Bar Dünyayı saran Yeni taassup dalgası Ömer Rıza — T aassubun her çeşidi çirkindir, Çünkü her çeşidinde akıl ve basiret körlüğü bardır. Taassüp, aklın işlememesi, muhake- menin iflâs etmesi yüzünden tecavüz hisleri- hin kaynaması, ve insana hâkim olmasıdır. Bu tesir altında olan insanların yapmayacak |/ y yoktur. l ları, ittihkar etmiyecekleri bir Tarih, taassubun hüküm sürdüğü sıralarda, me müthiş tahribat yaptığını anlata anlata bitiremiyor. İnsanlığın aydınlanması, taassubun sav- letini bir hayli kırdı. Bugün bütün dünya, her hüdise, her mesele ve her düşünceyi bilgi ve tecrübenin ışığı altında muhakeme ederek değerini vermek yolunu tutmuştur. Fakat büyük harbin sonundanberi bu || yolun ortasına yeni yeni engeller dikildiği | * ve eski taassup devirlerini hatırlatan yeni Yemayüllerin baş gösterdiği göze çarpıyor. Belki bu yeni taassup dalgası siyasi ve içtimai, her sahada seziliyor. Faşistlik ile Sosyalistliğin mücadelesine bakınız: İki taraf, eski Katolik ve Protes- tan taassubunu hatırlatan bir şiddetle bir- birine saldırıyor ve birbirini imhaya çalışı- 'yor. İspanyada son hâdiseler başladıktan 'sonra Faşistler, kendilerini oradaki Faşist- Terin tabil müttefiği ve Sosyalistler de ken- dilerini oradaki Sosyalistlerin öz kardeşi saymağa başladılar. Nazilik sistemi Almanyada kök saldık- tan sonra Nazist Almanya ile Faşist İtalya GArasında ister istemez bir yakınlık ve ak- rabalık görülür oldu. Menfaatlerin tezadı, bu ikiz sistemin kaynaşmasına engel olu yorsa da, yeni taassup dalgasının tesiri ken- gini hissettiriyor ve ara sıra sistem bir vejim kardeşliği, diğer endişelere üstün ge- Biyor veya gelir gibi görünüyor. Galiba Avrupa milliyet devrinden çı- kıyor ve yeni bir ümmet devrine giriyor. Yalnız yeni ümmetçilik, — eski ümmetçilik gibi din camlasına dayanmıyor, siyasi ve içtimat mezheplere istinad ediyor. Bu gidişle yakında Avrupayı jki - üm- mete ayrılmış göreceğiz: Faşist ümmet ve Bosyalist ümmet! Eski ümmetçilik devrinde her ümme- tin bir peygamberi vardı. Fakat yeni üm- metçilik devrinde her ümmetin bir değil, bir kaç peygamberi olduğu görülüyor! Yeni ümmetçilik devriyle beraber açı- lan yeni taassup devrinin insanlığa — neye mal olacağını tahmin etmek — kimsenin e- linde değildir. Fakat bu taassup devrinin de beşeri- yete çok pahalıya mal olacağını söyleme- min yanlış olmıyacağım günün hâdiseleri ispat etmiyor mu? Sükünete meraklı bir kadın — Dindar bir kadın bündan bir asırî evvel öldüğü zaman servetini İngilte- redeki Old Weston kilisesine terket - mişti. Yalnız bu hibeyi yaparken de, kilisenin döşemesine, her pazaor günü saman yayılmasını şart koşmuştu. Buna sebep olarak da şunü ileri sü- rüyordu . Kiliselerde ibadet ederken süküne- ti muhafaza etmenin, yavaş yürüme- nin lâzım geldiğini bilmiyorlar, bu su.i tetle belki bunu öğrenirler. Hayatımda kiliselerde bu sükünete kavuşamadım, öldükten sonra bunu temin edersem gçok memnun olacağım. ... Derecenin 100 cü seneldevriyesi İngilterede Jorkshire'de derecenin yüzüncü senei devriyesi tesid edilmek- tedir. Kolumuzun altına koyduğumuz ve ateşimizi anladığımız bu küçük âleti Sir Clifford Allbut isminde bir adam keşfetmiştir. Sir Clifford Allbut ihtira beraati al- madığı için derecenin keşfinden dolayi maddeten çok şeyler kazanamamıştır. ... 18 mtere yüksekliğinde tütün #ldanları Cenubi Amerikada Ande dağları- nın eteklerinde 18 metre boyunda büdayi nâbit tütün fidanları bulun - muş, bunu keşfedenler, evvelâ 18 met- re uzunluğunda tütün olamıyacağını zannetmişler, fakat sonra yaptıkları tetkikler neticesinde bu nebatın — tü - tün, ve içiminin de gayet çgüzel oldu - ğunu ıe_ıhiz. etmişlerdir. Baç A T R%Mdtuâğk THayat bir yarıştır, ve hayata atılmak için bazırlananlar, en Büyük yarışa kazırlanmaktadırlar. Koşu yarışına iştirak — için, bu yarışta muvaffak olmak için bir çok şeraiti haiz olmak lü- zımdır. Beden, ve kafa terbiyesini ona göre yapmak, ona gö- re çalışmak icap eder, Te0 A SON OST'K VA —— 5u ; aC Te AÇA YUT ÇUN l.ı",ğıkı | | | k l tır. Hayatın büyük müsabakasına girmek için de bu hazırlığa ve bu vasıfları kazanmağa lüzum vardır. Hayat yarışı için de evvelâ yarışa girmek için ehliyet kazanmak, ondan sonra ya- rısa iştirak etmek gerektir. Hazırlanmadan yarışa girenlerin muvaffak olmayı umma- Sporda evvelâ bir koşucu olmak, sonra yarışa girmek şart- (SÖZ ARASI *| Şimendifer istasyonu Hastasından ücretini Yirmi sene sonra isteyen doktor Viyananın zenginlerinden biri şid- detli bir ülserden mustaripmiş ve vazi- yeti de tehlikeliymiş. Sıra ile bütün doktorları dolaşmış, hiç biri derdine derman bulamamışlar, nihayet Viya- nanın meşhur operatörü Kurtu görmüş profesör hastayı muayene - ettikten sonra: — Vaziyetinizin tehlikeli, ağır ve vahim olduğunu , saklamağa lüzum görmüyorum, sizi ameliyat edeceğim, peşin do para almıyacağım, yalnız a- meliyattan sonra on sene yaşadığınız takdirde bana 50000, ve 20 sene yaşa- dığınız takdirde de 100000 frank ver- meği taahhüt ediniz! demiş. Hasta tabit —derhal kabul et - miş, —ameliyat olmuş — ve aradan yirmi sene geçmiş, şimdi — dok - tor 100000 — frangı istiyor. —Fa « kat sabık hasta bahaneler icat ederek vermiyormuş, doktor da yirmi — sene beklemek süretiyle kavuşmak istediği | büyük parayı alamayınca kızıyor ve söyleniyormuş. Nihayet mesele mahkemeye intikal etmiş. ... Jorj Vaşingtonun hayati nırme alınamıyor, Amerikalılar Jorj Vaşingtonun ha- yatını tasvir eden tarihi bir film çevi- receklerdi. Fakat son dakikada bu ka- rarlarından vazgeçmişlerdir. Buna sebep olarak şu mesele sürülmüştür. ileri Vasington İngilizceyi tam bir İngi- liz şivesiyle konuşurmuş. Filmde İngiliz şivesiyle konuşuldu- ğu takdirde, Amerikan halkının milli hisleri rencide olur, diye düşünmüş - ler. Amerikan şivesiyle konuşsa, ha- kikatı tarihiye tahrif edilmiş olacak - mış, bu müşküller halledilemeyince, filnti çevirmekten vaz geçmişler. | HERGÜN BİR FIKRA Mıgırla Borazan Çarşıiçinin meşhur simalarından ahçı Mıgırı İstanbulun, mübalâğasız yarısın dan ziyadesi tanır ve halırlar. Mıgırın müşterileri onu kudırp, deli dolu söyletmekten umumiyetle haz du- yarlardı. Bir gün Borazan Tevfik, Mıgırım v- facık lokantasına gitli ve bir masanın başına geçip bir bardak su wmarladı; ve bu suyu yudum yudum, tam bir çey- vek saatte içtikten sonra, kalktı, ağır ağır kapıya doğru yürüdü. Mıgır bu hale içerledi. Tevfiğin yolu- nu kesip: — Bu ne iştir? diye bağırdı. Dük « kânıma gelip koca bir masa işgal edi » yorsun; bir bardak su içiyor, sonra da elini kolunu sallıyaraktan çıkıp gidiyor- | feunt Tevfik, Mıgırın yüzüne tuhaf tuhaf baklı, ve: — Ya, ne yapacaktım? dedi. Bir bardak su içtim diye dükkâm başma ma geçire idim? » &e BULMACA | — Hem balık, hem de sigara artığı, saçsız. 2 — Cenubi Afrikada bir kavim, Habeşistanda başpapaza verilen —ünvan, 3 — Bir yoldan geçenlerin bıraktıkları de- Kl, nasıl ki veya ezcümle manasına gelir, 4 — Fransızca sıcak, satmaktan emir, A- merika birleşik devletlerinin kısaltılmış adı, 5 — İbadet, suyun tersi. 6 — Sahnede ö- len meşhur İspanyol dansözü. 7 — Kan NDA Rekorunu Kıran şehir Temmuz 30 | Sözün Kısası Sağlam ayakkabı Ve bozuk çorap E Talu ktsat Vekâleti, milli ekonoı İ bi yüksek bir kaygu ile yerli -fab a lardan çıkacak ipek çoraplara bul sonra damga vurmağa karar vermiş. itibar ve haysiyetini korumak Sabahleyin satın alındığı halde, şama varmadan akıp giden ipek çorapları, aile bütceleri için gerçekte bir âfet olmuştu. Ve tuhafı şu ki, bult ları yapıp satanlar, bu sakatlığı pet sızca itiraf ediyor ve: — Ne yapalım? Diyorlardı. 1nımığa mecburuz. Onun için, bu retle sürümün fazlalığından kazani yoruz. Çoraplarımız maazallah dayanf cak, çabucak erimiyecek olursa, b tığımız gündür| Bu zihniyet, Avrupaya sevkolun Onun için İktısat Vekâletinin Ben bunu düşünüyorken, akl Amerikahlar şehirlerindeki şimen -| edildiği gibi, ötekinin, berikinin, difer istasyonlarını saymağa başlamış- | yevmin şunun bunun başına öi meki lar ve dünyanm en çok şimendifer is- | oldukları çoraplar da kontrola tâbi tasyonu bulunan belediyesine tiftik balyelerinin içine taş koyma bir başka türlüsüdür. Her zaman, vesile ile haykırdığım — gibi, dürüstlük olmazsa, bir memlekette konomi ilerlemez, bilâkis iflâsa ru sürüklenir. başka şey geldi: İpek çoraplar kon malik |tulsa olmaz mı? Böylece, dünyada | ticaret! rapları ve ipekli kumaşları standardif? ve kontrol etmek hakkındaki musiptir. olduklarını zannederken, bir de bak -|çok haksızlığın önüne geçilmiş, ne # mışlar ki bu rekor Berlindedir. Sesle -|lümlere mâni olunmuş, ne - felâket rini çıkarmamışlar. Bunu haber alan |bertaraf edilmiş olurdu. Almanlar şimdi şu şekilde Amerika - Ayni zamanda, sağlam çorap hların statistik merakiyle alay ediyor « damga vurulduğu gibi, gönül, «sağlı larmış: ayakkapları» na da damga vurulm «Her şeyi saymağa meraklı olan A-|arzu ederdi. merikalılara tam 248 şimendifer istasyonu vardır.» öz türkçe zehir demek olur. 8 — İnanç, katre, 9 — Habeşistanda bir göl, zorlu fırtına, 10 — Kazrga cinsinden bir kuş. ÖEn AA aa aeaRRRRRR eei Yukardan aşağıya: | — Toulüat oyunlarının palyaçosu, ta- allâk eden. 2 — Ölüp dirildiği haber ve - rilen Yunanlı artist, 3 — Kuzunun ferya- dı, şiş, hayatını yük taşımakla kazanan ha- malı bile önce o taşımıştır. 4 — Güzel sa- mat, yahut utanç, gelip geçici yağımur. 5 — «aAlır misin? » sualile ekseriya bir gider, benzer. 6 — İstanbulda pahalı, Bontancı- da ucuzdur, iki defa tekrarlanınca anamı- za eş olur. 7 — Türkçede lezzet, bir çal- gı Aleti, bir cins pat burun köpek. B — Kaba bir lâf persengi, tiryakının ağzından düşmez. 9 — Bir nevi kuşun ötüşü, Mon- tröde muvaffakiyet gösteren diplomatları- mızdan biri. 10 — Şarkta bizi temsil eden diğer bir diplomatımız. |1 — Tibette ya- gıyan Buda keşişlerine verilen ad, Fransız muharriri Emil Zolanın bir romanı, Dünkü Bulmacanın Halli : Soldan sağa: | — Palamut, un. 2 — Ayaz, nüsha. 3 — Tıka, ut, da. 4 — At, sem. 5 — İcra, mal 6 — Ced, kabara. 7 — Anıt, maviş. 8 — Na, alan, zarf. 9 — Zil, teğmen. 10 — Deniz, lâ. Yukarıdan aşağıya: mağlâp olmuş, fakat düşman da bü Zzayiat vermiştir. 2 — Piyerloti 73 yaşında ölmüşi Biliyor Musunuz? —— — — 1 — Anasının karnında iken kral bükümdar kimdir? 2 — Amerika bayrağında kaç vardır? 3 — Amerikalılarn en büyük val perveri kimdir ve neden bu dereceyi miştir ? 4 — Meşhur İtalyan Tessammı Le0o 5 — Şimdiki İtalya kralı 3 üncü nuel kaç yaşındadır? (Cevapları Yal * Dünkü Suallerin Cevapları : bildirelim ki Berlinde| —Bunlar, zamanla, yer yüzünde o dar azaldı kil. y de Vinciyi İtalyadan Parise götüren & kimdir? 1 —İnebuhtda Venedik ve Papa di manmaları ile Osmanlılar arasında büyük deniz muharebesinde — Osm 3 — Luxzemburg krallığında 26 kişi yaşar 4 — Ostiyaklar şimali Siberyadâ yan Finlerin diğer bir ismidir. VAZTR Z LASLAN Göeei, Bdi Lâkırdı, in. 4 — Âza, tâli. 6 — Unutma- 5$ — Paristeki Notre dame de Pari mak. 7 — Tut, ayak. 8 — Slav, tâ. 9 —| —— kırmızı, yemek, başına bir harf — ilâvesile!Uhde, Rize. 10 — Anam, aşağı. İSTER İ «Fındık Pınarı al: sinden şöyle bir tezkere gönderilmiş: Anadolu gazetelerinden biri şu küçük havadisi yazmış: yaylasında Salmatomruk Gezen Uyuz köpeklerden biri üç gündenberi kuduz alâimi göstererek gelene geçene saldırmakta olduğu ve Mehmet isminde birini de kulağından ısırdığı haber inmıştır.» Buna mukabil ertesi günü gazeteye şehrin en büyük âmi- NAN İSTER endişe; rica ederim.» İNA «21 Temmuz 936 günlü ve 1058 sayılt nüshanızda bahsedilen Fındık Pınarındaki kuduz vak'asının ol- madığını ve hilâfı hakikat neşriyat ile Yayla halkını düşüren ve alâkadar memarları kuduz ta- harrısine sevkeden yazıdan dolayı Vilâyetçe gazete hakkında dava açıldığını bildiririm. Keyfiyetin gazetenizin ayni sütununda dercini İSTER İNAN İSTER İNANMA! NMA! tesiriyle sağa sola çatıyor, nâra du. Tecrübe görmüş bir palis, cağıza fenalık etmeden karısına etmek istedi. Ve kapının önünde verdi: “Karını dinlediğin varm| Sokaklarda, bir adam içtiği rAf — Bayan, dedi. Bu adam kaldırmıyor. Niçin kendisine mü ediyorsunuz? Kadın başını salladı — Azizim, dedi, sen karı'ı: ? ğin var mı ki o beni ginlesin. HS —İ|üil misiniz? ... » a v lisesinin inşası 67 senede bitirilmiştir. — ve şü TÜ dint€l getf $ |