';' 19 Ağustça birer Yazanı Yi ı“fnbuldı o eski doksan, yüz, yüz “Tmi, hattâ yüz kırk, yüz elli okkalık da tulumbalarının dört kişi omuzun- 4 Yangınlara nasıl koşturulduklarını İ Glz edim, Fakat İstanbulda tulumba- bm“ modernleştiği ve bir çok genç- arasında — tulumbacılığın — tam bir ü ini aldığı zamanları ve o za- h nlardaki hafif, şık tulumbalarla .Tf'nklı nasıl seğirtildiğini çok iyi im, '.:"'hllldı tulumbacılığın en mo - HirayE Modalaştığı en parlak devir sa- y Üç yüz onla üç yüz yirmi beş aa Larasıdır ki bu on beş yıllık -bir | yirmi beş üç yüz on beşle üç yüz Lği iptidat b İstanbul tulumbacı- linden ek ” Yâfigin'itfaiyeciliği şek- 9 çıkmış adamakillı bir koşü spor- q_'l"ğ_“ şeklini almıştı. Hele üç yüz Bötmi ile yirmi dört arasında İstanbu - İk meni her mahallesinde bir tulum- ı_k"*luh yapılmış, koca memle - tek tulumbasız ve tulumbacısız bir İ Mahalle kalmamış, hattâ bir âralık _mm"ü p;hirden civar- köylere de yırü. Bakirköye bağlı Vidos ve kı' "'lîll:lln arkasındaki Alibey köy - bile birer tulumbacı koğuşu a- © zamanlarda idi ki mabhalle - tulumbacılık etmiyen — gençleri gösterirlerdi. 9 zamanlarda tulumbacılık yan - *öndürme şeklinden çıkıp ta âdeta . YU sporculuğu şeklini almıştı de- üny ” Evet son zamanlarda bu, hiç Lkı “Esiz böyle olmuştu. Meselâ par - ,—_.:'lmph. serin bir sonbahar gece- de, Btce yarısına doğru Büyükdere- ,ı_"'hıı Yeşilköyde küçük bir yangın M l-__l_ım-deum bu dediğim yerler - kk tinde viran bir samanlık, küçük & ülübe, köhne bir ahır, yahut ufak İ tutuşuyor, derken İstan- e kadar tulumba varsa harcke- Zeçer, 2:::: Ama bu tulumbalardan onda ğ__. daha koğuşlarından kalkma - k Z Yangın çoktan sönmüş olabilirdi, ,:h'ı. maksat zaten yangın sön- yıp parlak maytaplı bir ı?_,“' gecesinde iddialı koşu yap- iu ı:l'f.“'“ için tulumbalardan bir ço- h,,. ! yangından iki üç saat sonra Böy Yerine varırlardı. ""buı:, olmakla birlikte meselâ İs - Yanğeni büyük ve büyükce tehlikeli a ada yine bu koşu sporcula- Bibi EN yerine dört taraftan yıldırım Meşe Girtirler, yalın ayak, başı kabak ı,__,__'ohııuıı.n orada saatlerce yıl - k Yangına su sıkar, eşya, hayvan, ! hı.,"';"'amlar. hattâ bazan kendi can- | d.h_ı' feda ederlerdi. Meselâ Cibali- Ünda p Ö*küplü yangınında duvar al- hi _';v ölen —delikanlılar — gibi... ne derse desin, son zaman- — tulumbacılığın bu koşu #porcu« ha. Yangın yerine doğru yolla - di tulumbacılık Osman Cemal Kaygılı luğu şekli, bazan iddia yüzünden u « fak tefek kavgalara, kanlı hâdiselere de sebep olmakla beraber ekseriya çok zarif, çok fantezi bir gekil alıyordu. İşte onun içindir ki eski İstanbulun belli başlı geçit yerleri yangınlarda yüzlerce, binlerce insanla doluyor; bu- radan fiyakalı naralarla geçen her düz- gün sandık dakikalarca alkışlanıyor - du. İstanbul tulumbacılığının en mo - la üç yüz yirmi beş yılları arasında bu en parlak yıldızları aşağı yukarı şun - lardı : Galatasaraylılar, - Altıncı daireliler, Büyükhendekliler, Çeşmemeydanlı - lar, Çiçekpazarlılar, — Fatih İkindi da- ireliler, Mengeneliler, Voyvodalılar... O zaman İstanbulun en meşhur koşu ;yıldnlaıı ,en parlak koşu şampiyonları hep Galatasarayla Altıncı Dairede ko- şarlardı. Meselâ bu iki meşhur koğu - şun o zamanki en namlı, şanlı tulum- bacıları arasında şimdi dünyanın on bin metre şampiyonu — (Saleminen)e gerçekten taş çıkaracak koşucular var- dı. Meselâ (Çerkes İbrahim) (Lâz Ha- Lt) Galatalı (Kleanti) Tatavlalı (Zi - meros) gibi Bunlar sandığın altında takım ko - varlarken sür'atin — fazlalığından o - muzlardaki elli, elli beş okkalık sandı- ğin rengi ne renktir farkolunmazdı. Bunlardan Çerkes İbrahii İstanbulun en iyi velespitc Taksim — Büyükdere yarışına giriş - miş ve © zalmanan en mârüf bisikletci- sini yarı yolda brrakıp Taksime geldik- ten iki dakika sonra üzerine bir fena- lık gelerek düşüp ölmüş ve ertesi gün kendisine parlak bir cenaze alayı yapıl- mıştı. Zamanın en yaman bu dört ko- şucusundan sonra yine bu işte onlar- dan pek de aşağı kalmıyanlar şunlar - Harputlu Mustafa, Gido Mehmet, Arap Ali, Tatar Mahmut, Havanın oğ- lu Rifat, Tatar Mahmut, Kürt Bekir, Ağadayı, Büyük Hacı Tahir, Küçük Hacı Tahir, Bahriyeli Hüseyin Tulüi « şimdi Haliçte çarkcıbaşıdır - Kör Se- lim, Kulaksızlı Zeynel, Balatlı Meh - met, - Fethiyeli Agâh - (Agâh şimdi Merkez bankasında kapıcıdır), Bu saydıklarımdan çoğu önce İs - tanbul taraflarındaki mahalle sandık « larında tulumbacılığa alışır, pişer, usta ve şampiyon olur; sonra o zaman kar- şı memleketi denilen Beyoğluna geçip Galatasaray, Altıncı Daire, Hendek gibi birinci sınıf- sandıklarda kaşarlar- dı. O zamanlar Calata ve Beyoğlunun en işlek yerlerinin - hamallıklarım da bunlar yaparlardı ki bunların günde - lik kazançları en çok günler altın para ile yarım lirayı bulurdu. — Arkası vas — dern, en şık zamanları olan üç yüz on-! geçit yerlerinin en şanlı kahramanları, | SON - POSTA- İTFAİYEMİZİN YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE|| 0sAncelosun genç Tulumbacılığın Tarihi Ve elti 315 ile 325 arasında İstanbulda tulumbacılık artık itfaiyecilik şeklinden çıkmış, koğuşlar zamanın en iyi koşucularını toplayan küçük spor klübü olmuştu. Mabhallelerde *tmeyen gençleri parmakla gösterirlerdi. Tulumbacılar arasında en iyi bisikletçileri yarı yolda bırakanlar pek çoktu milyonerini karısı mı öldürdü ? Karı koca içki şişeleri arasında bulundular. Biri baygın, öteki ölü idi Kadın “Kocam bana zorla içirdi. Hiç birşey hatır- lamıyorum!,, diyor Los Ancelosda ortalığı — velveleye veren kanlı bir hâdise olmuştur. Yal- joız Los Ancelosun değil hemen he - men bütün dünyadaki gazeteler bu vak'adan bahsetmektedirler. Zira ölen zat dünyada çok meşhur olmuş - İlli- nois Bankasının eski direktörünün yoğludur, ve katil suçiyle tevkif edilen | ©'t* karısı da Amerikanın şimendifer kral-| larından bir kaç sene evvel vefat eden Harimon'un kızıdır. Con Bradford'un ölümü hakkında Amerika gazeteleri şu malümatı ver- mektedirler: Con Bradford'un Los Ancelosta çok güzel bir köşkü vardır. Bu köşkün bir kısmı ikametgâh diğer bir kısmı da iş merkezi olarak kullanılmaktadır. İşte bu köşkün civarında oturanlar Denizin faydaları İsaymakla bitmiyecek kadar çoktur... — Tatlı su banyoları üzerinde de uzun boylü - tetki- kat yapan meşhur Al- man müdekkik Ku- | bu - banyolarla İkırk bin hasta üzerin: de yaptığı tecrübeleri ve tedavi usuüllerini bize öğretiyor. Deniz- den edilen istifade ine bu Takkamı yüz bine lerce defa geçecek ka. dar fazladır. Deniz banyolarını: faydalarını — Amenil hlar ve Almanlar, şi- mal memleketlerinda İsveçliler, — Danimar: bir sabah ikametgâh ittihaz edilen kıs- mından gelen canhiraş feryatlar duy - Katerin Con Bradford dular. Bu sesler büyük bir faciaam ce- reyan ettiğine delâlet ediyordu. Derhal sağdan, soldan köşke koşuş- malar oldu. Kapı kapalı idi. Biriken balk kapıyı kırdı ve içeri girdi. Biraz evvel duyulan canhiraş- ses- ler birdenbire kesilmiş, köşkü — derin bir sessizlik kaplamıştı. İçerisini dolaş- tılar her yeri boş buldular. Bir aralık sesler daha ince, ve daha titrek olarak tekrar kulaklarına geldi. Derhal o isti- kameti tuttular. Bir odanın önüne geldikleri zaman kapının sıkı sıkıya kilitli olduğunu gördüler. Kulaklarını kapıya dayadılar, evet, sesler içerden geliyordu. Bu ses milyarder Conun karısı Ka- terinin sesi idi. Nihayet kapıyı kırdılar. İçerde gör- dükleri manzara hepsini hayret ve korku içinde bıraktı. Sahne hakikaten pek feci idi, geniş ve kıymetli eşya ile mefruş odada sağlam hiç bir şey kabk mamıştı ve her şey parça parça edil - mişti. Yerlerde en pahalı içkilerin şişeleri vardı. Conun cesedi ortada upuzun yatıyordu. Bir kenarda güzelliği — ile meşhur Katerin baygın bir halde inli- yordu. İmdada gelenlerden bir kısmı kadı- ni ayıltırlarken, — diğerleri — polise koştular. Polisler Conun öldüğünü tes- bit ettikten sonra madam Bradford'u ayılttılar. « Derhal müstantik - faaliyete başladı ve kadından şu ifadeyi aldı: — Kocam bütün gece içiyordu. Şi- şelerin biri gelir, diğeri giderdi. Dün akşam pek sinirliydi. bütün müstah - demine yalnız kalmak istediğini söyle- | |(*a deniz ; |lebilmek için uzun bir kalılar, — Finlandiyalı- lar saymakla — bitire- mezler. Güzel Nis sahillerin- de yazın bütün Fran banyosuna koşar. Memleketimizin her köşesinden denize ge- zaman ve masraf sars fına ihtiyaç olmadığı halde biz neden de- nizden bu kadar çok korkarız, bilmiyo- | yaptı. Ağrılarının geçtiş olacağını tüm, Ben denizden her korkanı denize teş- vik ettim ve uzun boylu dinlediğim — şikâ- yetlerinin birden ortadan kalktığını, şikâ- yetçilerin kendileri de gördüler ve hem de bana hak verdiler. On senedenberi romatizma dan şiddetli sancıdan. ve tuttuğu işi yapar- ken duyduğu yorgunluk ve üzüntüden va- zifesini terkeden bir hastayı iyice muaye- İne ettikten sonra ona hiç bir ilâç verme- dim. Ve: — Siz denize girmelisiniz! diye tavsiye ettim. : Yüzüme tuhaf tuhaf baktı ve başını salladı: — Galiba benim romatizmelı olduğu- mu unuütüyorsunüz. Herkes. kaplıca, ncak su tavsiye ederken sizin denizi işaret et- menize pek akıl erdiremedim. Yoksa lay mi ediyorsunuz? O kadar - iyileşmiye- cek bir hale mi girmişim? Hastaya denizin kıymetini ve bu husus- ta gimdiye kadar yapılan tecrübeleri, ro- matizmalıların deniz banyosundan, — deniz suyunun terkibindeki iyoddan, emlâhtan pek çok istifatle edebileceklerini anlattım. Cirme usulterini söyledim. İlk günkü kor- kusunu ben izale ettim, beraberce — sahile gittik. O korka korka denize ayaklarını soktu, on dakika denizde hareketler yapa- rak çıktı. O gün öğle yemeğini müthiş bir iştiha ile yedi. Neş'esi o kadar çoktu ki, şikâyet ettiği ağrılarını unutmuş gibiydi. — Ertesi gün kendisi yalnız olarak bu hareketi tek- yar etti. Üç gün sonra ayaklarındaki yürü- me müşkülâtı ve başındaki ağnı — hafifle- mişti. O sene bir ay denize girdi ve altmış ağrıların- Fatihte çocuk kütüphanesi Fatihteki Sübyan — mektebi, kütüphanı gocuk hayetinde açılacaktır. —— SIHHİ BAHİSLER —— Deniz banyosu hangi hastalara iyi gelir? Romatizma yüzünden işini bile terkeden hastama deniz banyosu tavsiye ettiğim zaman “ Benimle alay mı ediyorsunuz ? ,, dedi. Fakat kendisile alay etmediğimi pek çabuk anladı Yazan: Doktor Etem Vassaf banyo aldı. Kum ve güneş banyosunu da düşü- nöyor ve bir gün gelmesini bekliyordum. Nihayet yölda rastladım : — Artık size gelemiyeceğim! dedi. — Niçin? — Çünkü hastalığım kalmadı. denizle dost olduk. Bu hastaya benzeyen kaç romatizmalı hep denize girmekle hastahklarını — orada bıraktılar. Ben romatizmalılara kaplıcala- rı, deniz banyolarını ve soğuk su banyala- Şimdi mımı bunun için tavsiye edetim. Gene hastalarımdan bir genç kız. var- dı. Bu bir (teşevvüşü akliyeden) musta- ripti. Ve ailesinin yegâne evlâdı olduğu » Şin ve iyi olamıyasağı, hep deli kalacağı endişeleri aile efradını fena halde mütces- sir ediyordu. Uzun boylu hekim, ilâç ve hastane tedavisi görmüştü. Ben aileye İhastayı Bostancı sahillerinde bir eve nak- Jetmelerini tenbih ettim. Ve orada hasta- larını zorla denize soktular. Daha ilk gün- den itibaren hastanın' değişen hali görüle- cek ve sevinilecek derecede idi. Yemeyen içmeyen ve uyku uyumayan, ilâçları döken, etrafa saldıran hastada tabi bir sükün ve zekâda üyanıklık başlamıştı. Bir buçuk ay deniz banyosu, açık hava-ve güneş banyo- gu yapıldı. Artık kendisi denize seve seve ve yalnızca gidebiliyordu. Melekâtı akli- ŞSt yerine gelmişti. Ümltsiz bir halde ©- Jan aile halkı sevinçten deliye dönmüşler- di. Bu saadetlerini hiç şüphesiz borçluydular.. Diğer bir siyatikli hastam da kırk deniz banyosundan büyük istifadeler elde etti. Bunlardan başka yorgunluk yüzünden neş elerini kaybeden — hastalarıma banyolarını daima hararetle tavsiye Tim. denize deniz ede: Dr. Etem Vassaf Müddeiumumiliğe lavı;t İstanbul müddeiumumiliğinden: İstan - yapılmak üzere evkafa| bulda bulunan Şarköy mahkemesi başkâ- devredilmiştir. Kütüphane eylül niha- | Hbi Haşimin acele memuriyetimize gel « mesi. aa ——— — yere izin verdi, beni karşısına aldı.|bir yara bulunduğu görüldü. Sinirleri| metresi olduğu meydana çıkmış, ka - İçmem için israr etti. Ben de içmeğe başladım. Bir aralık fevkalâde sarhoş olduğunu hatırlıyorum. ne yaptığımı- zı bilmez bir hale gelmiştik. Bir aralık çek ehemmiyetsiz bir mesele için kav- gaya başladık, onun bana şişeler at - tığını biliyorum, fakat ondan sonra kendimi kaybettim, ne olup, ne bitti- ğini pek hatırlamıyorum. de bozuk idi, istintak — esn kaç kere bayıldı ve müstan tiği doktorlar kadının kendisini iyice toplayabilmesi için bir kaç gün tedavi- ye lüzum gösterdiler . Madam muhafaza altında bir has-|© taneye konuldu. * Katerin kocası ile sevişerek evlen- dın kocasını sevdiği için buna da göz yummuştur. Ayni zamanda çok zen - gin olan kadının kocasının konmak için böyle bir şeye teşebbüs mirasına etmiş olmasına ihtimal — verilmekte « dir. Fakat adliye Katerini kocasının |katili olarak maznun sandalyesine 0« Filbakika kadının yüzünde büyük |miştir. Bir müddet sonra adamın iki|turtmak istemektedir. Küti aj B RARİL