8 Sayfa Güreşçilerimizin kampında bir gı'i_n_ Pehlivanlardan kurulan Futbol takımı! * » 4»4 Pehliyan İbrahim$Kaleci, Küçük Hüseyin, Samsunlu Ahmet bek,Çoban, Mustafa, Yusuf Arslan Muhacim... Bir aralık Çoban Mehmetle Mustafa hakeme kızdılar, Mustafa boyunduruk ile hakemin düdük çalmasına mani oldu, Çoban da önüne çıkanları devirerek üçüncü golünü yaptı Yazan: Selim Tevtfik Çvban kaleye Pehlivan Çoban Mebmet futbole baş-), Yamaış. Bir sanirfor oynuyor — ki sormayın.| 'Topu ayağına bir geçirdi miydi, kargısın-, daki hafları birer kafa kolla alaşağı edi- yor. Bekleri saltoya, kaleciyi köprüye ge- | tirip topu ağlara takıyor. Çoban Mehmedin santrforluğunu yap- tığı Futbol takımı, başlı başına bir âlem: Pehlivan İbrahâim kaleci. Koç Ömerle Ankaralı Necmi bek duruyor. Küçük Hüse- yin, Samsunlu Ahmet, kaptan nuri haf oy- muyorlar. Mühacimler de, Mersinli Ahmet, Mustafa, Çoban Mebmet, Yusuf Aslan, ve Yaşar... Vakıâ bu futbol takımı; bizim — futbol federasyonunun tertip ettiği milli takımlar kadar acayip değil. Fakat insan, kelli felli pehlivanların futbol oynayışını seyredince, bizim futbol federasyonu tarafından tertip olunmuş a- 3 Oyun cayip bir milli takım görmüş kadar gaşırı yor. Pehlivan futbolü seyretmek de hakika- ten hayli eğlenceli oluyor. Çoban Mehmetle Mustafa — bir aralık ftam gol atarken favul çalan hakem — Ab- dullaha fena halde içerlediler. Mustafa, boyunduruğa aldığı hakemin düdük çalmasına mani oldu. Çoban Meh- met de bu fırsattan bilistifade önüne çı- “kanları Üçer, dörder saniyede yere çalarak üçüncü gölünü attı, dönerken bana bağır- diz — Görüyorsun ya? Olimpiyada —sade peblivan olarak değil butbolcu olarak da gidebilirim! Mustafa da gülüyor: — Sen onu bırak da bana bak.., Bu iş öyle sardı beni ki sorma... Hele şu olim- piyatları alın aklığıyla bir stlatalım. Döner gönmez güreşi bırakıp futbole başlıyaca- Ben de fatografcı da sahanın ortasın- dayız. Pehlivanlar bir taraftan — oynuyor- kar, bir taraltan suallerime cevap veriyor- har, bir taraltan da resim çektiriyorlar. Mustafa: — Bu işden kolayı can sağlığı! diyor. Ve anlatıyor: — Hakem bir çarpışa bir favul çalıyor. Eğer biçimli çarpmasını bilirsen, karşı tarafın ön bir favulluk işi var. Oyun başlar başlamaz, on bir favulü göze alıp ta, hepsini birer birer iskartaya — şıkardın miç mesele yok. Ondan sonra at babam atl ——— doğru uırllym' Yaşar seslaniyor: — © kadar atma Mustafa ağabey, Din kardeşiyiz! Mhuıhhıuıfuhld oynayan antrenör Pelline'ye sokuluyorum. Pelline, dünya ağır siklet şampiyonlu- gunda tam dört defa ikinci gelmiş bir peh- kvan. Bu dev gibi Finlandiyalı, güreş takımı- ıııdııhıylıumırvir — Bir kaç dünya birincili almamız çok mümkündür! diyor. Ve ilâve ediyor: — En güvendiğim güreşciler, Mustafa, Çoban Mehmet, Yaşar, ve küçük Hüseyin- dir... Mustafanın müthiş bir kuvveti var: e— Türk gibi kuvvetlit» darbı meso- linin isabetini dünyaya bir defa daha islwi kızışırken edecektir kanaatindeyim. Küçük Hüseyin, çok çevik, ve çok tek- mik... Sanki etten değil de cıvadan. Ra- kiplerinin onu ele avuca eğdirabilecekleri- ni hiç sanmıyorum. Yaşar bem kuvvetli, hem teknik. — Bu, iki meziyeti vücudunda bir araya getirebil- miş çok az pehlivana rastlanabilir. Çoban Mehmedi — de bu iki meziyete ayni zamanda ve ayni derecede sahip sa- nabilirim. Fakat ©, hiç olmazsa on kilo eksilmek mecburiyetindedir. Çünkü on kilo yağ, on dakikalık yor- | gunluktan sonra, İnsanı, yüz kilo ağırlığıne da bir yük gibi ezer. Çoban Mehmedin bir kusuru da, kol- larının kualığı... Bu kısa ellerle, kalın bir beli iyice kavramak, kısa bir kayışı iri bir göbeğe sarmak kadar imkânsızdır. Fakat ben, bunu çok büyük bir mah- zur saymıyorum. Eğer idmanlara bu intizamla devam e- 'dersek, bütün pehlivanlardan, ve bilhassa bu dördünden çok şeyler bekliyorum. — Almanlara karşı kimler güreşecek? — İlk müsabakada, 56 kiloda Kenan, |61 kiloda Yaşar, 66 kiloda Yusuf Aslan, | 72 kiloda Nuri, 79 kiloda İbsahim, yatı a« Bırda Mustafa, ve ağırda Samsunlu —Ah- met... — İkinci müsabakada? — Henüz tesbit etmiş değilim! Saatine bakan antrenör, derhal düdü- günü çalarak, sorguya devamıma înıkln “SON POSTA Türk - Yunan basketbol maçı Alman güreşçilerile de yarın akşm maç var Türk — milli takmiyle maç yapacak olan Yunanlıların millt basketbol te- kımı dün Romanya vapuriyle Pireden gekcimizc gelmiştir. Yıranlılarla ilk maç bu akşam 9.30- da Beyoğlu Halkeyinde yapılacaktır. Alman güreş takımile maç İstanbulda üç müsabaka yapacak ©- lan Alman güreş takımı bugün şehzi- mize gelecektir . Alman takımı ilk maçını yarın ak- şam Taksim stadında 8,30 da yapacak- | tır. Spor klüpleri teftiş ediliyor Türk spor kurumu umumi reisi ge- neral Ali Hikmet Ayerdem sefakatle- rinde İstanbul mıntakası başkanı Fet - hi Tahsin Başaran ile mıntaka - kâtibi Halit oldukları halde dün sabahtan iti- baren klüpleri teftişe başlamışlardır. Topkapı, Süleymaniye, Vefa, İstan- bulspor, Karagümrük, E YÜR, Feneryıl- maz, Çeşme meydanı, sımpaşa ve Calatasaray klüpleri teftişi dün bitiril- müşür. Bugün öğleden sonra bir motörle Bağaziçinde olan Anadolu, Beylerhe- yi, Amnadoluhisar, Beykaz, Doğanapor, Ortaköy we Beşiktaş klüpleri ziyaret e- dilecektir Cuma günü öğleden sonra da Fe - merbahçe, Altınordu, Hilâl, su sporları klüplerini gezilecektir. Sinop da yüzme havuzu Sinop vilâyeti su eporlarına son za- manlarda büyük bir ehemmiyet ver -| meğe başlamıştır. Sinopta 20X50 eb'adında bir yüz- me havuzu yapılacaktır . Tribünler bin kişilik olacak ve bun- ların altında da soyunma yerleri bu - hunacaktır. Yedinci Balkan oyunları Yeduırı Balkan oyunları bu sene A- tina da yapılacaktır. Atletizm federas- yonu yedinci Balkan oyunları için şim- diden hazırlıklara başlamıştır. Balkan oyunlarına bu sene kalaba - lik bir kadro ile gidilecektir . Bu sene Türkiye birincilik müsubaka- ları yapılmıyacak 1936 senesi içinde Türkiye birinci- lik müsabakları yapılmasında sarfına- zar edilmiştir. Istanbul, Ankara, İzmir — takımları Anadolu içinde seyahate gönderile - ceklerdir. Anadoluda Atletizim Atletizm federasyonu — Anadoluda atletizme büyük bir ebemmiyet ver - mektedir. Atletizm federasyonu bu iş için geniş bir proje hazırlıınıhadır Haziran 24 ARTIK YAZABİLİRİM! — Küçüksuda bir ıskandal Yazan: Ermel Talu ( Ercümend Ekrem ) —— — Baktılar, efendim! dedi; ve beratın sahte aolduğuna hükmettiler. Zira bunun üzerinde yazılı bulunan tarihte, divandan | çıkan beratlar arasında böylesi yoktur, di- yorlar, Âyni zamanda, bu beratın altında ve zahrında yazılı imza ve mühürler de uydurma imiş. Müsteşar, hayretle dinlemişti. — Sefaret temümam da, şaşa kalmıştı. Vaki olan ri- <a üzerine beratı orada bıraktı ve yanın - daki herife hiç bir şey hissettirmemek ar. zusunu da kabul ederek, gene onunla birv' hikte, çıktı, gitti. Ertesi gün, Baba Tahirle hempaları zup- tiye kapısına celbedilerek, başmüddeiumu- münün de huzurile, bizzat zaptiye nazırı ta- malından, sıkı bir isticvaba tâbi tutuldular. Her şeyi bülbül gibi itiraf eden suçlular, zaptiyece tanzim edilen fezlike ile birlikte cinayet mahkemesine sevk ve muhtelif müddetlerle küreğe mahküm edildiler. «Düşenin dostu olmaza fehvasımca, Ta- hire o güne kadar müzaharet etiniş olan mabeyin erkânı kendisinden kuru bir 30 Baba Tahir saltanatı hitama — ermişti. Babıkli caddesi, müteaffin bir mikrop yu - wasından kurtulmuşçasına rahat nefes al- dü. Tahir, meşrutiyetin — ilâmımı — mahpusta | mördü. 15 temmuzda ilân edilen umumi ultan istifade ederek serbest bırakıldı. ise de çok yaşamadı. Caliba © yılın içinde, sefil ve perişan bir halde öldü.. Küçük suda bir Iskandal Tesettürün kalkmasile umumi ahlâkın, eskisine nisbetle çok düzeldiğine candan iman edenlerdenim. Yaşmak, ferace, çarşaf, baçörtüsü, yel- dirme, kafes gibi şeyler hayayı, edebi, if- beti, namusu korumaktan, bazan çok uzak- t. Bilâkia, bunların altında, arkasında giz- lenen çirkinlikler, kötülükler, gözlere çatp- — v Futboldan sonra banyo bırakmadi: Futbel idimanı bitmişti. Yaşar, günlerinin nasıl geçliğini anla- tiyor: — Sabah güreş, öğledean sonra - futbol, akşam Üstü deniz. Ertesi gün de sabah fut- bol, öğleden tonra güreş, akşam Üstü de- niz. Duı dinlen yok... Hepimizin kilolare mız fazlayınış. Şimdi hafiflemeğe çalışıyo- ruz. Sabahları kalkar kalkmaz, çınl çıplak olup sıra ile tartılıyoruz. Fazla çıkanın vay | « haline. Akşama kadar, fazla gelen kiloyu kaybetmek için, kendini kaybedinceye ka- dar koşacak. Üzstelik yoğurttan başka ye- mek de yok. Bizim kamp, zayıflamak i- teyen şişman bayanlar için bire bir. Şaman- dıra gibi gelen, bir günde iğne ipliğe dö- müp de gitmezse nikâhlanmaya razıyım! Güldüm: — Evlenmeye bu kadar ılryhııııın de- mek? © gayet ciddi: — Allah saklasın! dedi. Rahat döşek- te yan gekmek için güreş minderinde rezil Selim Tevfik madığı, yabancı nazarların kontrolundan uzak kaldığı için daha cüretkâr, daha am gın ve taşkın bir gekil alırdı | — Bazı konaklarda, büyü manlar olup biten kepazelikler nadiren dı- garıya da akseder, dedikodu — sevenlerin, aylarca eğlence sermayesi olurdu Çapkın beyler, müsandekâr hanımlarla bazı muayyen dükkânlarda konuşur, da « dıların, kâhya kadınların evlerinde bulu « şur, bohçacı kadınlar, seyyar basmacılar; köprünün Boğaz ve Adalar iskelelerindeki tütüncüler ve hattâ dilenciler vasıtasile mu- habere ederlerdi Müsaadekâr hanımlar, dedim.. hanrtmefendiler | | —Buulardan bir tanesi, Kanlıca körfezins de, Alfan Paşanın gelini Ziba Hanımefen- di idi, Bittabi, bu hakiki vak'ayı hikâye o« derken, semtleri ve isimleri değiştirdiğim. den dolayı, sevgili okuyucularım beni ma- zur görürler ümidindeyim. Bugün, günahını ahıp, Tanrısının huzu- runa götürmüş, ihtimal ki mezarmın top- zukları bile dümdüz olmuş kimselerin, hu- | susile bür kadının, ulu orta teşhir edilmesini en basit ahlâk mazariyeleri reva görmez. : Ziba Hanımelendi çok güzeldi. — Halk| dilinin: «Bir içim sule diye tavsif eylediği| g| güzellerden! Boy.. Bos.. Endam.. Badem gözler, tah« virli kirpikler, samur kaşlar.. Pençe pens çe, ebrulu yanaklar.. Hokka ağız, çekme burun.. Sarı saçlar.. gümüş gerdan.. Şah - nişli zöğüs.. İncecik bel.. Dolgun kalçalar.« Kürek sapı bacaklar.. Minimini el ve a- yaklar.. Hâsilı o vaktin güzeli.. Fakat gü - zeli Günlük Notlarından î Dimağa kan hücumu Gelen hasta: | — Bir haftadanberi neşesizdi. 2 — Umumü bir kesiklik duyuyordu. 3 — Ve yavaş yavaş kafanın üstünde başlıyarak arka kafaya ve yanlara doğ- ru başlıyan ve gittikçe başı bir çenber gibi saran ve bir çivi gibi kalaya sap- İsnan ağrılardan şikâyet ediyordu. 4 — Midesi bulanıyor. 5 — Gözleri kararıyor. 6 — Başının şiddetle döndüğünü söy- küyordu. Muayene ettim. Aldığım neticeye göre bu arıza! | — Fazla çalışma. 2 — Fazla yorgunluktan — ileri gelen başta bir kan hücumu ve tazyikten mü- tevellitti. Tansiyonu 11-19 du. 1 — Başma buz kesesi koydurdum. 2 — Kan aldırttım. 3 — Müshil verdim. 4 — İstirahat etti. 5 — Müsekkin —olasak — (Nevropa Ün) — kullandı. Kireç iliçlar al- dı.. Bir buçuk ay dinlendi ve bü- Yük bir tehlikenin önüne bu suretle ge- çildi. Hastam da iyileşti. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir.