x ç ç . Kadircan Kaflı Pulat, Atını, Sağdaki Sokak- lardan Birine Sürdü.. Ramazan ile Kadir de onun yaptılar. Murat ayni zamanda atının gemle- rini kasmış, durmuştu. Pulat hepsine de hayretle bakıyor- du; — Ne var? Diye sordu. Murat atının terkisini arkadaşarına gösterdi: gibi | — Sazla ava gidiyoruz. Şehir âhu- ları gibi dağ âhularını da artık sazla avlayacağız... i Hepsi birden güldüler. Veli hemen kolayımı buldu: — Pulatın elbet bir di düğü vardır. Pulat ta kendi haline — gülümsedi. Atını yürütürken tatlı ve mes'ut bir rü- yayı anlatan bir sezle cevap verdi: — Hiç te bir düşündüğüm yok... Geceden burada unutmuşum... İnciye mâni söyedim de... Şimdi hepsi de onun sevincine or- lardı: âl,.. Uğurlu olsun!... Demek en sonra Geceleyin Olup Bitenler Ramazan sordu: — O da sana söyledi mi? — Bunun için vakit kalmadı... Üs- tümüze geldiler. Veli de söze karıştı: — Konuşmadınız mı? Yalnız karşı- miştı. Şimdi onların hepsinden bir ve- 8'? bklı... 9 — Konuştuk ta... Başka şeyler de oldu... — Tevekkeli bugün pek şen ve gü- ler yüzlüsün!... Bize anlat bunları... — Hele çıkalım da... Yolda .., Hepsi o gece olup bitenleri merak e- diyorlardı. Çünkü Pulat ile İncinin aşk , larına onlar herkesten ziyade ilgi gös- teriyorlardı. Halbuki bütün İçelde, hattâ İakenderondan Alanya'ya kadar her tara inin güzelliği ün salmış- iki gencin bilenler ve bunun sonunu merak eden- ler yalnız bu dört delikanlı değildi. Veli dedi ki: ü — Bizim ev şuracıkta... Sazı bera- ber götürecek değiliz ya... Ver de gö- türüp bırakayım ... — Hakkın var... Dönünceye kadar dağlarda taşlarda parça parça olur, hattâ şimdiye kadar bir şey olmadıysa ne iyil... Curayı eline aldı: — Onunla konuşabilmeği biraz da buna borçluyum. Sık sık evinin önün- den geçerken çalıyordum yı Diye ilâve etti. Geç Kalma Muralt!.. ” Veli onu almağa hazırlanırken birdenbire irkildi: — Amcam henüz gelmemiştir. İnci- yi çalgı ile uyandırmak pek hoş - ola- cak, Siz gidin, ben yetişirim. — Vaz geç bu işten... Dönüşte ya- parsın!... — Bu Ffırsat her zaman ele geçmez. Dönüşte bizim babalık evde bulunursa yine gürültüyü koparır. Halbuki onun- Ia bozuşmayı hiç istemiyorum. Ne de olsa babamdan farkı yok... Pulat atını sağdaki sokaklardan bi rine sürdü. Murat onun arakasından seslendi: — Geç kalma!... Seni Kozalak ala-| nında bekleriz. Bizi orada bul!... e— olur!... Pulat arkadaşlarınat — Geç kalmam... Diyememişti. Çünkü bunu yapabi- — Teceğine kendisi de güvenemiyordu. Bu —— munla beraber arkadaşarınmı çok bek- — letmemeğe de şüphesiz dikkat edecek- &. Puat atının karnına — topuklarmı dokundu; — Hazdi, Kara duman... Dün ge- ceki yes» gidiyoruz. Çabuk olatım. O: vada yine uslu dur e mi?... ” At hafif hafif kişnedi ve bozuk kal- dırımlı yokuş yolda nallarından kavıl- cımlar saçarak ileriye atıldı. İncinin | Beyaz Hayali ' Demir beyin evinin arkasında dur- du. Buraları daha ssızdi. Henüz lerden çıkanlar yoktu. Çünkü zengin mahallesiydi. Pencerelere baktı, fakat her taraf kapalı duruyordu. Sokak sapa olduğu için buradan geçenler de pek az olur- |du. Evin yan tarafından ileriye doğru |Yüksek bir bahçe duvarı uzanıyor, ©- İnun karşısında yine başka birisinin |bahçe duvarı yükseliyordu. | Pulat sazını eline aldı. Gözlerini İncinin penceresine dike- rek çalmağa başladı. ev- Bu, yanık bir Anadolu türküsünün | ara nağmesi idi. Biraz sonra yanık bir sesle yavaş yavaş mâni söylüyordu: Göğsüne gül taktver, Pencereden bakıwer!... Pencerenin ardında önce bir perde kımıldadı. Sonra cam açıldı. Kafesin arkasında İnci'nin beyaz hayali görün- dü. Delikanlıya baktı. Halinde hiç bir telâş yoktu. Gülümsüyordu. $u güzel Göksa gibi Yüreğime akwer!... Civardaki evlerden bir kaç pence- İye açılmış, hattâ bir kaç kafes kalk- seyrediyordu. O- söylediği ya bir kaç çift göz mun sazını, yanık bir sesle mâniyi dinliyorlardı. Saçların büklüm büklüm, Takılıp kaldı gönlüm... Kimseler ayıramaz, Ayırır ancak ölüm... Biraz önce güneşin ilk karşı şakrayan bir kuşu — andıran saz, son sözleri hem sert, hem a - cıklı, hattâ yalvaran bir sesle söylemiş- ışıklarına aşklarını | güzelliğiyle büsbütün Bu on dört yaşlarında bir kız - idi. Candan gülümsiyordu. İki tarafa ve ilerlere göz attı. Açık pencereleri ve oralardan ken - dilerinec bakanları gördü. Yüzü kızardı. Bu haliyle yanağın - daki ben daha Çok göze çarpıyordu . Derin çakır gözlerinde bir. korku seziliyor ve bu hisler güler ve kıvrık kirpiklerin arasından delikanlının göz- |lerine ve gönlüne kadar işliyordu. Kumral saçları sahiden büklüm bük- lümdü. Kenarları sırma işlemeli ipek baş örtüsünün altında beyaz yüzünü çevreliyor, sonra iki kalın örgü halin - de daracık kırmızı işlemeli yeleğinin üştünden sarkıyordu. O kafesin ardında görününce Pulat sanki karanlık bir gecede bulutlara bürünen bir güneş görmüş gibi oldu . Fakat kafes kalkınca bu güneş bütün güzellik ve parlaklığiyle onun gönlünü aydınlatmıştı. İncinin Elleri Pulat artık sarhoş gibiydi. Genç kız- dan başk iç bir şey ne aklına, ne de |gözündeydi. Sazı terkisine koydu ve: — Kara Duman, uslu otur!., Diyerek atının eğeri Üstüne sıçradı. At en küçük bir saramtı yapmıyor. du. Sanki birdenbire taş veya demir kesilmişti. Genç kız ona görünmek ve: — Pulat, herkes bize b_ıhyır Ayıp olacak.. Haydi git!.. Diyecekti. Halbuki o şimdi daha ile. riye varıyordu. Genç kız telâş etti ve merakla çıkış- tiz — Aman ne yapıyorsun?.. Şimdi... — İnci... Elini ver... Kalbimi dinle, İbak naml çarpiyor. D Delikanlı zaten bu vaziyette pence- a D reye yetişmiş bulunuyordu. İncinin el- lerini çoktan tutmuş yüzüne gözüne sürüyor, öpüyordu. Genç kızın çekme- leri, onu savmak için söylediği sözler boşa gidiyor, rüyada sayıklar gdurmadan şöyle diyordu : — Bütün gece seni düşündüm. Rü - yamda ne gördüm, bilir misin? Baban artık inadından vaz geçmiş.. — Düğün yapıyormuşuz... Çabuk Git, | Babam Geliyor!. | Delikanlı uzun —uzun anlatmağa 'kalkışlığı sırada, evin içinde bir ka- İpının yumruklanmasına benziyen — bir ses duyuldu. Genç kız ellerini çekmeya çalışarak: — Arftem... Annem geliyor.. Duy- muyor musun? Dedi. | Gürültüyü sahiden - Pulat da - duy- |muştu. istemezdi. Hem o, amcasından çok da- ha uysal ve iyi idi. İnci ile evlenmesi » ne engel olanlardan değildi. | — Peki... Gidiyorum.. Fakat gene İgeleceğim... Genç kız bu sefer yuvalarından fır- kIıyırı gözlerle sokağın ucuna baktı .. |Daha büyük bir telâşla yalvardı: | — Beni severser, git!.. Çabuk git.. Babam geliyor... Bu haber delikanlıyı birdenbire dal- bir insana ansızın bir iğne sokul - |duğu zaman nasıl olursa öyle yaptı. Genç kızın gösterdiği tarafa baktı , Sonra atının eğeri üstüne oturdu. Gem- çekerek amcasının geldiği tarafa Duman bu dönliş sırasında bir |kasırgayı andırmıştı. Delikanlı başını bir an çevirmiş, İn- inin artık pencereyi kapadığını, yal - İmız kafesin ardında hiç kımıldanmadan |durduğunu gördü. Dertli Kerem Önüne baktığı zaman ise amcasiyle karşılaştı. O da bir at üstündeydi. Sırtındaki abası, atının terkisindeki heybesiyle İbir yoldan geldiğini hemen belli edi - yordu. Canının sıkıldiğini ve kızdığı - nı da yüzünden ve bakışlarından bir bakışta anlamak mümkündü. Fakat buna rağmen kızgınlığını sezdirme - meğe çalışıyor, her zamanki serin kan- hlığını kaybetmiyordu. Delikanlı ona görünmeden gideme - mişti. Şimdi göründüğü halde aldırmadan gitmek ise hem saygısızlık olur, hem de işleri büsbütün sarpa sardirırdı. Çün- kü Pulat her işte ne kadar gözü pek, atılgan ve coşkun ise amcasına — karşı © kadar sinirsiz ve uysaldı, Eğer elin - den gelse ve İncl de razı olsa onun ha- tırı için aşkını bile kalbinde uyutacak, Dertli Keremler gibi atına binecek, sazını eline alacak, diyar diyar geze- cekti. Eski Türk ıdıxlınıı yeni bir örneği halinde bilinmez maceralara a- tılacaktı. İ (Arkası var) Halk Oporeti Bu akgam 20,80 da Bu gece sant 20,80 da hı_k gecesi MURADINA vodvil 8 perde Ankarada! AKBA Her dilde gazete, mecmun ve kitap. Bütün mektep kitapları ve kırtasiyeyi. Telefonı 3377 1 gibi| Doğrusu yengesini de gücendirmek | Bu çocuklar güneş bulabilmek için Taksimdeki duvarların diplerine, * arabalariyle işte Böyle sıralanıyorlar. Çünkü Taksim bahçesi kapalıdır. /Mühim Bir Belediye Ve Sıhhat Meselesi.. Taksim Gibi Koca Bir Belediye Ve Halk Bahçesinin Kapısı Nasıl Kapanır? İstanbul gibi kocaman bir ” şehrin güneşli, ağaçlıklı, havası temiz park ve çocuk babçelerine ne - derece muhtaç olduğunu söylemek dahi * lüzumsuz - dür, İstanbul semtinde Gülhane par - kı, bu ihtiyacı kısmen — karşıhyor, Karşı semtte, Taksim, Beyoğlu ve bü İtün 6 geniş mmntakada ise, ayni vazi- feyi, Taksim bahçesi görüyordu. Bu bahçe, şimdi birisine kiralanmış, o a- dam da, kış diye, bahçenin kapısına bir kilit aamış. Bahçenin gazino kısını- nı şu veya bu şekilde kapamak hakkı olabilir.Fakat üzerinde«Taksim beledi- |ye Bahçesi» levhasını yıllarca taşıyan bir bahçe kapısının, halkın yüzüne na- İsıl kapanır? Bu hikmeti anlamak mü- küldür. Belediyenin, ekmek, et, su dertleri gibi halkın havasiyle de meşgul olmak vazifesidir. Onun bu vazifesini naza - n dikkate alarak, biz, İstanbul beledi- yesinden, haksız yere kapısını kapayan Taksim bahçesinin halka ve çocukla - va açtırılmasını rica ediyoruz. Tranı—x.ıı;ılaıjıı-ı_ İğa—laba;ğı Bu Derdin Önünü Almak 'Bir Zaman Weselesiymiş. (Baş tarafı 1 inci yüzde) zarda fazla araba işletilmesi istenebi- Bu iş etrafında, efkârı umumiye - lir. Fakat, şehrimizin tramvay hatları, İnin, şirketten şikâyetine sebep olan fuzla araba işletilmeğe müsait değil - | en mühim şey, depolarda fazla araba dir. Çünkü en:küçük bir arıza, araba- İşaklandığı ve bilhassa günün bazı sa- larm üstüste yığılmasına ve seferlerin atlerinde gayet az ataba işletildiğidir. intizamının bozulmasına sebep olur . |Filhakika, günün her saatinde dapo - Bu hale göre, eldeki hatlarda daha larda fazla ' miktarda araba bulmak fazla araba işletmeğe imkân yoktur.» mümkündür. Görülüyor ki, mevcut hatlara mü - Diğer taraftan, Nafin Vekâleti şir- vazi olarak yeni hatlar döşenmedikçe ketler komiserliği ile yaptığımız — te - İstanbul tramvay derdinin hallolunma- mmasta, bize hiç akla gelmedik bir şey 'sına fenni imkân yoktur. Ve İstanbul den bahsedilmiştir. Tramvay Şirketi halkı bu sıkıntıdan kurtulmak - için, komiseri İhsan diyor ki: İyollara yeniden hat döşetileceği, çok — Biz bütün bu hususatı inceden uzak bir istikbali beklemeğe mecbur - inceye tetkik ettik. Filhakika, yek na - dur. Halk, çocuklarına hava aldırmak için âbide böyle tüneyor. Çünkü Taksim bahçesi kapalıdır. e— bedenen va ruhen yorgunsana ve bundan delayı tüm verimle çalışamta yorsantzş şlerinizin İyâ gitmestmi onasıl isteyebilirsinizi Unutm Girkaç gecelik öykucuzluk sizi bu hale sokabilir. Gnürleri geliri, zATaISIZ, tesii hoş ve emniyelil bir —nm ı'ıııııınıııııılm" çok kzea bir zamanda Tade ve bu sayede _—mtmumımîı eder. 10 ve tü Königelmeyi bavi di gKĞK CA TANTİZECE reçT'E e Maİm, Kaoll AO wıuışıı |Mılî Z arı, Ludwi