Muharritit Freeman Wille Crofet Frenç, Her Şeye R Halledemediği artık hâdizeleri biribirine hığlıyıbibıı'ıd—'r «Kots» un Sir Conu ziyareti, ipekli keten makinesi plânları, Irlanda seyahati, mo- tör seferinin muhtelif safhaları, kadife el- bise ve ip merdiven hep biribirini — tutu- yordu. Şimdi artık Tier'in niçin Tarn Bey'e gittiğini ve Keyv Hil'de neler cereyan etti- #ini tamamiyle biliyordu. Zihninde, Sir Con'un kanlı şapkası bulunan yolda neler Reçtiğini görür gibi oluyordu. O gece lo- korotif temizleyicinin gördüğü ve Sir Con zannettiği adamın orada bulunuşu, ve Luri- gan'da neler olduğunu anlayordu. Velha - sıl nihayet muammayı halletmişti! ... ... Baldum, Buldum... ğ Heyecanından yerinde — duramıyordu. — Bu büyük zaferi başka birisine de söyle- p mek istiyor, kabıma sığmıyordu. Hâlâ or- talarda görünmeyen Maklang'a — küfürü basıyordu. Evet, bakikaten muazzam bir buluştu. Hallettiği mesele de zataen muazzam - bir meseleydi. Matbunta aksederse — oldukça büyük bir sansasyon teşkil edecekti. Bu hakikaten onun en parlak muvaffakiyetle- rinden biri olacaktı . — Yağmur yağıyor Mister Frenç.... Maklang'ın sesi, Frenç'in düşünceleri- ni birdenbire kesti. Döndü ve Irlandalı po- Kis komiserine dik dik baktı ve yüksek ses- : h—-Seıııni.ı.*ııhiıklıııı'fS- gittikten — 60 — 81 /12/935 ağmen Bir Noktay Kanaatinde İdi Dr. Mogregor diz yarası meselesini hatırlamıştı. kurarken ufacık bir noktayı hesaba katma- mışım — Maamalih onun da düözeleceğine eminim, dedi, ve tekrar bir aşağı bir yu- karı dolaşmağa başladı. Bir müddet sonra tekrar Maklangın önüne dikilerek: — Bu da bize bir ders olmalı azi - zim Maklang. Sakın bir daha yumurta- dan çıkmadan, civcivleri sayayım — deme. Elinde sımsıkı tutmadıkça, hiç bir şeyden emin olmağa gelmez. Elimde gayet güzel bir faraziye var. Bütün vakayi yerli yerine tıpatıp yerleşiyor. O kadar mükemmel ki, ondan doğru olamaması ihtimali yok. Fa- kat, derken ortada unutulmuş küçücük bir vak'a çıkıyor ve her şeyi altüst ediyor, Be- nim tasavvur ettiğim işin Viktor, Malas, Tier ve Cos'un her dördünün iştirakiyle yapılmış olması lâzım. Halbuki Viktorun Sonra neler oldu bilsen! Müthiş bir şey!| dizini çamptığını, yaralandığımı, yürüyemi- bağırdı. Maklang g Harikulâde bir şey! Nihayet buldum! diye| yecek bir halde olduğunu unutmuşum Anlaşılan, muvaffakiyetin verdiği sevinçle gaşırmıştı. — Buldunuz mu efendim? İyi anlaya- Mmadım.... Neyi buldunuz? Frenç yine bağırarak: » — Buldum diyorum sana — be yahu! Buldum! Buldum! Bütün muammanın » pahtarını buldum. Şimdi anladın mı? Maklang'in ağrı açık kalmıştı: Müthiş, Girift Bir Mesele — Ohl!, dedi ve oracıktaki bir koltuğa gökerek Frençten izahat vermesini rica et- &. Frenç, bir aşağı bir yukarı dolaşarak: beynim o kadar dönmüş ki Viktorun mu- vakkalen topal olduğunu unutmuşum, de- di. Dizdeki Yara İzleri Maklang, başını yan tarafa eğdi, gözle- rini yarı kapadı ve kurnaz bir bakışla: — Eğer düşündüğünüz buysa, bir şey değil. Siz de bilirsiniz ki topallık sahte o- habilir. Biraz itina edilirse, vuruk ve ezik- ler bile taklit edilebilir, dedi. Frenç başını salladı: — İyi amma ortada bir doktor raporu — İzahat mı, teferrüat mı dedin? Bir tek| var. Kambeltavn'daki doktor Magregor, kelime bile söylemem. Kendi başına dü-| ora, polisine verdiği ifadesinde Viktorun — gün ve bul. Bu cinayet meselesi hakkında| ayağını bizzat muayene ettiğini ve yaranın — ben ne biliyorsam sen de onu biliyorsun. |bir gün evvel hasıl olup morardığını söy- JAnladın mı? dedi, sonra sesini yavaşlata-|lüyor. Buna inanmaktan başka çare yok, — rak ve kelimeleri teker teker söyliyerek: | dedi. — Hakkınız var Mister Frenç amma, — Ben... Ne... Biliyorsam... i .—_.ma-îşuwmşmw"““îş'w?““"“f — Halle.. Kâfidir. Şuraya otur da ömründe| ©€ Slabileceğini, bittabi, hiç aklma getir — Bir defa olsun şu kalın kafanı işlet.. Am- | Pedidi için, işin farkına varmamış / olabi. Ü | saa dur. Peşin git te bu akşamki Londra| *” treninde iki yer tut. Benimle beraber ge- Allah b h e Va Kip işin sonunu görmeni istiyorum, dedi. ıı'î-ll ı....'“lüd:_:,_ki_. ı:::ı::: : Frenç, içinden — coştukça — coşuyordu. | g5 rek: a Müthiş, girift bir mesele, bunu balletmeğe | — Dediğin doğru azizim. Herhalde bu — de kendisi, Frenç muvaffak olmuştu, o Ir- işde bir sahtekârlık var. Banu anlamak ta — Handalılar değil.... Eh bu da eski muvaffa- züç değil, Buradan kalkar Kambeltavn'a kiyetlere ilâve dilecek yeni ve parlak bir kadar gideriz ve doktor Magregor'la bizzat zaferdi. görüşürüz, dedi. Doktor Magregor Frenç bir aşağı bir yukarı dolaşırken Ertesi ' b gün Kambeltavn'a vararak doğ- birdenbire, vurulmuş gibi durdu. Yözü â- ,, doktorun evine gittiler. Kendilerini tak- detâ aptallaştı. Bir kaç saniye kıpırdama- | dim ettikten sonra Frenç gülerek: dı, ondan sonra kısık dudakları araşından — Ziyaretimizin sebebini yanlış anla- /| bir küfür tufanıdır boşaldı. mayınız doktor Magregor. Belki hatırlıyor- Maklang yine şaşırmıştı: sunuz; bundan bir kaç gün evvel merkez Atlanan Bir Nokta imemuru sizi ziyeret etmiş ve motörde di — e dediniz Miser Fsesg? düye sen İ Dzelayen Vit MeMEERE Doktor bir baş işaretiyle meseleyi kav- Fronç aak hir sürütin: radığını anlattı. Frenç sözüne devam ede- — — Trende yerlerimizi tuttun mu? Tut- ' rek ve gayet ciddi bir tavırla: — tun ha?... Öyle ise şimdi git onları iptal| — Şimdi, meselenin aramızda kalmasını — ettir. Bu gece hiç bir tarafa gitmiyoruz, de-|rica ediyorum döktor. Elimizde — mevcut di. Maklang dışarı çıktı ve bir kaç dakika | malümata göre bu motör seyabati, müthiş sonra avdet ederek: |bir cinayetin izlerini örtmek için yapılmış- — İptal ettirdim, efendim, dedi ve tek- tır. Sizden hiç bir şey saklamıyacağım. Mo- — rar koltuğuna oturdu. tördeki dört yolcunun da Sir Con'un kat- — Frenç hâlü surat asıyordu. Maklang'a |linde medhaldar olduklarından şüpbeleni- — doğru eğildi: yoruz. Meseleyi belki gazetelerde oku- — — Bir nokta atlamışım Maklang — Ka-| muşsunuzdur, dedi. 'iıııııııııııu.ı-ı—..n&.ıı'—ı Frenç omuzlarını silkti: F; (Arkası var) & SON POSTA Fransa Ve İsviçrede Şiddetli Zelzeleler Oldu Strasburg, 30 (A.A.) — Halk, dün gece birincisi saat 3 te, ikincisi saat 1 (3.41 de vukua gelen iki zelzele ile w yanmıştır. İkinci zelzele, yer altından gelen seslerle müterafik idi. Evler sarsılmığ âs6 de hösar vokuu- na dair bir güna haber yoktur. Dolaşan şayislara göre, Moselle mıntakasındaki bazı kömür madeni ku- yularında duvarlar yıkılmış ve bir ta- kım çöküntüler olmuştur. İsviçrede Bern, 30 (A.A.) — Sant 4,37 de oldukça şiddetli bir zelzele hissedil- miştir. Bir çok kimseler, uykularından uyanmışlardır. Kapılar ve mobilyalar, yerlerinden oynamıştır. 3 Kişl Diri Diri Yandı Edimburg, 3) (A.A.) — Bir otelde çıkan yangında — itfaiye efradının bü- tün gayretlerine rağmen — üç kişi kö- mür haline gelerek ölmüştür. Lüvlare Karşı Bombardıman Milo, 30 (A.A.)—Havayi adaları— Hanna yanar dağının ağzına lavla- ra karşı atılan 600 librelik 20 bomba lavların Hibo şehrine bir buçuk mil da- ha yaklaşmasına mani olamamıştır. Şimdi lavlar şehrin — su depolarından üç mil mesafede bulunmaktadır. Lav- lara karşı ikinci bir bombardıman da- ha hazırlanmaktadır. Paris - Madagaskar Seferi Yarı Kaldı Paris, 30 (A.A.) — Hava işleri ba- kanlığı, tayyareci Pharabod ile Kle- in'in Paris — Madagaskar seferini ic- ra etmek üzere — Mısır - Sudanındaki Vadiil rada bir kazaya kurban olmuş olduk- Tarını bildirmektedir. Bu kaza neticesinde Pharabod öl- Mumailey- İmüş, Klein yaralanmıştır. hin bacakları kırılmıştır. YUGOSLAVYADA Tevkif Edilenler Komünist İmiş Belgrad, 30 (A.A.)'— Zagrep'te biri üniversite profesörü olmak üzere kırk entellektüelin tevkifi - hakkında | Avala ajansı neşrettiği bir tebliğde tevkif edilenlerin entellektüel ulmıyıpi gizli bir komünist teşkilâtı üyeleri ol- duğunu bildirmektedir. Ispanyol kabinesi Yine Istifa Etti Madrit, 30 (A.A.) — Kabine başba- kan ile bir çok bakanlar arasında çıkan ihtilâflar yüzünden istifa etmitir. Madrid, 30 (A.A.) — B. Portela Volladares, yeniden kabineyi — teşkile memur edilmiştir. Fransanın Yeni Yıl Bütçes! Paris, 30 (A.A.) — Saylavlar Ku- bütçesini kabul etmiştir. Son Posta İLÂN FİATLARI | — Gazetenin esas yazısile bir sütünün iki satırı bir (santim) sayılır. 2 — Sayfasına göre bir san - tim ilân fiatı şunlardır: 3 — Bir santimde vaseti (8) kelime vardır. 4 — İnce ve kalın yazılar tutacakları yere - göre santimle ölçülür. lfa'dan hareket edecekleri s1-| AŞK FA Gece yarısı uyandım. Geç yatmıştım. O kadar uykum vardı kil. Bu, kapının zili mi veya telefonun çalışı mi? Tefrik ede « miyordum. Mırıldandım: — Hay lânet olsum Telefondu. Adeta istimdat eder gibi ça- hyordu. Terliklerimi ayaklarıma geçirme- ike vakit bulamadan yataktan fırladım: — Allo! L Evet! Konuşan kâm? — «Ginetter. — Zavallı. Gm beni böyle gece yarısı uyandırmak için deli mi oldunuz? Fakat ses, beni şaka etmek arzusundan — çabuk vaz geçirdi. — Küçük doktorum. Çabuk - geliniz. Çabuk geliniz. Albert çok hasta beni kor- kutuyor. Bilhassa çabuk geliniz. Ve hastalığımı sormağa vakit bırakma - dan telefonu kapadı. Pantolom, papuç, par- desü ve gece gömleğile yola çıktım. Dışa- rıda gök, parmak gibi iri elmaslarla işlen- miş koyu mavilikte idi, Sokağın köşesine kadar koştum. Durak yerinde iki taksi var- dı. Birinciye atladım. Ve adresi, yarı uyur, yarı uyanık bir halde olan şoförün suratı- na fırlattım. G. ve Al. herkesin beyendiği bir çilt teşkil ediyorlardı. Al Büyük bir kalorifer müessesesinde çalışıyordu. Muktedir bir adamdı. G. Sarışın, zarif ve tahammül - edilmez bir surette sempatikti. Güzel ağzının ke - narında onu daha hoş gösteren tebessüm ruhundan gelen saf bir ışık gibi parlıyor - du. On senedenberi evli ve mes'uttular. Bir birinden hiç ayrılmaz, yekdiğeri için dal « ma nazik davranırlardı. Ufuklarını o güne kadar tek bir bulut kararimıştı. Bir tane — çocuklarının, yedi yaşındaki İsabellelerinin ölümü onları ma- tem içinde bıraktı. Bu aydınlık evin canlı bebeği menenjitten gitmişti. Onu saatlerce bekledim. O kadar gayretlerin hepsi boşa gitti. Zavallı küçük bir sabah fecir doğar - ken gitti. Bu mes'ut evdeki neş'enin büyük bir kısmını da beraber götürdü. Onlara daha ziyade ızlırap kalmıştı. Ekseriya dostlar arasında aile yıkımla - rından konuşulduğu zaman onladı örnek |gösterirdim. Ne güzel çifttiler. Takdire lâ- yık, birbirine bağlı, ve vefakâr.. Çok düşündüm.. Al'la senli benli konu- şayorduk. G ne gelince: Beni hayatın ağır dakikalarında adoktor» diye, başka za « Taksi bir kızak gibi gecenin sessizliği Sizmisiniz doktor? Bu, bir kadın sesiydi. | ÂYE CİALARI serbest bıraktı. Benimle © vakitki kadar |tatlı ve müşfik konuşmamıştı. Fakat büyük bir azap çektiği de belli idi, Bazı geceler bir çocuk gibi hıçkırıklarile uyanıyordum. O kadar urarlarım, yalva - rışlarım hiç bir fayda vermiyordu. Göz yaşları yanaklarından aşağı Mütemadi bir türette yuvarlanıyordu. İstırabı tarif olunamaz bir derecede idi. Ve ertesi günden itibaren zayıflamağa baş- ladı. Onların güzel aşkının kırılan parçala « rını tamir için araya girdim. Fakat Jinet az sonra Hollandaya kaçtı. Çünkü âşıkı ora-' da idi. Ekseriya seyahat ediyordu. Onunla uzun ve seballı bir muhabere muhafaza et- tim. Bu mektuplara kalbimin ve zekâmın €en iyi taraflarını koydum. Ona mazisinin güzelliğini tekrar yaşatıyordum. İzdivacı- . nn tatlılığını, Alberin ahlâkını, manevi «— Başka birini seviyorum» dan gayri | bir cevap alamıyordum. Aylar geçti. Al -; ber bir gün işleri için Liyon'a gitmişti. Ma- amafih ben teşebbüslerimin arasını kesme- «Dünyada yalmızım. Yarın akşam Pari- se dönüyorum - Ginette.» Trene gittim. Ba- na olanı biteni kâmilen anlattı. Sevdiği a- dam bir otomobil kazasında ölmüş. Al « Fakat bu hâdisede dostuma bir şey yaz - madım. Kat'i bir ümit almadan ona yaz « mamağa karar vermiştim. Tatlılıkla Jine « tin ıztırabını sertleştirmeden vaziyeti ta « mir etmeye koyuldum. Bir müddet sonra hakiki bir ümit ışığı kendini göstermeğe başlıyordu. Bir kaç ay sonra şöyle bir te - lefan aldım: — Alla! Senmisin? Dönüyorum. Seni ne zaman görebilirim? Bu, Alberdi. Sesi sevinçli ve ümitle dolu idi. Rakibinin ölü - münü öğrenmişti. Ertesi gün bir lokantada İYEMEK YIYECEKUK BUREEN EVVEN YEYELE YÜ tim. Vaziyeti daha iyi iskandil etmek için teecssürlü bir poz aldım. Yolda yürürken, kullanacağım tabirle - rin beni çok ileri götürmemesi için söyli « yeceklerimi tartıyordum. Lokantaya tam saatinde varmış oldum. Alberi genç bir kadının yanında oturmuş buldum. Halinden memnundu, Elile işarct etti. Yanlarına yaklaştım. Dostuma prezan- te etti. Danielle, sevimli bir kadındı. Alber onu adeta gözlerile yiyor ve bana o kadar aztırap veren müthiş dramın hatırasından hiç bir şey muhafaza etmemiş görünüyor « du. Anladım ki, artık Jinetten bahsetme- mek daba iyidir. Ve onu güzel Danyelinin yanında bırakarak ayrıldım. Ah! Bu aşk faciaları. rulü, 170 reye karşı 400 reyle 1936 müthiş bir bahtsızlık. içinde kayıyordu. Bir kaç dakika — sonra evlerine varmıştım. — Asansür. durmadan dostlarımın kapısı açıldı. G. beni bekliyor- || du. — No var küçük G, m? — AL çok hasta! — Nesi var? Baş parmağını alnına götürdü ve başı -| mın şiddetle ağrıdığını işaret etmek istedi. | Küçük salona girdik. Orada anlattı: Rahatsızlığı üç haftadanberi devam e - diyor. Ümit ediyordum ki AL kendisi size şımıza gelen öyle bir şey ki.. İnanılmaz BORSASI 80 - 12- 1935 | | ©ç 15T B. I 25,20 || 95 5 Hazine B.54,00 $e TA'T. B. I1 23,50 || Dahili istikraz 99,00 Yo 15 T. BND İ 5 Devlet Demiryolları Barçları Lira zira Erganl 5,00 l Anadolu TveTi 43,80 Bivas Erzurum | Anadolu M 47,25 Mütemadiyen son» dan abu bahtsız - hğı) konuşuyordu. Fakat ben, bana an - kattıklarından — bir şey — anlıyamıyordum. | — Fakat neden bahsetmek - istiyor -| sunuz. Jinet? — Sahi, dedi. Bir şey bilmiyorsunuz? Meo $ Eyrkos Sonra, başını önüne eğdi. ve mırıldanır GEMDİİ A Çimente #bi: — Birini seviyorum! Dedi. — Ne söylüyorsunuz Jinet? İşte bir seneye yakın var ki başka bir a- dam seviyorum. Bu histen kurtulmak için ümitsizce çırpındım. Muvaffak olamayın- ca hepsini Albere anlattım. Korkutan bu idi ki.. Bu mücrim aşkın ıztırabımı taşıya - madım. — Ya Alber? — İşte sizi bunun için çağırdım. Ben anlatmca aklını kaybediyor zannediyorum. Bana hiç bir serzeniş yapmadı. Beni alı - koymağı tecrübe etmedi. beni tamamile I Mark 125,00 Drahmi 617 170 ı 32 20 2400 20 n 1300 20 Ley L.K. Mübadil Bon. 73 Gayri » » 16,238$ Altın vı5 Mecidiye 83400