" karşı biraz muhabbeti 14 Sayfa © “Son Posta,, nın Tefrikası ı LUMMAN — Şimdi bak Cemili... Bizim evle- — — Sus Cenanl.. Başını çevir, tanı- nebilmemiz, büsbütün imkânsız değil- dir. Şayet, birkaç gün sonra saraya av- det etsem bile, artık ben bu mesele ct- rafında düşünmeyi ve çare bulmayı ih- mal etmem... Sultan efendinin bana asip bir zamanda, evlen - ğimi ona söyliyebilirim. An- vardır. » zmek iste cak, bu bit zaman meselesidir. Belki | ilç ay, beş ay... Belki de, bir sene uzı- yabilir. Cemit, birdenbire isyan etti. Elle - rini havaya kaldırarak: — Üç ay.. Beş ay... Hadi bunlar neyse... Fakat bir sene... Hem de se- ni görmeden... Buna nasıl sabredebi - lirim Cenan... Çıldırmak, işten bile değil Yarabbif.. Dedi. Fakat Cenan, mütevekkilâne boynu- nu bükerek sözüne devam etti: — Ne yaparsın Cemil!.. Biz, vü - cudumuz gibi, kalplerine de hâkim ©- kamıyan esirleriz. En küçük bir arzu- muzu bile tatmin edebilmekten uzak yaşarız. Nereda kaldı ki, sarayı terket- mek... Çıkmak... Evlenmek gibi ha - yatımıza taallük eden işler... Cenan bizdenbire sözünü kesmişti. Rengi hafifçe tebeddül etmişti. Göz- leri, aşağıda, gazinonun önünde du - yan bir kapalı arabaya ilişmişti. Bu arabadan, iki kadın inmişti. Bu kadınların siyah çarşafları üzerindeki kalın siyah peçeler, sımsıkı indirilmiş- ti. Cemil; Cenanın bu kadınlara karşi gösterdiği alâkayı merak ederek: — Tanıdın mı bunları, Cenan?... Dedi. Cenan, âdeta sesi titrer gibi olarak cevap verdi: — Evet... Bunlar, her halde sarayli olacak, Çünkü araba, sarayın tebdil a- rabalarından... Fakat içinden çıkan - lar... Çarşaflı kadınlar, bahçe kapısından girmişler, yavaş yavaş yukarı çıkmı - ya başlamışlardı. Arasıra duruyorlar; etraflarına ba- kınıyorlar; yanlarına koşup gelen gar- sonun gösterdiği yeri beğenmiyerek başka yerler gösteriyorlar; sonra orar ya doğru ilerliyorlardı. Bu suretla çıka çıka; Cenanla Cemilin — bulundukları sete kadar çıkmıslardı. Cenam, geniş geniş nefes aliyor; ka- dırdarın hareketini gözden kaçırmıyor- du. Cemil de telâşlanmıştı. — Bu tanli geliyorlr — Evet. — İltersen başını çevir. Seni gör- mesinler. — ©, daha fena olur. Eğer — aşağı- dan gördülerse, şimdi büsbütün şüphe- lenirler... Şu kısa boylusunun — yüzü bana hiç yabancı gelmiyor. — Kim olduğunu tahmin ediyor- sun? — Ceçen sene bizim arkadaşlardan bir kız vardı. Sultan efendi bir şeye kızdığı için çırağ çıkarmıştı. Biraz onu andiriyor amma... — Eyi amma.. Saraydan - çırak çı- kam, böyle sarayın tebdil arabasiyle gezmeğe gelir mi?.. Cenan, Bir pot kardığını hissetmiş; Tâkardiyı derhal çevirmişti: — Hakllın var.. Öyle ya... — Bunlar mutlaka, Başka saraylılar olacak. Bu sırada, uzun boylu kadın yüzü- nü açmıştı. O zaman, Cenan: — A Bizimkiler:. Bizim arkadaş- lar... Diye bağırmıştı. Cemil, derhal Cenanın elini yakala- ve teveccühü| masınlar. Diye homurdanmıştı. Cenan, hemen yerinden sıçradı. — Hayır, hayır Cemil... Telâş ede- cek bir şey yok. Onlar benim candan ciğerden arkadaşlarım. Kendilerinden hiç bir şey saklamam. Bir dakika izin ver. Gidip kendileriyle konuşayım. Dedi; ve cevap vermeden ileri fır- ladı. yük bir çınarın dibinde, biribirlerinin ellerine sarılan, kırılışa kırılışa konu- şan bu üç kadına dalmıştı. O kısaca boylu kadin, hem kısa ki- sa bir şeyler soruyor; hem de ara sıra Ppeç:sini yana doğru açarak Cemi doğru bakıyor; başını sallaya sallaya bir şayler anlatıyordu. Cemil, konuşulan şeylerin kendisi- ne ait olduğunu anlıyor; garip bir er« kek gururuyla; onlarla meşgul olmadiı- ğını göstermeğe çalışıyor; hissettiği gizli memnuniyeti saklamağa çalışıyor- du. Bu, ayakta konuşma, on dakika ka- dar devam ettikten sonra; Cenan tek- rar Cemilin yanına gelmiş; — Bizim Ülfet kalfa ile Dilfirip kalfa... Bugün, nasılsa izin koparmış- lar. Tebdil arabasiyle buraya gelmiş- ler, Az kalsın, beni sizin elinizden ka- pıp kaçıracaklardı. Demişti. Ve sonra, biraz dalgın ve endişeli görünerek ilâve etmişti: — Ülfet kalfa, çok hoştur. İstersen biz oraya gidelim. İstersen, onları bu- raya çağıralım. Cemil; Cenanla başbaşa — kalmak zevkini kaybettiği için kalbinde bir acı hisseylemişti. acınarak: — Bu, mutlaka lâzım mı, Cenan?.. Demişti... Cenan müşkül vaziyette kalanların duyduğu gizli bir istırapla ellerini uğuşturarak cevap vetmişti: — Vâkıa bunun için büyük bir mec- buriyet yok, amma.. Hem nezaket o- lur. Hem de benim için yapılması muh- temel olan bir dedi kodunun önünü a- hrız... Malâm ya.. Beraber olurlarsa, sarayda ağızlarından bir şey kaçırma- maya dikkat ederler... Tabii, bana bir söz gelmesini istemezsiniz, değil mi?... Cemil, bir saniye düşündükten son- rza Cenanın - teklifine muvafakat et- m”— Pek âlâ.. Burası, daha serin. Hem de, manazara daha güzel, Onları bura- ya davet edelim, Demişti. Gerek Cemilin ve gerek kadınların yaptıkları bu hareket, ciddeh — büyük bir cür'etti. O tarihte, İstanbulun he- men her kıyısı, her köşesi, hafiyelerin pek şiddetli bir murakabesi altında idi. Hafiyeler, bilhassa Çamlıca ve ha- valisine çok ehemmiyet verirlerdi. İkin- ci veliaht, (Yusuf İzzettin Efendi) nin köşkü o civarda olduğu için buralarda uçan kuşlardan bile şüphelenirler ve Bilhassa yabancıları şiddetle - tarassud ederlerdi. Bahusus o devirde İstanbulun ruhu- na hâkim olan diğer Bir şey daha vardı ki, bu da (taassup) tu. Nerede olursa olsun, kadınlarla erkeklerin bir arada oturması, derhal türlü manâlarla tef- sir olunurdu. Vakıâı bazan seyir yer- lerine bütün bir aile efradının — gittiği vaki olurdu. Fakat bunların aralarında da mutlaka yaşlı kadınlar ve çacuklar bulunurdir. Şimdi, Cemil gibi genç ve güzel bir adamın böyle üç genç kadinla bir ara- da oturması, hiç şüphesiz ki nazarı dik- kati celhedecekti. Belki de; görenler a- rasında bir. dedi koduya sebebiyet ve- recek; hele hafiyelere mutlaka bir ser- snava teskil evleyecekti. | L Cemil şaşırmıştı. Şimdi ileride bü-| GASI Yazan : Â. R, Üç genç kalfa arasında kalan Cemil, onların tatlı sözlerini dinledikçe mestoluyor, zevkleniyordu Sokakta saray kadınlarına takarrüp etmek şu tarafa dursun, onların yüz- lerine dikkatli bakmak bile affolunmaz bir cinayetti. Bir çok kimseler, saray arabalarını uzaktan görür görmez, der- hal başlarnı çevirirler; hala evhamlı &» Tanlar, derhal yollarını değiştirirlerdi. | İşte, bunlara rağmen Cemilin, bu üç psaray kadınını başına — toplaması; ve bunlarla oturması, cidden büyük bir cür'etti. Ancak şu var ki; Cemil — İstanbul hayatının içyüzünü henüz lâyılıyla bil- miyor; zavallı İstanbul halkının mu- | kadderatı üzerinde bu mel'un hafiyele-| rin bu kadar feci bir hâkimiyete malik olduklarını tahmin etmiyordu. Certan, arkadaşlarını almış, — getit- miş. Cemile takdim etmişti. Şimdi, kı- rım ayaklı bir tahta masanın etrafında üçü kadın, biri de erkek olmak üzere ti. | Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Dans musikisi (Plük), 19: Haber - let, 19,15> Mühtelif plâklar, 20: Oda mu» sikisi (plâk), *20,30: Stüdyo orkestraları, 21.30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu mzetelere mahsus havadis servisi verile - ajansının g cektir. BÜKREŞ 12,35-15,10: Orkestra ve haberler, 18,15: Karışık kanser (plâk), 19,15: Plâk, 20,15: Keman konseri, 20,451 Söz - ler, 20,55: Şarkılar, 21,15: Konf,, 21,3 Radyo senfonik orkestrası, 23,15: Kon « ser nakli. BUDAPEŞTE 18,30: Salon orkestrası, 19,55: Konfe- yans, 20,25: Şubert ve Şopenin eserlerin» den piyano konseri, 21,30: V. Vagnerin «Ğocetler daemmerunge operasının 2 inci we 3 üncü kısımlarını naktl, 24: Cazbant. BERLİN 18: Plâk, 19: Konser (Münihten), 20,20: Rus şarkıları; 20:45: — Aktüalite, 21,10: Rus dansları — ve halif parçalar, 21,25: Çaykovskinin «Kör Yolandanın ef. sanesir adlı operası, 23: Haber, 25,30: Hafif musiki, VARŞOVA 18,15: Oda musikisi, 19: Yugoslav mu- sikisi, 19,30: Muhtelif, 21: Mizah, 21,10: Öperet parçaları. 23,15: Haberler, 23.45: 24,05: Dana plâk- Esperantoca konferans, Tarı. PRAG musiki, 18: Çocuklara, 18.20. net « piyano - keman konseri, 18.50: Plâk, 19,20: Piyano - şarkı (Mo- zart, Şubert, Şuman va.), 19,45: Müuhtelif, 20.10: Askeri konser, 20.45: Slovak şar. kaları, 21,15: Piyano - orkestra konsertosu (Jeremias'ın idaresinde). 22,15: eLa ser va fadronar isimli Pergolesinin operası, 23,20: Plük. VİYANA 15,15: Vagnerin piyano eserlerinden, 18,55: Mühtelif, 20: Haberler, 21: Holzer idaresinde Viyana musikisi, 23: Haberler, 23,10: Şarkılar; Kalif —Havular, 24615: Örkestra. 17,10: Hafif 18 Mart Çarşanba İSTANBUL VA: Orkestra musikisi, 19t Haberler, 19,15: Retransmisiyon veya muktelif plük- lar, 20: Kemon solo - stüdyo sanatkârları tarafındam (piyano — rofakatile), — 20,30: Stüdyo oörkestrası, 21,30: Son haberler, Sant 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile - |cektir Taşköprü İcra memurluğundan: Gizlice mahallesinden Aliçirak oğlu Ab- dullah ve müştereklerine ait olup Taşköp- rü sulh hukuk mahkemesinin 12/2/936 rih ve 6 No, lu kararile şüyuun izalesi için | |dört kişilik bir grup teşekkül eylemiş- | 7 — — Buhran En Şidd etîi Devresinde ! (Baş tarafı 1 inci yüzde) Halbuki Almanya, konseyde Lokarnoyu imza eden devlet sıfatiyle değil, fakat konseyin diğer azaları gibi bulunmak istiyor. Bundan da maksadı, bizzat kendisini takbih eden karar aleyhinde rey vermek - tir. Almanyanın yine Lokarno devleti sıfatiyle meclise gelmek isteme- mesinin diğer bir sebebi de, Lokar no muahedesi mucibince konseyin kararlarına itaata mecbur olmasıdır. Alman cevabının ikinci noktasına yani Almanya tarafından yapılan yedi teklifin müzakeresine gelince, , konsey, bunu müzakereye salâhi « yettar olmadığını beyan etmek sure tiyle kısaca bertaraf edilmiştir. Hülâsa, konseyin kararı Almany aya bilâ kaydüşart Lokarno devleti sıfatiyle gelip meclis müzakerelerine iştirak etmesi için ilk çekilen tel- | grafta ıerar mahiyetindedir. Ve bin aenaleyh, vaziyet te tekrar cumar « tesi günkünün ayni olmuştur. Ğ Fransa Almanya Aleyhinde Karar Istiyor | Bu cevabın Almanyaya verilmesinden sonra konsey aleni bir celse yaptı ve M. Flanden Fransa ve Belçika namına bir takrir vererek Al - manyanın Versay ve Lokarnoyu ihlâl ettiğine dair karar verilmesini istedi. Konsey reisi Mister Stanley Bruce tarikinin müzakereye konmasın- | dan evvel alâkadarların vaziyeti ve vaziyetin icabatını düşünmeleri (için bir mühlet verilmesi lâzım geldğini ileri sürerek celseyi tatil etti. Lokarno devletleri yarın sabah toplanarak vaziyeti görüşecekler ve kendi aralarında bir karar vere ceklerdir. Konsey yarın 3,5 ta toplanacaktır. Siyasi mahafilin anlatışına göre Almanya, kendine gönderilen sod cevabı, şartlarının reddi şeklinde t efsir edecektir. İngiliz Gazetelerinin Neşriyatı Löndra gazetelerimin çoğu bugün Alman tekliflerinin tetkiki lâzım geldiğine dair mütalealar yürütmüşlerdir. Taymis tekliflerin tetkiki lâ- zım geldiğini anlattıktan sonra «Fransa ve müttefikleri böyle bir tet - kikten zarar görmezler. Bu tetkiksemere verecek ve Avrupa tarihinit bir dönüm noktası olacak» diyor. Niyuz Kringl İngiltere cfkârı u mumiyesinin Ren gayri askeri saha- sının işgalinden fazla Alman tekliflerile alâkadar olduğunu anlatıyor. Deyli Meyl gazetesi de bütün Alm an tekliflerinin konuşulması, bil « hassa 25 senelik ademi tecavüz mis akına ehemmiyet verilmesi lâzımı, geldiğini yazıyor. Fransız gazeteleri ise Alman tekliflerinin , tetkiki aleyhindedirler. Yalnız sağa mensup bazı gazeteler - tekliflerin. müzakeresi — lehinde bulunmaktadirlar. Vaziyetin Hülâsası Hülâsa, vaziyetin ehemmiyet ve ciddiyeti artmıştır. Milletler Ceml * yeti büyük bir buhran ile karşılaşım ış ve bu buhranın içinden nasıl çıka- cağım kestirememiş bir haldedir. Çünkü Fransa, Almanyanın muahe * deleri ihlâl ettiği kararını aldıktan sonra zecri tedbirler teklif etmek istediği halde Milletler Cemyeti azasından bir çoğu zecri tedbirler aleyhindedir. İngiltere, zecri tedbirleri kabul ettiği takdirde Alınanya: nın kendisine karşı mali ve iktısadi tedbirler almasından ve ticari borç ların faizlerine dair olan uzlaşmayı feshetmesinden korkuluyor. İtalya ise zecri tedbirlerin tamamen aleyhindedir. Ingiliz Kabinesinin Toplantıları İngiltere hükümeti bugün toplanmış ve vaziyeti uzun uzadıya tetkik etmiştir. Kabinenin toplantısında Mister Eden ile Lord Halifaks va * ziyet hakkında malümat vermişler ve içtima bir buçuk saat devamt etmiştir. Flanden Gert Dönüyor Mu? Londra, 16 ÇA, A )— Hemüz teyit edilmiyen Bir habere göre Flan * den bu akşam Milletler Cemiyeti konseyinden sonra, kabine azasiyle görüşmek üzere Parise gidecektir. e— - paraya çe“şilmesine karar verilen tamamı 1200 lira kıymetli 12 dönüm Emerce ya - İngiliz Filosu Akdeniz Filosunun Bir Kısmı İngiltereye Dönüyof Cebelüttarık, 16 (A.A.) — AMf zısında (Mezarlık yanı) nam bir kıt'a tar- la açık arttırma ile satılığa çıkarılmıştır. 25/4/936 tarihine düşen cumartesi gü- mü saat 10 da Taşköprü icra dairesinde Bilmüzayede satılacaktır. Arttırma şartnamesi 14/3/936 tarihin- den itibâren açıktır. Satışa iştirak edecek- Terden yukanda yazılı kiymetin yüzde yı buçuğu nisbetinde — pey Alükadaj ilândan itibaren 20 gün içinde evrakı müs- (bitelerile Birlikte memuriyetimize müra - exat etmeleri icap eder, Aksi halde hakları tapu sicillerile saBit olmadıkça satış bede- linin paylaşmasından hariç kalırlar. ğ Nüunyyen günde gayri menkul üç. dela buğrildiktan sonra en çok arttırana ihale 'edilir yalhız arttırma bedeli muhammen laymmetin yüzde 75 şini bulmazsa ea çök arttıranın taahhüdü baki kalmak — şartile satış (3 gün daha uzatılır. ve 15 inci günü olan 11/5/936 pazartesi günü ayni akçesi isteni ları | varsa tarihi/lerek İngiltereye gitmek üzere bu # bah Cebelüttarık'a muvasalât etmif' tir. " Dün Kamutayda Görüşülen Lâyihalar Ankara, Ti (Hususi) — tayın bugünkü toplantısında tür Bakanlığı 1936 - bütçı M716 liralık münakale sına Gâir lâyiha ile memurin Kt mmunun maddelerinin tadiline Ö” ir İâyiha görüşülmüştür. Kamutay Çarşamba günü top” lanacaktır. ö | Kük saatte en çok arttırana ihale edilir. Yüzde iki buçuk tellâliye masrafi alıcı-) yak atör. Taliplerin döha ziyade malümat almak istiyenler Tüşköprü icra. memurlir - | guna müyacaat etmeleri ve satış günü mu- aynen saztte hazır bulunmaları ilân olunur.