Hergün Memlekette iktisadi n an: Muhittin Birgen: eçen yün Viyana gazetelerini ka- . rıştırırken Avusturyanın bütçe - Bnr ât bir kaç rakam gözüme ilişti; bu Takamlar üzerinde durdum, kaldım ve — düşünmiye başladım: : * Avusturya ile Macaristan cihan har- binin başlıca iki mazlümudur. En çok yulüm bunlara yapılmıştır; elindeki bu- — danmış mahlüka bakarak: — «Hah, şimdi bir kuşa benzedin'e e- diyen Nasreddin Hoca, bu iki meml “tin budandıktan sonraki hallerini gör - alama di kuruluşu da bir R kuşa he imiş olan Avusturyanın bugünkü nüfusu © milyon kadardır; hemen bizim üçte birim: Öyle bir millet ki nüfusunun yi — otuzu yalnız bir şehirde oturuyor. İş bu milletin bütçesi, şu sıralarda ordu jhtiyacı için sarfedi!mesi düşünülen pa- ralar hesap edilmemek şarlile, iki mil- — yar şiline yakındır. İki mi lin, res- mi para rayicine göre, yedi yüz küsur ıııilyur'ıv düşkün piyasa rayicine göre de — hemen hemen beş yüz milyon Türk li - — rası eder. Avusturyada bütçe rakamları husu - &İ rayiç ile pek az ılâhdnr_ olduğuna göre hesabımızı resmi rayide göre de tutabiliriz. Demek öluyor ki 6-7 milyon- luk bu memleket bu kadar vergi veri- — yyor; fakat, Avusturyada sade devlet — değil, hususi idareler ve belediyeler de — hayli yüksek bütçelere sahip olduğuna /— göre demektir ki Avusturyada yaşıyan we bayatları temellerinden sarsılmış ve yirmi senedir hâlâ düzelememiş olan insanlar, bize nazaran kat kat fazla ver- gi veriyorlar. de —— Bu parayı nasıl veriyorlar? Neden do- D layı, daha çok azını, üç misline yakın Hazla nüfusumuzla verebilmek için, biz — bu kadar güçlük çekiyoruz? Kendi ken- dime bu suali soruyorum ve o za — man gözlerimin önüne Avusturyanın hayatı geliyor: Bu küçük memlekette büyük bir hareket vardır. Bir zaman - — flar İsviçreyi dolduran türistler, yavaş yavaş Avusturyaya dönmüşle fa- — kat, hareketi yapan sade bu istler “değil, memleketin de kendi kendine bir hareketi vardır. Niçin? Çünkü ha- — gat ucuzdur; çünkü ucuzluk hareket yapar ve milletlerin bütçelerine ku wetli memelerile bol bol gıda veren sü! — anası da budur! Hareket! Hareket! Zaten bütün hayat ta muazzam ve ahenktâr bir hareketten, bir hareket küllünden ibaret değil midir? Eğer bu- ' gün Avusturyalılar yaşıyabiliyorlarsa — hayatlarını sırf bu harekete ve bu ha- reketi yapan ucuzluğa borçludurlar. Si- ze bu ucuzluk hakkında bir fikir ver - — mek için bazı küçük notlar vereyim: Viyanada en güzel yerlerde birinci sınıf lokantalar vardır ki buralarda iyi — bir tablıdot daimi müşteriler için azami 75 kuruşa malolur. Avusturyanın ikinci derecedeki şehirlerinden birinde, geçen sene, güzel bir otelin tıklım tıklım dolu olduğu için arka tarafında bulabildi - gim gayet -temiz oda için ertesi gün benden yalnız kırk kuruş ücret almış - olduklarını çok iyi hatırlarım. Viyana- da taksilerin büyük bir kısmı 12 kuruş- la hareket eder. Avusturya hudutlarından gelip ge- çen turist otomobillerinin benzin de- /— poları hududa mutlaka boş girerler ve — hüdüttan da dolu olarak çikarlar. A - vusturyadan İtalyaya giden bir insan, eğer her iki tarafı da tanıyorsa, ço türmeği kâr sayar. Giyim işleri de bu- ma göredir. İşte bunun içindir ki A - /— vusturyada - ve tıpkı ona henziyen Ma- Caristanda - asgari para ile azami bir hâyat seviyesi temin edilebilir ve bu sayede memleket, yüksek bir iktısadi .hıl'rletin nimetlerinden istifade eder. Ş * - "Türkiye de böyle bir harekete muh- taçtır. Türkiyenin iktısadi hayatına da — bir dönme sür'ati vermek lâzımdır. O / zaman insanlar daha koyifli olurlar ve (Devamı 8 inci sayfada) el D *ö n "ı Hareketi arttırmalıyız. || -|takdirde öleceği muhakkak, bu hasta- /— cukları için mutlaka iki kilo bonbon gö- | | .SÖN PÖSsSTA' Resimli Makale Kü Hayal ile uğraşmayınız! g Hayatta hayal ile avun- Bir kadeh rakıyı sırf bu- mayı itiyad edinenlerin 'günkü vaziyetini unutmak, muhtelif tipleri vardır, bun- |avunmak ve düşünmek için lara her yerde - rastgelirsi-|içenlerdan başlayarak.. Niz. Sigara dumanı arasında kendisini büsbütün — başka adam farzedenlere varınca- ya kadar bir çok nümune- ler görürsünüz.. Bunların hepsi de afyon çeken Çinliye — benzerler. Hayal ile avunmaktan çe- kininiz, hayal insanı âtıl ve tenbel yapar. | (SÖZ ARASINDA ) Doktorlar hastalarını t —— — * | İdam edilirken Uzaktan tedavi HHİGUN BIR I; İKM | Ağzından piposunu Edebileceklermiş H;;ı—_zlar Bırakmıyan adam Badik Ahmetle Yarma Nüri bir r.î""""fi'aîî" gece yarısı Nişantaşında bir zengi - Wd ;_:z e nin mükellef gpartımanına. girdi - KP aarLbel ler. Apartımanın en üst katında t?ıoy!c_ bir pipo hizmetçiler vardı. Alt'kal boştu. Hiryakisi kaydel « Ürin katisda-möğlür möugla>yöpür miştir ki, bunun yalnız yatıyordu. eşi ve emsali he- Badik Ahmetle Yarma Nuri ses- nüz görülmemiş- siz sadasız bütün odaları dolaştılar. tir. Ağır, hafif ne kadar kıyınetli eşya varsa taşıdılar, Bu sırada ev sahi - bi de uyanmış, korkudan titremeğe başlamıştı. Bir aralık Yarma Nuri onun u - yandığını, kendilerini korku ve dehşetle seyrettiğini gördü, dışarı seslendi: — Badik, senin moruk uyandı!.. İkisi de hiç çıkarmadan işleri- ne devam ettiler. Fakat eşyalar ar - tık taşınamıyacak — hale — gelmişti. Badik Ahmet: du. İngilterenin büyük gazetelerinden biri şu inanılması güç haberi vermek- tedir: Fenni sürprizler asrında yaşıyoruz. Bunun en büyük delili elektrikle meş- gul bulunan bir İngiliz operatörünün yeni bir keşfidir. Bu operatör hastaları» nı uzak mesafeden tedavi etmektedir. Meşhur Markoni'nin dünyanın öbür ucundaki lâmbaları yakmak için bul - duğu çare gibi bu doktor da bir âlet vü cuüde getirerek, uzaktaki hastalarını te- davi etmektedir. Meselâ büyük bir transatlantikte seyahat eden bir yolcu birdenbire apandisitten hastalanıyor. iVıpuıdı operatör yok. Hastanın da Nevyorka kadar gidebilmesi imkân ha- İricinde. Hemen ameliyat yapılmadığı Bu, Jozef Şe- rin isminde bir a- damdır. — Fransız İhtilâli Kebirinde idama mahküm edil- miş, mahkâm olduğu zaman 64 ya - şında bulunuyormuş, 22 yaşından be- ri ağzından pipoyu düşürmemişmiş. Nihayet idam mahalline — getirmişler, ağzında yine pipo varmış. Bir nefes ken kafası ile beraber piposu da düş- — Ulan biz bunları masıl götüre-| | müş. ceğiz bel. dedi. * Yarma Nuri biraz düşündü, son- ra dönüp ev sahibinin yatağına yak- laştı, elektrik fenerini zavalh ihti- yarın yüzüne tutarak: — Babalık, dedi. Biz bunların hepsini birden götüremiyeceğiz. Hele şu garajın anahtarımı ver de, iş tamam olsun!.. 72 senede 174 insan öldüren Canavar adam , Alman adliyecilerinden biri dünya- nin en müthiş katilini aramak üzere tetkikat yapmıştır. Adliyeci eski ve yeni zamanlardaki katil mahkümları - nın hayatlarını tetkik etmiş ve bunla- rın içinde en müthiş insan olarak 1572 o ölacak3 Tülie terkadilerek göz güre ŞAT İR M n"'.h'ı l Böe S göre ölecek mi? Hayır. Ölmiyecektir. ena grseplasdir. biri (Ley Çünkü vapurun telsizile Nevyork ve Londradaki acenteye haber verilecek, doktor bu akıl erdirilmesi müşkül o- lan âletle uzaktan ameliyatı yapıp has- tayı kurtaracaktır.,, Gazete yazdıklarının doğru olduğu- nu anlatmak için bu âleti keşfeden dok torun ismini neşretmektedir. Dokto - rün ismi Guort'tur. Kendi kızına bu âlet vasıtasile uzaktan bir küçük ame- liyat yapmıştır. altmış yıl evvel de Hindistan valisinin karısı olmuştu. Lady Loch ta, kocasının valiliklerin Afrikada seyadat etmiştir. Gençlikle- rinde biribirlerine çok benzeyen bu i- kizlerden Lady Lytton'un nişanlısı ek- rırmış. Evlendiklerinden sonra biribir- * Bir izdivacın garip hikâyesi Amerikada Missuri şedrinde 20 ya- şında bir kız bir milyonerle evlenmiş- tir. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: deki adamı bulmuştur. Bu adam 12 se- 'ne mütemadiyen insan öldürmüş, 174 kişinin kanına girmiştir, mişlerdir. Bu şehirde 'yı;ıkzıîcilik yapan bir R . dir. serseri, polisin takibatından kurtulmak | — Pİ' BüVerEiNİN Sahiainasil — ae için bu kızın evindeki ahırlara iltica et- miş. Ö zaman on dört yaşında bulu - nan kıza suçunu itiraf etmiş, kız da o- nu evinde üç gün ebeveyninden gizlik. Mahkemeye bir adam müracaat e- saklamış, aradan zaman geçmiş, yan-|derek komşusu Zinkeweise'nin kendi İkesici doğru yola dönmüş, milyoner ol-| güvercinlerini çaldığını söylemiş; ve |muş, kızın kendisine yaptığı iyiliği u-| komşusunun ceza görmesini istemiş - nutmiıyarak desti izdivacına talip ol - muş, ve kızla evlenmiştir. r Viyanada çıkan bir gazete şu garip davanın tafsilâtını vermektedir: bu güvercinlerin kendisine ait olduğu- nu isbat edemeyince, mahkeme gü - wercinleri muhafaza altına alarak, ka- vercinler de kanatlanınca doğr pilmiş, ve kenıdnrı koparılmış bazı |mahküm etmiştir. ' İSTER İNAN İSTER İNANMA! rebilir değil mi? — Bildiremez. Çünkü sismoğrafların son ve kal'i neti- çesini ancak saat 11 de alırız. — Demek şimdi hiç bir malümat alamıyacağız öyle mi? — Maalesef öyle.. Memurlarımızın gelişini, sismoğra- fin son kaydını beklemek lâzım. — Fakal biz şimdi yazacağımız yazıda aRasadbıanenin zelzeleden haberi yoök» diyeceğiz, ne dersiniz?. Memur bir şey demedi. Fakat biz buna bakarak 7 saat evvel olan bir yer depremesini 7 saat sonra söyliyeme- yen bir rasadhanenin istihbarat işlerinde işe yarayabile- ceğine pek inanamadık. Fakat ey okuyucu sen: İSTER İNANMA! Evvelki gece saat on buçuğa doğru şehirde oldukça ehenimiyetli bir zelzele oldu. Biz de bu hâdiseyi okuyu- gularımıza bildirmek için ertesi sabah saat dokuza doğ- ru khandilli Rasadhanesine telelon ettik. Muharririmizle rasadhane memuru arasında şöyle bir muhavere goçti: * — Dün gece saat on buçuktla bir zelzele olmuş, malü- matınızı rica ediyoruz. — Size bu malümatı şimdi veremeyiz.. — Niçin veremezsiniz? — Henüz memurlarımız gelmedi. — Fakat herhalde bir nöbetçi memurunuz olacak? O memur sismoğraflara bakıp da bize kaydedilenieri bildi- İSTER İNAN na dir Sözün Kısası Doğru yürümeyi Nihayet öğreneceğiz ! Arkadaşlar arasında bir münakaşa; — Ermmiyet Direktörünün tebliğine halk arasından memnun olacaklar mi çoktur, bundan teessür duyacaklar mı çoktur! Her iki fikri müdafaa edenler de ol- du. Anket yapıp bütün İstanbul balkı- nı birer birer sigaya çekmenin, hakika. ti da bu suretle anlamanın imkânı yok amma, kendi hesabıma ben memnunlar sırasında bulunduğumu çekinmiyeceğim, yen olur mu? diyordu, omuz s! Arkadaşımın gazete otomobil ve tramvay kazalarına ban gidenlerin hesabımı tutmadığını lirdim, dikkatsiz oldu, i öğrel dim. İstanbul halkı y fakat tek tük de olsa bi mına inilince, bilmeyenlerin de bulun- duğuna dikkat etmemiş olacak. Yolun daima sağını takip edecek- hassa satıcı kıs- siniz! Düşünce yerinde, emrin - etraflı bir tebliğ ile bildirilmesi Fakat tatbiki sırasında — bazı yerlerde bazı müşküllere meydan vereceğini dü- şünüyorum. Meselâ yağmurlu, çamurlu bir ha- vada akşam üzeri Eminönündeyiz, Ba- hkpazarına gideceğiz. Yaya kaldırımı- nın genişliği bir metreyi bulmaz. Bu daracık kısım da mevsimine göre cins cins seyyar satıcılarla doludur. Balıkpa- zarına nasıl gideceğiz? Çifterli dizi ko- lu nizamında kuyruk teşkil etmek lâ- zım, balıkçı dükkânına artık saat kaç- ta varırız, eve döneriz, orasını daha çekmiş ve sonra müsterih ölür- |ancak Amlhh hı:_ldl ea de mükemmel. Lâtife bertaraf, şehrin bir kaç so- kağını istisma ederseniz, emrin büyük faydalar temin edeceğine kaniim. Yal- ©a ihtiyar ikizleri İnız harfiyen tatbik edilmesine dikkat 95 Inci yaşlarını tes'it ediyorlar|etmeliyiz. Olmıyacak şeylerden değil, İngilterenin, belki de dünyanın en|bir polis memuru sokağın ortasında sallana sallana yürüyen bir adam gör- dü, ne yapacak bilmelidir. İtalyada suçun cezası peşinden tesbit di Lyptton) dur. Kraliçe Viktorya ile İedilmişti ve tahsili usulü de gayet basit Aleksandranın kâhyalığını yapmış, ve | leştirilmiştir. Polis memuru belediyeye müteallik bir suçu işleyeni görüp der- hal yanına gelir, elinde bir defter vare dır: — Lütfen cezayı! der ve makbuzunu . doldurarak parayı alır. de bulunduğu Avustralya ve Cenubi — Ptim yökl — Siz cezayı veriniz de param yoku — Alffediniz bir daha yapmam'.. — Affedersem bir daha yaparsın, ver lerile tazaman mektuplaşan ikiz- nizam, bizde senesinde Napolili Braun Gullo ismin-|,, dıhımul:ılll bu itiyatlarını terketme - ğddetmle tatbik dıhd:ı:::nmg: yürümeyi bilmeyenlerin de öğrenecek- g . ; eç hlerinden hiç şüphe etmiyorum. Yalnız... K Lady Lytton bir '“',““ neticesi, Şim Niçin sadece yaya yürüyenler düşünül- di kalçasından muztarip bulunmakta -| ü? Buna mütehayyirim.. ı Beygir, eşek, hattâ insan kuvveti ile — yeesersesecemeenca | YÜrüyen Meyva arabaları, caddenin or- — | güvercinler bulunmuş, fakat davacı|tasına yığılan üzüm küfeleri.. Kavun, — |karpuz küfeleri ne olacak, bunları da bir kaideye bağlamak lâzım.. * natlarının büyümesini beklemiş, ve gü | — b ycin aldığı tedbirden memnun ol- r dava- | malıyız. Fakat bizde eski devirden kal- cının evine uçmuşlardır. Bu delili kâfi | »a bir söz vardır. Osmanlı yasağı üç tir. Zinkewise'nin evinde araştıma ya-|gören mahkeme Zinkewcise'yi hapse gün sürer derler, Bu yasağın Osmanli | yasağı değil Türk yasağı olduğunu göse —— Kargalarla mücadele için bulunan çÇare Kanadada çiftçiler kargaların tahri- batından fevkalâde şikâyetçidirler. Bu- çare olarak şu üsüle baş vurmuşlar- Kargalarla mücadele Cemiyeti on tane karga yakalatmış içine bazı kuponlar koyarak salver * miştir. Bu kuponlarda bulana 50 bin dolar ikramiye verileceği yazılıdır. K Bütün avcılar bu kuponları havi ©* — lan kargaları öldürmek için kargalar & leyhine müthiş bir mücadele açnı! ve bir hafta zarfında elli bin karga Öl'_ dürmüşlerdir. B