Son Posta 5 Mayıs 1936 sayfa 7 | Gaste Arşivi

5 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

5 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA ———8” Sayfa 7 H kurtarmak e eşistanın Istiklâlini Van kabildir! ——— —— * Yeterki meydana askerli halkın sevgisine ve hakiki bir kten ve siyasetten anlayan, itimadına İlâyık, hülâsa şef çıksın! ( gon Postanın askeri muharriri yazıyor ) Memleketten kıçııı Habeş İmparatoru bir merasim — esnasında İtalyan - Habeş harbinin askeri saf- hası, Habeş imparatorunun men.ıle - ketini terketmesiyle, artık üzerinde mütalea yürütülemiyecek bir şekil al- mış, bulunuyor. Çünkü ortada bir baş “kalmamıştır. Bu itibarla şimal cephe - sindeki Habeş kuvvetleri başsız - kal - mışlar; cenup cephesindeki k:uvı_ret - ler de kendi talilerine terkedilmişler- dir. Hattâ iş bu kadarla kalmamış, Harrar mıntakasını müdafaa eden “Ras Nasibu ordusunun gerisi şimale İş ve garbe karşı açık bir vaziyete gir - miştir. . Binaenaleyh Habeşistanda yeni ve kudretli bir baş çıkıp da ort'aışa ve başsız kalan Habeş kuvvetlerini ça - bucak eli altına almazsa muayyen bir hedefe müteveccih, askeri mahiy.eîte harekât yapmak, Habeş kıt'aları için, artık mevzuu bahsolamaz. Bu takdirde de Habeş Bakînlarmm Vverdikleri (sonuna kadar mucacîele) kalmağa mahküm - Habeslerin inrle' kUV' ararı nazariyatta dur, Her ne kadar bugün elinde, bilhassa şimal cephes Vet namına büyük bir şey k_almaîmş olduğu kabul edilebilirse de impara - tor başlarında kaldığı müddetçe bu kuvvetlerle daha hayli işler görmek mümkün olabilirdi. (Bu işlerin neler © Mayıs tarihli yazımızda tik,) ' Halbuki imparator başlarından ay- rıldıktan sonra bu kuvvetlerin de ken- di başlarının çaresini aramak derdine düşmeleri, Rasların şahsi encîışe v ihtiraslara kapılmaları mümkundur_. Bu hal ise artık şimal cephesi veya şİ- Mmal ordusu diye ortada bir şeyin kal - maması demektir. k bi İmparatorun memleketini terketî mesinin en büyük zararı Harmda_kı Ras Nasibu ordusunun yan ve geri » sinden ihata edilmek tehlikes.ine ma - ruz kalmış olmasıdır. Haîbuk'ı Ango- ber mıntakasındaki az, çok bfr muka - vemet bile yağmur mevsiminden ev- vel böyle bir tehlikenin önüne geçme- ğe kâfi gelebilirdi. Şimdi ise A_HBOİE’CT mıntakasına ve Adisababa şıma'll!_lc varmış — olan İtalyan kuwetleîımn mühim bir kısmı doğruca Harrar üze - rine teveccüh edeceklerdir. (Garpten ve şimali garbiden bunların, cenuptan da general Graziani kıt'atının taarru - labileceğine 3 temas etmiş - n Z iRER ei İ BK tahtında zuna uğrayacak olan Ras Nasibu kuv- vetlerinin bu vaziyet karşısında Har - rar mıntakasını uzun müddet müda - faa edebilmeleri mümkün görülemez. ,Binaenaleyh - şimal cephesinin başsız kalması yüzünden - Cenup cephesi de lunmaktadır. Bu tehlikeyi karşılaya - bilmek veya hiç olmazsa geciktirebil - mek için bir taraftan Adisababa mın - takasında — (şimalinde, cenubunda, arkında ve garbinde) yolları müta - addit yerlerinden tahrip etmek, takvi- ye edilmiş müteaddit çetelere muhtelif istikametlerden İtalyanlara karşı ge - ce baskınları yaptırmak; hülâsa plâıî- h bir çete harbine girişmek lâzım, di- ğer taraftan da Ras Nasibu ordusundan Sebikbar bir kısım I:uvvet.i İtalyan!a « rın garpten Ve şimali garbiden vaki o- lacak taarruzlarına karşı sevketmek muktezidir. ' Bu kuvvet de ayni veçhile geçitlerde ve yollarda tahribat yapmak_su_retî;île İtalyan ileri hareketini geciktirmeğe çalışır. Lâkin bu her iki cephîye şa- mil işlerin yapılması ortadî müşterek bir başın bulunmasına baglıdır.. _E— ger bu tedbirler yağmur. mevsimine kadar İtalyanları hedeflerine vam:ıak- tan menedebilirse İtalyanlar 3_îı_ısa'n tarihli yazımızda (*) bahse!:tıgımız müteaddit suallere cevap teşkil — ede- cek tedbirleri almağa mecbur - kalır - lar. Aksi halde Harrar mintakasında bulunan Ras Nasibu ordusunu.n_şarl_:a doğru çckilerek İngiliz Somalisine il- tica etmesi iktıza (Devamı 8 inci sayfada) (*) Bu yazının dizilmesinde, maatteessüf ::;ı(m istilâ edildiğinden bahsedildikten sonra «bir kısım halk oralarda kalmış..» ::::ıı halk ovalara kaçmış..» olarak — di- zilmiştir. Tashih ve itizar ohınuı_'. (**) Harrar mıntakasındaki R'ıı Na- sibu ordusunun da şimal ordusu gibi Ha- garp kısmına çekilmesi, — bun- dan iki » üç hafta evvel dahi, —mümkün değildi; bundan maada bir çok askeri ve siyasi mahzurları vardı. Bu hareket tarzını tavsiye eden ve bundan on gün kadar ev- vel intişar etmiş olan bir yazı bugün gö. zümüze iliştiği icin bu noktaya temas et. meği faydalı bulduk. C. D, liçed aK Ha 3F M a Y , artık büyük bir tehlikeye maruz bu -| eder. (**) bu kuv- . manâyı değiştiren bazı yanlışlıklar olmuş- | bir cümle mevcuttu. Bu cümle «bir İ " HLA B K e * . aa di LA eli e — Mısırın yeni ve genç kralı Faruk'un hayatı Misir Krali Birinci Faruk bugüne ka- dar nasıl yaşadı? Zevkleri ve eğlenceleri neydi. Bunu bize maruf bir Fransız mu- harriri şöyle anlatıyor: «Faruk Kahirede 11 Şubat 1920 de doğdu. Baba tarafından Kavalalı Mehmet Aliye bağlandığı için, damarlarında Arna- vut kanı vardır. Annesinin büyük babası Şerif idi. Yine annesinin büyük babaları arasın- da Süleyman paşa namiyle maruf bir şah- siyet vardır ki, o da Napolyonun zabitle- rinden Liyonlu bir Fransızdır. Ve Süley- man paşanın asıl ismi Kolonel De Seues- dir. Hayli müddet Napolyona, gerek de- nizde ve gerek karada hizmet ettikten son- ra Mısıra gelmiş ve Kavalalı Mehmet Ali- nin hizmetine girerek kendisini çok mem- nun ettiği için paşalığa kadar yükselmiştir. Faruk hayatının ilk on beş Helyopolis ile Kahirenin arasında kâin 0o- lan Kubbe sarayı ile yazları gittiği İsken- deriye civarındaki Montazah — sarayında geçirmiştir. '» Hayatı iki Çeşit meşgalgye inhisar edi- senesini, yordu: Birincisi, mükemmel hocaların ve mürebbilerin nezareti altında tahsil. Diğeri de geniş havuzlarda yüzücülük, kürek çek- mek, parklarda atla gezinti; Bir gün Mısırda bulunan İngiliz kalâde komiseri saraya gitti ve babasiyle fev- uzün uzün görüştü, İngiltere hariciye — ne- zareti veliahtın, tahsilini, İngilterede yap- masını istiyor, ve buna sebep olarak ta, müstakbel hükümdarın, hâmisi İngiliz mil- letini iyi tanıması lâzımgeldiğini ileri — sü. rüyordu. Kral Fuat bunun üzerine oğlunu Lon- (draya göndermeğe mecbur oldu. Altı aydanberi Faruk, Londra civarın- Birinci Faruk da Henry Hause namıyla anılan bir yerde .oturuyordu. Maiyetine ve kendisine neza- ret etmek üzere sekiz kişi terfik etmişlerdi. : Faruk Londradan memnun değildi, her akşam telefonu açıyor, annesiyle kız kar- 'deşleriyle konuşuyor. Ve ekseriya onlara: l Güneş gördüğünüz var mi? diye su- al soruyordu. Kız kardeşlerinin kahkaha- larını dinlerken: — Londranın sisinden bıktım! diye sö« zünü tamamlıyordu.. Ağlayan Kral Faruk geçen Cumartesi pabal derslerini yaptıktan sonra, — maiyetindeki adamlardan biriyle gezmeğe çıkmağa ha- zırlanıyordu. Bir uşak: — Sizi Hüseyin bey istiyor dedi, Hüse- .yin Bey kralın mabeyncisi, idi. Çocuk, ©: nun odasına gidip de Hüseyin beyi sapsa- günü rı görünce: — Neyiniz var? diye sordu, Adam kekeledi. — Hiç. — Benden bir şey saklıyorsunuzl.. — Şimdi Brüksel sefaretinden telefon aldım, pederinizin vefat ettiğini bildirdiler. Prens Faruk hıçkırıklarını tutamıyarak telefona koştu, Mısırı buldu ve acı — ha- berin hakikat olduğunu öğrendi. ; Kahire, 4 (Hususi) — Umumi seçi- min neticeleri «Vefd» partisinin kâhir bir ekseriyet kazandığını gösteriyor. Şimdiye kadar tasnif edilen reyler «Vefd» in 153, Liberallerin 17, Müstakillerin 14 meb'us- L'luk kazandıklarını gösteriyor. 'hiyet Fransız seçiminin neticesi neler doğurabilir ? Bundan bir kaç gün «siyaset — âle- sütununda İ- veçhile seçi- cenahçıların evvel minde» şaret ettiğim Fransız meb'us mi, sol galebesile neticelendi. Meclisteki — fırkaların vaziyetine ve bu fır- kaların — kazandıkları meb'us sandalyesi sa yisına bakarsak, bu seçim, — Fransız siya. seti dahiliye ve harici. yesini esaslı bir suret-« te değiştirecek bir ma- arzetmiyor. Â- şağıda kaydedeceğim rakamların da göste- Fransız seçiminden vetlerde bir nevi müvazenet husüle ge- tiriyor. Şu farkla ki, umumi meyelân, sola birden fazla azaları bulunmayan Komü- nistler; bu defa, yedisi müstakil, (72) si parti mensubu olan Sosyalistler (8. F. U. İ.) bu defa (146) ya çıkıyorlar. Bunun MMM h ; M. Leon Blum sebebi, Fransız efkârı umumiyesinde hasıl olan içtimai gösterilebileceği gibi, sol cenah partileri arasında yapılmış olan anlaşmadır. Bu an. yeniliklere karşı susama laşmaya göre, meselâ bir Sosyalist ile bir Komünist, bir intihap dairesinde karşılaş- tıkları takdirde, en çok rey alan namzedin lehine olarak diğer solcü namzedin reyle- rini terketmesi bir şart esasıdır. Bu yüz- dendir ki bir çok intihap dairelerinde, Sos- yalistlerin zararına olarak — Komünistler, Radikalların zararına olarak ta Sosyalistler istifade etmişlerdir ve böylece yalnız Ko- münistlerle Sosyalistler, (615) sandalye- den (228) ni kazanmışlardır. — Şimdiye kadar devam edegeldiği gibi eğer Radi- kal Sosyalistler, Sosyalist ve Komünistler- le olan mevcut anlaşmalarında devam e- derler ve Komünistlerin bu azametli ço- galmasından dehşete ;uirınf_'ızlırnr. yeni mecliste istinat edecekleri grubun — sayısı, (115) i Radikal Sosyalist, (9) u müsta- kil Sosyalist, (26) sı Neo denilen yeni Sos- doğru gidiyor. Meselâ, şimdiye kadar, onl Yeni kabineyi kurması mevzuubahs olan Sosyalist Lideri Leon Blum kimdir? Yazan: Selim Ragıp bir intiba: Eski Fransız Başbakanı Laval recekleri veçhile kuv- reyini vermek üzere diğer müntahipler arasında sıra beklerken yalist olmak üzere (378) kişilik muazzarj bir kalabalık olur. firkaları, bu defa (31) sandalye kazane müstakil Radikal, (83) sol cumhuriyetçi, (23) Demokrat, (88) *Demokrat Radi kal birliği, (11) muhafazakâr grupların: dan terekküp ediyor ki hey'eti umumiye- siyle (614) sandalyeye baliğ oluyor. Fransız Cumhur reisi (A. Lubrun) un bu vaziyette, en kalabalık olan Sosyalist | fıkasının lideri olarak (Leon Blum) u da- vetle hükümet teşkilini ona vermek istes mesi kadar tabit bir şey yoktur. Fransız Sosyalist liderinin, bu teklife nasıl bir cevap vereceğini kestirmek güç olmakla beraber bu vazifeyi doğrudan doğ- ruya kabul etmesine ihtimal mümkündür ki bu işi, Vensan Oryol gibi Sosyalist partisinin maliyecisi olarak tanı- verilemez; nan bir zata bırakması ve kısa bir zaman sonra, onu istifa ettirip, yerine talimatiyle hareket edeceğine emin olacağı Sosyalisi renkli bir Radikal Sosyalist hükümeti g& tirsin. Çünkü Fransız Sosyalistleri ve öon ların lideri olan Leon Blum, kat'i bir ekx seriyet kazanmadan — iktidar mevkiinin mes'uliyetini üzerine almayacağını — söyle- miş, o zaman geldiği takdirde ise, kuvvetd dahi müracaattan çekinmiyeceğini — söylek mişti. — Selim Ragıp Leon Blum Kimdir? Leon Blum aslen Müsevidir. —Fransız Sosyalist partisinin fi'li reisidir. Kuvvetli bir hatiptir. Hitabeti hararetli — olmaktan ziyade akademik ve beliğdir. — Fransanımi büyük servet sahibi ailelerinden birina mensuptur. Buna rağmen Sosyalist parti- sine intisap ederek sermayenin gayrişah« siliği prensibini kabul etmiş ve bu uğurda u- zun seneler mücadele etmiştir ve etmek« tedir. Sosyalizmin iktidar mevkiine gelme: si ve prensiplerini tatbik etmesi için — ica- bında kuvvet kullanarak işbaşına gelmesi ve parayı, nerede bulursa oradan alması lâzımgeldiği esasinı müdafaa ettiği içindir | ki fırkasının bu defa genişlemesi, kapitalist fırkaları ve bilhassa bankaları telâşa dü- şürmüştür. 5. R. —— | ———j Davacı ihtiyar bir kadın... Gelini oğlunun ölümünden çocuklarını bırakıp gidiyor. Bir başka- siyla evleniyor. Kısa bir müddet içinde ayrılıyor, eski kaynanasının yanına dö- nüyor. Zaman geçiyor.. bir koca daha buluyor. Fakat bir iki senede yine bo- şanıp geliyor. Bu hal üç dört defa te- kerrür ediyor. Nihayet çocukları da büyüdüğünden kaynanasından torunlarına muayyen bir | aylık bağlanıyor, ayrı yaşıyorlar. Son senelerde ihtiyar kadın.. eski muazzam servetini hazır yemek uğrun- da kaybediyor. Yalnız Balıkpazarında iki küçük dükkânla Adada oturduğu bir ev kalıyor. da o nis- bette kesilmiş oluyor. Esasen çocuklar da mekteplerini bitiriyorlar. Buna rağ- Tabit, gelininin tahsisatı men gelin eski kaynanasından mütema sonra Hayatta Gördüklerimiz Yeni bir geçim yolu di müracaatlarla para çekmekten geri kalmıyor. | Bundan başka ihtiyar kadının ah. baplarından onun imzasiyle birer. kâğıt gönderip para istetiyor. Fakat fena bir tesadüf oyunu bozuyor. İş duyuluyor. Da vacı tanıdığı ailelerden namına para a« lınmayan kalmadığını öğreniyor. Ve es ki gelinini davadan başka çare bulamı- yor. Hâkim suçluya sordu; — Neden bu işi yaptınız?. ÖO pervasız omuzlarını kaldırdı: — Bana kimsenin metelik vermiye- ceğine emindim, ne yapayım?, — Böyle hileli şekilde mi hareket et tmek lâzımdı2. Kadin hayretle hâkimin yüzüne bak tı: — Bu zamanda dolandırmadan ge. çinmenin başka yolu var mı?. Muazzez FAİK Fransız meclisinin bunda ngeri kalan j

Bu sayıdan diğer sayfalar: