11 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 İkincikânun —BON POSTA atbuatında ÖRDÜKLERİMİZ | . ngilterede “Renkli Şose İDenemesi Yapılıyor ! İngilterenin Sheffield Ğ & HARİCİ TELGRAFLAR Muahedeler Tekrar Gözden Geçirilecek Mi? - İngilizler, Bir Sulh Konferansının Toplanmasını İleriSürüyorlar j Otomobil ka - KŞ Zelarına karşı tedbirler mobil — kazalarından gl yüzde yetmiş beşinin _'__ eleri ve bilhassa karanlık şoseler üze- giinde vukua geldiğini görmüş, ve binler- Üde kilometrelik şoseleri elektrik - fenerleri isile aydınlatmanın imkânı olmayınca bu fehlikenin önüne nasıl geçilebileceğini dü- ünmüş, şimdiki halde yaptığı deneme şo- ilelerin geceleri en aydınlık bir şekilde gö- ünmeleri ile muhtelif renklere boyan - Me arıdır. Bu maksatla beş kilometrelik g dir şose (800) zer metrelik kısımlara ay- yalarak muhtelif renklere boyanmıştır. Bu ğgeneme neticesinde şose pembe — renkte Olduğu takdirde küçük bir fener ışığı ile lşehri belediyesi oto - taleasında bulunmaktadırlar. mütalebatını teskin etmektir. Bu meseleden bahseden havas Londra, 10 (A.A.) — Nüfuzlu bir çok mahfeller, İngiltere hükümetinin mevcut muahedenamelerin, Milletler Cemiyeti paktının 19 uncu maddesine tevfi- kan tekrar gözden geçirilmesi maksadiyle bir «Sulh konferansı» toplanması lâzım gelmekte olduğu mü- Bu konferansın gayesi, Almanya ile İtalyanın ge- rek araziye ve müstemlekelere ait ve gerek ekonomik İngiliz kabinesinin meseleyi tetkike âmade olmakla beraber bu kabil mütalebatı nazarı itibara almağa Eski Japon - İngiliz İttifakı Da Yenileştirilecekmiş. mütemayil olup olmadığının şimdiden kestirilemiye- ceğini beyan etmektedir. Eski Japon - ingiliz Ittifakı Paris, 10 (A.A.) — Bir habere göre İngiliz ami- rallığı eski İngiliz - Japon ittifaklarının yenileştiril- mesi arzusunda bulunmaktadır. Esasen bütün toplantılarında bu meseleden bahsedilmiştir. Amirallık, Japonyaya yeni bir muahedename tek- lif etmek tasavvurundadır. Bu muahede mucibince —Çin ile Mançuko arasında diplomasi münasebetleri teessüs eder etmez— İngiltere, Japonyanin Çin'deki ekonomik üstünlüğünü tanıyacaktır. ajansı muhabiri, VE BU GÜN Kuruntularda Tenasüh! Ruhların kalıptan kalıba geçtiğini söyli- yenler ve bu söylenişe inananlar çok. Me- ğger kuruntularda da tenasühe benzer bir kalıp değiştirme olurmuş. Bunu bizim Son Posta yazı odasına gelip, karnına yılan kaçtığını söyliyen çoban Mustafayı görün- ce anladım. Niçin mi diyeceksiniz?.. Çün- kü Mustafa, karnı yılanlı adile anılıp uzun yıllar Yıldız sarayını, Babiâliyi, —vükelâ konaklarını karnındaki yılan hikâyesile güldüren rahmetli İzzet Beyin mütenasih bir nüshasıdır da ondanl!.. Babılâli kalemlerinde İzzeti Mari diye adlanan İzzet Bey on dokuzuncu asır Tür- kiyesinin tanilmış kalem sahiplerindendi. Ağdalı osmanlıcanın en güzelini, en mü - kemmelini yazardı. Ziya Paşa, Kemal Bey, Ametçi Kenan Bey gibi yüksek yazıcılar da onun Veysi ve Nergis ayarında bir münşi” olduğunu teslim ederlerdi. Bu yüz- dendir ki Mithat Paşa kendisini mektup- amirallığın a dl;ıik Zörîır;:lceğiı kanaaltîne varılmış - Macarl.tandı yör- Fenni şekilde ölçücü aletler ile ince - * Kuruluyor ? İngiliz dış işleri baka- nı Mister Edenin zey- cesi Misis Eden İngi - N liz kadınlarında — ger- Nöğel fe; güzel oldukları takdirde eş bul - ) ı C_İGCGye varan inceliğe, zarafete, ve iyi elıeklîge sahiden sahiptir. Fazla olarak grri bir zekâsı, derin bir kültürü vardır. Kocası ile edebiyat ve sanat eserleri üze- ."" mübahaselerde bulunmayı pek se - #rer. Fakat anlaşılan bundan sonra kö - iğiltası ile bu derin mübahaselere Pek te va- t bulamıyacağını anlamış olmalı ki ga - çöğetecilera şunu söylemiştir: — Eden gerçekten iyi bir kocadır, fa- 88at maalesef şimdi bir metres edindi, işit- dülim ki bu metresin evine «dış işleri bakan- Bı» diyorlarmış. | x z İ 9 Çinde Bir Haftada 400 Kişi-Asıldı Pekin, 10 (ALA.) — Bu hafta i- ; - çinde 400 kişi idam 'edilmiştir ve önü- müzdeki hafta daha fazla adam asıla- Ö caktır. Bunlar yalnız canilerden mü- | rekkep değil aralarında ihtilâlciler de a| Yardır. D Japonların Tazylkı ' Tiyençin, 10 (A.A.) — Japonya- nın yeniden ileri sürdüğü talepler dola- iÜ| Yısıyla Japon ordusunün yakında Ku- |-zey Çin muhtar idaresi üzerinde yeni- den bir tazyik yapması ihtimali vardır. Kıskanç olmu - ya başlıyan bir kadın Peşte, 10 (A.A.) — Başbakan Gömböş valilerin idari mıntakaları- nın parti başkanlığını ve milli birli- ği temin etmelerinin vazifeleri ica- bından olduğunu söylemiştir. Bu beyanattan anlaşılıyor ki, Gömböş rejimi Faşist şeklinde bir devletçiliğe doğru gitmektedir. Diğer taraftan ajansı sözlerden Faşist rejiminin çıkarıl- Macar Amerikada Çiftçiye Yardım İşi Uzuyor Vaşington, 10 (A.A.) — Demok- b hindeki kararını şiddetle tenkit et- miş ve demiştir ki: Hükümetin çiftçilere yardım için başka vasıtası vardır. O da tedavül- deki banknotu hazinede mevcut al- tın ve gümüş karşılık tutularak ye- niden çıkarılacak banknotlarla art- tırmaktır. Cumur başkanı bu selâhi- yetini kullanmalıdır. | KERVAN YÜRÜYOR EtI— — Bürhan Cahit 4 __ Birinci kaptan bu neş'eli kafilenin | ,|Bülmekten, ?ÖYİemekten kuruyan du-/| — Seyahatinin bu ilk durum yeri o - V a slarımı ıennletgıek. için surahiler do- nun başını döndürmüştü. z | "î:.aîîâ:kı;ı Şcr_l_:ıetı.;lrol]a.dı_ : İlk akşam Fahire onu evine götür- Kü Vapıîr"t:nuîî: İzmir körfezine:dü. Bir i.ki gün dinleneceklerdi. Fîahi- Rroh bi B dgm yolcusu A-'re annesi ve daha ilk mektebe giden pna ıH E CAYTEOLN ayanamadı: 1küçük kardeşiyle beraber Cağaloğlu _k aydi çocl.ık.lar, 'fıed': Bu akşam |tarafında bir evin yalnız bir katında “Pemekte bendesiniz. Şimdi geminin oturuyordu. Gülten İstanbuldaki bu PoçI b_agısm'a haber )_fouî_'dl_m. Büfe de ilk geceyi orada geçirdi. Fahirenin an- & rinizde, isteyen bira içsin, isteyen nesi sakin, gözleri sevgi dolu bir ka- — ee A e |dıncağızdı. Kocasından kalan bir par- K Şu müjde yirmi beş otuz kişilik bi- ça aylığa kızının yolladığını da kata- inci mevki yolcularını artık tam ma- 'yak geçiniyor, küçük kızı Sumeri ©- dâsiyle kaynaştırmıştı. ikutmağa çalışıyordu. O kadar ki vapur uzaktan ışıkları | Gülten bu sıcak aile yuvasında yol |Birer yıldız kümesi gibi görünen İzmir lyorgunluğu_nun tesiriyle rahat bir ge- i|Amanına demir attığı zaman etrafıni . : Kü ,ce geçirdi. an sandalcılar gemide bir düğün ol- Gözlerini açtığı zaman kendini duğuna hükmettiler. Ve bu neş'e, bu bir başka âlemde sandı. glence, sırf biribirine uygun dört| — Ev caddeye yakındı, otomobil gü- ç kızın candan duydukları — sami- rültüleri, satıcı sesleri, ayak patırdıla- Miyetten doğmuştu. rı onu şaşırttı. Korktu. Sonra kendini * k*k topladı. Lisedeyken dinleye dinleye haya—l Fahire daha kalkmamıştı. Karşıki inde garip bir âlem gibi yer eden İs - ) nbul (Gülten) 11 -1- 996 Genç kız heyecan içindeydi. _ in pek hoşuna gitti. |gun yatıyordu. | ı“ vapur Adalari geçerken İstanbul Onu uyandırmamak için - gürültü | 'Lf“'"ze e_trafma serpilmiş pırlantalar etmemeğe çalışarak kalktı. " Pencere- 1 gözlerini almıştı. |Bin yanına oturdu. : t * hi ması düşüncelerini reddetmektedir. , rat Bankhid dün senatoda, temyiz| |mahkemesinin çiftçi kanunu aley- yatakta uykusunu alamamış gibi yor-| Alman Ordusu Büyük Bir Harbiye Mek- | - tebi Daha Son manevralarda Hitler'e izahat verilirken Potsdam, 10 (A.A.) — Ordu baş kumandanı general Fon Fritsch, Po- tedamda yeni harbiye —mektebinin küşat resmini yapmıştır. Mektep, yirmi iki binadan müteşekkil olup on dört hektar bir sahayı kapla- maktadır. Fon Fritsch, mektep ta-' çulukla Tuna vilâyetine götürmüş ve ida- Ayni Misxtarda Deniz Kuvvetleri re mesleğinde yetiştirmek istemişti. Fakat İzzet Bey, karnına bir yılan kaçtı- ğiına ve onun midesinde bir yuva kurup ço luk çocuk yetiştirdiğine inanırdı. Arasıra bu ailenin kucak kucağa gelip dansa baş- ladıklarını söyler ve o sırada çılgına dö « nüp ne yaptığını bilmezleşirdi. Tuna ve Halep mektupçuluklarından bu sebeple a- tıldı, gene bu sebeple vaktinden önce te- kaüt edildi. Ben onu doksan yaşını geçmiş olduğu bir sırada gördüm, yılanlarını uyutmak için güzel ve körpe yahudi kızlarına fıstık dağıtıyordu ve onlardan ufak tefek buse- ler topluyardu. . Ayni kuruntuyu taşıyan Mustafaya da İzzet gibi davranmasını ve güzellerin cil- veleri arasında yılanını uyu, aasını söyle- mek istedim., Lâkin zavallı çobanın gü - zellere dağıtacak fıistiık şöyle dursun, ağ « |zına koyacak ekmek kırıntısını bile güç bu« lacak bir durumda bulunduğunu görerek fikrimden caydım. Şu kadar ki onun şah- sında karnı yılanlı İzzet Beyi görmekten de kendimi alamadım. Demek kuruntularda da tenasüh varl.. Ingilizler Japonların Tek- lifine Muvaffakat Ediyorlar Londra, 10 (A.A.) — Japon ve İngiliz deniz heyeti murahhasaları arasında yapılan hususi bir müza- kerede Japonlar, bütün devletlerin ayni miktarda deniz ikuvvetine ma- lik olmaları hakkındaki Japon tek- lifinin tekrar ele alınmasını . ileri sürmüşlerdir. İngilizler buna mu- vafakat etmişlerdir. Diğer — heyeti murahhasalar nezdinde de bu bapta istimzaçta bulunulacaktır. Laval'ın Görüşmeleri Paris, 10 (A.A.) — Laval Fran- sanın Roma sefiri Kont de Cham- bronu ve ondan sonra da Fransa hükümeti tarafından takip edilmek- te olan siyasaya olan güvenlerini | bildirmek üzere gelmiş olan «Fran- sa - İtalya» sabık muharipleri birli- Sovyet Rusyada İki Idam ği şeflerini kabul etmiştir. Moskava, 10 (A.A.) — Mahkeme BUMOLAĞN eTi Döan g AŞ aara Ha $i GüNMT eti gaü y d Ş N G een eee aman iki sene zarfında seyahatlerde, sa- natoryomlarda bir milyon rubleden fazla paranın altından girip üstün- (den çıkmış olan bir kürk tröstünün direktör muavini ile muhasebecisi- ni idama mahküm etmiştir. lebesine hitaben bir nutuk söylemiş ve ezcümle ş* |e demiştir: «Almanyanın azameti, ordusu- nun temsil etmekte olduğu askeri faziletlere istinat eder.» Şımdî içmde tatİı bil' sevinç vardı. İstanbul, İstanbul diye adı bütün kasabalının ağzında bir masal gibi ge- zen büyük şehrin artik içindeydi. Fahirenin annesi kapıdan başını u- zatmış ona işaret ediyordu: — Gel kızım. Bekleme onu., Çayı- nı iç! Ne tatlı konuşuyordu, bu kadın. Ayaklarının ucuna basarak çıktı, mıştı. Gülten yüzünü yıkadı, - geldi. |Fahirenin annesi hazırladığı çayı eli- İne tutuşturdu: — İç kızım. İç evlâdım. Ne istefsen ye, reçel, peynir, bak bu reçelleri hep gelinceye kadar tadına bile bakma- dim. Her sabah küçüğün kahvaltısını benim boğazımdan geçmez. Gülten neler işitiyordu. Bu ne sevgi, ne şefkatti. O, böyle kendini özleyen, ciğerine basan bir ananın sıcaklığını duyma- mişti. En yakınları ona yabancılardan daha uzaktı. Fakat bir genç için, hele bir kız için böyle bir aile havası ana, baba ateşi ne büyük ihtiyaçtı. Yudum yudüm çayını içerken hep- Elmalıda ve Antalyada geçirdiği - ök- süzlük hayatını düşünüyordu. O biribirini tutmaz yarı akraba, yarı yabancı elleriyle kör topal, rast- gele yetişebilmişti. Daha ziyade tesa- düfler ona dost olmuştu. Yoksa El- süz, bilgisiz kalacak ve yine bir köy'gün kültür dir&kğ;lîliğâne kendim yaptım. Analık işte, Fahirem | hazırlarım. Yer, içer, mektebine gider, 'demişti. Ne kadar çok şey öğrenirsen sevmiş, malıda, bütün köy kızları gibi görgü - gitmeleri |â« delikanlısının hayatına karışıp — gide-| zımdı. cekti. Gülten pek çabuk ısındığı bu sa- Orada kadınlar hep dağlarda, tarla- mimi aile köşesinde yıllarca bilmiye- larda rençber gibi çalışırlardı. Ne ga-|rek şuurunun — altındaki duygularla ripti ki Elmalıdan çıktı çıkalı bir kere hasretini çektiği sevgiyi bulmuştu. A- olsun oraları şöyle candan özlememiş-'na kız biribirine ne kadar bağlanmış- ti, Lise hayatı kat kat açılan bir ipekli'lardı. Fahire annesi için kardeşi için' ve çiçekli kumaş gibi genişledikçe ona ıçalışıyor, annesi de hem kız hem er- daha cazibeli görünüyordu. Fakat ar- kek evlâdım diye ona dört elle sarıli- İhtiyar kadın yuvarlak bir masa—tkadaşlan gibi hayaller, erişilmesi Süçıyor e f nın üstünü bir çok yiyeceklerle donat- emeller beslemiş değildi. Küreksiz.| Gülten böyle bir sevgi tatmamıştı. dümensiz bir kayık gibi kendini haya-| Annem, babam diye o içten gelen gö - tın dalgalarına bırakmıştı. Yalnız ©- nül dolusu sevgi ile kimseyi seveme- kumak, öğrenmek için heyecan duyu- mişti. Fakat şimdi artık anlıyordu, i- yordu. Daha lisenin beşinci sınıfına nanıyordu, o kimsenin kızı değil, mil- yazılırken kaymakam beyin hanımına letin kızıydı. Ona kucağını açan ve e- verdiği sözü unutmamıştı. 'linden tutup yürümesine yardım eden Nazik kadın ona: milletti. Dahâ Antalyada kültür direk- — Bu mektebi bitireceksin Gülten. törü önun harcırahını verirken başını okşamış ve: el — Bu para ve bundan sonra senin jokumanı temin edecek para — içinde doğup büyüdüğün bu milletin parası Ç î dır. kizim. Bı.m_u sarfederken hatırın - Gülten çayını bitirmişti ki Fahire;dan sildümk ti lîer kı'ıru?u gîîneş & gözleri hâlâ uykuya kanamamış, oda- yöedü ka_w.mıan Turk köylüaü'.mn yaki öndan' çılli. Anndk : 'suzluk içinde dişini sıkan Türk esna-' — Uyandırmağa kıyamadım. Bak ; fının emeği ve alın teri ile kazanılmı?-. hanım kızım senden evvel kalktı. di-ıt“- Onlar bu parayı seve seve vî::; : yordu, ler. Buna karşı senden yurduıı_a Şimdi hep beraber bugünkü proğ- getirmeni şpekliyorlar. Bunu bir za- o kadar iyi yaşarsın. Bu söz bütün lâtif musikisi ile hâ- lâ kulaklarında idi. Ne ince, ne kadar nazik bir kadın- ramı hazırlıyorlardı. Fahirenin anne- Man unutma! _ si: Demişti. — Daha dinlenmediniz. Bir . kaç Onun sevgiye susamış yüreğinde bırakmıştı. gün istirahat edin. diye çıkışıyordu. bu ,özle;.derin.bi' ö (Arkası var) | Fakat vakitleri yoktu. Hemen ©oj , İ YU a - ! <ni Li

Bu sayıdan diğer sayfalar: