Sayfa — Aman, rica ederim, yazmayın... Ba- gıma iş açarsınız| Bu sözleri söyliyen, sadece hakkının mü- dafaa edilmesinden ürken bir genç va - tandaşlır ki, insanı hudutsuz hayrete — ve teessüre boğan acayip bir — tallmatname maddesine kurban gitmek üzeredir. Ve benim yapacağım, sadece, bu deli- kanlının, hiç bir mütaleaya, hiç bir ilâveye muhtaç olmıyan macerasını, kendi ağzın - gdan anlatmaktan ibarettir. * Delikanlı Aydında doğmuştur, 24 ya » gındadır. İsmi Neciptir. Bir hamal yükünü sırılıyabilecek kadar güçlü kuvvetlidir: — Benim, diyor, babam da, annem de sağ. Ekseriya, ana baba sahibi olmak in- sanı, çalışmak külletinden müstağni bıra- kır. Fakat © bana göre değil. Çünkü be - nim anam babam, bana değil, kendilerine bila bakamıyacak vaziyetleler. Babam bir fabrikada amelelik — ediyor. Ve bir kaç para tutan gündelikle, karısını, kızını ve kendini idareye çalışıyor. Üzstelik te yaşlı, ve zayıl bir adamcağız- dır. İşe yaramıyacağı günlerin gelmesi hiç te uzak görünmüyor. Hülâsa Gç insanın hayatı, benim bir an evvel hayata atılabilmeme bakıyor. Ben, Kütahya lisesinde okudum. Bir sene Halkevi yardım etti. Bir sene vilüâyet yar- dim etti. Lisenin geri kalan senelerini de arkadaşlarımın, hocalarımın muavenetle - Tile tamamladım. Ve işte hayatımın faciası, lisenin biti - gindan sonra başladı: Çünkü yüksek tahsil görmek istiyor - dum. Ve bu tabil arzu, bana çok pahalıya maloldu. Benim İstanbula gelebilmek için katlan- memiştir diyebilirim. Şimdi elze: «Maselâ dört gün aç kal - Bir gözü sakat olduğu için üniversite tahsili gördürülmiyen genç! diğim kahırları, bir kutup seyyahı çek « Bay Necip cennete gitmekten güçmü vaya, köprüden vapura, ve Sarıyerden a - zabaya binmek İâzımmış. Yani sizin anlı » yacağınız, Kütahyadan İstanbula gelmek- ten zor. Ve benim cebimde yol değil, ekmek pa- rası bile yok. Çaresiz Üniversite rektörüne baş vur - dum. bir talebeyi yurda yerleştirmenin salâhiyeti haricinde olduğunu söyledi. Nihayet, hatım sayılır bir hayır sahi bitin tavsiyesile yurda baş vurdum. Beni satılık cariye gibi tepeden Urnağa kadar süzdüler. Sonra: — Tavsiyeniz âlâ. Diplomanız mükem- mel. Ve buraya alınabilecek kadar fakir - siniz de, dediler. Ve beni tatlı ümitlere düşüren bu mu- kaddemeden sonra ilâve ettiler: — Fakat bunlara rağmen sizi alamayız!. Hayret ve merakla sordum: — Sebep! — Çünkü sizin bir gözünüz sakat.... Ve moksani — olmiyanlar buraya hiç pit uzvi görebilir. SON POSTA “ Son Posta ,, nın müsabakası: 40 Tarihi Vak'a Ve 40 Tarihi Tablo 19 - Dafneforiya Haziran 9 Eaki Yunanlılar, tanıılarını insan şeklinde tasavvur ederlerdi. Bunlardan Apollon #sll allelerinden birine mensup güzellikte eşi ar bulunur bir er- run, erkek güzelliğinin, Nurun Tanmsı idi. kek çocuk seçilirdi. Bu güzel çocuk Apollonu temsil ederdi. Me- Apollon, Leto (Gece) ismindeki bir peri kızı He tannıların | rasim günlünde, ellerlnde meşale tutan arkadaşlarile beraber, tanması Zefsin oğlu idi. Alnında göz kamaştıran altam yaprak-| derin bir sessizlik içinde Pitonun olan kulübeye giderler, larla örülmüş bir çelenk bulunan bu altır saçh güzel oğluna, | çahlara ateş verilirdi. Apollon, öldürdüğü gün, üzerine Zefa, güneşin muhteşem zafer arabasını vermişti. Güneşin zafer | açrıyan bu civardaki Tampe ırmağında arabasına güzellikte, vüratle, gürbüzlükte eşi olmıyan dözt at yıkanmıştı, başma defne dallarından bir çelenk takımış, koşulmuştu: Al at, ak at, parlak at, toprak at. Güneşin doğar- Delfiye dönmüştü. Onun için, bu zaferin şerefine yapılan şenlik- hken evvelâ kırmızımtırak vıı sonra l:lyıı*—l:ı:;ı: öğle |te, Apollon olan çocuk ta arkadaşlarile Tampe ırmağında yıka- vaktinde kızgın ve parlak olması, ve batarken de lar B inmesi bu dört at jle sembolize edilmişti. Bütün tabiat hâdiseleri, "_ı:"b::- _:h-i— ——=,ııw', :ı:::ı.nn.bı;’ .".;: insan şeklinde tasavvur edilen tanrıların bir takım sergüzeştleri, | || SAA Te maceraları şeklinde izah edilir. anlatılırdı. ) Açsllenı sefidiken. vak'âlardan bön 'da, takakt AAA JAlaA l SESME LAĞA Leightenun Dafne "'*';l'd*”u;;"?“__ bu "î' Könanında Krina vadisinde Piton adındaki mürhiş Bir yıları, ö)- | blode. bize Apollon gerefine .;::ıkı .u.u' leri ıonırm:l- Garmte yak Yıks' Pikduç ilkbahtr ya pi GA Danan ” dka| VARLEN ada GN PS e CÜS eee A S GÜ yarlarından akan taşkın sellere bir remiz, işaret N Carlidiü tadır. Önun ulfııı&ı genç Apollon gelmektedir. Sırtında beyaz delice atlıyan bu seller, insanlara, hayvanlara ve mahsüllere za-| merasim ::*—- h:'-iı;-î—:kv:':-n:&'ı M ı::":-n- ryar veren bir canavar gibi tası gösteren bir taç vardır. elinde ma tahsis © ol addolunmuştu. Güneşin scak nn ile bu 'sel yataklarının kurü- | bir defne dah tutmaktadır. Onun arkasında, diğer bir çocuk masi, Apollonun okları ile Pitonun vurulman teklinde hikâye | bir mrık öserine asılmış safran renginde esvaplar taşımaktadır. edilirdi. Burada bilâhare eski Yunanın meşhut Delfi mabedi ya- | Nihayet elinde Harp tatan bir çalgıcı, arkadan gelen mugannileri idare etmektedir. En gerideki çocuklar da Apollon mabedine pılmişti. Bu mabet civarında tanmı Apollon şerefine milli mü- sabakalar tertip edilirdi. Delfide, Apollonun Pitona galebesi konulacak hediyeleri, bu arada bilhasan büyük tunç buhurdanları canlandırmak için muazzam çenlikler, bayramlar yapılırdı. Bu | taşımaktadırlar. dimle dereem, düdak bükersiniz. — Fakat bir gözümün sakatlığı oku - temsil etmeak üzere Reşad Ekrem Koçu Ve emin ohun ki, dudak büküşüntze hiç gaşmam. Çünkü sefalet içinde büyüdü - #tüm halde, açlığın tadını ben bile, mide- min yanışından, dizlerimin kesilişinden, ve kafamın döntüşünden sonra anladım. İstanbulda bir telabe yurdunun bulun- duğunu duymuştum. Ve duymuştum ki ©- vada, fakir telebeler barındınlırlar, doyu- O gulurlarmış. t Ben, İstanbula gelir gelmez oraya gire- bilmenin yollarını aradım: — Pırkadan küğit getir! dediler. Fır - haya gittim. Oradan Halkevine gönder - dilen Helkevi kapıcısı, reisi Sanyerde bu- Tabileceğimi söyledi. Oraya gitmek Üzsre yola düzüldüm. Fa- kat nerede olduğunu bilmediğim bu Sa - myere yaya gilmiye kalkışltığımı görenler, Den Kişottan daha gülünç bir mahlüka rastlamış gibi dudak büktüler. TÖNÜLİ Saçlarını Boyamak istiyen Bir kadın.. f Genç bir kadın okuyucum saçlarının , kestane renginden — şikâyetçidir, bana f yazdığı mektupta diyor ki: ğ « Akşamları köyümüzün biricik ga- zinosuna indiğimiz zaman kocamın ara sra dalan nazarlarını ne zaman — takip . #etsem mutlaka sarı saçlı bir kadının başı ; füzerinde — projektörlenmiş — görürüm. kıskanmak, şüpheye düşmek hatırımdan geçmez. Bilirim ki kocum bu sarı — saçlı kadını tanımaz. Hem baktığı her za- man ayni kadın da değildir. #an — saçı kimde görürme onun tesirine — kapılır. Gözü bugün birisindedir, yarın ötekin- del Galiba bu sarı saç bütün erkeklerin Üzerinde ayni tesiri yapmakta olacak ki köyümüzde evvelleri yalnız bir tane iken, şimdi boya sayesinde sayıları dör- de çıktı. Geçen akşam düşündüm, bir şişe bo- ya ile ben de ayni şeyi yapabilirim» de- dim. Hem gözlerimin rengi elâdir, pek aykırı da düşmez, Meğet reisin bulunduğu yere varmak,lerine imreniyorum! mama mâni değildir! — Olabilir! — Siz, serçe parmağın eksikliğini de bir Hzvu noksan mi sayarsınız? — Talimatname öyle sayıyor. — Şu halde ben, bir gözüm sakat oldu- ğu için Üniversiteye devam edemiyece - Bim? Bu son sualim onları hayli kızdırdı ve bi — Sizin, dediler, bunu hâlâ anlıyama- yışınıza bakılırsa, sade gözünüz değil, ka- fanız da sakat! Şimdi ise, Fatihteki Servili medresenin bir odasında, İki arkadaşın yanında banı - miyorum. Ve karnımı doyurabildiğim günler, kayt olmadığım Üniversite dershanele - tinden birine girip dere dinliyor, ve göz - lori kazaya uğramamış çağdaşların sandet- lı Bunu düşündüğüm akşamın göcesi içim içime sığmadı. Kocama da haber wermiyeyim, ertesi akşam işinden gelin- ©e bir sürpriz karyısında kalsın, dedim. Dedim amma sabah olunca kararımı tatbik edemedim, tereddüde — düştüm, size sormaya karar verdim.» * Bu okuyucum bana kocası ile arasın. Boyama sarı saçın poembe beyaz tenle vardır. Amma ekseriyet, yüzde doksan dokuz ekseriyet yoğurtlu patlıcanı andı- rir. Güzellik kadar çirkinliğin de gözü çeken bir hassası vardır. Kocanızın gözü tırmalayan bir manzara önünde kalma- dığına emin misiniz? Saçlarınışı boyamanızı tavsiye —et- mem, Kelimelerimi dartılı — kullanmak bu, gülünç bir iştir, diyeceğim. Bununla beraber kocanızın muvafakatini almak, yakışacağına da yürde yüz emin olmak şertile bevesinizi tatminden de sizi men edemem. p Ş Teyze merasim için evvelâ, yılan Pitonun yuvı —<— Duda_k_lagıl manası İnsanların ağızları başlıca dokuz şekilde olur, dudakların biçiminden tabiatı anlamak kabildir Aşağıda okuyacağınız yazıyı — İngiliz gazetelerinden naklediyoruz: İnsan yüzünün en hasaas noktası ağıı- dır. Ağzın biçimi insanın ne yaptı. düşündüğünü en kolay anlatan vamtadır. Bu hususta erkek ağzı ile kadın ağzı ara- sında fark yoktur, insanların ağızlar dokuz çeşide tefrik olunmaktadır. gızları bu biçimde olanlar fıtra - tan ihtiyatlı kimselerdir. Fakat bu huyları ile iradeleri çarpışır ve neticede ih- tiyatkârlık galebe çalar. Kendilerine hâkim olan bu çeşit insanlar soğukkanlı ve iyi muhakaemelidirler. Yalnız inatçı olurlar ve maksatlarından dönmek istemezler. Bu çe- git dudaklar kadınlarda çok nadirdir. eÜ Bı dudaklar fitri tenbelliğe delâlet eder. Fakat bunların sahipleri her şeyde muvaffak olmağa azmetmiş kimse lerdir ve azimleri galebe çalar. Arasıra bu dudaklar kuvvetli, fakat küstah bir şahsi - yete delâlet eder. Dudılılıım böyle bir şekil alması senelerce devam eden düşünce - lerin mahsulü olabilir. Bu çeşit dudakların sahipleri hislerini ve heyecanlarını kontrol altına alırlar. Derin hissettikleri halde hir- lerine karşı hâkimiyetlerini kaybetmezler we bu yüzden şahsiyetlerinin kuvvetini is- raf etmezler. Bu çeşit dudaklara malik olanların canlı gahsiyet sahibi olduklan güphe götürmez. MERİLE a -| anlamıyanlar kendileridir. Bunlar hiddet Bu geşit ağız sahiplerinin en belli başhı — vasıfları tabammül, — derli toplu düşünce ve sebattır. Bunlar — hangi işle meşgul olurlarsa ona sarılırlar ve dü- göncelerile işlerler. Bunların hakkı yalnız muvaffakiyet değildir. Deaha ilerisini de hakketmiş olurlar. v geşil dudaklara sahip — olanlat kadınsalar son derece romantik o- harlar. Bu çeşit kadınlarla kuvvetli, sessiz erkekler arasında fazla yakınlık vardır. Bu biçim ağza malik olan kadınlar erkekleri iyi anlarlar, fakat, çok remantik oldukları için bu hal aklı selimleri üzerinde bir hayli tesir eder. Erkeklerde bu çeşit dudaklar daha ge niştir. Bu da onların çok heyecanlı olduk- larna, sanatkâr ruhu taşıdıklarına delâlet eder, Bu çeşit erkekler aşktan, — tenkten, neçe ve ahenkten zevk alırlar. Hiddııkıine bâükim olamamak yü- zünden şaheiyetlerini — bozanların dudakları bu şekildedir. Bunlar arkadaş larile daima didişirler ve sevdiklerini da - rıltırlar. Bunlar, kimsenin kendilerini anlama - dığını ileri sürerlerse de hakikatte kimseyi unlar kadın dudaklarıdır. Ve de- Tn hissi, ateşli ihtirası ifade eder. En büyük işleri bu çeşit dudaklara sahip elan kadınlar ilham etmiştir. Bu çeşit kadınların aşkları ince, güzel ve süreklidir. Ve buna ancak erkeklerin en iyisi ve en incesi Tâyıktır. ettikleri zaman biraz dişlerini — srkarlaren çok isabet ederler. udakların bu biçimi ekseriyetle er- keklerde görülür ve istihzaya de- Wlet eder, Hayatın çetinlikleri, güçlükleri bunların içinde müvazenesiz bir akâülâmel yapar ve bunları arasıra rahatsız eder. Bu his gerçi, gelip geçicidir, fakat ikide birde tekerrür eder. Çaaaaki ,, Bu çeşit ağza sahip olan kadın, en zalim erkeklerin hakkından gel « meğe muvaffak olursa da idaresizlik yü - zünden daha ince ruhlu erkeklerle geçine- Ruh hastaları Bu çeşit dudak sahiplerinde mevkile » Doktar Etem Vassafın ikinci ma- İ vini kaybetmek korkusu vardır. — Paraya kalesi yarınki — sayımızdadır. düşkündürler.