SON POSTA .Hergün Veremle mücadele . Emrivaki siyaseti * Veremle Mücadele H doöktora muayene etti — karlar. Doktor hastalığı teşhis edecek, bir “ çok perhizler tavsiye edecek, daha fenası hastanın maneviyatını bozacaktır. - Bu acı hakikatle karşı karşıya gelmemiş olmak i- “çin kendi kendini avutur, doktora gitmeğe “Şüzum görmez. Nihayet bir gün — hastalık artık tedavisi mümkün olmayan bir safha — ya girer. O vakit doktora baş vutulur am- ma, artık iş işden geçmiştir. hastalığı —da böyledir. böyle bir hastalıkla ma- bize kendilerini irmekten kor- aat insanlar — vardır, Bizde verem — Türk cemiyetini — |âl olduğunu biliriz. Fakat elimizde — hakikatı gösterecek istatistik ve rakam ol — madığı için bu hastalıkla fazla meşgül ok — mağa lüzum görmeyiz. Cehaletimiz teselli- mizdir. — Birincide olduğu gibi ikincide de haki- “kat acıdır ve bu acı hakikatla karşılaşmak- — tan korkmamak İâzımdır. B Şehirlerimizde verem hastalığı büyük — tahribat yapıyor. Gıdasızlık, bakımsızlık, sıhhat şartlarının fenalığı basil kohların is- — gilâsını kolaylaştırıyor. Bu yüzden verdiği- “miz kurbanlar korkulacak kadar goktur. Böyle olduğu halde veremle mücadele “ecmiyeti Erenköyde açtığı Provantoryo- mu idame edecek varidat temin edemiyor muş. Halbuki bir Provantoryom değil, te- hirlerin her tarafında bol bol bedava sana- toryom açmağa ihtiyaç vardır. Bugünkü verem —mücadele cemiyeti — halka tehlikenin azametini anlatmak, mü- — gadele için varidat temin etmek ve etraflı — geniş bir programla mücadele yapmaktan acizdir. Bü cemiyet ilk tesis edildiği zaman — kendilerine müracaat — ettik. Bu hususta — möderm ve ilmi tarzda propaganda yap- — mak için elimizden geleni yapmağa hazır olduğumuzu - söyledik. Bize bir memur — gönderdiler. Bu memura cemiyetin propa- /— ganda için ne para tahsis ettiğini — sorduk. Öğrenmek üzere gitti. Bir daha görünme- di. Onun göründmeyişi cemiyetin propagan- — da işini anlamadığını gösterdiği için biz de — Üüzerine düşmedik. — Cemiyet kurmak lâzım, fakat kâfi de- — göldir. Bu sahada çalışmak, hem de çok ve — Gilmi bir tarzda çalışmak lâzımdır. k Veremle Mücade, memlekette yapıla- —eak mücadelelerin en lüzumlusu ve en mü- b * Emrivaki Siyaseti: KK SAĞ : F K Mıntakavi paktlar, Münferid anlaşmalar. Bütün lâfügüzaf Son İtalya tecrübesi gösterdi ki zama- Bımız emrivaki zamanıdır. İstediğini yap. “bütün milletler harpten korktukları ve yıl- — dıkları için parmaklarını bile oynatarmyas — cak, yalnız bağırmakla iktifa edeceklerdir. — İşte 40 milyonluk — İtalya karşısında dünyanın en büyük, en kudretli, en em- peryalist devleti yelkenleri suya indirmeğe — we emrivakü kabule mecbur oldu. — Daha altı ay evvel İtalyaya meydan ©- — kuyan İngiliz Hariciye Nazırı Mister Eden “Aki gün evvel Avam Kamarasında kürsüye çıkarak bütün dediklerini geri almaktan, | zecri tedbirlere devamın zararlı olduğun- — dan bahsetmekten — ve İngiliz — siyasetini — dünya nazarında küçültmekten çekinme- di. i İngiltere istesa İtalyanın hakkından ge- Temez miydi? Gelebilirdi. Fakat o vakit bir harp çıkabilirdi. İngiltere ise harp yap- — mağa taraftar değildir. Binaenaleyh harp yapmaktansa, İngiliz nüfuzunun — kırılması — pahasına da olsa, emzivakü kabul etmeği — tezcih etmektedir. Kıssadan hisse: Sküdüden verira kollektii aöeiyet pakt mıntakavi anlaşmalara falan ehem- vermemek, bir emrivaki karşısında lmamak için hazırlanmak ve küvvetli ol 4 ve yalnız kendi kuvve; eti vardır. Resimli Maiale' İnsanlara rehber olmak ve rehberliği — ... .—— —— iyi kullanmak, onuu icaplarına en dikkatli saygıyı göstererek insanları en iyi, en doğ ru ve en güzel yolda yürütmek, hayatta kazanılacak muvaffukı- yetlerin, yaşanacak bahtiyarlıkların en büyüğüdür. Bu türlü in- sanlar, insanlık tarihinin en şerefli simalarıdır. İnsanlık ve me- deniyet bu İnsanlarla yükselir. İnsanların seciye ve ahlâkı bu in- sanların verdiği ilham ile sağlamlanır, İnsanların hayatta kav- gaları, Ölkü uğrunda savaşları, bu insanların hayatından aldığı hızla her engeli devirmek hırzını kazanır, İnsanlar için daima ya- şayan birer canlı örnek teçkil eden bu rehberler, her insanın W Rehberlik ve rehberler B dirler. daha çek tesirtidir. hayama uamzet clabileceği ları gösterecek insanların uyuklayan veya lâyıkiyle inkişaf ede- meyen kabiliyetlerini işletmelerine saik olurlar, lakikatte insanlar, ideallerden fazla bu idcalleri temsil eden ik rehberleri ürnek tanımak ve örnek tutmak kabiliyetinde- mvaffakıyetleri, irişebileceği şahika- Onun için bir büyük adamın, bir büyük Hderin tercümci halini ekumak ve anlamak bir yığın nasibat dinlemekten, bir sürü mü- cerret fikirler üzerinde kafa yormaktan daha çok faydalıdır. ve (SÖZ ARASINDA ) Başımızda kaç kıl var Ve saçlarımız ne kadar Yük çeker ? Bir insanın a- kıllı mı, deli mi olduğunu anla - mak için eskiden ona pösteki say - dırırlardı. Aşağı - daki haberi oku- yunca, yer her - kesi delirmiş ve- cğ,k ya o zamanki de- İWx. liler akıllı imiş diyeceksiniz. Carp istatistikçileri, insanın başın - daki saçları saymaktadırlar. Saçları dö- külmemiş bir insanda - (30000) &İ varmış. 'Tabit bu muhterem zatlar bu kadar- la iktifa etmemişler, her kılın ne kadar yük çektiğini hesaplamışlar ve 180 gram olarak bulmuşlar. Bu rakamı saç miktariyle darbedince — saçlarımızın 5400 kilo yük kaldırabileceğini de meydana çıkarmışlar. . Istatistik âlimleri bununla da iktifa etmemişler, tetkiklerini daha - ileriye götürerek bir sene zarfında kaç defa gözümüzü kırptığımızı hesaplamışlar, vel milyon rakamını bulmuşlar, kalbi- mizin vuruşunu da o yolda hesaplaya- rak gene sene de 36 milyon 792 bin defa çarptığını görmüşlerdir. — ——— ——ceo jj İSTER İNAN ISTER İNANMA! kü, hem de iki Türk garzeteciyi haşından savmak istiyordu. Bu genç muhakkak ki Türk değildi, Suriyeli olması da meşküktü, şivesi, duha xiyade bir tatlı su Frengini andırıyordu, belki de bir İtalyan bozmasıydı. Pakat bu pavyonun asıl müdürü ve mes'ul memuru kimdi, ve neredeydi? Banu aniamak bittabi? kabil de- Halepte çıkan Vahdet gazetesinde N. K. Ne ise araya araya buldum. ;aksamın sant sekirine kadar açık olduğu yorur. Orada bir kolluğa yaslanmış gazete rak - mahza söz olsun diye - sordum: — Eşyalardan satıyor musunuz bayım? İSTER #Şam sergisinde Türk pavyonunu görmek için can atıyordum. Bu pavyen, binanım arka tarafında bir yerdedir. Bütün sergi, henüz saat altı yokken kapamıştı. O gün bu kapanışı bir sebebe aifederek göremediğime müteessiren döndüm. İkinci gün pazar- dı. Ve serginin cn kalabalık günüydü. Bilhassa Türk pavyonunu MR—WMMNM“M olurdu, akşamki kapalı bulmaktan mütevellit teessürle kalır, a- vunurdum: Gazeteci bir arkadaşla Türk pavyonundan İçeri giri- yüzünü çevirip bize bakmağa bile lürum görmedi. Dayanamıya- Muhatabım, vaziyetini bormaksızın cevap verdi: nu memuru, «Türkçe bilmiyorum,» diye, omuz silkerek iki Tür - HERGÜN BİR FIKRA Dikkat etmiş! Muallim, Tabiat dersinde, talebesine i- zahat veriyordu: — Tabiat, her zaman, her şeyi telâfi eder, Meselâ, gözün biri kör olacak olur- sn, öteki gözün görme kudreti artar. Ku- dağın biri sağır oldu mu, öteki mutlaka daha iyi işitir.. Talebenin biri, oturduğu yerden, alıl- di — Dediğiniz çok doğru, Bay Muallim! dedi. Ben de dikkat ettim: Ayağın biri kısa oldu mu, öbür ayak mutlaka uzun oluyor! Şehrin umumi! kâtibi İşsiz kalan bir daktilo kendisine şeh- rin umumi! kâtibi ismini vermiş, bir a- rabaya makinesini oturtmuş ve mahal- le mahalle dolaşarak, herkesin yazıla- rını yazmağa başlamıştır. Bu suretle hareket eden daktilo çok para kazarı: yormuş. Âlimlere yardım eden yağmurlar Amerikada yağan şiddetli yağmur - lar Honduras civarında toprağı erit - mişler, çamurları yıkamışlar ve sene - lerdenberi orada hafriyat yapan bir ta- kırn arkeoloğların bir iki gün zarfında| kşlirini” koluylaştıraralı boza heykeller. le büyük bir lâhdin meydana çıkması- na hizmet etmişlerdir. imzasile yazılıyor: halde, Türk pavyonu Hildi! okuyan tek bir genç, bir fikir veremezdi. Eğer ortada duran İNAN İSTER Türk pavyonuna şöyle seri bir göz gezdirirken derhal bükmü- mü vendim. Bu yavyon baştan savma bir iştirakin mahsulü el - maktan başka bir şey olamazdı. Kocaman bir salon içerisinde dar raflar üzerine gelişi güzel atılmış bir kaç üzüm ve incir san- diğile, üç beş konserve kutusu, İnhisar İdaresinin bir kaç şişe likörü ve beş on kuta sizara, bugünkü Cumhuriyet Türkiyesinin bildiğimiz ve gördüğümüz sanayi hârikalarından; kabil değil, gekilmiş olan bir Türk bayrağı olmasaydı, kendimi Şam sergi - sinde bir Türk pavyonunda dekil, her hangi bir cenebi memleke- tinde barı Türk eşyasını teşhir eden alelâde bir komisyoncunun bir etel salorunda zannedecektim, İNANMA! Na a a e ee eli eee | EATOĞATAFA AŞ Bir nazırın yemek Pişirmek bilmesi Neye yarar ? Leon Blumun kabinesinde maarif nazırı olan Jean Zay çok çalışkan bir adamdır. İşe başlar başlamaz üniver - site aşçılarının grev yapltıklarını — ve 2000 delikanlının da aç kaldığını düy- muş, derhal bu işe bir. çare bulması için kalemi mahsus müdürünü çağır - mış, müdür bir şey yapamamış ve ni- hayet nazır otomobiline atlayarak ü- niversiteye gitmiş rektörle müzakere etmiş, aşçıların murahhasını kabul et- miş, onlara: — Kafamı kızdırmayın, ben gayet iyi yemek pişiririm. Şimdi mutfağa iner, meseleyi hallederim diye bir göz dağı verdikten sonra taleplerini dinle- miş, kabul edebileceği şeyleri kabul et- tikten sonra: — İşe haşlıyor musunuz, yoksa ben mutfağa ineyim mi? demiş. M Ve tabii aşçılar derhal yemek pişir- meğe başlamışlar. Atatürkün bronz bir heykeli, bir de duvara Haziran 24 — YA Sözün Kısası Servet Efzayiş bulunca.. Ermel Talu eşbur. Amerikalı milyarder Rokfel- lere dair, Arnerika gazetelerinden naklen, Son Posta'da hoş bir fikra oku « dum. Karun'un şöhretcini gölgede bırakacak bir zenginliğe sahip olan bu ihtiyar adame cağız, o kadat cimri imiş ki, golf oyna » müağa davet etliği ahbaplarından biri bir top kaybedecek oldu mu idi, sıkılmadan tazmin ettirirmiş., Bu kadarla da kaka, gene ne isel Fa. kat bizzat kaybettiği topları da inkâr eder, onların da bedelini misafirlerinden ahr « miş. N Ötedenberi, meşhur meseldir: «Servet efzayiş bulunca, ağniya hissetlenir!» de « mişler. Ben bumu nicelerinde bizzat denes mişimdir. Âyânda kâtipken, haftalarca ko» nağına taşınıp, çantalar dolusu yazılarını beyaz ettiğim sadın esbak Sait Pasa mer- hum, çalıştığımız, kışla kovuşu cesametin- deki, odayı mangalla sıttirir, zivanalı Ü- Çüncü nevi sigarasından, gecede bir, ve nadiren iki tane ikram ederdi. Gene, Abdülhamidin mabeyincilerin « den olup, Beyoğlunda, her biri bir mahalle halkımı barındıracak büyüklükte ve dünya kıt'alarından birinin adını taşıyan müte * addit apartımanların sahibi bulunan bir la, öğle yemeği olarak elli dirhem poğaça yerken görmüştüm. Lâkin bunlardan hiç birini ayıplamak aklımdan geçmemiştir. Nihayet, bunlarla, bunun gibiler, ettikleri zulmü kendi ne- fislerine hasretmekle kalmışlardır. Kim bi- Er? Belki onların da, kendilerine göre he- sapları, prensipleri vardı: Damla damla bi riktirilen servetin, lokma lokma eriye. ceğine dair kapıldıkları vehmin sıkıntısını çektiler. Fakat Amerikalı milyarderin — kaziyesi hiç te bunlarınkine makis değildir. O, zene ginliği de. hasisliği do bir maraz haline sökmuş, kepaze etmiştii Şimdi onun hatırı için: «Servet efzayiş bulunca, ağniya hisset. lenirs Misramnı: Bazısı hissetle kalmaz, üdeta şirretle. nirla Diye ikmal edeceğiz. l Biliyor Musunuz | — Thais kimdir? 2 — Japonyamın merkezi hükümeti 8. Jan Tokyonun nüfusu ne kadardır? 3 — Triton kimdir? 4 — Ahmet Vefik Paşa Fransız mu- harrirlerinden hangisinin eserlerini türkçe« ye çevirmiştir?.. z (Cevapları Yarın) * Ş Dünkü Suallerin cevapları: | — İngilterenin zalim ve kanlı kralı 8 inci Hanri tarafından idam edilen kra - liçe Anne de Boleyn'dir. 2 — Flaubert Fransız realist tomancı - larındandır. Bilhasın Madame Bovary ve Salarübo eserleri çok şöhret bulmuştur. 3 — Cybâle Yunan mitelojisine göre güneşin kızıdır. 4 — Brezilyanın nüfusu 31 milyon kü- suür, mesahai sathiyesi de 8,550,000 kila- metredir. Habeş hükümdarını misafir eden tüccar Habeş hükümdarını Londrada Sir Elli Kadore isminde bir tüccar kendi evine alarak misafir etmiştir. Sir Ka « doore İngilterenin maruf tüccar ve zen« ginlerindendir ve bilhassa Aksat şark ile ticaret yapmaktadır.Şanghaydaki sa- rayından bahseden gazeteciler o saras yın üç bin kişiyi istiap edecek kadar geniş merasim salonlarına malik oldur İğunu söylemişlerdir. Maamafih Sir Elli karısını kaybettiği için hayata küskündür ve © muhteşeni salonlarınr ancak terki tac eylemiş hü-