ao — M Temmuz , Montrö, 10 (Sureti mahsusada gön- “derdiğimiz arkadaşımızdan) — Bir kaç ay Önce Fransz gazetelerinin birinde bir ka- tikatür gördüm ki, diplamatların ihtiyatla tezad fikrini ne derece ileri götürdüklerini Zösteriyordu. Bir kadın ve bir erkekti, t8ı- '€ak yakıcı bir güneşin altında konuşuyor- lardı. Kadın: Hava ne güzel, diyordu, dip- at olan erkek iset — Kaydi ihtirazf dermeyan ederim, ce- Sabını veriyordu. “Dün gece bir diplomat ile konuşurkön "iyarsız olarak bu karikatürü hatırladım. — Ekselâns, İngiliz projesinin tetkikini pömarnen bitirdiniz, elde ettiğiniz netice ='"=d- fikrinizi sorabilir miyim? demiş — Evet, dedi. Projeyi Bir okaydi ihti- Fazilera Mecmuasına benzettik. Ve güldür — Değil mi? Söylemeğe cesaret edemiyecektim. . Hakika u ki hiç mübalâga etmiyordu, M Aam bir hafta günde en aşağı sekiz sn- son, e müzakere, münakaşa, mübahaze Nunda elde edilen bir tek netice, İngib Projesinin 26 rmaddesinden yalnız bir ade- b:ıı.. ihtirazt kayıtsız olarak kabulünden i- '*rettir. Hiç değilse bu madde mühimce ' $ey olsaydı, gene oh denilebilirdi. Fa- At maalesef kabul edilen madde «ticaret Zemisin tabirinden, ne manâ kastedildiği- Bi anlatan maddedir. * Bununla beraber İngiliz projesinden Beriye kalan 25 maddenin, bir sürü ihtira- ti kayitler ile bir kenara bırakılmış olma- #ina rağmen yalnız iki üç maddesi mühim- dir, çünkü yekdiğeriyle taban tabana nd İki prensibi karşılaştırmaktadır. - Bu premsiplerden birincisi İngilizlerin- dir. Onlara göre Karadenizin diğer deniz- lerden farkı yoktur. Karadeniz devletleri- Bi alükadar eden bir harp çıktığı zaman KULALLIĞALI balli başlı devletleri gösteren üç gözel harita neşretmiştir. Haritaları: | lontröde kimler niçin - acük Üai - ALLARMAKI — Üi ü a k uı:—ı-... sattardır. Çözkü- Karaderüniki Hapıalı İ 5 SNKLERİZ Ü srakine we Söğlen Menieileri dadai Sirirllelm eva ea yumasi) Ç AZATAL A YGi K EGĞE DENİZİ Türkiye bitaraf kaldığı takdirde muharip devletlerin gemileri 9 uncu ve (0 uncu maddelerde zikredilen kayıtlara tâbi olma- dan, yani Boğazlardan geçerken miktar ve hudut tanımadan, Karadenizde ikamet » çin de müddet kaydi gözetmeden Boğaz- lardan gçeçebilirler, Akdenizden Karadeni- ze, Karadenizden Akdenize gidebilirler. 'Bu takdirde Boğazlar kayıt ve şart ile geçile- bilecek bir geçit olmaktan çıkmış Öem'l: tir. Bununla beraber İngiliz projesi Türki- yeye bu vaziyeti değiştirmek imkânını ver. mektedir. Diyor ki: — «Mashaza Türkiye herhangi bir za- |. manda muharip bir filonun Boı'ınğı[dnn geçmesi ile masuniyetini tehlikede görürse, muharip bir devlete ait gemilerin Boğazlar- dan geçmelerini menedebilir. Yalmız - bu mermnuiyetin diğer muharibe de teşmil e- dilmesi şarttır. » l Görülüyor ki bu madde ile Türkiye eni boyu güzelce ökçülerek verilecek, verildik. ten sonra da mes'uliyeti kendisine ait ola- cak bir karar karşısında bırakılmıştır. Farzedelim iki A ve B iki devlet harp halindedirler. Yekdiğeriyle çarpışmak için SON:POSTA — BU SY dedir. * Bu İngiliz prensibi ile çarpişan “Rus prensibine gelince, taban tabana mddır, de- miştim. Filhakika kısaca teklif edilen tadil teklifinde bu prensip şöylece ifade edil: mektedir: *ve Karadeniz devletlerini alâkadar e- den bir harp zühurunda «Türkiye bitaraf kaldığı takdirde muhariplerden — herhangi birinin harp ve yardımcı gemilerinin — Bo- Bazlardan geçmesi yasaktır, yalmız 23 ün- $â maddede derpiş edilen ahval müstesnâ- dır.n Bu tekliften çıkan manânın bize taallük eden kısmı şu: Böyle bir harp vukuunda Boğazları mutlaka kapatmak mecburiyetindeyiz. Bu Mecburiyet bizi bir harbe sürükliyebilir. Buna katlanmak zaruretindeyiz. — D mek, iki şıktan birini tercih etmek elimizde olmıyacak. Sovyetlerin bu prensibi müdafaa etme- lerinin sebebi ise kolaylıkla tahmin edile- bilir: Bu vaziyette bir harp çıkarsa Akde- anlaşa YA mıyo AAA AA M İngiltere radyo merkezi genişletiliyor İngiltere hükümeti Londra radyo|berlerini yetiştirecek, her mesele merkezinin ıslâhtna ve genişletilmesine | kında konferanslar temin edecek, * Oaşr. 27 A rlar? KARA DENİZ | l v L Jorndan biyi, Çamalıkak İstanbul Boğazlarının güzel HWWW—MWWM olan en A n üzerinde muhtelif d..ııı: tarafından ileri sürülen teklifler de hülâsa edilmiş bulunuyor. Bir narzarda vaziyeti gösleren ve Boğazlara ait meselelerin takibini kolaylaştıran haritaları okuyucularımıza sunuyoruz. Bir harp çıktığı takdirde İngilizlerin istedikleri kabul edilirse ne olur, Sovyetlerin istedikleri kabul edilirse ne olur, bizim istediklerimiz kabul edilirse ne olur? n n eee x - büyük bir ehemmiyet — vermektedir. | sıl elde edilmesi mümkün olan her isx Son günlerde radyonun ıslâhı için yeni tifadeyi halka en ucuz ve en mükem- bir lâyiha hazırlanmış ve radyo servi-|mel şekilde sunacak bale — getirilmeşi sinin bütün Beritanya imparatorluğunu kararlaştırılmıştır. hoşnut edecek, eğlendirecek ve müz- tefit edecek, imparatorluğun her tara- Yeni ıslâhatın tatbiki üzerine radyo merkezi resimde sürüknbm fana bütün imparatorluk ve dünya ha- lalacaktır. yan için bir yardım kafilesi tertip etmiştir. Bu sefer hey'eti, bu kafile Boğazlardan hiç bir kayda tâbi olmadan geçebilecektir. , Ruslar dün tevdi ettikleri bir tadil tek- ifiyle bu maddeyi genişlettiler: Kurumuna sormadan filosunu Boğazdan geçirmek imkânına malik olacaktır, Halbuki İngiliz teklifinde de bu imkâr; vardı, fakat Uluslar Kurumunda ise bu kge Yarlar ittifakla verildiğinden istihsali güç« Boğazlara gelip dayanmışlardır. — istersek |nizin herhangi kuvvetli bir devleti Ka: birakırız, geçerler, yekdiğerile çarpışırlar, (DİZ€ geçerek kozunu orada — oynaya: neyi isterlerse onu yaparlar. Bize ne de- |Sak, Karadeniz Türkiyenin mutlaka rhüda- mek elimizdedir, ve kim bilir, bazı ahval- | Aa etmek mecburiyetinde olduğu — kapalı de bu en kestirme olacak — bir vaziyet te|bir deniz olarak kalacaktır. — »e «Bu mukavele ahkâmından hiç|tü.. Rus teklifinde ise kolaydır. x» Bu yekdiğerine zıd iki prensipten çıklar Manâyı siz tayin ediniz, fakat ecnebi ga v 'biıi Uluslar Kurumu nizamnamesinin yük- sek Skitlere verdiği hakları, yüklediği ve- cibeleri ihlâl veya takyit edemediği gibi iş- bu mukaveleye imza koyan herhangi - bir doğurabilir. Fakat dilemek Boğazları iki muharibe karşı da kapayabiliriz. Bu tak- dirde onları çarpışmaktan alakoymuş ol- mak gibi insani bir vazile ifa etmiş almak ihtimalile birlikte, hiç istemediğimiz bir harbe sürüklenmek ihtimali de vardır. Farzedelim ki A devleti mutlaka geç- mek azmindedir. Mukavemetimize — çarp- mıştır, bize karşı da harp açmıştır. Bu va- ziyette B devletile zoraki bir ittifak haline Rireceğiz, demektir, Daha fenası, A ve B her iki devletle birden uğraşmak — gıkı da mevcuttur. Fakat tosolli noktası şu: Düşün- mek, bu iki, üç, dört şıktan birini tercih et- mek, mükadderatımızı tayin etmek elimiz- Yalnız büsbütün de kapalı değil, Rus |teklifinin sonundaki — 423 üncü maddede derpiş edilen ahval müstesnadır,» kaydına dikkat etmişsinizdir. Bu madde dün konuşuldu, İngilizlerin teklifinde şöyle ifade edilmişti: | — *Bu mukavele - mühteviyatının hiç biri Türkiyede veya diğer yüksek âkitler. /de Uluslar Kurumu nizamnamesinin verdi. Hi bakları, yüklediği vecibeleri ihlâl ede- mez.b Maddeyi tehir edelim: — Meselâ Uluslar Kurumu kendi kayıt ve gartları dahilinde mütecaviz — bir devlete kargı bir ceza seferi, yahut taarruza uğra- * devletin Uluslar Kurumuna müzeyyel itili nameler mucibince yaplığı veya yapacağı yardım taahhütlerini ifadan —da alakoya- maz,* şekline getirdiler. x |zetecisi doğru, veya yanlış şöyle ifade ç. * | diyordu:: — İngiltere: Akdenizi berkesin kayıt v& şartlarla da olsa girip çıkabileceği bir de- niz haline getirmek arzusundadır. Rux: 360 kendisinin kolaylıkla çıkabileceği, Az evvel Rus prensibinin Karadenizi |kat başkalarının girmekte zorluk göreci kapalı bir deniz haline getirmeyi istihdaf yettiğini söylemiştim ya... Görülüyot ki bu 23 üncü madde Rusların teklifi dahilinde (kabul edilecek olursa bu ukapalılıkı - bir itarallı ve nisbi olarak kalacaktır. Yani kargılıklı yardım ittifakı aktedip bunu U- luslar Kurumuna tasdik ettirmiş olan bir devlet bir harp vukuu halinde, — Uluslar leri bir deniz haline koymak emelindi Bu zorlukları çıkarmayı ise Türkiyeyğ bırakmak hevesindedir. D * Bizim noktai nazarımızı burada ifade etmeğe lüzüm görmüyorum, bellidir. Ekrem Uşaklıgil