Kadircan Kaflı — 6npo36 Gemiciliğin Heyecanı,Pulatı, Sarmış Bulunuyordu. Bu arada herkes onları alkışlıyor, gemiye götürülmek üzere her evden armağanlar veriliyordu. Beş Büyük Deniz Kahramanı İçlerinde sevinçli görünmekle be- rabör tasa çeken yalnız iki kişi vardı: Demir Beyle kızı... Demir Bey, Pulatın bir ölümden döndüğünü, hattâ yaralandığını gördü- ğü zaman bu deli oğlam o zamana ka- “dar zannettiğinden pek çok — sevdiğini anlamıştı. Fakat bunun önüne geçeme- diğini, gecerniyeceğini de hemen hatıı Tamıştı. Adının tersine olarak pek yuf-| ka yürekli, pamuk yaradılışlı bu adam şimdi İnciyi ona vermekten büsbütün vazgeçmiş bulunuyordu. Hele ziyafette bir aralık Durmüş Reis beş — delikanlı- yı göstererek demişti ki: — Akdenizde düşmanlara gör aç- tırmayan — leventler — ve reisler — arasında (İçelli) hiç yok. Bu sanırım ki şehriniz için bir eksiktir. Eğer bu beş yiğit de- Hkanlı, yanıma levent yazılırlarsa hem bu eksiği tamamlamış olurlar, hem de 'Türk donanması yarının beş büyük de- bulunur. | niz kahramanını kazanmış Onların söylemelerine lüzum — kalma- dan pek iyi biliyorum ki benim sözü- mü kabul edeceklerdir. İnci İle Pulat Arasındaki Boşluk Demir Bey böyle bir söze hiç şüp- hesiz: — Olamaz. Diyemezdi. Beş delikanlının boşi de birden: — İsteriz! Diye cevap vermişlerdi. Etraftakilerden bir çoğu da ayni suretle bağırmışlardı. Bunların içinde, yalnız Pulat amcasının niçin vakit va- kit durgunlaştığını, ona dargın görün- düğünü hemen anlamış, diğerleri kadar coşkun olmamıştı. Ayni zamanda am- casma da blikmıştı. Son sözlerin onun yüzünde yaptığı izleri de dikkatle göz- den geçirmiş, İnci ile kendi arasındaki boşluğun alabildiğine genişlediğini an- lamıştı. Bununla beraber gemiciliğin heye- canları onu şimdiden sarmış bulunuyor- du. — Ne yapalım, kısmet görürlüz. Demişti. neyse onu Pulatın Yarası Demir Bey eve döndüğü zaman İn- €i onu heyecanla karşıladı: — Yarası çok hafifmiş, öyle değil mi, babacığım. Ziyafette o da varmış ve hiç te yaralı görünmüyormuş. - Demir Bey kızını kucakladı, alnın- dan öptü. — Evet, öylel... Dedi. Genç kız babasının sakalını öperek sevinçle hopluyordu: — Ne iyi... Yaman dövüşmüşler am- ma... O en baştaymış. Durmuş Reis hepsinden çok onu beğenmiş. Bunları ona bir aralık Keleş Meh- met anlatmıştı. , Babanın durgun yüzü şimdi bir halde kızına döndü: — Evet... Öylet... Diye mırıldandı. Genç kız sordü: — Neden kızgınsın baba, biliyorum ki onun her yaptığına sen adelilik» der- sin. Halbuki Genç kız sözünü bitiremedi. Demir Beyin Kızı —— O sırada annesi gelmişti. — Demir Beyin durgun olduğunu ve kızının söz- lerinden hoşlanmadığını görmüştü. İn- €iyi odadan çıkarırken: — Haydi yavrum, baben Konuşmak istemiyor. Onu rak... Dedi. İnci ona hak verdi. Pulat hakkında sonra konusmayı daha uygun — buldu, kapıya doğru yürüdü. asık yorulmuş, rahat bi- Fakat Demir Bey onun arkasından seslendi: — İnci... — Buyur babacığım, " İhtiyar: —At heybeni de yotuna düzül cvlât!. dedi. — Gel, şuraya otur. Sana diyecek- lerim var... — Peki babacığım. * | — Genç kiz daracık cepkeninin, bol ve iş- |lemeli şalvarın içindeki ince ve süzgün vü- |cudile bir rüzgâr gibi babasının yanındaki sedire oturdu. | — Benimle Pulat hakkında mt konuşa- caksın ? sındaki dürzgün ve iki sıra dişleri iki sıra inci gibiydi. Yüzü de bütün güzellik, par- laklık ve beyazlığile büyük bir inciyi an - |dırdığından İnci içine inciler konmuş gi- |biydi. Babası kuru bir sesle cevap verdi: — Evet, Annesi de babasının diğer tarafına otur« muş bi uyordu. Demir Beyle kızı ara - şöyle bir konuşma olda: — Biliyorum ki sen Pulatı seviyorsun. snda Bu sevginin kardeş sevgisini çoktan geç - miş olduğu da meydanda... Fakat bun - dan vaz geçmelisin, kızım. Babal... — Senin saadetini herkesten çok düşü- İnürüm. Halbuki sen bu oğlanla mes'ut ©-| |lamazsın. — Neden, baba? — Çünkü © senden ziyade, atını, avmı İve dövüşmeyi seviyor. Kardeşim de öyle |idi ve Pulatın zavallı annesi bahtsız ola - rak genç yaşta öldü. Ba sefer kızmak sırası genç kıza gel « mişti: — Yaptığı işleri beceriyor ve ona daha çok yakışıyor. Ben onun yaptıklarını düy- dum da göğsüm kabardı. Herkes te öyle.. Fakat yalnız sen... Demir Bey doğruldu. Kaşları çatılmıştı. Sakalı azıcık tiriyordu. Kızıma bakarak de mir gibi bir sesler — Senden akıl istemiyorum. Sana son sözüm: Onu unutacakaın!.. Artık ne olur. sa olsun, bil ki onunla evlenemezsin!., * Diye bağırdı. Genç kız onun boynuna atıldı. — Fakat, babacığım, neden?.. Diye yalvarmak istedi. Onu kandırma- ga çalışacaktı. Demir Bey, kızının incecik bileklerini tutarak kendinden ayırdı: — Artık dinliyemem seni.. Zaten de- memişler mi ki kızı bırakırsan. ,, — Babacığım, neden üzülüyorsun? Se. nin şartını kabul ederse,., — Else de istemiyorum artik... Güve- | Diye sordu. Kıpkırmızı dudaklarının ara-' g, nilmez ona... Benim bir ayağım çukur - da... Yerimi dolduracak bir damat iste- rim, yoksa,.. İnci daha yalvaracaktı. Yeniden baba - sının ellerine sarılmak için davrandı. Fa- kat Demir Bey buna engel oldu ve oda - dan çılap gitti. Annesi şaşırmıştı. Her ikisine de hak veriyordu. Hangi ta- raftan olacağımı - bilemiyor, uzlaştırmaya çalışıyordu. Kızı geri çekti. Sedire oturttu ve ku - cakladı. Şimdi İnci, çakır gözlerindeen inci gibi | yaşlar dökerek ağlıyordu. Pulat, bütün bunları hemen o gece öğ- renmiş, kızmıştı, Levent yazılmak için he- nüz karar vermemiş olduğu halde ertesi | gün diğer arkadaşlarile birlikte Durmuş gemisine girmiş, denize — açılmıştı. Boş delikanh hemen bemen bütün şehir balkı ve sevdikleri tarafındn hem göz yaşları, hom de sevinçle uğurlandılar. Denizden sık sık yeni zafer haberleri ge- liyordu. Durmuş rois bir defasında Kıbrısa (Ki- rinya) kalesine gitmişler, Marçellonun li- mandaki son gemisini de yakmışlardı. Va- kit vakit (Taşucu) dan Silifkeye düşman- ,dan alınmış olan kumaş, cam eşya, silâh |ve saire taşmiyordu. | — Ba hal dört ay kadar sürdü. | Pulat, amcasına olan büyük — saygıdan ti İnciyi unutmağa çalışıyordu. Arka- daşları ise ona: — Kaçıralım.,. Zorla alalım... | Diyorlardı. Bu düşünceyi Durmuş reis bile alkışlıyor, hattâ bu işin hiç gürültüsüz | yapılabileceğini de anlatmak için şöyle |diyordu: — Mustafa Beyle Subaşı Yunus Ağayı Jahr, evine giderim. Allalan emri, pey - gamberin sözile isteriz. Bizi kırabilir mi? Pulat razı olmuyordu. | — Yapamam... Zaten yapılmasını istemez. İnci de böyle| |daşının |yaz önlük giyindi .Bir kaç arkadaşı da A dımsa da kabil olmadı. Nihayet beni | paralı olmaktan başka hiç bir meziyeti olmayan bir adamla nişanladılar. Bu vaziyet ne beni, ne de sevdiğim erkeği tatmin etmiyeceği için bir çare düşündük. Hem aşkımızı herkese tanıt- mak ve bütün İstanbulun sempatisini kazanmak ve ebeveynime bu sempati- nin müessir olmasını temin etmek için | bir kaçma plânı hazırladık.. Ve bu plâ- nı yeni sene gecesi tatbika karar ver - dik, Küçücük Kamyonet Sevdiğim erkeğin bir ressam arka - daşı boyacılık yaptı ve bir başka arka- | ticarethanesindeki küçücük kamyoneti beyaza boyadı. Ve tabil o-| inun harlet şeklini bir imdadı'sihht oto- mobiline benzetti. Sevdiğim erkek bir arkadaşiyle be- raber bu otomobilin içine girdi, Ve be-| benim nişanlımla yeni sene gecesini geçirmek üzere gitmiş bulunduğum barda bizim yanımızdaki masaya, bir kısmı da barın şurasına burasına yer- leştiler. İki arkadaş da gündüzden te - lefon şirketinde saklanarak gece nö - betçisinin üzerine hücum edip 12 de telefonu kesmeğe hazırlandılar. Saat Tam On İkide Pulat Silifkeye her dönüşte — geceleri genç kızın penceresinin dibine veya karşı- sına geliyor, hiç olmazsa onun gölgesini görmek istiyordu. Fakat bu arzusuna da eremiyordu. Teyzesi İnciye sokak üstün- di dalara çıkmasının bile yasak edil - |diğini söyküyor, onun son aylarda zayıf- ladığını, — sarardığını da ilâve — ediyordu. Kaç defa Emine kadına: — Ah, Pulat babamın dediğini yapmış olaydı!. Evlendikten sonra artık ona kim- se karışmazdı, ben bile... Hattâ baba - min şartını kabul etse onu inadından vaz geçirirdim. dediğini haber vermişti. (Arkı Kadıköy Hale Tiyatrosunda Halk Opereti Bu akşam 20,30 da BAY - BAYAN — n Aakşam Fransız HALK OPERETİ Tittimnda r) İyerimden kalktım. Masamıza yakın o- Saat tam on ikide de imdadı sıhhi ©- tomobili bizim olduğumuz barın kapı; sına gelimek üzere olduğu yerden ha- reket etti. Içıklar söner sönmez ben turan arkadaşlar nişanlımı bağladılar. Ben de barın kapısına gittim. Hazır - lanmış olan sedyenin içine upuzun yat- tım. Ve otomobil bir. imdadı sıhht eotomobili süratiyle hiç kimse tarafın- dan rahatsız edilmeden bir semti meç- hule doğru gitti. Ne kadar ağladım. Ne kadar yalvar -; | Heyecanlı Bir Yılbaşı Gecesi Işıklar Sönünce Bir Kız Kaçırdılar Gazetenin Beş Bin Değil, Beş Lîraya] Bile Artık İhtiyacı Kalmamıştı Hatice Hatip —— parayı doğrudan doğruya iyi kalpli, babacığıma iade edecektir. j Bu mektubumun gazetenizde ayt nen neşredilmesini rica ederim. Esma Özger Delikanlı kalemi masanın üzerine, bıraktı. Ve mektubu yüksek sesle — o> kuyarak tashih etti ve sonra: — Şimdi, dedi. Genç kızın sevgili: siyle olan bir resmini kılişeciye veres ceğiz, mektubun da kılişesini çıkara* cağız... Yarın.. Yarın bakalım ıalı" kaça çıkacak?.. | Gazetenin Satışı | — Gördün mü?.. Gördün mü köp* rTü başındaki satıcı ne satmısş? | Rakkamlar dolu bir kâğıdı Ali Vası fi masanın üstüne attı. — Boğaziçi bayii kış gekliğindesi beri satışı müthiş gevşemişti. Halbuld. İsoğuk almış olmasına rağmen atlamı otobüse gelmiş.. Odaya girip te beş yüz gazete isterim!. İ Deyince allah bilir aklını kıçırmı!î zannettim. Bu sabah gazetelerine bil4 darbe, amma nasıl bir darbe? — İstant bulda kaça yükseldik biliyor munun?ıl — Biliyorum. Biliyorum. Demek Evlenebileceğiz? Birden yan kapı açıldı ve spor elbi- gözlü incecik bilâ | — Babamdan bir mektup geldi rnî?ıg. — Geldi canım... Mükâfatı szır:' vermeği kabul ediyor ve bizim evlene memize de razı... İ Genç kız sevinçle delikanlının boy” nuna atıldı, iki yanaklarından öpmeğt başladı. — Demek evlenebileceğiz öyle — Elbet te canım... — İşte işi tutturmak için ilıliyııcıl! olduğunu söylediğim beş bin lira da artık elinde... Ah ne kadar bahtiyâ" seli, kara saçlı, kar kız kapıdan başını uzattı. — Alil — Esmalt, mi?ii Şimdi sevgilimin bana hazırladığı | bir yerdeyim. Fakat anacığımın, baba- gağımın ne kadar telâş içinde oldukla- fazla kendimi gizleyemedim. Cazete- nizin bana vasıta olmasını ve annemle babamın sıhhatte ve hayatta olduğum- Şerift Muhiddin Konsori Pek yakında DENİZ HAVASI Naşit - Ertuğrul Sadi - Halide Şebzadebaşı TURAN tiyatrosunda Bu gece saat 20,30 da Gör Düğüm vodvil 8 perde Ayri Şoytan Parmağı komedi 1 perde aai eai ALKAZAR Siremasında 25,000 kişi tarafından görülen TARZAN YAMYA MLAR ARASINDA Türkiyede ilk defa olarak NOAT BEERY Jr. tarafından temsil edilen bu flm, şimdiye kadar gördüğünüz bu cins filmlerin en fevkalâdesidir. Son 2 gllnünden İstifade ediniz. NATHALi Oynıyanlar: PiİERTE RiCHAR -— D WİLLM - E PALEY dan haberdar bulunmasını istiyorum. Yedinci Kat Bu mektubum intişar ettikten son- ra sakın ha beni polis vasıtasiyle arat- mağa kalkışmasınlar ve — sevdiğimin şahsiyeti hakkında azami ketumiyeti muhafazadan geri kalmasınlar: Eğer bulunduğum yer keşfedilir de beni olduğum yerden almağa gelen- ler bulunursa şunu haber vereyim ki İyüksek bir binanm yedinci katında- yım, kapıdan girdikleri takdirde pen- çereden kaçarım. Paraşütüm — olduğu için neticeden korkmuyorum, ne ola- cağımı da keştiremiyorum. Fakat anneciğimle babacığım ma- kul ve cici olurlarsa kendilerine yeri- mi bildiririm. Yalnız bir şartla: İyi Kalpli Bir Baba Beni bulana — vadettikleri — mü- kâfatı bana — vermeği — çok değer - li gazeteniz vasıtasiyle - bildirirlerse.. Bu para sevdiğim erkeğin işini ilerlet- mek için muhtaç olduğu ufak bir kredi olabilir. Bünu ona borç olarak verece- ğim ve işini ilerlettikten sonra o bu rzını gazetenizde okuduğum için M'muanın başına götürdü. Masanın üt rım. Muazzam Rakkamlar Genç adam onu kolundan tutarak tündeki bir takım kâğıtları göstererek İkonuşmağa başladı: İ — Bak bu böğaziçi bayiinden (500) 'fazla.. Bu Eminönünden, görüyor mu” sun?. Ne kadar... Bu da., j Genç kız anlamayan gözlerle Vo?; |fiye baktı: — Çok iyi amma... Bunlar nodif'] Bir şey anlamıyorum, diye sordu. — — Bunlar, bu muazzam rakaı gazetenin satışını gösteren inanılı i sayılardır. Rakip gazetenin bayiü bil bugün gelip benden dokuz yüz isti Dokuz yüz.. Ve gazetemin artık 'bin hiralık değil, beş İiralık bir yardi! ma bile ihtiyacı kalmadı. Gazeteyi tuf/ İşurduk Esma... Ve tutmuş bir gazı |sahibinin karısı olacaksın artık.. Son Perde — Peki o parayı ne yapacağız? Ali Vasfi baş parmağını kumâ eskimiş yeleğinin koltuğuna soktu V hakikaten büyük bir gazete direktöi nün, mükellef odasında gösterecei |bir tavır ve sonsuz azametle: — O parayı da artık babana iade dersin yavrum. RİZİTİ