AŞ çe N b £ Seyfe — NAHKEMELERDE ! eçinin Arkasından Koşan Adaml!.. diraz ürkek, biraz şaşkındı.. — Ne yaptın sen2.. — Hiç bir suç etmedim. — Hiç bir suç etmedin de buraya niye geldin?.. — Bilemem ki: Tuttular, getirdiler. Hâkim onun saliyetini anlamıştı. — Hele bir düşün bakalım! Arkasındaki jandarmaya döndü. Sönra: — Aha bu, beni tuttu getirdi buraya! dedi. — Kabahatin olmasa seni buraya geti- Tİr mi?. Unutulmuş, lüzumsuz bir gey — hatırlar gibi ilâve etti: — Keçi yolda kaçıyordu, tuttum. — Hangi yolda tuttun?. — Bir yokuş var hani goca bir gonak yapıyorlar, aha işte orada. — Peki meden tutuyorsun?. — Kaçıyordu da. — İyi amma sen belediye memuru mu- sun, sana ne âlemin keçisinden? — Bilemedim. — Bak şimdi sana çaldı, diyorlar. Korkunç bir şey görmüş gibi ürktük. — Yok, yok, ben öyle şey etmem. — Etmezsin amma böyle söylüyorlar!. Dileğini anlatmak istiyen bir çocuk ma- sumiyetile ellerini uzattı: — Müsaade et, ben diyeyim. — Peki sen, de:,, Bi çarşı diyorlar gapalı yer var. Hemyşe.inin biri, «oraya gel, memleketten danışlar var, onların yanında sana iş bu - kurumo dedi. — Nerelisin sen?. — Erzurumlu. — E sonra?. — Aha oraya gidiyordum, yolda keçi- yi gördüm, kaçıyordu tuttum. — Yolda tuttuğun keçiyi satmağa hak- kın var mı?. — Hayır yok, ben satacak değildim ki! — Ya ne yapacaktın?. — Müsaade et, diyeyim, Garagola gö- türecektim. — Öyle ise niye götürmedin karakola?, — Çıktım çarşıya garagolu bulamadım. — Karakolu bulamadın da çarşıyı na- sıl buldun?. Sustu. Sonra tevekkülle ilâve etti: — Bir köşede oturuyorduk, biri geldi, beni yakaladı, haydi gidelim garagola, de- di. — Kiminle bir köşede oturuyordunuz. — Keçi ile. h Hâkim gülmemek için dudaklarını mtr- . — Kaç gün oldu sen buruya geleli?.. Karışık bir muadele halleder gibi dü - gindü, sonra parmaklarını saydı. — Dört gün. Demek burya geldin, o gün keçiyi bul- dun, yakaladın, seni de yakaladılar. — Kaza başıma geldi. Sonra dertli, dertli ilâve etti: — Ne bileyim ki ben, keçi koşuyordu. Hâkim jandarmaya söyledi: M — Bıirak bu adamı; serbesttir. Suçluya a: — Adın ne senin?.. — Relik. — Haydi git, bir daha keçinin arka - sından koşma e mi?. Sevinerek salondan çıkan suçlu bu de- fa koridorlarda koşuyordu. Nöbetçi Eczaneler Bu göceki nöbetçi eczaneler şualürdiri Eminönü: (Hüsnü Haydar). Küçük - pazar: (Necali). Alemdar: — (Sırrı). Beyanıt; (Asadoryan). — Şehzadebaşı: (İbrabim Halil). Fener: (Vitali). Ka- ragümrük: (A. Kemal). Şehremini: (Hamdi). Aksaray: (Şeref). Samat- yat (Teofilos). Bakırköy: (İstepan). GCalata: (Merkez). Hasköy: (Yeni Türkiye). Kasımpaşa: (Yeni Turan). Beşiktaş: (Rıza). Sarıyer: (Osman). Beyoğlu: (Matkoviç, Kemal). — Şişli: (Şerk Merkez). Üsküdar: (Ahmedi- ye). Kadıköy: (Leon Çübukçıyan, Os man Hülüsi). Büyükada: (Mehmet). Heybeli: (Tanaş). SON POSTA Kışın Ne Demek Olduğu Bilinmiyen Memleket: Seri Serik (Özel) — Serik Antalyaya kırk kilometre olup Antalyanın gimali şarki - sinde yeni tahrire göre 17,000 nüfuslu bir kaza merkezidir. 67 muhtarlıkla idare &- dilen 61 köy ve 16 seyyar aşiret kümeleri vardır. 927 tahririne göre 14,000 nüfusla olup arada 3000 müfus tezayüdü vardır. Civarında bir çok pirinç tarlaları olduğu gibi arazisi her türlü zirante elverişli, su - lak ve mahsuldardır. Her mevsimde ba - har gibi her sebze ve meyva bulunur. Köy halkının kasmı azamını 93 harbinde hie « retle yerleşen Rumeli göçmenleri teşkil e- der. Kaza merkezi de bu göçmenler tara- fından kurulmuş ve eski köylerinin adin - vını muhafaza duygusile Kökez ismi veril- Serik'in bir görünüşü miştir. Serikin bir saat şimalinde muaz -| Civar kazalara nisbeten Serik daha mab- |züvvar gelir. Merkezi kazada da hur mali zam Belkis barabesi vardır. Vaktile çok | suldar ve daha şirindir. Antalyanm bir| bir faaliyet vardır. Halk fırkasınız fe'al büyük bir medeniyetin eserleri azamelile| mahallesi gibi yakın olan Serike het saat | şubeleri her sahada ilerlemekte olu — maa- hâlâ mevcuttur. Serike gelen bir yabancı| otomobiller gider gelir. Pazar günleri ge-|rif idarasi de ciddi bir sây öle çal şmakta- buranın güzelliğine hayran olur. Burada İrek Belkis harabesini gezmek ve gerek|dır. Bu sene pirinç zeriyatıma ço': ehem - kış nedir kimse bilmez. Her zaman ovalar Serikin yeşil ve her daim çiçekli ovala -| miyet verilmiş olup her senedon daha yemyeşildir. Mer'alarında —sürüler — otlar.|rını seyretmek için Antalyadan pek çok| fazladır. — Afyoada Silivride Bir Ziraat Bankası Bayındırhk Mıntaka Idmam Kongresi Yapıldı d İ vi ei ae v a1 Çalışmaları SD y ei Karaman, (Özel) — Burada her|,, yıllık kongresi Halkevinde yapıl- Erma eeğ K Karamanda yeti günden güne tarakki etmekte ve lâzım gelen gayretler sarfedilmektedir. heti aa RLDn NİŞLER Her Kıza Bir Koca Her genç kızın hayali nihayet evler tir. Tebiat bunu böyle istemiştir. Ve nasıl düşünürse düşünsün, evlenememiş kadın, kalbinin ihtiyacını tatmin edeme miş, tabiatin emrine aykırı kalmış bir kat, dindir. Her genç kızın hayali evlenmek olun ca, en ziyade öğrenmek istediği şey de bif erkeğin hoşuna gitmenin sımıdır. Tuvaleti, süs, zinet hep bu ihtiyacın ifadeleridir. —— Fakat erkeğin kadında beğendiği mus ayyen bir şey yoktur. Ne kadar erkek varı sa o kadar zor vardır. Her erkek için kıze. da aranın vasıf başkadır. Birinin beğen « diği kım öteki beğenmiyebilir. Bu saye * de de her kız kendisine koca - bulabiliri. Yoksa erkeklerin aradığı kız muayyen var| sfları olan kız olsaydı, ancak bunlar evles nebilecek, bu meziyetlerden mahrum o < lanlar açıkta kalacaklardı. İ*ıth-hidı—&_hnouııluıi'i bi, bu kaidenin de müstesnaları vardır. Kız” lar, kendilerine benziyen erkekleri beğe * nirler. Halbuki erkekler kendilerine ben-| zemiyen kızları tercih ederler. Meselâ bü-. yük yapılı bir erkek ekseriya ufak yapıli kızlardan hoşlanır. Bu kızlar ona oyuncak | zevkini verir. Keza ufak yapılı — erkekler| dev yapılı kızları beğenirler. — Sıkılganı mahçup örkekler konuşkan kızlara bayır hırlar. Geveze erkekler de mahçup, sessiz İkızları tercih ederler. İ | —Fakir bir çocuğun ideali şık bir kuzla eve. lenmektir. Gene, fakir bir kız, kendisinl | lükse kavuşturacak bir zengin erkekle eve| Taalalee Sefedilmededir. — | İsahada hizli bir l(' a F stadyum işi konuşulmuştur. Galip "_""d__' î::;ı. İK vter maiğ'u _,ı lefon şebekesi ikmal edilmiş ve hemen her “'h;":i Gt “'B_" 'f "a '“z' &e GY |Demirer birinci başkanlığa, Kadir Dün , X hulunur. Binaenaleyh hâlâ evleneme' | köyle muhabere temin olunmuştur. LA ee NER ©| |aar asbaşkanlığa seçilmişlerdir. İmişeeniz, hülü ksmetiniz çıkmamışsa, bundi Bir çok zamandan beri ve istilâ dola- ’î““l PeRlar ? Futbol heyetine Şuayip, Roşat, Lüt-|dan dolayı üzülmeyiniz. Herkesin bir ku- yıııy_ı:dı:ç imar görmeyen Silivri kasaba- :l“:" a S n fi, Hasan, Osman Fethi, meti vardır. Ve er geç kısmetiniz sizi aras sı günden güne baymdırlaşmaktadır. ilanma işi başa- * $ K yıp bulacaktır. l bi iiğt el AA Atletizm heyetine Hüseyin, Necdet, D masına nazaran burada en büyük ihtiyaç | ken diğer yan- “Ahllkradi 2 : » Ka KĞ K 'a Hamra: . ::.::d Zinante lli ıı-..-:a.kııı şebe| dan da — kasabas ımx;y..w-ı Ca Bebir. Ev- eee tüsdiğnlei Gt antamadümd| istilade edecektir. m;' bay "'d"ıî'ş"l' Merkez heyetine İbrahim, Si.lzy.:î:'::;mîıîx:?rk::;;:fş:, rılmasına ti . Ş, Kİ KA İ man, Tayyar, Mazhar seçilmişlerdir. | niçin bu kadar bedbinsiniz? Doğrusu 8|noptıı Bir ldıın mal h y anlamadım. İzah ederseniz fikrimi söy« Kararı makam Faik bu Karaman kayma- lerim. Bir Etor Eşyasını Adapazarı Has- G Yda hususta büyük — kamı Faik Fazlıyı taammüden öldürmekle suçlu — ve mesâi sarfetmektedir. Kasabanın bü- diğer bir adam öldürme hâdisesinden 15 seneye mahküm Abdurrahman oğlu H zır, Sinop Ağır cezasınca idama mahküm edilmiş, Termyizden de geçen büküm tas- tün sokaklarına kaldırım döşenmek- tedir. Büyük caddenin genişletilmesi için 50 kadar ev ve dükkân istimlâk e- tanesine Vasiyet Etti Adaparzarı, (Özel) — Geyve hükü- met doktoru olduğu esnada ölen Dr. İzzet Fikri üç bin lira İkaymetindeki âlet ve edevatını Adapazarı memleket | bastanesine vasi; etmiştir, Tarsusta Kumarla Mucadele Tarsus, (Özel) — Burada devamlı Yapıldı e E K ğ Karaman, (Özel) — Belediye fırın-İ — Lüleburgaz, (Özel) — Burada da w-| YAtandaşların gizli oynatılan kumar o-| ların pide çıkarmasını yasak etmiştir. |çak hücumlarına karşı ışık maskeleme tec- | YURları ile soyulması bususunda yeni| Birinci nevi ekmek te kaldırılmış, - Yübesi yapılmıştır. Tecrübeye büyük saatin kemiser famail Hakkı ciddi bir teyak. dik için meclise verilmiştir. dilmiştir. Işık Maskeleme Karamanda Belediye Fide Çıkarılma- sını Yasak Etti Lüleburgazda Da TEYZE anaen eanee eee eee Bir Doktorun Günlük Notlarından Kâzip Sar'alar Muâyenehaneme gelen genç kız sekiz senedenberi pek çok sar'a ilâçları kul- lanmiş ve günden güne melikâtı akli- yesinde bir durgunluk başlamış, mun- tazam geçtiği sınıflardan dönmüş, ha- Pazartesi €) tıraları uyuşmuş, on altı yaşında ol - duğu hulde âdetlerini görememiş ve her gün ve bazan ayni günde iki de- |- fa gelen baygınlıklar artık önüne ge - e çam çalınmak süretiyle — başlanılımış, he-|kuz göstermektedir. Gizli kumar oyna- nun yerine kilosu 10 kuruşa satılan tek | .» bütün ışıklar söndürülmüş, berkes öl:İtan kahveler kapatılmaktadır. bir nevi has ekmek çıkarılmağa başla-| duğu yerde durmuştur. Tecrübe yarım sa- Kırkağaçta nılmıştır. at sürmüştür. İkiçeşmelikte Sevindirilen Yavrular Fakir Mekteplilere Elb'se | Ve Ayak Kabı Verildi Kırkağaç, (Özel) — Çocuk — Esirge-| me Kurumu mekteplerde okuyan fakir ve| kimsesiz yavrulara bayram münasebetiyle elbise ve ayakkabı dağıtmış, bu yavruları llrmiletle Tarsusta Işık Maskeleme Tecrübasi | Tarsus, (Özel) — Işık maskeleme tecrübesi burada da yapılmış ve tecrü- İbe yarım saat sürmüştür. Tecrübe mu- vaffakiyetle neticelenmiştir. Niksarda Yeni Bir Köprü : H ç Niksar, (Özel) — Niksar - Reşaj İzmir, (Özel) — İki çeşmelikteki İstiklâl mektebine devam eden öksüz ye yolu Üzerindeki Fati köprüsünün yavrulara yardım hey'eti tarafından elbise, fotin, gömlek, çorap verilmiştir. |yenidan yapılması kararlaştırılmış ve Bu yavruların ayrıca günlük gıdaları da temin edilmektedir. inşaata başlanılmıştır. İ çilemez bir hal almış, hastaneye yatır - mışlar, kan ve pislik muayeneleri de menfi netice vermiş. Hastanın annesi | istikbalinden ve hayatından ümit kes- tiği bu kızı için son bir mürmcnat ye- ti olarak bana geldiğini anlattı. Has- |. tada irsi gibi sar'aya taallük oden. | — Yaş üzerine bir sukut eseri yoktu. 2 — Bulantılar ve kusmalar mevcuttu. 3 — Nöbetler 5 dakika ile on beş da. kika arasında devam ediyordu. " 4 — Barsaklarında cilt üzerinden gö - Tünen dalgalı bir yürüyüş hareketi ve sancı mevcuttu. 5 — Üç senc evvelden bir solucan dü- şürdüğünden şüphe ediliyordu. Sar'ası taklit idi. Fakat hakiki bir sar'a möbetinden bir çok noktai nazardan ayrılan bu genç kızda solucan olması || ihtimali kuvvetli olduğu ve sar'a deni- | len kâzip nöbetin bundan ileri geldi « Bini söyledim. Solucan ilâçları verdim. Kanına ve adale içine solucanları zehir- Kyecek seromlar tatbik ettim. Evvelâ diri, sonra ölü bir çok solucan düşür- dü, nöbetleri kesildi. ve böylece sar'a da geçti. (*) Ba naotları kesip saklayınız, a. but bir albürme yapıştırıp — kolleksiyom | yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu no lar