K İnön uarebeleri Nasıl Cereyan Etmişti? Bu Muharebelerin Ordumuz Tarafından Kazanılması Bugünkü inkılâbımızın Temelini Daha O Zaman Yıkılmaktan Kurtarmıştır |*| Muharebenin cereyamı: - 9 ikinci kânun 921 akşamından itiba - ren düşman kuvetleri Türk ordusunun gal ettiği mevzie yaklaşmışlardı. 10 ikin- €i kânun 921 sabahı cephenin her tarafın- da sis vardı. Düşman bu sisten istifade e- | derek Türk mevzilerine, muharebe mesa - : fesine kadur, yanaştı ve sis kalkar kalkmaz taarruza buşladı. Demiryolunun enubundaki (4) üncü ve (19) inci Türk fırkaları düşmanın bu şid- detli taarruzlarını muvaffakiyetle ve hatta müukabil taarruzlar bile yaparak tardetti - ler. Fakat demiryolunun şimalindeki mev zi aksamını (Metres tepe - demiryolu di seği hattını) işgale memur olan 24 üncü fırka buraya vaktinde yetişemedi, bu fır - kanın (134) üncü alayı Metrce tepeye tır- manirken; burayı daha evvel tutmuş olan, düşmanın şiddetli ateşine maruz kaldı. Bu vaziyet karşısında gerk bu alay, gerekse bunun cenubunda ilerlemkte olan (32) in- ci alay geriye çekilerek (Rıza paşa - P- ra) hattını işgal ettiler. İnönü mevzün şi mal cenahi bu s#üretle şarka doğrü kivril - miş oldü. Bu vaziyet (Metres tepe) yi ip gal eden Yunan kuvvetlerinin - (bu kuv - vetler 7 inci Yunan fırkasının sol koluna mensuptular) Buradan cenuba ve şarka doğru taarraz ederek mevzü yarmalarına imkân doğurmuştu. Nitekim — Yunanlılar Metres tepe ve cenubundan hem şarka doğru, (Poyra) — istikametinde; hem de cenuba doğru, (İnönü) istasyonu istikame- tinde şiddetli taayruzlar yaptılar. Bu taar- ruzlar (24) üncü fırkamız cephesinde şar- ka döğru inkişaf edebildi ve Yunanlılar (Poyra) ya ele geçirdiler. Lâkin cenuba; gerek (4) üncü fırkamızın sağ cenahını kuşotacak pekilde, gerekse — (4) üncü va (11) inci fırkalarımızın cephelerine yap- tıkları taarruzlar, bu iki fırkanın çok bü- Yük fedakârlıkları neticesinde tardolundu Ancak, mevzün şimal kısmının şarka doğ- B üN —> vumca GER ' etan Birinci İnönü: muharebesine ait kroki Kkofb örnek olacak kadar büyük bir serin kanlılıkla emir ve kumanda eden miralay İsmet Bey (2) da, (Poyra) nın fY..n.nı.ı.. eline geçtiğini ve (24) |Acka kuvvetlerinin Rıza paşa isi de şarkı şimaliye doğru çekildik ber aldı. Bu suretle mevzümizin orta kıs -| minda bir gedik açılmış oluyordu; Rıza pa- bu & üncü metin: erini ha -| leri de cenupta kalan büyük kısmı- mızdan ayrılmış olacaklardı. Buna meydan muharebeye vermemek ve ertesi günkü daha mi şartlar altında devam ederek zaten bugün hayli yıpranmış olan Yunan kuvvetlerini mağlup eylemek — maksadile, cephesi kumandanlığı, emrindeki (Beşkardeş dağı - Otlu bali) karara garp kuvvetleri e çekmeğe karar verdi. Bu nazaran yeni mevzün, demiryolunun şi « alinde kalan kömmı (24) üncü fırka olunun cenubunda kalan snı da 11 inci fırka kit'aları işgal ede- (zayı da alarak diktatörün kar ceklerdi; (4) üncü fırka da geride ihtiyatı teşkil edecekti. Bu karara ve yeni mevziin vaziyetine göre; düşman ertesi gün de Es- kişehir istikametinde ve demiryolu boyun- Ca taarruza teşebbüs ederse şimalden ve ru kıvrılmış olması İnönü mevzilerinin he- yeti umumiyesinin şimalden ihatasına im - kün verecek bir vaziyet doğrurmuş bulu - nuyordu. Carp cephesi kumandanının elin. de ne bir mukabil tsarruzla bu vaziyoti 18- Jâh edecek kuvvet ve kudrette bir ihtiyat me de böyle bir taarruza destek olacak kuvvetli bir topçu mevcuttu. (1) Cephenin diğer kısımlarından da kuvvet iktisat ede- rek, mukabil taarruza elverişli bir ihtiyat toplamak mümkün değildi. Çünkü düşman bütün mevzilerimizin imtidadı boyunca ve faik kuvvetlerle giddetli taarruzlar yapı - yordu. O halde mevzün bu tehlikeli vazi- yetini düzeltmek için başlıca çare, bu mev- ziin merkez ve cenup kasmını da daha ge- riye almaktan ibaret gibi görünüyordu. Neticede muharebeyi kazanımak için da- ha bir miktar arazi, bir kaç tepe “terket - mek büyük bir fedakârlık olmazdı; ancak (Eskişehir) i düşmana terkedip te (Eski- şehir » Afyon) demiryolunun Yunanlılar eline geçmesine meydan vermemek — çok mühimdi. Çünkü Yunanlılar bu demir yo kanu, cephelerinin gerisinde, mükemmel bir manevra hattı olarak — kullanabilirler, Bursa ve Afyon gruplarına mensup kuv - vetlerini şimalden cenuba; cenuptan şima- le naklederek istedikleri yerde merkezi siklet teşkil edebilirlerdi. (Nitekim biz bu hattım (Kütahya-Eski. gehir) kısmımı böylece kullanmak suretile Çerkes Etemin karşısından çektiğimzi kuv:- vetleri İnönüne tam vaktinde yetiştirebil- miştik.) İşte ahval bu mülâhazaların ya- pılmasını icap ettirdiği bir sırada cephe - deki — vaziyet gu — manzarayı — arze - diyordu: (4) üncü ve (11) inci fırkalar kendi cephelerindeki düşman kuvvetleri - nin taarruzlarını kahramanca tardediyor - lar; hattâ mahdut hedefli mukabil taar - ruzlara ve mukabil darbalara girişiyorlardı. Garp — cephesi — kuvvetlerine, her as - D1 )Ordumuzun o zamanki hal ve va: yeti bundan evvelki yazıda izah edilmiştir. (*7 Bu yazının baş tarafı 28 mart ta - vihli nüshamızdadır. O nüshada gıkan kro- kinin altındaki yazı «Birinci İnönü muha - rebesine ait kroki» olacak iken yanlışlıkla #İkinci İnönüne aittir» denilmiştir. — İtizar ederiz. cenuptan açılacak yan ateşleri altında ka- lacak, tabiri mahsusunca torbaya - girmiş olacaktı. Filhakika bu mevziin orta kısmı, büyük zayimta katlanmadan geçilemiyecek kadar, düz ve açık araziyi ihtiva eder; ce- nup ve bilhassa şimal kısmı ise, mükem - mel birer yan mevzü halinde, mevzün or- ta kısmını himaye edecek bir şekil arzey- ler. Binaenaleyh cephe taarruzlarile netice almağa uğtaşan Yunan ordusu ertesi gün de bu taarruzlarına devam ettiği takdirde; gerek bu mevzün bilhassa yan ateşlerine istinat eden hususiyeti VE gerekse 4 üncü fırkanıni ihtiyat olarak elda — alıkonuluşu hasebile daha çok yıpranacaktı. Bu yıpra, nış lâyık hadde varınca bir mukabil taar- ruz, kat'i neticeyi almağa kâfi gelecekti. Bu karar emir haline konulup kıtaata' tebliğ olunmazdan evvel, Türk ordusunun hep ileride, düşman tarafında olan gözleri sabahın alaca karanlığında şu manzaray gördü: Bursa istikametine giden yollar, ar- ;kalarını İnönü mevzilerine dönmüş Yunan (kat'alarile dolu Yunanlılar mağlubi - yetlerini filen f etmişler, çekiliyorlar - du. Kıt'alarımız düşmanı takibe sevkolun- dular. Fakat bu kıt'aların cephanesini ve muharebe vasıtalarırt taşıyacak makineli veya hayvanlı nakil vasıtaları ölmüayışı düşmanın bütün kuvvetlerimizle takibine imkân verinediği gibi Yunanlıların (Bur- *A - İznik cenubu) —mıntakasında henüz muharebeye girmemiş üç kuvvetli fırka - ya malik olmaları, bizim ise bu cephede ancak 3 vaziyet fırkalık kuvvetimizin bu -« hunuşu böyle bir takip teşebbüsünü teblike- ye de düşürebilirdi. Bu sebeple yalnız düş- manla teması muhalaza edecek kuvvette zayıf kıt'alar bu takibe memur edildiler. Ve diğer ordu aksamının ikmal, — tensik, tecbizlerile talim ve terbiyelerine başlanıl. İdı. İnönü mıntakasında bu muharebeler ce- veyan ederken Yunanlıların (Uşak) mm - (27 Sayın Başbakanımız General İsmet SON -ROSTA “Şarkı söyleyeniere yardım edemem,, Portekiz Başvekilinin Bu Cevabı Bir Genç Kızın Bütün Ümitlerini Yıktı Bir kaç gündenberi Paris gazeteleri Por- tekizde geçen ufak bir hâdise ile meşgul- dürler, Ufak diyoruz, gö şte ufak ea - yılan bu hâdise tam bir aydanberi Porte - kizde bitip tükenmez dedi kodulara yol açmış, buna mukabil de halkı memnun et- miştir. Hâdiseyi anlatalım : Küçük Portekizin paytahtı olan Lizbon postahanelerinden birinde Roza isminde sarışın genç, güzel bir kız çalışmaktadır. Bütün işi postahanenin yukarı odalarının birinde yalnız başına mektupları damga- lamakdır. Bu, 17 yaşındaki güzel kız bir taraftan mektupları damgalarken, bir ta- raftan da hârikulâde sesile şarkılar söyler. Sesi o kadar mest edicidir ki, başında bütün postahane memurları olmak üzere civardaki ticarethane, mağaza, atelye me- murları Rozayı zevkle dinlerler Rozanın şöhreti bu suretle yavaş yavaş bütün şehre ve nihayet bütün Portekize Posta ve telgraf bir heyet bir gün toplanatak yayılmıştır idaresinden genç - kızın İtalyaya musiki gönderilmesini kararlaştırmışlar, şerefini mevzuu bahsederek başvekil Portekiz dik- istek - tahsiline ve memleket tatörü Salazara müracaat ederek Terini bildirmişlerdir. Salazar heyetinin ar. na karşı lâkayt kalır hasıraltı etmiyerek kemi aniş ve meseleyi eşini — muayyen bir günde davet etmiştir. erkâ; kuşanarak ve yanlarına genç giyinip güzel Ro- O gün posta ve telgraf na çık - | mışlardır. Salazar heyeti nezaketle karşılamış, yer Güzel sesli Roza göstermiş, sigara ikram etmiş ve sonra ar- zularının bir daha tekrarını rica etmiştir. Heyetten biri kısaca meseleyi yeniden an- latmış: — Roza harikulâde bir ses sahibi me - murumuzdur. Bu sex terbiye görür Roza kalyada müsiki tahsilini yapacak olursa, memleketimiz büyük bir şeref — kazanmış olacaktır. Güzel şarkılarının şöhretini siz de biliyorsunuz, Müsaadenizi istirham edi- yaruz, demiştir. Salazar bu izahattan sonra ayağa kalk- muş, baş parmağile bıyığını kaşımış, sonra heyete dönerek şu cevabı vermiştir: — Sinyorlar!.. Teşebbüsünüzü takdir e- iyorum, Rozanın, kıymetini işittim ve bi - liyorum, san'atı ile memleketimize şerel vermek meselesinde sizinle ayni fikirde - yim, Fakat maalesel teklifinizi da kat'iyet- le reddetmeğe mecburum. Çünkü bütçe « miz fakirdir. Ağlıyanlara para veremedi - ğim bir zamanda şarkı söyliyenlere yar « dim edemem —— A e ge — takasında bulunan üç fiırkalık grubu da (Afyon) umumi istikametinde — ilerlemek maksadile, (Dumlupmar) daki mevzileri- mize doğru yanaştı. Fakat burada cephesi kuvvetleri tarafından tevkif olun- du. Kütahya — mıntakasındaki — (61) firkamız da asi Çerkes Etem — kuvvetlerini Yunanlılarla birlikte filen harekâta iştirak- ten menetti. cenup ci a Yunanlıların Birinci İnönü muharebesi- ni kaybetmelerinin sebepleri şunlardır: | — Uşakta bulunan üç fırkalık Yunan grapu evvelen Dumlupınardaki — zayıf üç Türk fırkasını buradan şarka atmalı, on - dan sonra bu mıntakada yalnız bir tek fır- ka bırakarak büyük kısmile (Kütahya) ü- zerinden şimala, İnbnü mevziinin cenup İyanına teveccüh etmeli idi. Halbuki bu üç Bu Çocuk Hangi Angqîh? | Haydarpaşa Hastanesi Operatörü Ne Diyor? Bir milyoner baba evlâdını inkâr edersi tıbbın elindeki hal çareleri zayıftır ( Son Posta'nın doktoru yazıyor ) Haydarpaşa Nümune hastanesi kapısından içeri girerken burada eski tıbbiye sesiriyatlarında geçen günlerimi hatırladım. Bu yepyeni binanın çok te- miz boyalı, merdivenlerinden yukarıya çıkarak baş hekim Bay Kâzımın oda- sında Bay Feridunla karşılaştım. Almanyada uzun zaman kıymetli çalışmalar yapmış, bir çok seneler kusursuz ve muvafla kiyetli mesâisi ile tanınmış olan — çok İdeğerli meslekdaşım Bay Feridun ken dine has nezaketiyle beni koridorlar- dan dolaştırarak şef odasına götürdü. Ve konuşmağa başladık: — Son Postanın açtığı anket hak-! İzmir muhitinde |mak. istiyoruz, — Bu hususta biz operatörler, ano- İmalik noktai nazarından daha çok a lâkadar eden mevzular üzerinde görü- şebiliriz. Anlatayım: Bir çocuk ekse- riya babasının ufak tipinde bir modeli | akiütür | — Anasının olam — Benim farketti; cuk anaya, erkek çocuklar babaya doğ- ru gidiyorlar. Benim çocuğumun nok tası noktasına teşekkül ve moral itibari- le bana benzediğini görüyorum. Nesil itibariyle de gördüğüm şey er- kek çocuklar baba akrabalarına amca ve amca çocuklarına kız çocuklari da teyzeye teyze çocuklarına doğru tema- yül ediyorlar. Ve bu gidiş anatomik çekil üzerindedir. — Karakterleri için ne düşünüyor- sunuz? Bazılarına göre (seks) noktai nazarından kız çocukları babaya erkek çocukları anaya daha fazla alâka ve sevgi gösterdikleri mevzuubahsoluyor ne dersiniz? | — Bu hususta kat'i bir fikir vermek ielihiyeindi. değilme Ve bar boktalıe ekseriyetle siz ruhiyatçıları ve asabiye cileri daha fazla alâkadar edecektir. — Doğuş (anomalileri- — şekilleri leri daha çok anadan mi, yoksa baba- dan mı intikal eder?. — Biz anomalileri hem anadan hem babadan miras olduğunu görüyoruz. Syg daktilie bu anomaliler pek çoktur. — Yüzün alt ve üst kısımlarının teşekkülüne göre ulviyet ve süfliyet meseleleri hakkındaki mütalcanız?.. — Tekâmül — muhitin — yardımı ile olur. Dimağ — işledikçe — faali- yetin randmanı © nisbette fazla eserle: ri ortaya atar. İrsen zeki doğan çocuk- ta bile muhit yardım etmezse netice s1ı- fırdır. Bunu hayatta muhtelif yaşlarda- ki insanlar üzerinde tecrübe edehbiliriz. — Katagorilerile'çöcuğum-biz baber ve anaya aidiyeti hakkında bir fikir ve netice alabilir miyiz?.. — Biraz zor. Filvaki ilim çalışıyor. Fakat kat'i netice verebilmesi ihtimali yok gibidir. Dört sene evvel tıbbi bir Alman mecmuasında okuduğum - bir makalede bu noktaları şüpheli olarak gösteriyordu. Bir milyoner, kendi ço- az mi? me göre kız ço- kında çok kiymetli malümatınızı al-L | BN cuğunu miras işleri — sebebiyle — ve yahut başka herhangi bir sebeple inkâr etmezse bugünkü tıb formülleri bun: hakikatini ortaya atmak noktai - naz rından pek zayıf bir neticeye varabil . Tababet bu hususta daha kat'i form ler bulmak zaruretindedir — Katagorileri en çok yaradığı nok: ta nedir?.. — Biz operatörler ameliyat esnasın- |da veyahut sonra kansız kalan hastaya kan nakletmek için kan gruplarından istifade ederiz. Fakat buradaki kan grubu anne baba ve çöcük arasındaki nesep meselesini halle kâfi olamadığını zannediyorum. Fakat bizde bu grup- lar işimize yarıyor. — Gatagorileriyle ırkların biribirin- den ayrilması mümkün değil midir? — Kan yolu ile mi, hiç zannetmiyo- rum aziz meslekdaşım. Yalnız morfola- ji noktai nazarından ırkların teşhisi i- çin Bükreşteki Anatomi hocası profe- sör Renier'in en geniş mikyastaki tet- kik ve mütalealarını gördüm. Yalnız ırkların değil, muhtelif millet- lerin bile morfolojik noktai nazarından biribirlerinden ayrılan bir çok hususi- yetlerini hazırladığı —bir (kihif) baş kolleksiyonunda tesbite muvaffak ol- muştur. Peştedeki teşrih müzesinde de yine bu hususta hazırlanmış mütalealar ve eserler vardır. Meselâ nasiyei cephedeki genişlik, inhina, düzlük alt çene kemiğin vazi- yeti gayet ince noktalara varıncaya ka- dar tetkik edilmiştir. — Bu hususta - alman hulâsası nelerdir? — Şüphesiz ki kıymetlidir. Yahız bugün. ve.bu-asırda değil bundan.. bir. çok asır evvelki insanların bu husustaş, ki farklarını bu tetkiklerle izahmüm- Kön olabiliyor. Irkların — ayrılmasında kan yolu ile varılamayan neticeleri bu morfolojik tetkikatın pek sadelikle halı ledecek mahiyette olduğu görültüyor. — Bizim davamızda işaret ettiğimiz çocuğun kan yolu ile bir neticeye'vas rıilacağı hakkında kanaatiniz?, — Pek kat'i değildir aziz kardeşim. neticelerin kuvvetli Yunan fırkası âtıl kalınışlar, İnö- nünde cereyan eden muharebeye hiç mü- essir olmamışlardır. 2 — Bursada dört kuvvetli Yunan fır - kası vardı. Bunların yalnız ikisinin İnönü istikametinde harekâta memur edilişi ha - tadır. Hepsi birden bu taarruza iştirak et- meli idiler. 3 — Hele (15) inci Yunan - fırkasının (Bilecik) ve (İznik cenubu) mintakasına geldikten sonra durup kalması bu hataların €n büyüğüdür. 4 — Yunanlılar 10 kânunusani günkü taarruzlarile (Poyra) yı ele geçirdikten sonra burada açılan gediklen bütün şiddet- lerile taarruz ederek ve İnönü mevzilerinin cenup kismina taarruz eden küvvetlerden de bu mmntakaya kuvvet kaydırarak, ayni gün zarfında, Türk ordusunu ikiye ayıra- ————rr — —a —a etmeli idiler. Bunu da yapmadıllar. Çökert me yerinin tenubunda cephe taarruzlaril. uğraşmakta devam ederek — muvaffakiyet vadeden mintakayı — ihmal Bu hataların, harp tarihi tetkiklerinden çikan esas. sevk ve idare kaidelerine göre ifade- si şudur: A) Yunanlılar «kat'i netice yerinde toplanması mümkün bütün kuvvetleri o - rada kullanmalıdıre kaidelerine riayet et- memişlerdir. — (Sevkülceyş sahasındaki hata.) B) Yunanlılar amuvaffakiyet, mayan yerde bile yüz gö bal istifade edilmelidir? düsturuna uygura şekilde hareket edememişler ve muha * rebe keşifletini de tam yaparak kefdi va- ettiler. umul - se ondan dere ziyetlerini ve düşman vaziyetini vaktinde öğrenememişlerdir. (Tübiye sahasındaki cak şekilde bir yarma yapmağa teşebbüs hata.) Celâl Dincse