HTT — e| a SON POSTA Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera KORSANIN KIZI Son Posta'nın tarihi tefrikası Ayşecik boğazının tıkandığını, kal- binin yerinden fırlayacak gibi çırpındı- ğını bütün vücudünün titrediğini duy- muş, bağırmak, haykıra haykıra ağla- mak istemişti. Fakat hiç birini yapamamış ve ora- cığa, kapının arkasına yıkılıvermişti, ... LĞ * ea İshak Reisin leventlerile İspanyol ve Arap orduları arasında çetin bir sa- vaş devam ediyordu. İspanyollar kalenin duvarlarının al- tına doğru lâğımlar kazıyorlar, barut doldurarak ateşliyorlardı. Bir sabah her taraf sessiz dururken ve henüz üy- kudan uyanmamışken birdenbire kar- kunç bir gümbürtü duyuldu, dağ gi- bi duvarlar körkunç seslerle yıkılıyor, yahut topraklarla karışık olarak hava- 'ya uçuyordu. Onlarla birlikte kolsuz bacaksız gövdelerin, gövdesiz kol ve bacakların da havaya fırladığı görülü- yordu. Kalenin yıkılan noktasından başlayan düşman hücumunu yirmiye, hattâ yüze karşı birle dövüşen Türk le- ventleri geri atıyorlardı. Son bozgunun üzerinden on beş gün Beçmişti. Her iki taraf ta beş gün aralıksız sü- ren harpten yorgundular. Güneş batarken onlar da çadırlarına veya kalenin büyük koğuşlarma çekil- mişlerdi. Yalnız kalenin mazgalları üzerinde düdüklü Türk nöbetçileri dolaşıyorlar, ara sıra birbirlerine parola veriyorlar- dı. Koca Mehmet gece yarısından son- ra mazgal ve kulelere çıkmış, nöbet « çilerin yerlerinde olup olmadıklarını, leventlerin nasıl olduklarmı — gözden geçiriyordu. Hepsinin de ümitleri Ce- zayir yolundaydı. Her halde İlyasın o- raya vardığına ve imdatla birlikte dö- n ine inanıyorlardı. Hattâ bu yüz- den İshak Reis, en değerli esiri Don 'nun: — Size, şerefinizi kurtaracak şekil- de iyi bir sulh teklif ediyorum. Kuman- danı bunun için kandırabilirim. Dediği halde aldırmamıştı. Yoksa: 4 — Bizi silâhlarımız ve eşyalarımızla birlikte buradan çıkıp gitmek için ser- bırakınız, kale sizin olsun. düşünmemiş değildi. Bu, onlar için sahiden pek kârlı bir anlaşma olurdu, Koca Mehmet büyük kapının sa - ğındaki kuleyi dolaşıyordu. Bu sira - da genç bir levent koşa koşa geldi: — Bir ok... Bize mektup getirdi... Koca Mehmet üzerine küçük bir kâ- Bd sarılı olduğu oku aldı. Sonra nö- tçiye: — Bunun ahıldığı yerde dur da dı- mg:d’ bak... Her halde bizim İlyastır. Taş .men—livınlerden hızlı adımlarla üçer dörder basamak indi. İshak Reisin Kâğıtta şunları okudular: ö «Kapıların önlerinde düşman ka - rakolları pek sık. — Oralardan girmek kabil olmıyacak, Büyük kapının sol ta- rafındaki kuleden başlıyarak iki yüzün- €ü mazgaldan aşağı bir ip sarkıtın, ora- dan tırmanırım.» Altında (İlyas) imzası vardı. Hemen büyük kapının sol tarafın - daki kuleden başlıyarak iki yüz maz- Bal saydılar. Burası dereye yakın ve çalılıklarla dolu küçük bir bayıra geliyordu. U - zaklardan kaleye sokulabilmek için en elverişli yerdi. İpi sarkıttılar ve muzgalların ardına vinerek beklediler. h Bir karaltı kalenin duvarlarına yak- aştı. x Yazan : Kadircan Kaflı Numara : 15 İpten iki kişi daha mazgalların geri- İshak Reis başta olduğu halde baş- KA Sin sine atlamışlardı. hca Reisler orada bulunuyorlardı: — Geliyor.. Koca Mehmedin düşmesile beraber — Biz de çekelim. diğer leventler bir anda palalarını sı - — Evet... Daha çabuk çıksın!... — |yırdılar ve hançer sallıyanın başını w Diyorlardı. çurdular. : İp gerildi. İshak Reis: Koca Mehmet en önde bulunuyor - — İlyas tutulmuş... Bunlar düşman- du. İpi yukarı doğru çekiyor, ayni za-|dır. Vunıvı!.. manda diğer iki arkadaşı ona yardım| Diye .baıırdı. ediyorlardı. İpe bir bıçak atınca ona tutunup çı- Lâkin ip gittikçe ağırlaşıyordu. — |kanlar hamurdanarak ve küfür savu - — Bir kişi daha çıkıyor.. rarak düştüler ve kalenin dibinden tok — Üç oldüler birer sesten sonra iniltiler geldi. Ş Baskıncılar birer külçe halinde kale- aa d ç o Ah:] ;ie îıuk)i'îdm;-l:;l'iî?'bö; den - dışarıya atılmışlar, lâkin Koca Iî::ışı'.ul'ıaı? :k:ıîk :nuınkun olsalır |Mehmet de göğsünden ağırca yaralan- mıstı. ıpe;“:â:";:îg:. :ııçlıış:n rd:anln— lıhnşd Reis biraz önce İlyasın sesi - SADĞN ÖŞ nin geldiği tarafa bağırdı" ı İlîâdc bir kargaşalık ve bir homur - — Heeiyl SüzüL e yebeş u oldu. İlerde bir kargaşalık ancak seziliyor- Karanlıkta iyi anlaşılamıyordu. aç Heamürdüni GÜL Ha — İpi kesin!... Ben tutuldum... alar AT bağırdığı, lâkin ilk heceyi söyler söy - İple tırmanan adam ellerini MAZBör |1emez îıiniu kesildiği anlaşıldı. Çok la dokundurmuştu. Bir sıçrayışta i - Ş yi geçmeden bütün bunlar oradan uzak - çeri atladı. Ayni saniyede Koca Meh- laştı, hiç bir iz kalmadı. Yalnız düş - met: manlar yaralıları veya ölüleri kaldır- — İlyasın sesi... Onun sesidir bu... mak için gidip geliyorlardı. Demişti. Acaba İlyas ne haber getirmiş - Diğerleri de bir an duraklamışlar, se- | ti? ç sin geldiği tarafa, koyu karanlıklara| İshak Reis buna mı yoksa en çok doğru bakmışlardı. Bu şaşkınlık ara -| güvendiği yoldaşın düşmana esir ol - sında bavada bir hançer parıltısı gö -|duğuna mı, Koca Mehmedin uğradığı rüldü ve Koca Mehmet: felâkete mi acıyacağını bir türlü kesti- —AÂh... remiyordu. Diye inleyerek yıkıldı. )) — Fakat Hızır Reisin Cezayirden im- — İpi kesin ...Ben... dat göndermediğine ve İlyasın da o - İlerden gelen sca ayni sözleri tekrar raya yalnız olarak döndüğüne şüphe ediyordu, fakat birdenbire boğulmuş -| yoktu. tu. O halde kendi başının çaresine bak- Ortalık karıştı. malıydı, (Arkası var) | nhisarlar U. Müdürlüğünden: | i mucibince 20 X 25 -27 eb'adında 4,000,000 adet rakı man- mmlW!mu&.Mw&ı&H“lühMı— tın alınacaktır. İsteklilerin şartnamesini görmek üzere her gün ve pazarlık için de tayin olunan gün ve saatte 967,5 güvenme paralariyle birlikte Kaba- taşta levazim ve mübayan! şubesi müdürlüğündeki — Alım Komisyonuna müracaatları. «3768n İstanbul Belediyesi İlânları Senelik muhammen kirası 50 lira olan Yenibahçede Mimar Sinan ma- Mknu&i—ü&ü/!lhhwle&mmü&u&%?mi mayısı sonuna kadar kiraya verilmek üzere pazarlığa konulmuştur. Şart- namesi levazim müdürlüğünde görülür, Pazarlığa girmek istiyenler 375 ku- ruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubile beraber 20 Temmuz 936 pazartesi günü saat 15 de daimi encümende bulunmalıdır. (B.) (3718) Emlâk ve Eytam Bankası ilânları . Kiralık Apartıman ae Bek Gi Mevkiü ve nev'i Depozito — —i —H C. 14 Şişlide Kâğıthane caddesi Hasad sokağında 12/1,12 No. lı Apartımanın 1 No, li dairesi. — 15 Lira C.14 — Ayni » v0 x » 15 » C. 14 » » $ 04 » M » Yukarıda tafsilâtı yazılı apartımanlar bir, yahut üç sene müddetle kiralanmak üzere açık arttırmağa konulmuştur. İhale 24 Temmuz 1936 tarihine tesadüf eden Cuma günü saat onda yapılacaktır. — Taliplerin şubemize gelmeleri. — (388) «Blasco - İbanez» den Beseroles baba, meyhane kapısının eşi- ğinde oturmuş.. Elinde orak, yerde bir şey- ler çiziyor, diğer taraftan da meyhanenin içine iştihayla bakıyor.. İçeride — bir sürü köylü, kasabalı, çinko masaların etrafında toplanmışlar, kafayı çekmekte ve bol bol meze atıştırıyorlar. Her gün, çalışmak niyetile tarlaya git « mek üzere evinden çıkan Beseroles, - yey- gan alasıca - meyhanede bazı arkadaşlarına rastgelir.. Bir kadeh, iki kadeh derken öğ- Jeye, bazan da akşama kadar kendini unu- turdü. Eski müşterilik tavrile bir kanepenin Üstünde bağdaş kurarak oturur; etraltaki şabancılarla, belki bir kaç kadeh ikram e- derler ümidile, konuşmak için bahaneler arardı. Bizim ihtiyar filvaki meyhaneyi çalış - mâktan ziyade severdi amma, ona büsbü- tün ehliyetsiz ve meziyetsiz adam dene - mezdi doğrusu.. Güzel hikâyeler ve bir çok, şeyler bilirdi. Boş yere ona Besero - les (*) dememişler... İmkâni yok, ki eline geçen her gazeteyi, kekeliyerek, heceliye- rek baştanbaşa okumuş olmasın... Hikâyelerini — aalatırken — yanındakiler kahkahadan durzamazlardı.. Hele dilenci- lere ait olanları bilâistisna herkesi katıltır- dı.. Meyhaneciye gelince onun keyfine do- yum olmaz.. Zira, müşteriler güldükçe, hi- kâyelerden hoşlandıkça coşarlar ve bol bol şarap ismarlarlardı yani. Meyhaneye, bir gün vilâyet merkezin- den bir kaç kişi gelmişti. Onu da kendi- lerile beraber içmeğe davet ettiler. Şehir - den' gelenlerin papazlardan konuştuklarını Sayla 9 Cennet kapısındâ Faik Beremen Bi içeri alınız.. Akşam oluyor.. Yoksa bör nimlae lâtife mi yapıyorsunuz) — Ne lâtifesi küstah! Şimdi anahtarlari, başına geçirirsem anlarsın sen.. Seni ta « nimadım mi sanıyorsun? — Rica ederim peder, bana kötü mua- mele yapmayınız.. Her halde benim için küçük bir yeriniz bulunur. Kapıcıların dap resinde de olsa razıyım. — Kolaydı ha.. Yağma yok.. İçeri gip mmene müsaade edersem halimiz nice olur sonra.. Günün birinde bütün bal çömlek. lerimizi oburluğunla bitirir bizi aç bıra « kaırsın, O zaman da senin hatırın için bu « yadakiler oruç tulsun ha.. Daha sonra bi- zirm burada sayısız güzel ve genç rahibeler var.. Bu yaşta işimi gücümü bırakıp senin peşinde mi dolaşacağım.. Hadi cehenne « me git; ve yahut bulutların birinde uyul,« Sözlerini bitirince, Sağnt-Pilerye kapıyı hiddetle kapıyarak uzaklaştı. Salvador Kş4 ranlıkta yapayalnız kaldı. İçeriden melek- Jerin çaldığı, kitara ve flüt sesleri geliyor we şerenatlar dalga dalga yayılıyordu., Saatler geçti. Papaz, cehenmemin yo- Tunu tutmağı düşünüyor.. Orada her halde daha iyi karşılarlar.. Tam bu sırada iki bu« Hat arasından çıkan bir kadın gördü.. Bu kendisi gibi, iriyan şişman bir rahibe.. Çok reçel yemekten, ve mide fesadından Öl « |ınüştü. Salvadora tatlı bir bakış fırlatarak gör- du: — Pederim, bu saatte kapıyı niçin aç « miyorlar? — Bekle, gimdi gireriz.. Papazın heybesinde neler varmış.. Bit duyunca, onlara bir papaz hikâyesi anlat- | dakika içinde mükemmel bir plân hazırla- mağa karar verdi. Biraz doğruldu.. Söze başlıyacağını ih-| — Biliyorsunuz ki, ölen askerler sas ederek: dı.. Ve asker kıyafetine girdi hemen.. zahmet çekmeden cennete alınırlar. Zavallı çocuk. — Ahi dedi. Papazlardan mı bahsedi. | lar.. İztirapları, her şeye istihkak kesbeğ. yorsunuz?. Onları kim sever ki zaten.. Pa- pazan biri, bir kere, Saint-Pierre'i bile at- Tattı ve aldattı. Bunun Üzerine, berkesin tecessüsle ken- disine baktığını görünce eözü bırakmadı: * Saint-Michel manastırı buraya yakındır. Vaktile orada, Salvador adlı bir papaz vaı- tirir onların.. Papaz rahibeye dönerek: — Hadi bakalım, dedi. Anadan doğ « ma soyunl. Rahibe hayretle mırıldandı: — Fakat muhterem peder.. Salvador âmirane bir tavnla: — Hadi çabuk, dedi. Şimdi inadın srali di Tatlı nükteleri, tükenmiyen neşesi yü- | değik. Benim gibi âlim bir adamla müna - zünden onu sevmiyen yoktu. Ben bu pa - pazı görmedim ve tanımadım hani.. Ba - na, büyük babam anlatmıştı bunları. Müthiş bir adammış.. Hem de şişman- anış, bir cübbesi için bir top kumaş harca- nırmış anlıyacağınız sizin... Her gün on bir ev dolaşırmış. Ve bu kaşa edilmez. Cenneşe girmek için senin bilgin noksan daha.. Rahibe kızardı amma çarnaçar emrü İtaat etli.. Soyunma işi bitince papaz Şunu emretij gene: — Dört ayak vaziyeti al, Çabuk dav » ©n bir evde ayrı aynı kahvaltı yaparmış. |/7*9- Ninem, arada smada: Salvador bir sıçrayışta genç rahibenin — Yumurta mı, kızarmış patates veya | “ırtına bindi. Kızcağız boğulacak gibi olduş sucuk mu istersiniz Salvador baba? de - yince o, kalın ve boğuk sesile: — Hepsinden olsun!.. diye cevap verir- miş.. Ve lâkin iyi bir adammış.. Temiz ve süslü giyinir; her geçtiği yere gürbüzlü -| topluyordu. Birden — kapının — Amma da ağırmışaınız muhterem pes der.. diye inledi.. — Vaziyeti bozma ve iyi bir at gibi taçramağa çalış.. Şimdi içeriye gireceğiz.. Saint-Pierre uyumak üzere — anahtarlarj günden bir parça saçarmış sanki., Ve tek- | duydu: mil oranın çocukları papaz gibi al yanaklı ve gürbüzmüş maşallah.. Fakat bu dünya tuhaftır. Kimisi açlıktan, kimisi oburluktan, ölüyor., İşte bizim Salvador baba da bir akşam, bir çocuğu vaftiz etmek üzere davet edil- diği yerde, sofra başında tahatsızlamıyor. Ve başlıyor Bırıldamağa.. Nahiye halkı te- Kâşlanıyor, Fakat nafile.. Papoz zarf gibi patlıyarak ölüyor. Ölünce semaya uçuyor.. Orada herhek de kendisi için münhal bir papazlık bulu- nüyor elbet. Cennetin kapısına dayanıyor.. Ba kapı © kadar yaldızlı ve parlakımış ki, tıpkı bi- zâm ihtiyar kızların ve hele Alkad kızının bayram günlerindeki aktından — başlarına benziyormuş.. . Salvador kapıyı tak, tak çalmca içeri- den bir ihtiyar: — Kimdir ol.. diye bağırdı.. — Benim.. Lütfen açınız, muhterem pec- derim Saint-Pierre hazretleri.. İstanbul Üniversitesi arttırma, eksiltme| — S kimsin> ve pazarlık Komisyonundan: Cinsi Miktarı Muhammen bedeli — Teminatı Maden kömürü 865 ton 17 Lira 1103 Odun 1191 Çeki 240 Kuruş 215 Cinsleri ve bedeli muhammenleri yukarıda yazılı iki kalem siaE BŞ GİNOĞ. tarlkiman BaşaL MA Haa aa -i taliplerin vermiş olduğu fiatlar müymımumyibüwı'—. den mezkür mahrukat şeraiti altında olmak üzere 16/7/936 Perşenbe günü saat 15 de Üniversite Rei“rllkliı-ndıwııııw ihalesi » Tali; ihale — Ben Saint-Michel manastırından Sale vadorum.. Kapı aralanıyor; Saint-Pterra'in başi görünüyor. — Seni mel'un! diye haykırıyor. Buraya ne Mlh geldin habis.. Yıkıl buradan.. —'Allıiıııh—ııiıhı—pd_ln— ——— (*) Beseroles, ispanyokcada alfabe ki- tabı demektir, —— — Kim var orada? diye bağırınca hije zünlü bir ses cevap verdi: — Zavallı bir süvari askeri.. Allaha iee yan edenleri temizliyen bir muharebede öla düm. Şimdi atımla berabar dışarıdayım.ı — Vah zavallı asker, zavallı ganç.. Geğ evlâdım içeriye.. Saint - Pierre kapıyı açtı. Karanlıkta a« tint mahmuzliyan askeri gördü. Hayvan bir türlü ahat durmuyor, boyuna siçriyoz. du.. İhtiyar, bir kaç tekme yemekten kore karak hayvanın ince ve zarif kalçalarını oke şamakla iktifa etti. Sonra askere dönerekt — Geç yavrum çabuk.. Önden git te hayvanımı teskine uğraş,. Ve bizim Salvador baba, rahibenin kal çaları üstünde cennete girerken, Saint-Pi « erre, bir taraftan kapıları kapıyor, öbür taraftan da mırıldanıyordu: — Hey, büyük Tanrım! Meğer dünyas da ne harpler oluyormuş., Ne müthiş bir darbe.. Zavallı hayvanın bile kuyruğunu dibinden kesmişler.. çalındığıni —