Geliyor. ükümet Romanya ve Bulgaristanda bulunan Türklere ana yurdda yer gösteriyor. Geçen yıl gelen on binden faz- la göçmen Trakyada yerleştirildi. Bu yıl 25 bin kişinin daha geleceğinden bahse - “diyorlar. — Yalnız Romunyada Türk - ekalliyetine “dahil 462,000 — Türk — var. Bunların — 162,000 i müslüman, 300 bini haristiyan — Türktür. Hıristiyan olanlar Cagavuz na - — mile amlırlar. Gagğavuz (Gökoğuz) dur. Aslen Türktür ve türkçe konuşur. Bir za- manlar Bulgarlar Cagavuzları benimse - Bilüşler. kondilerinden saymak — elmamış. ler, yapamamışlar. Şimdi dini ayrı, fakat dili ve milliyeti bir olan bu — milletdaşlar Türkiyeye geliyorlar. * İ Niçin geliyorlar? p A sırlardanberi Romanyada yerleşen, N orasını kendilerine yurd yapan bu — Türk kalabalığı niçin şimdi Türkiyeye gö- çüyorlar? Neden yerlerini, evlerini bark- larını birakıp ana yurda geliyorlar? Çünkü orada rahat değillerdir. Rumen kükümeti sırf Basarabya ve Dobrucada o istemişler, Rumenler temsil etmek istemiş- elinden en mümbit — topraklarını alıyor. Makedonyadan gelen muhacirlerini bura - lara yerleştiriyor. Hatta bu — muhacirleri Türk evlerine misafir ediyor, ve bu Tanrı misafirleri domuzlarını da beraber getiri- yorlar. Sanır boyunda Türk köyleri var. Türk köylüsü sınır neferlerine bedava odun ta- şımağa mecburdur. t © t | — Daha birçok kanuni tedbirlerle Rumen ğ x | hükümeti Türk ekalliyetini rahatsız ediyor ve onu yurdunu terke mecbur ediyor. H ! Fazla olarak göçmek İstiyenlere kolay- hk gösteriyor: Göçenlerden vergi almı - yor, onlara parasız pasaport veriyor, as. gevheratını beraber götürmesine müsaade L ediyor. i# Ftemen Türkü bir taraftan bu tazyikı, ö- B tainftan bü kulaykip gürüsce'ena va « Hlana golip yezleşmeği tercih ediyor. * Nasıl gelirler? eçen yıl tecrübe yılı idi. Bu sebeble Romanyadan gelen göçmenleri na- ıl — kilde birçok kusurlar oldu. Arabası, hayvanı, çoluğu çocuğile Köz- tenceye gelen göçmenler orada günlerce, — haltalarca vapur beklediler. Kara borsa denilen açık göz sarraflara birçok para - — larını kaptırdılar. Rümen belediyesi bun- Tan günlerce rahatsız etti. Buraya geldik - ten sonra — misafirhanelerde - beklediler, Bu yıl, geçen tecrübelerden istifade « - delim. t Göçmenlere kolay ve rahat gelmek, ça- — buk yerleşmek inkânını vermek ve iyi yer göstermek bizim en büyük vazilemizdir. Ü Atile, arabasile, parasile gelen — yarım “milyonluk zinde insana sahib olmak Tür- kiye için büyük bir kazançtır. Biliyor Musunuz? * | — Potstam şehri nerededir? 2 — Ksenofon kimdir? Cevabları yarın H ** * — (Dünkü Suallerin Cevapları) | — İngilterenin Afrikada Misir haric “elmak üzere Sudan, Şarki Afrika, Cenu- — bi Alfrika, müttehid hükümetleri, (Kap, Natal, Oranj, Transuval, Rodesia), Nige. ı-. Altn sahil, Sierra Leone sömürgeleri wardır. Fransanın sömürgelerine bunlar da. Cezayir, Tunum, Fan, Garbi Af. — rika, Cibuti ve Madagaskardır. 2 — Agndir Fasın cenubu garbisinde, — Okyanusa bakan küçük bir Himandır, 1500 Sürneri vardır. Eski 'Almah, İmparasotu- » nun harbe tebeb olmıya ramak kalan bir — mümayisi burada yapıldığı için şöhret ka- yanmıştır. e Z toprağın kazan, onu verimli hale koyan, yoktan var eden- dir. Yurdun hâkiki — serveti toprağıdır. O serveli İşliyen yurddaş yurdun hakiki evlâdıdır. Yurd onun çalışmasile zen - SON POSTA Romah Kato der ki: Bir yurdım en kiymetli yarddaşı, Toprağı işliyen köylü, yurdun belkemiği sayılır. O çalışmazsa bepimiz aç kalabiliriz. O yurda veriyor, yurd da ona vermelidir. O memleketi zen- öin ediyor, neemleket te onu refaha kavaştarınakdır. ÖO be gelince | JBönleşir, güzelleşi, gürbürleşir vek 'lilino kıvuıı _mkiıhhuıyındu.memlıkdleu-bıumıldu —t ÖZ ARAs NDA s * Rusyada işaretle faran Türklerin tarlasını müsadere için bir| Konuşan istimlâk kanunu çıkarmıştır. Bu kanun ile) Böür köy halkı Sovyet âlimlerinden biri, Kalfkasyada tetkikat yaparken, haricle tet az olan bir köye gelmiş. Bakınış ki oradaki insan- lar konuşmasını bildikleri halde meram - larını daima işaretlerle ifade - ediyorlar. Bunun sebebini anlamak istemiş, hiç kim- se kendisine merakını tatmin edecek ma- lümat verememiş. Nihayet tetkikat neti - cesinde anlaşılmış ki, ilk çağlardaki insan- ların karışmamış nesillerinden olan bu in- sanlar hâlâ © hayatın tesiri altında yaşı « yorlarmış. ... Japonlarla İngilizlerin tarkı İngiliz Başvekili Bakdvin son zamanlar. — kerde olanları terhis ediyor, para ve mü-İda nüfuzundan çok kaybetmiştir. Bu mü- nasebetle parlamerntoda muhalif meb'us- lardan biri bir arkadaşına sormuş: — Japonlarla İngilizler arasındaki fark nedir? 22... — Japonlar Başvekillerinin zannetmişler, sonra sağ olduğunu anla - maşlar, bizse Baldvini sağ zannediyorduk meğerse ölü imiş. ... « Yalnız SO0 tane basılan gerete Dünyada yalnız 50 nüsha bastığı halde, birkaç yüz bin kişi tarafından okunan bir tek gazete vardır. Bu gazetenin başmuhar- riri geçen sene Avrupaya bir seyahat yap- tığı zaman şu izahatı vermişti: — Gazetemizi Asyanın yüksek yaylâ- larının birinde Thibette 50 nüsha olarak basıyoruz. Bu Tbhibette çıkan yegâne ga. #etedir. Halk okumak bilmediği için nüs haları lâmalara dağıtıyoruz. Onlar da hal- kı davet ederek, lâzim gelen izahatı ve- riyorlar. ... Şilide bütün dişleri çıkmış bir çocuk doğdu Şili'de Goguimbo eyaletinin. Andocola kazasında bir kadın ağzı dişli bir çocuk dünyaya getirmiştir. Çocuk bir hafta son- ra, konuşmağa başlamış, aradan on beş gün geçtikten sonra mahallebi, süt, yoğurt gi- Bi şeyleri beğenmemiş, ebeveyninin yedi- ği yemeklerden istemiştir. Bu çocuk © derece merak üyandırmış- tir ki, şimdi, halkın hücumuna kargı polis wasıtasiyle muhafaza ediliyormuş. KSKO P T et STER İNAN İ Misir gözeteleri yazıyor: öldüğünü | HERGÜN BİR FIKRA Lokantacının hesabı Bundan otuz beş, kirk sene evvel, belki de daha fazla oluyor.. Meşhur tuhaflardan bir «Kurban Üsep» var. dı. Üsep © vaktin kibarlarına nedimlik edip hayli ihsanlara nail olduğu halde gayet cömert ve müsrif — olduğundan ©n paralar tutmaz ve ekseriya zaruret çekerdi. Bir gün, gene böyle meteliksiz kalmıştı. Karnı açlıktan zil — çalarak, santlerce sokaklarda dolapp bir ah- bab, bir bildik aradı, fakat bulamadı. Nihayet, dayanamadı; — tanımadığı bir lokantadan içeriye girdi, pervasızca bir masaya oturdu; içkisi, tatlın ve tuzlusu ile kendi kendine mükellef bir ziyalet çekti. Derken, hesab ödemek zamanı ge- lince, patronu çağırttı ve hiç sıkılma: dan sordu: — Burada yiyip içükten sonra, he- sabını ödemiyen müşteriye hiç rasla- diniz. mi? — Hayır; hiç raslamadım. — Şayed raslıyacak olsanız.. Ne yaparsınız? — Ne yapacağım? Kıçına bir tek- me vurup, kapıdışarı ederim. Bunun üzerine Kurban Üsep ayağa kalktı, fesini kulaklarına kadar kâüvice bastırdı, sonra arkasını dönüp, rtedin. götunun eteklerini açarak : — Al, öyle ise.. Üst tarafı da gar- sonun bahşişi olsun! dedi. RULMACA Solda Sağa: Saat ayarı İçin ne İyi usul Dünyanın her tarafında saatleri ayar etmek için muhtelif usuller — vardır. Bazı memleketlerde bu işi telefon — santralları yapar, bazılarında radyo spikerleri, tam ayar saati bildirirler. Ayarlı saati bildirmenin en iyi yolunu, Cenubi Amerikada Blonsfontein belediye- si keşfetmiştir. Akşamları, tam saat sekizde on beş sa- niye fasıla ile elektrik cereyanını birkaç kere kesmektedir. ... Pariste yeni kilise yapılacak Paris kardinali Verdiar, Parin nüfusu- nun son zamanlarda çok arttığını nazarı itibara alarak, birkaç büyük kilise inşa et- meğe karar vermiştir. Bu inşaatta binlerce amele çalışacağından kısa bir zaman için işsizliğe çare bulunacağı tahmin edilmek- tedir. ... Balık tutmaya meraklı bir Reoisi Cumhur Amerika Reisicumburu M. Ruzvelt, ol- ta ile balık tutmağa bayılırmış. M. Ruz » velt paskalya tatillerinden istilade ederek Floridaya gitmiştir. —Hasımları — intihabat mücadelesine şiddet verdikleri bir sırada © rahat rahat balık tutmuş ve bu soğuk - kanlılığını hayretle seyredenlere: — En büyük muvaffakiyetim. herşeyi zamanında yapmak, soğukkanlılığımı kay- betmemektir! demiştir. grerecerceLArLEDAN! Cinaslı hareket. kıt'alardan birinin frenk- çe telâffuzu. 7 — Nota. 8 — Genişlik, ni- da edatı. 9 — İçine su konur, lâmise, !O— Dünyanın en büyük şelâlesi, Yukarıdan aşağıya: 1 — Beşeriyet. 2 — İlâç, ekmek. 3 — lâmbayı yakar, Cezayirin yanındadır, no- ta. 4 — Bir adet, sefer. 5 — Bir ot, uza- in gösterir. 6 — Bir hastalık, yemeklere konur. 7 — Bir sökme kelimesi 8 — Ka- bul etmemek, Vücuttan fazla çıkan et par- çası. 9 — Bir çiçek, Kalkasyalı süvari. Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: »| — Keyhüsrev. 2 — Ati, iaşe. 3 — fire, 4— Gitara, tâ. 5 — İşret, na. 6 — Cahillik. 7 — Aşiyân, ika. 8 — İva, bi. 9 — İk, ce, ma, 10 — Kilir, iste. Yukarıdan aşağıya: | — Kargaşalık. 2 — At, diş, si. 3 — | — Büöyük Britanya. 2 — Suyun vasfı | Yırtıcı. 4 — Arayıcı. 5 — Rehavet. 6 — mümeyyizi. 3 — Eski kumaşlardan biri | Si, Atina. 7 — Raf, mi. 8 — Eşit, libas. 4 — Nida edatı. 5 — Sürmek, örme, 6 —|9 — Varan iki. 10 — Ar, ne İSTER İNANMA! sine razı olmamışlardır. Fakat dedeleri kendini 25 yaşında bir İöü yeymülü, hit dünm 20 yeğımda Te bida evkeenlgir.. B Fi a ELLAAL Bidiç ğ teba 130 luk delikanlının 19 uncu izdivacıdır. Bundan evvel al- Si die SĞ BERİüğenak slelemİş Vö aNi dığı 18 kadın ölmüşlerdir. Bu kadınlardan 33 çocuğu vardır ve bunlardan 22 evlâdı yaşamaktadır. Bu 22 evlât ile bunla- rın çocukları ve torunları 130 yaşmdaki dedelerinin evlenme- İSTER İNAN İSTER İNANMA! tir. Genç kıza gelince o da bu ihtiyarla serveti için evlendiğini söylemektedir. Hitâmühü miskı E Bınıı-'hw'—" h! Şimdiden sonra — sözün ge lişi icap ettirdi de söylüyorum— yenisine bakalım artık! Görünüşe gö- re, İtalyan - Habeş harbi sonuna erdi, iş olacağına vardı, Saba Melikesiniri ülkesi kuşa benzedi, tanklar fil derisi kaplı kalkanları, tayyareler havada u- çan zehirli okları, mitralyözler kargıla« rı, hasılı fen göreneği yendi. Ezeli «Kuvvet hakka galebe ça« larp hakikatı bir kere daha bütün vüs zuhu ile meydana çıktı. Milletler Cemiyeti zecri — tedbirler tatbik etti; On üçler, On sekizler, fa« lan.. dedi; öksürdü, aksırdı.. «esta'fik rullah» diye ikaz etmek istedi.. imam yine bildiğini okudu: Kızılhaçın kanını kuürüttü, Ak-s sum'u kızıl karla boyadı, Adua'ya a« min dedi, Adigratı kır atın kuyruğuna bağlayıp sürdü, Amba Alagi altüst ae lup Tumba Alagi oldu, muharebe fe- cayiinin de inzimamıyla Hailei Selâse, Hailei erbaa'ya inkilâp etti. Danagil'ini önce kuyruğu koptu, sonra boğazlan- dı, yüzüldü, derisinden dolak, etindeni kıyma yapıldı. Cenevrede «mükâlemeler» devam ededursun: Doğu Afrikada — aktörlet facianın son perdesini bitirmek üzere« dirler. i Sulh teklifleri, bu uğurda sarfedi« len gayretler çok geç kalmışa benzi« yor. Şimalden ve $imali şarkiden akarl kollar Adisababayı tehdit ediyor.. Ce« nuptan uzanan kuvvetlerin ise Hae rar'a yaklaştıkları söyleniyor. t Hattâ dün, bir aralık İtalyanlarizi Harrar'a girdikleri haber verildi. Fas kat, bütün yukarıda yazdıklarım doğ- ruyu ifade ettiği halde, bu son havat dise ihtimal vermedim. Zira vaziyete bakılırsa, Harara gi ren İtalyanlar değildir ve olamaz. Ors tadaki bakıma göre zavallı Hubqld Harara girdiler.. Hem de ne türlü! Cenabı hak encamlarını hayretsin.» şâirin dediği gibi: Elden ne gelir hayır duadan gayriğ PÖK : M trer Talir> & Özlü sözler: TÜlürken demişler ki... Çocuklarımla şimdiye kadar — gerekliğl gibi uğraşamadım; bundan böyle — onlarl vatana bırakıyorum. — Ziya Gök Alp Perdeleri indirin, komedi bitti. — Res, belais İ Bundan sonra — aCalaisn yi — kalbimdi yazılmış bulacaksınız. — Mary, İskoç Kra- Kçesi a Karanlığa doğru büyük bir adım atı © yorum. — Thomas Hobbs 1 Baş ne tarafta olursa olsun, elverir Kf kalb doğru olsun. (İdam edilirken başını ne tarafa ka « yacağı sorulunca), — Sir Waltef, Raleigh İşte sar şimdi başlıyor. — Hanry WIİ Beecber N Üstümde çiçeklerin büyüdüğünü hisse © diyorum. — Kents Hayat, hiç istemiyerek Oscar Wilde Lâmbaları söndürmeyin. (Sonra o 284 manın meşhür bir şarkısından şu satırlari söyledi - 1910) Karanlıkta eve — gitmi korkuyorum. — O. Henry Hiç bir kusuru olmadan kesilmesi »d yazık. İ (İdam edilmeden az önce sakalınl keserken) — Sir Thomas More — Der ölüyorum. — Ölmekten hiç korkmuyorum. & a Dünyayı hiç acı duymadan birakıye * İ rem — Thoresu A