23 Birinci Kânun | TÜRKLER SON POSTA Sayfa 9 Eski İstanbul Hayatı Yüzterce Yıl Evvel Sarıyerde Büyük İskender ROMA KAPILARIN -. Yazan: Gerhart Ellert Oneges'in, Sustuğu Bir Iş Hakkında yley K Attilâ Söz Sö Önegesle yalnız kaldıkları zaman © üç şehrin isimlerini tekrar etti, sus- tu, Yunanlıyı omuzundan — yakalıya- rak: — «Bana bak!.» diye bağırdı. Oneges hafif bir tebessünile kra> linın yüzüne baktı, fakat tebessümü derhal zail oldu. Çünkü Attilâ'nın tav- rındaki ciddiyet, şaka götürmiyecek kadar keskin ve korkunçtu. Kral de- di ki: — «Aetiüs ve ben? Arada sırada benim aklıma gelmeğe başlayan bir meseleyi Frank prensi nasıl ağzına a- labiliyor? Aetiüs ve ben?» Elbette Bir Gün ... Öneges sık sık hatırına gelen - bir şeyi ağzından çıkardı: — «Sen bir gün Actiüs'e karşı harp edecek olursan bu muharebe German ırklarının German ırklarına karşı yap- tıkları bir muharebe olacaktır. Çün- kü yalnız bir tarafta Romalılar ve diğer tarafta yalnız Hün'ler harbe girişmi- yeceklerdir, Romalılara iltihak — eden German milletleriyle Hün'lere iltihak eden German — milletleri mühim ve kat't bir rol oynayacaklardır.» Attilâ gözlerini Öneges'e dikmiş- ti: — «Demek ki sen bunları hep he- saba kattın ha?» dedi. Başka bir şey söylemedi. Tekrar harita üzerinde şe- Kir islmleri aramağa başladı; « — Sirmium — Sizgidon..» * * * Tarlaların, çayırların üzerinde gümü- şü balık kuşları uçusuyorlar ve nehir sularında balık avlıyorlardı. Erelieva prensesi Gpid her gün ata binerek ava çıkar ve kemerinde bu kuşlardan biri asılı olduğu halde dö - nüyordu. Kendi e bazen Edeko, bazen bira- deri Ardarik, bazen de - binicilerin en mahiri olan Kandaks refakat ediyordu. Prenses Erelieva Fakat prenses bunlardan hiç biri sine ok attırmıyordu, O gümüş kuşları daima kendisi vuruyordu. Yanında bulunanlar, ancak kadının dolğun kol- karını görerek attığı okla kuşu vurma- sını seyretmek için onun bu arzusunu yerine getiriyorlardı. Gerğin yaydan fırlayan ok daima hedefine isabet edi- yordu. Erelieva avdan dönüşte — Attilâ'nın çadırı önünden geçerken yanındaki - lere yol veriyor, hayvanını yavaş ya- vaş yürütüyor, bazen bir iki saniye de duruyor, hiç bit hareket görülmeyince atını kendi çadırına doğru sürüyordu. Kadın bir akşam orada Oneges'e rastgeldi. Atını durdurdu ve biraz eği- “|kırgınlığını gösteren bir hareketle: 23 / 12 /935 Çevirent Arif Cemil emez şun boöğazındaki tüyleri okşadı. Bu hareketi 'ona evlilik hâyatında' hiç bir zaman bir okşamanın ne alınmış, ne de verilmiş olduğunu hatırlattı: Attilâ Ben Senin Karınım — #eKarargâhta bir riyayet işittim. Bunun doğru olmadığını sana tastik ettirmek için geldim.» Bu rivayetin ne olduğunu Attilânın mölümemaz Bökladğ. Keal'öekal! çıkur * Mayınca sözüne devam etti: —Bu rivayete bakılırsa sen pren- ses Honorga ile evlenecek mişsin.» Attilâ cevap vermek lutfunda bu - lundu: —GBen hıristiyan değilim. İstedi - ğim kadar kadın alabilirim.» Erelieva acı bir hareketle irkildi. Kor- kunç ahval içinde gelip geçen o düğün eeet baliğı vden. yalalm anoeleriol | düşündü. Daima ürkek görünen Suo- mi kızını, kraliçe Kerka'nın diğer ka- dınların nazarından esrarengiz bir su- rette gizlediği ve kapısını daima kilitli | tutduğu Attilâ'nın harem dairesini ha- Prenses Erilieva: « Bana — yardım tırladı. edeceğini sarıyordum Öneges!.. Dedi.| — Avilâ dedi ki: toplamak için Kazar'lara gitti. Oneges — —«Madem ki biliyorsun, © halde | bunlar ne demektir?» neden soruyorsun !, Attilâya Sorl.. —«Demek ki işittizim şey doğru?» Öneges gülümsiyerek cevap verdi: | —— &Sana ne?» — «Sen bir kralın karısı ve bir kra-|' — «Attilâ, ben senin karınıml.» |ln kız kardeşisin. Attilâ'nın nazırını | Sıcak Bir Gece sorğuya çekmek yakışmaz» Kral omuzlarını kaldırdı. Yaklaşa - Kadının başına kan hücum etmişti. rak gümüşü renkli kuşu eline aldı. | — «Kardeşim Ardarik benim bildi- Kanatlarını 'ıçtı, elini çekince kanatlar | ğimden fazla bir şey bilmiyor!» dedi. tekrar kıvrılıverdi. Yavaşca dedi ki: — «© halde Attilâ'ya sor.» | — «Attilâ bir kadını kendiliğinden — « Bizanstan gelen murahhas hatırlamazsa, hatırlattığını istemez» |Krizafyüs'ün ne istediğini de Attilâ- - — Başka ne bir kelime, ne bir bakış... İya sorayım mı? Öneges senden bir Ne de bir hareket,.. Erelieva ölümün gün bir fikir almak istiyecek olursam eli vucütüne dokunmuş gibi titredi; bana yardım edeceğini zannediyor -/ağzına bir kelime almağa bile cesaret | dum.» |edemedı çadırdan çıktı. Kadın daha ziyade iğilerek Öneges! — Attilâ arkasından ona baktı. Fakat in gözlerine bakmak istedi, fakat atın artık onu düşünmüyordu bile, Kadının yelesini tatan Yunanlı başını daha zi-'avladığı kuş elinde kalmıştı. Parmak-| yade eği için göremedi. Erelicva larile gayri ihtiyari kuşun tüyleirni ok- ied. Bir sz evmldadmü yepbğr gl | — Attilâya sor!.. Ne demek? Kor-'o da bir okşamayı hatırladı. Bir - elin | karım ki sükutun bana her şeyi anlat- yumuşak kuş tüyleri içinde boğulmuş tı. «Attilâya sorl..» pekâlâ.. Soraca - gibi, insanın kendisinden geçtiği sıcak ğim.» bir geceyi hatırladı. Attilâ öyle bir ge- Attilânın Çadırı ce yaşamış miydi? Bunu bilmiyordu, | Kadın verdiği kararı bir an evvel düşünüp bulmak _" h“'""_’ gelmedi. tatbik etmek lâzım geliyormuş gibi Düsünülecek, derinden derine düşü - heman kralın çadırına koştu. nülecek başka 9]""7'" vardı: ! Öneges, atın dizginlerini Sardikai: N'"'—* KSi Kılınçtan Geçirilen Şehir Halhı tuttuğu balde duruyor ve Attilâ'nın karısı ol- ?muk ne demek olacağını düşünü 'yordu. Kral çadırında değildi; fakat bir az sonra geldi. Çadırın karanlığı içinde Fevelbie Raillera'ya z inmaisal€> Hakut Ne gülünç şeyl.. Attilâ'yı beşyüz Yu- nan atlısı mı durdurmağa çalışıyorlar- e zamanında mamur bir şehir — olduğu söylenen Sarıyerde bir altın madeni ol- duğunu bilir misi . niz?. Evet, İstan - bul içinde bir altın madeni., Belki ha - tırlarsınız. Bundan altı yedi sene evvel, içimizdeki aç tavuk- kar arasında da böy- le bir rivayet çık » miğ, ortalığı — bir hayli heyecana di. şürmüştü, Tarih bu made filkakika kaydeder. Fakat esrarengiz bir şekilde yeri kaybol- duktan sonra - bir “daha hiç te işletil - mek, aranılmak te- şebbüsünde bulu - nulmamıştır. — Eğer bir gün — buradan şöyle beş altı kırın- ti altın çıksa, mu « hakkak ki Sarıyer Türkiyenin Alaska « sı olacaktır. Bu altın made - ninin — bulunuşunu tarihler şöyle yazarlar: Büyük İskender Asya seferine çıkarken, muazzar, heybetli ordusile Sarıyere gelmiş, konaklamıştı. Günlerce burada kalmış, et- rafta avlara çıkmış, ordusuna — istikşallar yaptırmıştır. Bu meyanda bulunduğu top- rağın bir yarım ada halinde olduğunu anla- dıktan sonra, Karadenizle Akdenizi birbi - rine kavuşturmak sevdasına düşmüş, ordu- suna iki denizin arasını kazdırmağa başla - mıştı. Günlerce yapılan hafriyat sırasında bir gün Sarıyerde bir altın madeni bulmuş, hazinesini doldurmuş ve denize yakın bir yerde bir şehir kurmuştur. Bu şehrin isimi- |ai de (Fundra) koymuştur. Aradan sene - ler geçmiş, Ceneviz krallarından biri bu - raya şiddetli hücumlar yapmış, çehri harap bir hale getirmiştir. Kralın da bütün mak - sadı altın madenini bulmaktı. Fakat ya « pilan bütün araştırmalara rağımen bu ma- den bulunumamış, gizli kalmıştır. * İstanbulun Osmanlılara geçişinden sonrya 300 sene kadar evvel Sanyer ninin işletildiği kaydedilmektedir. Bağlar, bahçeler, hele Iâal renkli kirazlarile meş - hüur olan Sarıyerin altın madeni hakkında ortada sahifelere geçmiş bir çok malü - mat vardır. Bunlar arasında müdenin Os- İşletilen Altın Madeni manlılar tarafından işletildiği de söyleni « yor. Ezcümle deniliyor ki: Sarıyerdeki bu altın madeni Osmanlı devletinde dördüncü Murat asrına dek iş- letilip hâlis altın çıkarılırdı. Fakat sonraları defterdar ayar tutmuş, madenin iradı ma- sarifine kifayet etmediğinden muattal bı « rakılmıştır. » Diğer taraftan madenin bir çok defalar gizli gizli işletildiği, açılan kuyulardan aşa- ğıda mağaralar olduğu ve bu mağaralar - dan akan sular arasında fiındık büyüklüğün- de bile altınlara rastgelindiği söylenmiştir. Fakat işin asıl tuhaf tarafı, bu Sarıyerda iki mahalle Türke karşı yedi mahalle h ristiyanın oturmasıdır. Elime geçen yazma küçük bir kitaptan şu satırları yeni dile ko- yarak naklediyorum: — Yukarı dağlar üstünde, bir boş mey- danlıkta olan altın madenini, zamanın Sas riyer hiristiyanları gizlice açmasını bilmiş - ler, bir hayli altın elde edildikten sonra za- ten üç dört kişinin bildiği bu yer ortadan kaybolmuş, üzerini ağaçlar bürümüştür!n Sanyerin ismi eğer altın sarilığından ve altın sevgisinden geliyorsa, ne güzel düş « müş sayılır değil mi? Ragıp Şevki Borsada BU HAFTA IÇ ıiNDE NELER DUYDUK? Yapağı : Piyasa göçen hafta dürgun denilebilecek bir durumda geçmiş - bu fiatlara da iş olmamıştır. Almanlar güz yünlerinden iki parti mal tamamen Bankası da kirmacı ve değirmencileri 44 |tondan fazla satmamak — şartile piyasaya Sardika'da taş üstünde taş bırakma-| tir. Anadolu ve Rumeli malları üzerine iş| günde 300 ton kadar buğday çıklıtmıştır. mıştı. Şarki Romanın gönderdiği yar- | olmamıştır. Bazı tüccarlar Anadolu yapa -| dımcı kuvvetler bir hamlede eritilmişti. | öilarına 40 kuruştan teklif yapmışlarsa da | para, çavdarsız sertler 6 otuz ile 7 on para, Fiatlar: 15 çavdarlılar 7 kuruş on beş Urla malları da-7 kuruştur. 72 kiloluk ekstra ekstra unların çuvalı lerek dedi ki: tanıdıktan sonra da sesini çıkarmadı. — Koşma, Oneges! Sana bir şey Ne istediğini anlamak için çukur göz- soracağım !» Attilâ'nın müşaviri, Hün adetine lerile kadınabaktı. Elile yaptığı bir işa- retle «burada oturma, kalk git» demek ietedi riayeten kadının yüzüne bakmamak için önüne bakarak dürdu ve cevap| Kadının cesareti kırıldı. Hiç sesini verdi: İçıkarmadan çadırdan - çıkıp gitmeğe — Seni dinlemeğe hazırım prensesl! hazırlandı. Fakat kocası olan karşısın-' — İstanbulla bir sulh mukavelesi daki adamla bir kere boy ölçmek hırsı imzaladığımızı karargâhta herkes bili- korkusuna galip geldi. Dedi ki: yor. Fakat, gözleri kör olmıyanlar bir| —« Yalhız iki kelime, Attilâ. Şimdi harp karargâhında yaşadığımızı ve her Önegesle konuştum. Sorduğum — şey- gün yeni askerler geldiğini de görü - lere cevap verseydi sana gelmezdim.» yorlar. Östrogost'ları toplayan Valamir geldiler. Hormidak'ta genç Ellak'ı ya- — #Öneges'in susmayı tercih ettiği | burada.. Eli silâh tutan bütün Alan'lar bir iş hakkında Attilâ söz söyliyemez» | d? Abali kendisihi müdüfüaya kalkış: madı. Bununla beraber heman hepsi kılıçtan geçirildi. Hün muharipleri esir almaktan hoşlanmazlar, meğer ki zen- ğin olsun. Fakat fedyeyi necat muka- bilinde — kendilerini satın alabilecek büyük adamlar vakit ve zamanında kaçıp kurtulmuşlardı. Naiöca'n DÜ çerilereik yakılıki Başkumandan vazifesini Hormidak üzerine almıştı. Maiyetinde bir kaç bin Kazar ve Alan vardı. İşler tam olarak | halledilmişti. Attilâ'nın esas kuvvetle Sazdika'dan geçip gelmesinden başka yapılacak bir şey kalmamıştı. Yalnız Kadın, kemerinde asılı duran kuşun nına alarak bütün ihtiyat krııfvîıetlaini tüylerini karıştırdı. Parmaklarile ku-i A'na sesli JEAN KiEPURA ve PAUL HÖRBİGER- PAUL KEMP - JENNY JUGO & küçük bir ihtilâfın halli lâzım geldi: (Arkası var) NON Şabeserler şaheserinde almışlardır. Bunlardan biri 43 ile 44 ku -|826 ile 960 kuruş ,ekstralar ize 860 ile 900 Tuştan 20 ton kadar kirli ve 63 kuruştan da | kuruş, yumuşaklar da 800 ile 840 arasında- 20 ton yıkanmış güz yünüdür. Tiftik : Piyasada tek alcı bulunan Al - dır, Arpa : Diyarıbekirden gelen bir vagon İparti d& 70 kuruştan satılmıştır. manlar, sene nihayeti, bilânço ve sair se-| dökme arpa müstesna olmak üzere Ana - bepler dolayısile bir müddet için alışla -| doludan başka mal gelmemiştir. Bu arpalar dına nihayet vermiş gibi - görünüyorlardı. | 4 kuruş yirmi iki paradan satılmıştır. Trak- Bazı firmalar tiftiklerimizin fiatları 66, 67 | ya çuvallı da beş kuruş beş paradır. kuruşa kadar düşürüldüğü takdirde büyük | — Mısır : Piyasada geçen haftaya nazaran partiler halinde mübayaatta bulunacaklarını| halif bir yükseliş kaydedilmiş olmakla he - söylemişlerdir. raber isteksizdir. Bandırma malları 5,35 Geçen hafta Almanya için 15 ton deri| para, Trakya 5 otuz para, Adapazan niab rmalı 58 buçuk kuruştan, 220 balyalık Siv-|ları da beş buçuk kuruştur. rihisar, Kütahya, Eskişehir mallarından bir| — Fındık * Durum normaldir ve mevcut stokun büyük bir kısmı — sarfedildi” >den Ayrıca 250 balya oğlak ta 78 kuruğ ile 'fiatların biraz daha artacağı ümit edilmek- 82 kuruş arasında gene Almanlar tarafın -| tedir. dan satın alınmıştır. Geçen hafta başta Almanya olmak ( Buğday : Son yedi gün içinde piyasa sağ-İzere dış memleketlere bir miktar lam geçmiş ve müvaridatın azalması yü « | yapılmıştır. Hariç fiatlar Sif Hamb: zünden fiatlarda malın cinsine göre on beş, | kuruştur. Levant 54, kabuklular da yirmi para arasında bir fazlalık görülmüştür. | 26 kuruş arasında muamele görmekt Hafta içinde Anadoludan 420, Trakya-| — Ceviz piyasası sakin geçmiş ve | dan 240 ve limanlardan da 1120 olmak|da değişiklik olmamıştır. Kabuklular üzere ceman 1780 ton buğday ile muhtelif | |1, ceviziçi naturel harman 27 ile Kmanlardan 126 ton un gelmiştir. Ziraat | suş arasındadır. ha 58 5 ile ar - ile küs