A CK FY Heşistanın Istiklâlini kurtarmak el'an kabildir! kten ve Yeterki meydana askerli halkın sevgisine ve hakiki bir i ( gon Postanın aske NY NE Memleketten kaçan Habeş İmparatoru bir merasim — esnasında İtalyan - Habeş harbinin askeri saf- hası, Habeş imparatorunun memla - ketini terketmesiyle, artık üzerinde mütalea yürütülemiyecek bir şekil al- mış, bulunuyor. Çünkü ortada bir. baş kalmamıştır. Bu itibarla şimal cephe - sindeki Habeş kuvvetleri başsız - kal - mışlar; cenup cephesindeki I:_uvyel - ler de kendi talilerine terkedilmişler- dir. Hattâ işbu kadarla kalmamış, Harrar mıntakasını müdafaa 'edcn “Ras Nasibu ordusunun gerisi çım.ıle ve garbe karşı açık bir vaziyete — gir - Miştir. 5 Binaenaleyh Habeşistanda yeni ve kudretli bir baş çıkıp da oıt_ığı ve başsız kalan Habeş kuvvetlerini ça - bucak eli altına almazsa muayyen bir hedefe müteveccih, askeri mnhıy:gıe harekât yapmak, Habeş kıt'aları için, artık mevzuu bahsolamaz. Bu takdirde de Habeş Bakanlarının verdikleri (sonuna kadar mülî:cîı::) ararı nazariyatta kalmağa mahküm - dur. Her ne kadar bugün Habeşlerin elinde, bilhaasa şimal cephesinde, kuv- vet namına büyük bir şey k_almıunış olduğu kabul edilebilirse de impara - tor başlarında kaldığı müddılçf bu kuvvetlerle daha hayli işler görmek Mümkün olabilirdi. Öak . (Bu işlerin neler olabileceğine Mayıs tarihli yazımızda temas etmiş - tik.) | Halbuki imparator hşlıımdın ay> tıldıktan sonra bu kuvvetlerin de İı_tn— di başlarının çaresini aramak :.krdıne düşmeleri, Rasların şahsf mdf;e o ve ihtiraslara kapılmaları mümkündür . Bu hal ise artık şimal cephe: veya şi. Mal ordusu diye ortada bir şeyin kal - mîmuı ee leketini — terket- İmparatorun memleketıni B b muîı:ı.ı en büyük zararı Ila.mıdn_kl Ras Nasibu ordusunun yan ve geri - sinden ihata edilmek tehlikesine ma - ruz kalmış olmasıdır. Halbuki Ango- ber mıntakasındaki az, çok bir muka - vemet bile yağmur mevsiminden ev- vel böyle bir tehlikenin önüne geçme- ğe kâfi gelebilirdi. Şimdi ise Angober mıntakasına ve — Adisababa lin varmış olan İtalyan kuvvetlerinin W da general Graziani kıt'atının taarru * şimaline |& sîy—aselten anlayan, timadına lâyık, hülâsa şef çıksın! ri muharriri yazıyor ) tahtında zuna uğrayacak olan Ras Nasibu kuv- vetlerinin bu vaziyet karşısında Har - İyar mıntakasını uzun müddet müda - İfaa edebilmeleri mümkün görülemez. Binacnaleyh - şimal cephesinin başsız kalması yüzünden - Cenup cephesi de artık büyük bir tehlikeye maruz bu - hunmaktadır. Bu tehlikeyi karşılaya « bilmek veya hiç olmazsa geciktirebil - mek için bir taraftan Adisababa mın - takasında — (şimalinde, cenubunda, parkında ve garbinde) yolları müta -« addit yerlerinden tahrip etmek, takvi- ye edilmiş müteaddit çetelere muhtelif istikametlerden İtalyanlara karşı ge - ce baskınları yaptırmak; hülâsa plân- h bir çete harbine girişmek lâzım, di- n da Ras Nasibu ordusundan ğer taraftaı H kısım kuvveti İtalyanla - Sebikbar bir i l rın garpten ve şimali garbiden vaki o- lacak taarruzlarına karşı sevketmek muktezidir. Bu kuvvet de ayni veçhile geçiık_rde ve yollarda tahribat yupmnk_ıu_rchy_le İtalyan ileri hareketini geciktirmeğe çalışır. Lâkin bu her iki ceph:yı—. şar mil işlerin yapılması ortndf müşterek bir başın bulunmasına lııglıd.ır__ .E, x bu tedbirler yağmur - mevsimine İtalyanları hedeflerine vfııvır'ıakr tan menedebilirse İtalyanlar Jı?."a." tarihli yazımızda (3 bıhıe'lnaımız müteaddit suallere cevap teşkil ede- cek tedbirleri almağa mecbur - kalır - lar. Aksi halde Harrar mintakasında bulunan Ras Nasibu orduıunu'n'mrlfı İdoğru çekilerek İngiliz Somalisine il- tica etmesi iktıza eder. (**) bu kuv- (Devamı 8 inci sayfada) —— gel kadar | . dirilmesinde, maatteemlif Ga aegiştiren bazı yanlışlıklar olmuş Makalemizde Habeş arazisinin bir kıs- istilâ edildiğinden — bahsedildikten sonra ebir kısım balk oralarda kalmış..v diye bir cümle mevcuttu. Bu cümle «bir kısım balk ovalara kaçmış..» olarak — di- zilmiştir. hih ve itizar olunur. (**) TH..".' .ıı.ı.ı.._:.ııı :: :: ordusunun da şimal ordusu gibi ::_..,., garp kısmana çekilmesi, bun- |dan iki » üç hafta evvel dahi, mümkün eğildi; bundan maada bir çok askeri ve siyasi mahzurları vardı. Bu hareket tarzını tavsiye eden ve bundan on gün kadar ev- im bir kısmı doğruca Harrar üze —| L L Glam bir yazı bugün gö rine teveccüh edeceklerdir. Garpten| li ve şimali garbiden bunların, cenuptan | C £a dalı bulduk. icin bu noktaya temas et. C. D. SON POSTA Mısırın yeni ve genç kralı Faruk'un hayatı Mizir Kralı Birinci Faruk bugüne — ka- dar nasil yaşadı? Zevkleri ve eğlenceleri neydi. Bunu bize maruf bir Fransız mu harriri göyle anlatıyor: «Faruk Kahirede 11 Şubat 1920 de doğdu. Baba tarafından Kavalalı Mehmet Aliye bağlandığı için, damarlarında Arna vut kanı vardır. Annesinin büyük babası Şerif idi. Yine annesinin büyük babaları arasın- siyet vardır ki, o da Napolyonun zabitle- |rinden Liyonlu bir Fransızdır. Ve Süle; |man paşanın asıl ismi Kolonel De Se dir. Hayli müddet Napolyona, gerek de- nizde ve gerek kurada hizmet ettikten sot- ra Mısira gelmiş ve Kavalalı Mehmet Ali: nin hizmetine girerek kendisini çok mem- mun ettiği için paşalığa kadar yükselmiştir. Faruk hayatının ilk on beş Helyopolis ile Kahirenin arasında kâin 0« | lan Kubbe sarayı ile yazları gittiği İsken- deriye civarındaki Montazah — sarayında geçirmiştir, Hayatı iki çeşit meşgaleye inhisar edi- senesini, yordu: Birincisi, mükemmel hocaların ve mürebbilerin nezareti altında tahsil. Diğeri de geniş havuzlarda yüzücülük, kürek çek- mek, parklarda atla gezinti. Bir gün Mısırda bulunan İngiliz — fev- kalâde komiseri saraya gitti ve babasiyle ne- uzun uzun görüştü, İngiltere hariciye zareti veliahtın, tahsilini, İngilterede yap- ta, masını istiyor, ve buna sebep olarak müstakbel hükümdarın, hâmisi İngiliz mil- letini iyi tanıması lâzımgeldiğini ileri — sü. rüyordu. Kral Fuat bunun üzerine oğlunu Lon- draya göndermeğe mecbur oldu. Altı aydanberi Farak, Londra civarın« Birinci Faruk da Henry Hause namıyla anılan bir yerde oturuyordu. Maiyetine ve kendisine neza- yet etmek Üzere sekiz kişi terfik etmişlerdi. Faruk Londradan memnun değildi, het akşam telefonu açıyor, annesiyle kız kar- deşleriyle konuşüyor. Ve ekseriya onlarat — Güneş gördüğünüz var mı? diye su- al soruyordu. Kız kardeşlerinin kahkaha- larını dinlerken: — Londranın sisinden bıktım! diye sö- zünü tamamlıyordu.. Ağlayan Kral Faruk geçen Cumartesi günü — sabah demlerini yaptıktan sonra, — maiyetindeki adamlardan biriyle gezmeğe çıkmağa ha- zırlanıyordu. Bir uşak: — Sizi Hüseyin bey istiyor dedi. Hüse- yin Bey kralın mabeyncisi, idi. Çocuk, ©: 'nun odasına gidip de Hüseyin beyi sapsa» t görünce: — Neyiniz var? diye sordu, Adam kekeledi. — Hiç. — Benden bir şey saklıyorsunuzt.. — $imdi Brüksel sefaretinden telefon aldım, pederinizin velat ettiğini bildirdiler. Prens Faruk hıçkırıklarını tutamıyarak telefona koştu, Misiri buldü ve aci — ha- berin hakikat olduğunu öğrendi. Kahire, 4 (Hususi) — Umumt seçi- min neticeleri «Vefd» partisinin kâhir bir ekseriyet kazandığını gösteriyor. Şimdiye kadar tasnif edilen reyler «Vefd» in 153, Liberallerin 17, Müstakillerin 14 meb'us- Juk kazandıklarını gösteriyor. da Süleyman paşa namiyle maruf bir şah- | mi. | Meclisteki 7 —— Sayfa Fransız seçiminin neticesi neler doğurabilir ? Yeni kabineyi İurması MEPzuubaki olan Sosyalist Lideri Leon Bundan bir kaç gün Ale- sütununda |- evvel — üsiyaset minden şaret ettiğim Fransız meb'us veçhile seçi- sol cenahçıların galebesile neticelendi. fırkaların vaziyeline ve bu fır kaların — kazandıkları meb'us sandalyesi s> yası bakarsak, bu seçim, — Fransız siya. seti dahiliye ve harici. yesini esaslı bir suret- te değiştirecek bir ma- hiyet arzetmiyor. A- yağıda kaydedeceğim Blum kimdir? Yazan: Selim Ragıp rakamların dâ göste- Fransız seçiminden bir intiba: Eski Fransız Başbakanı Laval recekleri veçhile kuv- Freyini vermek üzere diğer müntahipler arasında sıra beklerken vetlerde bir nevi müvazanet busule ge tiriyor, Şu farkla ki, umumi meyelân, sola doğru gidiyor. Meselâ, şimdiye kadar, on birden fazla azaları bulunmayan Komü- nistler, bu defa, yedisi müstakil, (72) si parti mensubu olan Sosyalistler (S. F. U. L) bu defa (146) ya çıkıyorlar. Bunun $ M. Leon Blum sebebi, Fransız elkârı umumiyesinde hasıl olan içtimai yeniliklere — karşı susama gösterilebileceği gibi, sol cenah — partileri arasında yapılmış olan anlaşmadır. Bu an. İaşmaya göre, meselâ bir Sosyulist ile bir Komünist, bir intihap dairesinde karşılaş- tıkları takdirde, en çok rey alan namzedin lehine olarak diğer tolcu namzedin reyle- rini terketmesi bir şart esasıdır. Bu yüz. dendir ki bir çok intihap dairelerinde, Sos- yalistlerin zararına olarak — Komünistler, Radikalların zararına olarak ta Sosyalistler istifade etmişlerdir ve böylece yalnız Ko- münistlerle Sosyalistler, (615) sandalye- den (228) ni kazanmışlardır. - Şimdiye kadar devam edegeldiği gibi eğer R: kal Sosyalistler, Sosyalist ve Komünistler- le olan mevcut anlaşmalarında devam e- derler ve Komünistlerin bu azametli — ço- ğalmasından dehşete uğramüzlarsa, — yeni mecliste istinat edecekleri grubun — sayısı, (115) i Radikal Sosyalist, (9) w müsta- kil Sosyalist, (26) sı Neo denilen yeni Sos- - Davacı ihtiyar bir kadın... Gelini oğlunun ölümünden aylık bağlanıyor, ayrı yaşıyorlar. Son senelerde ihtiyar kadın.. muazzam servetini hazıt yemek uğtun- da kaybediyor. Yalnız -Balıkpazarında iki küçük dükkânla Adada oturduğu bir ev kalıyor. Tabü, gelininin tahsisatı da o nis- bette ketilmiş oluyor. Esasen çocuklar da mekteplerini bitiriyorlar, Buna rağ- men gelin eski kaynanasından mütema s#onra gocuklarını bırakıp gidiyor. Bir buşka- siyla evleniyor. Kısa bir müddet içinde ayrılıyor, eski kaynanasının yanına dö- nüyor. Zaman geçiyor.. bir koca daha buluyor. Fakat bir iki senede yine bo- kaynanasından torunlarına muayyen bir eski list olmak üzere (378) kişilik muazzanj bir kalabalık olur. Fransız meclisinin bunda ngeri kalan fırkaları, bu defa (31) sandalye kazana müstakil Radikal, (83) sol cumhuriyetçi, (23) Demokrat, (88) 'Demokrat Radi kal birliği, (11) muhafazakâr grupların: dan terekküp ediyor ki hey'eti umumiye- siyle (614) sandalyeye baliğ oluyor. Fransız Cumhur reisi (A. Lubrun) un bu vaziyette, en kalabalık olan Sosyalist |Akasının lideri olarak (Leon Blum) u da- vetle hükümet teşkilini ona vermek istes mesi kadar tabii bir şey yoktur. Fransız Sosyalist liderinin, bu teklife nasıl bir cevap vereceğini kestirmek güç olmakla beraber bu vazifeyi doğrudan doğ- ruya kabul etmesine ihtimal — verilemez, v işi Vensan Oryol gibi Sosyalist partisinin maliyecisi olarak tanı- mümkündür nan bir zata bırakması ve kısa bir zaman sonra, onu istifa ettirip, yerine talimatiyle hareket edeceğine emin olacağı Sosyalisi renkli bir Radikal Sosyalist hükümeti ge. tirsin. Çünkü Fransız Sosyalistleri ve on ların lideri olan Leon Blum, kat'i bir elx seriyet kazanmadan — iktidar mevkiinin mes'uliyetini üzerine almayacağını — söyle- miş, © zaman geldiği takdirde ise, kuvvetg dahi müracaattan çekinmiyeceğini — söyler mişti. — Selim Ragıp Leon Blum Kimdir? Leon Blum aslen Musevidir. — Fransız Sosyalist partisinin #'li reisidir. Kuvvetli bir hatiptir. Hitabeti hararetli — olmuktan ziyade akademik ve beliğdir. — Fransanımi büyük servet sahibi ailelerinden — birine partis sine intisap ederek sermayenin gayrişahe siliği prensibini kabul etmiş ve bu uğurda u- mensuptur. Buna tağmen Sosyalist zun seneler mücadele etmiştir ve etmeka tedir. Sosyalizmin iktidar mevkiüne gelme: si ve prensiplerini tatbik etmesi için — icae bında kuvvet kullanarak işbaşına gelmesi ve parayı, neyede bülürsa oradan alması Tüzimgeldiği esasını müdalan ettiği içindir ki fırkasının bu defa genişlemesi, kapitalist farkaları ve bilhassa bankaları telâşa —dü- türmüştür. ——— ——— —4 Hayatta Gördüklerimiz Yeni bir geçim yolu di müracaatlarla para çekmekten geri kalımıyor, 1 Bundan başka ihtiyar kadının ab. baplarından onun imzasiyle birer kâğıt gönderip para istetiyor. Fakat fena bir tesadüf oyunu bozuyor. İş duyuluyor. Da vacı tanıdığı ailelerden namına parı şanıp geliyor. Bu hal üç dört defa te- hnmayan kalmadığını öğteniyor. Ve e FK elirörk ki gelinini davadan başka çare bulamı- Nihayet çocukları da büyüdüğünden — Y” Hâkim suçluya sordu: — Neden bu işi yaptınız?. O pervasız omuzlarını kaldırdı: — Bana kimsenin metelik vermiye- ceğine emindim, ne yapayım?. — Böyle hileli şekilde mi hareket et. tmek İâzımdı? Kadın hayretle hâkimin yüzüne bak — Bu zamanda dolandırmadan ge. çinmenin başka yolu var mı?. Muazzez FAİK