15 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F ben ei ni A hER A SEL gn ahai ada yer AÇ a) ç l * ' Ca Na W . — - Sayfş e- - TTTT KA SON POSTA Hergün Tercüme Meselesi o Tngiltere Silâhlanıyor * Tercüme meselesi D ünkü Son Postada Mahmüut Esat # Bozkurt mühim bir meseleye par - mak koydu. Yeni nesil okuyacak kitap bulamıyor. Dünya klâsiklerini dilimize çevirmek lazım. Bu lüzüm ve zarüret üzerinde mü - nakaşa fazladır. Bu o kadar muhakkak bir zarurettir ki etrafında fazla söze tahammü- lü yoktur. Fakat bu iş nasıl yapılabilir? Ben bu- nun gayet pratik bir yolunu göstermek is- Şwyorum. Bu işi kitapçılar veya hususi sermaye sa- hipleri yapamaz. Bunu ancak Kültür Ba - kanlığı yapabilir. Bence yapılacak iş şudur: Bütçeye sırf klâsikleri tercüme için se- nede 100 bin İira tahsisat konur: — Yirmi, “ yirmi beş kişilik bir heyet vücuda getirilir. Bu heyet tercümesi zaruri 100 kitaplık bir liste yapar. Bu yüz kitabın basılması 50 bin lira ister, tahsisatın diğer 50 bin İirası - heyete verilir. On senede bir milyon sarfederek bütün dünya klâsikleri dilimize çevrilebilir. Bu güç bir iş değildir. Bu imkânsız bir iş değildir. Bu bir hayal değildir. Ve bu, Kültür Bakanlığı bütçesinin kıl- dıramıyacağı bir yük değildir. t * İngiltere silâhlanıyor Bhgiltere silâhlanıyor. ı Harbiye bütçesine bu sene 300 mil- yon İngiliz, yani bizim paramızla iki mil- yar liraya yakın tahsisat kondu. Hava, deniz ve kara kuvvetleri bir Ve- kâlette birleştirildi. Müstemleke ve dominiyonların da mü- dafaa işlerinde İngiltere ile beraber yürü- mesi kararlaştı. İngiliz sahillerinin en kuvvetli tayyare - ye karşı toplarla techizi düşünülüyor. | — Hava, kara ve deniz kuvvetleri, dünya: nım her hangi bir milletinin bu kuvvetle - rinin iki misli olması isteniyor. İngiltere niçin böyle birdenbire kuv - vetini arttırmağa lüzum görüyor. Çünkü, Almanya, yalnız Avrupa için değil, bütün dünya için, fakat bilhassa İn - giltere için büyük bir tehlike olmağa baş- lamıştır. Japonya Uzak Şarkta yavaş yavaş İn- giliz nüfuzunu silip süpürmektedir. Akdenizde İtalyan tehdidi — İngiltereye kuüvvetli olmak lüzumunu öğretmiştir. Ve nihayet elindeki leke ve dominiyonları kaybetmemeğe ka- rar vermiştir. Demek ki dünyayı saran bir tehlike var- dır. Ve cihanın en hassas siyasi baromet- İngiltere, müstem - “resi olan İngiltere devleti bu tehlikeyi şim- diden hissetmiştir. Hâdiseler Karşısında: Fırtınadan Sonra Gazeteler, fırtına haberlerile dolu.. Her- kes fırtımadan bahsediyor. Fırtma günün mevzuu olmuş.. Günün mevzuundan u - Jak kalamam, fakat fırtına benden uzak — kalsın! * £ Fırtınada bir alay çam devrilmiş; o ha- vada ağzını açıp, söz söyliyen oldu mu ki? s * * Minareler, kibar şeylermiş — vesselâm: Fırtınayı selâmlamak için başlarından kü- ı lâhlarını çıkarmışlar. * Sokaktaki fırtmnadan korkmam, fırtma çıkmasın ! evde * * — Karayel kara kışı getirdi. Dediler, baktım.. Bembeyaz kar yağ - mıştı. İnsanlar ne tuhaf; beyaza kara diyor - lar. * * Bir fıkra aklıma geldi. Müthiş bir fırtına çıkmış, kar yağmıya başlamış, her taraf donmuş; çingene yir - — tık pırtik çadırından parmağını dışarı çı- karmış: »— Allah, demiş, açıkta kalanların yar- ,'dı_ı?cıu olsun! DN Resimli Makale Bilhassa kadınlarda görünen bir hastalık var: Yürürken, otururken, — kalabalık yerlerde herkese vücutlarınm — öteberilerini göstermek. Buna psikoloğlar teşhir hasta- lığı adını verirler. Hele biraz gözelliğine mağrur olan kadın mutlaka bu hastalığa tutulur. Kadının kulakları güzelse, teşhir için küpe takar, gerdanı güzelse herkes görsün diye, orayı gerdanlık asar. Fakat bazıları vücutlarının diğer kalmazlar. uzuvlarını da teşhirden geri Bazı kadınlar, bunu, bir hastalık eseri olduğunun farkıma varmayarak yaparlar. Deniz hamamlarında kendilerini teşhir eden kadınların çoğu bu sınıfa dahildir. Güzel olmak bir kazanç olabilir, fakat bunu teşhir et- mek hem bir ahlâk zaafı, hem bir kafasızlık — eseridir. ılıı-lır. Kendini bilen kadınlar bundan kaçınmağa çalışmalı- «Colorado» nun Denver şehrinde ga - yet garip bir düello yapılmıştır. Bu şehrin polis memurlarından biri bir gün Nicholson ve Bennet isminde iki ki- şinin birer otomobil içinde, otomobille - rini yekdiğerinden yüz metre — mesafede karşı karşıya durdurduktan sonra birden- bire harekete geçirerek toşlaştıklarını gör- müş. Hemen bir kazaya ihtimal — vererek zabıt tutmıya kalkışmıştır. Bu toslaşma ne- ticesinde her iki otomobil de harap ol -| * muştur. İçindekiler ise ufak tefek yara ile kurtulmuşlar ve polis memuruna: — Zabıt tutmıya lüzum yok, biz ara - mızda hususi bir meseleyi — hallediyoruz, demişlerdir. * Kra'lara Mahsus Bir Hastalık Eski İspanya kralı on üçüncü (Alfons) | un oğlu Hemopkilie hastalığına tutulmuş- | tu. Son derece nadir olan bu hastalık da- mardan akan kanın açık havaya — maruz kalınca pıhtılanabilme kudretini kaybet - mesi şeklinde tezahür eder. Hatırlardadır ki Çar İkinci Nikolanın oğlu da ayni has- talığa tutulmuştu ve bu hastalık dolayısi- ledir ki annesi meşhur papaz (Rasputin) den imdad beklemişti. Görülüyor ki bu çe- şit hastalık hep hükümdar ailelerine ârız olmaktadır. * Almanyada Halll Güç Bir Mesele Meşhur İngiliz şair ve edibi Shakspea- rein eserleri almancaya ayrı ayrı iki mu - harrir tarafından çevrilmiştir. Her ikisi - nin eserleri de güzeldir. Binaenaleyh Al - manyanın devlet tiyatroları bu iki tercü- meden hangisini kabul etmek lâzım gele - ceğinde ekseriya tereddüde — düşmekte - dirler. Bunun önüne geçmek maksadile Al- man bakanı doktor Goebbels Almanyanın bütün edebiyat ve tiyatra adamlarına bi- rer mektup yazarak iki tercümeden han- gisini tercih ettiklerini sormuştur. Alacağı cevapların ekseriyetine göre bir karar ve- recektir. SÖZ ARAsıNDA Tarihte Görülmemiş Bir Düello T HERGÜN BİR FIKRA Baltacının Torunları Büyük harpten evvel Rusyaya zi - raat tahsili için bir kaç talebe gönde - rilmişti. Bunlar daha ziyade ekâbir ço- cukları idi. Hepsi de Leningrada çı - | kar çıkmaz çalışmayı bir kenara bıra- karak eğlenmeğe başlamışlar, barlar- dan, güzel Rus kızlarından ayrılmaz olmuşlardı. Gene bir gün pansiyonlarında bir kaç sarışın Rus kızı ile eğlenirlerken kapı vuruldu, pansiyon sahibi görün - dü. Gençlerden biri: — Bizi ne diye rahatsız ediyorsun be kadın?. diye bağırdı. Pansiyon sahibi hürmetle geri geri- ye giderken.. — Affedersiniz.. Ben sizin Baltacı- nn torunları olduğunuzu unutmuştum İ. dedi. BULMACA 'e GA S e L l4 , l DA ©x n v SI K B Soldan sağa: | — Cenup vilâyetlerimizden — biri, bir adet. 2 — Bir renk, bütün. 3 — Ameri - kanın yukarısındadır, uyandırmak. 4 — Nafaka, Adada oturan. 5 — Mefküre, gay- zım. © — İlâve, su. 7. — Ced, olmamış ka- vun. 8 — Kimyevi bir terkip. 9 — Uzak bir yeri gösterirken kullanırız, Habeş bey- lerine verilen isim, hıristiyanların peygam - beri. |0 — Yed, sabırla beklemek. || — Sıvacı aleti, cuma ezanmda verilir, Yukarıdan aşağıya: | — Bir çiçek. 2 — Muayyen zaman - da verilen para, birinci derecede. 3 — Os- manlıların uyanış devri. 4 — Bağlılık, - zak bir yeri gösterirken kullanırız. 5 — Dört köşe. 6 — Uygunluk. 7 — Beygir, be- yaz, |1 sınıflı mektep. 8 — Bir şeye dair. 9 — Kabil, yapmak. 10 — Satımın aksi, şekil, V1 — İlâve, birinci derecede. Dünkü Bulmacanın Halli: Ak, 2 — Âm, Kaşım l — Kervan, || Fransada Saylavsız Bir Meclis Toplantısı Fransız parlâmentosu geçen gün acele bir kanun lâyihasını bitirmek için bir gece celsesi akdine karar vermiştiler. Fakat an- laşılan saylavların hepsi de içlerinden. — Ben gitmesem olabilir, diye düşün- müş olacaklar ki o gece meclise hiç kimse gitmemiştir. Bununla beraber başkan tam zamanında salona girmiş, kürsüye çıkmış, boş sıralara hitap ederek: — Celse açıldı, demiş, sonra kanun lâ- yihasını okuyarak itiraz eden olup ol - madığını sormuş ve tabi” ses çıkmayınca: — Kanun ittifakla kabul edildi, söz - lerini söylemiştir.. * En Çalışkan Fransız Edibi Geçenlerde ölen Fransız edibi Jak Bainville çalışkanlığı ile meşhurdu. Ken- *&« | disi için gayet mufassal bir program yap- mıştı, ona göre hareket eder ve bir daki- kasını bile kaybetmekten kaçınırdı. Öle - ceği gece de makalesini yazmakla meşgul- dü. Fakat yatağından kalkması mümkün değildi. Onun için bir kâtibine söyliyerek yazdırıyordu. Fakat makale bitmeden kuv- veti büsbütün kesildi, söz söyliyemiyecek hale geldi. O zaman. — Bü makale bitmiyecek, Azrail başı- min ucunda duruyor, onu karşılıyalım, de- di ve sağ tarafına dönerek sükünetle ölü- mü beklemiye başladı. * Fransız Ordusunun ÂAlman Generalına thaf Ettiği Şarkı Fransız ordusunda en çok sevilen bir yürüyüş şarkısının — bestekârı — tarafından bir Alman generaline ithaf edilmiş oldu - Bu şarkının adı «Ren ordusunun harp şarkısı» dir. Fransız ihtilâli esnasında ya- pılmış ve Alman generali Graf Luchner'e ithaf edilmişti. Fakat bu general o zaman Fransız ihtilâlcilerinin ideallerini beğen - miş, onlara ilthiak etmişti. Şurasını da ha- tırlatalım ki bu general Luchner büyük muharebe esnasında «Deniz Kartalı» is - mindeki bir Alman yelkenlisine kumanda etmiş ve bir çok hizmetler görmüş olan meşhur Alman deniz zabiti Von Luch - nerin dedesidir. «Deniz Kartalı» nın ma- ceraları bir hatıra defteri halinde yazılmış ve Turl:çeye de çevrilmiştir. 3 — Tayyare, Uyu. 4 — Taab, radi. 5 — Sine. 6 — Alıcı, mı. 7 — Dayı, ulu. 8 — Efe, emniyet. 9 — Ağa, su. |0 — Kriz. V| — İsmail, akıl. : dokuzu buluyor. ISTER İNAN Berlinde kış olimpiyat müsabakalrı yapılıyor. Dünyanın her tarafından gelen sporcular biribirle- riyle yarışıyorlar. İştirâk eden milletlerin yekünu otuz Bunlar arasında bizler de varmız, Alem dağında kayak sporu yapan gençlerden bazıları bu yarışa iştirâk etmek üzere bu büyük yolculuğa katlandılar, bir cok ta masraflar yapıldı. Netice ne oldu. Otuz dokuz millet içinde biz İSTER geldik. kış spor'arı yoktur, sonuncu İNAN İSTER İSTER İNANMA! Bunda müteessir olacak bir şey görmüyoruz. Bizde olamaz. Binaenaleyh İngiliz, Kanada, İsveç gibi içinde yaşayan ve kış sporları hayli ilerlemiş bulunan milletler arasında bizim yerimiz olamazdı. Böyle olduğu halde bizim sporcuların bu kış olimpi- yatlarına iştirâklerinde isabet olduğuna artık, İNANMA! S Bu sporcumüz da kar sahada — yetişmiş Eşeğiı_ı Mevkii E. Ekrem-Talu | vört ayaklı hayvanların içerisin” nınmiş olan eşeğe, kâinatın sahibi, fa* ziletlerinin mükâtatını daima vermi$ ve vermekte bulunmuştur. Fıkra meşhurdur: Cenabi hak, bütün — mahlüklarıni bir gün huzuruna çağırmış ve her bi rine, mukadderatından memnun oleğ olmadığını sormuş. Sıra, deveye ge lince, deve demiş ki: — Ey Ulu Tanrı! Sırtımı yarattın, vücudumun diğer aksa gülünç bir tarzda nisbetsiz yaptın, kız” ğir yüklerini — taşıttırdın.. — Bunlarıti hepsini, hepsini hoş goruyorum Gek gelelim, beni, bir eşeğin peşi sıra yü” rümeğe mecbur edişin yok mu? İşt© bu ağrıma gidiyor! Tanrının ne cevap verdiğini bilmi” Yyorum. Fakat hâlâ deve kervanlarıntn önünde bir eşeğin yürümekte olmasi* na bakılırsa, devenin şikâyetini yerin” de bulmamış olacaktır. Geçenki kar fırtınasında radyatö * rü donan yepyeni bir otomobile bir & şek koşmuşlar, çektiriyorlardı. Mede* ni bir vasıtanın, soğuk havada yerin” den kımıldamaması, ve mul: ıkkak bir mahvdan kurtulması için, tabiatıl en hakir mahlükuna arzı iftikar edişİs faziletlerinin mükâfatı değil midir? Eşek kanaatkârdir, mütevazıdlf: kalenderdir, Başt! yerde gidişine bakmayın: Sırası gelir” tahammüllüdür.. dediğinden şaşmaz. İhtiyata fevkalâde, riayetkârdır: Daima kenarı takip ede* rek yürür. Çocuklara, düşenlere karf“ şı şefkatle, mülâyemetle davranır. Sır* tından yuvarlananları kat'iyyen — teP” mez. Bu itibarla bazı iki ayaklı mah* Hasılı, eşek bin bir meziyet sahibi” dir. Ve onun içindir ki, kader, ona sık manevi tavizlerde bulunur, de feylesof ve kalender diye taf kanbuf i gin çollerde oturttun, dünyanın en &* eşek hakkında manevi bir taviz, onun ce, onun da izzeti nefsi galeyana geliri — İnadı tuttu mu, dünya bir araya gelstr — Fakat, bunlara haset edip te, Onjfg ' Li ) 4 benzemeğe kalkışmamalı. Zira, paşanın dediği gibi: «Zerdüz vursan, eşek yine eşektirl» aA z | 2 Biliyor Musunuz? palafi | — Dünyada yağmuru en az olml'f":i rağmen toprağı en münbit olan memle ket neresidir? 2 — Balkan devletlerinin hükurnad ı sarayları arasında en küçük olanı ner dir? ne kadardır? 4 — Elektrik cereyanına ait hesap zariyesini kim keşfetmiştir. 5 — Yeni teşekkül eden Mandchv“? kouo devletinin mesahai sathıgeıı n (Cevapları Yıı")'v ——— VA Dünkü Suallerin Cevapları: |. — Tefazüuli termometreyi İngiliz bilgini Lesli icat etmiştir. 2 — Bugün kullanmakta efrenci takvime son şeklini Fransı? 3 üncü Hanri 1582 tarihinde vefmışl “ 3 —'31 temmuz 1914 tarihind& " , dürülmüş olan parti şefi, Fransız ** ı ni pizik |list fırkasının başkanı (Jores) tir. 4 — Osmanlı silesine Anadolidi? veren Türk hükümdarı Alâeddin Key “Jl“ bat Selçuk ailesinin 17 nci hükümdü' 5 — Eski Alman İmparatoru — Giyom 9 ikinci teşrin İ918 tarihindt" gl yük mütarekenin akdinden iki güt — —— g d " istifa etmiştir. İ di T gel — ada — olduğ“::: : 3 — Mandehoukouo devletinin nüf"ı İ ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: