SEĞ3Tkeau Öt Riğkektatir 3 ' #t gix sükikir. Z. Ka vvT . T 2A Nisan « Son Posta ,, nın tefrı'_k_as_ı_.-2 . Londra Zabıtasına Karşı 6 Muharrir —- KANLI AKET (Yazan: Freeman Wills Grofts) İngilterenin en tanınmış alti ııh.ııı.ı Morgety Allington, K î:ıeenın Willa Grofte x Dorothy Sayers. anları mes> ve ka- Tomancısı: bony Borkley, Father Ronald Kuo: Russell Thorndike kahrami hul altr zabita yomanı yazıyer G tillerin keşfini İngilterenin &n UU zabita müfettişi — «George COÜT l bırakıyorlar. Bunlardan Freem h Gorft'un eserine bugün baB . . Hem romanları, hem de ""':__f,. tişinin hükümlerini bu sötunları kuyacaksınız. çen eski hür Karısı onun başından gef7” — diseyi — bilmiyordu. 3“"“"| ',,_ Blunt Yoktu. Fakat Haslar'ın boRi | öeii İle karşılaşması üzerine V8 çıkmasır Haslar, eski urrnin j istis » ! istemiyor Blunt ta ba ;—ı etmeyi düşünüyordu. lünt nihayet duygü ürada — Kendimi, ihtiyarlığında 9 hir adfm sayıyorum und“"'”' yaşamanı lı tım sırrımı Z ağzından kaçı n ;:cr hangi bir kimsenin âne yardım emin edeceğim. Biricik şar- Bluntu Edinberg şehrinde ölmüş sa - ş.eımanzndiv.Ynnibuıır yacaksın! Ü açırmamakla kalmıyacak, SON POSTA Yazan: Violet Hant (Dünkü kısmın hülâsası) (Saliy namında bir kadım seven va- ka kahramanı bir gece karısı tarafından basıldığı sırada Saliy bir demir parça - sını kadının başına indiriyor ve oracık- ta öldürüyor. Bunun üzerine katil ka - dınla erkek ölünün ayaklarını bağlıyor, cesedi evden çıkararak korunun için - deki kör kuyulardan birine — atıyorlar. Erkek © gece memleketten kaçıyor — ve Amerikaya gidip yedi yıl — çalıştıklan sonra eski sevgilisi Saliy'ye bir mektup | gönderiyor. Bu mektuptan Londra polis müdüriyeti: Skotland Yard | keşfolunmadığı anlaşılmaktadır. — Sally eski sevgilisini geri dönmeğe davel e- diyor.) William Dysart bir müddet etrafımda döndü durdu ama hiç yüz vermedim. Her- kesin bana hürmeti var; beni istiyenler ( « |çinde gönlüm kimi beğenirse ona varırım. AMç.. sana varmıyayım, George? Zaten a: ramızda bir bağ, ©o gecenin hâtırası yok Haslar muvafakat etti ve: Tabit o zaman benden bir iyilik bekle- meğe hakkın kalmaz. — — Blunt demindenberi verdiği temi - natı tekrar etti ve Haslar bir kulübe - nin satın alınmasına yetecek parayı i |verdikten başka Bluntun rahat yaşa - masını ve bir hizmetçi kadın tutmasını temine kâfi gelecek meblâğı hesap et- ti ve buna yüzde on kattı. Haslar her ayın ilk pazartesi günü bu parayı ödi- yecekti Blunt hoşnut olduğunu ve es- ki arkadaşını kat'iyyen rahatsız etmi- yeceğini temin etti. İkisi de bu mukaveleye riayet etti- ler ve bir yıl iki taraf ta verdiği sözü tuttu. Her ayın ilk pazartesi günü Has- lar birer İngiliz liralık kâğıtlardan on | lanesini gene her aym başında bu iş için tedarik ettiği zarfın içine yerleş - tiriyor, Viktorya istasyonundaki umu- mt bir telefon kulübesine giriyor, zarlll,ıv hiç?... bu sırrı keşfet- Saliy. Hamiş. — O zamanlar senin Rob diye bir köpeğin vardı. Herhalde artık eceli ile ölmüştür. Zavallı hayvancağız! Onu kıs - kanıyordum. Onu benden çok seviyorsun gibi geliyordu bana. » Mektubun bu parçasını okurken köpe - ğime baktım; onun gözleri de bende idi. Ben mektubu içimden okuyamam; bağır- mam ama kelimeler — birer birer duyulur. Rob ile konuşmak huyum da vardır; beni anlar. onu okşıyarak: — Niye ölmüş olacakmışsın, Rob? de- dim. İkimiz de sapasağlamız. Bana, şefkat dolu gözleri ile baktı. — Benimle İngiltere'ye gelirsin, değil mi, dostum? Biz biribirimizden aynlır mı- cinayetin | mu? Gel, Daima senin . . | | | doğru gitmiş olmasından korktum. Bir gürültü daha işittim. Çamaşırlıktan geliyordu. Kalkıp kapıyı açtım; Saliy, saç- ları dağınık, bizaz şaşkın bir halde orada idi. Sabahleyin Rob'a verdiği kemiklerin bulunduğu rafa elini uzatmnıştı, bu hareketi gerdanını açtı. Ben girince titredi ve bif suçlu gibi kolunu indirdi. Elini arkasına saklayıp: — Git, dedi. Gitl Bırak, başladığın & gi bitireyim. — Ne işi, Sally. Köpeğe yemek verdik m! Tekrar vermeğe ne lüzüum var? — Yemek mi? Aptal. Onu zehirliyeces gün; yolumuzdan kalksın. — Neden, Sally? — Öldürmeliyim. O bizim için tehli « orada muayyen, fakat yabancı gözü -| — Mayıs ayının bir pazar sabahı, arkamda ne görünmiyecek bir yere koyuyor ve |köpeğimle Durham'a vardım. O kadar za- Blunt zarfı buradan alıp gidiyordu. İlk yıl geçmeden Hasların korkuları man yalnız kalmıştım ki artık kimse ile konuşamaz, bir sual bile soramaz olmuş - tazelendi. Çünkü Blunt yeni bir takım (tum. Rob benim kadar — vahşileşmemişti; dileklerde bulundu ve bir akşam Has- |argeldiği köpekle ahpaplığa kalkışıyor. » lara telefon ederek tehdit edici bir ses-|“ le ne zaman görüşebileceklerini sordu. Hazlar, kendisini şimal yolunda bula- cağını anlatmış ve ertesi gün muayyen puun önünde bulduk; arka- gaçlarına dayamış, — duruyordu. Ama ben bir tek çiçek görebildim: arkas sına pembe bir elbise giymiş sevgilim... ö bu eıhukM rmemi İ8- vakitte buradan geçerek Bluntu oto - Saliy biraz semirmişti. Elini alnından çe- e. Benim de rahat yüzü $ : böyle Has- | Mebiline almaştı. kip benim avuçlarım içine birakızken bir Tetsin! wet Benid’-d'dl' butden böz bah. Bluntun vaziyetinde, konuşuşun -|tek kelime söyledi: Haslar derhal harekete geSt diye taniyacak Va Maayaaan a L L l uşında, her dileğinil — Giri — Geli vine aldik-| T N aai Tamam mu kabul ettirecek bir damın — cüretkâr| — Fakat biz içeri girer girmez kapıyı ka- Diyerek Bluntu otomobiline ıd__""",r __m“_ gülmesinden |tavrı vardı. Ve bu tavır, Hasları sıkı- (P*dN köpek dişarıda kahıp inlemeğe baş. N Sonra devam etti: ö talihin yüzüne gü'met -İyordu. Blunt gerçi çalışmak, maişetini | " K « e Sölük Em da durup ıı:n:::” ı,ı:tı:;î: görünüyor, _hhmy:- kazanmak derdinden kurtulmuştu. Ve | — Zavallı Rob! dedim. Onu tamımadın tak değiliz a. Nereye İsti "'.“,dım' dik kalacağına banbir Yo İ arlık İrahat rahat yaşıyordu. Fokat biraz da |" y y n ana ne diye getirdin? Ge- | MA lim de şa verip Kof buldu Yolda beklenen hîd"'ık“: ':*, ar- ükseldikçe al - .'-ı nar| z Haslar di O anlattı: B l,_,.ımı aa al ae T e L ü gönek, bi iki doi kirler anlattığın eğlenmek istiyordu. Çünkü vaktini ge- Şarabi - çirememekte ve bu yüzden sıkılmakta takdirde idi. Fakat arkadaşımı da rahatsız et - imek, fazla masrafa sokmak fikrinde Pdeğildi. Bütün dileği haftada iki üç ke- berdi sanıyordum. Ayakta duruyor, ölfkesinden tütriyordu. İOnun bu kadar asabileştiğini hiç görme « miştim. | imkân kalmaz ve — Köpeği bırakalım da, Sally, beni bir Saldık, â i da ölimak öp. Mina :ı?::;ı%w : piliyi l"“".,..ııw Bm_ıü ;in fşıda gezinti yapmak, bir kır Jokantasın-| — Öptü; sonta düşünceli düşünceli: Jet çekmekten kurtulmak #HYOÜL ' İre görül — lamak istedara eE L N DK ae AL. bir iki tabak ye-| — — Belki içeri almak daha doğru olur, Ütün dileği bundan ibarettir ÂNT Öİve bar L aa yor, ve a gea DA L L Bunları temin için Has- |dedi. Zinciri var mı? Başı bop bırakmam... Sağını ..ı..,:ı. ve rahatsız etmeBi ©Yi % Dilini tataraan e A A katlanacağı fedakârlık ehemmi - K n Nİ YA İA geçmiyordu. Kendisine h:., haf - ;:,.,ın BB Fe yerdi gON yeli baiz d L a aaa y ) L a aü biek, heT GUN daremedN becik ve yiyecek bedeli olaP Çatul | . yenin aA eee mi... Ben ne / dediğimi bilirim; — Mary'yi :l.lı tahele odilirsi “"km:h,,dm W/ buraya Dysart göndermiş. Yolda raslamış. b n ü ş hattâ l?'ınğ ilğlıyarlın:l! ; ölçerek, 18f :î'* söylüyor matalibini A ileri sürdüğünü, )U ; Y .klbul ettirmeğe yelti 'k,.nllF 'Or, hattâ maziyi t geçmir ;"" &ibi görünüyor, arasında; KeY” ş kı"'Lmıanıam için söz karacak bahit- î"'*'i bozacak, neşemizi K l are m:'yl'ı':f tarafa bırakalım Ve alm! diyordu. n bay- teş ONtun mu:;a;ı dilekleri “":i"'m İit düşürmüştü. Fakat keod p. dileklerin ancak bir başlan Her nt Unu anlamakta n e> S ite talepler mutedildi. 'Zk”ı'ıalv h.ı'di— Bunları yerine Fumw kabul yötre kadar sıkmazdı. BU V akar tak. karar verdi ve (B iştifadesi DÜT — Dinlet dedi; ikimizin istlei .u.' bir mukavele !'P'y?" müddet “ Üdünü yerine getirdiğin. getire” Gşben de taahhütlerimi yerine Ho . ;İ""- Taahhütlerini de bir şey bekleme- b Ahmduı çıkacak sö kabul edi * DA değeri haiz olduğunu k&bu n Kü Ye sana süküt hakkı YN hat bir küçük ev alacağım benim ; Satış deposu: JAK DEKALO we Şüraküsı Tatanbul. Tahtakale Menaşe Kanta haa N. Gi Mektubumda Rob için söylediklerime ni- ye aldırmadın) | — Anlıyorum, Saliy. Mektupta onun' için ölmüş olacak diyordun. Ölmedi. Zin- cire vurunlmağı da sevmez; bu ihtiyar ha- linde ona eziyet edilir mi? Fakat Sally Fikrini değiştirmedi. Rob'u tasmasından tuttu, — çamaşırlık — kapısının tokmağına bağladı.. Sonza önüne bir ta- bak kemik koyup başını okşadı. Rob ba- na baktı; zannederim ©, hali benden iyi anlıyordu. Bakışında: «Aman bırak, ca- iom sukmal» der gibi bir şey vardı. Tütri- İyordu. Sally: — Bakalım. dedi, belki yarın çözeriz! Hiç bir gürültü duymadığım için Sal . İy'ye hizmetçisi olup olmadığım sordum. — Var, dedi, bir ihtiyar kadın. Bütün İhafta çalışır ama pazarları gelmez. Bugün (yalnızız. Hadi, çıkalım. Ben içimden: «Aceba halâ © odada mi yatıyor? Ben orada nasmıl yatanm?» di - İyordum... Gece bir gürültü ile uyandım, Gözlerimi açtım ve aceba Saliy yanımda mı diye el- lerimle araştırdım. Yoktu. Aceba nere - deydi? «Belki beni görünce o facia gece- sinin hatıraları birer birer canlanmıştır. da İuyanmadan yatağından kalkmış, aynı ba- reketleri tekrar ediyoro — dedim. Kuyuya ) TRAŞ BIÇAĞINI DÜNYADA o ke... — Tehlike mi? Zavallı hayvant ağ « zında bir dişi bile yok. Bana dikkatli dikkatli baktı, sonra el jle gömleğini kapıyarakı — Beni çocuk yerine mi koyuyorsun; deli mi sandın? dedi. Ben ciddi söylüyo- rum. Polis yeni bir silâh bulmuş... Senin gazeteleri okuduğun yokmuş kil... Ben e bahsi okuyalı beri bir gece rahatım yok, Sen işin kolayını buldun, beni o halimde birakıp gittin. — Allah aşkına anlat, açık söyle, — Polis... Polisin yeni bir icadı. Hay vanları, hele en akıllıları olan — köpekler yakalayıp işkence ediyor, sorguya çekiyore larmış. Köpeklerin böyle sorguya çekil « dikleri zaman nasıl inlediklerini bir duy « muş olsaydın... Ben — bir hâkim tırmak için: — Yahu! dedim, köpek istese bile, bil. diğini nasıl anlatır> tavrı ile, onu yatış « — İş ona kalsın! Polis, onların ağzın dan söz almanın çaresini bulmuş. Harla- malarını sayıyorlarmış... Ben güldüm. — Öyle budala budala gülme! Sen is / pirtizmadan bahsedildiğini hiç duymadın mi? Ruhlar masanın ayağını vurduğu gibi köpekler de havlıyarak bildiklerini anlas tar. Elini *tuttum, Ateş gibi idi. — Hadi odamıza çıkalım, dedim; sen yat, ben de sana çay yâapayım, — sinirlerin yerine geltin. Razı olmadı. —*Beni buradan uzaklaştırmak istiyor sun, dedi. Köpeği çözüp bırakacaksan, « da bizi ele verecek, beni asacaklar. Elimden kurtuldu, z eğildi ve sans Ki bir insanla konuşur gibi, köpeğe bir şeya ler söyledi. Ben şaşıra kaldım! Bu anlatk tığı şeylerden © kadar emindi kil Reb üş defa bağırdı, sonra dört, sonra hiç dur « madan... Artık sayamadım. Saliy de, gö- rünüşe bakılırsa, saymıyordu; fakat ba » şanı arkaya ati ve bir zafer kazanımış g- biz — İşte söylüyor, dedi. İhtiyarmış, ken- dinden emin değilmiş! Sana haber veri . Yor... Farkettin mi? Dysart'ın köpeği to. pallar. Onu geçen sene, bir yangın işin « den dolayı polis sorguya çekti de öondan topal kaldı: elendisinin saman yığınıza ateş koymuşlardı... Böyle evhama kapılmış, bir takım ha- yalectler icat eden bir kadınla başa çıkılır m? Bu çılgınca komediadan vazgeçire « medim, Köpeğe sordu: — Rob, Dysart'ın köpeği sana habez verdi, burada başına geleceği anlattı mı> Rob, karmakarışık bir takım havlama larla cevap verdi. Bu seste tüyler ürperten (Lütfen sayfayı çeviriniz)