SON POSTA Nisan sonunda Ankarada|'*zar Günü n |Menemende Bir bir kongre toplanacak Milli damga meselesi, mahsüllerimizin standardizas- yonu, kredi organizasyonu gibi işler görüşülecek ve <esaslı kararlar verilecek İzmir, 17 (Son Posta) — Pazar gü- nü Menemende inkılâp şehidi Kubilây adına dikilen inkılâp âbidesi önünde gençlik tarafından büyük bir gösteri yapılacaktır. Menemenliler bu törene büyük bhazırlıklar yapmışlardır. İnkılâp âbidesi önünde yapılacak rinden gençlik mürahhasları iştirâk e- decek; İzmir gençliği o gün Menemen- de heyecanlı bir hava yaratmak için büyük bir alâka gösterecektir. Türk yurdu içinde adı kötü hâdise- lere karışmış bir memleket parçası bu- hlunmadığı için Menemende yapılacak yade bir inkılâp günü mabiyetini tası- yacaktır. O gün İzmirden Menemene hususi bir tren tahriki muhtemeldir. Balıkesir Kültür Direktörlüğü Balıkesir, (Özel) — Kültür direk- törü Salim Atalık ispektörlük mü e tayin — edil- miş, ve yerine de Bâlıkesir Necati Bey İlişesi direktörü Emin Ergun atanmış- tır. ——— nizasyonu verimli neticeler vermek is- en birinci genel — a İzmirde ihraç edilecek incirler hazırlanırken İzmir, 17 (Özel) — Nisan ayının Bu itibarla her yıl mahsulün piya- son haftasında Ankarada, Ekönomi |saya geldiği ilk günlerde İzmirin ticari Bakanı Celâl Bayar'ın Başkanlığında |âleminde haşlayan sun'i heyecanın ö- ibüyük bir kongre toplanacaktır. Müs-|nüne geçilecek tedbirler alınacaktır. zerine hayali fiyatlarla alivre — tehdit- tahsil ve ihracatçıları temsil eden dele- Bir fazlalık olmadığı halde piyasada |lerine girişen bir kaç firma büyük za- gelerle Ekonomi ve Tarım Bakanlık-'panik doğuracak haberler neşreden ve rarla karşılaşmışlardır. Müstahsil, te- ları müstahsillerinin iştirâk edecekleri|sun't heyecan doğuran âmüllerle şid-|menni edildiği gibi teşkilâtlanır, bu kongre çok esaslı mevzulara temas|detle mücadele edilmesi mevzuubahs- edecektir. Kongrenin üzerinde duraca- |tir Ekonomi Bakanlığı, Ankarada top- ği başlıca meseleler şunlardır: |lanacak iktisad kongresinde panik ha- I — Mahsullerin standardizasyon- /linde mal satışının önüne geçecek ted- hu, 2 — Milli damga meselesi, 8 — |birler alınmasını isteyecektir. İstihsal maddelerinin piyasalara arzi,| — Kongre bilhassa üzüm ve incir mad- & — Kredi organizasyonu, 5 — Satış |delerinin üzerinde ayrı ayrı duracak ve #ahalarında teşkilâtlanma, 6 — Zirat|bu mahsullerin bususiyetlerini, piyasa- patış şartlarının endüstri ve idhalât ti- ya arz durumlarını inceleyecektir. Ya- mirde ihracatçı tar caretiyle intibak ettirilmesi, Her şeyden pılan tetkiklere göre üzüm — mahsulü-| maslar, üzün ve incir istandardizasyon Bvvel şunu kaydetmek — lâzımdır ki, nün alivre satış yapılmaksızın tüke- işlerinin bir, iki ay içinde başarılamıya- iktisadi buhran memleketimizde baş- 'nişi biraz müşkül görülmüştür. Bu iti- cağı kanaatini vermiştir. Ancak bu yıl ladığı günden beri muhtelif sebeplerle|barla ihracat tacirleri alivre - satışların için milli damgayı tespit ederek kobul biriken mahsul stoklarının - hepsi tü-|(eskisi gibi serbest kalmasını isteyecek- etmek; ondan sonra da meselâ bir yıl kenmiş ve ihraç edilmiştir. Ege bölge- | lerdir. |sonrası için istandardizasyon işini tek- sinde ekonomik bir seyyaliyet başla-| — Yeni kooperatif kanunu, üzüm ku-| millemek mümkün olacaktır. mıştır. rumunun tecrübe ettiği ihracat orga-İ Adnan Bilget satışlarının müstahsil cephesinden za- rarı eksilmiştir. Nitekim bü yıl incir ü- koo- peratif teşkilâtına severek sarılırsa ih- sa oyunları gibi münferid bir talih de- nemesi olacaktır. Bu takdirde alivre taahhüt, fayda- nin ve alivrecinin yapacağı |müstahsilin zararından ziyade lanmasını temin edecektir. tandardizasyon işine gelince, — İz- erle yapılan — te- |lini görür gibi oluyordu. Eilk ddanlarla aya, yolardkevi ne döndü (KERVAN YÜRÜYOR. —8u ” Bürhan Cahit Muska — yazmak, üfürük yap-|fellâhlar, çingeneler yaparlardı. Bakı- mak gibi şeyler hem hükümetin emrine'cılık. falcılık, üfürükçülük denilen iş- karşı koymak, hem de halkı bu çirkin * lerin âdi dolandırıcılıktan başka şe ve gülünç şeylere bağlamak demektir. 'olmadığını bilmiyor musunuz. Sizi ! Hakkmızda verilen haberlere karşı'nun münakaşasına çağırmadım. Bizce | derhal kanunt takibat yapmak lâzımdı sabit olan bir hareketimizi kendili -| kalmamıştı Kendi kendine: — Habisler, zındıklar, diye söyleni- yordu | Artık evi D Karkuyordu. | Carısına tenbih etti. Okunmak için, için gelenleri artık kabul ede- 18 -8- 996 miyordu. Bu iş Hatibin geçimine-olduğu ka- Gösteri Yapılacak| olan törene Garbi Anadolunun her ye-| tören bir hâdisenin yıldönümünden zi- | tidadını gösterdikleri için aliyre üzüm | İracatçıların alivredeki rolü, tıpkı bor-| İçeri girerken dizlerinde derman | ve, odusına kapanmıştı. | Şehir Bütçesi Üzerinde Bir Tetkik Öğrene * Şehir meclisinde dün evvelâ Üsküdarda. İki Bostan sokağının kapatılarak satılma - İsndan bahsolundu. Sonra, Hahetoğlunda, Humbarhane meydanında çarşanba gün- leri pazar kurulması «uygun» görüldü Fakat Kızıltoprakta, Zühtüpaşa mahal- lesinin Rüştiye sokağında pazar kuralması |muyafık bulunmadı. Sonra, yeni binalarda yapılacak sığınak- lara dair talimatname okundu. Uzun münakaşalardan sonca, bu tali - malnamenin birinci maddesindeki bir ke- limenin değiştirilmesine karar verildi. Ve talimatname aynen kabul edildi, Ve haftalardanberi aokuna okuna bitmi- yen 936bütçesinin müzakereşine, daha doğ- Jrusu tasdikına devam olundu | Bu işin bugüne kadar görülmemiş bir |ânzasızlıkla ve sür'atle sona erdirilmesin - den sonra da, mülhak bütçelerin konuşul- Ması için bugün tekrar toplanılması karar- laştırıldı. * Ben, şu tasdik edilen bütçeyi gözden ge- | €en insanı hayli oyalıyan ve tatlı tatlı düşündüren maddelere rastladım. Meselâ, yehrâyin, ziyafet ve ecnebi mi- safirleri izaz masralı olarak yalnız (3000) Kira ayrılmış: «Şehrâyine Terin. aziyafete lerin be - lediyeye kaça mal olduğunu bilenlerdenim. (Eğer bu rakamın sağındaki sıfırlardan bir kaçı, mürettipler tarafından yanlışlıkla dü- gürülmemişse hayli şaşar ve yanarım: Çünkü böyle olmamışsa, çehrâyinler - de yedi mahalleye bir mum yakılacak, ve ccnebi misafirlerin on tanesine iki zeytin düşecek demektirl! * bullular yalnız zeval vaktini 2300 liraya öğteniyorlar: Çünkü Galata kulesinde zeval — vaktini gösteren besisatın tam 2300 lira masrafı var Bunu öğrendikten sonra o kuleye ba - kanlar, zeval vaktile birlikte sebebi zevalle- rini de, #vakit nakittirfe sözünün derecei isabetini de anlıyacaklardır. bayli İstanbulluların saat mefhumuna şapkayı başına giymeyecek, ahre- te imansız gitmeyecekti. x Aylar su gibi aktı ve yıllar tarihin enginlerine dökülüp karıştı. Kasaba halkı bütün yurdu kaplayan yeni ya- İşayış havası içinde gün geçtikçe di- İriliyordu İnkılâbın kızgın sahneleri arasında n yeni bir nesil dünün bütün ili- inden kurtulan topraklarda yep ti kültür ve taptaze bir imanla yeti- şiyordu Yedi sekiz yüz yıl kafası arap çöl- di şil y İ İstanbullular Vaktini 2300 Liraya biliyorlar! Top bedeli 1000 lira... Bereket versin bayramlarımız çok değil, yoksa belediyemiz de topu atacak | Yazan: Selim Tevfik Bu bütçeden öğrendiğime göre, İstan -| Sayfa & Zeval ; yabancı kalışları; ihtimal evakite i öğrene menin bu kadar fazla «nakit> & mal olu « şendandır! ğ Görülüyor ki, insanlara başka yerlerde vakti bilmemek, İstanbulda ize vakti bil « |mek pahalıya oturuyor! j * «Belediye bürçesindeki yüz yetmiş bi - rinci fasal: atop» bedelidir, ve (1000) li. radırl. Bereket ki, bayramlarımız pek'sık de « #l: Yoksa belediyemiz bayram toplarile — beraber iflâs topunu da atacakmış! * Şehir tiyatrosuna ekilen kötü stohumo lar da belediye bütçesinde filizleniyor: Çünkü tiyatromuzun — bütçe —açığı tam — (50.000) lira imiş! * Kanalizasyon işine 650.000 lira ayrıl « © mış. Âlâ. Şehirdeki ve şaabattaki yolların tamiri, ve inşaat için 140000 lira konmuşt «Az değill» diyelim! Konservatuvarın inşa ve islimlâk masş » — yahı için 150.000 lira hareanacak. Bu işe 937 ve 38 yıllarında da yüz ellişer bin lira sarfı şimdiden kararlaşmış: Bunâ da diye- ceğim yok. Floryanın tamiri, tefrişi için 60,000, ve Haseki, Cerrahpaşa hastamelerrnin pavyan. — ları için 105,000 lira ayrılmasını da çok görmedim. Fakat stadyom, asri mezarlık, Mustafa Kemal Paşa köprüsü, ve ... ve şa mahut — gehir plânı için bütçede daha henüz «fasılı açılmasına ne diyeyim? Â | Hele şu Tâfından biktığımız şehir plânı için daha yeni fasıl açıldığını görünce, şaie Eşrefin meşhur bir fıkrasını hatırladım: —— Bir gün ona: | — Üstat, demişler, Abdülhamidın bir |erkek evlâdı dünyaya geldi. Adını eEr « |tuğrule koydular. Eşref gülmüş, ve: $ — Vay kör olası sülâle! demiş. Tam biteceğini beklediğimiz sırada yeniden başs hyor desenize? Bu bütçeye bakınca, şehir plâmı için de ayni sual akla gelmiyor mu? Her Türk köyünün en güzel binası- — |va çekilen bayrak altında Türk çocuk- ları yeni Türk harflerini söküyor, genç fmuallimler bu körpe kafalara en taze hayat bilgilerini yerleştiriyorlardı. Büyük bir yerleşme, temizleme ve güzelleştirme hareketi başlamıştı. Dev- et makinesi bilgi ile işliyor, halk tabas — kaları yurt sevgisini anlayarak — tadı«. yordu. Artık Mehmetciğini Yemen çöllıri: |ne yollayan garip analar nesli tükeni- |yor, gürbüz ve uyanık Türk evlâtları- nın kurduğu taze bir nesil yetişiyordu. Fakat ben sizi makul ve hakikatı tanır İnizden bırakmanızı söylemek için ça-|dar keyfine de dokunmuştu. Hele ka- lerinin ham ve kurak kumlarına gömü- | — Türk uyanıkları içinde artık çöl * bildiğim için bundan evvel bir kere gö- | zırttım. Bunun yerine — sizi doğrudan | vasın genç karısından rüşmeyi doğru buldum.. Şurası muhaf-'doğruya mahkemeye de verebilirdim. |güç olmuştu. Bir kaç kere ona haber kak ki hükümet memlekette gizli de ol.| — Hahip işin sarpa sardığını anlamış- yollayıp muskasını yenilemek behane- sa her aykırı hareketi kontrol edebile-|'tı. Kaş üşündü.. Fakat cesa- cek vaziyettedir. Umarım ki bundan İsiyle çağırmayı di Kıpkırmızı oldu. İret edemedi. C kurtarmış, gözlerini açmış, havaya ve |güneşe kavuşmuştu. | — Yeni Türk çocuğu babasının beyni- sözlerinin önüne komiser ' yi sulandıran medrese ulemasını tanı- böyle hakkmızda bu yolda haberler, | taporlar almayız. Söz veriyorsunuz de- ğil mi? Hatip renkten renge giriyordu. Acaba Hasibenin karnına yazılan Vali daha başka söylenecek sey ol madığını anlatmak ister gibi: |pishanedeki o acıklı günleri hatırladı, bi yaşayışa hasret bırakan kafesi bilmi- Nailin sert, alaycı yüzü dikiliverdi. Ha- mıyordu, Anasımı güneşe ve insar gi — Evet, dedi. Mesele bundan iba-| rettir. Hem bakın yeni bir cürüm daha işleyerek sokağa sarıkla — çıkmışsınız vazgeçti. Artık her yandan eli ayağı bağlan- yordu. Ve yeni Türk devleti dağ haydutla- ayrılmak pek |lüp kalan Anadolu Türklüğü — başını 9raplarının destanını yazanlar — görük — müyor, Türk edipleri Arap: Acem (gatı paralamıyor ve Türk san'atkârları kalyon ve tura resmi yapıp atiye bek- İlemiyorlardı. olgun medeniyetine adapte oluvermişti. Her» ser- Yeni cemiyet — Avrupanın kes önüne açılan engelsiz yolda bestçe ve heyecanla yürüyordu. Perde açılmış, ufuklar görünmüş- © mişti. Ne olacaktı. Hâlâ memlekette bek- lediği gün gelmiyecek miydi? üyetlerden de —haberlei — var mıydı? Hangi kaltak bu gammazlığı yapmış- Misafirimsiniz, kasabanın eski emek- tarısımız. Sizi fena mevkilerde görmek rını bile ürkütmeyen o eski korkuluk (4 ve inkılâbın kudretli eli bu toprak- olmaktan çıkmıştı. Yetmiş iki düvel ye- ). ,44 yaşayanların nesillerce bekledik- ni Türk devletinin gücüne baş eğiyor- leri refahı, süküneti ve yaşatıcı mede- tı. Ne cevap vereceğini şaşırmıştı. İn- kâr etmek faydasızdı. Bunu yapsa bel- ki de vali vak'alar gösterecekti. Bir cesaret göstermek istedi:! — Ruhaniyeti, ülühiyeti, itikadı in- | kâr mı edeceğiz. dedi. | Valinin kaşları çatıldı: — Muska yazmakla ülühiyet, ruha- | Bu üfürükçüler, niyet arasında ne münasebet var. | | İ işi vaktiyle büyücüler, istemem, Ümit ederim ki kanun yolu ile görüşmemize meydan vermezsiniz! Hatip fena halde bozulmuştu. Vali önündeki kâğıtlarla meşgul ol- Kederden, mihnetten her gün biraz |du daha halden düş mü hissediyordu. | — Yüz elli yıl Osmanlı Artık olduğu yerde çürüyen kart |ğunun ve halife cesedinin leşini didik mağa başlamıştı . bir ağaca benzemişti. l]even Avrupa yeni Türk devletinin ta- Ayağa kalktı: İçindeki kurt onu her gün biraz da- — Emrinizi yerine getireceğim be-|ha kemiriyordu. yefendi. dedi. Müsandenizle!.. Altmış beşi bulan yaşı ile ömrünün — Buyurun! bu son kademelerini mahrumiyet için- Hatip âdeta sendeleyerek çıktı. de geçirmek pek acı geliyordu. Fakat Karanlık sokakta komiserin haya-|ne olursa olsun anlara boyun eğmeye- imparatorlu- rihi önüne katan yürüyüşü önünde cu İgeri inanışların kırıldığını görüyordu Şimdi Türk kafası düşünüyor ve her gşeyden önce Türk olduğunu Türkün dünyanın en olgun ve salgıtı milleti olduğunu biliyordu. ve niyeti kurmak için bilgiye tutturulan — plânlarla işe sarılmışlardı. İ Baş döndürücü bir çalışma Türki- yenin efsane haline gelen — durgun, — Mystigue» hayatını kaynatıyordu. * Bu kaynaşma, Akdenizin ılık, mavi kıyılarına yaslanan kasabada daha zi- — yade görülüyordu. | (Arkası var)