B Sayfa : İki: Bîn Sene . Evvelki Olimpi İlk Olimpiyad müsabaka yadlar ları niçin, nasıl, nerede ve kimler arasında yapıldı ? (Baştarafı 7 inci sayfada) Bu mihrabın üzerinde altın bir sehpaya 0- | törtülmuş muazzam bir meş'ale yordu. Bu meş'alede olimpiya — ebedi ve mukaddes ateşi yanardı. dyom ve hipodromun geniş sahala- m müstesna, bütün bu bi: Zefsin mukaddı vilerinin &k d ve âbideler, es korusunun meşe ve ser- n ve gölgeleri Bu kalarının devam ett toplanan binlerce sey Bir kısmı da Müsabakalar ve çadırlar kalar, çadırlar — kurarlardı kırlarda yatıp kalkarlardı. bitince bu baraka kaldı yalnız yerli binalar kalırdı. Olümpiyat müsabakaları, eski Yunan- | hıların en eski ve en büyük milli genlikle- | .h kadın idam ile cezalandı! rtinden biriydi. Bütün Yunanlılar olimpiyat — müsab kalarında bulunurlar, müsabakaların dev. mı müddetince, bütün Yunan siteleri, şe- birleri arasında mukaddes bir sulh hüküm sürerdi.. Başlangıçları bilinemeyen, karanlıklar içinde olan olimpiyat müsabakaları hak- kında eski Yunanda muhtelif şeyler söy- lenirdi. Mubakkak olan şuramdır ki, olim- baş- mahiyette piyat müsabakaları, Yunanın tariha langıç devirlerinde ve dini bir kurulmuş, sonra dini merasim devam mekle beraber milli bir müsabaka haline konmuştur. Bir rivayete göre Kahraman İ raklis tarafından mabut Zefs namına tesis e- dilmişt harebelerinin deva- mınca da ae ramıştı. — Strabon'un Tor'ların Mo! adasının istilâsından sonra tatil rivayetine yarım edilen ©- limpiyat müsabakaları, Elis Kralı İfitos t rafında 1884 yahut 828 yıllarında yeniden tesis edilmiş ve Bizans | kadar, milâdın beşinci asrı ortalarına kadar bilâ milâddan ev İmparatoru Teodos'un zamanına inkıta devam etmişti. Tariht hikâyeye göre Yunanda bir ve- ba salgını olmuştu. Elis Kralı bu âfetin na- sl defedileceğini Delfi'deki Apollon ma- bedi kâhinine sormuş, © da olimpiyat mü- sabakalarının tesisini emretmi, Önceleri olimpiyat müsabakaları yalnız Elis memleketi ahalisi arasında yapılırdı. Sonra bütün Mora yarım adasındaki Yu- nanklar bu müsabakalara iştirake başladı lar. Müsabakaların şöhreti buradan Yuna- nın diğer köşelerine ve müstemlekelere ya. yıldı. İlkönce bu müsabakalara sadece se- yirci olarak kabul edilen diğer — Yunanlı- lar, biraz sonra müsabakalara iştirak etti- rildiler, daha sonra da Asyaya ve Afrika» ya ve Avrupanın diğer muhtelif memleket- lerine göç edip yerleşmiş olan muhacirler de Yunanlı addedilerek müsabakala: bul edildiler. Bu suretle olimpiyat müsaba- kaları büyük bir milli müsabaka oldu. Yalnız, müsabakalara iştirak edecek o lan çocukların ve gençlerin saf Yunan nes- line mensup olmaları, mensup - oldukları gehirde bütün medeni haklarına sahip hür bir hemşeri olmaları, hiç bir ceza görme- ka- miş, mabudlara ve kanunlara itaatli olma- Tarı şarttı. Yunan neslinden olmıyanlar olimpiyat- lara seyirci olarak giderler, fakat müsaba- kalara k etmezlerdi. Yalmız Romalılar, Yunanistam fethettikten sonra — mağlüplar tarafından Yunan ırkından — addedilmişler ve olimpiyat müsabakalarına kabul — edil- mişlerdi. Bir çok Romalı atletler, hatâ iâmparatorlardan Tiberius ile Neron — olim- piyat müsabakalarına iştirak etmişler, çe- lenk kazanmişlardı. Esirler olimpiyat müsabakalarına gire- mezlerdi. Siyasi ve dini bir suçtan mahküm olan hür Yunanlılay da, cürümlerinin. de- Tecesine göre, ya muvakkaten yahut mü- ebbeden olimpiyat müsabakalarına iştirak- ten menedilirlerdi. Bazan bu ceza bütün bir şehir hattâ memleket halkıma — verilirdi. Meselâ dinin mukaddes addettiği bir ara- ziye tecavüz ettikleri için Lakonyalılar dok- sapıncı olimpiyada kabul — edilmemişlerdi. Atinalılar Zefs mabedine hediye diklerinden, İspart: lar mükaddes bir mü- tarekeyi bozduklarından muvakkat olarak olimpiyattan mahrum edilme - cezasına çarpılmışlardı. Bundan başka kadınlar da olimpiyat | müsabakalarına kabul olunmazlardı. Hat- tâ müsabaka alanına sey olarak dahi alınmazlardı. Müsabaka dan içeri giren ve hattâ, Alfe ımmağının o- Eski Yunanislanın haritası limpiyat müsabakaları yapılan yakasına ge- idı. Kadın- Hlar Alfe ırmağının öbür yakasındı b kalâra iştirak eden oğullarının, yak sın galip gel- müsabaka kardeşlerinin veyahut kocalı mesi için mabudlara yalvarırlı meydanından akseden gürültüleri, çığlıkları ve alkışları uzaktan uzağa dinlerler ve ne- ticeleri heyecanla *beklerlerdi. Olimpiyat müsabakalarının — kadınlar hakkındaki bu ağır yasağını yalnız bir tek kadın dinlememişti, ki Ferenika âdını ta- Şıyan bu kadının heyecanlı macerasını, bü- yük Yunan zümesinde anlatmıştı. Ferenika, Kabran tından ve olimpiy atlet meşhur Diyago: cuk doğurduktan sonra gel âiri Pindaros parlak bir man- İraklisin torunla- k ço dul kalmıştı. Bütün sevgi: ük Diyagora, 3 bir Apollon k kadâr k Ferenika üzerin on ü bir Apollon küçük at let olmuştu. titrediği lunu almış, ve onu kendi yaşıtları — ile vüştürmek için Rodostan Olimpiyaya mişti. Fakat güzel ve kuvvetli oğ vüşürken görmek isteyen bu kah na, her şeyi göze alarak erkek kıyafetine girmiş ve oğlunun muallimi, antrenörü gi- bi stadyorna girmişti. Küçük Diyagora va- kiplerinin arasına karışmış ve biraz sonra (da müsabaka meydanına çıkmıştı. Hakem hey'eti onun pojila dövüşü —yapmasına Ellerine demir çivili — eldi- üzerine atıl- karar vermişti venleri geçirmiş ve rakibinin İmaştı. Çok çetin bir dövüşten sonra oğlu nun galip gelerek alkışlandığını görünce, Çanası dayanamıyarak müsabaka meydanı- na atılmış ve bu esnada elbisesi açılarak kendisinin kadın olduğu anlaşılmıştı. açıktı: Ferenika uçarumdan aşağı yuvarla- narak idam olunacaktı. Derhal olimpiyat hakem meclisi toplandı. Fakat Ferenikanın (üç erkek kardeşinin, babasının - ve bütün nilesi efradının ve nihayet en son olarak da küçük ağlanun olimp galip gelmiş kahramanlar olduğunu nazan dik- kate alarak kendisini affetmişti. Yalnız böyle bir vak'anın tekerrürüne tlarda mâni olmak için, bundan sonra müsabaka- ya girecek çocuklar ve atletler gibi antre- mörletinin de stadyoma çırılçıplak girme- leri şat konulmuştu. Daha sonraları bu şiddetli yasaklar da hafifledi ve kadınlar da olimpiyatlara sc- İyirci olarak iştirake başladılar. Olmpiyat müsabakaları zamanında bü- Hin Yunan siteleri müsabakalara — iştirake /davet olunurdu. Onlar da müsabakaya ves- men iştirak ettiklerini bildirmek üzere mu- rahhaslar tayin ederlerdi. Olim at müsabakalarının ahkâm ve niza: a göre idaresi Hell dis denilen müsabaak bakemlerine bırakılırdı. Bunlar müsabaka hakemlerine birakılırdı. Bunlar ka müsabakaların tertip ve tanzimi, galip- lerin tayin ve ilânı, mükâfatlarının tertip ve tevziü ile uğraşırlardı. — Müs. her tarafı görebilecek tarzda yapı akalarda miş olan bir locada otururlardı. Müsabakaya gi sonra, Olimi da mualli likten Palestra mnaz- antrenörlerinin Jaltında bir ay kadar talim ederlerdi. Bun- dan sonra hakemlerin buzurunda imtihan olurlar, yaşlarına ve kuvvetlerine — göre muhtelif sınıflara aynılırlardı. Başlarında çiçekli çelenkler — bulunan münadiler, bütün Yunanı dolaşarak olim- piyat müsabakalarının ne zaman başlaya- halka ilân ederdi. Müsabakaların ya- lanının duvarın- | pıldığı ay içinde Yunanlılar arasında ber ne- |a muharebeler ve düşmanlıklar dinen ya- doslu |/ Olümpiyat müsabakaları kanunu gayet | SON POSTA TARİHTEN SA Tarihte Ü . Ve o söyledi, bi Boğazlar tarihçesi h: Yeni Boğazlar mukavelenamesinin im le Türk diplom Montröde zafer kazanırken, Son Posta sisi tarihi lam Eğe mitolojisinden — başlayarak bu güne kadar geldim. b sabahtan akşama ka dar denizden çıkmayan pul pul olmuş ya |oak vücudu ile balıkçıdan bir Efebi heykeli. İne benzeyen sevgili Halük, halamın oği elinde bir İstanbul gazetesi karşıma geldi. Biz onunla konuşurken, o bana daima em- Ve nihayet bu yazılara bi şlangıç yazarken, reder ve ben böyün eğerim: abey! dedi, yordun, eğer yazına rtesim islersen, al — 4 Boğazlar — tarihçesi sana bir resim! Ve elindeki gazeteyi bana kendisine anlata anlata — ezberlettiğim bir n şu satırlarını okudu: «Bomba şimşekleri beyninden inip her » ıiPi'h.'ı uzatırken üstünde o aslan neferinle Sönüyor sünün Ve yumruğunu gömleğinin çözük yu- kasından çıplak göğsün, urdu. çıplak göğsüne İlkönce bu sevgili çocuğa baktım, çıp- lak ayağını boş bir iskemleye dayamış bir belinde, öbür elinin yum dizinde, gözleri gözlerimin içine bakan | bu ço- cuk bana bugün askerde gördüğüm, ta di e hatırlattı. ve sevdiğim Mehmetciği ra bana uzattığı ga Gazetenin bi fasındaki züne di vesika resmini ke: mış, ressam nefer d si yavuz yap- , muhayyilesi- hi az görmüş, kırmızı k , bir tank, bi Bin ültra mod. İm çok top! n silâhlarını koymuş, gök reler. Omuflarından tuttüm ve başım k yüzünde tay) me doğrü çektim: — Bugün sen benim yazımın —mukad- demesini yazıyorsun Halük! dedim. O bir şey anlamadı — Ben bir şey yazmıyorum. iklarından bir kısmımı o- ku da dinleyeyim. dedi. Okudum: v... Eğe mitolojisinin en büyük aşkla- nndan biri Çanakkale Bağazının tarihine karışmıştır: Boğazın Anadolu — yakasında Abides kasabasında Leandr adında bir de- likankı vardı, ve Karşıyakada Sestos kasa- basında Hero adında bir güzel kız vardı. WOrılııı biribirlerini çok severlerdi. Ve her |gece Leandr, denize atılır, Hero öbür ya- kadan ona bir meş'ale ile ışık tutar, deli- kanlı yüze yüze karşı sahile ulaşır, sevgilisi ile buluşurdu. Bir gece bir fhırtına çıktı, dalgalar dağ: lar gibi yükseldi. Fakat Leandr yine de- nize atladı ve dalgalarla güreşmeğe başla- d. Kuvvetli kollarının arasında sular çö- küp yıkılıyor, sonra onu belinden ve ba- caklarından kavrayıp eziyor, nihayet Le- andr boğazın tam — ortasında iken, hain hlıyordu. Ve her kurtuluşunda gözleri, kar- gı yakada yanan Heronun meş'alesine sap- lanıyordu. Bu boğuşma uzu: sak olduğ ye davi a addes mütareke- ederdi. Bu ay içinde bilhassa Elis memleketi ve halkı her türlü tecavüzden masun addolunurdu. Hattâ olümpiyat mi sabakalarına gelen seyircilerin yanlarında en ufak bir silâh bile bulunmazdı. Elis top- rına müsellâh olarak ik bir dini Münadilerin ayak — basmak bi züm addolunurdu. impiyat müsabakalarını ilânı gününden itibaren — Yunanın rafından Eli memleketine doğru seyirci a- kıni başlardı. Yunanistanın her tarafından Jolimpiyada gidecek olan murahhazlar, ma- her ta- nezareti | budlara takdim edilecek kıymetli hediye- |lerle ve mutantân alaylarla yola - çıkardı |Murahhaslar erguvan renkli ve sırma işle meli ağır kumaşlardan elbise giyerler, t e götürdükleri hedi- yelerin kiymeltiyle öğünürlerdi. valetlerinin ihtişamı Olimpiyat vadisi çadırlar ve barakalarla dolar, bin- lerce insan, ve kurbanlık öküz sürüleri kırlara yayıl ve koyun ir, görülmeğe —değer barikulâde bir manzara teşkil ederdi Reşad Ekrem Koçu Yazan: YFALAR: * * » ben yazdım : Reşat Ekrem Koçu &r tüzgâr Heronun meş'alesini üfledi, söndür dü. Gece koyu karanlıktı. Yolunu kaybe-» den kahraman Leandr sabahlara kadar boğuştu, fakat sahili bulamadı. Nihayet kollarının kuvveti kesildi ve vücudu sulara gömüldü. Ertesi sabah Hero onun ölüsünü |kayalıkların arasında buldu, çok düşünme- Onu alan sulara kendi vücudunu — da |buraktı.... Birdenbire: — Kara Mehmedi yazdın mı, dedi. — Yazdım Halük dedim. — Oku bakayım dedi. Okudum: Venedik büyük amirali - Lazaro Moçenigonun, gemisi kazanılan parlak za- terden sonra Boğazdan Marmaraya doğru ilerlemeğe başlamıştı. Bütün donanma bay- raklarını açımış olan bu ma; ikinci amiral gem ediyordu. Çerkes — Osman — paşanın kumandasındaki Osmanlı donanması mah- Türk amiral gemi bir yerde, biraz sonta düşmanın eline ge- gemisini volmuş, çecekti... Bütün tabyeler susmuş, — Serdar Köprülü Mehmet pi smın ilerleyişini yaşlı gözlerle takip —edi- yordu... Lazaro Moçenigonun amiral ge- misi ağır ağır Türk amiral gemisine doğru gidiyor, küreklerinin hareketine gemide ça- lan bir muzika refakat ediyordu. Yirmi yıldır Girit adasında taşı yastık, toprağı yatak ve rüzgürla karı ve yağmuru k çocuklarının büyük . Lazaro Moçenigonun filosu İstanbul limanına — girdiği yorgan yapan Tür gazası mahvolmuş! gün her şey bitmiş olacaktı. Birden, nasıl oldu bilinmez, Türk tab- yelerinin birinden bir top sesi işitildi. O zamana kadar hiç at punun yerini gizlemeğe muvaffak olan Ka- tmiyerek to- ta Mehmet, Venedik amiral gemisi topu- nun namlusu hizasına geldiği anda fitili a- Ve topu gülle, Lazaro Mo: teşler: un ağzından fırlayan enigonun | gemi- sinin barut içinde bi biyesiyle beraber, gemi parça parça hava- ya uçmuştu. Ve kiç kinci amical » bir ateş kitlesi halinde i- gemisinin üslüne düşmüş, bir lâbza sonra o gemi de, bütün kumandan- ILHH(- beraber mahvolmuştu. Biraz evvel gurur ve haşmetle ilerliyen Temmuz 22 Çanakkale Bazdan kaçıyorlardı Ve sonra Halüka boğazlar tarihin? başi ka parçalar okud. m. Cihan Imroru işgale giden müfreze kuman danına bir yavru çiçek verirken boğazların tam ortasında iken, hain | Venediklilet, şimdi pe Çanakkale muharebelerine geldik. notlardan sonra Mehmet Akifin manzi saber ökuduk; deminki küçük metciğin bana sarılan vücudunun titre sini sor. duyuyordum: Yaralanmış temiz alnından, Kanayan — lâhdine Sen bu avizenin altında, Uzanırken, — gece Türbedarım gibi tâ mehtabı “ Bugün Montrö mukavelenamesi, Çanakkale müdafaasında şehit olan Mehmetciğin hatırasına konmuş bir zafer çelengidir. ,, 8n ve çılgın, hart Tal yatıyd Bir hilâl uğruna, Yürap, ne — gün! batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa di askef Gökten ecdat inerek öpse o pâk değer: Sana dar gelmiyecek makberi kazsın? «Gömelim gel seni — tarihe,v sığmazsık Hercümerc ettiğin edvara da yet © kitap” Seni ancak ebediyetler eden istiap- «Bu, taşındır.» diyerek kâbeyi di? başınt! Ruhumun vahyini duysam da geçi! taşınti Sonra gök kubbeyi alsam da, namiler çeksem desi ecramilet Mor bulutlarla açık türbene çatsar? tavaftı Yedi kandilli süreyyayı uzatsam ora?' bü kanıntı getir yanındı fecre bekletsemi Gündüzün fecrile avizeni lebriz et Tüllenen mağribi Gene bir şey du. Bitti, Bit dedim . gesin, yazının — mul akşamları sal yarand” yapabildim — diy' batırant adde Yazın burada bitti mi ağabey? mi yazmadım amma, sonunu yazabilirim di. len; ve o söyledi, ben yazdım: # Y| «Bugün, Montrö mukavelenamesi: Ö nakkale müdafaasında şehit metciğin hatırasına konulmuş bir zaff ğidir. olan