SON POSTA K Son Posta'nın tarihi tefrikası b İlyas, boşanan bir zemberek - gibi tümdik olmuştu. Mansur onun kulağına yaklaştı. ve ancak duyulan bir sesle cevap verdi: di*l'iîçıüpbmyolı. Adı Münzer - . Mansur arkadaşına Münzetin kim ğunu, Türkler tarafına niçin gel - diğini, daha sonra tekrar Telemsan suk- fanmın casusluğunu nasıl yaptığını an- htıyordu. Sözlerini şöyle bitirdi: — Şimdi Telemsan sultanının en güvendiği adamlardan biridir. Onu da Güya Türklerin tarafına 8önüllü olarak gitmemiş de bu casus- k;*' yapmak için gitmiş. Sultan da #imdi ona kızını verecekmiş. — Hangi kızımı?, - Onun bu hali bizim çok işimize ya- Hyacak. Kaçmaktan fayda yok değil, kendini kurtarmış ve Hızır Reise bir Tevent daha kazandırmış olursun. Fa- kat burada başbaşa verirsek çak işler Börürüz, ... —- SULTANIN KARARI İbni Hamun karısile çocuklarını ça- dirmdan biraz ileride karşıladı. Onların gelişi ordunun arap atlıları arasında da ir gösterişe sebep olmuş binlerce sü- Vari misafirlerin etrafında çepeçevre ve ıı:ı kılıç dolaşarak çığlıklar atmışlar- M Yas bunları gördükçe kalbindeki fcın gittikçe büyüdüğünü hissedi - u. İspanyada yüz binlerce soydaş- un diri diri yakıldığını, boğazlan- » süründüğünü veya zindanlar - da Sürütüldüğünü hiç biri hatırlamı - Yordu. Hepsi de bu barbarlıkları ya - E" ı'ıınyollıılı' omuz omuza Türk - le çarpışıyorlardı. O Türkler ki Ce - :v-ı. Tunus ve Fastan - İspanyolları Mı Endülüste kalan son Arap Yöküntülerini kurtarmak için çarpışı- Yorlardı, > Kalede Baba Orucun bayrağı dalga- ı_"*"- bu çığlıkları, bu gösterişleri bir vekarla karşılıyan Türk kah- hiğını tam manasile temsil edi- Yordu. Telemsan sultanı karısile çocukla - Ti çadırlarına yerleştirdikten —sonra kendi çadırına döndü. Önce Mansuru Sağırdı. , — Yolcuları sağlık ve selâmetle ge- in için sana teşekkür etmeliyim. — Sultanıma karşı bağlılığımı gös- termek için daha büyük fırsatlar ba - Bışlanmasını yalvarırım. — Yolculuğu - Müz pek iyi geçti. Yalnız dün az daha Sitti Sekinenin başından fena bir ka - Beçiyordu ve.. a yi elemsan sultanının gülümsiyen yü- Zü birdenbire merakla gerildi: — Bir kaza m? Ne oldu? Nsur anlattı. elemsan sultanı dikkatle dinledik - S0 sonra sordu: — Şimdi bu Türk serbest mi bulu- Huyor) Bııx Kızınız, kendi hayatını kurlaran ı—n'.d—'*mı serbest bıraktırdı, fokat ben im rağmen gizlice göz hapsinde tut- Sultanın gözleri parladı: |— Aferin, iyi yapmışsın. Bunların K tanesi bir orduyu bozabilir. Adam- ,,.""'-_ kandırır ve bir kargaşalık çıka- »Hiç gözden kaybetme LİN Bununla beraber İlyasın kurnaz ? delikanh olmadığını gördüm. Ken-i Mine iyi yiyacekler, iyi giyecekler ve | — ek verikdiği için pek sevinçli. Hal:îıl Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera ORSANIN KIZI Yazan : Kadircan Kaflı Numara : 22 ni tasarlıyordu. İlyası kaçırmaktan baş- ka çare yoktu. Bununla beraber büs - bütün ümitsiz değildi. Önce — sıltanın harem çadırına uğradı ve babası tara - findan çağırıldığını genç kıza haber verdi. Sekine hemen çıkmıştı. Mansur o - nun yanına yaklaştı: — Babanız dün sizin zincirden kur- tardığınız Türk esirini tekrar zincire yurmamı emretti. Ne yapacağımı şa - bana «beni de sultanın askerleri ara - sına almaz mısınız?» diye sordu. Sultan çadırın ortasına doğru yürü- dür — Hayır... Hayır... Onlara güve - nilmez... Sakın ha!.. Bunu bir daha tekrarlama bana... Hattâ onun zincir- lerini çözmeğe ne lüzum vardı? Onu gene bağlamalı. — Sitti Sekine böyle emretti. Ha - yatını kurtaran bir adama o da hürri- yetini verdi. şırmış bir haldeyim, Sultan susuyor ve bir aşağı, bir yu-| — Zincire vurmak rm? Olamaz. O- karı dolaşıyordu. Jamaz bu... Birdenbire durdu ve sert bir sesle| — Fakat sultanım emri?.. emretti: Genç kızın gözlerinde önce bir dur- — Ordugâhta serbest bir Türkün bulunduğunu istemem. Onu hemen hapset. Ayaklarına zinciri vur... Mansur duraklamıştı. gunluük, fakat sonra bir panıltı görül - dü. — Ben buna razı olamam, Mansur.. Fakat sen de haklısın. Ren dönünciye Bunu hiç ummuyordu. kadar oyala!.. Bütün hesapları aktüst oluyor de -| — Başüstüne... B Genç kız hizli adımlarla uzak Sultan İbni Hamun çıkıştı: , Sultan İbni Hıııııı':Mınıur ııı'::;. — daha?.. $ t : Na dayarseşan ten sonra hizmetçiye de şu emri ver - Mansur hemen doğruldu: — Başüstüne ...Lâkin Sitti Sekine engel olursa... Ne söylemeliyim? — Sen dediğimi yap ve kızımı da| Delikanlı zaten ne zamandanberi bu- bana gönder... nuü bekliyordu. Mansur çadırdan çıktı. Hem gidi -| Koşa koşa geldi. yor, hem de ne yapmak İâzım geldiği - (Arkası var) Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: Bu yıl Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünün Ziraat, Baytar Fakül - tesine kız ve erkek ve Orman Fakültesine yalnız erkek parasız yatılı, paralı yatılı ve yatısız talebe almacaktır. Enstitüye yazılabilmek için aşağıdaki şartlara uymak gereklidir. 1 — Lise mezuniyet imtihanını vererek bakaloryasını yapmış veya lise olgunluk diplomasını almış olmak «Bakaloryasını yapmamış ve- ya olgunluk diplomasını almamış olanlar Enstitüye alınamaz» ve Türk tabiiyetinde bulunmak lâzımdır. 2 — İstanbul Üniversitesinin Fen Fakültesinden naklen gelecek olanlar orada okudukları sömesterlerden, muvaffak olmuşlar ise, ikisi kabul edilerek Baytar, Ziraat ve Orman Fakültesinin üçüncü Sömes - trlerine alınırlar. Ancak Baytar Fakültesine girenlerin bu Fakülte - nin birinci ve ikinci Sömesirlerinde okunan anatomi dersine de ayrı- ca devam etmeleri ve Ziraat Fakültesine girenlerin ziraat stajını yap- maları gereklidir. 3 — Enstitüye girecek talebenin yaşı 17 den aşağı ve 25 ten yukarı olamaz. Nihari talebe yüksek yaş kaydına bağlı değildir. 4 — Parasız yatılı talebeden ertiklerinin lüzum gösterdiği beden kabiliyeti ve sağlamlıkları hakkında tam teşekküllü bir hastaevi ku- rulunun raporu İâzımdır. B — Enstitüye yazılan talebe iki ay içinde, yeniden sağlık ve sağ - lamlık muayenesinden geçirilerek ertiklerinin lüzum gösterdiği beden kabiliyetini göstermiyenlerin Enstitüden ilişiği kesilir. 6 — Ziraat Fakültesine girecek talebe Ankarada Orman Çiftliğinde 10 ay staj görmeğe mecburdurlar. Bu staj müddetince talebeye 30 Hra aylık verilir. Yatacak yer çiftlikte parasız sağlanır. «Stajyer tale- benin yemesi içmesi de Enstitüce sağlandığı takdirde kendilerine bu 30 lira verilmez.» 7 — Parasız yatı talebesinden staj veya okuma devresi içinde, son- radan meydana gelen mücbir haller dışında olmak üzere, kendiliğin- den stajını veya okumasını bırakanlardan veya cezel olarak çıkarılan- lardan hükümetçe yapılan masrafları ödiyecekleri hakkında verilecek nümuüneye göre Noterlikten tasdikli bir kefaletname alınır. 8 — Enstitüye girmek istiyenler yukarıda yazılı rapordan başka nüfus kâğıdını, aşı kâğıdını, polis veya uraylardan alacakları uzgidin kâğıdını, orta mektep ve liselerde görmüş oldukları süel dersler hak- kındaki ehliyetnameleri iliştirilerek el yazıları yazacakları pullu bir dilekçe ile ve altı tane fotoğrafı ile birlikte doğruca Ankarada Yüksek Enştitü Rektörlüğüne baş vururlaj. Talipler dilekçelerinde hangi Fakülteye kaydolunmak isteklerini bildirmelidirler. Aksi takdirde dilekçeleri hakkında bir muamele yapılamaz, 9 — Pulsuz veya usulü dairesinde pullanmamış olan ve 8 inci mad- dede yazılı kâğıtların ilişik olmadığı dilekçeler gelmemiş sayılır ve bunlar hakkında hiç bir muamele yapılamaz. 10 — Vaktinde tam kâğıtlarile baş vuranlar arasından pek iyi veya receli olanlar tercih edilir. Kabul edilecek talebe diploma dere- vurma tarihlerine göre seçilirler. Kadro dolmadığı tak- mişti: — Münzer buraya gelsin.. iyi de cesine ve baş dirde orta dereceliler de baş vurma sırasına göre alınabilirler. 11 — Cevap istiyenler ayrıca pul göndermelidirler. 12 — Başvurma zamanı Ağustosun birinci gününden Eylülün otu- zuncu günü akşamına kıdfrdır. Bundan sonraki başvurmalar kabul «1746n — «4025n edilmez. — Maksim Gorki'den — Dünyada en güzel şey, günün doğuşu- nu seyretmektir. Çeviren: Ercümend Ekrem Talu Rençber berkudar olsun! Saka kuşları uyanmış, incecik bacak Gökyüzünde güneşin ilk bir şuaı parlar: |larının üzerinde sallana sallana, onlar di gecenin karanlığı, dağların yarmalarile taş- ların kovukları arasına yavaş yavaş siner, ağaçların gür yapraklarile çığ damlaları- nın mücevherlediği dantel gibi çemenlerin arasında kaybolur. Yüksek dağların durukları nazarları ok- şayan bir tebessümle, gecenin tallı zulme- tine : — Kaorkmayın.. güneş doğuyor.. Der gibi bir hal alırlar, Denizin dalgaları, ak başlarını kaldınıp, güzel saraylıların padişah huzurunda yap- tıkları gibi, güneşin önünde yerlere kadar eğilir — vez — Selâm sana, ey kâinatın hâkimil, Diye onu alkışlarlar. Babacan güteş kahkaha ile güler: Bu dalgalar bütün gece oynamış, zıplamışlar. dır; ve gimdi altüsttürler. Yeşil elbiseleri bu- Tuşmuş, uzun kadife etekleri birbirine ka- yışmıştır. Ve denizin üzerinden doğan gü- neş : — Günaydın, yosmalar! der, Artık ye- ter.. uslanınız. Eğer, hep böyle sıçramakta devam ederseniz, sonra çoluk çocuk, mavi sularınıza girip te yıkanamazlar, Halbuki dünyada herkes memnun olabilmelidir. değil mi? Duvar aralıklarından fırlayan yeşil ker- tenkeleler uykudan şişmiş gözlerini kırpa kırpa, birbirlerile konuşurlar: — Bugün gene bava çok mcak olacak! Hava smcak olduğu zaman, sinekler tem- bel tembel uçuşur ve kertenkeleler onları zahmetsizce avlayıp yerler; tavlı bir sineği yiyebilmekse ne iyi bir şeydir! Kertenkele- ler ağızlarının tadını bilir hayvanlardır. Üzerlerine yağan çiğin ağırlığı ile çap- kınca salınan çiçekler sizinle eğleniyorlar- mış gibi, İisanı hal ile şu hitapta bulunur- lart — Yazın, efendim! Sabahleyin çiğ dam- lalarından ziynetimizle ne güzel olduğu- muzu anlatın. Bizleri örnek alıp ta, keli - melerle küçük çiçek tasvirleri yapın. De - neyin: Bu o kadar güç değildir.. Bizler o derece basitiz kil, Bakındı haspalara! İnsanın, bu güzel - liğini tasvire kadir olamıyacağını bilmi * yorlar mı, sanki? Huzurlarında, şapkamı hürmetle çıka- mp, kendilerine gu cevabı veririm: — Çok lütüfkârsınız! Bana bahşetmek istediğiniz şereften dolayı sizlere pek mü- teşekkirim. Ancak bugün hiç vaktim yok. Başka zaman, belki.. Gururla gülümser ve güneşe teveoclih ederler. Güneşin de şuaları, çiğ damlalarının içi- ne aksedip, çiçeklerin ve yaprakların üzer- lerine elmas serpmektedir. Ve hemen ©o anda, altın kanatlı arılar onlar etrafında dönmeğe başlar, tüveyıç « lerindeki balı iştiyakla emer ve şu türkü- yü tekrar ederler: Canlara canlar katan, Kutsal güneş var olsun! Bu toprağı yaşatan, Emlâk ve Eytam bahtiyarlık neşidesini okurlar. Kuşlar, yeryüzünde yaşamanın zevkini in sanlardan iyi bilir ve takdir ederler. Salıç kuşları, güneşi daima, herkesten önce sex Tâmlarlar. Soğuk ve dera Rusyada bunları ascher kuşun denir; zi-> bu küçücük kuş, ların göğüslerindeki 1 > , tam rengil dir. Şen Hüryalar da, sarı-kurguni tüyleril galıdan çalıya seğirtirler. Mahalle çocuk larına benziyen bu kuşcağızlar da tıpkı lar gibi afacandır ve onlar p'hi_duımıdq cıvıldamayı severler. ? Kanatlı haşeratın peşisiza birer siyah ol gibi uçan kırlangıçların da sesi sevinç ve bahtiyarlık ifade eder, Seri ve hafif ka £ mnatlara malik olmak ne iyi şeydir! Çam ağaçları ürperiyor.. Onlar, huî man birer kâse gibidir.. Ve içlerine, şarapı yerine güneşin altın ışığı doldurulmuştur, sanırsınız. Ömürleri çalışmaktan ibaret olan ınıı.ı1 lar da bu saatte uyanıyorlar. O insanlar küş bütün hayatları müddetince toprağı işleyiyç zengin ettikleri halde, doğdukları gündeng öldükleri ana kadar fakr içinde yaşarlar. | Niçin mi? ; Bunu daha sonra, büyüdüğün zaman ve€ bittabi dilersen, öğrenirsin. Şimdilik, bür tün hazların ve bütün kuvvetlerin kaynağı olan güneşi sev, ve onun gibi sen de herı kese karşı hayırhah ol. İ İnsanlar uyanmış ve işte tarlalarına, ça lışmağa gidiyorlar. Güneş te onlara bakı; gülümsüyor: O, insanların yeryüzünde n hayır işlediklerini herkesten iyi bilir. küreyi wszken tanımıştır. Şimdi ise, bü tün yeryüzü insanların - babalarımızın, de delerimizin ve atalarımızın - yüce çmekli rile kaplıdır: ve onlar, çocukların henüz kıl erdiremedikleri o ciddi işlerini görü yorlarken, dünyada ne kadar sevimli o yuncaklar varsa ve bu meyanda sine: icat ettiler. Oh! Atalarımız cidden çok iyi çalıştı « lar. Dört bir etrafımızda başarmış olduk-) lanı işlerin hepsi de saygıya ve seVgİYE Tâyıktır. Bu keyfiyet, üzerinde durup düşünm ye değer, çocuklar! İnsanların yeryüzünde Nasıl çalıştıklarına dair olan masal, masalç Tarın en güzeli, en cazibidir! Tarlaların — kenarlarındaki — çalılıklarda, güller kızarıyor, ve her tarafta çi;.:a gülüyorlar. Bu çiçeklerin çoğu solmu: bile; bununla beraber, mavi göğü, alı güneşi seyre doymuyorlar. Kadife yapralk larından tatlı bir sea, İâtif bir koku, ve vi, sıcak, muattar havaya akseden ga yar tık türkü fışkırmaktadır: ç Güzel olan ber şeye, Solsa da güzel deriz. Biz, sevdiklerimizi, Ölürken do severiz., Gün, artık doğmuştur. Gününüz aydın olsun, çocuklar. Omlij nüzde nice güzel günler görmenizi dilerimt Bu yazım iç sıkıcı oldu. İ Ne edeyim? Çocuklar, kırk yaşını aş 4 tılar mı idi, böyle biraz iç sıkıcı oluyorlar.ş Bankası ilânları Satılık- Arsa Esas No. sı Mevkii ve nev'i 656 Yerebatan sokağında Nolı 219,50 metre murabbar arsa. Sultanahmed'de — Alemdar 657 Yerebatan sokağında Sultanahmed'de, — Alemdar Depozito mahallesinde eski 6, yeni 28-30 176 Lira mahallesinde eski G, yeni 20, 22, 24, 206 No.lı $83 metre murabbar arsamn 96/10hissesi. 612 , Yukarıda yerleri yazılı Arsalar varası peşin ödenmek ve 24 Temmuz l93q tarihine tesadüf eden Cuma günü saat Onda ihaleleri yapılmak üzere açıl artlırmaya konulmuştur. .' Satın almak isteyenlerin gösterilen gün ve saatte Şubemize gelmele | KİRALIK APARTIMAN (386) ESAS Na.SI MEVKİİ VE NEV'İ DEFOZİT ç e C. 16 — Cihangirde eski Soğancıoğlu, yeni Cihangir caddesinde 31 No.lı Mehmet Kâmil apartı- maumnın 1, 2, 3 ve 4 No.lı daireleri. S0 Lira Mevkii yukarıda yazılı apartımanının dört dairesi bir yahıt üç sene müddetle kiralanmak üzere açık arttırmağa konulmuştur. , hale 27 Temmuz 1936 tarihine tesadüf eden Pazartesi günü saat cnda yapılacaktır. Taliplerin Şubemize gelmeleri, (559)