19 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

19 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Rakı mühim şey.. Beşeriye - tin en büyük keşfi iki tanedir: Birisi yatak, birisi rakı inbiği... Birisi uyku makinesi, yani unutmak denen şeyi is- tihsal ediyor. Ötekisi bu işin yardım- Cisi... Usta Gâvur Cemale tam bir bitaraf- lıkla bakıyor. Sadece, arasıra «nerden çattım bu gevezeye» diye düşünüyor.. Cemal bahsi değiştirdi: — Biz gene eski mesleğe döndük.. Bir mektepte fransızca hocasıyım., A- ma, zaman zaman düşünüyorum: Â- nadoluya geçeyim, diyorum.. Çok en- teresan orası... Cemal bir kadeh daha içti. Daldı. Sonra âdeta silkinerek: tırıyorsunuz. Yalnız sokaklarda Gâ * ae V - /BON POSTA Berlin mektupları: İtalya futbolda nasıl KAN KONUŞMAZ! | ('syafutboldanasıl — Son Postanın Edebi Tefrikası: 70 Büyük bir taiisizliğe uğra- vur askerlerile devriye gezmesini bi -|Yan A'ulüll'llyllllll' k”"' lirsiniz... Allah sizi de, size emir ve « renleri de kahretsin, diye bar bar bağı- rıyordu, Ancak ustanın müdahalesile sandık açıldı ve taharri edildi. sında İtalyanlar çamur gibi oynadılar Berlin, (Hususi) — On birinci Berlin olimpiyadınm futbol finalini — Avusturya, Evin içinde olup bitenlere Ömer uy- İtalya milli takımları oynadı. kulu gözlerini ovuşturarak bakıyor. Hep aklında o bir defa gittiği sine- ma var. Orda da hafiyeler böyle bir e- vi basmışlardı. Yalnız ötekiler taban- ca sıkmışlardı hafiyelerin üstüne.. iki taraftan da ölenler olmuştu. Ömer, şimdi de tabancalar patlıya- cak sanıyor. Ama kim atacak taban - cayı. Babası hiç oralı değil. Sanki evin — Sen içmiyorsun ama, dedi.. İç|içinde hiç bir şey olmuyormuş gibi o- Allah aşkına.. Hâlâ dargın mıyız. Yok-|danın bir köşesine dikilmiş, gülerek sa... Geniş ol usta... Geçen gün senin | yapılan işlere bakıyor. Nuriyi gördüm, gene Ali ile beraber -| Bir aralık Ömerin gözleri anasına lermiş, Sigara kâğıdı işi yapıyorlar -|ilişti. Gülizar sapsarı. —Elleri titriyor. mış.. Enteresan herifler.. -Kâğıtların|En çok telâş eden o evin içinde.. kapağına bir ay yıldız koymuşlar.. s"' Ömer, yine sinemayı hatırlıyor. Or- rüyorlar Anadoluya.. «Kuvayi Milli-| 4, baskına uğrıyanlardan birisi pen - ye» kâğıdı diye alan alanayınış... Hal-|cereden atlayıp arkadaşlarını imdada wmmnmwuüww-wmn.. hur Hiristo... Usta meşhur Hiıristoyu tanımıyor- du. Nuri ile Aliyi ise Cemali unuttuğu Ömer, yavaş yavaş pencereye soku- layor. Pencere kapalı. Kafesi de var. kadar unutmuştu. Ve sun't kedere, | Hem aşağı ıllıınşık_ olmaz. Bacakları sun'i sevince ihtiyacı olmadığı için Ce- hl'_lh—— halbuki gidip Stoyan amcayı, malin elinden kurtulmak için fırsat a-| Sait amcayı imdada çağırmak İâzım.. ramaktaydı. Bu fırsat kendiliğinden ama onları nerde bulmalı.. Birdenbire Ömerin aklına sütçü gel Meyhanenin gramofonunda çalınan | di. Kararını verdi.. bir marş yüzünden kavga çıktı. Mar- seyezi bağıran gramofona İngiliz bah- tiye çavuşları kendi marşlarını söylet- mek istediler. Gramofonun başında Kimsenin nazarı dikkatini çekme - den merdivenleri indi. Sokak kapısı a- çık, Fakat kapının önünde İstanbul Profesyönel futbolün her tazafta kök- leşmesi üzerine Amerikadaki 1932 — Los Angelos olümpiyadında fatbol — turnuvası yapılmamış, 1924, 1928 olimpiyatları fut- Ebol birincisi olan Urogvaydan sonra olim- piyat futbol şampiyonluğu tam sekiz sene Urogvay üzerinde kalmıştı. Berlin olimpiyadında 53 millet toplan- dığı halde futbol turnuvalarına amatör a. Tarak ancak 16 millet iştirâk edebildi. On. lar da dünyada futbolü en hafif oynayan gamatörlere bel buğlayan milletlerdi. Dünya sporcularının en hakiki bir ölçü seyredilen futbol Finali, oyun kuvveti ve zevki ilibarile, insana sukutu bayale uğra- tacak derecede düşük olmuştur. Bu hal amatör futbolün her tarafta ne kadar kıy- motini kaybettiğini kolayca meydana çıkar rıt. , Zümrüt gibi yeşil bir saha üzerinde ve 100 bin seyirci önünde &deta —muharebe edercesine yapılan Avusturya, İtalya — ma- gı iyi bir futboldan ziyade, tahammül e- dilmez bir sertlik ve kan gövdeyi götüren bir oyun oldu. Bu suretle iki saatimizi ze- Bir tek sayı yapabilmek için her çareye baş vuran İtalyan amatörlerinin Bu oyu- nundan soara profesyonellerini düşünmek bile insana dehşet veriyor. i Üç dakikada bir oyun tatil edilmiş, oyu- nun idaresini üzerine alan hakem belki de hayatının en müşkül maçını idare etmiştir. ilüran THeğmatrlkr Bünü ni Olmeylüdü padişahı bekçi Vahdeddin duruyor. Ne İlk devre iki tarafın büyük gayretine kuvayi itilâfiye birbirine girdi, Nuri usta Gâvur Cemale: — Haydi, gidelim, dedi. Dışarı çıktılar. Ve usta, Cemal ho- canın: — «Görüşelim yahun larını: — «Olur, olur» larla savuşturarak ondan ayrıldı. Yolda, eve gelene kadar, memleketlerinden denizlerce uzak bir şehrin meyhanesinde bir marş yüzün- den birbirlerine giren üniforma — giy- miş Fransız balıkçılariyle İngiliz ba - lıkçılarını duıundu. YİNE KAPI ÇALINDI Sabaha karşı çalınan kapıyı Güli - Her zar açmağa gitti. Usta çok yorgun ve geç gelmişti eve.. Gülizar ustayı uyan- dırmak istemedi, Bazı sabahlar böyle erkenden kapı çalınır ve birisi ustaya baber bırakıp giderdi. Fakat bu sefer Gülizar kapıyı aç - tığı vakit karşısında birisini değil bir kalabalığı gördü. Bekçi, muhtar; “iki polis ve üç sivil.. Sivillerle polisler içeri daldılar. Bek- çi kapıda kaldı. Muhtar: — Başını ört, hanım, dedi., Usta bü sabahçı misafirleri merdi- ven başında karşıladı. Evin içi birden- bire öyle gürültükü olmuştu ki ustanın anası, koynunda yatan Ömeri de uyan- dırarak odalarından çıktılar, Sivillerden birisi, kısa boylu, kesik kara bıyıklı ve yüzü toprak testilerin renginde bir adam, ustaya: — Taharriyat yapacağız, dedi. Usta güldü: — Buyurun... Yarım saat içinde evin içi altüst ol- muştu. Mukavemeti ustanın anası gös- terdi. Sandığını katıştırmak istiyen kı- sa boylu, kırpık bıyıklı adamın kar - şısına dikildi: — Elâlemin sandıklarını karıştır « mağa utanmıyor musun, dedi. Hele e- lini sür de göreyim... Muhtar, ustanın anasına «emre kar- şı gelinmiyeceğinin anlatmak — istedi. Fakat o dinlemiyordu: — Koskoca İstanbul inim inim in- liyor. Siz kadınların sandıklarını karış- yapmalı?, Ömer, mutfağa koştu. Bir tabak al- dı. Ayaklarının ucuna basa bazsa tek - rar sokak kapısının arkasına geldi ve kolunun bütün kuvvetile tabağı müm- kün olduğu kadar uzağa attı. Tabak karşıda, sokakta, taşların üs- 'İtüne çarpıp kırılınca İstanbul padişahı bekçi Vahdeddin irkildi, «ne oluyor» diye o tarafa doğru baktı. Hattâ bir iki adım da attı. Ömer, bu fırsatı ka- çırmadı. Yavaşca sıyrıldı dışarıya... Sütçü dükkânına giren Ömerin süt- çüden ilk sorduğu şey: — Stoyan amca nerde? oldu. Son - — Çabuk, Stoyan amcayı, bul, ge- tir, diye emir verdi.. (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Çarşamba Notlarından () “Belgevşekliği , Nasıl iyileşir? Anadoludan gelen bir hasta; Çok gençliğinde fazla suğstimal yap » miş. Fazla tütün kullanmış. 35 yaşında bir iktidarsızlık şikâyetile gelen bu hasta bir çok münebbib ilâç- Tar ve macunlar kullanmış, pek muvak- kat bir tesir almış, fakat sonunda büs- bütün kudretsizlik baş göstermiş. Çok müteessir, ne yapacağını soruyor. Firengi geçirmemiş. Belsoğukluğu çekmemiş. Yalnız fazla tütün kullanıyor ve çok kahve içiyor, işi de yorucudur. Bir ay deniz banyosu, günde iki defa yapmasını tenbih ettim ve sinirlerini kamçılıyan yorgunluğu bu süretle geç- ti. İktidarsızlık ve gevşekliğini de sinir » leri besleyici kuvvetli gıda ve serom - larla tedavi ettim. Köyüne gitti. Şimdi mektup yazıyor ve erkekliğini, gençli.- ğini tekrar kazandığını söylüyor ve te- gekklir ediyor. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya - hut bir albüme yapıştırıp - kolleksiyon yapınız, Sıkınti zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. rağmen smfir sıfır berabere biltü. Oyunda şüzde seksen hâkimiyet elde eden Avus- turyalılr İstanbulda gördüğümüz Viyana takımları gibi resim çizer bir halde oyun- cudan — oyuncuya — tıpki. bir. mühen- dis —gibi —hesaplı — paslar Mura ve çekmediği için gol fırsatları birbirini takip ederek kaçıyordu. hkalyanların baş döndürecek hir şekilde sür'atli oyunları ağır aksak sallana sallana oynayan ÂAvusturya takımının her hücumu- nu, müşkül de olsa, bozuyordu. İkinci devreda oyun hızını arttırdı. A vusturya daha hâkim bir oyunla İtalya ka- lesini iyice sarsmağa Başladı. Hükim oyu- nuna yağmen Avusturyaya — mağlübiyet mukadder olacak ki İtalya sağ içi 23 ün- «ü dakikada ilk gölünü Avusturya kaleci- sinin ayaklarına gönderdiği topu içeri sok- makla yaptı. Şampiyonluk yolundaki bu sayı oyunu bir parça daha kızıştırdı. güphesiz — artık gözlerimizin alığrnağa başladığı sertlik art- tı. İtalya muhakkak ki çamur gibi futbal oynuyordu. Seksen dakika İtalya kalesinden uzak- Taşmıyan Avusturyalılar sol içlerinin güzel bir şütüyle 35 inci dakikada beraberlik sa- yısını yaptılar. Oyun artık tahayyül edilecek bir şekilde sertleşti. İki taraf da yazış edercesine saza ile kargılıklı yere seriliyor. Allah kimseyi böyle bir futbol maçı ile kazşılaştırmasın. Bütün hücumlar, tekmeler, birbirini yi- yenlere tağmen oyun | - | benabere bitti. Üsüle riayet edilerek oyun yarım sa- at uzatıldı, bize de bu hengâmeyi yarım sa- at daha seyretmek düştü. Oyun başladığından bir dakika — sonra İtalya sol içi ikinci golü yaptı. — İtalyanın bu galibiyet sayısı Avusturyayı şaşırtmadı, iki saattenberi gösterdiği Bâki- miyeti hiç bozmamış, İtalya müdafaası â- deta tek kale oynanan manzarayı son da- kikaya kadar mağlüp bir takım gibi mu- Alıhı’ Kara Ali ile Dinarlı % Pazara karşılaşacaklar (Baştarafı 1 inci sayfada) Yok eğer öyle değilse, Mülâyimi yenen Kara AH ile, Maksosu yenen Dinarlı Meh- met, seçmenin finaline kalmışlar demek- tir. h arasında, önümüzdeki pazar —günü, sa- ksim stadyomunda yapılacar İngiliz sakalı vardır. finalini bir başka yerde yapmak mümkün- dür. Fakat buna da, ikinci bir sebep mâ- nidir: 2 — Kara Ali, pazar günü yaptığı gü- reşte, elinden sakatlanmıştır. Güreşebilecek etmesi İâzımdır. Pehlivanı, sakat olla rin- ge çıkarmak muvafık görülemiyeceği için- dir ki, final güreşini pazara buakmak mecburiyeti hasıl olmuştur. Cim Londos Güreşi Na Zaman? Bu hesapça, Cim Londosla güreşecek olan pehlivanımız ancak önümüzdki pazar| gönü anlapılabilocektir. Öbür pazar günü, zafer bayramımız- dır. Bayram günü halkı stadyoma — bağla- mak muvafık görülmediğinden, Cim Lon- dos, seçilecek olan pehlivanımızla 6 ey- dül pazar günü güreştirilecektir. lemiştim. Arkadaşların uran, beni bu İf rardan vazgeçmeğe mecbur — ett. günü göüreşteğe razı olurum, Fakat gö ceksiniz ki, o pazar günü de meydana © kamıyacak! Ve ben gene boşu boşuna # yunup giyineceğim! Bereket ki, meydan * kuyup kaçmayan öhlivanlar da var. Ydl sa iş Tekirdağlıya kalsaydı biz, boşu BZ gü Müydana çoka Çıka güreşmesizi Üi ğinin kırıldığı sefer, ikisi de, ringin d (da tam 27 saniye kalmışlardı. olabilirler! diyor. Ve bu fkri varid B Cemal pehlivanın, Cim Lond Türk pehlivanile yapacağı güreş Cim Londos, dün, bir telgraf çekerek, |ki mütaleaları da şayanı dikkattir. Ot leri eli icel düğz — Bizim alatukacılarda, diyor, sormuştur. Verilen cevapda vaziyet ken-|kabiliyeti kıttır. Eski güzeş antrenörü V| disine, yukarıya yazdığunız şekilde izah e-| ol Peter bir gün: dilmiştir. Pazar Günü Yapılacak Diğer Güreşler?| Pazar günü profesyonel — pehlivanları- & malüm değildir. Yalnız. dün İzmitten İstanbula gelen — Ben, demişti, yağlı güreşe bir Tekirdağına| Halbuki Cim Londosun en meşhur bir daha meydan akumuştur. söylediğine göre, Cim Londde, bu kı Vüâkiâ, onun pazar günü, sudan bir ba- | ti sayesinde sade rakibine değil, halka ” hane ile ortadan sr oluverişi, kendi taraf-| pes dedirtmiş bir pehlivandır: tür. Fakat, çok müfrit taraftarlarından ba- zıları, onun kaçmadığını iddia — etmesine inanmaktadırlar. Hatlâ ikisi arasında ya- pılacak güreş için hâlâ büyük Bahislere gi- rişenler vardır, Vükrâ, Tekirdeağlr Hüseyin — pehlivan, seçmelere iştirâk hakkımı resmen kaybet- tarlarından çoğunu aleyhine döndürmüş elti düÜvde Mzief'le harmış. Güreş, ayni bızla tam dört zayınca seyirciler: — Pesl demişler... Bizim ne ne de kalbimiz güreşi daha fazla meğe müsait değil! Bu itibarla, Cim Londosla yap güreşte, bu ciheti nazarı itibara al miştir. Ancak, pazar günü Mülâyimle seç- d me haricinde iddialı bir güreş yapması da çok mümkündür. Kara Ali ve Dimarlı: — Eğet, diyorlar, 6 Mülâyimi yenebi- lirse ve eğer tertip hey'eti itiraz etmezse biz kendisine o gün seçmelese girmk hak- kını da verebiliriz! Maamafi siz anun bu pazar da gelmiyeceğine emin olabilirsiniz. x Dün bu hususta, Mülâyim pehliyanın fikrine bir defa daha baş vurduk. Bize: — Tekisdağlı, dedi, İzmitte Molla A- rifi bile adamakıllı yenememiş. Yani orar da, çantada keklik sandığı (50) lirayı bile alamamış: Gönenli Hamdi ile yarım dünya A£ yonlu Süleyman berabere kalmışlar. Tekirdağlı ise, benim de Kara Alinin de amtınt kolaylıkla yere getirdiğimiz, Mob la Arifle uzun uzun uğraştıktan sonra hük- men galip sayılımış, hattâ güreşi seyredip dönenlerin iddialarına göre, onun — Molla Dinmarlının nefes kabiliyeti iyi. —FW eğer Kara Ali Dinarlıyı yenebilirse, nefes kabiliyeti zayıftır. f O takdirde, güreş müddetini kıstı bit etmek lehimize olur. « Cemal pehlivandan sonra buldı Dinarlı Mehmet pehlivan ise, Kara * yenebileceğini söylüyor, ve: — Binaenaleyh, diyor, güreş müd ni kısaltmaya Hizum yok. Çünkü bet veşte yorgunluk duydüuğumu hatı ruml | Selim Tevfik ea İsmet İnönü, İzmir Antalyaya gidecek (Baştarafı 1 inci sayfada) | Ekte Antalyaya gitmeleri kuv'' 4 muhtemeldir. İktısad Vekili de AY «© Arîhn—_wh_—_wbhım&m&ümfüh hafaza etmiş ise de, talih insana gülmez, miş. Bele hiç yaver olmazsa Avusturyanın ba- şına gelen âkıbetten kurtulamaz, Bir saat kadar bir zaman içinde bilâf- z yalnız tek kale oynayan — Avusturya büyük bir talihsizliğe uğramıştır.. Turmuvanın başından sonuna — kadar mücadele ede ede en düzgün — oyunlarla Finali oynayan takım, iki saatlik oyundan sonra, sahayı 2 - | mağlüp — terketmiş, o- kmpiyat birinciliğinde, hiç de bakkı olms- yan İtalyaya, büyük bir zafer kazandır- mağtır. Ömner Besim Neticede, başa koanulan (50) — İiranın yirmi beş lirasını, berabere kalan — pehli- ra Aliye mağlüp sayılışımdan bile haksız- :ı ve Keçiburlu Kükürt hı,.mn_i ik edecektir. İsmet İnönü Salacık - plâjındi Başbakan İsmet İnönü dün yat vanlar paylaşmışlar. Ve Tekirdağl, geri|hariciye vekili Tevfik Rüştü Art? kalan yirmi beş Hiranın, ön lirasını mağlöp | duğu halde saat 13,30 da Sıl-d*'. hakkı verip on beş Hirasını alimış. Onu da trene verip, on parasız geri dönmüş. Halbu ki ben, onun beğenmediği buradaki güreş- ten ekli Bza aldım. Hem de mağlüp sayıl- dığım hakle. Halbuki buruda hâlâ: jina gelmiş, yarım saat hm_' ve deniz banyosu — yapmıştır. W bulunanlar Başvekili tezahüratlâ şılamışlardır. — Ben İzmite pata kazanmağa mecbur| — Başbakan plâjda gençlerle biT y olduğum için gittim! diyor. Ve hâlâ da|resim çıkarmışlar, halkla meydan okumaktan sıkılmıyor. Ben onun-| bulunmuşlar, saat on dördü beş ? la gürep etmeğe tenezzül etmiyeceğimi söy-| sandalla plâjdan ayrılmışlardır. —

Bu sayıdan diğer sayfalar: