paralar da ne- dir diyeceksiniz değil mi?... Bu mesle- ğimizin cafcafıdır... Herkese öyle bil- dirmek icap ediyar... Bir şey almağa gittiğim vakit behe- mehal en pahalısını seçmek — mecburi- yetindeyim. Aksi takdirde gözden dü- şerim... Arkadaşım san'atkâr Şarl Lau- ton'un başına geleni belki bilmezsi- niz... Otomobilini bizzat kullanmağa meraklı bulunan bu san'atkâr bir Ford alir ve gezmelere başlar... Bunü manaceri görünce bir çığlık- tır koparır.. »Lauton denilen bir san- atkârın böyle ucuz bir otomobili bizzat kullanması bir cinayetten başka bir şey değildir...» der, Nihayet biçare Lauton mükellef bir otomobil almak mecburi- yetinde kalır... Üstelik şoförle — şoför muavini de istihdamaâ başlar... Gördü- bhÜz ya... İşte size sarih bir misal... Denilebilir ki biz san'atkârlar ken- dimiz için yaşamıyöruz... Kumpanya- larımızın elinde birer kuktadan başka bir şey değiliz... Onlar ne isterlerse anu yapmak mecburiyetindeyiz... Zavallı artist kabilse kumpanyasına kafa tutsun... Derhal bin bir türlü hü- cumlara maruz kalır... Ve halkın te- veccühünü kaybetmeğe başlar... Kum- panyalar bu hususta ustadırlar.. İşte görüyorsunuz ya:.. Sinema yl- dızlarının hayatları dışardan görüldü- ğü gibi değildir... Gıpta edilecek hiç bir noktası da yoktur...» Ch ı B eee (20 inci Asır - Foks) kumpanyası tarafından angaje edilen yyıldızı Simone Simon son çevirmiş olduğu ve yakında cek olan (Kızlar mektebi) filminden sonra bir kaç haftalık istirahate çekil- mişti. Telgrafla son alınan haberlere nazaran bu sevimli san'atkâr şiddetli bir barsak gribine tutulmuş ve bu suretle tekrar hastalanmıştır. Bir sinema yıldızının muvaffak olup — olmadığı nasıl anlaşılır? vi üaKT Te e A Bir sinema san'atkârının muv: Guzel bır üım olup olmadığı — nasıl tesbit edilir, bi- “Donogoo Tonka,, lir misiniz?... Bunun için hiç şaşmaz bir barometre vardır... Bu barometre- Fransızca ve Almanca olarak filme çekildi güzel Fransız şehrimizde gösterile- nin adına (prestişkârların postası (Fan|. Mail) denmektedir... Bu sistem yüzde yüz bir Amerikan icadıdır. Amerikan Reisicumhurundan tutunuz da May Vest'e kadar bütün ta- nınmış kimselerin halk nazarında iti- barları aldıkları mektupların sayısı ile ölçülmektedir. Her sinema stüdyosunun bu posta daijresi için hususi bir servisi vardır. «Son Posta» okuyucularına (Metro Goldvin) stüdyolarının (Prestişkârlar postası dairesini anlatacağız: Bu daire ayrı bir bina dahilinde bu- Junmaktadır. Burada tam 125 genç kız çalışmaktadır. Bu kızların — vazifeleri gelen mektupları okuyup sinema yıl- dızları namımna onlara cevap — ver- r. Bir günde alman mektupların Bayısı Dünyanın her tarafından her Jisan- dan mektup gönderilmektedir. Bunun için muhtelif lisanları bilir ve muhte- lif milletlere mensup kâtibeler vardır. Bu mektupların çoğu çılgınca sita- |yişlerle doludur. Ancak yüzde on nis- betinde mektuplar aklı selim ile yazıl- |* mıştır. Fan Mail servisi gelen mektupların hepsine cevap yetiştirir, Bu Anny Ondra ile Viktor Siaal Meşhur Fransız muharrirlerinde? mektuplarla bu sinema yıldı- |Jül Romen'in yazmış olduğu ve Fraf” zı günde hiç olmazsa üç dört izdivaç|sada yüzlerce dela - gösterilmiş olan Donogoo Tonka piyesi Ufa Alman fi Bu izdivaç tekliflerinin fakir adâm- |kumpanyası tarafından — Fransızca lar tarafından yazıldığı — sanılmasın... Almanca olarak filme çekilmiştir. Çoğu tanınmış milyonerlerden, prens- Bu filmin çok eğlenceli olduğu s0Y” lerden, zengin adamlardan gelmekte-|lenmektedir. Bir müddet sonra şehi” dir... Geçenlerde Hindistan mihracelerin- den biri Mirna Loy'a bir mektup gön-|kında Fransız sinema münekkitleri derir. Bu mektupta Hindistana gelme- si, kendisine bir saray tahsis edileceği; mihracenin baş gözdesi makamına ka- im olacağı bildirilmektedir. Günün birinde Silvia Sidney'in sesi adamakıllı kısılır... Gazeteler bundan bahsederler... Bunu okuyan bir İngiliz lordu Holivuda gelir ve servis müdire- sine -bu san'atkâr ile evlenmek — arzü- sunda bulunduğunu süöyler.., * mizde (Türk sinema) sında — ilk d'“_ olarak gösterilecek olan bu ülm çj sitayişkâr bir lisan kullanmaktadırl Fan Mail servisinin asıl mühim Ve zifesi büyük san'atkârlardan birinli çevirmiş olduğu film piyasaya _ııı'v"i düğü vakit gelen mektupların adedi tesbit eylemektir. San'atkârın halk nazarında muvâf” fak olup olmadığı ancak bu mektüP”