t dıînuı oleun! Hergün Tercüme Meselesi . Tngiltere Silâhlanıyor * Tercüme meselesi D ünkü Son Postada Mahmut Esat Bozkurt mühim bir meseleye par - mak koydu. Yeni nesil okuyacak — kitap bulamıyor. Dünya klâsiklerini dilimize çevirmek lâzım. Bu lüzüm ve zarüret üzerinde mü - makaşa fazladır. Bu o kadar muhakkak bir zarurettir ki etrafında fazla söze tahammü- Tü yoktur. Fakat bu iş nasıl yapılabike) Ben bu- mun gayet pratik bir yolunu göstermek is- Bu işi kitapçılar veya hususi sermaye sa- hipleri yapamaz. Bunu ancak Kültür Ba - kanlığı yapabilir. Bence yapılacak iş şudur: Bütçeye sırf klâsikleri tercüme için se- mede 100 bin Hira tahsisat konur. — Yirmi, — yirmi beş kişilik bir heyet vücuda getirilir. Bu heyet tercümesi zaruri 100 kitaplık bir liste yapar. Bu yüz kitabın basılması 50 bin Çira ister, tahsisatın diğer 50 bin lirası heyete verilir. On senede bir milyon sarfederek bütün dünya klâsikleri dilimize çevrilebilir. Bu güç bir iş değildir. Bu imkânsız bir iş değildir. Bu bir hayal değildir. Ve bu, Külür Bakanlığı bütçesinin kal- dıyamıyacağı bir yük değildir. D * "İngiltere silâhlanıyor Böziltere silâhlanıyor. 'lhı!'qı bütçesine bu sene 300 mil- yyon İngiliz. yani bizim paramızla iki mil- yar Hiraya yakın tahsisat kondu. Hava, deniz ve kara kuvvetleri bir Ve- kâletta birleştirildi. Müstemleke ve dominiyonların da mü- dafaa işlerinde İngiltere ile beraber yürü- mesi kararlaştı. lngiliz sahilletinin en kuvvetli tayyare - ye karşı toplarla techizi düşünülüyor. — Havna, kara ve deniz kuvvetleri, dünya- nın her hangi bir milletinin bu kuvvetle » rinin iki misli olması isteniyor. İngiltere niçin böyle birdenbire kuv - vetini arttırmağa lüzum görüyor. Çünkü, Almanya, yalnız Avrapa — için değil, bütün —dünya için, fakat bilhassa giltere için büyük bir tehlike olmağa baş- Tamıştır. Japonya Uzak Şarkta yavaş yavaş İn- giliz nüfuzunu silip süpürmektedir. Akdenizde İtalyan tehdidi — İngiltereye kuvvetli olmak lüzumunu öğretmiştir. Ve Bihayet — İngiltere, — elindeki — müsten - leke ve dominiyonları kaybetmemeğe ka- İn - — Tar vermiştir. Demek ki dünyayı saran bir tehlike var- dır. Ve cihanın en hassas siyasi baromet- resi olan İngiltere devleti bu tehlikeyi şim- diden hissetmiştir. Hâdiseler Karşısında: Fırtınadan Sonra Gazetelar, fırtına haberlerile dolu.. Her- kes fırtımadan bahsediyor. Fırtma günün mevzuu olmuş. Günün mevzuundan u - pk kalamam, fakat fırtına benden uzak — kalsın! * Fırtınada bir alay çam devrilmiş; o ha- * 'yıdıılıııısıı.ılı söyliyen oldu mu ki? £ .* Minareler, kibar şeylermiş — vesselâm: Fırtmnayı selâmlamak için başlarından kü- Tâhlarını çıkarmışlar, ** Sokaktaki fırtınadan korkmam, fartıma çıkmasın ! . evde * — Karipdl kama kıp: getirdi; Dediler, baktım.. Bembeyaz kar yağ - maştı. Insanlar ne har. tuhaf; beyaza kara diyor - Bir fıkra aklıma geldi. Müthiş bir fırtına çıkmiş. kar yağmıya başlamış, her taraf donmuüş; çingene yır - tık pırtık çadırından parmağını dişarı çi- »om— Allah, demiş. açıkta kalanların yar- Ü n Resimli Makale Bilhassa kadınlarda görünen bir bastalı| yerlerde herkese vücutlarının — öteberilerin hığı adını verirler. Hele biraz gözelliğine mağrur olan kadın mutlaka bu hastalığa tutulur. Kadının kulakları güzelse, teşhir için küpe takar, gerdanlık asar. Fakat bazıları vücutlarının kalmazlar. Büzi kadınlar, bunu, bir hastâlık eseri © Deniz hamamlarında kendilerini teşhir eden kadınların çoğu bu sınıfa dahildir. kazanç zaafı, SOZ A Tarihte Görülmemiş Bir Düello *Colorado» nun Denver şehrinde ga - yet garip bir düello yapılmıştır. Bu şehrin polia memurlarından biri bir gün Nicholson ve Bennet isminde iki ki- şinin birer otomobil içinde, otomobille - rini yekdiğerinden yüz metre —mesalede karşı karşıya durdurduktan sonta birden- bire harekete geçirerek toşlaştıklarını gör- müş. Heman bir kazaya ihtimal — vererek Zzabit tutmiya kalkışmıştır. Bu toslaşma ne- ticesinde her iki otomobil de harap ol - muştur. İçindekiler ise ulak tefek yara ile kurtulmuşlar ve polis memüuruna: — Zabıt tutmıya lüzum yok, biz ara -| mızda husüsi bir meseleyi — hallediyoruz, | * Kra'lara Mahsus Bir Hastalık Eski İspanya kralı on üçüncü (Alfons) un oğlu Hemopkilie bastalığına tutulmuş- tu. Son derece nadir olan bu hastalık da- mardan akan kanın açık havaya —maruz kalınca pıhtılanabilme kudretini kaybet - mesi şeklinde tezahür eder. Hatırlardadır ki Çar İkinci Nikolanın oğlu da ayni has- talığa tutulmuştu ve bu hastalık dolayısi- ledir ki annesi meşhur papaz (Rasputin) den imdad beklemişti. Görülüyor ki bu çe- olabilir, fakat bunu teşhir et- hem bir kafasızlık _.:“İ', SON POST k var: Yürürken, otururken, kalabalık i göstermek. Buna psikoloğlar teşhir hasta- erdanı güzelse herkes görsün diye, orayı diğer uzuvlarını da teşhirden geri İduğunun farkma varmayarak yaparlar. Kendini bilen kadı dırlar. H Zeşhir Hastalığı Bi nlar bundan kaçınmağa çalışmalı- A HERGÜN BİR FIKRA [ Baltacının Torunları Büyük barpten evvel Rusyaya zi - rant tahsili için bir kaç talebe gönde « rilmişti. Bunlar daha ziyade ekâbir ço- cukları idi. Hepsi de Leningrada çı - kar çıkmaz çalışmayı bir kenara bıra- karak eğlenmeğe başlamışlar, barlar- dan, güzel Rus kızlarından — ayrılmaz olmuşlardı. Gene bir gün pansiyonlarında bir kaç sarışın Rus kizi ile eğlenirlerken kapı vuruldu, pansiyon sahibi görün - dü. Gençlerden birit — Bizi ne diye rahatsız ediyorsun be kadın?. diye bağırdı. Pansiyon sahibi hürmetle geri geri- ye giderken.. — Affedersiniz.. Ben sizin Baltacı- mın torunları olduğunuzu unutmuşturm |. dedi. , Soldan sağa: | — Cenup vilâyetlerimizden — biri, bir adet. 2 — Bir renk, bütün. 3 — Ameri - git bastalık hep hükümdar ailelerine ârız olmaktadır. * Almanyada Halli Gü; :fı.m » Meşhur İngiliz şair ve edibi Shakspea- rein eserleri almancaya ayrı ayrı iki mu - harrir tarafından çevrilmiştir. Her ikisi « nin eserleri de güzeldir. Binacnaleyh Al - manyanın devlet tiyatroları bu iki tercü- meden hangisini kabul etmek lâzım gele - ceğinde ekseriya tereddüde — düşmekte - dirler. Bunun önüne geçmek maksadile Al- man bakanı doktor CGoebbela Almanyanın' bütün edebiyat ve tiyatro adamlarına bi- gisini tercih ettiklerini sormuştur. Alacağı cevapların ekseriyetine göre bir karar ve- recektir. Berlinde kış olimpiyat müsabakalrı dokuzu buluyor. bu büyük yolevleğa katlandılar, bir çok İSTER İNAN İSTER Dünyanın her tarafından gelen sporcular biribirle- riyle yarışıyorlar. İştirâk eden milletlerin yekünu otuz Bunlar arasında bürler de varız, Alem dağında kayak sporu yapan gençlerden bazıları bu yarışa iştirâk etmek üzere Netice ne oldu. Otuz dokuz millet içinde biz İSTER İNAN İSTER İNANMA! kanın yukarısındadır. uyandırmak. 4 — Nafaka, Adada oturan. 5 — Mefküre, gay- zım. 6 — İlâve, su. 7. — Ced, olmamış k vun. 8 — Kimyevi bir terkip. 9 — Uzak bir yeri gösterirken kullanınız, Habeş bey- lerine verilen isim, hıristiyanların peygam - | beri. V0 — Yed, sabırla beklemek. || — Sivnet aleti, cuma ezanında verilir. Yukarıdan aşağıya: | — Bir çiçek. 2 — Muayyen zaman « da verilen para, birinci derecede. 3 — Os manlıların uyaniş devri. 4 — Bağlılık, w zak bir yeri gösterirken kullanırız. 5 — Dört köşe. 6 — Uygunluk. 7 — Beygir, be- yaz, (1 sınıflı mektep. 8 — Bir şeye dair. şekil, V1 — İlâve, birinci derecede. Dünkü Bulmacanın Halli: | — Kervan, Ak, 2 — Âri, Kasım. yapılıyor. geldik. kış sporları yoktur. olamaz. Binaenaleyh İngiliz, Kanada, İsveç gibi içinde yaşayan ve milletler arasında ta masraflar yapıldı. sonuncu SINDA Bunda müteessir olacak bir şey görmüyoruz. Bizde Fransada Saylavsız Bir Meclis Toplantısı Fransız parlâmentosu geçen gün acele bir kanun lâyihasını bitirmek için bir gece celsesi akdine karar vermiştiler. Fakat an- | Taşılan saylavların hepsi de içlerinden. — | — Ben gitmesem olabilir, diye düşün- | müş olacaklar ki © gece meclisa hiç kimse | gitmemiştir. Bununla beraber başkan tam zamanında salona girmiş, kürsüye çıkmış, boş sıralara hitap ederek: — Celse açıldı, demiş, sonra kanun lâ- yihasını okuyarak itiraz eden olup ol - madığını sormuş ve tabi ses çıkmayınca: — Kanun ittifakla kabul edildi, söz - lerini söylemiştir. * En Çalışkan Fransız Edibi Geçenlerde ölen Fransız edibi — Jak Bainville çalışkanlığı ile meşhurdu. Ken disi için gayet mufassal bir program yap- mıştı, ona göre hareket eder ve bir daki- kasını bile kaybetmekten kaçınırdı. Öle - ceği gece de makalesini yazmakla meşgul- dü. Fakat yatağından kalkması mümkün 'değildi. Onun için bir kâtibine söyliyerek yazdırıyordu. Fakat makale bitmeden kuv- weti büsbütün kesildi. söz söyliyemiyecek hale geldi. O zaman. — Bu makale bitmiyecek, Azrail bııı-ı mim ucunda dürüyor, onuü karşılıyalım, de- | di ve sağ tarafına dönerek sükünetle ölü-! mü beklemiye başladı. | * lpışınm dediği gibi: «Zerdüz — S ün ÖZ Kısası E. Ekrem-Talu İ ©rt ayaklı hayvanların - içerisiti” de feylesof ve kalender diye taf nınmış olan eşeğe, kâinatın sahibi, fâ” ziletlerinin mükâtatını döima vermi$ ve vermekte bulunmuştur. Fıkra meşhurdur: Cenabi hak, bütün — mahlüklarınİ bir gün huzuruna çağırmış ve her bir rine, mukadderatından memnun oleit olmadığını sormuş. Sıra, deveye g©* lince, deve demiş ki: ü — Ey Ulu Tanrı! Sırtımı - kanbuf yarattın, vücudumun diğer aksa j gülünç bir ı:ıxh nisbetsiz yaptın, kız” — gin çöllerde oturttun, dünyanın en &* ğır yüklerini — taşıttırdın.. — Bunlarıni hepsini, hepsini hoş görüyorum. gelelim, beni, bir eşeğin peşi sıra yü” rümeğe mecbur edişin yok mu? İşte bu ağrıma gidiyor! Tanrının ne cevap verdiğini bılıni'_ yorum, Fakat hâlâ deve kervanlarınız — önünde bir eşeğin yürümekte olmasi" na bakılırsa, devenin gikâyetini yerin* de bulmamış olacaktır. K $ Geçenki kar fırtınasında radyatö " rü donan yepyeni bir otomobile hir & | şek koşmuşlar, çektiriyorlardı. Mede* ni bir vasıtanın, soğuk havada yerîf_ den kımıldamaması, ve mulakkak bir mahvdan kurtulması için, en hakir mahlükuna arzı iftikar edişie eşek hakkında manevi bir taviz, onum faziletlerinin mükâfatı değil midir? Eşek kanaatkârdır, mütevazıdifı kalenderdir. — tahammüllüdür.. Başi yerde gidişine bakmayın: Sırası gelin” — ce, onun da izzeti nefsi galeyana gelifı İnadı tuttu mu, dünya bir araya gelstr dediğinden şaşmaz. İhtiyata fevkalâde, İ riayetkârdır: Daima kenarı takip ede | rek yürür. Çocuklara, düşenlere kare | p şefkatle, mülâyemetle davranır. Sıze tından yuvarlananları kat'iyyen — teP” mez. Bu itibarla bezi iki ayaklı mabt | Küklardan da üstündür. Hasıh, eşek bin bir meziyet sahibi” dir. Ve onun içindir ki, kader, ona sık sık manevi tavizlerde bulunur. Fakat, bunlara haset edip te, ot benzemeğe kalkışmamalı. Zira, j palari Fransız Ordusunun Alman |vursan, eşek yine eşektirl» Generalına ithaf Ettiği Şarkı Fransız ordusunda en çok sevilen — bir yürüyüş şarkısının — bestekârı — tarafından bir Alman generaline ithaf edilmiş oldu - Bunu hiç işittiniz mi? Bu şarkının adı «Ren ordusunun harp garkımın dir. Fransız ihtilâli esnasında ya- İmaş ve Alman generali Craf Luchner'e af edilmişti. Fakat bu general o zaman Fransız ihtilâlcilerinin ideallerini beğen - miş, onlara ilthiak etmişti. Şurasını da ha- tırlatalım — ki bu general Luchner büyük muharebe esnasında «Deniz Kartalı» is - mindeki bir Alman yelkenlisine kumanda etmiş ve bir çok hizmetler görmüş olan - <£ Eğem Talı -— BZ Biliyor Musunuz? | — Dünyada yağmuru en ax cimasfi tağmen toprağı en münbit olan memlö * | ket neresidir? | 2 — Balkan devletlerinin — hükümdti sarayları arasında en küçük olanı ne dir? ü $8 — Mandehoukouo devletinin sAPİĞR meşhur Alman deniz zabiti Von Luch -İne kadardır? nerin dedesidir. «Deniz Kartalın nın ma- ceraları bir hatıra defteri halinde yazılmış ve Türkçeye de çevrilmiştir. rter mektup yazarak iki tercümeden han-|? — Kabil, yapmak. 10 — Satımın aksi,|3 — “Tayyare, Uyu. 4 — Taab, radi. 5 — Sine. 6 — Alıcı, mı. 7 — Dayı, ulu. B — Ele, emniyet. 9 — Ağa, su. 10 — Krtiz. V — İsmail, akıl. a NMA! NA Bu sabada sporcumuz — da kar kış sporları hayli ilerlemiş bulunan bizim yerimiz olamazdı. yetişmiş Böyle olduğu halde bizim sporcuların bu kış olimpi- yatlarına iştirâklerinde isabet olduğuna artık, 4 — Elektlik 'sardyanma 'ait besebi l zariyesini kim keşfetmiştir. &5 5 — Yeni teşekkül eden M.nd-—h", kouo devletinin mesahai sathiyesi nedi (Cevapları YA ü Dünkü Suallerin Cevapları: —— V— Tefazuli termometreyi İngiliz F | bilgini Lesli icat etmiştir. 2 — Bugün kullanmakta oıdui'::- efrenci takvime son şeklini Fransız * ' 3 üncü Hanri 1582 tarihinde vermitlif , 3 — 31 temmuz 1914 tarihindt " dürülmüş olan parti şefi, Fransız list fırkasının başkanı (Jores) tir. 4 — Osmanlı ailesine Anıdolud’"“ 'E veren Türk hükümdarı Alâeddin K& 14 | bat Sekçuk ailesinin (7 nci ı.aımınfl'k_,..ı,ı 5 — Esi Alman İmparatoru ' Giyom 9 ikinci teşrin 1918 tarihindt Çi — yük mütarekenin akdinden Iki Küt /— istifa etmiştir.