GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 22 Deli Kerim efendinin çehreıı birden-|değil; kalbini yiyen ve kemiren bir iz- bire gerildi: — Ne dedin, Hüsnü Bey?.. tırap altında ezilmektedir... Bu şüp - Katil, |hem, uzun sürmedi. Bana cinayetin ne içimizde mi?.. Birader!.. Sen çıldırmış-işekilde vuku bulduğuna dair bir takım gın?.. ihtimallerden bahsetti. Ve nihayet; Hüsnü Bey derin derin içini çekti: |ben katile ait bir iz aradım. Fakat bu- — Keşki çıldırsaydım, Kerim Efen-|lamadım. Ve.. di... Maalesef, söylediğim bir hakikat-|dığını da, anladım; dedi.. tir. Dedi... bulmak ihtimali olma- Eğer ben bu sözleri, başka bir yeıde düpedüz İki arkadaş, bu acı hakikate|düşünen bir zabıta memurundan işit- temas etmekten korkuyorlar gibi idi,|seydim; © kadar ehemmiyet vermez - Dudakları kıpırdadığı halde ikisinin de|dim... Fakat.. sureti mahsusada ken - Besi işitilmemekte idi. disini İstanbula davet ettiren.. ve ya« Nihayet, biraz evvel müşir paşadan |nan evinin temelleri üzerinde duman - yediği darbe ile daha hâlâ içi yanan|lar tüterken bana bu sözleri söyleyen, Hasan Efendi; — Kim?.. Diyebilmişti... yin ezgin ve bitkin sesi işitilmiş: — Katil.. Gâvur Mehmet.., Diyebilmişti. Bütün başlar, önlerine eğilmişti. Şu anda odada bir sinek uçsa, kanatlarının 'vızıltısı işitilecekti... Yüzlerce hâdise karşısında en acı fecaâtlere alışmış ve her şeyi kanıksamış olan bu üç zabıta memuru, şu anda anlaşılmaz bir ıztı- şrabın altında ezilmektelerdi. Hemen hepsinin de kalbinden, şu suıl geçmek- te idi: — Gâvur Mehmet, katil... Pekâlâ.. pihayet, o da bir insandır. Onun elin - den de bir kaza çıkabilir.. fakat, bu ka- til hâdisesi, bir hiddet eseri değil.. dü - şünülmüş, taşınılmış, bütün incelikleri- 'ne riayet edilerek meharetle tertib edil- miş bir cinayettir... Acaba Gâvur Meh- met gibi, vazife aşkından başka bir şey 'düşünmeyen bir adamı bukadar feci ve rkunç bir cinayete sevkeden — sebep hedir?... Süküt, dakikalarca devam etmişti. bir Gâvur Mehmet olursa.. katil, Gâ - vur Mehmet'dir; derim. O zaman, Hüsnü be-| — Eğer şu anda bu üç zabıta memuru- na, en kıymetli bir sevgililerinin öldü- ğü haber verilmiş olsaydı, kalplerinde bu kadar derin bir acı hissetmezlerdi. Üçü de, süküt etmişler; üçü de baş- larını önlerine eğmişlerdi. Bir müddet sonra, Hasan efendinin sesi işitilmiş- ti: — E.. ne olacak şimdi?.. Hüsnü bey, dalgın dalgın cevap ver- mişti; — Vallahi, bilmem birader... Öyle bir vaziyet ki., deme gitsin... Aşağı tü- kürsen sakal.. yukarı tükürsen, bı « yık... Ve ondan sonra, yine karmakarışık bir konuşma devam etmişti: — Gelin arkadaşlar!.. Şöyle bir şey yapalım?.. — Ne yapalım?.. — Gâvur Mehmedi, buraya çağıra- hm. Meselenin hakikatini ondan öğ - renmeye çalışalım. — Fena fikir değil. — Allah için, merd oğlandır... E - Ve sonra, karmakarışık şöyle bir mu « ger böyle bir şey yaptı ise, hiç bir şey İııvete baş göstermişti: — Hüsnü bey!.. Bu, bir zan ve tıhı min mi?.. Yoksa delâil... a eminim. — Ben de öyle zannederim. — Ya; tamamen inkâr ederse.. ve — Birader!.. Zan.. ııhmin filân de- |bu inkârda da devam eylerse. .0 zaman ğil... SON POSTA Son Posta'nın siyasi tefrikas © B İttihatçılar re MUHALEFET ©7 Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? — Temmuz d Yazan: Ziya Şakir Murat Beyin şürayı devlet azalığını kabul ederek İstanbula hareketi, cemiyetin prensiplerine ihanet telâkki edilmiş, Ahmet Rıza Beye, umulmıyan bir fırsat vermişt 2 — İsteyenlere, derhal rütbe, ni -Jkazandığım ekseriyete binaen, tekrar şan ve memuriyet verilecek... Lâkin, |mevkiimi alıyorum. Ve yeniden cemi- bunlar da; artık Osmanlı hükümeti i- daresinin ve bilhassa zâti şâhânenin tenkidinden vazgeçtiklerine dair temi- nat verecekler, — Açıktan açığa aylık, rütbe, ni- man, memuriyet kabul etmiyenlere, içtimat mevkilerine mütenasip birer maaş tahsis edilecek.. sükütlarına mukabil olan bu maaş; - rizayı âliye muvafık hareket ettikleri müddet zar- fında - bir banka tarafından - gizlice kendilerine verilecek. 4 — İslâhat hakkında verdiği lâyi - halarına dair Murad beye teminat ve- rilerek behemehal İstanbula avdeti te- min dilecek... Ahmet Celâleddin paşa, işte belli başlı bu vazifelerle ve padişahın (hu - susi ve fevkalâde murahhası) sıfatile Paris'e gelmiş.. ve (Sen Jermen) de (Dördüncü Henri) kâşânesine yerleş- mişti. Ahmet Celâleddin paşanın Paris'e gelmesi Jon Türkler arasında, mühim bir dedikodu zemini teşkil etmişti. Bir kısmı: — Dikkat edelim!.. bizi gâfil avlamak istiyor. Demişti... Diğer bir kısmı ise: Abdülhamid, —Bunda gâfil avlanacak ne var. Do-|'mi bey. muzdan kıl koparır gibi, onun parasını çekeriz , Diye cevap vermişlerdi. Ahmet Celâleddin paşa; kölelikten yetişmiş basit ve cahil bir adam olduğu halde, vaziyeti çok iyi idare etmişti. Her şeyden evvel, genç Türklere karşı cidden büyük bir hümüniye( göster - mişti. Kendisi esasen iyi kalbli bir a- Katil; buz gibi, Gâvur Mehmet -| içimize giren şüpheyi nasıl izale edece- dam olduğu için, taşıdığı - (ser ha - tir... Hattâââ.. Gâvur Mehmet, bilhas-İğiz... Onunla olan dostluğumuzu na-| e) lik gibi korkunç bir unvana rağ- Ba bu cinayeti icra etmek için İstanbula | sıl devam eıuggbıleceııı? gelmiştir. " — Canım, iyi amma.. buna nasıl hükmcdebıhyorıun. a, Hüsnü bey?.. — Bir kaç kelime ile söyliyeyim.. , Kapı birdenbire açıldı. İçeri, Gâvur âvur Mehmet, benim fikrimi yanlış | Mehmet girdi. ir yola sürüklemek.. ve böylece de Yahkikattun vazgeçirmek istedi. .. Gü- ya; kendisi aramış, taramış.. bir iz bu- Tamamış.. ve bulmak ihtimali de yok- müş... — E, olabilir a... — Olabilir amma.. Gâvur Mehmet, bu taharriyatı ne zaman yaptı?.. Dün akşam, ortalık kararırken, kendisin - den ayrıldım. Gecenin zifiri karanlı - ğında, cinayet yerinde hiç bir tahkikat yapamazdı. Bu, bir... İkincisi; sabah- leyin ortalık ağarırken vak'a mahalli - he gittim. Gâvur Mehmet, orada o « turup duruyor... Hattâ, bir incir ağa- cının dibine oturmuş, derin derin dü- şünüyordu. Ben; onun bu vaziyetini, Üç zabıta âmirinin gözleri, Gâvur Mehmedin çehresine dikildi. Bunlar - dan hiç biri; Gâvur Mehmedi bu kadar solgun ve bu kadar mütcessir bir çeh- re ile görmemişti. Gâvur Mehmet, cebri bir sükünetle selâm verdi. Etrafını kuşatan bârid ha- va içinde ağır ağır orta masasına iler - ledi. Orada duran sandalyeyi çekti. Bü- tün kuvvetleri iflâs etmiş bir adam gi- bi, o sandalyeye çökerek derin derin içini çekti... ve sonra, sesi hüzün ve elemle titriyezek: — Arkadaşlar!.. Şu anda benim için ne düşündüklerinizi, yüzünüzden o - kuyorum. Dedi. evinin yanmasından hâsıl olan teessü-| — Onun bu sözleri, hiç kimse tarafın - ve atfettim. Hattâ, kendisini tesalli et-|dan mukabele görmemişti... Gâvur taek istedim. Fakat; o zaman dikkat et-| Mehmet, sanki, yüreği nikeıııynnnu' tim ki, Gâvur Mehmet, evinin yanma- | gibi gittikçe kuvvetini kaybeden bir sından mütevellit bir teessür altında'sesle devam etti: (Arkası var) tum.. ne yaptım. Hayatı bana benziyecek © küçük çocuğun ve talü anneme benziye- cek kadının saadeti için kendi hayatımı fe- da ettim. Ve sevdiğime yaptığım fedakâr- lığın asil sebebini izah bile etmeden ondan ayrıldım. Şimdi karşımda iri ve hıyıı mücadele- sini benden çok daha büyük bir muvaffa- kiyetle başarabileceği gözlerinden okunan siz., siz enerjik çocuk.. Ben hayatımı sizin için feda ettim. Ve tesadüf sizi uzun senelerden sonra Oadan ayrıldım ve şimdi kırk sekiz ya- | böyle kocaman bir delikanlı olarak karşı- giömdayım... Kırk sekiz sene yavrum in -|ma çıkardığı zaman birinci - defa olarak sanlar kudretsizliğimi görüp beni hırpa -|aynada gözlerimin etrafındaki — kırışıklara lamasınlar ve hayat çaresizliğimi anlayıp | baktım ve o zaman: da beni yıkmasın diye başımı hep dik tut- — Ben ne yaptım dedim. tum. Uzun senelerin meşekkatlerile yorul-| — Çünküpsizden öğrendim ki, anneniz be- müş bu başa bir yastık bulmadım. Haya -|nim bu fedakârlığı yaptığım tarihten üç tim bin bir yorgunluk içinde geçen uyku -| sene #onra babanızdan ayrılmış ve siz üvey suz ve uzun bir gecedir... babanızın ve annenizin yanında bu boya Başımı dinlemek bir an dinlemek bana | gelmişsiniz. mükadder olmadı ve buna sebep kimdir| — Bunu öğrendiğimdenberi hayat bana — yavrucüğüm biliyor musunuz? daha acı ve daha tahammülsuz geliyor ve Bünx sebep sizsiniz.. her an: «Ah ben ne yaptım!» diye hıçkır- B Eve üi İıık istiyordn. ——— - SUAD DERVİŞ N men, kötülükten ziyade herkese karşı yaptığı iyiliklerle temayüz eylemişti İşte, Ahmet Celâleddin paşanın bu meziyeti ona büyük bir muvaffakiyet temin etmişti. Verdiği teminat üzeri- ne Murat bey ile bir kaç arkadaşı, İs - tanbula avdete rıza göstermişlerdi. Ba- zı Jon Türkler de, Abdülhamid aley - hinde bulunrpıyacaklarına teminat ve- rerek derhal birer memuriyete tayin e- dilmişlerdi. Murad beyin avdeti - bilhassa kendi şahsiyeti hesabına - büyük bir facia husule getirmişti. Derhal her taraftan tenkit ve itiraz seşleri yükselmiş.. onun, yüz (altın) lira maaş ve şürayı devlet azalığını kabul ederek İstanbula hareketi; ce - miyetin prensiplerine karşı bir ihanet ve cinayet telâkki edilmişti. Bu hâdisenin manevi sebepleri her neden ibaret olursa olsun; zâhiri şekli, tamamen Murad beyin aleyhinde idi. Buna binaen Murad bey bu şekilde İs- 'tanbula avdet etmekle, artık cemiyetin 'bir kısım efrad ve erkânı nazarındaki mevkiini kaybemtiş.. cemiyet ile olan alâka ve rabıtasını da kendi eliyle kes- —————————EEL——EAXeeeee | MİŞLİ. Bu hâdise; Ahmet Rıza beye, hiç u- mulmıyan bir fırsat vermişti. Derhal tarafdarlarını davet ederek: — Abdühlamide karşı, cemiyetin haysiyet ve şerefini kurtarmak lâzım... Müurad bey, esasen Abdülhamidin giz- li bir hafiyesi idi. Buraya, zâhiren fi- rar şeklinde geldi. Fakat hakiki maksa> dı, bizi birbirimize katmak ve cemiye- tin tesirini kırmaktan ibaretti... Yapa- cağını yaptı. Bizi, birbirimize — kattı, Cemiyeti, içinden kundaklamak için, beni cemiyet haricine attı. Cemiyeti, sahipsiz bıraktı. Efendisine karşı vazi- fesini yaptı. Tamamile bir (Hâin Yü- da) rolü oynadı... Fakat biz, cemiyeti sahipsiz bırakamayız. — Ben, şimdiye kadar ifa ettiğim hizmete ve vaktile yeti idareye başlıyorum. Demişti. Eh.. Ahmet Rıza beyin bu sözleri de, pek o kadar yabana atılacak şeyler değildi. Bâhusus Ahmet Celâleddin paşanın sözlerine yanaşmıyan, ve o - nun etrafa saçtığı Lütuflardan kendi- lerine hiç bir hisse almıyanlar da, bu fikirdelerdi. Hattâ, Abdülhamid'den maaş ve memuriyet alanlara, fena hal- de kinlenmişlerdi. Şimdi vaziyet, değişmişti. Ahmet Rıza bey ile tarafdarları, muhaliflere karşı mukabil taarruza geçmişlerdi. Ve, Mısırda, (Ahmet Rıza bey) tara- fiından çıkarılan (Sancak) ismindeki gazete ile şu dikkate şayan olan ma - kaleyi neşretmişlerdi: — Âynen — (Ahrarı Osmaniyeye yeni bir ihtar) Çİstanbulda neşrolunan - (İkdam) gazetesinin 23 nisanı efrenct tarihli ve 2086 numaralı nüshasının - (tevcihatı resmiye) kısminda, zirde münderic İ- barat nazırı teceassüfümüze çarpmış - tır: aMadrid sefareti seniyesi Türkce bi- rinci ketabetine, izzetlâ Hilmi bey.(1) (1) Sonraları meb'us olan Tunalı Hil- Gayrimenkul Malların «Viyana sefareti seniyesi tababetii doktor izzetlâ Abdullah Cevdet efen di. (2) «Roma sefareti seniyesi babetii doktor izzetlü İshak Süküti del tayin buyurulmuşlardır. B— «Madrid sefareti seniyesi Tü: ce birinci kâtibi izzetlâ Hilmi, ve Vi « yana sefareti seniyesi tabibi doktof Abdullah Cevdet, ve Roma sefareli seniyesi tabibi izzetlâ İshak Süküti fendilere, rütbei sâniye sınıfı sânisi.v ( (Sancak) ın yirmi birinci numa * ralı nüshasında (ahrarı Osmaniyeye & çık mektup) serlevhasile serd ve et * yanına mecburiyet hissettiğimiz hakayıkı, enzârı âmmeye arzetmiş, vt şahsf tayininden ihtizaren «bu ztlı rın isim ve namlarile cemiyete karşı hat reketi müessifelerini şerh ve isbat ct * mek mümkün idise de» kaydile (rle atçiler) in hiç birini mazur mümkün değildir, demiştim. (Eveti.. Zaman, bize daha nice ga ribeler gösterecektir. - Bugün uyu | vicdanımıza muhalif olduğu için inari mak istemediğimiz nice hakayik var * dır ki, bunların sıhhatini bize yine za' man isbat edecektir. (Arkası var) (2) (İctihad) sahibi, doktor | Cevdet bvı 4 Açık Arttırına İlânı Tokat İcra Memurluğundan: Açık arttırma ile paraya çevrilecek gayri menkulun ne olduğu! 4 kıt'a bahçe ve bir bağın sekizde üç hissesi. Gayri menkülün bulunduğu mevki, mahallesi, sokağı, mumarası Bahçeler Tokadın Beybağı mahallesinde ve tapunun Ağustos/931 ta- rih ve 4, 7, 8 ve 9 numaralarında bağda kemerde Tapunun ıyİ tarih ve 6 numarasında. Takdir olunan kıymetleri: 4 numaralı 4 dönümlük bir uınımı(looo).onnnuıh!dönlıılükhgyumhı('mo).1ı j bir dönümlük bahçenin (250), 8 numaralı 2,5 dönümlük bahçe yeri tarlanın (500), 8 numaralı 4 dönümlük bahçenin (600) lira ki ceman (2550 lira) kıymetindedir. Arttırma yapılacağı yer, gün, saat: 28-8-936 Cuma günü saat de Tokat İcra dairesinde. 1 — İşbu gıyn menkulün Aarttırma Şşartnamesi 7-8-936 taril itibaren numara ile Tokat İcra dairesinin muayyen sında herkesin görebilmesi için açıktır. İlânda yazılı olanlardan fa: mılümıtılnıkueyuılu.lıbuıırtnımeye% Dosya nul il memuriyetimize müracaat etmelidir. 2 — Arttırmaya iştirak için yukarıda yazılı kıymetin * 7,5 bndepeyvlıliillbu&nkunıhıımıt mektubu temin lecektir. (12 — İpotek sahibi alacaklılarla”diğer alâkadarların ve irtifak hakki sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını hususile faiz masrafa dair iddialarının işbu içinde evrakı müsbitelerile birlikte memuriyetimize icap eder. Aksi halde hakları ilân tarihinden itibaren 20 tapu sicilile sabit olınıdıkp bedelinin yapılmasından hariç kalırlar. 4 — Gösterilen günde arttırmaya iştirak edenler arttırma şartname okumuş ve İüzumlu malümat almış ve bunları tamamen bul etmiş ad ve itibar olunurlar. 5 — Tayin edilen zamanda gayri menkul üç defa bağırıldıktan en çok arttırana ihale edilir. Ancak arttırma bedeli mul kıynm%15mbdımveyınhşmyuinılımğ- ” hani olan diğer alacaklılar bedel bunların © gayri menkul ilâ temin edilmiş alacaklılarının mecmuundan fazlaya çıkmazsa çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma beş daha temdit ve on beşinci günü ayni saatte yapılacak arttırmadi ], bedeli satış isteyenin alacağına ruçhani olan diğer alacı ı | © gayri menkul ile temin edilmiş alacakları mecmuundan f ya çıkmak şartile, en çok arttırana ihale edilir. Böyle bir elde edilmezse ihale yapılamaz ve satış talebi düşer. 6 — Gayri menkul ihale olunan kimse derhal veya verilen içinde parayı vermezse ihale kararı fesholunarak kendii | evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bede | almağa razı olursa ona, razı olmaz veya bulmazsa hemen a m müddetle arttırmaya çıkarılıp en çok arttırana ihale | g ihale arasındaki fark ve geçen günler içinde * S den he: olunacak faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksız!” memuriyetimizce alıcıdan tahsil olunur. (133) Ş 4 kıt'a bahçe ve bir bağın sekizde üç hissesi yukarıda göst 28-8-936 tarihinde Tokat İcra Memurluğu odasında işbu ilân ve gö terilen arttırma şartnamesi dairesinde satılacağı ilân olunur. e