29 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

29 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

z Suy(ı ——— — ? erguı En bııynk Ve en acı Hakikat B Meclininde cereyan eden müzakere- ler, bir çok mühim mmemleket meselelerinin hp konuşulmasına, ve bazı hakikatların e — ütçe münasebetiyle Büyük — Millet açI öğrenilmesine vesile teşkil etti. Bu meseleler içinde bizi en ziyade a- lükadur edeni Maarif Vekili Saffet Arıka. nn ortaya attığı rakamlardır. Bu rakamlardan öğreniyoruz ki, mem- lekette ilk tahasil çağında 1,850,000 çocuk vardır. Buna karşı şebir, kasaba ve köyler- de mektebe ancak 658 bin çocuk devam etmektedir. Demek ki çocuklarımızın üçte ikisi okumuyor. Bu bir. * İlk mekteplere devam eden 658 bin çocuğun 370 bini köy mekteplerinde, 310 bini şehir mekteplerindedir. Köylerimizin nüfusu, umümi Büfusumuzun yüzde 75 i e- Jarak kabul edilirse, Şehir mekteplerinde bulunan çocukların yüzde 75, yüzde 25 dir. Filhakika Türkiyede 39 bin köy var- dır. Bunlardan yalnız 5000 köyde mektep vardır. 34 bin köy mektepsizdir. Yani hiç olmazsa 34 bin ilk mektep hocasına ihtiyaç vardır. Bu iki, köylerde * Cumburiyet ilân edildiği zaman mekteplerde 9800 talebe vardı. Bugün bu talebenin miktarı 63 bini bulmuştur. Fakat buna karşılık © vakit 1900 mek- tep hocası vardı. Bugün hoca miktarı an- cak2100 dür. Talebe miktarı 7 misli arttı- fına göre, daha hiç olmazsa 45,000 orta mektep hocasına ihtiyaç vardır. Bu üç. orta * Halbuki — muallim — mekteplerinin ve diğer mekiteplerin her ge- ne yetiştirdiği muallim miktan ancak dört beş yüz kişidir. Bu rtakamla ihtiyacımız o- lan miktarı doldurmak için yarım asır bek- lemek Tüzımdır. Bu dört.. * Bu rakamları okuduktan sonra şimdiye kadar hiç birimizin maarif meselesini kav- ramadığımızı anladım. — ve teferrüsta a- it meseleler üzerinde duruşumuza — üzül- düm. Görülüyor ki maarif meselesi bizde he- nüz muallim ve mektep mescelesi halinde- dir. Daha terbiye sistemi, nazariye, —im- tihan, kalabalık snıf, kitap vesaire — gibi meseleler onuncu derecede ehemmiyeli 0- Tan, ve ana meseleyi falletmiş olan ileri memleketler için mevzuubahsolması lâzım gelen meselelerdir. Biz daha maarif meselesinin ana hat- ları üzerindeyiz ve her şeyden evvel bu acı bakikatları gözönünde bulundurarak mu- hakeme yürütmeğe mecburuz. Özlü sözler —H Kadınların cehennemi ihtiyarlıktır. La Rochefoucauld Kadının kalbi, hisleri içine almadan ak- settiren bir aynadır, Fransız ata sözü Aldanmak ve ağlamak kadınların ver- gisidir. Chavcer Dünyada cennet ve cehennem — kadın kelimesindedir. Her kadın güzel cih eder. Kadınların hisleri erkeklerin — anlıyamı- “yacağı bir âlemin mahsulüdür. Josef Conrad Kadınların göz yaşından — daha çabuk kuruyan bir şey yoktur. Fransiz ata sözü —| Kadin camdan yapılmıştır. | Cirvaites En sön medeni olacak mahlük kadındır. Mendith Yeklkapna düşünen Kadın Kü seyleri "işünüz. ——— —— —- K Fes.rrlı Makale Kuduz tehlikeli bir hastalıktır. Bize hastalığı nakleden kö- peğe karsşı derhal tedbir alırız. Bu suretle onun zararının önü- ne geçmeğe çalışırız, kuduz köpeği bulursak öldürürüz. gören insanlar vardır. Bunlar ya insanın hayatına, ya namus ve şerefine musallat olan Cemiye'te de kuduz köpeğin rolü ahlâksızlar, dejenereler, suçlulardır. Nasil kuduza karşı müdafaa tertibatı hılmkımdıi—d'—'ıihorunıkiçüılimıdum -SON: POSTA*: almıştır. Onları ceza, hapis, vesair bir takım yollarla zararsız bir hale getirmeğe çalışır. Fakat bazı zararlı mahlüklar vardır ki, kuduz köpek - gibi kendisini meydana vermez. Gizliden gizliye, el altından çalı- gır. Yaptığı zararın farkına varılmaz. Fakat yaptıkları tahribat daba büyük, dah tehlikeli olur. Kuduzdan bir dereceye kadar korunabilirsiniz, fakat bu almışsak, cemiyet tehlikeli unsurlardan kurtulmak daha güçtür. Bunlara karşı daima ıoıüıııı açık bulununuz. (söz ARAsıNDA Eczacı kalfalığından İngiltere müstemlikât nezaretine / Son günlerde is- tila ederek — Bald- vini müşkül — vazi- yette birakan İngil- tere — müstemlekât nazırı J.H.Tkomas gayet garip bir in- Öi Dokuz ya- şında eczacı kalfa- sanmış. hğı etmiş, — oradan bir koltukçuya çı- rak olmuş. Ön bir yaşında yıkarmış, sonra şoför olmuş. Makinist, ve amele teşkilâtı kâtibi umumiliği — yapmış. Oradan meb'us ve nazır olmuş, lokomotifleri Bir gün Thomas beşinci Jorjun kan- sının hasta olduğunu duymuş, pek merak- lanmış ve doğru saraya giderek kırala; — Karınız nasıl? diye sormuş. Kral bu merasimsiz girişe, içten gelen âübaliliğe memnun olarak kendisini taltil etmiş imiş. ... Amerikan bankalarındaki sahipsiz paralar Nevyork bankalarında sahipsiz olarak 50 milyon dolar senelerdenberi yatmakta- dar. Buııl;nıı sahipleri bir türlü bulunama- | maktadır. Ancak Amerikan kanunlarına nazaran bu paralar otuz sene geçmeden devleta in- tikal edemiyeceği cihetle şimdilik hiç bir şey yapmağa da imkân yoktur. . Berlinde kaç sokak var? Berlin, sür'atle genişleyen ve büyüyen şehirlerden biridir. 150 sene evvel Alman- yanın payitahtında 140 bin insan varken bugün bu miktar dört milyona çıkmıştır. Belediye yaptığı son bir plânda, — yalnız Berlin şehrinin içinde tamam 8000 sokağın mevcut olduğunu tesbit etmiştir. İSTER Giresonda çıkan « Yeşil Gireson» gazetesinde «Orijinal bir Birlik» başlığı altında bir yazı okuduk. Bu yazıda Tireboluda teşekkül etmiş olan «Muallimler ve Memurlar» bahsediliyor. «İnciv imzasiyle yazıyı yazan zat bir akşam bu birliğe gidiyor ve gördüklerini şöyle anlatıyor: #Girdiğim odada memleketin inanılmayacak şahsiyetlerini poker masaları başında görüyorum.. Kalbim szlayarak bey- nimden vurulmuşa dönerek salona giriyorum. Edebi, ahlâki veya içtimal bir konferans dinleyebileceğim ümidiyle girdiğim bu salonda ne kadar yazık ki istemiye istemiye: İSTER HERGÜN BİR FIKRA- | Tecrübeli kaptan Eskiden, — padişahların — rükübuna mahsus bir (İstanbul) vaparu hüma - yunu vardı. Bu yandan çarklı gemi, Beşiktaş önlerinde mütemadiyen de - mirli durur, senede bir defa ya kımıl - dar, ya kımıldamazdı. Bunun süvarisi C.., Bey isminde pa- lavracı bir zat'ı. Denizciliği sıfır mer - tebesinde olduğu balde, kendini bir transatlântik kaptanı kadar mahir gö- rür ve herkese de öyle göslermek ister- di. Bir gün, vapur İzmit körfezinde bir deneme seferi yapıyordu. C... kaptan yanına bir iki de mizafir almıştı. da bermutat, misafirlerine karşı yük - sekten atarak, öğünüyorda: — Ben, diyordu, bu körfezin her ta- rafını cebimin içi gibi bilirim. Nereler- de kayalık, sığlık varsa hepsini noktası noktasına tayin ederim.. Tam bu sırada, (İstanbul) vapuru, gıcırdıya gıcırdıya sürtünerek bir kum- luğun üzerine yaslayıverince, C... kap- tan, hiç İstifini bozmaksızın: — Nah! İşte burası sığlıktır! dedi. * Büyük Petro Devrinden kalan Bir bomba Azak — şehrinde yapılan bazı hafri- yat esnasında 100 kilo kadar — ağırlı- gında — patlamamış eski bir bomba bu- Tunmuştur. 240 yıl — toprak altında yatan bomba, 1696 da Azak — gşehrindeki Türk - istihkâmlarının muhasarası esnasın- — Üç pot. — Peki gördüm. — Nen var? — As döpen, Birliğinden bu |d Edenin bir Şikâyeti ve Aldığı cevap Bir gece saat tam üçte, Eden tatlı uy- kusunda — uyurken, büyük — gazeteler den biri, Cenevre- den, — mahiyetini pek iyi anlamadığı bir telgraf —almış, ve telefonu açarak, Eden'i uyandırıp i- zahat istemiş, — na- zik bir insan olan Eden lâzım olan izahatı vermekte kusur etmemiş, fakat ertesi gü- nü de gazeteciden sureti hususiyede şikâ- yet edince: Gazeteci: — Eden'in şikâyete hakkı yok demiş, memleket işlerinde rahatsız olmak — ve e- dilmek yoktur. Eden vazilesini yapmıştır. ... Mahküm olan boğa güreşçisi İspanyada boğa hâlâ milli spor- dur. Güreşçiler, halkın nazarında — zafer | kazanmış generallardan daha yüksek mev- ki sahibidirler. Geçenlerde — Meksikadan İspanyaya gelen bir boğa güreşçisine mü- saade verdi diye, İspanyol boğa güreşçile- Ti isyan etmişlerdir. İçlerinden bir tanesi, biz «boynuzlu ve kudurmuş hayvanları ye- ve sereriz. Masa başında oturan idareciler- den mi korkacağızn demiş. Demiş amma bu sözü üzerine de doğru hapishaneyi boy- lamış. Hapishane müdürü kendisini deli- ğe allığı zaman ona şu ihtarda bulunmuş: — Sözünü sobbetini bilmek te en aşa- a ile güreşmek kadar zordur.! da Büyük Petro askerleri tarafından kul- İlanılmış olan bir bomba imiş. ISTER İNANMA! — Benimki üç dam, — Bende fül var. Sesleri duyuyorum. Demek bu irfan ocağı da böyle her gece bu kötü seslere makes oluyor ve memleketin her bakımdan yükselmesinde birinci derecede rolü olacak maarifçilerin yu- vası, bir sefahat hayatına yataklık vazifesi görüyor! Ne kadar acı, ne kadar yürekler parçalayıcı bir hakikat!. İNAN İSTER İNANMA! Süflülük hasreti Ermel - Talı Gcnç ve dinç Türkiye cumhuriye*, tinde, medeniyet vadisinde at? lan her ileri adımın hiz aldığı Kamu- tay kürsüsünde, ağzı fodla kokan bit zihniyet, davanın mahiyetini kavra * yamamış acemi bir müddeiumumi he* yecaniyle, medeniyetin aleyhinde ate$ püskürerek, on üç yılda elde ettiğimiz nimetlerin milli hudutlar haricine atıle masını istedi. İnsanların, insan gibi yaşamaların! temine medar olan bu medeni nimet * ler, şüphesiz ki © medrese zihniyetinilk dar çerçevesine sığamaz. Eğer sığmış olsaydı, bu memleket ve bu millet, altf yüz bu kadar yı), yerinde saymaz, ilerj gitmek — için güneşiniğ doğmasını ve medreselere — sığınmı Mmuzır bir muhafazakârlığın yıkılması! beklemezdi. Güya iktısadi endişelere dııyunıyol gibi görünen bu süflülük hasreti, üzerf yaldızlı, fakat içi zehir dolu bir hap gir bidir . Bu hapı, Türkiyede, şifai hassalarir na inanıp da yutacak kalmamıştır. O ch hetten korkumuz yoktur. Medeniyetd ve onun geıırdıuı rahata, huzura, ko* cumhuriyet Yalnız esefimizi mucip olan, medef nf bir kütlenin en tabit, en basit ihtie yaçlarını lüksten ayırt edemiyecek &e rümcekli bir zihniyetin en yüce mahfilde yer buluşudur. Bid'atı sey'ik e.. bir zamanlar, softaların elinde, rasf gele basılan bir kara damga olmuştu. Bu damga her yeniliği turfa gösteriyor;, zavallı saf müminleri rahattan, huzur* dan, sür'atten, kolaylıktan, — temizlik« ten, hasılı medeniyetten tahzir ediyore du. Medreselerle beraber bu damganıri da yok olduğunu zannetmiştik, Meğet kimlerin elinde, nerelerde sığınmış!. Fakat ne de olsa, müzminleşmiş bit illetin tesirini kaybeden mikrobu gibi; bunüm İçtimet Bünyönsine zarat » vetii mek ihtimali kalmamıştır. DeeeT ea Ç Ai Biliyor Musunuz ? 1 — Türkiyede kahvehane kaç tarihin* de, hangi padişah tarafından, nerede açıl mıştır) 2 — Rus edibi Dostoyevakinin türkçe” ye çevrilmiş başlıca iki eseri hangisidir? 3 — La Paz şehri hangi devletin payi tahtıdır? 4 — Türk amirallarından Turgut vekt hangi harpte ölmüştür? 5 — Çarlık Rusyasında erkeklerin sa kalını ve bıyığını kestirerek halkı asrileş tirmek istiyen hangi Çardır? 6 — Türkiyede güzel sanatlar akadet misini kuran zat kimdir? (Cevapları Yarın) * Dünkü suallerin cevapları: ” | — Yedikule zindanlarında Yeniçe * riler tarafından boğulan Osmanlı p.d..ıb' larından Genç Osmandır. 2 — Japon kadınları ayaklarını güzel leştirmek için daha' küçük yaştan bir cef* dere içine koyarlar. Senclerce cendere içif” de kalan ayakların parmakları — birbirint giret ve ayak azami şekilde küçülür. Kü* çük ayak Japonyada makbuldür. 3 — Kanuni Süleyman Macaristan V" Avusturyaya yaptığı bir seferde Szegedif önünde ölmüştür. 4 — Habeşistandan ordusunu bırakâ * rak kaçan İmparator Haile Selâlie 1891 dü Harrarda doğmuştür. — Ras Magownen'if hakkında resim yapan ref " Çrnşashi Melesimez; Cobenili VTT Lorenzodi Credi, Ennc:llı, F Bönehefi — ıx... Dyeh, ilh..

Bu sayıdan diğer sayfalar: