10 Sayfa BELGRAT iNTIBALARI (Baş tarafı I inci sayfamızda) Bir Yugoslav kadını bana: — Benim, dokuz yaşında bir oğlum yar; dedi.. geçen gün Türkiye elçiliğinin Bnünden geçerken, orada asılı bayrağınızı Börmüş. Eve döndüğü zaman bana bunu bevinçle anlattığı gibi, bilir misiniz ne söy- ledi> «Anne! Beni İstanbula götür de A- tatürkü göreyim. Ben onu çok seviyoruml» Yemiş almak için dükkânına girdiğim Nişli bir manav da bana sormuştu: Siz Türkiyeden geliyorsunuz, öyle mi? Türkiye çok kuvvetli, çok ileri — bir foemleket. Biz de Türklerle birlik — olduk | gimdi.. artık hiç kimseden korkmayız! Yine bir gün, Hariciye Vekilimizle bir- İikte, Belgrad sokaklarında yaya — dolaşı- yordum. Kendisini resimlerinden — tanıyan halk, hürmetle geri çekilip yol — veriyor, tâzimkâr bir vaziyet alıp selâma duruyor- du.. * Yoluma devam ettim. Di üyorum.. Türkiye ile mâzideki maddi — ilişikliğini, cadde, mahalle, meydan isimlerini aynen Ebka etmek, Türk eserlerine riayetle onları Mmuhafaza eylemek suretiyle bugüne kadar devam ettiren bu dost ve müttefik mem- lekette ben kat'iyen yabancı değilim. İstanbol Kapiya.. Topçi dere. Kale meydan.. hep bu isimler alelâde birer s0- kağın, birer mesirenin isimleri değil: Yu- Boslav kalbinden benim kalbime ve ben- Hen de ona intikal eden dostluk duyguları bu yollardan ve bu semtlerden geçiyor. Kafâna ndını ta- şıyan kahvehanede we mehâna denilen birahanelerinde ye- diğim — kebab - gi- şin bedelini dinar ve para ile ödüyo- im. Büyük Yugos lav milleti, bir gün gelip te, , | - sulh ve selâmeti i- Yugoslavya Orman ve çin yine büyük Türk Madenler Nazırı — milleti ile elele ve- Yankoviç Tip çalışacağını tü b zamandanberi tahmin etmiş-sanırsınız. Büyük, küçük, Sırp, Boşnak, Hırvat, Sloven.. kiminle görüşürseniz, görüşünüz, edineceğiniz intiba şadur: Yugoslavya bi- ge bütün kabiliyeti, bütün samimiyeti ile :'iı:mm ve bu dostluğa olanca inancımız- güvenebiliriz! cihanın * Bugünkü Stoyadinoviç kabinesinin te- mel taşlarından biri olan münakalât na- zırı Mehmed Spaho ile konuştum. Bu zat tahsilini Viyanada yapmış, azimkâr, yük- sek ve kavi seciye sahibi, muktedir bir dev- let adamıdır. 1918 den sonraki Yugoslav- yanın mali esaslarını bu kurmuştur. Fasih bir Türkçe ile bana dedi ki: — «Türkiye ile Yugoslavyanın arasın- daki dostluk tarı ve samimidir. Türk müt- tefiklerimizi kuvvetli ve her cihetle yüksek biliyor ve kendilerine karşı saygı ve sev- gi besliyoruz. Bütün Yugoslav milleti de bu ayni duygu ile mütehassistir. Sefiriniz Haydar Aktayın bu işde pek büyük rolü olmuştur, Türk dostlarımıza benim tarafım- dan bu duyguları bildirmenizi rica ederim.» Başvekilin yine sağ eli mesabesinde o- Jan Orman ve Madenler Nazım Mösyö Yankoviç'in ağzından da şu sözleri dinle- dim: — «Matbuat bize çok yardım etmiştir; ve aramızdaki dostluk bağlarını kuvvelten- dirmeğe hizmet eden Türk matbuatı ile bizim matbuata karşı minnettar olmalıyız. Ümnit ederim ki iki memleket gazeteci- leri arasında bundan böyle daha sıkı mü- nasebat tecssüs edecektir. Dış siyasa sahasında, — biliyorsunuz ki tam bir âhenk ile hareket etmekteyiz; ve muhterem Cumhur Rceisinizle Cennetme- kân Kralımız Aleksandı'ın müştereken çiz- dikleri yoldan hiç bir şey bizi inhiraf etti- remiyecektir. Bizim bir tek arzumuz, vak- tiyle Volkanik iken şimdi sakin bir vaziyette bulunan şu köşede zur içerisinde yaşamaktır. Mü en at ve hus erek mesâ- imizle başka memleketlere örnek olmağa çalışacağız. Terakki ve medeniyet kat'i bir müsalemete ve tamamiyle normal bir ha- yata muhtaçtır. Fimaabad hiç bir entrika bizim aramı- zi açamaz. Türk » Yugoslav dostluğu, düş- man ellerinin değemiyeceği, kudsi bir key- fiyettir, Biz, memleketinizi candan severiz ve sizi temin ederim ki sefiriniz Haydar Ak- tayın bu dostluğu günden güne kavileştir- mek hususundaki mesâisi çok kıymetlidir. Kendisinin, Başvekilimizle her mülükatın. dan sonra Türk - Yugoslav dostluğu bir kat daha sıkılaşmıştır. emin olun. Son Balkan konferansını mütcakip kendimizi her vakitkinden daha kuvvetli hissediyoruz!» Bu ifadelere ben bir şey katacak deği- Km, Herhangi bi: mütalea bunların sami- miyet ve belâgatini ihlâl edebilir. E. Ekrem -» Talu .. Habeş davası tekrar sarpa sarıyor (Baş tarafı I ele almaya karar verir ve Milletler inci sayfamızda) Cemiyeti azaları tarafından topluluk- la alınan tedbirlerin şimdilik değiştirilmesine mahal olmadığı kanaatini bes- ler.» Habeş murahhasının sözleri Reis bu takriri okuduktan sonra söz isteyen bulunup bulunmadığını sor- muş, evvelâ Habeş murahhası Veledi nin kâmilen tatbiki lâzım - geldiği bir mahiyette olduğunu ve Milletler Meryem söz almış, ve 16 ıncı madde- i söyleyerek vaziyetin son derece feci Cemyeti azası olan Habesistanın kor- kunç tehlikelere maruz bulunduğunu anlatmıştır. Şili zecri tedbirlerin kaldırılmasını istiyor /SON POSTA [Selânik sokakların- da tanklar dolaşıyor (Baş tarafı I inci sayfamızda) Yazılı levhalar asmışlardır. Bir İşçi Daha Öldürüldü Atina, 12 — (Hususi) — Kokinia'da grevciler ile zabıta arasında — çarpışmalar olmuş, bir işçi öldürülmüştür. Üniversitelilerin Grevi Atina, 12 (Hususi) — Grev zaheretlerini izhar Selânik üniversite- vi talebesi de grev ilân etmişlerdir. Grevler Devam Ediyor Atina 12 (Husust) — Kavala, Serez, İskeçe ve Dıramadan bildirildiğine göre buralardaki tütün işçilerinin grevi devam etmektedir. Trakya şimendifercilerinin de grev ilân edecekleri bildiriliyor. Örfi İdare İlân Edilecek Mi? Atina 12 (Hususi) — Hükümet grev mıntakalarındaki asker, jandarma ve po- ilere mü- lisin müteyakkız bulunmalarını — emretmiş- tir. Bu mintakalarda örfü idare ilân edile- ceği hakkında şayialar dönmektedir. Grevcileri Şartları Selânik, 12 (A.A.) — Grev komitesi, mevkuf amelenin serbest bırakılmaları şar- tile tekrar işe başlanılmasına karar — ver- ir. Mahalli memurin, bu şartı kabul et. mek istememektedirler. Milli Ekonomi Na- zanı, ihtilâfı halle teşebbüs etmek maksadile bugün buraya gelecektir. Liderlerin Talebleri Atina 12 (Husust) — Dün akşam top- lanan Liderler Meclisinde Selânikte başla. yıp başka yerlere de sirayet etmek üzere bulunan grev meselesi de konuşulmuştur. Liderlerden Sofulis, Kafandaris, Papa S e kan dökülmesine se- bebiyet veren jandarmanın baştan — aşağı değiştirilmesini istemişlerdir. Uzlaşma Atina, 12 (Hususi) — Dün akşam tü- kaları ile tütün — işçileri a elde edilmiş hapılan mukave- Anastasyo arasında bir tebliğde ncüler grevinin bi nan işçilerinin iştirak edecekleri yirmi dört saatlik umumi grev ile birlikte hitam bu- lacağı ilân edilmiştir. Kral Dedeağaca Gitmiyor Atina, 12 (Hususi) — Makedonya ve 'Trakya tütün işçilerinin grevi Üzerine kra- hın Dedeağaca yapacağı ziyaretten sarfına- zar edilmiştir. Boğazlar konfer;n_sı (Baş tarafı I| inci sayfamızda) den, Boğazların gayri askeriliği hakkında- ki ahkâmın tadili için 22 haziranda İsviç- rede Montreux şehrinde bir konferans ak- tedilmesini istemiştir. Cenevre 12 (Hususi) — Doktor Tev- fik Rüştü Aras bugün Fransız delegesi M. Pol Bonkur ile görüşmüş, Boğazlara —ait ahkâmı yeniden müzakere edecek konfe- ransın 22 haziranda Montreux'de toplana. cağını söyler l Konferansın toplanması için tertip edi- len yer ve tarihin imi ip olduğu umu- miyetle kabul olunmaktadır, Ankara 12 (Hususi) — Hükümet, Bo- Zazların tahkimi meselesi hakkında muh- telif devletlerle teati ettiği notalarla —mu- habereyi bir araya toplayarak, bir Beyaz kitap halinde neşredecektir. YUSUF İ —15— Fakaaat... Bu sefer de, propaganda baş göstermişti: — Sultan Aziz, mecnun idi. Sureti kat'iyede intihar etmiştir. Mithat Pa - şayı halkın gözünden düşürmek — için İbu katil meselesini ortaya çıkaran Ab- dülhamit, çok büyük bir hata etti. Sul- tan Muradı da bu işe karıştırarak âdeta Sultan Mecit oğullarını lekeledi.. Sul- tan Azizin kıpkızıl bir mecnun oldu - ğuna en büyük delil, oğludur. Yusuf İzzeddin Efendi, anadan doğma bir mecnundur. Bir gün gelip te tıpkı ba- bası gibi onun da kendini öldürmiye - ceği ne malüm?.. Padişah, ihtiyar. Ve ayni zamanda hemen her gün hasta. Anlaşılıyor ki, şurada dört günlük öm- rü var. Zavallı adam, yuvarlanıp git - tikten sonra yerine eğer deli Yusuf İzzeddin gelirse, Allah bu milletin en- camını hayreyliye, O zaman İttihatçı- lar büsbütün azıtacak, artık bu mem - lekette bir gün bile barınmıya imkân olmıyacak.., Çengelköy kahvelerinden Kaynıyan bu propagandalar yavaş yavaş, muhi - te yayılıyor; halkın cahil ve avam ta- bakası üzerinde muhtelif şekilde de - dikodulara sebebiyet veriyordu. O aralık bazı meselelerin müzake- resi için İstanbula gelmiş olan Cemal Paşa da bu propagandayı duymuş ve derhal dahiliye nazırı Talât Beye koş - şöyle bir muştu. Ve: — AÂziziml.. Siz, uyuyor musunuz. Nedir bu propaganda,., Bunları kim yapıyor; kim yaptırıyor. Bunun der- hal önüne geçin. Sonra başımıza iş çı- kar. Diye şikâyette bulunmuştu. Talât Bey, gizlice tahkikata giriş - mişti. Bu propagandanın, şehzade Vahdeddin Efendinin adamları tara - fından yapıldığı tesbit edilmişti. (31 mart) vak'asında aldığı garip tavırlardan ve vak'a ile alâkadar bazı şahısları da Çengelköydeki köşkünde sakladığından dolayı esasen Vahded- din Efendiye karşı bir emniyeteizlik beslenilmekte idi. Bu haris şehzadenin şimdi de böyle propagandalara cere - yan vermesi, bu emniyetsizliği büsbü- tün tezyit etmişti. Artık Vahdeddin Efendiye şöylece | hafif tertip bir ders verilmek icap et - mişti. Fakat, hanedan arasında bir sı- zıltı ve dedikoduya sebep olunmamak için bu meselenin fevkalâde mahrem tutulmasına karar verilmiş; ve sanki husust bir ziyaret maksadile gidiliyor- Bundan sonra Şili murahhası söz - istemiş ve harbin bitmiş olmasına meb- ni zecri tedbirlerin de kalkması lâzım geldiğini anlattıktan sanra «bu ted- birleri aleyhinde - kararlaştırdığımız devlet zarar gördüğü gibi bunları tat- bik eden devletler de zarar gördüler.» demiştir. Bunu mütcakip Arjantin murahhası söz almış ve zecri tedbirler aleyhin. de bulunmamakla beraber bazı ihtirazi kayıtlar ileri sürmüştür. Nihayet karar kabul edilmiş ve bu suretle zecri tedbirlerin hiç olmazsa 15 Hazirana kadar devamı temin olun muştur. İtnlxan heyeti Cenevreden nasıl ayrıldı? Cenevre, 12 (A.A.) — İtalyan heyeti, başında Aloisi olmak üzere saât 16,40 da Romaya hareket etmiştir. İtalyan delegasyonu namımna söz söylemeğe salâhiyeti olan bir zat, Roma- dan gelen talimatın heyetin Cenevreden kat'i surette mi yoksa muvakkaten mi müfarakat etmekte olduğunu tasrih etmemiş bulunduğunu söylemiştir. Fransız ve İngiliz mahafili, lulypnlınn azimetinden sonra İtalyanın Mil- letler Cemiyetinden çekilmesinin muhtemel bulunduğunu beyan etmekte- dirler. İtlaaxnın kararı Romada bomba gibi patlamış.. Roma, 12 (A.A.) — Havas ajansından: İtalyan delegasyonunun Ce « nevreyi terketmek için emir almış olduğu haberi burada bir bomba gibi patlamıştır. Yarı resmi mahafil: 1 — İltalyanın zecri tedbirlerin kaldırılmasını ve yeni imapratorluğun ta- minmasını beklemekte olduğunu, 2 — İtalyanın ricacı vaziyette kalamıyacağını ve Avrupa devletleri — ile her türlü mesai birliğinde bulunmaktan imlina edeceği beyan edilmektedir. Romada neler söyleniyor? Roma, 12 (A.A.) — İyi haber elan mahafilin kanaatine göre,, İtalyan muş gibi, Cemal Paşa ile cemiyetin na- fiz erkânından erkânıharp binbaşısı Hafız Hakkı Bey, Vahdeddinin Çen - kurulamıyor gelköyündeki köşküne gönderilmişti. (Baştarafı I inci sayfada) Kurnaz şehzade, misafirlerini zahi- fakat iştirak eylemiyeceklerini bildirmiş- |ri bir iltifatla kabul etmiş; izzet ve ik- lerdir. ramda kusur eylememişti. Bir müd - Komünistlerin ileri sürdükleri sebep | det, dereden tepeden — bahsedildikten sudur: Yeıf: f'lükü""f"_ mevki — aldıkları| ,onra Cemal paşa, ağzından baklayı vpzrmz huxum'cı M,üf"l S aa Tüne- | karmış; o kendine mahsus olan nük- cek, fakat mahiyet itibariyle Müfrit — Sol / © ( 7r esile yarı tehditkâr bir tavur al- olamayacaktır. Pai Yaşbidin. BjlE'ne Radikal de hükümete TU$: yapılan propaganı ; iptirak edip “atmemak: için henlli İacar ve-(fANID0ĞA Ve fena tesirler husule getire- Tememişler. ceğini izaha başlamıştı. Radikalların lideri olan Daladier, ida-| Vahdeddin; bu sözleri âşikâr bir te- bil- |lâş ile dinlemiş; kendi tarafından ya - pılmadığına teminat vermiş.. ve sözü —— — Fransada yeni kâbine Sosyalistler re hey'etinin yarın karar vereceğini dirmiştir. delegasyonunun azimeti İtalyanın kat'i olarak Milletler Cemiyetinden —ay- rıldığına bir delil teşkil etmektedir. Bu, Milletler Cemiyetini, İtalyan aleyh- tarı politikasını bırakmıya mecbur etmek maksadiyle yapılmış bir hareket- öi Son dakika: Londra, 13 (Hususi) — Ünited Pres muhabiri bildiriyor: İtalyan de- legesi Baron Aloizi ile arkadaşlarmın Cenevreden derhal ayrılmaları, İtal - yanın Milletler Cemiyetinden çekilmesine bir başlangıç sayılıyorsa da İtalya hükümeti namına söz söylemeğe salâhiyettar bir zat İtalyanın çekilmeğe karar vermediğini söylemiş ve bu hareketin bir protesto olduğunu Mayıs ZZEDDİN Öldü mü, öldürüldü mü? Eski Osmanlı Veliahtı katledilmiştir Yazan: Ziya Şakir lbıı hayli döndürüp dolaştırdıktan son- ra: — Bana kalırsa, bu gibi dedikodu - ların önüne geçmek için küçük bir ça- re var, O da, benim (veliahdı sani ol- duğumu ilân etmek. Demişti... Cemal paşa, Vahded - dinin bu teklifine karşı hayretini giz- lememiş; ve: — Anlıyamadım. Demek mecburiyetini hissetmişti. Çünkü, Osmanlı saltanat kanununda, ikinci veliahtlık namile bir usul ve te- amül mevcut değildi. Ancak, sultan Reşad tahta çıktıktan sonra, bir ara - hk şehzade Süleyman efendi bu un- van ile yadedilmişti. Vahdeddin'e yarı tehdit mahiyetin- de bir ihtarla biten bu mülâkattan son- ra, onun ihtirasığı dindirmek ve mel- huz olan bir fenalığın önüne geçilmek için artık (Vahdeddin)e (veliahdı sa- ni) unvanı verilmişti. Fakat onun hu unvanı alması; Yusuf İzzeddin efen - diyi fena halde pirelendirmişti. Zihni- ne, garip bir endişe gelmişti. Âdeta, Vahdeddin ile İttihat ve Terakkt ce - miyeti arasında gizli bir itilâf aktedil- diğine hükmetmişti. * 3 üncü vak'a: Günler ve aylar ilerledikçe, hâdisat birbirini takip etmekte idi. Memleketteki — muhalefet şiddet - lenmişti. Mahmut Şevket paşa istifa etmiş « ti. Cemiyet, iktidar mevkiinden çekil- mişti. Balkan harbi zuhur etmişti. Her tarafta tıkla hayale gelmiyen fa- cialar baş göstermişti. Bulgar orduları, İstanbul surlarının dibine gelmişti. (Arkası var) Esrarlı bir ölüm (Baş tarafı | inci sayfamızda) yanına bir iki jandarma alarak vak'a ma- halline gitmiştir. Arabada ölü bulunan dam Ayazağa köyünden 29 yaşında ara- bacı Lütfidir. Lütfi kalp ve sar'a — illetine müptelâ hastalıklı bir adamdır, Dört ço- cuk babamdır, karısı Aygşe de 9 aylık bâ. miledir. Müddeiumumilik — Lütfinin ölümünü #üpheli görmüş ve kendisini Morga naklet- tirmek için Morg otomobilini cesedin bu- lunduğu yere göndermiştir. Cesed araba- dan indirilip otomobile nakledilirken Lüt- İfinin sol tarafında kan lekeleri görülmüş |İve bundan da kalb sektesinden ölmediği anlaşılmışlır. Müddeiumumi Ubeyt ile tabibi —adli Enver vak'a mahalline gitmişler ve ölüyü soyunca göğsünün sol tarafında bir kurşun (yarası görmüşlerdir. Tabibi adli Enver ya- rayı muayene etmiş ve tabancanın çok ya- İkaın bir mesafeden atılmış olduğumu, Lüt- Finin de bu yara neticesinde öldüğünü tes- bit etmiştir. Lütfinin bir cinayete kurban gittiği zan- nedilmektedir. Tahkikata ehemmiyetle de- vam edilmektedir. Maktulün karısı Ayşe bu ölüm hak- kında demiştir — Kocam hasta idi, bundan beş ay ev- ivel Bulgar hastanesine yattı, tedavi oldu ve çıktı. Son zamanlarda kendisinde has- talığından hiç bir eser kalmamıştı. Bizim B. 6, 4. ve iki yaşlarında dört çocuğumuz var. Ben de 9 aylık hâmileyim. Evvelki /gün Lütfi saat 12 de evden arabasını ko- şarak çıktı, gittil dağdan Hürriyeti Ebe- diye tepesindeki Tuğla harmanına çalı çır« pı götürecekti 'Evden çıkarken her za- manki gibi neş'eliydi. çocuklarını — sevdi, lokşadı akşam eve gelmeyince merak vi- tik. Nihayet bugün ölü olarak bulunduğu- » nu haber aldık. Lütfinin karısı Ayşe kocasının köyde iki düşmanı mevcut olduğunu ve bu düş- (manları tarafından öldürülmüş olması ihe tmali bulunduğunu söylemiştir. Pek yakında bu esrarengiz ölümün ay- dınlanacağı umulmaktadır. D ei DÜ n n A