fustasının evinde yatardı.. Ustası da ga- yet tamahkâr bir adamdı. Bir ukşam Nu- riye akşam yemeği için kurü bir dilim ekmek vermişti. Nuri bu kuru ekmeği yiyemedi. Aç yattı. Ustası Nurinin ekme« & yemediğini görünce, Onün için Nuri yavaşçacık enden çıktı. Bütün gece yürüdü. Bir taraftan açlık, bir taraftan uykusuzluk, bir taraftan yor- ganluk onu bitirmişti. Bir köye geldiğini görünce sevindi. Hasretle evlere bakma- Ba başladı. Ne olur, onun da bir evi ol - linda çiğnenip kalıyordu. Kasabada ara» Salara lân alışkın olmadığı için araba- tın altından kendini güçlükle kurtardı. Allar ürktü. Arabacı kızdı. Nuriye bir kırbaç indirdi. Zavallı Nuri neye uğradığını şaşırdı. Fena halde kızdı. Ekmeği alıp Nuri - nin odasına gitti. «Ya bu ekmeği yersin, yahut defolup gidersin» dedi. Zaten Nu- Ti para pul almıyordu. Bir de açlık artık canına yetmişti. «Bu kadar çalıştıktan sonra nerede olsa geçinirim » diyerek giz- Tice yatağından çıktı. Erken kalkan bir köylü kadın Nurinin yorgun argın dolaştığını görünce acıdı. Biraz ekmek, peynir filân alarak kapıya gitti. Nutiye uzatta: «Sunları al da oğ - Tum, kahvaltı yaparsını dedi. Nuri sevine Yorgun argım, yürümeğe başladı. Gözle- tinden iki sıralı yaşlar akıyordu. Bu ya- bancı yerde ne yapacaktı. Her tastgel - diği ona böyle bir kırbaç mı indirecekti. Böyle düşünürken büyük bir evin önüne geldi. «Kapıyı çalayım, belki bir uşak ister. vaa — BU HAFTANIN BİLMECESİ — | Derede bir g a SAA ae Ü. DS Bir gün Abdi ile Belma annelerinden İki arkadaş tam yola çıktıkları vakit bir İzin aldılar. Derede kayıkla gezmeğe git - İtakım sesler duydular. Sesleri — tamıdılar. tiler, Derede bir çok kiralık kayık vardı. Onlar en güzelini seçtiler. Eğer Abdi ile anın bindiği bu güzel kayığı görmek İsdtiyorsanız, evvelâ (1) mumarayı bulun, Sonra (2) numarayı bulun. Bu iki numa- Tanın arasını düz bir çizgi ile birlettirin. Sonra 2 ile 3 ün arasını gene bir düz çizgi ile birleştirin. Böylece numara sırasını hiç 2raadan tâ 25 e kadar numaraların ari- Tına düz çizgiler çizerseniz, Abdi ile Bel. Tanın bindiği bu güzel kayığı siz de gö - Nüsünüz, - * Arkadaşlarının sesleriydi. Başlarımı çevirip baktılar, Kimseyi göremediler, Sahilde her biri bir tarafa saklanmişlardı. İki kardeşin sağa sola bakmaktan boşyunları ağrıdı. Fa- kat bir türlü arkadaşlarını göremediler. Resmi her tarafa çevirin, dikkatli dikkatli bakın, Bakalım şu dört yaramazı bulabile- cek misiniz. Bulunca yerlerine işaret edin, Resmi gazeteden kesip çıkarın. — İsminizi, adresinizi de yazın bize yollayın. Biz dö size — güzel güzel hediyeler yollıyaca » Biz, SON POSTA Hazırlandı, aşağı indi. Ustasına Alla- ha ısmarladık diyecekti. Fakat onu ma- sanın başma oturmuş paraları sayarken görünce hiç sesini çıkarmadı. Çünkü us- tası Nurinin paraları gördüğünü anlarsa kimseye söylemesin diye, belki de öldü- türdü. uzattı verilen şeyleri aldı. Yeyince biraz canlandı. Artık güne; Şehrin artık yakın olduğunu anlayınca büsbütün sevindi. Daha kuv - vetle, daha canlı yürümeğe başladı. y ler» dedi. Yukarıdan kendi yaşında bir kiz «kim on diye başımı uzatlı. Nuri ka- fasını kaldırdı. Kimi görse beğenirsiniz. Bizinci sınıftaki zengin arkadaşlarından birini Kız da onu görünce sevindi. İnip kapıyı açtı. Babası filân Nuriye iyi bir iş buldular, Nuri de rahat rahat yaşadı. Geçen Bilmecemizde Kazananlar Vİ temmüz tas — tihli bilmecemizde birinci ikramiye - miz olan bir futbol topunu İst 44 üm «ü mektep 4/B den 247 Neriman ka « Zanmıştır. . Talihli okuyucumuzla İs - tanbulda — bulunan diğer kazananların Pazartesi — Perşem- be öğleden tonta —hediyelerini Söçenki — bilmecemizde bizzat idarehane - Hir sast karinen Vef mizden almaları la- — Frkek Lisesindan 245 yadldır. Tüşin 'okuaı Tarik Ermaz larımızın hediyeleri posta ile gönderilir. OYUNCAK Boğaziçi Emirgân ortamektepte B 1 de 179 Kutsiye Yücelen, Kayseri tapu kâtibi Hamza oğlu Çayırgünti, İzmir yeni huru- fat dökümhanesi Murabit çarşısı 23 İbra- him, DOLMA KURŞUN KALEM İstanbul 49 uncu ilkmektep 4 den 20 Hatice, Küçükpazar Maslakçı sokak 12-14 M. Ali Çaptuğ.. MÜREKKEPLİ DOLMA KALEM Küçükpazar Hacıkadın caddesi 64 de Yakup, İstanbul erkek lisesi 28 Lütfullah, İstanbul 49 uncu mektep 4 de 26 Mehmet. LOSYON İstanbul 44 üncü ilkmektep 164 Hikmet Demirel, Samatya Hacı Hüseyin Nazlı ebe sakak 10 No, Ayhan, Yaz geldi mi sivrisinekler de bera- ber hücum eder. Belki bir çoklarınız bu yüzden benim gibi cibinlik altında ya- tıyorsunuzdur. Yaz uykularımızı berbat eden bazılarına sit- ma aşılayan bu kü- çük miızmiız böce - ğin nasıl doğup na- sıl yaşadığını elbet- te öğrenmek ister- siniz. Bunu bilirse- niz, ondan nasıl kurtulabileceğinizi de daha iyi anlayabilirsiniz. Onu evvelâ durgun bir suyun üstün- beraber sallanırken görürüz. O zaman henüz daha sivrisinek değildir. Yu - murta halindedir. Bir yaprak üstüne fi- lân büzülmüş kalmıştır. Üzerine gü - neş vurdukça bu küçük yumurta gün- den güne canlanır. Her gün biraz da- ha biçimi değişir. Bir hafta sonra ken- dini büsbütün başka biçimde bulur. Şu yukarıki birinci resimde gördüğünüz hali alır. Tepesindeki kıllarla suyun i- çinden yiyeceğini yakalar. Ve onları Sivrisinekler nasıl doğarlar, nasıl büyürler ?.. de kız kardeşleri erkek — kardeşleri ile| yiyerek büyüye durur. Bu zaman siv- risineğin bütün üzüntüsü su dalgalari- le oradan oraya sallanmaktır. Fakat dünyada her şeyin kolayı var derler, Sineğin alt tarafında da bir ayak bü - yüyor. Bu ayakla bir yere tutunuyor dalgalarla oraya buraya sallanmaktan kurtuluyor. Bir kaç haftasını kendi et- rafına boru biçiminde bir ağ örmekle geçiriyor: İkinci resimde bunu görebi- lirsiniz. Fakat bir borunun içinde nefes alabilmesi için kafasında bir çok tüy- ler oluyor. Bunlarla nefes alıyor. Bun- lar tâ suyun üstüne kadar çıkıyorlar. Nihayet etrafındaki kılıf bir. gün patlıyor, sivrisinek a meydana — çıkıyor. Ve gelip sizi yatak- larınızda, bahçeniz- |de lân rahatsız Vediyor. Onun için eğer | sivrisinekten kur - İtulmak istiyorsanız, etrafınızdaki su ların birikmesine meydan vermeyin, Yahut buralara sivrisineğin yumurta- larını öldürecek ilâçlar dökün.. HİKÂYE | Çarpık ağızlılar ) Çok eski zamanlarda daha elektrik bu-|Bu sefer o üflüyor. Fakat mum bana misin kunmadan evvel bir aile varmış. Bunların hepsi çarpık ağızlıyınış. Babanın ağzı yu- karı doğru çarpıkmış. Ânnenin ağzı aşağı doğru çarpıkmış. Büyük kardeşin ağrı sa- ğâ doğru, en küçük kardeşin de sola doğru çarpıkmış. Yalnız ortanca kardeşin — ağzı düzgünmüş. Attilâ yatağının üstüne oturarak etrafını alan arkadaşlarına anlatmağa başladı: Bir akşam hepsi yatmişlar. En sona ba- ba kalmış. Mumu söndürüp yatağına git - © | mek istemiş. Üllemiş, üflemiş, fakat ağzın- dan çıkan hava hep yukarı doğru - gittiği için mumu söndürememiş.. Karısını çağır- miş. Bu sefer 6 mumu üflemeğe başlamış.. | |Fakat onun ağzından çıkan hava da hep |Taşağı doğru gitliği için o da mumu sön - dürememiş.. «Büyük oğlanı çağıralım, belki © söndürür» demişler. Seslenince büyük oğ- lan gelmiş. Üflemiş, üflemiş.. Fakat na - file, o da söndürememiş.. Çönkü onun ağ- zından çıkan nefes te hep sağ tarafa git - miş. Ortanca çocuğu kaldırmak istememiş- ler.. Çünkü o sabah erken kalkıp mek - tebe gidecekmiş. En küçüğü çağımıyorlar. demiyor. Nihayet bakıyorlar ki olacak gi- bi değil.. Ortanca oğlanı uyandırıyorlar, Ağzı düzgün olduğu için püf der demez, mum sönüyor. Hepsi geniş bir nefes alı - yor amma., bu vakte kadar saat te sabahin dördünü bulmuş oluyor, GÜLELİM: Poğaçalar onun içinde de.. Bir gün annesi Orhana — Bugün sizin için güzel bir poğaça yaptım.. git de tel - dolaptan al gel... dedi. Fakat biraz sonra Orhan elinde Tekirle döndü.. annesi görünce : — Oğlum ben sana Tekiri değil poğa- çaları getir dedim.. Orhan hiç bozmadan: — Biliyorum anneciğim. Fakat poğa- çalar Tekirin içinde de onun için Tekiri getirdim., Biz de öyle yapsak Yurt Bilgisi öğretmeni çok ihtiyardı. Bir gün sınıfta bir öğretmen açık hava mek- teplerinden filân bahsetti. Büyük yerler « de bugün dersleri açık havada bahçede fi« 1ân yaptıklarını anlattı.. Ertesi ders de yurt bilgisi idi. Bay öğretmen sınıfa girince hepsi ona bir ders evvel öğrendikleri açık hava mekteplerini söylediler. Onlar da derslerini dışarda yapmak için rica ettiler.. Halbuki onların niyeti başka idi.. açık 1lık havada bay öğretmenin uykusu geleceğini biliyorlardı.. sahiden de öyle oldu.. bah - çeye çıkar çıkmaz bay öğretmen uykuya daldı.. onlar da bildiklerini okudular.. | — Şu aptal Pusiye de bak. Saatler- dir gu ilâna bakıp duruyor. Onda baka- cak ne varmış sanki?.. — O bazan öyle aptallıklar yapar. ÇKArkası var) | Kusura bakma.. CAY 2 — Pusi: Aman çocuklar, öyle he- yecanlı bir maçtı ki.. Nihayet Sarı kir « mızılılar kazandı. Şu ilânın ortasında bir delik varmış. Oradan maçı güzelce beş para vermeden seyrettim..