Yazan : Kadircan Kaflı — 18/1,936 Jozef Nassi, Korkusundan Halıları Öpüyordu.. Altın de divanda bu işlerin lâfı oldu. İs -|çıkamıyorsa Venedik cumhuriyeti Kâse - Taç kenderiye beyi Şoluk Mehmet |buna ne yapsın? Bu korsanların Padişah onun bu sözlerine ve bu| Ve Karaman beylerbeyi Hasan Paşa|bizden yardım gördükleri ve hele hareketlerine hayretle bakmıştı. O-|birer mektup yazmışlar. Korsanla-|Kıbrısa uğrıyarak silâh ve erzak al- Onun çorba döküntülerile bulaşık o- lan dudaklarını pabuçlarının ucu - — na dokundurduğunu görünce bur - nuna bir tekme vurdu ve arkası üs- — tü yere yuvarladı. Bu yuvarlanış o kadar gülünç ol- muştu ki gülmekten kendini ala - madı. İç oğlanlarından bir ikisi de — gülümsemekten kendilerini alako - yamamışlardı. İçlerinde €en cesur — davranan Mahi Nev olmuş, padi - şaha yaklaşarak elini onun dizine koymuş, küçük kahkahalar atma - ğa başlamıştı. — Padişah cariyenin uzun, dalgalı we kumral saçlarını çekiştiriyor, — hâlâ gülmekte devam ediyordu. p Jozef Nassi yerinden - güçlükle — doğruldu. Altın kâseyi başına daha — güzel yerleştirerek padişahın önün- — de diz çöktü: ı — Gülünüz sultanım, gülünüz!... Bu sizin hakkınızdır. İmparatorla - — Fa «aman!» dedirten koca Türk pa- dişahı zavallı bir kralın haline böy- — le gülerse çok mudur? Hem de ©- nu kral yapan kendisi olursa!.. “ İkinci Selim kaşlarını çattı ve sordu: — Ne kralı?.. — Kıbrıs kralı.., — — Krallık tacımı verdiniz. Kıbrıs gibi bir adanın kralı elbet sizin çor- ba kâsenizden daha iyi ve uygun bir - taç bulamaz... Tacını verdiğiniz gi- bi tahtına da oturttuğunuz gün eski — bir sözönüzü yerine getirmiş olacak- sınız. O zaman size bu tacın içinde — Hünyanın en güzel şarabını sunabi- — deceğim... Bu tacı ömrüm oldukça — taşımama izin verildiğine dair fer- — Zanınızı yalvarırım. ! — Yahudi - Kral — Bu maskaralık ta padişahın ho- /— şuna gitmiş, daha büyük kahkaha - — larla yeniden gülmeğe başlamıştı. K Ayaklarına kapanan yahudinin al- — pına bir tekme atarak sirtüstü yu - warladı ve kahkahalar arasında ba- ğırdı: — Yaptım, seni Kıbrıs kralı yap-| ltim. Kalk ta karşıma otur, Tarım var. © Jozef Nassi çılgın gibi bir se . — Minçle doğruldu. Şimdi tekme ye - —mek korkusile daha çok sokulmu- /— yör, halıları öpüyordu. Bu işi de bi- — Hirdikten sonra oturdu ve sordu: b — İşittim ki Nakşa dükalığı ver- — gisini iki yıldanberi eksiksiz veri- /— yormuşsun. Aferin... - — Fakat sultanım, inanın ki ba. |ha bir akça bile kalmıyor. Hattâ üs.- T tünü eklemek lâzım oluyor. Deniz — Ortasında üç beş tane kayalık ada.. Ne para getirecek. Lâkin gene çok soracak- — Şükür... Kral olmak Dük olduktan|da vezirler toplandığı zaman o da kafes arkasında oturuyor, görüyor — Bu lâfları bırak... Ben seni bi-|ve dinliyordu. sonra kısmet imiş... — Birim. Kıbrısı da iyi idare edeceği « lâh, asker ve erzak aldıkları bildi - |da Venediklilere gönderilecek elçi |ile onun götüreceği haber hakkın rın Kıbrısa sığındıkları, oradan si- dıkları hep yalandır. Dediğini anlatıyordu. Lâlâ Mustafa Paşa şan ve şeref | düşkünü bir adamdı. Eğer bir harp| açılırsa bunun başkumandanlığının kendisine verileceği belli idi. Çün -| kü sıra onundu. Padişahın da gö - züne girmiş bulunuyordu. Bunun için gene Venedikliler hakkında a- riliyor. Son Söz — Çok doğrudur. Venediklile - rin kancıklığı.. — Anladık... Lâkin bunu nasıl isbat etmeli? ğır sözler söyledi: — Padişahım, niye yorulursu -| — Bizi aldatıyorlar. Bu bir kan- nuz? Bunu isbata ne lüzum var? Bu- cıklıktır. Cezasını vermeliyiz. Kıb- gün bir emir verirseniz deryılırı'rıı alınmadıkça Akdenizde bize ra- gemilerinizle doldurur, dünyıyı;hnl yoktur. Bunu böyle bilelim. Üç karşınızda titretirsiniz. Venedikte buçuk Venedik bezirgânının bu uy- tüniyen bir kaç bezirgânın da lâfı gunsuz, alçakça hareketlerine göz mı olur? Piyetro Z>no işinde ulı!u-:yummık reva mıdır? Harp açılsın. ğu gibi gene bizi bir tarziye ve taz- Bu devlet nice kralları, İmparator - minat ile savuşturmamaları için son ları devirip attı. Kıbrıs adasını mı sözü söylemeli? ele geçiremiyecek? Billâhi üç beş. Çocuğumu Hangi Mektebe Vermeliyim? ! Muhtaç Olduğumuz Lis€ ler Galatasaray Cinsin dendir. Şüphe Edilmesil (Baş tarafı | inti yüzde) İzarar göremiyorum. Halbuki çocü Bazı cahil babalar ve okulcular ya- yabancı bir dili bu çevrede W; bancı dil öğrenip de tercüman olacak renmesi mümkündür. değil ya, okuduğunu anlasın yeter,| Bununla Birlikte . derler. Bunu söyliyerek sanki doğru| — Bununla birlikte yabancı okull bir yol göstermiş oluyorlar! İnsan bir 'ne sayılarının artamsından, ne de * yabancı dili ağızdan kapma knııuı—îhlanıun kalmasından yanayım. Bu miya alışmadıkça okuduğunu anlaya- şimdilik bize yardımcı işi görebilü bilir mi hiç? Fransızca, Almanca ve Fakat Türkiyede kültür işi devlet İngilizceyi yoliyle yani konuşarak öğ- dir ve her zaman da öyle ol renmiş olanlar - yanından o dilleri |Onun için Kültür Bakanlığı Türk diksiyoner ve tercüme yoliyle yani yol- cuklarını, her türlü güçlüklere & suz öğrenmiş insanların eserleri üze- İngiliz, Fransız ve Alman okulla! rinde yapılan incelemeler ve tenkitler gönderen ihtiyaçların neden il göstermiştir ki, en vukuflu mütercim- ' duklarını görüp yeni tedbirler almi ler de içinde olduğu halde bir yabancı dır. dili eksiksiz anlayabilecek tek adam| Hangisi Daha İyi? yetişememiştir, Hangisi daha iyi? Bu ne tubaf Fransızcayi iyi bilenlerimiz yabancı sorudur! Hele bir okul hayatınızı | okullarda, — yabancı — memleketlerde tırlayınız, iyi kötü okullar değil, yahüt Galatasaray lisesi gibi yabancı veya kötü hocalar hatırmıza gelir; dille ders veren okullarda öğrenimini ğil mi? Top yekün iyi, top yekün yapmış olanlarıdır. tü okul bulmak, hatrlamak — güğ Nasıl Lise? Yabancı okulların memleketleri & Muhtaç olduğumuz İiselerin Gala - |retim işlerinde bizden eski ve def tasaray cinsinden olacağına şüphe İidirler. Bununla birlikte bizde de ! kalmasın. Ben bütün Hiselerin Galata- (iyi hocalar yetişti. Hele ilk öğre — Son söz mü? haftalık bir iştir bu... | — Elbet... Dedi. — Bu son söz nedir, bakayım? Bu sırada içeri giren bir enderun — Bir elçi gönderirsiniz ve der-|kâtibi padişahın Lâlâ Mustafa Pa - siniz ki: «Mısır ile İstanbul arasın-|ş$a kulunun sözlerini beğendiğini, 0': gemilerimiz selümle gidip gele-|nun sözlerinin kendisinin ilhamı ol-| miyor. Doğu Akdenizde korsanla -| duğunu bildiriyordu. rın sağı solu talân etmesine de siz| Ertesi gün (Mahmut çavuş) a - engel olamıyorsunuz. Beceremedi -| dındaki Türk elçisi Venediğe doğru ğiniz bu işi biz yaparız. Eğer bi -|yola çıkmış, Kıbrısın Türk devleti - zimle harbetmek — istemiyorsanız|ne verilmesini bildirmeğe gidiyor - Kıbrısı boşaltır, teslim edersiniz.» |du. Yahudi bunları söylerken o ka -| Jozef Nassi ise sevincinden ka - dar cidd $ ve korkusuz idi ki bu ha-| bına sığamıyordu. line hayret etmemek mümkün de -| Kocaman evinin kapısına koca - ğildi. Fakat onun kendisine değil,|man ve mermerden bir levha astır- yüz binlerce kişilik ordusu, dünya-|mıştı. Bu levhada (Kıbrıs kralı Bi - da eşsiz olan donanma ve zengin -|rinci Jozef) diye yazılı idi. liği olan Türk İmparatorluğuna * güvendiği düşünülürse hiç te şaşı « cak Yiğen lacak bir şey yoktu. Portekizli Yahudi - Venedikliler| — ,, _kuğîlff”y Biki hakkında atıp tutuyor, İkinci Seli-| » — b? düe";""’:;;ç' Kü'ç’;'k' ı:ı l Kalerak Yü DÜrELNREni SEEler Drg . çeij böylük bir Vehedik ge- re çıkartıyor, Kıbris adasının bir| .. * BEL caünek ollağdma. örüda' yi Küğü mi: nııı. etrafında dönüyor, îıu koca bekbe kailir ve gireğlarin da gü ekneyi durmadan top ateşine tu - zeli bulunduğunu bire bin katarak tuyordd. y li akİRaygrdü. Durmuş reis baş kasaranım üstün- Hüi Gi a G E e de durmadan topçuları kışkırtıyor- irlerinden Lâlâ Mustafa Paşanın EM Pa $ — Haydi... Bir daha ...Kıç kasa- rayı bırakın, oradan hayır kalma -| dı... Dümene... Dosdoğru dümene.. | Diye bağırıyordu. | Hava durgün olduğu için Vene -| k gemisi yelkenlerini şişiremiyor, Türk gemisine göre daha az olan küreklerile koca gövdesini daha hız- h sürükliyemiyordu. (Arkası var) Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda * 18/1/936 Cumartesi gündüz saat 14 de Çocuk - tiyatrosu Gülmiyen Çocuk Yazant M. Kemal sant 9 “MIRNAY Yazan: Arif Obay Müzik: A, Bozer da tıpkı bu yahudi gibi söylediğ hatırlıyordu. Diğer vezirler de Lâlâ Mustafa Paşaya taraftar çıkmak di! için padişahın oturduğu yerle ken- dileri arasındaki kafese bakmışlar, fakat hiç bir kımıldanış olmad gibi bir haber de gelmemişti. İkinci Selim Kıbrıs güzelinin ken- disine uzattığı şarap kadehini son damlasına kadar içti. Sonra zorla yerinde doğruldu. Cariyenin boynu- na dolanan kolile ona dayanarak yan taraftaki kapıdan çıkıp gitti. Tebur Brtediarsi ŞehirTiyafrosu yar a Harp Açılsın! İki gün sonra gene kubbe altın - Bu sefer de Rados Beyi Hamzanın Lclil okutma kurumları idi. Sonra meş- ılgenlik müsbet sebeplerden ileri geli -| saray cinsinden olması için 1908 den- alanında bakikaten idcal denecek di beri teklifte bulunmaktayım. Ancak 'cede iyi öğretmenler bile vardır.Yab Galatasarayın özelliğini iyi anlayalım, 'cı okullarda da, bizimkilerden d& yabancı dil okutan okul demek değil -|hocalar ve iyi dersler vardır. Olsa © dir. Bu okulda Fransızca okutulmu -/arada şu ayrım gösterilebilir: Biz © yor, yaşatılıyor, Galatasaraylılar Fran- |/zaman öğrenim tekniğini henüz bir sızcayı konuşurlar, onunla ders alırlar. | tığımız için öğretim şeklimiz daha £ Yabancı dil derslerinin sayısını çoğalt-| «kitabi» dir. Onlarınki deneçe | maktan ne çıkar, lektür ve tercümeyi, |ekzersize daha — çok yer veriyor. metod yaptıktan sonra? Bir dil kelime- | de Türk okullarında hocalar meft lerden ibaret değildir, o bütün bir man-| gibi yabancı okullarda ise arkadaf tık yapısıdır. Öyleyse sorunuzun bir bidir. Yabancı okullarda hiç beğen parçasına cevab verebileceğim: - Ço -'dilderim de vardır: Fransız okulla! cuğuna Fransızca öğretmek isteyen bir ' gidenler biraz geveze oluyorlar, babanın bu çocuğu, gönderebileceği kan okullarındakiler ukalâca, Alm Türk okulu yalnız Galatasaray lisesi -|kullarında yetişenlerde ise muhat! dir. dinlemek kabiliyeti azca oluyor, b İngilizce, Almanca.. lar bir kere söze _hışlıdılnı mı İmparatorluk Fransızca, İngilizce, kendilerini dinletiyorlar!. Almanca öğrenmek için okul açtğı za- Yeni Adam Direktö! man gözü önünde duran başarılı ku - İsmail Hakkt | rumu, Galatasarayı tetkik edecek yer- Sson Posta İLÂN FİATLARI de, böyle yapmadı. Eski idadiler birer 1 — Gazetenin esas yazısile bir sütünün iki satırı bir (santim) sayılır. 2 — Sayfasına göre bir san « tim ilân fiatı şunlardır: 250 | 200 |100 E Krş. | Köp | Kışı | p 3 — Bir santimde vasati (8) kelime vardır. 4 —İnce ve kalın yazılar tulacakları yere göre santimle ölçülür. ÖLÜM Konya Saylavı Lokantaci | rutiyet te liselerini Galatasaray modeli üzerine değil, idadi modeli üzerine kur- du. Onun için Amerikan ve Alman kol- lej ve jimnaslarında öğrenenler bir yana, Türk liseleri bu iki- dili bilir adam yetiştiremedi. Onun için çocuğu- na iki dilden birisini günün birinde tercüme, yani onların yanlışları yap - mayacak derecede iyi bilir, İngilizce, yahut Almanca öğretmek istiyen ve- Kler bir İngiliz veya Alman okulunu tercih etmekte muztar kaldılar. Yabancı Okula! Çocuğunu yabancı bir okula gönde- renlere yan bakanlar vardır. Bu çekin - sayfa 1 N Krğı yorsa diyecek yoktur. Fakat bu bazan | sırf duygu işi olarak yapılıyor. Ben memleketteki yabancı okullar üzerin- e B deki kanaatimi birazdan söyleyeceğim. Cemal Tekin'in eşi Bayan Z) Şimdilik şu noktaya dikkat edelim. Bu-| Salı Sabahı ölmüş ve göm günkü yabancı okullar dünkü durum-| tür. Ailesine başağı dileriz. A larında değildirler. Bir kere hükümetin | Beyoğlu Fi €en sıkı kontrolu altında bulunuyorlar. =M Sonra bütün kültür dersleri Türk öğ - Halk O y retmenleri tarafından — verilmektedir. Sonra bu okullardaki talebe çokluğu Türk çokluğudur. Bu şartlar içinde | * GÜ ( Türk çocuğunun milli kültürü için bir | İLESAL Şahane lüksü... Mevzuunun güzelliği... Ve büyük alâkasile PIERRE BENOIT'nin meşhur romalli — he eminim. Yalnız bir şey var: Ve .| şikâyet mektubu okunuyordu. So - — zir Sokullu Mehmet Paşa Venedik-|kullu Mehmet Paşa bir gün önce - Kilerle kavga çıkarmak istemiyor. | Venedik elçisini çağırarak bu şikâ- — Onlar ise her fırsatta Türk kıyıla -|yetlerden bahsettiğini, fakat elçi - v saldıran, Türk gemilerini vu -nin: ran Malta ve diğer hıristiyan kor -| — Malta ve diğer hıristiyan kor- ına yardım ediyorlar. Bugün | sanlarile Türk İmparatorluğu başa Takin AEğ KÖNİGSMARK Bu hafta SARAY sinemasında ; Şimdiye kadar görülmemiş bir muvaffakiyetle devam ediyor. Filmin uzunluğuna ve temini için ihtiyar edilen büyük fedakârlığa rağmen 2 safhası birden gösterilmektedir.