Temmuz Mehmetcik âbidesinin altında_ yatan kahraman Mehmet Çavuşun anasile konuştum Tek başına dokuz düşman zırhlısını 24 saat durduran genç çavuş ölünceye kadar sayıklamış: “Şu ortalık bir yatışsa mektebe girip zabit çıkacağım,, Selim Tevtfik Yazan: Son günlerin adı en çok geçen adamı hiç şüphe yok ki Mehmet Çavuşlur. Anafartalardaki Mehmet Çavuş übide- Snin akında yatan bu büyük kahramanın Menkibeleri dillere yaniden destan oldu: Mehmet Çavuş tek başına dokuz düş- Man zırhhsina yirmi dört saat kalfa tüt / K Müş: Mehmet Çavuş, yarı beline kadar top- Tağa gömülmüş bir arkadaşını, mermi yağ- Murları allında kalbura dönmeklen — kur- ftaymak için üç yerinden yaralanmış. Mehmet Çavuş, âbidesinin bulunduğu tepeye Türk bayrağını dikerken 6 yerin- den yaralıymış. Hulâsa günler var ki Mehmet Çavuş a- ©, dudaklarda — ve yüreklerde, eşsiz bir kahramanlığın güğsü kabartan destanı gi- Bi dolaşıp duruyor. Ve herkes birbirine s0- Tüyor: — Ne biçim adammış bu Mehmet Ça- Vuş? Kimin nesiymiş? Çok genç miymiş? Eğer bir tesadüfün yardımı olmasaydı, ben de bir çok kimseler gibi, bu kabil daha Bice sorguların merakı içinde bunalmaktan hııul.mıyıcalum. Fakat evvelisi gün öğrendim ki, büyük Mehidin anası aramızda yaşamaktadır, ve Alla gelen bütün bu sorguların —merakın- kurtulmak için onu bulmak kâfidir, ea Mehmet çavuüş rının tozu silinmeden Çanakkaleyi boyla- dı. Bir gün bana: — Seni Enver paşa arıyor! dediler. Ertesi sabah çarşahımı giyip gideceğim tırada kapıma bir polis geldi: — Valde... dedi, veni boşuna ayaklan- » Bayan Firdevs'in, hergün geçtiğim bir #olun kenarında oturduğunu öğrenince, ad- Terini buluncaya kadar harcadığım emek- lere yandım. Karşı karşıya gekliğimiz zaman, mavi Tni harap odacığının fakir — ve peri- fân Aekorları üstünde gezinen — gözlerime ti ve: — Ayıplama oğlum... dedi... Ban Bu- a da şükrediyorum. Eğer kızım yetişip d& Üç beş kuruş kazanmakta biraz — geciksey- d, cenazem sokakta kalacaktı. Sesinin şikâyet dolu titreylşinden bel- li ki, #hmale uğramanın tabit — ve haklı a. biçare ananın dertli yüreğine — bir OYllt acısı gibi çökmüştü. Kahvemi pişirmek için, gazı Sağı parlatmağa çabalarken: — Mehmet, dedi, 8 yaşında — babasız İulk. Bereket kocam, hatırı eayıbr adam- ©. Kolağası Recepi denilince, koca Edir- Aede bilmeyen yoktu. Bir aralık — tüştiye Tektebinin dahiliye zabitliğini — yapmıştı. Orada arkadaşlık ettiği hocalar Meh- TMedi mektebe yazdırdılar da, çocukcağız sürtmekten kurtuldu. Ter içinde kalarak perlattığı ocağa cez- Kahraman çavuşun anası İ sürerken içini çekti: Şormışlar. Enver paşanın aradığı — Firdeve B Eğer mektebe yazıldığı zamanki ha-|hanım başkasiymiş! törseydiniz. 12 yaşında çocuk olduğu-| — Ben bu hale evvelâ manâ verememiş- dünyada inanmazdınız. Çenesini okşa-|tim. Fakat sonra işin içyüzünü öğrendim. Ba. kük bir boçuk maşallah — çekiyordu| — Eaki entarisinin eteğiyle, gözlerinden Favrumun, kalın taneli bir cam tesbih gibi boşanan h Duha o yaşta, askerliğe merakı vardı. | yaşları sildi ve: .*::ıu kılıçlar, kargıdan atlar, kâğıttan| — Meğer, dedi, oğlum Anafarta tepe- ae lar yapar, hücum oyunu — oynardı. İsinde altı kişiyle kalmış. Ve saatlerce vu- sopah mahalle çocuklarını — manga| ruştuktan sonra, dokuz yerinden — vurulup şehit düşmüş. Enver paşa bunu duyunca, * sokar, kumandalar verir: — Babam bana Fatih Sultan Mehmedin JAkramiye vermek için beni aratmış. Fakat ona: ĞS verdi. O isme lâyık adam olacağım — Aman paşam, demişler... - Bundan Ni derdi. %î"lyı hazp lâfı çıkınca, çabuk asker | vazgeçin. Kadıncağız oğlunun şehit düştü- için rüştiyeyi bırakıp küçük — zabit| zünü duyarsa kaskatı dbnar. tebine girdi. Başcavuş oldu. — Bunu üzerine paşa beni çağırmaktan âş PAlkan harbinde Edirnede muhasara i- | yazgeçmiş Tam on üç yerinden vuruldu. | — İhtiyar kadın hıçkıra hıçkıra ilâve edi- Bdt kaldı. bti Arlara esir düştü, Hafzaya gönderildi! — Amma bana malüm olmuştu onun g ah şehit anası, kabarttığı — kahveyi "ji_ boşaltıp bana — uzattı. Ve ocağı şehit olacağı. Geliboludan bir kart gönder- Yuğy TÜP cezvenin dibinde kalan kahveyi jti Kartında: Xrıılıdıhın sonra: «— Anne... diyordu. Fındıkla, fıstıkla v Onun, dedi, İstanbula geldiği zaman | beslemeğe buşladılar bizi. Bundan anlaşılı- fikları hâlâ yor ki, bugünlerde gene ateşe sürülece- Na para onulğiz. dualarından eksik etme beni...» tüylerim azalmış kulağımdadır. k cüzdanımı göster q_:“;ımur: önüne getirdikçe Bu ,evlâdımdan gelen son seslir. B B Onu okuduğum gece rüyamda evlâdı- Ü cüzdan, kurşun delikleriyle cüz- | -mın başına taç giydirdim. Siz zamana de- y *A çıkmış un eleğine dönmüştü. — (likanlıları gülersiniz amma, biz kocakan- x-'“_rılr. evlâdım: Jar inanırız böyle şeylere. Rüyada taç giy- __b_u ertalık bir yatışsın... Mektebe gi- |mek, şehit olmağa alümettir. Nitekim, çık- p Mt çıkacağım! diyordu. t& benim rüyam... Ve evlâdım, rüyalarına > Daba virtik postalla- İgiren zabit esvabını giyemeden öldü. SON POSTA Sayfa 7 Dünya, 1938 de yeni bir tufan görecekmiş Amerikada Nuh Peygamberin bir mukallie; Mehmet Çavuşun duvarda asılmış bü- yük veemini indirirken sordum: « Kaç yaşındaydı teyze? Oğlunun resmini, kanılamamış bir hay- 'yanlıkla, ve doyulamamış bir sevgiyle sü- zerken cevap verdi — Tam yirmi birindeydi... Ve tereddüdümün sebebini sezmiş gibi nüve etti: — ©O tesme bakmayın siz... Palabıyık yirmi yaş büyük gösterir insanı... Oğlummun bıyığa çok merakı vardı.. Daha on üç ya- gındayken, Üst dudağımı habire ustura ile kazır; ve ayva tüylerini sertleşlirmeğe ça- 'hşırdı. Sonra muradına erdi de.. On yedi (yaşına bastığı zaman, Alman imparatoru gibi pala bıyıkları vardı. Ve bıyıklarından ür tel eksilse, vervet kaybetmiş gibi tasa- lanırdı. Oğlunun resminin boş kalan çerçevesi- 'ni silerken: — Ne yapalım oğlum? dedi... Ben oğ- Jumun ölümüne ağlıyor, ve şehit oluşuna seviniyorum. Bu toprağa bir değil, bia evlât feda ol- şun. Kızımın namusunu, oğlumun kanı te- Tıpkı Nuh Peygamber gibi ahşap bir gemi yapan ihtiyar “Herkes harp bekliyor. Kopacak harp değil, tufandır. Yalmız benim gemime sığınanlar bundan kurtulacaklardır,, diyor mizledi. : Fakat eğer günün birinde elime üç beş ikuruş geçerse, oğluma bir başka — mezar yaptıracağım. Çünkü ben her sene, oğlu- jmuh mezarına gider, ve orada yapayalnız, şabaha kadar kalır, kana kana ağlar döne- rim, Gvennood ve gemisi Amerikada eski Nuh Peygamberi hatır- | bunu ihtiyarlık tekaüdiyesi olarak alan bir latan ve onun gibi bir tulana karşı bir ge-| adamdır. Bu para İle gemisini tamir ede« mi hazırlamakla meşgul olan biri çıktı. — |bilmektedir. Bütün dünya içinde kendisine Mister Greenwood adını taşıyan bü - |katılan iki mahlâk vardır. Bunların ikisi d€ damin iddiasına göre 1938 de bütün dün- | köpektir. yayı kaplıyacak bir tulan kopacak, bu tu- Komşuları kendisini dinliyor. Fakat söz. dan kurtulmak istiyenler, yaptıkları kö- |lerine ehemmiyet vermiyorlar ve zararsız tülüklerden pişman olarak Nubun sefinesi-| bir adam aolduğu için seslerini çıkammııyoz. ne sığınacaklardır. Aksi takdirde hepsi de| lar. tufan içinde boğulacaktır. “Önçes sene beni' bir 'vapura bindirdi- ler: — Biz de üenin oğlunu ziyarete gidiyo- İruz! dediler. . NK FViker Göremlend o günlürda telamin :e'.m t;:::_"mm L;î::“ Ete ü i 3ÜN dit lpninanlin üncğelar meğar a tiyar g Çünkü 14 senedenberi gemisini )-ın,nıllı beşkelidar sireeteki bi shetmz oi : . Jİmeseuldür ve bu gemi hali hazırda Vaşine- | yağa başlamıştır. — Keşke ayaklarım kırılaydı da bin- (,0 Civarında bir derededir. Kendisi her R : : n e '| Geçenlerde bir Amerikalı gazeteci b meseydim © vapura. isim Çirüyen kaalelei yenliyor” ” Cu KT ee teci | Ben vapurdakileri kendime hemdert 18 metre uzunluğundadır. ve bir kaç kat- | e Nuf Börüteliş ve _neleı söyledi « 'sanmıştım. Fakat gemi denize açılınca, her | ) dır Casen İaş Tet kük Yüğle İğimi anlamıştır. Yeni Nuh diyor ki: İkes masasını kurdu. Bir saz, bir dans, bir İhal tamir edilmiştir. ' «Herkes, bir büyük harpten bahsediyoğ (hora başladı ki sormayın. Mezara — değik | — Göcenwood bir aralık ç| ve harbi bekliyor. Böyle bir harp kopma ıyıuk. fakat müthiş bir tufan olacak v eenwoodun — iddiası yeni değildiz. | 19 isyanla ve der- İdüğüne gidiyoruz sandım, Mehmedimi dü- şönünce, kendimi denize atasım geldi. Ağ- ancak yaptığım gemiye sığınanlar bu tü « Jaya ağlaya boğulacaktım. fandan halâs bulacak.» Dönerken yanıma ağzı içki kokan bir Greenwood her gün bu sözleri tekrar e (efendi sokuldu, ve alay eder gibi: — Hanımcığım, dedi, mademki yüre- n dayanmıyor, gelme bir daha böyle me- rasimlere... Çünkü sen göz yaşı döktükçe, ,oğlunun ruhu mahzun olurto | — Kahraman Mehmet Çavuşun zavallı a- nası, bir daha iç geçirdi, ve: — Acaba, dedi, oğlumun ruhu, anasının göz yaşiyle değil de, hovardaların takısile imi şüld oluyor? Selim Tevfik İstanbulun av mevsimi İstanbulun av mevsimi Ağustos iptida- sında başladığı cihetle — İstanbul — Avcılar Kurumu her sene olduğu gibi bu sene de Anbarlı av sahasını kiralıyarak cemiyet a- zâsının avlanmasını temin etmiştir. ğ Avcıların ava gidip gelmelerini kolay- | — — — C laştırmak maksadiyle otobüs seferleri tesis | ——— — 0 edildiği gibi avcıların sabahleyin — toplan- İ dıkları Çobançeşene mevkündeki kır kah: vesini tamir ve tanzim ederek çadırlar da- hi rekzettirmiştir. Bu suretle gece — orada kalmak isteyen avcıların istirahati temin c- dilmiştir, Avcıların canlarının sıkılmaması için bir de radyo könülacaktır, j Bu sene avcılar bayramı güzal bir prog- | ram tahtında yapılacak ve atış mi—bıkı-; ları tertip edilerek - birinciye mühim - bir mükâfat verilecektir. Bu mükâfatın (150) kra kıymetinde bir av çiltesi olacağı istih- koymuş, fakat motörü ia kanmıştır. Nuh Peygamberin mukallidi, mo- törün icabında iş göremiyeceğine inandığı için onu yenilemeğe hacet görmemiştir. Greenwood gemisinin içine bir piyano | diyor ve gemisinin ötesini berisini slah ila ile bir erganon koymayı unutmamışlır. A- rasıra gemiye girerek piyanoyu çalmakta - dır. Yeni Nuhun anlatışına göre günün bi - rinde bir rüya görmüş, rüyada kendisine tufanın 1938 de kopacağı ahlatılmış ve gemi yapması emrolunmuş. İlk önce rü - yaya aldırmamış, fakat rüya tekrar etmiş ve ancak gemiyi yapmağa başladığı za - Greenwoodun dediği doğru çıkacak miç man arkası kesilmiş. çıkmıyacak mı? Orasını düşünmek te A « Greenwood 17,50 dolar aylığı olan ve'merikallara ait bir meseledir. meşgul oluyor. Eski Nuh Peygamberin dediği — doğrü çıkmış, son zamanlarda bu hâdisenin vu. ku bulduğu sahada yapılan hafriyat memx« leketin bür tulan geçirdiğini isbat etmiştir. Fakat iki sene sonra Amerikada bir tu- fan vuku bulacağını gösteren yoktur. bir emard İzmir panayırında Trakya paviyonu Ha ber lalünenür. P .— — . EORM Mi TF T Edirneden bir görünüş ve| umumr müfettişlik binası Bir hükümde ısrar Edirne (Hususi) — İzmir beynel -|fikler ve Trakyadaki mimari ve tarihi Çolak Nazmi isminde bir adam Ga- | milel sergisinde bir de (Trakya Pavi-İeserlerimizin resim, plân ve releveleri latada arkadaşı Hasanı öldürdüğü için |Yenu) yapılmıştır. Paviyon projesi İz-| , Edirnedeki Selimiye ve Muradiye « ağır ceza mahkemesince 15 seneye|mirde mimar Mesud tarafından yapıl- ) mahküm olmustu. mış ve umumi müfettişlikce beğenil - Cezayı hafifletici iki sebep gördü -| miştir. İteşbir edilecektir. günden Temyiz bu kararı bozmuş ve| — İzmir serğisinde Trakyanın bütün| * | ç ğ Wi dün ağır cezada bu davaya nakzen ba-İzirai mahsullerile beraber, kültür, € -| Umumi mülettişlikce İzmir sergisi kılmıştır. Lâkin Ağırceza heyati gene |konomi, bayındırlık, antikite ve köy-|için Trakyaya ait ayrıca bir de (bro « eski kararında- israr etmiştir. ü şubelerine ait örnekler ve gra - şür) hazırlanmıştır ” . nin umumi müfellişlikce husust olarak yaptırılmış olan kıymetli çini örnekleri