FAŞ APORYE ŞETTDE ĞAT DAT P DŞT NT AEÇİ, ; | | | | | B 6 — Sayfa SON POSTA Olimpiyatlar 2000 yıl önce Amerikada üç genç ve güzel kız iki erkeği nasıl yapılırdı ? * * » Bir Olimpiyat çelengi alan atlet en büyük adam- lardan üstün tutulur, mensup olduğu sitenin sur- ları yıkılır, “Olimpiyatta galip gelen bir kahramana sahip bir sitenin sura ihtiyacı yoktur,, denilirdi —2—0) Olimpiyat müsabakaları her dört yılda bir, tahavvülü sayfiden sonra ayın ilk bed- ritam zamanında yapılırdı. Ba dört yıllık zamana bir olimpiyat devri denilirdi. Eski Yunanlılar bu olimpiyat — müsabakalarını zaman ölçüsü için başlangıç kabul etmiş- lerdi. Bir vak'anın ne zaman olduğunu söy lemek için meselâ: «Yirmi üçüncü olimpi- yadın ikinci yılında» derlerdi. Yıllan bu süretle sayar ve hesap ederlerdi. Olimpiyat müsabakaları beş gün sürer- di. Eski Yunan tarihcilerinden Pausanias'a göre, ilk zamanlarda olimpiyat müsaba- kaları bir gün sürerdi, ve müsabakaların esasını yaya koşular teşkil ederdi. Sonra Mmüsabakaların çeşidi fazlalaşınca ve müsa- bakalara iştirak eden şubelerin de adedi goğalınca bu bir gün az geldi. Yetmiş ye- dinci olimpiyada doğru yeniden bazı terti- bat alındı ve müsabaka günleri üçe çıka- nldı: İlk günü çocuklarla efeblerin, diğer iki günü genç erkeklerin müsabakalarına tahsis edildi. Fakat bir zaman sonra bu üç gün de yetmedi, müsabaka günleri beşe iblâğ edildi. Bununla beraber, bir çok mu- harrir ve tarihçilere göre de, olimpiyat mü- sabakaları bidayetindenberi beş gün idi. Hlk günü, olimpiyada toplanmış olan yüzlerce atlet ve binlerce seyirci şafak ile beraber kalkarlar, mabetlere giderek ma - butlara kurban keserler, onların namına he. diyeler takdim ederler, ilâhi okurlardı. O. Hun namına tahsis edilmiş hazineye ko * nulurdu. Yalnız Zekân kurbanlığında yüz- lerce öküz kesilirdi. Her şehrin murahhas- larından mürekkep yüksek hakem heyeti müsabakalara iştirak edecek çocukları ve efebleri ve atletleri, yaşlarına ve vücutlarır man inkişafına göre sınıflarına ayınırdı. Kur- ban merasimi ve sınıflara ayrılma işi bit - tikten sonra müsabakalara iştirak edecek olanlar, akrabaları, muallimleri ve antre- nörlerile beraber Zefs mabedinin önünde toplanırlardı. Orada: Kan itibarile hâlis Yunanlı olduklarına, mensup oldukları si- tenin her türlü medeni haklara sahip hür bir hemşerini olduklarına, mabutların ve kanunların emirlerine daima boyun eğ - diklerine ve bu emirleri yapmak için her an hazır olduklarına, ertesi gün yapılacak müsabakalara iştirak ettiklerinden dolayı pişman olmayıp mertçe boy ölçüşüp hile- ye sapmıyacaklarına and içerlerdi. O gece, olimpiyayı dolduran binlerce insan mukaddes ormanın içinde ve kırlar- (*) İlk yazısı evvelki günkü —sayımız- GÖNÜL İŞLERİ Seviyorum Fakat Evlenemiyorum 21 yaşındayım. Bir sene sonra hayata atılacağım. Bir aydanberi iyi bir aileye mensup bir kızla sevişiyorum. Onun ya- Ht evlenmeğe müenit olmadığı, benim de hayata atılmama daha bir sene — vakıt olduğu için evlenemiyoruz. Fakat ailesi konuştuğumuzu baber alınca kızı evde hapsettiler. Görüşmemize mâni oluyor- lar. Kız artık benimle görüşmeğe cesa- ret edemiyeceğini bildirdi. Halbuki ben kızı çılgınca seviyorum. Ne yapayım?. İstanbul: T. A. » Mademki ikinizin de vaziyeti evlen- müsait değildir. Sokakta ve kendinizi âleme ne mana var. Siz şu bir irin, kız da biraz büyüsün, eh Yazan: Reçad Ekrem Koçu 2000 sene evvelki olimpiyatlardan bir sahne da şimenlere uzanır, bedri tam halinde a- yın bol ışığı altında sabahlara kadar u yumar, ertesi günü başlıyacak olan mü - yircileri bir heyecan dalgası sarsardı. dağa kaldırdılar Dağa k'aldınlarîl;rdan birisi bir p".'ıpaz. öteki de bir Lâtince hocasıdır, maruf ailelere mensup olan kızların isimleri gizli tutuluyor Amerikan gazetelerinde şu acaip Macerayı okuduk: Florida ebedi bahar havası içinde yaşayan bir diyardır. Amerikanın bü- tün genç kızları yazları oraya giderler. Yalnız Amerikanın mı, bütün dünya- nin zengin insanları fevç fevç akın ederler. İşte bu zevk ve safa diyarında üç zengin kız bir Ame—' rikan papazile bir İâtince dağa kaldırmışlar, Vak'a Polmbiç'de cereyan etmiştir. Oradan Amerikan gazctelerine gelen ilk telgraflarda bu haber şöyle hulâsa ediliyordu : «Amerikanın en zengin ve en iyi ailelerine mensup üç genç kız tebdili- hava için burada bulundukları esnada müştereken sevdikleri bir papazla bir lâtince hocasını dağa kaldırmışlardır. , Dağa kaldırılanlardan bu dakikaya ka- dar haber alınamamıştır. Polis kızların hüviyetini saklamaktadır. İ Ve böyle ziyaretlere çok alışmış 0« lan kapıcı haber vermek üzere içeriye giriyor. Aşağı alelâcele inen Pastör, birdenbire yüzleri maskeyle örtülü üç kişi ile karşılaşıyor. Bunlardan bir tanesi son sistem re-, oralara dağru | volverini papaza tevcih ederek şu em- ri veriyor : — Tereddüt etmek yok, ellerinizi hocasını/kaldırınız ve kapıdan dışarıya çıkınız, muhalefet etmeğe kalkmayınız. Bey - ninizi delerim. Bu sırada diğer ikisi kapıcının üze- rine atılıyorlar. Adamcağızı - derhal yere yıktıktan sonra, elini, ayağını be« cerikli gangsterler gibi bağlıyorlar ve ağzına da bir tıkaç tıkadıktan sonra, papazı otomobile atıyorlar. | Papaz içerde biraz debelenmek isti- — yorsa da, kızlar tabancalarının tehdidi altında adamcağıza - bayıltıcı bir ruh koklatıyorlar. Bundan sonra papaz kendini kaybediyor ve otomobil de ce« Bir kaç gün sonra tafsilât da geldi. hennemi bir hızla uzaklaşıyor. Gazeteler şunları yazıyorlardı. «İsimleri hâlâ saklanmakta olan bu Üüç genç kız Nevyorkun en asil ve en Profesörü de kaçırıyorlar — )(CAk taerlerteli sd sdrsdrsdr Otomobil birdenbire bir evin kapısi zengin üç ailesine mensupturlar. Bun-|önünde duruyor. Burada genç kızlar, lardan birisi birkaç ay evvel tanıdığı(ayni usulü takip ediyorlar. Gözlükkü bir genç papazı sevmiş, fakat papaz|lâtince profesörü papazdan da taban- güzel kızın hissiyatına kat'iyyen tema-İsız çıkıyor, kendisine: yül göstermemiş. Bu arada bu haşari kızın bir arkadaşı da Şikagoda bir lâtin — Eller yukarı! Kumandası verilir verilmez, dizleri edebiyatı profesörüne tutulmuş, pro-|bükülüyor, kızların ayak ucuna yıkılı: fesör de tıpki arkadaşının sevdiği pa-|yor. paz gibi aşka aldırmamazlıkla muka - Tabit bunu ötomobile daha kolay a« bele etmiş. Ve garip bir tesadüf olarak |tıyorlar. Ve otomobil kırlara doğru açın — bu genç kızların tebdili hava için git-|lıp gidiyor. tikleri Polmbiçe Tatirahat için profesör- le papaz da gitmişlerdir.» Bu işi nasıl yapıyorlar? Hüdise nasıl ortaya çıkıyor? Papazın kapıcısı, bir çaresini bulup da ellerini çözdükten sonra karakola İki genç kız bir gece arkadaşları ve| giderek vaziyeti anlatıyor. kafadarları olan diğer bir genç kızı da Tahkikâta girişen polis bir neticeye Evvelâ sırtlarında uzun harmanileri ve |beraberlerine alarak bir otomobile at-| varamıyor. Hususi polis hafiyeleri ça- başlarında defne dallarından yapılmış çe- sabakalara, geçmiş olimpiyatlara dâir ko-|lenklerle müsabakaları idare edecek olan nuşurlar, meşhur — olimpiyat — galiplerinin | reisler görünürdü. isimleri anılır ve — hatıraları — tazelenirdi. Sonra antrenörleri ve muallimlerile be- layıp papaz Adamsın oturduğu kasa -|lışıyor. Fakat onlar da menfi netice alı« baya gidiyorlar. Kızlar son sistem re-| yorlar. Yalnız gazetelerin birinde bir volverlerle müsellâhtırlar. — İçlerinden | mektup çıkıyor. Bu mektupta yukarda bir tanesi gidip köşkün kapısını vuru-| verdiğimiz tafsilâttan başka şu ibare « Meşhur heykeltraşların — yaptıkları — atlet heykelleri, büyük şairlerin atletlere — dair yazdığı şiirler, atletlere dair hikâye ve fık- ralar yüzlerce insan kümesinin bir müsa « habe, bir münakaşa mevzuunu teşkil eder- di. Sabaha karşı, ufukta daha ilk beyazlık- lar belirirken, güzel bir yer tutabilmek için küme küme stadyoma dolan binlerce seyir- cinin gittikçe artan uğultusu bütün olim - piya vadisini kaplardı. Güneşin ilk ışıkları stadyoma vurduğu zaman münadiler borularını çalarak mü - sabakaların başlıyacağını ilân ederdi. Se- taber müsabakalara iştirak edecek — olan gocuklar, efebler ve atletler gelirdi. An - trenörler ve muallimler talebelerine son nasihatlerini verirlerdi. Daha geriden kâhinler, rahipler, mem - leketlerin eşrafı, murahhasları gelir ve ken- dilerine tahsis edilmiş olan yerlere otu - rurlarldı. Bu sonuncular görünür görün - mez münadiler borularını tekrar çalmağa başlıyarak müsabakaların başladığını ilân eder ve bu ilk gün kendilerine tahsis edil- miş olan çocukları müsabaka meydanma davet ederlerdi. Olimpiya müsabakaları » nin hepsinde olduğu gibi çocuklar, çınl — | sıplak olduğu halde stadın ortasına çıkar- lardı. Bu çocukların arasında evvelâ yaya köşulan, sonra at yarışlar, daha sonra: güreş, koşu, sıçrayıp atlama, disk atma ve mızrak atma gibi beş hünerden mü - rekkep Pantetl müsabakaları yapılır; ve nihayet demir muştalarla yapılan ve çok Na y NEA ıs onu anilescinden resmen ister ve o suret. le birbirinize kavuşursunuz. Yoksa — iyi bir ailenin kızını sokak — sevdalarına bırakmıyacağı tabüdir. «İki aylık nişanlıyım. Nişanlımla is - tikbalime ait mevzular üzerinde konuş- mama imkân yok. Ben öşöyle yaparız, böyle ederizv dedikçe, o aldırış etmiyor ve her şeyi oluruna birakmak — istiyor. Onun bu lükaydisi beni üzüyor. Yoksa niyeti evlenmek dağil mi diye bazan şüphe ettiğim de oluyor. Siz ne dersi- niz . V. 'W Biriniz romantik, biriniz realist görü- nüyorsunuz. Siz müstakbel — hayatımıza ait bayallerden zevk alıyorsunuz. O işi hayata bırakmak istiyor. Çünkü — nasıl olsa her şey oluruna bağlanır sonunda. Bu sebeple üzülmeğe mahal görmüyo- rTum. Siz de biraz hakikati olduğu gibi görmeğe alışın, TEYZE kanlı bir nevi baks olan Pujilâ dövüşü ge- | lirdi. Üçüncü ve dördüncü günler, baliğ ol - muş çocuklar — Efeblerle, atletlerin mü - sabaka — günleri idi. Müsabaka mev- zuları: — Mühtelik — yaya — koşuları, Pujilâ, Pankras denilen bir nevi gü - reş, Pantetl, araba yarışları idi. Beşinci gün mabutlara tekrar kurbanlar kesmek, hediyeler takdim etmek, müsa * bakaların galiplerini ilân etmek, onların şerefine alaylar tertip ederek mükâfatlar dağıtmak ile geçerdi. Evvelâ Elis ahalisi, galipletin şerefine, olimpiyayı doldüran binlerce kişiye — bir umumt ziyalet verirdi. Anası ve babası hayasta güzel bir erkek çocuk altın bir bı- çak ile Zefs maabedi yanındaki mukaddes yabani zeytin ağacından dallar — keserek bunlarla çelenkler örer ve fil dişinden ya- pilmış bir mâsanın üzerine dizerdi. Ha - kem heyeti bu masanın başında durur ve galipler birer birer geçerlerken reisin ö - nünde dururlar, hakem heyetinin reisi ya- (Devamı 8 inci sayfada) yor ve: — Pastörü istiyoruz! diyor, Kapıcı: in? diye sorunca: ler de yazılı bulunuyor: aPapaz ile profesörün hayatları için kat'iyyen ehdişe edilmesin. Her ikisi da sıhhat içinde ve hayatlarından mem ; — Papaz niçin istenilir, nikâh için.|nundurlar. Hele papazın keyfini sor « cevabını veriyor. Olimpiyad ateşi Bulgaristana vardı mayın, Balayı hayatı yaşıyor.» A j Meş'ale 52 milletin bayrak İarı arasından geçirilirken Avrupa atletleri tarafından Berline/ Yunanlı ve Bulgar atletleri arasındaâ götürülmekte olan meş'ale her geçtiği| merasim yapıldıktan ve bir protokol şehir ve kasabada büyük bir alöka ve|imza edildikten sonra meş'ale Bulgar- heyecanla karşılanmaktadır. -Meş'ale|lara teslim edilmiştir. geçen pazartesi günü, eski an'aneye göre, Olimpiyada güneşin — şu'aından yakılmıştı. Gördüğünüz resimler bu meş'alenin yakıldığı esnada yapılan merasimi, meş'alenin Atinada Akrepol mevkiine vasıl oluşunu göstermektedir. Her kilametre başında bir atlet de- giştirmek — suretiyle meş'ale bugün Bulgar hududuna yetişmiştir Hudutta Bulgar atletleri de ayni proğrami takip ederek meş'aleyi Yugoslavya hududunda Yugoslavya — atletlerine teslim edeceklerdir. Burada mexs'aley! Yugoslavyanın küçük kralı alacak vt ilk kilometreyi yapacaktır. Meş'ale ağustos birde öğle üzeri Berline yetişecek, müteakiben olimpi” yat oyunlarına başlanacaktır.