| İş | İ | | İ | | f & — Sayfa SON POSTA Tarihten ınyf alar : 384 yıl önce İstanbülu nasıl sel * Bizzat Süleyman bile sellere kapılıp boğulurken kurtarılmış, Sarayburnunda deniz balçıktan tam hafta sapsarı durmuştu basmıştı? * * Yazan: Reşad Ekram Koçu Saatlerce süren sağnaklar, ardı arası|kalı deresinden derya gibi gelen bir sel rast. Kesilmiyen gök gürlemesi ve yağmur gibi ya | ladığı insanları ve hayvanları helâk ederek | Noybabelsberg stüdyolarının Ban yıldırımlarla İstanbul tufan ve kıya - met günleri yaşadı. Bir insan örntünde bir veya iki defa ya- ganabilecek elan bugünler, İstanbul gehri tarihinin sayık yapraklarından birini dol- Gdürmüştür. 1936 Temmuzunun 25 inti Cumartesi ve 26 ncı Pazar günlerini yazı ve resimlerile tespit eden İstanbul gazete- Deri, yarının kıymetli tarih vesikalarıdır: Caddeler birer irmak, meydanlar birer Böl, yokuşlar köpüklü çağlayanlara dön - dü. Otomobiller motörler gibi yüzdü, mey Banlarda ve caddelerde sandallarla gezil- di. Evleri, mahalleleri su bastı. Bu iki günün heyecanı iledir ki, size, İs- tanbulur zamanımızdan 384 yıl evvel ge- girmiş olduğu çok daha dehşetli bir tufan felâketini nakledeceğim. On altıncı milâdi #ar müverrihlerinden Selânikli — Mustafa Efendi, memleketine — nisbetle — «Selânikt Tazihi» diye anılan ve devrinin en kıymetli tarih kaynaklarından birini teşkil eden ki- tabına bu tufanın kaydı ile başlamıştır. Kanuni Sultan Süleymanın ölümünden Gç yıl evvel, Hicri 971 senesinin Safer ayı- mın ilkine tesadüf eden bir Pazartesi günü idi, yetmiş bir yaşında bulunan ihtiyar hü- kümdar, şafak ile beraber Halkalı dere etralında ava çıkmıştı. Etrafta kara bulut- Tarın kümelendiği ve uzaktan uzağa gök gürlemeleri aksederek yağmur alâmetleri görülünce Süleyman avdan — vazgeçerek maiyetile beraber Yeşilköy sahili yanında İskender Çelebi bahçesine inmişli. Süleymanın İskender Çelebi bahçesin- gdeki saraya inmesinden az sonra ebir de- virde ne işitilmiş ve ne de görülmüşe bir kayamet koptu: Korkunç bir fırtına ile be- yaber yıldırımlarla kanşık — çağlayanlar &ibi kir yağmur boşandı. Ve bir gün bir Eö0e, dinmeden, hattâ hafiflemeden ayni Belişet ve şiddeti ile devam etti. «Şiddet ve mehabet üzere yetmiş dört defa yıldı- mım indi» . Öğle namazından sonra Hal - İskender çelebi bahçesini ve sarayını su bas * ee Ögretıcı x filimler Bu nevi filimler yapmakta Almanya birinci, Fransa ikinci, İngiltere üçüncü geliyorlar Sinema sanayüne malik memleketlerde öğretici edokümantere filimlerin terakki - yatı günden güne arımaktadır. Halk bu Hlimlere pek büyük bir rağbet göstermektedir. Aynca mekteplerde — bu Elâmlerden azami surette istifade edilmek- tedir. Dokümanter filimlerin imalinde — başta gelen memleket — Almanyadır. — İkincilik Fransada, üçüncülük İnçilterededir. Almanyada dokümanter filimciliğin bav gında profesör Kaufman adında bir ölim bulunmaktadır. Fransada Jan Penlöve namımda genç ve büyük bir âlim danmadan çalışmaktadır. İngikerede Con Grirson adında bir si « nemacı bu iş ile meşgul bulunmaktadır. Bu hususta elde edilen neticeleri oku - yucularımıza bildirelim: Profesör Kaulman, Almanyada meşhur fenat, ilmi filimler dairesinin umum müdürü bulun - tı. Sarayı « Esasından yıka yazdı» , Gir -| maktadır. Uzun müddet çalıştıktan ıonra daplar yaparak içeriye dolan sular bir ara h bizzat kanuni Süleymanı kaptı rtüklemeğe başladı. Rusya Sahrayıkebire, Dicle ve Fırat kıyılarından Tuna boylarına kadar uzanan — muazzam bir ülkenin hükümdarı boğulmak üzerey- ken, Enderin ağalarından uzün boylu ve tavana bir delikanlı ihliyar hükümdarı ya- kakyarak sırtına aldı ve bir musandıranın üstüne bindirdi. Süleyman derhal şükran secdesine kapandi ve hayaltını kurtaran de- Kkanlıya bir çok ihsanlarda bulunarak ih- ya etti. Kurbanlar nözretti. Ö gece mütemadiyen yağan yağmuar- lardan doğan diğer büyük seller, o uralar- İstanbula getirilirken Ve sü- da Kâğıthane suları Mimar Sinan taralından yeni yapılmış ©- lazı su kemerlerini ankaz ve çamurla del- durdu. Her vadi derya gibi dolarak ke- merlerin Üstünden taşarak — temellerini zedeledi, bunlardan Muglava kemeri ve daha bazı kemerler geceleyin korkunç gü- rültülerle yıkıldılar. Eyüp kasabası su altında kalmışlı. Eyüp sultan türbesi hayli yüksek bir yerde olması- Na rağmen türbenin içine yarım metze ka- dar su doldu. Kâğuhane deresinden gelen seller Halicin sularını kabarttı, deniz ke- narındaki kasırlar ve evler tazyika taham- mül edemiyerek yıkıldılar, harap oldular. Pek sağlam binalar ancak — kurtulabildi. Akıntısı ile meşhür olan — Sarayburnunda denizin rengi, yığılan balçıklarla bir hafta kadar sapsarı durdu. İstanbul ve civarındaki bütün köprü- ler, yıkılmış yahut harap olmuşlardı. Su kemerleri yıkılmış idi, Havalar ise çok m- caktı, İstanbul halkı susuz kaldı ve susuz- luktan perişan bir hale geldi. Bir at yükü suya on beş akçe verildiği halde buluna- miyordu. Mimar Sinan su kemerlerini ye- niden ve sür'atle inşaya memur edildi. Reşad Ekrem Koçu ŞLERİ GÖNÜL | İ Taraflı Pişmanlık «Dört aydanberi aynıldığımız — eski sevgilimin tekrar bana dönmek istedi - föni öğrendim. Kendisini çok seviyorum. Basit bir izzeti nefe meselesinden dola - ya birbirimize küsmüştük. Fakat görü » nüşe nazaran o da pişman, ben de pişp- manım, Yalnız bu nedametimizi birbi - rimize söylemeğe cesaret edemiyonuz. Onun bana dönmek istemesinden istifa- Ge ederek barışayıim mı? » CR.K. Elbette. Kendistine karçı müsamaha - köz görününüz, © derbal ilk fırsatta af D el diliyecektir. O vakit siz de affeder, ba- aşırsınız. * Beyazıtta N. Gök: Kızı niçin ailesinden isteyip resmen || nişanlanmıyorsunaz ? Mademki — vakti- niz sevgili bayatı yaşamağa müsait de - Bildir, sizin için en kestirme yol evlen- mektir. * B. R. imzah okuyucuya: Bence sevgiliniz çok küçük. Bu yaş- ta bir çocuk ne ana olabilir, ne da ev || kadını. İsterseniz bir iki sene bekleyiniz. O vakte kadar karşılıklı sevginiz devam profesör Kaufman yeni âletler icat eyle - miştir. Ba âletler ile üç küçük stüdyo kür- ovalarından | muş ve hayatın binbir esrarını filme al -| meçhul kalar kıymetli bir şahıs vardır. mağa koyukmüştür. Aynıca nebatların in - kişaf tarzlarını dahi filme almaktadır. Profesöt Kaufiman'ın yapmış — olduğu dokümanter Blimlerin içinde en şayanı | dikkat olanları gınlardır: Nebatların hayatı. Arıların hayalı. Tabiatın muhafazakârlığı. Nebatların kuvveti, Karıncaların hayatı, (Nebatların hayatı) filminde, yavaş çe- virmek suretile alman fotoğraflar sayesin - de profesör Kaulman nebatların topraklar- dan ne suretle su emdiklerini ve emdikleri b suyu en ince dalların ucuna nasıl gö - tördükleri etrafile gösterilmektedir. Bir kavak ağacının bir günde 150 litre so emdiği ve bu suyu en yüksekteki dalla - yının tâ uçlanma kadar götürdüğü anlaşıl- mıştır. Kökler tarzafından emilen su, yapsak - Tarın terlemesi surelile kasmen dışan veril. | tey mektedir. (Kanın cevelânı) filimi pek ziyade şa- yanı hayrettirl Mikrosinema sayesinde, bir damla ka - man insan vücudunda ne surelle cereyan ey- lediği; kalbin nasıl çalıştığı pek büyük bir incelikle gösterilmiştir, Bu filmi gören âlimler bunun bir şahe- ser olduğunu, bunun teksir edilip bütün mekteplere mutlaka dağılılması içap eyle- diğini müttefikan söylemektedirler. Fransada genç âlim Jan Penlöve bil - hassa su içinde ilmi, fenni çekmekle şöhret bulmgstur. (Deniz dibinin esran) fikni şayanı hay- gettir. Bunun gibi (Balıkların hayatı) adlı filmi dahi fevkalâde bir eserdir. İngiliz sinemacssı Con Grirson başka tarzda çalışmaktadır. Halkın nazarı dikkatini müstemlekeler üzerine celbeylemek için (Jamayika adası kargosu) adında bir ülim çevizmiştir. Bu filim hassatan (Seylân) adasımın gü- zelliklerini göstermektedir. Telefonun istimalini daha fazla yapmak için Pet ile Pot adında bir filim yapmıştır. Bunun gibi madem ocaklarında — binbir tehlike içinde çalışan amelelerin hayatları- mı; telgraf ve posta müvezziliğinin me ka- dar yorucu bir iş olduğunu filimleri ile çok mükemmel bir surette canlandırmıştır. Evvelemirde Con Grirson kendisine lâ- zım gelen parayı kirnseden tedarik ede - memiş idi. Nihayet hükümet kendisine yardıma ka- verirmiş ve © gündenberi İngiliz hükümetinin müzahareti sayesinde dur - madan çalışmaktadır. — — — ©.T. İ Stiidlr | lı kalan mütevazı kahramanları Seript Girl denen- lazlar “bunlarım başında gelır. Onlarsız film çevnleıııez. bir saniyelik dikkatsizlikleri bütün filmin yeni baştan çevrilmesini icap ettirir t | v ' Seript Girl sahne vazii ile beraber çalışırken Sinemacılık hayatında pek mühim bir iş | zünir vermiş olduğu bütün emizler, dirdi dıvuhue eden ve buna rağmen ismi daima | tifler ayaen yazıldır. £ EsAAR < Filim çevrilirken — makinelerin objekti Bu şaha, Script Girk, yani “nhv:ıwu.y-.:n;, travellinglerin uzunluğu, maakil kızı nazı verilen kızdır. İlerin mevkileri, sada ayarları, — haklıti Seript Girl filim hayatında pek lı.rıı&lk'ın& bütün tabilât yazılı bulunmaktı biz seb oynumaktadır. Script Girl, 3 bir defter tutmak! Bir filmi seyzeylemeğe başladığımız za -| der ki buna Triplikata denmektedir. man mukaddemesinde gejisörün, Montö- | planların numaraları, her bir sahnetlf Yün, idarecinin, ses mühendisinin, opera - | yaç dela çevrildiği ve sair teknik soktalif) yazılmaktadır. . Bu defterin sahifelerinden her biri Seript Gizlin ismine hiç — raşıladığımız | , ll l Der SA ? Fablopa seli Tuin. incedlen. iaçeye t Halbuki... der ve ana göre çalışmağa başlar. Çül ve derühte eyledi bunlarda Şef operatörün srasile derme$ layısile sırası, sahne vaziinden hemen son- | yediği mülâhazalar net edilmişlir. ra gelir Script Girt filim çeviren teknik kafilenin biricik kadın işçisidir. İşi, fikmin tasarlarmasından bitmesine kadar devam eder. Seript Gizlliği değime kızlar yapamazlar - Husuzi istidada tâbi bir meslektir, Seript Girl, her yeyi görmeli, işitmeli, her ile çok yakından alâkadar olmalıdır. Bir Script Girlin vazifesinin ibaret olduğunu anlatalım: İyi bir Seript Gürl evvelemirde gayet mükemmel bir isteno - daktile - olmalıdır. | Bu yüzden, (ilmin senaryosunun hazırlanı: | gi ile çok yakından alâkadar bulunmakta- dir. Çünkü hepsi &inden geçecektir. törün Çinakinislin, kormpozilörün isimleri- ni srasile okuruz. C.md ğü işlerin ehemmiyeli mes'uliyet do- Senkronizmi tesbit eylemek üzere, bir resim bir sada numarasına tekabül mektedir. Numaraların kaydında Seript Girlin “| ulak bir dalgınlıği, filmin çevrilmiş olat parçalarının iplağıi mucip olmaktadır | bu takdirde bu kısımların yeniden çef | rilmesi icap eder... Bu da bir çok mastif Tarın hedrolması demektir. Bir çok filim kumpanyaları Seript larına aymi zamanda sahne vazil asistaf | hönt da yaptırmaktadırlar. Seript Girl; Şef montörün en kı rdimcısıdır. Çönkü, sahne vazünden |a çevrilecek filmin en ince telertü vükif olan yeğâne aşahisi odur. Bir Seript Girl, vazilesini tam ifa eylediği takdirde prodüktöre pek him tasarrullar temin ettirebilir. nelerden Filmin mevruunu ve teferrüntım tama- mile bildiği için Glim çevrilirken en ince tekerrüatı tam biz vüakuf ile takip eyliye - bilmektedir. Film çevrilmeğe Her hangi bir sebepten dolayı, 5 negatifleri bir kazaya uğradığı — takdi sahneleri. bunlarm sıra numaralarını, sigorta kumpanyaları her şeyden — eVti tistleri, hattâ fgüranların başlıcalarını bil-| Seript Girlin defterine atfı nazar eyi meni elzemdir. Fakat... Bunca ehemmiyetli vazifelt evvel, başlamadan bi dekarları, bu dekorlarda çevrilecek Filim çevrilmeğe başlar başlamaz ken- disine tevdi edilen bir kontör ve bir kro - nometro vastasile bir taraftan sahnelerin müddetlerini teabit eder ve diğer taraftan ise, çevrilen sahneleri düplikata olarak del- rine rağmen, Seript Girller stüdyolarda "| az ücret alanlar meyanındadırlar.. , Tabiatile bunlar vaziyetlerinden çol Si geçenlerde toplanınışlar — ve g maaş; kâyetçidirler. (Holivut) taki Seript (:.ı'İ arttırılması hususuna teşehbünlerde bulti mağa karar vermişlerdir. Ayni 76 isimlerin de filimlerin başlangıçlarında rediknesini istemektedirler, tere geçirir. Bu deftere #Scripl» ismi ve- silmiştir. Seript Cirl, Glmin çevriliş — safhalarını dakika kaçırmadan takip eyleyip, bunları ayni dakika, hattâ saniyede deftetine ge -| - girmek mecburiyetindedir. BİsareÜar GÜNY Ar Te Iıîfîî.î'.'lı Tarihi tablo Müsabakamız Sona erdi. Tdılolın toplayan oku)ı:üy | * vükik olduğundan filimde görülecek nok -| sanları, kusorları defterin buna mahsus ha- nesine kaydeyler. Seript Girl © gün çevrilen filim hak - kında yazmış olduğu sahifeler, her akşam Şef montöre verilir. Mumaileyh, . bunları, | sahne numaraları sırasile hifzeder. Bu sahileler, filimin çevrilişinin hakiki| tarafını göstermektedir. Bunun için stüd - yonun en mahrem vesaikini teşkil eder. — Bu sahifelerde ayni zamanda sahne va -